Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
Yayınlayanzehra tatar Değiştirilmiş 7 yıl önce
2
ŞİNASİ
4
HAZIRLIK ÇALIŞMALARI 1.Tanzimat Dönemi sanatçılarından kimleri tanıyorsunuz? 2.Türk Edebiyatında yazılan ilk tiyatro oyununun adını biliyor musunuz? 3.Türkiye’de gazeteciliğin gelişimi hakkında ne biliyorsunuz?
5
ŞAİR EVLENMESİ’NDEN (Şair Müştak Bey’e, sevgilisi Kumru Hanım diye, çirkin ve yaşlı olan ablasını nikahlarlar. Evleneceği akşam bu işin farkına varan Müştak Bey, epeyce sıkıntı çeker ve sonunda arkadaşı Hikmet Bey’in sayesinde bu işten kurtulur.) (Hikmet Bey, İmam, Muhtar, Bekçi ve mahallenin toplandığı ve tartışmaya başladıkları sırada:) HİKMET BEY: Aman efendim, ben kendi kusurumu anladım ama onun kusuru noluyor, anlayamadım. EBÜLLAKLAKA: Daha ne olsun. Kendisine nikahladığım kızı istemiyor da onun küçüğünü istiyor. Bu ne demektir? HİKMET BEY: Efendim, sinirlenmeyiniz, (gizlice bir para kesesi göstererek) küçük kızı senden isteriz. BATAK ESE: Efendi, nedir o? Rüşvet mi alıyosunuz? EBÜLLAKLAKA, Batak Ese’ye: Ben öyle şey mi kabul ederim. İstemem. (gizlice Hikmet Efendi’ye ) yan cebime koy. ATAK KÖSE: Gizlice yan cebime koy mu diyosun? EBÜLLAKLAKA: Haşa sümmü haşa. Eğer ben paraya elimi sürdümse ellerim kırılsın. HİKMET BEY: Aman efendim, gerçekler neyse ortaya çıkarın da ona göre şanınıza düşeni yapın.
6
EBÜLLAKLAKA: Böyle kibarca derdinizi ifade ettiğiniz için size olan kızgınlığım gitti ve yerine merhamet geldi. (mahalleliye) Yahu mahalleli, ben bu işte bir başka türlü bir gerçek görmeye başladım. Çünkü aklıma sonradan bir şey geldi. MAHALLELİ: Nedir o? EBÜLLAKLAKA: Kani, nikahını kıydığım hanım büyük kızdır diye demin söylemiştim ya… MAHALLELİ: Öyle ya! EBÜLLAKLAKA: Fakat büyük kız demekten maksadım, yaşta büyük değildir, boyda büyük demek anlamındadır. Çünkü, büyük kız kırk yaşını geçmiş olduğu halde damat beyin dengi olamaz. İşte benim bildiğim bu kadardır. Her bir zamanda ve her bir mekanda böyle doğrucasına şehadet ederim. BATAK ESE: Siz böyle dil ile söyledikten sonra biz de hiç düşünmeden kabul ederiz. MAHALLELİ: Hay hay. EBÜLLAKLAKA, Habbe Kadın’a: Yenge Kadın. Boyda büyük yani yaşta küçük olan asıl gelin hanımı git getir. Kendi elimle damat beye teslim edeyim, bir daha yanlışlık olmasın. (Hikmet Bey’e) Başka yanlışlar varsa söyleyin, onları da düzelteyim. Çünkü hayırlı hizmetlerde bulunmaktan gurur duyarım.
8
BİLİNMEYEN KELİMELER kabahat: kusur gazaplanmak: sinirlenmek, kızmak haşa sümme haşa:tövbeler olsun. meram: dert, sıkıntı kani: hani
9
ŞİNASİ’NİN HAYATI 5 Ağustos 1826’da İstanbul’da doğdu. 13 Eylül 1871’de İstanbul’da yaşamını yitirdi. Asıl ismi İbrahim Şinasi. Topçu yüzbaşısı olan babası Mehmed Ağa 1829’da Osmanlı-Rus Savaşı’nda şehit oldu. Annesi onu yakınlarının desteğiyle büyüttü. İlköğretimini Mahalle Sıbyan Mektebi’nde ve Feyziye Okulu’nda tamamladı. Müşiriyeti Mektubî Kalemi’ne katip adayı olarak girdi. Arapça ve Farsça, Fransızca öğrendi. 1849’da bilgisini artırması için devlet tarafından Paris’e gönderildi. Burada edebiyat ve dil konularındaki çalışmalarını sürdürdü. Doğu kültürleri araştırmacısı De Sacy ailesi ile dostluk kurdu, Ernest Renan’la tanıştı, Lamartine’in toplantılarını izledi. Yine doğu kültürleri araştırmacısı Pavet de Courteille’nin çalışmalarına yardım etti. Dilbilimci Littré ile tanıştı. 1851’de Société Asiatique’e üye seçildi. 1854’te İstanbul’a döndü. Bir süre Tophane Kalemi’nde çalıştı. Meclis-i Maarif üyeliğine atandı. Encümen-i Daniş’te (ilimler akademisi) görev yaptı. Koruyucusu sadrazam Mustafa Reşit Paşa’nın görevinden ayrılması üzerine sakalını kestiği için üyelikten çıkarıldı. Reşit Paşa 1857’de yeniden sadrazam olunca, eski görevine döndü. 5 Ağustos 1826’da İstanbul’da doğdu. 13 Eylül 1871’de İstanbul’da yaşamını yitirdi. Asıl ismi İbrahim Şinasi. Topçu yüzbaşısı olan babası Mehmed Ağa 1829’da Osmanlı-Rus Savaşı’nda şehit oldu. Annesi onu yakınlarının desteğiyle büyüttü. İlköğretimini Mahalle Sıbyan Mektebi’nde ve Feyziye Okulu’nda tamamladı. Müşiriyeti Mektubî Kalemi’ne katip adayı olarak girdi. Arapça ve Farsça, Fransızca öğrendi. 1849’da bilgisini artırması için devlet tarafından Paris’e gönderildi. Burada edebiyat ve dil konularındaki çalışmalarını sürdürdü. Doğu kültürleri araştırmacısı De Sacy ailesi ile dostluk kurdu, Ernest Renan’la tanıştı, Lamartine’in toplantılarını izledi. Yine doğu kültürleri araştırmacısı Pavet de Courteille’nin çalışmalarına yardım etti. Dilbilimci Littré ile tanıştı. 1851’de Société Asiatique’e üye seçildi. 1854’te İstanbul’a döndü. Bir süre Tophane Kalemi’nde çalıştı. Meclis-i Maarif üyeliğine atandı. Encümen-i Daniş’te (ilimler akademisi) görev yaptı. Koruyucusu sadrazam Mustafa Reşit Paşa’nın görevinden ayrılması üzerine sakalını kestiği için üyelikten çıkarıldı. Reşit Paşa 1857’de yeniden sadrazam olunca, eski görevine döndü.
10
ŞİNASİ’NİN TÜRK EDEBİYATI’NA KAZANDIRDIKLARI 19.yy başları, Osmanlı İmparatorluğu'nun bir çöküşün eşiğine geldiği yıllardı. Batı'ya yönelerek ve Batı'nın desteğiyle önlenebileceğine inanmıştı. Batılılaşma hareketiyle birlikte yeni insanın yetişmesinde etkili olabilecek olan batı kültürünü ve onun kaynaklarını tanıtma amacı ön planda tutularak Avrupa'ya öğrenci gönderilip onların bu yönde eğitilmesine çalışılıyordu. Bu grup içinde yer alan Şinasi Batı, özellikle di Fransız Kültürüyle de çalıştı. Şinasi, ülkenin uygarlaşma yoluyla gelişebileceğini bunun da Batı örnek alınarak eğitim alanında uygulanacak akılcı bir yöntemle gerçekleşebileceğini savunmuştur. Bu amaçla yazarlığında çok yönlü bir çaba içine girmiştir. Gazete çıkarmış, makale, şiir ve oyun yazmış, sözlük çalışmaları yapmıştır. Halkın "aydınlatılmasına" yönelik bu çalışmalarında eğitime önem vermiştir. Dilin yalınlaştırılması ve edebiyatın halkın anlayabileceği bir dille yazılması çabasının ilk örneklerini ortaya koymuştur. Batılılaşma sorununa yaklaşımında savunduğu düşünceleri gazeteciliği aracılığıyla halka iletmiştir. Bu amaçla kaleme aldığı yazılarını önce Tercüman-ı Ahvâl'de daha sonra da Tasvir-i Efkâr'da yayımlamıştır. İmparatorluğun iktisadi ve toplumsal yapısının gelişimine ilişkin sorunlara değinerek, halkın yönetiminde söz sahibi olması düşüncesini savunmuş, "ulus", "Özgürlük", "kamuoyu", "yasal haklar", "basın özgürlüğü gibi", o günün düşün yaşamına henüz girmemiş birtakım yeni kavramları tartışma gündemine getirmiştir. Düzyazılarında yalın bir dil kullanılmıştır. Dili Osmanlıca'nın süslemelerinden arındırarak doğru ve güzel yazmaya öncelik tanınmıştır. Dildeki yalınlaşma çabasını edebiyat ve tiyatro alanlarındaki yenileştirme çalışmalarıyla desteklemiştir. Batı şiirini tanıtma, yeni şiir biçimlerini edebiyata sokma amacıyla Fransız şairlerinden çeviriler yapmıştır.
11
Tercüman-ı Ahval ve Tasvir-i Efkar 1860’da Ağah Efendi ile birlikte Tercüman-ı Ahvâl gazetesini çıkardı. 1862'de de Tasvir-i Efkar gazetesini çıkardı. Devlet işlerini eleştirdiği ve Sultan Abdülaziz’e karşı girişilen eylemleri desteklediği gerekçesiyle 1863’teki Meclis-i Maarif’teki görevine son verildi. Gazeteyi Namık Kemal’e bırakarak, 1865’te Fransa’ya gitti. Orada sözcük çalışmalarına yöneldi. Yaklaşık 5 yıl Ulusal Kitaplık'ta araştırma yaptı. Tamamlayamadığı kapsamlı bir Türkçe sözlük üzerinde çalıştı. 1867’de İstanbul’a döndü. Kısa bir süre sonra yeniden Paris’e gitti. 1869’da tekrar İstanbul’a dönünce bir matbaa açtı, eserlerinin basımıyla uğraşmaya başladı. 13 Eylül 1871’de beyin tümöründen yaşamını yitirdi. Tanzimat'la başlayan Batılılaşma hareketlerine öncülük ederek, dil, edebiyat ve düşünce yaşamının gelişmesine katkıda bulundu. Fransız şairlerinden çeviriler yaptı. Eski nazım biçimleriyle yazdığı şiirlerde yeni düşünceleri dile getirdi. Öz ve biçim yönünden tümüyle yeni şiirler de yarattı. 1860'da yazdığı tek perdelik "Şair Evlenmesi" adlı komedi, Batılı anlamdaki ilk Türkçe oyundur. Anlatımdaki yeniliklerin yanısıra tema bakımından da Türk tiyatro edebiyatının öncüsüdür. Ama asıl önemli çalışmalarını gazetecilik alanında yaptı. Batılılaşmayı savunan "Tasvir-i Efkar", bir düşünce gazetesi kimliğiyle Türk basın tarihinde önemli bir aşamadır. Dildeki yalınlaşma çabasını edebiyat ve tiyatro alanlarındaki eserleriyle destekledi.
12
ŞİNASİ’NİN ESERLERİ Tercüme-i Manzume Şair Evlenmesi Müntehabat-ı Eşhar (1862, Divan-ı Şinasi adıyla da bilinir, şiirlerinden seçmeler) Durub-u Emsal-i Osmaniye (1863,atasözleri derlemesi) Müntahabat-ı Tasvir-i Efkar (18623, 1885. Ebüzziya Tevfik tarafından düzenlenen seçme makaleler)
13
DEĞERLENDİRME SORULARI 1.Şinasi’nin Türk Edebiyatı’na kazandırdıkları nelerdir? Tanzimat'la başlayan Batılılaşma hareketlerine öncülük ederek, dil, edebiyat ve düşünce yaşamının gelişmesine katkıda bulundu. Fransız şairlerinden çeviriler yaptı. Eski nazım biçimleriyle yazdığı şiirlerde yeni düşünceleri dile getirdi. Öz ve biçim yönünden tümüyle yeni şiirler de yarattı. 1860'da yazdığı tek perdelik "Şair Evlenmesi" adlı komedi, Batılı anlamdaki ilk Türkçe oyundur. Anlatımdaki yeniliklerin yanı sıra tema bakımından da Türk tiyatro edebiyatının öncüsüdür. Ama asıl önemli çalışmalarını gazetecilik alanında yaptı. Batılılaşmayı savunan "Tasvir-i Efkar", bir düşünce gazetesi kimliğiyle Türk basın tarihinde önemli bir aşamadır. Dildeki yalınlaşma çabasını edebiyat ve tiyatro alanlarındaki eserleriyle destekledi.
14
2. Şinasi’nin Şair Evlenmesi adlı tiyatrosunun Türk Edebiyatı’ndaki önemi nedir? Tiyatronun konusu nedir? “Şair Evlenmesi” adlı komedi Batılı anlamdaki ilk Türkçe oyundur. Bir töre komedyası özelliği taşıyan “Şair Evlenmesi” görücü usulüyle evliliğin sakıncalı yanlarını konu almıştır.
15
3. Şinasi Batılılaşma sorununa yaklaşımında savunduğu düşüncelerini halka nasıl iletmiştir? Batılılaşma sorununa yaklaşımında Savunduğu düşünceleri gazeteciliği aracılığıyla halka iletmiştir.
16
TEŞEKKÜR EDERİM… AHMET SINAR AHMET SINAR
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.