Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

KİMYASAL MADDELER VE BİYOLOJİK ETKİLERİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "KİMYASAL MADDELER VE BİYOLOJİK ETKİLERİ"— Sunum transkripti:

1 KİMYASAL MADDELER VE BİYOLOJİK ETKİLERİ
EYLEM GÜNER Fen Bilg. Öğrt.

2 KİMYASAL MADDELER VE BİYOLOJİK ETKİLERİ
3. KONUMUZ DETERJANLAR 2.KONUMUZ BOYALAR 1. KONUMUZ İLAÇLAR

3 1. KONU: İLAÇLAR A) İLAÇLARIN UYGULAMA ŞEKİLLERİ (FARMASÖTİK ŞEKİLLER)
B) İLAÇ ALMA YOLLARI C) İLAÇLARIN ETKİ MEKANİZMALARI D) İLAÇLARIN YAN ETKİLERİ E) TARIM İLAÇLARI(PESTİSİTLER) F) ORGANİK (EKOLOJİK/BİYOLOJİK) TARIM

4 İLAÇ NEDİR ? Semptomlarının azaltılması amacıyla tedavisi ve bu hastalıktan kurtulmayı mümkün kılan, canlılara değişik uygulama yöntemleriyle verilen doğal, yarı sentetik veya sentetik preparatlardır. 1. ETKİN MADDE: Canlıda fizyolojik değişikliklere neden olan bir yada birden fazla kimyasal madde içeren kısım 2.TAŞIYICI MADDE: Kimyasal maddenin hasta tarafından kolay alınabilmesi için konulan fakat herhangi bir fizyolojik etki göstermeyen kimyasalların bulunduğu kısım

5 TARİHÇE : İLAÇLAR İlaçlara dair ilk kayıt sümerlere aittir.
Eski Mısır ve Çin’de de ilk tedavi yöntemlerine rastlanmıştır . Antik yunanlılarda , şifalı otlar hastalıkların tedavisinde , savaşçıları boyamak ve zehir üretmek amacıyla kullanılırdı. İLAÇLAR JENERİK İLAÇLAR ORİJİNAL İLAÇLAR Etken maddesinin patent süresi dolmuş ve birden çok firmanın üretebildiği ilaçlara denir . Uzun araştırmalar ve klinik çalışmaları sonucu belli bir hastalık üzerinde olumlu etki yaratmış temeli patentli bir moleküle dayanan ve daha önceden benzeri olmayan yeni ilaçlar

6 İLAÇLARIN UYGULAMA ŞEKİLLERİ (FARMASÖTİK ŞEKİLLER)
1. KATI FARMASÖTİK İLAÇLAR AĞIZDAN KULLANILANLAR DİĞER YOLLARDAN KULLANILANLAR Tablet (komprime) Draje Pilül Kapsül Kaşe Toz(poudre) Paket Supozituvar Ovül Transdermal terapötik sistem (TTS)

7 1 . KATI FARMASÖTİK İLAÇLAR
A) AĞIZDAN ALINANLAR TABLET(KOMBRİME): Toz halindeki ilaçların çeşitli bağlayıcı maddeler karıştırılarak özel makinalarda sıkıştırılması ile elde edilmektedir . DRAJE: Tabletlerin şeker, çikolata gibi madderle kaplanması sonucu elde edilirler. PİLÜL: Toz halindeki etkin maddelerin bal , koyu şurup gibi yapıştırıcı maddelerle yoğurulduktan sonra küçük küreler haline getirilmeleri ile elde edilen preparasyonlardır. KAPSÜL: Zeytin veya silindir şeklinde jelatin muhafazalardır., KAŞE: Lezzet ve kokuları hoşa gitmeyen ilaçları koymak için hazirlanmış , nişastadan yapılan yassı silinidirik şekilli muhafalardır. Örneğin ; gripin TOZ (POUDRE): Sentetik ve doğal kaynaklı ilaçlar toz haline getirilerek kaşık veya diğer ölçeklerle ağızdan alınırlar. PAKET: Toz halindeki ilaçların kağıttan yapılmış ufak muhafalara konulmasıdır.

8 B) DİĞER YOLLARDAN ALINANLAR
SUPOZİTUVAR: Rektuma uygulanmaya özgü, kakao yağı, hidrojenlenmiş bitkisel yağ veya gliserin-jelatin-su karışımı gibi oda sıcaklığında katı, vücut sıcaklığında eriyen sıvı yağlar ile koni şeklindeki farmasötik şekillerdir. OVÜL: Kadınlarda vajinaya uygulamak üzere hazırlanmış supozituvarlara benzeyen farmasötik şekillerdir. TRANSDERMAL TERAPÖTİK SİSTEM (TTS): Etkili maddenin bir flaster içine yerleştirilmesiyle hazırlanan farmasötik şekillerdir. Gögüs yada kulak arkasına yapıştırılarak ilacın ciltten absorbsiyonu sağlanır.

9 İLAÇLARIN UYGULAMA ŞEKİLLERİ (FARMASÖTİK ŞEKİLLER)
2. SIVI FARMASÖTİK İLAÇLAR Solüsyon Enjeksiyon solüsyon Süspansiyon ve Emülsiyon Şurup Posyon Eliksir Damla Lavman Merhem (pomad) Aerosol

10 2. SIVI FARMASÖTİK ŞEKİLLER
SOLÜSYON : Etkin maddelerin su veya başka bir çözücüde çözünmesiyle oluşur. ENJEKSİYONLUK SOLÜSYON: Vücuda enjekte edilmeye özü steril ve izotonik veya hipertoniksolüsyonlardır. SÜSPANSİYON VE EMÜLSİYON: Katı-sıvı, sıvı-sıvı sistemlerdir. ŞURUP: %60 dan fazla şeker içeren sıvı preparasyonlardır. Şeker miktarları fazla olduğundan içinde bakteri ve mantarlar üreyemez. POSYON : Az miktarda şeker içeren, etkili maddenin çözünmüş halde bulunduğu sıvı farmasötik şekillerdir. Şeker miktarı az olduğundan bakteri ve mantar üreyebilir. ELİKSİR : Alkol ve su içeren şeker ile tadlandırılmış ,kokusu düzeltilmiş bir iksirdir. DAMLA: Göz damlası , burun damlası vs.

11 VIII. LAVMAN: Rektal yolla alınan solüsyon ve süspansiyonlardır.
IX. MERHEM (POMAD) : Etken maddelerin vazelin, lanolin gibi sıvı yağlarla karıştırılması suretiyle hazırlanan dışarıdan sürülerek kullanılan preparasyonlardır. X. AEROSOL : İnhalasyonla uygulamaya özgü preparatlardır.

12 İLAÇ ALMA YOLARI Tabletler Supozituvarlar ve ovüller
Sublingual Transdermal İnhalanlar ve burun spreyleri Göz damlaları Enjeksiyonla verilen ilaçlar: intravenöz (ıv) (damar içine) Enjeksiyonla verilen ilaçlar: İntratekal Enjeksiyonla verilen ilaçlar : İntramüsküler (ım) (kas içine) 10. Enjeksiyonla verilen ilaçlar: subkutan (sc)(ciltaltı)

13 NEREDEN ALINIR ? 1. Tabletler 2. Supozituvarlar ve ovüller Ağız
3. Sublingual 4.Transdermal 5.İnhalanlar ve burun spreyleri 6.Göz damlaları Ağız Rektum ve vajina Dil altı Solunum yoluyla Deri yoluyla Göz ve burun yoluyla

14 Enjeksiyonla verilen ilaçlar: intravenöz (ıv) (damar içine)
Enjeksiyonla verilen ilaçlar: İntratekal Enjeksiyonla verilen ilaçlar : İntramüsküler (ım) (kas içine) 10. Enjeksiyonla verilen ilaçlar: subkutan (sc)(ciltaltı) Damar yoluyla Omurilik Kas içine Cildin altındaki yağ tabaksı

15 İLAÇLARIN ETKİ MEKANİZMALARI
İlacın belirli bir biyolojik yapıdaki etkisinin nasıl oluştuğunun bilinmesi, ilacın hekim tarafından insanda o etkiyi elde etmek için rasyonel ve bilinçli bir şekilde kullanılmasına olanak verir. Etki mekanizması, sistem, organ, doku, hücre, subselüler yapı düzeyinde ve hücrelerdeki fonksiyonel moleküller (enzimler gibi)düzeyinde incelenebilir. Etki : İlacın hücre, doku, organ gibi nispeten yalın sistemlerde, genellikle direkt olarak oluşturduğu temelnitelikteki değişikliklerdir. Tesir :Dışarıdan ölçülebilen ve etkilerin cebirsel toplamı olan değişikliklerdir (örneğin, ilacın kan basıncında yaptığı değişiklik gibi). İlaçla tedavi sırasında hastada meydana gelen istenmiyen değişiklikler daha çok tesir kavramına uyar ve yan tesir olarak adlandırılır.

16 İLAÇLARIN YAN ETKİLERİ:
Bütün ilaçların yan etkileri olabilir. Öyle ki, kaygın kullanılan ilaçların bütün olası yan etkilerini okuduğunuzda, bunları asla almak istemeyebilirsiniz. İlaçların en yaygın yan etkileri arasında şunlar vardır: Baş ağrısı Bulantı Uykusuzluk Baş dönmesi Anksiyete İshal Deri döküntüleri Karın ağrısı Yorgunluk Uykulu olma hali Kilo alma Alerjik reaksiyonlar Asetaminofen

17 İLAÇLARIN YAN ETKİLERİ
2.ÖZEL TOKSİK TESİRLER 1.YALIN TOKSİK TESİRLER 3. İLAÇ ALERJİSİ Farmakodinamik (fonksiyonel) toksik tesirler Biyokimyasal toksik tesirler Yapısal toksik tesirler İDİYOSENKRAZİ VE GENETİK FARKLILIĞINA BAĞLI REAKSİYONLAR 4.DAYANIKSIZLIK REAKSİYONLARI

18 TARIM İLAÇLARI ( PESTİSİTLER )
Pestisit, zirai mücadele araştırma ve uygulamalarında kullanılan her türlü kimyasal madde ve preparatlardır. Zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak, ya da zararlarını azaltmak amacıyla kullanılmaktadır. Pestisit, kimyasal bir madde, virüs ya da bakteri gibi biyolojik bir ajan, antimikrobik, dezenfektan ya da herhangi bir araç olabilir. Zararlı organizmalar, insanların besin kaynaklarına, mal varlıklarına zarar veren, hastalık yayan böcekler, bitki patojenleri, yabani otlar, yumuşakçalar, kuşlar, memeliler, balıklar, solucanlar ve mikroorganizmalar olabilir. Her ne kadar pestisitlerin kullanılmasının bazı yararları olsa da insanlar ve diğer canlılar için potansiyel toksisitelerinden dolayı sorunlara neden olabilir. Pestisit benzeri maddeler, pestisit gibi kullanılan veya bir kısmı bu kapsama giren biyopreparatlar, böcek ve bitki gelişim düzenleyicileri, feromonlar (hormon taşıyan) ve diğer cezbediciler, beslenmeyi engelleyiciler, repellentler (böcek uzaklaştırıcı ilaçlar), tuzaklar, bitki aktivatörleri, fizyolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan preparatlar ve benzeri maddelerdir.

19 PESTİSİTLERİN SINIFLANDIRILMASI
1) Değme etkili pestisitler:  Kesinlikle bitki dokularına nüfus etmeyen (basınçla uygularken stomalardan bir miktar giriş olur, ancak önemli bir miktar değildir), sadece bitki yüzeyinde kalıp, hedef canlı tarafından alındığında ektinlik gösteren pestisitlerdir. Örneğin; bir böcek bitki dokusunu yediği zaman insektisiti de alır ve ölür. **** bir patojen fungus sporu ilaçlı bitki yüzeyine temas ettiğinde fungisit sporu öldürür **** çimlenmesini engeller vb. Örneğin kükürt değme etkili bir fungisittir(insektisit ve akarisit özelliği de var). Bitkiye uygulandığı zaman yaprak yüzeyindeki külleme fungusunu ve sporlarını öldürür, aynı zamanda yeni gelen külleme sporlarının da çimlenmesini engeller. Ancak yaprakların her tarafı ilaçlanmalıdır. Bazı yerler gözden kaçarsa başarı şansı azalır. 

20 2) Translaminar etkili pestisitler:  Bu pestisitler bitki dokularında hareket ederler ancak iletim dokularına ulaşmazlar. Sadece yaprak dokularında hareket ederler. Bitkinin yaprak üstüne uygulandıklarında yaprağın alt yüzeyine de ulaşır. Örneğin Trifloxystrobin adlı etkili madde translaminardır. Yani kavunda külleme için ilaçlama yaparken bazı yaprakların sadece üst kısmına ilaç değse alt yüzeyine de ulaşır. 

21 3) Sistemik etkili pestisitler:  İletim dokuları vasıtasıyla bitkinin tüm organlarına kadar ulaşabilen pestisitlerdir. Yapraktan uygulanan pestisitin kalıntısına köklerde rastlanabilir. İlaçlamadan çok kısa bir süre sonra (genellikle 2 saat) bitki tarafından tamamen emilirler. Daha sonra yağmur yağsa bile pestisit etkinliğinden hiçbir şey kaybetmez. Örneğin Hexaconazole tam sistemik (yarı sistemikler de var) ve floem tarafından taşınan bir etkili maddedir. Uygulamadan kısa bir süre sonra bitki dokusuna nüfus eder ve en uzak dokulardaki fungusları bile öldürür. Aynı zamanda sporları öldürücü ve çimlenmelerini engelleyici özelliği de vardır.  **** Acetamiprid, yaprak bitlerine karşı kullanılan sistemik bir insektisittir. Bitkiye sulama suyu ile verilse bile bitki tarafından alınıp en üst noktalara kadar taşınır. Sulama suyundaki insektisit uç sürgündeki yaprak bitini öldürür. Sistemik pestisitler kullanım kolaylığı, çevreden etkilenmemeleri (yağmur gibi), etkinliklerinin yüksek oluşu vb nedenlerde avantajları fazla olan pestisitlerdir. Ancak bazı kötü tarafları da mevcuttur.  Sistemik fungisitlere karşı dayanıklılık değme etkililere göre daha fazla olmaktadır. Fungusların dayanıklılık geliştirdiği fungisitlerin hemen hemen hepsi sistemik olanlardandır.  En önemli zararı ise, insan sağlığını hiçe sayan, bilgisiz ve bilinçsiz üreticilerin elinde birer kimyasal silaha dönüşmeleridir. 

22 TARIM İLAÇLARININ ZARARLARI VE ALINABİLİCEK ÖNLEMLER :
 Hasat ilaçlama aralığı yeterince uzun olmalı ve üreticiler bu süreye uymalıdır.  Gıdaların işleme sürecinde pestisit azaltıcı uygulamalar yapılmalıdır.  Her bir pestisit için LD 50 dozu bilinmeli, açıkça yazılmalıdır.  İnsan ve çevresi için daha az toksik olan pestisitler tercih edilmelidir.  Kalıcı organik kirliliğe neden olan Cl HC (DDT, Dieldrin, Endrin, Heptaklor) yasaklanmalıdır.  Uygulayıcılar eğitilmeli, uygulamada çocuklar çalıştırılmamalı, özel ekipman ve elbise maske vb. kullanılmalıdır.  Preparat hazırlanırken ve uygulama sırasında bir şey yenmemeli, içilmemelidir.  Aşırı dozdan ve gereksiz tekrarlı uygulamalardan kaçınılmalıdır.

23 ZEHİRLENME ÇEŞİTLERİ :
1 kez ilaç alınınca Akut zehirlenme Kronik zehirlenme Allerjik etki Kanserojenik etki Bir çok kez ilaç alınınca Hassas kişilere ilaç uygulanınca Kimyasal yapının kanserojik etki göstermesi

24 ORGANİK (EKOLOJİK/BİYOLOJİK) TARIM
Organik tarım(Ekolojik tarım veya Biyolojik tarım);tarımsal ilaç,suni gübre,hormon,antibiyotik ve zararlı gıda katkı maddeleri gibi uygulamaları yasaklayan,üretimden tüketime her aşaması kontrollü,doğal kaynakları en iyi şekilde kullanarak sağlıklı tarımsal ürünler üretilmesini sağlayan bir tarım sistemidir. Dünyanın değişik kesimlerinde ortaya konulan bazı tarımsal kavramlar aşağıda verilmiştir; Alternatif Tarım Biyolojik Tarım Biyodinamik Tarım Doğal Tarım Düşük Girdili Tarım Ekolojik Tarım Entegre Tarım Sistemiİyi Tarım Uygulamaları Organik Tarım

25 2.KONUMUZ: BOYALAR Boya ilk etapta bir görsellik aracı gibi olsa da aslında koruyucudur. Aslında bir şeyleri daha iyi göstermek için boyamaya ihtiyaç duymazsınız. Evinizin dış cephesini yağmurun etkilerinden korumak için boyarsınız. Arabaları ve bisikletleri güzel görünmesi için boyarız fakat aynı zamanda boya içerideki metalin havayla temasını keserek paslanmasını engeller. Uçaklarda ve uzay araçlarında, boya bu araçların yapısını yüksek hızlarda ortaya çıkan sürtünme ve ısıdan korur.

26 Boyayı Oluşturan Kimyasallar Nelerdir?
Boyayı, yayılmak için bir sıvıda çözünen bir renk kimyasalı olarak düşünebilirsiniz fakat daha fazlası var. Çoğu boyalar 3 ana bileşenden oluşur; pigment, tutkal (bağlayıcı madde) ve solvent (çözücü) Bunların haricinde boyanın özelliklerini iyileştirebilmek amacıyla kullanıldığı yere göre farklı katkı maddeleri eklenebilmektedir. Reçine/bağlayıcı Pigment ve dolgu maddeleri Çözücüler / solventler Katkı maddeleri

27 KATKI MADDELERİ; ISLATICILAR: pigmentlerin reçine içinde dağılmasını kolaylaştırır. ÇÖKME ÖNLEYİCİLER: pigmentlerin çökmesini yavaşlatır. KURUTUCULAR: boyaların kurumasını hızlandırır. YÜZEY AKTİFLERİ: boyaların düzgün bir yüzey vermesini sağlarlar. UV EMİCİLERİ: boyaların UV ışığında ararmasını engelerler. KÖPÜK KESİCİLER: üretim ve uygulama esnasında köpürmesini önler. MATLAŞTIRICILAR: parlaklığını düşürürler. KALINLAŞTIRICILAR: akışkanlığını ayarlarlar.

28 2- Kurumalarına göre boyaları;
1- Havada kuruyan boyalar 2- Solvent buharlaşması ile kuruyan boyalar 3- Isı etkisi ile kuruyan boyalar 4- Kimyasal reaksiyon ile kuruyan boyalar  BOYALARIN SINIFLANDIRILMASI 1-Bünyesinde yer alan bağlayıcı maddelerin türlerine göre 1- Badana usulü 2- Yağlı boyalar a) Kurutma yağları b) Reçineler c) Solventler  3-Plastik boyalar 4- Sentetik boyalar 5- Selülozik boyalar 6- Emülsiyon boyalar 7- Renk açıcı boyalar. 3- Kullanım alanlarına göre boyalar; 1- Mimari boyalar 2- Endüstri boyalar 3- Deniz boyaları 4- Aristik boyalar 4- Parlaklıklarına göre boyaları; 1- Parlak boyalar 2- Yarı parlak boyalar 3- Mat boyalar

29  BOYA TÜRLERİ       1-  Uygulama yeri ve uygulanan malzemeye göre; Yapı dışı kargir yüzeylere Yapı içi kargir yüzeylere Metal yüzeylere Ahşap yüzeylere 2- Uygulanma dikkate alınarak; Duvar boyası Ahşap boyası Koruyucu boya Kumaş boyası 3- Uygulama şekline göre; Fırça boyası Tabanca boyası Daldırma boya Akıtma boya Perde boya Serigraf boya Elektrotatik boya

30 BOYALARIN ÇEVREYE ZARARLARI
Boyanın zararları nelerdir? Boya ne olursa olsun kimyasaldır. Her ne kadar içeriğinde bir takım değişiklikler yapılıp zararlı maddelerden arındırılmaya çalışılsa da boya hala zararlı bir maddedir. Özellikle uzun süreli kapalı ortamlarda yapılan boya işlemlerinde kokuya maruz kalmak birçok kişi için hayati tehlike yaşatmaktadır. Astım hastalarının dikkat etmesi gereklidir. Yapısal olarak nefes darlığı ve astım gibi hastalıklara sahip olan kişilerin normal zamanlarda sigara içilen bir ortamda bile nefes alması zorlaşırken, boya yapılan bir ortamda çok fazla bulunmamaları gerekmektedir. Mümkün olan en kısa sürede ortamı terk etmelilerdir.

31 Boya seçimine dikkat etmek çok önemli
Boya seçimine dikkat etmek çok önemli. Bazı boyalar hava geçirgenliği olan boyalardır bazıları kalın yapılı olup hava geçişlerini kısıtlayan boyalardır. Boya seçimlerinde bu noktaya dikkat etmek önemlidir. Hava geçirgenliği olan boyalar daha sağlıklı bir seçenektir. Ağır metaller içeren boyalar sağlığı olumsuz etkiler. Boya seçimlerinde boyanın zararları en aza indirilmek istendiğinde kaliteli markalar ilk tercih olmaktadır. Bu markaların boyalarında zararlı maddeleri en aza indirgedikleri bir gerçektir.

32 3. KONUMUZ : DETERJANLAR Petro-Kimya ürünlerinden elde edilen, temizleme ve arıtma gibi işlemlerde kullanılan, toz, sıvı ya da krem şeklinde olabilen kimyasal maddelere ''Deterjan'' denilmektedir. Deterjan, kir sökücü anlamına gelmektedir ve sabun dışındaki temizleyicilerin tümü deterjan sınıfına girmektedir. Târih te ilk kullanılan deterjan sabundur. 

33 SABUN ÇEŞİTLERİ: 1. SERT SABUN ( SODYUM SABUNU )
Mutfak sabunu ( Marslya ) sabunu ilk başlarda % 62 yağ asidi içermekteydi. Kullanım alanlarında ( ev işleri, tuvalet ) yapay deterjanların kuvvetli rekabetiyle karşılaşınca, üretimi iyileştirildi.Kehribar renginde yada yarı saydam halde olan bu tür sabun yaklaşık % 62 yağ asidi içermekteydi. Buharla ısıtılan kazanlarda yada teknelerde düşük nitelikli sıvı yağların ( zeytin, kolza, yerfıstığı ) sodyum klorürlü ortamdaki alkali çözeltiye etkisiyle hazırlanır . 2.TUVALET SABUNU Hemen hemen içinde hiç su bulunmayan son derece homojen bir hamur elde edilebilecek biçimdeki en yüksek nitelikli yağlı cisimlerden hareketle hazırlanır. Bu sabuna boyar maddeler, kokular, bakteri öldürücü etkenler ( deodorant sabunlar ) Ve deriyi yumuşatıcı maddeler ( zeytinyağı, süt, lanolin, vb. ) katılır.

34 3.POTASYUM SABUN ( YUMUŞAK SABUN )
Arap sabunuda denen bu sabun ev işlerinde ya da sanayide kullanılır. Arap sabunu üretiminde kullanılan sıvı yağlar, keten, kenevir, karanfil ve balıktan çıkarılan yağlardır. Bazlı çözelti, bir potas çözeltisidir. Zayıf bir çözelti, sonra da sabunlaşacak sıvı yağ konur ve kütle kaynama noktasına yakın ısıtılır ve karıştırılırEn sonunda kostik çözelti eklenir. Yüzeyde köpük kalmayınca ve kaynama düzenli bir hale gelirce, pişme tamamlanır. Ayrıca, tatlı badem yağından hareketle bademyağı sabunu, sodyum silikat içeren sert bir sabun olan silikatli sabun, % sert sabun, kum, çakıl taşı ya da toz haldeki sünger taşı karışımı olan mineral sabun gibi başka sabunlarda üretilir . 4.ÇÖZÜCÜ SABUN Bileşimine yağları ve yağlı maddeleri çözebilen aseton, butil alkol, heksalin, izopropil alkol, benzen, kloroform, karbon tetraklorür, klisen, terebentin, toluen, trikoloetilin ve kimi petrol türevlerinin katıldığı sabun ; yağlı ve çok kirli maddelerin yıkanmasında kullanılır, kireçli sulara karşı dayanıklıdır. Cildi uyarmak, yumuşatmak vebeslemek amacıyla kullanılan tuvalet sabunu ( Bu ürünler aşırı yağlı sabunlar, aşırı yağlı madde oranı % arasında değişir . )  

35 5.METAL SABUN Genellikle ağır metallerden her hangi birinin çözünen bir tuz ile alkali bir sabunun tepkimesinden oluşan sabun 6.PUL SABUN Yağ asitleri ile reçine asitlerinin oranı en az % 78 olan, küçük yada iri parçalı, ince ve düzgün pulcuklardan oluşan sabun 7.SAYDAM SABUN Homojenliğini koruması, eloktrelitlere karşı duyarsız hale getirilmesi için, yapısına şeker, gliserin ya da bir alkol katılan sabun 8.SIVI SABUN Bilesiminde % 36 oranında hindistan cevizi yağından elde edilmiş potasyum sabunu bulunan sulu çözeltiye denir.

36 ANYONİK DETERJANLAR Sülfatlat Sülfonatlat 2. İYONİK OLMAYAN DETERJANLAR 3. KATYONİK DETERJANLAR 4.AMFOTERİK DETERJANLAR 1. DETERJANLARIN BİLEŞENLERİ KÖPÜK AYARLAYICI MADDELER DETERJANIN ETKİSİNİ ARTTIRAN MADDELER DETERJAN KATKI MADDELERİ PARFÜM

37

38 DETERJANLARIN ÇEVREYE ETKİLERİ:
Temizlik için kullandığınız deterjanlar yalnızca evinizin havasını kirletmekle kalmıyor. Bu deterjanların atıkları lavabonuz ve tahliye borularınızdan geçerek suya karışır ve yaşam döngüsüne sahil olarak başta deniz canlıların olmak üzere birçok canlı türüne zarar verir. Standart deterjanların hemen hepsinde bulunan bu maddelerin doğaya etkileri şöyle: SLES Sodyum laurel etilen oksit olarak bilinen bu madde sabun ve şampuanlarda, diş macununda ve ev temizlik ürünlerinde yaygın olarak kullanılır. Kozmetiklerin ve temizlik ürünlerinin köpürmesini sağlar. Suya karıştığında, balıklar ve diğer deniz canlıları için toksik bir madde olduğu tespit edilmiştir.

39 Klor Deterjan ve çamaşır sularında beyazlatıcı olarak kullanılan klor ciddi çevresel tehdit oluşturan kimyasallardan biri. Birinci Dünya Savaşı’nda kimyasal bir silah olarak da kullanılan bu madde çevre ve insan sağlığını korumak adına birçok ülkede yasaklanmış ya da kullanımına kısıtlama getirilmiş durumda. Klor, ev içerisinde kullanıldığında zaman solunum yolu ile, gırtlak, boğaz ve ciğerlerdeki nem ile birleşerek asidik bir etkiye yol açar. Atık olarak suya karışan klor ise, suda bulunan diğer element ve minerallerle etkileşime girerek tehlikeli toksik maddelere ev sahipliği yapar. Bu etkileşim sonucunda ortaya çıkan ve diyoksin, furan ve PCDD gibi isimlerle anılan bu maddeler, toprak ve suya tutunup çok uzun yıllar boyunca yok olmadıklarından ‘kalıcı organik kirleticiler’ olarak bilinirler. Greenpeace; kanser ve endokrin bozulmaları gibi hastalıklara yol açan diyoksini bilimin karşılaştığı en tehlikeli kimyasallardan biri olarak nitelemektedir. Havaya ya da suya karışan çok az miktarda klorun etkileri bile uzun yıllar boyunca devam ettiğinden, toprak ve deniz canlılarına rahatlıkla ulaşarak besin zincirine rahatlıkla dahil olarak insan hayatına da tehdit oluşturur.

40 Fosfat Gübrelerde besleyici olarak da kullanılan fosfat, deniz suyuna karıştığında sudaki azot ve fosfat oranı artar. Bu da deniz yosunu gibi bitkilerin normalden çok daha hızlı büyümesine ve artmasına, dolayısıyla sudaki oksijen oranının düşmesine ve diğer deniz canlılarının yaşayamayacağı bir ortam oluşmasına sebep olur. Ne yapmalı? Hem kendiniz ve sevdiklerinizi hem de çevrenizi önemsiyor ve korumak istiyorsanız bu içeriklere sahip deterjanlardan uzak durun. Evinizi, bulaşık ve çamaşırlarınızı içeriğini bildiğiniz ve güvenli olduğundan emin olduğunuz deterjanlarla temizleyin ve ev temizliğinde doğal çözüm önerilerine başvurun. Karbonat, sirke ve esansiyel yağlar gibi doğal temizleyicileri günlük temizlik rutininize dahil edin ve içerik etiketi bulunan, ekolojik sertifikalı, doğal maddelerden yapılmış temizleyicileri satın alın.

41 SORULAR ;

42 DOĞRU / YANLIŞ ( D / Y ): Semptomlarının azaltılması amacıyla tedavisi ve bu hastalıktan kurtulmayı mümkün kılan, iyileştirici etkisi olan, canlılara ağızdan veya değişik uygulama yöntemleriyle verilen doğal, yarı sentetik veya sentetik preparatlara İLAÇ denir. ( D / Y ): Deterjanlar sadece yararımız içindir. ( D / Y ):Her ne kadar pestisitlerin kullanılmasının bazı yararları olsa da insanlar ve diğer canlılar için potansiyel toksisitelerinden dolayı sorunlara neden olabilir. ( D / Y ): İlaçlar ağızdan veye diğer yolardan alınır . ( D / Y ): Pestisit tarım ilacı demek değildir .

43 BOŞLUK DOLDURMACA 1) Semptomlarının azaltılması amacıyla tedavisi ve bu hastalıktan kurtulmayı mümkün kılan, iyileştirici etkisi olan, canlılara ağızdan veya değişik uygulama yöntemleriyle verilen doğal, yarı sentetik veya sentetik preparatlara İLAÇ denir. 2) Cisimlere renk vermek, onları dış etkilerden korumak için üzerlerine sürülen ya da içlerine katılan renkli maddeye BOYA denir. Kir sökücü olup sabun dışındaki temizleyicilerin tümünü kapsayan kimyasal maddeye DETERJAN denir. Tarımsal ilaç,suni gübre,hormon,antibiyotik ve zararlı gıda katkı maddeleri gibi uygulamaları yasaklayan,üretimden tüketime her aşaması kontrollü,doğal kaynakları en iyi şekilde kullanarak sağlıklı tarımsal ürünler üretilmesini sağlayan tarım sistemine ORGANİK TARIM denir. Herhangi bir ilacın alımında ortaya çıkan olumsuz etkilere (kusma,baş dönmesi,karın ağrısı,uykusuzluk,halsizlik) o ilacın YAN ETKİ ettiği söylenir.

44 KLASİK SORULAR; SORU 1 : Tarım ilaçlarının zararları nelerdir ?
CEVAP 1: 1. toprak solucanlarının ölümüne sebep olur. 3. Kuşlar ve yaban hayvanlarının üzerinde büyük risk teşkil ederler. 4. Doğal düşmanlar (predatör ve parazitoit) üzerine direkt olarak etki ederler. 5. Taban suyuna karışarak derelere, göllere, denizlere ve içme sularına karışırlar. 6. Buharlaşarak atmosfere karışırlar ve sis tabakası oluştururlar, asit yağmurlarına sebep olabilirler. 7. Toprağa uygulanan bazı ilaçlar toprağı verimsiz hale getirirler. Tarımı imkansız kılabilirler.

45 SORU 2: İlaçlar vücudumuza nereden alınır ? CEVAP 2:
Ağız Burun Deri Kas içine Damar içine Rektum veya vajina Dil atına Göz, kulak Solunum yoluyla

46 EYLEM GÜNER FEN BİLG. ÖĞRT. 141104770


"KİMYASAL MADDELER VE BİYOLOJİK ETKİLERİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları