Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

KAMU GELİRLERİ 13.09.2018 1 1.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "KAMU GELİRLERİ 13.09.2018 1 1."— Sunum transkripti:

1 KAMU GELİRLERİ 1 1

2 KAMU GELİRLERİ Kamu kesimi kendisinden beklenen hizmetleri sunmak ve üretimleri gerçekleştirmek için gelire ihtiyaç duymaktadır. Diğer bir ifadeyle yapacağı harcamaların maliyetleri için finansman kaynaklarına ihtiyacı vardır. Bu bağlamda, tıpkı harcamalarda olduğu gibi, kamu gelirini tanımlarken de, bir dar diğeri de geniş olmak üzere iki şekilde tanımlanmaktadır. 2 2

3 KAMU GELİRLERİ Dar anlamda kamu gelirleri, merkezi yönetimin çeşitli kaynaklardan elde ettiği gelirlerdir. Diğer taraftan geniş anlamda kamu gelirleri ise, merkezi yönetimin gelirlerine ilave olarak, yerel yönetim kuruluşlarının, parafiskal kurumların ve kamu iktisadi teşebbüslerinin gelirinin toplamından oluşmaktadır. 3 3

4 KAMU GELİRLERİ Bu tanımlamaya göre, dar anlamda kamu gelirleri kamu kesiminin egemenlik gücüne dayanarak elde ettiği gelirleri ifade ederken, geniş anlamdaki kamu gelirleri tanımı devletin normal yollarla elde ettiği geliri de kapsamaktadır. Bu haliyle geniş anlamda kamu gelirleri, kamu gelirlerinin bütününü kavraması açısından daha önemli bir kavram olarak ifade edebiliriz. 4 4

5 KAMU GELİRLERİ 1.Vergiler 1. Mülk ve teşebbüs gelirleri 2.Harçlar
Devletin Egemenlik Gücüne Dayanarak Elde Elde Ettiği (Cebri) Gelirler 1.Vergiler 2.Harçlar 3.Resimler 4.Şerefiyeler (Harcamalara katılma payları) 5.Vergi benzeri gelirler (Parafiskal gelirler) 6.Para ve vergi cezaları 7.Zorunlu Borçlar 8.Fon gelirleri 9.Mali Tekel Gelirleri 10.Emisyon ve Devalüasyon Gelirleri Devletin Egemenlik Gücüne Dayanmaksızın Elde Elde Ettiği (Cebri Olmayan) Gelirler 1. Mülk ve teşebbüs gelirleri 2. Özelleştirme Gelirleri 3. Zorunlu Olmayan Borçlar 4. Yardım ve Bağışlar 5. Diğer Gelirler

6 KAMU GELİRLERİ Ortaçağ devletlerinde kamu gelirleri içinde mülk gelirleri ilk sırayı alırken, çağdaş devletlerde, piyasa ekonomisi ve karma ekonomi modellerinin uygulandığı ekonomilerde, kamu gelirlerinin %70 ile %90’ını sağlayan vergi gelirleri, en önemli kamu geliri kalemi olarak belirmektedir. Vergi; devletin kamu harcamalarını karşılamak amacıyla toplumu meydana getiren kişi ve kurumlardan, ödeme güçlerine göre, karşılıksız ve zorla aldığı ekonomik değerlerdir. 6 6

7 KAMU GELİRLERİ Verginin, diğer kamu gelir türlerinden en önemli farkı; karşılıksız oluşudur. Verginin karşılıksız olması, vergi ödeyenlerin yaptıkları bu ödemeden dolayı devletten, kendilerine yönelik bir mal ya da hizmet talebinde bulunamayacaklarını ifade eder. 7 7

8 KAMU GELİRLERİ Harç: Devletin gördüğü ve bölünebilen, ferdileştirilebilen bazı hizmetler vardır ki, bu hizmetlerden bireylerin faydalanma dereceleri dikkate alınarak tahsil edilen bedellere harç denir. Fiyat ile vergi arasında değerlendirilebilir. Harçlarda maliyet-bedel karşılaştırması yapılmaz ve ödenen bedel görülen hizmetin maliyetini karşılamayabilir, vergi gibi zorunludur ve kanuna ya da kanunun verdiği yetkiye dayanılarak uygulamaya konabilir. Verilen hizmetten bazı kişilerin özel yarar elde etmeleri söz konusudur. Ekonomik, sosyal ve idari nedenlerle bir kısım muafiyet ve istisnalara yer verilebilir. 8 8

9 KAMU GELİRLERİ Harçları vergilerden ayıran en önemli kriter; harçların kısmen de olsa bir kamu hizmeti karşılığı olarak alınmasıdır. Ancak, bir tek bu farka karşılık harçlarla vergilerin birçok ortak yönü vardır. Bunlar; Harçlar, mutlak surette bir kamu hizmetinin bedeli, yani fiyatı değildir. Harca tabî olan hizmetler genellikle sadece devlet tarafından yerine getirildiği için, harcı ödemek zorunludur. 9 9

10 KAMU GELİRLERİ Resim; herhangi bir kamu hizmetinden yararlanma karşılığında ya da herhangi bir faaliyeti icra etmek için gerekli olan izni almak için ödenen bir bedeldir. Resim adı altında toplanan kamu gelirleri bazen harca, bazen de vergiye benzemektedir. Resim, ya tamamen karşılıksız olarak alınmakta ya da bir kamu hizmetinden yararlanmanın veya kamu otoritesinin iznine tabi olan bir işi yapma hakkını elde etmenin karşılığı olarak ödenir. 10 10

11 KAMU GELİRLERİ Uygulamada, İlgili belgelere pul yapıştırılması,
Basılı damga gösterilmesi, Makbuz verilmesi Kesinti yapılması şeklinde tahsil edilmektedir. 11 11

12 KAMU GELİRLERİ Rıhtım resmi, ithalde alınan damga resmi, eğlence resmi örnek olarak gösterilebilir. Ancak resimler toplam bütçe gelirleri içinde önemini yitirmiştir. Diğer taraftan çoğu resimler vergiye veya harca dönüştürülmüştür. Örneğin, daha önce eğlence resmi olarak alınan resim, eğlence vergisine, ilan ve reklamlardan alınan resimler de ilan ve reklam vergisine dönüştürülmüştür. 12 12

13 KAMU GELİRLERİ Fon Gelirleri; Fon kavramı, belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere ayrılmış veya belli bir hesapta toplanmış para anlamına gelir. Bu nedenle, fon bir nevi gelir ve gider hesabıdır. Başka bir deyişle fonun, hem gelir hem de gider yönü vardır. Özel kanunlarla oluşturulmuş çok sayıda ve değişik türde fon vardır. Her bir fon için kanunlarla tahsis edilmiş gelirler mevcuttur. Fon adı altında toplanan kamu gelirleri de vergi benzeri kamu gelirleri türündendir. Fonların sayısı ve türü zaman içerisinde değişmektedir. Ancak son 10 yılda bütçe birliğini sağlamak için fonların sayısı hızlı bir şekilde azaltılmıştır. 13 13

14 KAMU GELİRLERİ Şerefiye; kamu yatırımları dolayısıyla değeri artan gayrimenkul sahiplerinden alınan bir çeşit vergidir. Örneğin, belediye tarafından bir ma­ilenin yollarının genişletilmesi ve çevre düzenlemesinin yapılması nedeniyle değeri artan gayrimenkullerin sahiplerinden ek bir vergi talep edilebilir. Şerefiye, zorunlu bir ödeme olması dolayısıyla vergiye benzer. Ancak, yapılan kamu yatırımları sonucunda gayrimenkul sahipleri değer artışı şeklinde bir fayda sağladıklarından dolayı yapılan zorunlu ödeme harca da benzetilebilir. 14 14

15 KAMU GELİRLERİ Bugün Türkiye’de “şerefiye” adı altında bir kamu geliri yoktur. Belediyeler tarafından tahsil edilen “Harcamalara Katılma Payı” şerefiyeden farklı bir kamu geliri türüdür. Harcamalara katılma payı, belediyeler tarafından yapılan yol, su ve kanalizasyon hizmetlerinden yararlanan gayrimenkul sahiplerinden alınan bir bedeldir. 15 15

16 KAMU GELİRLERİ Parafiskal Gelirler; Parafiskal deyiminin anlamı, genellikle “vergi ya da harç benzeri” olarak Türkçede ifade edilmektedir. Parafiskal gelirler, kamu veya yarı kamu kurumu niteliğindeki ekonomik, sosyal ve mesleki kuruluşların, yaptıkları hizmetler dolayısıyla kendi üyelerinden veya hizmetlerinden yararlananlardan çeşitli adlarla aldıkları paralardır. 16 16

17 KAMU GELİRLERİ Devletin ve yerel yönetimlerin bütçelerinde yer almayan parafiskal gelirler, yetkili kuruluşlarca tahsil edilir. Türkiye'de parafiskal gelirleri tahsil eden kuruluşlara örnek olarak, Sosyal Güvenlik Kurumu, Ticaret ve Sanayi Odaları, Bağ – Kur, Barolar ve benzeri kuruluşlardır. 17 17

18 KAMU GELİRLERİ Bütün bu kuruluşlar, üyelerinden ilgili özel kanunlarda öngörülen esaslar dahilinde prim, aidat vb. adlar altında para toplamaktadırlar. Toplanan paralarla sunulan hizmetler arasında maliyet – fiyat ilişkisi olmadığı gibi, üyelerinin ilgili kuruluşların hizmetlerinden yararlanmak istemeyerek, yükümlülükten kurtulma imkânları da yoktur. 18 18

19 KAMU GELİRLERİ Parafiskal gelirler, ilgili kişilerden zorla alındıklarından, bu özelliklerinden dolayı vergiye benzetilebilir. Ancak, parafiskal gelirleri toplayan kurumlar, üyelerine bazı hizmetler sunar. Bu yönüyle parafiskal gelirler harca benzetilebilir. Bu nedenle, parafiskal gelirleri vergi ve harç benzeri bir kamu gelir türü olarak nitelendirmek mümkündür. 19 19

20 KAMU GELİRLERİ Borçlanma (Zorunlu – Gönüllü); Devlet, olağan gelirleri ile olağan harcamalarını karşılayamadığı zaman kurumlardan veya bireylerden borçlanabilir. Bu borçlanma bazen vergide olduğu gibi, zorunlu olabileceği gibi, bazen de normal yollarla borçlanmak suretiyle gelir elde edebilir. Ancak borçlanma günümüzde daha çok gönüllü olarak gerçekleşmektedir. Diğer bir ifadeyle zorunlu borçlanma sık rastlanılan bir uygulama değildir. 20 20

21 KAMU GELİRLERİ Para Basımı; Kâğıt para ve madeni para basımı devletin egemenlik hakkını kullanarak elde ettiği Önemli bir kamu geliri türüdür. Devletin para basımı suretiyle elde ettiği kamu geliri türü “senyoraj geliri” olarak da adlandırılmaktadır. Para basımı yoluyla gelir elde etmek çok kolay olmakla birlikte, aşırı ölçüde para basımı, enflasyona neden olduğundan sakıncası faydasından daha fazladır. 21 21

22 KAMU GELİRLERİ Develüasyon; Yerli para değerinin yabancı paralar karşısında düşürülmesi ile yaratılan dolaylı gelir elde etme yöntemidir. Milli paranın yabancı paralar karşısında değeri düşürüldüğünde, devletin, döviz ve altınla ifade edilen alacakları ile hazine ya da merkez bankasında mevcut olan döviz ve altın stokunun değeri artacak ve bu yolla gelir elde edilmiş olacaktır. Elde edilen gelirin miktarı, açıklanan şekilde ortaya çıkan artıştan, devletin altın ve döviz cinsinden borcunda ortaya çıkan artışın çıkarılması sonucu bulunacaktır.

23 KAMU GELİRLERİ Mali Tekeller; Devlet, bir kısım mal ve hizmetlerin üretimini kendi tekeline almak suretiyle gelir kaynaklarını artırabilir. Tekel ürünlerinden, özellikle ikame imkânı olmayanların fiyatlarını yüksek tutmak mümkündür. Tekel ürünleri üzerine uygulanacak dolaylı bir verginin idari maliyeti oldukça düşüktür. Zira tamamen fiyatın bir parçası haline getirilmiş ve fiyatla birlikte tahsil edilen vergilerin tarh ve tahsil giderleri oldukça düşük olur. 23 23

24 KAMU GELİRLERİ Devlet, tekel ürünlerinden sağlamak istediği geliri, tekel ürünleri üzerine dolaylı bir vergi uygulayarak ya da bu ürünlerin fiyatını yüksek tutarak temin edebilir. Özelleştirme uygulamalarıyla birlikte mali tekellerin sayısı geçmiş dönemlere oranla Önemli ölçüde azalmıştır. Dolayısıyla günümüzde devletin tekel yoluyla elde ettiği gelir fazla bir öneme sahip değildir. 24 24

25 KAMU GELİRLERİ Para ve Vergi Cezaları; Para ve vergi cezalarının tatbikinden maksat, devletin gelir kaynaklarını arttırmak değil, yasalara ve kurallara uyulmasını sağlamaktır. Yasalara aykırı davrananlar için hürriyeti bağlayıcı cezalar yanında para cezaları da tatbik edilebilmektedir. Örneğin trafik kurallarına uymayanlarla vergi mevzuatına aykırı davrananlara daha çok para cezası tatbik edilmektedir. 25 25

26 KAMU GELİRLERİ Mülk ve Teşebbüs Gelirleri; Emlak gelirleri, devlete ait menkul ve gayrimenkul malların satışından, işletilmesinden veya kiraya verilmesinden elde edilen gelirlerdir. Devletin sahip olduğu emlak; genellikle tarım arazisi, ormanlar, maden yatakları ve binalar gibi gayri menkullerden oluşur. Söz konusu gayrimenkullerin satışı ve kiralanması yoluyla gelir elde edilebileceği gibi, bunların işletilmesi yoluyla da gelir elde edilebilir. 26 26

27 KAMU GELİRLERİ Ayrıca devlet, kurduğu Kamu İktisadi Teşebbüsleri vasıtası ile de gelir elde eder. Kamu İktisadi Teşebbüsleri hemen her ülkede mevcut olup, devletin ekonomik faaliyetleri genellikle bu kurumlar aracılığı ile yürütülür. 27 27

28 KAMU GELİRLERİ Diğer Kamu Gelirleri
Yukarıda sayılanların dışında de devletin elde ettiği gelirleri şöyle sıralayabiliriz: Bağış ve yardımlar, Ganimetler, Devlete intikal eden mal ve paralar Ancak bu gelirlerin toplam kamu gelirleri içinde çok önemli bir yeri yoktur. 28 28

29 Gelirin Yeniden Dağıtımı: Kavramsal Konular

30 Fakirliğin Ölçümü (Measuring Poverty)
Fakirlik Çizgisi (Poverty line); minimum seviyede yeterli bir hayat standardı için gerekli olan reel gelir seviyesine fakirlik çizgisi denilmektedir. Fakirlik çizgisinin hesaplanmasında ilk adım yeterli standard beslenme için gerekli diyetin minimum maliyetini hesaplamaktır. İkinci adım değişik büyüklükteki ailelerin gıda harcamalarının gelir içindeki payını bulmaktır. Fakirlik çizgisi bu oranının yeterli diyet maliyeti ile çarpımı ile hesaplanmaktadır.

31 Türkiye’de Hanehalkı Gelir Dağılımı
Yüzde 20'lik grupların gelirden aldığı paylar, ; Yüzde 20'lik gruplar Türkiye Kent Kır 2009 2016 2004 2005 Toplam 100.0 Birinci yüzde 20(1) 5.6 6.2 6.4 6.3 6.1 İkinci yüzde 20 10.3 10.6 10.8 11.5 11.2 11.3 Üçüncü yüzde 20 15.1 15.0 15.2 16.0 15.8 15.9 Dördüncü yüzde 20 21.5 21.1 21.4 22.6 22.7 Beşinci yüzde 20(2) 47.6 47.2 46.1 43.5 43.9 44.2 Gini Katsayısı 0.415 0.402 0.39 0.37 0.38 (1) Toplam gelirden en az pay alan grup (2) Toplam gelirden en fazla pay alan grup

32 Gelir Dağılımında Adaletsizliğin Ölçümü
Gini katsayısı; gelir eşitsizliğinin ölçülmesinde kullanılan bir katsayıdır. O ile 1 arasında değer alır. Küçük gini katsayısı daha adil bir gelir dağılımını ifade ederken yüksek gini katsayısı adaletsiz bir gelir dağılımını göstermektedir.

33 Gelir Dağılımında Adaletsizliğin Ölçümü
Tam eşitlik olsa, Lorenz Eğrisi ile tam eşitlik eğrisi birbiri ile çakışacak ve 1/1 Eşitlik ortaya çıkacaktır. Lorenz Eğrisi tam eşitlik çizgisinden uzaklaşıyor fakat ne kadar uzaklaşıyor? İşte bu da Gini Katsayısı ile ölçülüyor. Eşitsizlik alanı olan A alanı, alanın Lorenz Çizgisi altında kalan alana (B alanına) bölünüyor. Ortaya çıkan katsayıya Gini Katsayısı deniliyor. Türkiye’de Gini Katsayısı 2002’de 0.44 idi. 2003’te 0.42 oldu. 2004’te 0.40 oldu. 2005’te 0.38 oldu. 2007’de 0.43 oldu. 2008’de oldu. 2009’da idi. 2010’da 0.402’ye geriledi. Gini Katsayısı’nın küçülmesi, gelirde eşitsizliğin düzeldiğini göstermektedir. Gini Katsayısı ne kadar küçük ise ülkede gelir dağılımı o kadar iyi demektir. Gini Katsayısı’nda dünya ortalaması 0.399, OECD ülkeleri ortalaması 0.310, AB ülkeleri ortalaması 0.304’dür. Gelir dağılımı en iyi olan Kuzey Avrupa ülkelerinden İsveç’te katsayı 0.25, buna karşı İsviçre’de 0.34, Fransa’da 0.33, Almanya’da 0.28, İngiltere’de 0.34, ABD’de 0.41’dir. Görülüyor ki, kişi başı gelir rakamının yüksekliği ile gelir dağılımının bozukluğu farklı konular. ABD’de kişi başı gelir yüksek ama, gelir dağılımı Türkiye’dekinden daha bozuk.

34 Gelir Dağılımı ile İlgili Verilerin Yorumlanması
İstatistik kurumlarının topladığı veriler sadece nakit gelirle ilgilidir. aynî transferler hesap dahilinde değildir (örneğin ev hanımları, ev sahibi olanlar). Resmî veriler vergileri ihmal etmektedir. Bütün veriler vergi öncesidir. Gelir yıllık olarak ölçülmektedir. Halbuki gelir yıldan yıla fark edebilir. Yaşamboyu gelir dikkate alınmalıdır ancak hesaplaması zordur. Gelirden ziyade tüketimin ekonomik refahın göstergesi olarak alınması gerektiği zira tüketicilerin gelirden değil fakat tüketimden fayda sağladıkları ifade edilmektedir.

35 GELİRİN YENİDEN DAĞILIMININ NORMATİF TEORİLERİ: GELİRİN YENİDEN BÖLÜŞÜMÜNÜN RASYONELLERİ

36 Basit Faydacı Sosyal Refah Fonksiyonu (Simple Utilitarianism)
Faydacı Sosyal Refah Fonksiyonu: W = F(U1, U2, ,,,, Un) “Promote Greatest Good for Greatest Number” Toplamacı Sosyal Refah Fonksiyonu W = U1 + U2 + … + Un Varsayımlar Bireylerin benzer fayda fonksiyonları vardır ve fayda gelire bağlıdır. Gelirin marjinal faydasının azalan olduğu varsayılmaktadır. Gelirin toplam miktarı sabittir. Bu varsayımlar altında devlet tam eşitlik sağlanana kadar geliri yeniden dağıtması gerekir. Review General Concept of Social Welfare Function Utilitarianism simply means W a function of people’s utility Conventional Welfare Economics posits W = F(U1, U2, …, Un), but this so general it doesn’t tell us much Utilitarians believed in additive welfare function, although W = F( ) is called a utilitarian welfare function

37 Gelir Eşitsizliği Uygulamaları
Toplumun net kazancı. Paul bu kadar fayda kazanmaktadır. Paul’in marjinal faydası Peter’in marjinal faydası e f Peter’in bu kadar fayda kaybetmektedir. d c MUPeter Peter’den ab’yi al ve Paul’a ver Sosyal Refah Maksimum MUPaul Paul’ün Geliri Peter’in Geliri 0’ a b I* Paul’ün Geliri Peter’’in Geliri

38 Varsayımların Değerlendirilmesi
Varsayım 1; temel olarak bireylerin benzer fayda fonksiyonuna sahip olduğunu tespit etmek imkansızdır. Çünkü mal ve hizmet tüketmekten elde edilen hazın objektif bir ölçüsü yoktur. Varsayım 2; mallar için marjinal faydanın azaldığı varsayımı gerçekçi iken gelir için aynı şeyi söylemek pek mümkün değildir. Örneğin gelirin marjinal faydası sabit olursa ne olur? Varsayım 3; bireylerin faydaları hem gelire hem de boş zamana bağlı olduğu durumda yeniden dağıtım politikaları bireylerin boş zaman ve çalışma tercihlerini değiştirerek toplam geliri azaltabilir.

39 Sosyal Refah Fonksiyonu W = Minimum(U1, U2, …, Un)
Maximin Kriteri (Rawlscı Sosyal Refah Fonksiyonu) (The Maximin Criterion) Sosyal Refah Fonksiyonu W = Minimum(U1, U2, …, Un) Maximin kriteri – En iyi yeniden dağıtım politikası toplumda en kötü durumunda olanın durumunu iyileştiren politikadır. Rawlsyan sosyal refah fonksiyonu orjinal durum kavramına dayanmaktadır. Rawls insanların toplumdaki yerlerinin ne olduğunu bilmedikleri bir durumdan hareket etmektedir. Buna “cahillik peçesi” (veil of ignorance) denilmektedir. Only important consideration is the utility of the least well-off member. Society’s objective is to maximize the utility of the person with the least utility. This implies there should be complete equality except to the extent that departures from equality increase the welfare of the worst-off person. No inequality acceptable unless it works to the advantage of everyone. Original position – “behind the veil of ignorance” – people will adopt maximin because of the insurance it gives against disastrous outcomes Criticisms Should decision made in original position have any special claim to ethical validity Are people really that risk adverse? It can lead to some weird outcome. “A new opportunity arises to raise the welfare of the least disadvantaged by a slight amount, but almost everyone else must be made substantially worse off, except for a few individuals who would become extremely wealthy.” Because all that is relevant is the welfare of the worst-off person, the maximin criterion indicates that society should take advantage of the opportunity

40 Pareto Etkin Gelirin Yeniden Dağıtımı
Yeniden dağıtım her zaman birilerinin durumunu kötüleştirir mi? Hem toplamacı, hem de maximin kriterine göre gelir dağılımı pareto iyileştirme değildir. Ancak bireyler diğergam (alturistic) ise bu taktirde fayda fonksiyonu aşağıdaki gibi olur. Bu tipik bir dışsallık problemidir. Fayda Fonksiyonu Ui = F(X1, X2, …, Xn, U1, U2, …, Ui-1, Ui+1, …, Um) Gelir Dağılımı Kamusal Bir Maldır. Zira eşitsizliğin derecesi herkesin faydasını etkilemektedir. Sosyal güvenlik ağı. Herkes kendi kontrolünün dışındaki sebeplerle fakir duruma düşebilir. Bu fikir 17. yüzyıl düşünürü Hobbes’a aittir. Sosyal istikrar. Eğer insanlar çok fakir duruma düşerse bu taktirde suç, talan ve başkalarının malına tecavüz olayları artabilir. Assumption that utility depends on your income only implies that al redistribution must hurt at least one person so redistribution can never be a Pareto improvement. If we assume that utilities depend not only on their own income, but those of others, then redistribution can be a Pareto improvement.

41 Gelir Dağılımı ile İlgili Diğer Düşünceler
Sürece karşı Çıktı Gelir dağılımının adil olması gelirin yeniden dağıtılması ile ilgili süreçlerle yargılanmaktadır. Robert Nozick Toplumun geliri yeniden dağıtması gibi bir durum söz konusu değildir zira toplumun yeniden dağıtılacak bir geliri yoktur. Sadece bireylerin geliri vardır. Hareketlilik (Mobility) Gelir grupları arasında bir üst veya daha üst gelir gruplarına geçme durumu olduğunda gelir dağılımı ahlaki bir konu olmaktan çıkmaktadır. Örneğin ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, 1960 yılında en düşük gelir gurubunun çocukları 1990 yılında yetişkin olduklarında daha yüksek gelir grupları arasında yer almaktadırlar [Hertz 2006]. Yolsuzluk (Corruption)Glaeser, Scheinkman ve Shleifer [2003] kanun hakimiyetini olmadığı ülkelerde gelir dağılımındaki eşitsizliğin ekonomik büyüme üzerine çarpıtıcı etkilerinin olduğu tespit etmişlerdir.

42 Harcama Yansıması (Expenditure Incidence)
Cari harcamaların reel gelirin dağılımı üzerine etkisine harcama yansıması denilmektedir. Devlet vergilendirme ve harcama politikası ile gelir dağılımını etkilemektedir. Harcama yansımasının tespit etmek birkaç nedenden dolayı son derece zordur. Nispi fiyat etkisi (Relative price effects) Kamusal Mallar (Public goods) Aynî transferlerin değerlendirilmesi (Valuing in-kind transfers)

43 Aynî Transferler (In-kind Transfers)
Peynirin Kilosu 2 TL Diğer Malların Fiyatı 1 TL Diğer Mallar H 420 E3 340 A F U 300 E1 260 B D 20 60 150 210 Aylık Peynir Miktarı

44 Aynî Transfer (In-kind Transfers)
Diğer Mallar H 420 A F 300 E5 168 E4 136 B D 82 126 150 210 Aylık Peynir Miktarı

45 Aynî Yardımların Nedenleri
Fırsat Eşitliği (Commodity egalitarianism); örneğin herkesin içinde yaşanabilir bir eve sahip olması. Refah Dolandırıcılığını Azaltmak (Reduce welfare fraud); ihtiyacı olmayanlara yardım yapılmasını engelleyebilir. Politik Faktörler (Political factors); sadece yardımı alana değil ancak malı üreten açısından bir kazanç olduğu için politik olarak arzulanır.

46 GENEL VERGİ TEORİSİ Verginin Tarihi Gelişimi
Verginin tarihi, devlet tarihi kadar eskidir. Devlet kurumu ile birlikte ortaya çıkan vergi; maliye teorisinde, çeşitli yönleriyle üzerinde en çok tartışılan konuların başında gelir. Bu nedenle, maliye biliminde verginin özel bir önemi ve yeri vardır. 46 46

47 GENEL VERGİ TEORİSİ Tarihî gelişim sürecine bakıldığında, verginin çeşitli aşamalardan geçtiğini görüyoruz. Tarih boyunca değişen ekonomik, sosyal ve siyasal şartlara bağlı olarak, vergide de önemli gelişmeler meydana gelmiştir. 47 47

48 GENEL VERGİ TEORİSİ Ekonomik mübadelenin henüz gelişmediği dönemlerde kamusal ihtiyaçlar, toplumu meydana getiren bireylerin emekle katılımı ile karşılanıyordu. Bu dönemde çok sınırlı olarak aynî (mal olarak alınan) vergilerden söz edilebilir. Yani ilk dönemlerde vergi “emekle iştirak” (bedeni vergi) şeklinde yerine getirilen bir yükümlülüktü. 48 48

49 GENEL VERGİ TEORİSİ Daha sonraki dönemlerde aynî mübadele denilen; malın malla değişiminin gündeme gelmesi ile birlikte vergiler “mal” olarak, ödenmeye başlanmıştır. Paralı mübadele döneminin başlaması ile birlikte, vergiler, daha çok para olarak alınmaya başlamıştır. Ancak, paralı mübadelenin geçerli olduğu günümüzde dahi bedeni vergilere rastlamak mümkündür. Örneğin, ülkemizdeki zorunlu askerlik görevi, bedeni vergi niteliğinde bir yükümlülüktür. 49 49

50 GENEL VERGİ TEORİSİ Verginin Tanımı ve Temel Özellikleri
Vergi, devletin kamu harcamalarının finansmanını karşılamak amacıyla toplumu meydana getiren fert ve kurumlardan ödeme güçleri ölçüsünde, karşılıksız olarak ve hukuki zorunluluk altında aldığı ekonomik değerlerdir. 50 50

51 GENEL VERGİ TEORİSİ Bu tanımdan hareketle verginin temel özellikleri şu şekilde belirlenebilir: Vergi devlet tarafından alınır. Vergi, kamu harcamalarının finanse etmek için alınır. Vergi, toplumu meydana getiren fert ve kurumlardan ödeme güçleri nispetinde alınır. Vergi, kişiler için karşılıksız bir ödemedir. Vergi zorunlu bir ödemedir. Vergi, sonuç itibariyle ekonomik bir değerdir. 51 51

52 GENEL VERGİ TEORİSİ Verginin Haklılığını Açıklayan Görüşler
Vergilemenin haklılığını ve adil bir vergilemenin esaslarını açıklamaya çalışan bu görüşleri iki ana başlık altında toplamak mümkündür: Vergiyi mübadele esasına göre açıklayan görüşler Vergiyi devletin egemenlik hakkının bir sonucu sayan görüş 52 52

53 GENEL VERGİ TEORİSİ Vergiyi Mübadele (Değişim) Esasına Göre Açıklayan Görüşler Vergide bir karşılık arayan ve vergiyi kamu hizmetlerinden yararlanmanın bir bedeli sayan bu görüşler, istifade teorisi olarak da bilinen bu görüş üç değişik biçimde açıklanmaktadır. 53 53

54 GENEL VERGİ TEORİSİ Vergiyi Hizmet Bedeli Sayan Görüş
Bu görüşe göre vergi, devlet tarafından yapılıp fertlere sunulan kamu hizmetlerinin bedeli sayılmaktadır. Yani vergi, kamu hizmetlerinden yararlanmanın bir karşılığıdır. 54 54

55 GENEL VERGİ TEORİSİ Bireyler kamu hizmetlerinden, ödedikleri vergi ölçüsüne göre değil, eşit ölçüde yararlanma hakkına sahiptirler. Eğer vergi kamu hizmetlerinin bir bedeli olarak kabul edilirse, devlete en fazla vergiyi ödeyen kişinin, kamu hizmetlerinden en çok yararlanması gerekirdi. 55 55

56 GENEL VERGİ TEORİSİ Oysa, kamu hizmetlerinden en çok yararlananlar genellikle hiç vergi ödemeyen ya da en az vergi ödeyenlerdir. Vergi ödeme gücü yüksek olan zenginler, devletin sunduğu bir kısım hizmetlerden, örneğin, sağlık ve eğitim hizmetlerinden yararlanmak yerine, genellikle özel sağlık ve eğitim kurumlarının hizmetlerinden bedel ödemek suretiyle yararlanmaktadırlar. 56 56

57 GENEL VERGİ TEORİSİ O halde, vergiyi kamu hizmetlerinden yararlanmanın bir bedeli olarak kabul etmek mümkün değildir. Vergi tüm kamu hizmetlerinin karşılığı olarak kişilerden, yararlanma ölçülerine göre değil, ödeme güçlerine göre alınır. 57 57

58 GENEL VERGİ TEORİSİ Vergiyi Sigorta Primine Benzeten Görüş
İstifade yaklaşımından hareket eden bir kısım yazarlar da vergiyi, fertlerin mallarını ve canlarını emniyet altında bulunduran devlete ödenen sigorta primi şeklinde nitelendirmek istemişlerdir. 58 58

59 GENEL VERGİ TEORİSİ Vergiyi Milli Gelirin Oluşumundaki Genel Giderlere Katılma Payı Sayan Görüş Toplum, bir üreticiler birliğine benzeterek, devleti de bu birliğin genel giderlerini karşılayan bir organ olarak kabul edilmektedir. Bu görüşe göre vergi, devletin de dahil edildiği üreticiler birliğinin genel giderlerine fertlerin katılma payıdır. 59 59

60 GENEL VERGİ TEORİSİ Vergiyi Devletin Egemenlik Hakkının Bir Sonucu Sayan Görüş Devlet gayesini gerçekleştirmek ve diğer fonksiyonlarını yerine getirebilmek için bireylere bazı görevler yüklemek hakkına sahiptir. Başka bir ifadeyle bireylerden bazı fedakârlıklar isteme hakkına sahiptir. Bu yüzden devletin himayesi altında yaşayan bireyler, devletin yüklediği ödevleri yerine getirmek zorundadırlar. Vergi, devletin bireylere yüklediği en önemli görevlerden biridir. Devlet, egemenlik hakkını kullanarak bireylere vergi ve benzeri Ödevler yükleyebilir. 60 60

61 GENEL VERGİ TEORİSİ Bireyler ödedikleri vergi karşılığında kendilerine yönelik özel bir karşılık bekleyemezler. Devletin vergi almada dayandığı en önemli ölçüt bireylerin sahip oldukları ödeme gücüdür. Vergilendirmede ödeme gücü ilkesine uymak, adil bir vergilemenin de ilk şartıdır. Buna göre, vergi kamu hizmetlerini yapmakla görevli devlet tarafından bireylere yüklenen ve haklılığı devletin egemenlik gücünden zorunlu bir ödev ya da fedakârlıktır. 61 61

62 VERGİLENDİRME VE GELİR DAĞILIMI

63 Vergi Yükünün Hesaplanması
Herkesin vergi dairesine ödediği vergi miktarı acaba vergi yükünün iyi bir göstergesi midir? Örneğin şişesi 10 TL olan şarabın üzerine şişe başına 1 TL vergi salınsa, yani şarap satıcısının sattığı her şişenin parası kasaya girmeden 1 TL’sini vergi denetmenleri alsa. Bu taktirde dışardan bir gözlemci perakendecinin vergiyi ödediği fikrine kapılacaktır. Halbuki verginin uygulamaya konulmasından sonra şarabın fiyatı 11TL olsa durum değişir mi? Şarabın fiyatı TL olsa durum ne olur?

64 Sözlük Kanunî Yansıma (Statutory Incidence); kanunen vergiden kimin sorumlu olduğunun göstergesidir. Yukarıda bahsi geçen örneklerde kanuni yansımanın sorumlusu perakendecidir. Ekonomik Yansıma (Economic Incidence); verginin ödenmesi durumunda ise yüklenici farklılaşmaktadır. Çünkü vergi nedeniyle malın fiyatı değişebileceğinden kanuni sorumlu temelde bize gerçekte vergiyi kimin ödediği ile ilgili bilgi vermemektedir. Ekonomik yansıma, vergi nedeniyle kişisel gelir dağılımında meydana gelen değişiklik olarak tanımlanabilir. Verginin kaydırılması (yansıması)(Tax Shifting); kanuni sorumlu ile ekonomik yansımanın farklılaştırılmasına denilmektedir. Kısmî Denge Modelleri (Partial Equilibrium Models); belirli bir kişi, hanehalkının veya endüstrinin ekonominin genelinden soyutlanarak analiz edilmesidir. Tax Analysis – use of economic theory to analyze impact of taxes Equity and Efficiency – how do taxes affect the distribution of income, how do taxes affect economic efficiency Statutory Incidence - who is legally responsible for tax (who writes the check) Economic Incidence – whose purchasing power is reduced by the tax Tax Shifting – extent that statutory and economic incidence differ Partial Equilibrium Models- look at a single market, appropriate when market for commodity is small relative to economy

65 Verginin Yansıması: Genel Açıklamalar
Sadece bireyler vergiye katlanırlar. Fonksiyonel Gelir Dağılımı; herbir üretim faktörünün üretim sürecine katılmaktan elde ettiği payların dağılımına denir. Gelir dağılımının büyüklüğü; toplam gelirin gelir gruplarına arasında nasıl dağıldığı ile ilgilidir. Hem gelirin kaynağı hem de kullanımına dikkat edilmesi gerekir. Vergi nedeniyle şarap tüketimi azalırsa şarap üreticileri ve üzüm bağı sahipleri vergi nedeniyle toplam gelirden daha az pay almaya başlayacaklardır. Örneğin verginin fiyatı artırması nedeniyle alt gelir gruplarının gelirleri içinde şarap daha büyük paya sahip olmaya başlarsa ve üzüm bağı sahipleri zengin kişilerse gelirin kullanımı açısından fakirlerden zenginlere bir gelir transfer söz konusu olacaktır. Yansıma fiyatların nasıl belirlendiğine bağlı olacaktır. Verginin fiyatlar üzerindeki etkisi kısa ve uzun dönemde farklılaşmaktadır. Yansıma Vergi Gelirlerinin Kullanımına Bağlıdır Denk bütçe vergi yansıması (Balanced-budget tax incidence); vergiler ve harcamaların birleşik etkilerinin hesaplanmasıdır. Diferansiyel Yansıma (Differential tax incidence); devlet bütçesi veri iken bir verginin yerine başka bir verginin konulmasının yansıma üzerine etkisine denir. Götürü Vergi (Lump-sum tax); vergi yükümlülüğünün bireyin davranışlarına bağlı olmayan vergi. (Baş vergisi, askerlik gibi). Mutlak Yansıma (Absolute tax incidence); kamu harcamalarında ve diğer vergilerde bir değişilik olmaksızın belirli bir verginin etkisine denir.

66 $ Vergiden Önce Vergiden Sonra Tüketicinin Ödediği Üreticinin Eline Geçen Kısmî Denge Modeli; tek bir piyasayı inceleyen ancak diğer piyasalardaki etkileri ihmal eden analiz. 1.20 1.40 1.00 1.20 S1 S0 Unit Tax on Commodities Consumer Pays $1.20 Producer receives $1.20 Tax on Consumers of $.40 per gallon D curve shifts down – D curve perceived by supplier-amount of money the supplier will receive Tax wedge – tax induced spread between price paid by consumer and price received by producer Tax on Producers of $.40/gal Draw new supply curve Consumer Pays $1.40 Producer receives $1.40 Economic incidence independent of statutory incidence D0 D1 Quantity

67 $ SX S Tam Katı Arz Eğrisi DX’ DX Quantity

68 $ S Tam Esnek Arz Eğrisi SX DX’ DX Quantity

69 Üretim Faktörlerinin Vergilendirilmesi
Bordro Vergisi (The Payroll Tax); sosyal güvenlik sisteminin finansmanı için toplanan vergilerdir. Her ne kadar kanunda işçi ve işveren payı olarak ayrılmış ise de bu ayrımın bir anlamı yoktur. Anlamlı olan şey ücretlinin eline geçen ile işverenin ödediği miktardır. Vergi yükünün tamamı işçi üzerinde kalmaktadır. En azından kısa dönemde emek arzı eğrisinin esnekliğinin sıfır olduğunu düşünürsek vergi yükünün tamamı işçi üzerinde kalır (Fuchs vd. 1998). Küresel Ekonomide Sermayenin Vergilendirilmesi (Capital Taxation in a Global Economy); vergi yükü kimin üstünde kalmaktadır?

70 Bordro Vergisi (The Payroll Tax)
SL Saat Başına Ücret Pr wg = w0 wn DL DL’ L0 = L1 Yıllık Çalışma Saati

71 Tam Rekabetin Olmadığı Durumda Malların Vergilendirilmesi (Commodity Taxation without Competition)
Monopol (Tekel Piyasası); tek satıcının bulunduğu ve piyasada tekelcinin ürettiği malın yakın ikâmesinin bulunmadığı piyasa türü. Mal üzerine konulan birim vergi sonrasında satılan miktar vergisiz duruma bakışla daha az, fiyat daha yüksek ve tekelci kârı daha azdır. Oligopoly (Oligopol); az sayıda firmanın bulunduğu ve fiyat ile üretim miktarları için alınacak kararların firmaların karşılıklı stratejilerine bağlı olan piyasalardır (OPEC gibi).

72 Birim Vergiden Sonra Ekonomik Kâr
Tekel Piyasası TL MXX Ekonomik Kâr Birim Vergiden Sonra Ekonomik Kâr c a P0 ATCX Pn i f d h g b ATC0 DX MRX DX’ Yıllık X Miktarı X1 X0 MRX’

73 Kâr Üzerinde Alınan Vergiler (Profits Taxes)
Ekonomik Kâr (Economic profit; supranormal or excess profits); Vergi yükü tamamen firma sahibinin üzerinde kalacaktır. Tam Rekabet Piyasası (Perfect competition); Kısa dönemde vergi firma sahibinin üzerinde kalır. Uzun dönemde ekonomik kâr olmadığından vergide doğmaz. Tekel Piyasası (Monopoly); Verginin MM ve MH etkilememesi nedeniyle ekonomik kâr üzerine salınan bir vergi firma sahibinin üzerinde kalır.

74 Verginin Yansıması ve Kapitilizasyonu (Tax Incidence and Capitalization)
Antalya ilinde özel bir emlak vergisinin varlığını düşünelim. Emlak vergisi öyle salınsın ki denize yakın olan evler daha fazla vergi ödesin. Deniz kenarındaki emlak arzının sabit olması ve dayanıklı mal olması nedeniyle birkaç etki ortaya çıkacaktır. Eğer emlak piyasası rekabetçi ise emlakın değeri kiraya verilmesinden elde edilecek kira gelirlerinin net bugünkü değerine eşit olacaktır. Emlakı satın almak isteyenler kira gelirleri ile birlikte gelecekte doğacak vergileri de satın aldıklarının bilincinde olarak her yıl üstlendikleri vergi miktarlarını düşerek kira gelirinin bugünkü değerini hesaplayacaklardır. Böylelikle gelecekteki vergilerin bugünkü değeri kadar emlak değeri düşecektir. Buna verginin kapitilizasyonu denir.

75 Verginin Yansıması ve Kapitilizasyonu (Tax Incidence and Capitalization)
PR = $R0 + $R1/(1 + r) + $R2/(1 + r)2 + … + $RT/(1 + r)T PR’ = $(R0 – u0) + $(R1 – u1)/(1 + r) + $(R2 – u2)/(1 + r)2 + … + $(RT – uT)/(1 + r) u0 + u1/(1 + r) + u2/(1 + r)2 + … + uT/(1 + r)T Kapitilizasyonu (Capitalization) Yıllara sair vergi yükümlülüklerinin bir aktifin fiyatını etkilemesine kapitilizasyonu denir. Vergi yükünün tamamına vergi salındığı anda mülke sahip olan kişi olacaktır. Neden?

76 GENEL DENGE MODELLERİ Tek bir piyasada vergilerin etkilerini değerlendirmek kolaydır. Ancak geriye ve ileriye etkilerini dikkate almamak fotoğrafın bütününü görememek demektir. Örneğin sigara üzerine koyulan bir vergi sigara talebini azaltmakla kalmaz aynı zamanda tütün talebini de azaltır. Tütün üreticileri diğer ürünlerin (örneğin mısır vb.) üretimine kayarlar. Mısır üretimi artarken, mısır fiyatları düşer ve öteden beri mısır üretenler bundan zarar görür. Böylelikle öteden beri mısır üreticisi olanlar sigara üzerine koyulan verginin yükünün bir miktarına katlanmış olurlar. Genel denge analizi, farklı piyasaların karşılıklı ilişkilerini dikkate alır.

77 GENEL DENGE MODELLERİ Kısmi denge analizinin diğer bir sorunu, vergilendirilen bir malın üreticilerinin kimler olduğu sorusuna yetersiz ilgi göstermesinden kaynaklanmaktadır. Sigara üzerine salınan bir vergiyi düşünelim. Birtakım politikacıların tütün endüstrisini vergi vasıtasıyla cezalandırmak isteğini olduğunu varsayalım. Sadece kişiler vergi ödeyebileceğine göre; tütün üreticileri içinde makinelerin satın alan pay sahipleri (ortaklar), tütün ekilen toprak sahibi çiftçilerin ve tütün işleyen fabrikalardaki işçilerin ve diğerlerinin vergiyi paylaşmasını gerektirir ki genel denge analizi böyle bir analizin gerçekleştirilmesini mümkün kılmaktadır.

78 Denk Vergi İlişkileri (Tax Equivalence Relations) (2X2, İki Mal, İki Faktör, Tasarruf Yok)
tKF = Yiyecek (F) Üretiminde Kullanılan Sermayenin (K) Vergisi tKM = İmalat (M) Kullanılan Sermayenin (K) Vergisi tLF = Yiyecek (F) Üretiminde Kullanılan Emek (L) Vergisi tLM = İmalatta (M) Kullanılan Emek (L) Vergisi tF = Yiyecek (F) tüketiminden alınan vergi tM = İmalatçıların tüketimlerinden alınan vergi tK = her iki sektörde sermaye üzerinden alınan vergi tL = her iki sektörde emek üzerinden alınan vergi t = genel gelir vergisi

79 Denk Vergi İlişkileri (Tax Equivalence Relations) (2X2, İki Mal, İki Faktör, Tasarruf Yok)
İlk dört vergi bir üretim faktörünün kullanımı üzerine salındığından kısmî faktör vergileri olarak nitelendirilirler. Bu vergilerin belirli bileşimleri diğerlerine eş etkilidir. Bunlardan bir tanesi aşina olunan tüketici teorisindeki denkliktir. Örneğin aynı oranda yiyecek ve imalat sektörü üzerine salınan bir vergi aynı orandaki bir gelir vergisine denktir.

80 Denk Vergi İlişkileri Kısmi Faktör Vergileri tKF ve tLF eş etkilidir
tF tKM tLM tM tK tL t Source: McLure [1971].


"KAMU GELİRLERİ 13.09.2018 1 1." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları