Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanErol Özkan Değiştirilmiş 6 yıl önce
1
KALKALE (القلقلة) Kalkale sözlükte; sarsmak, kımıldatmak, seslenmek, bir şeyi depretmek gibi manalara gelir. تَقَلْقُلُ الْمَخْرَجِ حَتَّى يُسْمَعَ له نُبْرَةٌ قَوِيَّةٌ Kuvvetli bir ses işitlecek şekilde mahrecin sarsılmasıdır. Kalkale harflerinden birisi, kelimenin ortasında veya sonunda (gerek aslen, gerek vakf sebebiyle olsun) sakin olarak bulunursa kalkale olur. قُطْبُ جَدٍ ifadesindeki harfler, kalkale harfleridir. الفَلَقْ , أَطْعَمَهُمْ , لَمْ يَلِدْ , حَاجَجْتُمْ , إِذَا وَقَبْ
2
Kalkale harfleri şeddeli olursa, vakf halinde şeddeden sonra kalkale yapılır. Yani kalkale harfinin ikisi de (birincisi sakin okunarak, ikincisi kalkale yapılarak) belirtilir. تَبَّ , بِاالْحَقِّ gibi… Vasl halinde ise normal olarak okunur. أَنْ أَدُّو , الْحَجُّ Bir yerde idğâm ile kalkale bir arada bulunursa, idğam kalkaleye manidir kaidesi gereği, kalkale terkedilir ve sadece idğâm yapılır. مَاعَبَدْتُمْ , اَلَمْ نَخْلُقْكُمْ , اَنِ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَر
3
KALKALE’NİN HÜKMÜ Kalkale’nin hükmü vaciptir. Yani bütün Kıraat İmamları tarafından yapılmıştır. Kalkale, kalkale harfinin makablindeki harfin harekesine uygun yapılmalıdır. Kalkale de dikkat edilmesi geren şey harfin mahrecinin kuvvetlice sarsılmasıdır. Eğer bu işlem gereği gibi yapılmazsa, kalkale harfinde hareke ortaya çıkabilir. Bu da doğru bir uygulama olmaz. Kalkaleyi çok şiddetli yaparak sonrasında sakin bir hemze oluşmasını da engellemek gerekir.
4
ZAMİR Tecvîd ilminde söz konusu zamir, sadece müfred müzekker gâib zamiri olan hû (ه) ‘dür. Zamirin çeşitli kıraatlerde farklı okunuşu vardır. Âsım kıraatinin Hafs rivayetine göre; makabli harekeli olursa uzatılarak, sakin olursa uzatılmadan okunur. بِهِ , إِنَّه , عَلَيْهِ , فِيهِ
5
Vakf halinde zamir (yani üzerinde durulduğunda) daime medsiz (yani çekilmeden) okunur. عَنْهُ , مِنْهُ , رَبَّهْ , لَهْ Zamirin makabli sâkin ise zamir çekilmez. وَاجْتَبَاهُ وَهَدَاهُ Kendisinden sonraki harf harekesiz olan zamir de çekilmez. لَعَلِمَهُ الَّذِينَ , لَهُ الْمُلْكُ İki sâkin harfin arasında bulunduğunda da zamir çekilmez. مِنْهُ ابْتِغَاءَ , يَعْلَمْهُ اللَّهُ
6
İSTİSNÂÎ DURUMLAR يَرْضَهُ lafzındaki zamir, İmam Âsım kıraatinin Hafs rivayetine göre; kelimenin aslında bulunup cezm sebebiyle hazfedilmiş olan harfe işaret etmek üzere (يَرْضَاهُ) zamir uzatılmadan okunur. فِيهِ مُهَانًا ifadesindeki zamir, manaya dikkat çekmek için veya boğaz harfi olan hâ’dan dudak harfi olan mîm’e geçiş zor olduğu için, makabli harekesiz olmasına rağmen çekilerek okunur.
7
Bazı kelimelerde, zamire benzeyen fakat zamir olmayıp, kelimenin aslından olan hé’ler de çekilmez. لَمْ يَنْتَهِ , لَمْ تَنْتَهِ , مَا نَفْقَهُ , فَوَاكِهُ
8
LAFZATULLAH (لَفْظَةُ اللَّه)
Lafzatullah, “Allah” lafzı, “Allah” kelimesi demektir. Buna lafza-i celâl (yüce kelime) denir ve sadece “Allah” kelimesi için kullanılır. Aynı manada ism-i celâl tabiri de kullanılır. Tecvîd ilminde Lafzatullah konusu, “Allah” lafzının hangi durumda nasıl okunacağı hususunu ihtiva eder. Bilindiği gibi lâm (ل) harfi, aslında ince bir harftir. Bu harf, Allah lafzında bulunduğunda ise makablinin harekesine göre kalın da okunabilmektedir.
9
LAFZATULLAH’IN OKUNUŞU
Lafzatullah’ın makabli meftuh veya madmûm olduğunda lâm (ل) harfi kalın okunur. فَضْلُ اللَّهِ , نَصْرُ اللَّهِ , إنَّ اللَّهَ , وَ اللَّهُ , وَكَانَ اللَّهُ , عِنْدَ اللَّهِ Lafzatullah’ın makabli meksûr olduğunda ise lâm (ل) harfi ince okunur. أمِ اللَّهُ , لِلَّهِ , بِاللَّهِ , بِإِذْنِ اللَّهِ أَللَّهُمَّ lafzı da aynı kâideye tabidir. Öncesi meftûh veya madmûm olursa kalın, meksûr olursa ince okunur. وَإِذْ قَالُوا اللَّهُمَّ , سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ ـ قُلِ اللَّهُمَّ
10
Lafzatullâhın belirtilen şartlarda kalın okunmasının ta’zîm (yüceltme) için; ince okunmasının ise tahsîn (güzelleştirme) için olduğu ifade edilmiştir. Daha önce de işaret edildiği üzere bu tür açıklamalar, sonradan ortaya konulmuş hususlardır. Aslında asıl sebep, Kur’ân kıraatının Peygamberimizden bu şekilde öğrenilmiş olmasıdır.
11
SEKTE (السكتة) Sekte sözlükte susmak, konuşmayı veya okuyuşu kesmek, iki nağme arasını soluk almadan ayırmak anlamına gelen “sekt” mastarından isimdir. Tecvîd ilminde sekte; السكتة قطع الصوت بغيرالتنفس Nefes almadan sesi kesmeye denir. Sekte yapılacak yerde ses kesilir, arada nefes almadan kısa bir süre beklenir, daha sonra devam edilir.
12
SEKTENİN MÜDDETİ VE ÖZELLİĞİ
Sektenin süresi okuyuş hızına göre değişir. Ortalama bir elif miktarıdır. Vakf süresinden daha azdır. Sektenin müddeti, sanki müteakip harfi unutmuş gibi, kısa bir süre duraklamak şeklinde de anlatılmıştır. Sekte vasl’a mahsustur. Yani bir kelime, kendisinden sonraki harfe bağlanacaksa sekte yapılır. Sekte sakin harf üzerinde yapılır, hareke üzerinde yapılmaz. Sekte sahih rivayet ve nakille sabittir. Gelişigüzel herhangi bir ayette uygulanamaz
13
SEKTENİN YAPILDIĞI YERLER
Âsım Kıraatının Hafs rivayetine göre dört ayette yapılır: Kehf Sûresi 1. ayetin sonu ile ikinci ayetin başı arasında قَيِّمًا* الحمد لله الذي انزل عِوَجًا Yasin Sûresi 52. ayetinde; مِنْ مَرْقَدِنَا... هذَا Kıyâme Sûresinin 27. ayetinde; وَقِيلَ مَنْ...رَاقٍ Muttaffifîn Sûresi 14. ayetinde; كَلاَّ بَلْ...رَانَ
14
Bu ayetlerde sekte yapılmasının sebebi; Birinci ve ikinci ayette: İki ayet arasını ayırarak sıfat mevsuf ilişkisi izlenimini ortadan kaldırmak ve mananın doğru anlaşılmasını sağlamak: Hamdolsun Allah’a ki kulu Muhammed’ Kitab’ı indirdi ve ona hiçbir eğrilik koymadı. Onu dosdoğru bir kitap olarak indirdi. Eğer bu ayette sekte yapılmazsa, Onu “dosdoğru bir eğrilikle indirdi” gibi bir mana çıkar. Bu ise ayetin anlatmak mana ile taban tabana zıttır.
15
Yâsin Sûresi 52. ayette ayet meali sekte yapıldığında şöyle olmaktadır: “(İşte o zaman) Eyvah! Bizi kabrimizden kim kaldırdı? Bu Rahmân’ın vaad ettiğidir. Peygamberler gerçekten doğru söylemişler! derler.” şeklinde olmaktadır. Sekte yapılmayıp, vakf yapıldığı takdirde, inkarcılara ait olan “Bu Rahmân’ın vaad ettiğidir. Peygamberler gerçekten doğru söylemişler!” sözü Allah’a veya meleklere aitmiş gibi anlaşılmaya müsait hale gelmektedir.
16
Kıyame sûresi 27 ve Muttaffifîn sûresi 14
Kıyame sûresi 27 ve Muttaffifîn sûresi 14. ayette; Eğer مَنْ رَاقِ ve رَانَ بَلْifadelerinde sekte yapılmayıp idğamlı bir şekilde okunursa, bu takdirde مَرَّاق “çorbacı”, بَرَّانَ ise “küpçü” manasına gelir ki bu kelimelerin ayetin murad ettiği mana ile uzaktan veya yakından alakası yoktur. Bu sebepler zahirî sebepler olmakla beraber asıl sebep rivayettir.
17
HÂ-İ SEKTE (هَاءُ السَّكْتِ)
Harfi veya harekeyi beyan için bazı kelimelerin sonuna ziyade kılınmış olan sakin hé’lere hâ-i sekt/sekte hâ’sı denilir. Kur’ân’da yedi çeşit kelimede ve toplam dokuz yerde hâ-i sekt bulunmaktadır. Bu yedi kelime şunlardır: لَمْ يَتَسَنَّهْ Bakara 259. اِقْتَدِهْ En’âm 90. كِتَابِيَهْ Hâkka 19,25. حِسَابِيَهْ Hâkka 20,26. مَالِيَهْ Hâkka 28 سُلْطَانِيَهْ Hâkka 29 مَاهِيَهْ Kâria 10.
18
BU KELİMELERİN OKUNUŞU
Bu yedi kelimenin vakf halinde hâ-i sekt ile okunmasında Kıraat İmamları arasında ittifak vardır. Vasl halinde nasıl okunacağı hususunda ise ihtilaf vardır. Âsım, Nâfî İbn Kesîr, Ebû Amr ve Ebû Ca’fer Kıraatlerine göre bu kelimelerdeki hé’ler vakf halinde de vasl halinde de sakin olarak okunmuşlardır. Diğer Kıraatlere göre vasl halinde hé harfi hazfedilerek okunur.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.