Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Hayvancılığa Yöneltti Göçebe yaşamı başlattı

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Hayvancılığa Yöneltti Göçebe yaşamı başlattı"— Sunum transkripti:

1 Hayvancılığa Yöneltti Göçebe yaşamı başlattı
Bozkır İklimi Hayvancılığa Yöneltti Göçebe yaşamı başlattı Toprakla ilgili özel mülkiyet kavramı gelişmedi. Sınıflı toplum yapısının oluşumunu engelledi. Taşınabilir malzemeden sanat gelişti. Yazıya ihtiyaç duyulmadı. Günümüze fazla bilgi ulaşmasını engelledi. Sözlü edebiyet gelişti. Sözlü hukuk(töre) ön plana çıktı. Hapis cezaları kısa süreli oldu. Savaşçılık yeteneği gelişti. Teşkilatçılık özellikleri gelişti. Devlet kurmanın kolaylaşması Bağımsızlık duygusu gelişti. Pek çok devletin kurulmasına oertam hazırladı

2 Kağıt ve matbaa kullanımı
Yerleşik yaşam Tarımsal faaliyetler Kağıt ve matbaa kullanımı Yazılı hukuk Yazılı kanunlar Anlaşma,sözleşmeler Yazılı edebiyat Mimari Saray Tapınak Fresk Minyatür

3 Göçebe(bozkır) Kültürü Yerleşik hayat
Hayvancılık Çadır yapımı, dericilik ve dokumacılık Sözlü edebiyat Sözlü hukuk(Töre) Teşkilatçılık Savaşçılık Bağımsızlık duygusu Göçebe(bozkır) Kültürü Tarım Mimari Şehircilik Yazılı edebiyat Yazılı hukuk Toprağa dayalı özel mülkiyet Yerleşik hayat

4 KUT ANLAYIŞI Ülkeyi yönetme yetkisinin Tanrı tarafından bir aileye verildiğine inanılması.Bu yetki kan bağı yoluyla babdan oğula geçmektedir.Bu nedenle hükümdar ailesinin erkek üyeleri (oğullar ya da erkek kardeşler) "kağan" olabilirdi. Bu durum Türklerde veraset sistemini belirsiz kılmıştır. TÜRKLERDE VERASET SİSTEMİ Hükümdar öldükten sonra,hükümdar ailesinden bir erkeğin hükümdar olmasına veraset veya saltanat sistemi denir. Bu sistemin kaynağı Kut anlayışıdır. Türklerde ülke hükümdar ailesinin ortak malı sayılırdı. Ve ülke hükümdarın sağlığında oğulları arasında paylaştırılırdı. Her prensin (TEKİN) hükümdar olma hakkı vardı. NOT: Bu anlayış Türk devletlerinde sık sık taht kavgalarının çıkmasına ve Türk devletlerinin parçalanmasına sebep olmuştur.

5 ORTA ASYA’DA YAŞAYANLAR
Asya Hunları Köktürkler Uygurlar Türgişler Karluklar ORTA ASYA’DA YAŞAYANLAR Avrupa Hunları Avarlar Peçenekler Kıpçaklar Bulgarlar Uzlar Macarlar BATIYA GÖÇ EDENLER Yeni göçlerle beslenemediler Azınlık durumuna düştüler Din değiştirdiler Benliklerini kaybettiler BATIYA GÖÇ ETTİLER

6 İLK TÜRK DEVLETLERİNDE DEVLET TEŞKİLATI

7 DEVLET Halk Ülke Bağımsızlık Teşkilatlanma

8 BAĞIMSIZLIK "Oksızlık" olarak adlandırılan BAĞIMSIZLIK, Türklerde çok eski zamanlardan beri var olan karakteristik bir özelliktir. Bağımsızlık duygusunun oluşması ve gelişmesinin temelinde bozkır kültürü önemli rol oynamıştır. Türklerin atlı göçebe hayat tarzını benimsemeleri, özgür bir yapıya sahip olmalarına, dolayısıyla bağımsızlığın millî bir karakteristik özellik hâline gelmesine sebep olmuştur. Bağım­sızlık Türklerde "idi-oksızlık" olarak ifade edilmiş­tir. Her zaman yer değiştirme imkanına sahip olan Türkler, esarette kalmaktansa, hür olarak yaşaya­bilecekleri yerlere göçmeyi tercih etmişlerdir.

9 HALK Türk devletlerinde HALK sınıflara ayrılmamıştır. Ayrıca fertler özel hukuk, ekonomik ve sosyal hürriyet ile özel mülkiyet hakkına sahip olmuştur. "Halk devlet için değil, devlet halk içindir." anlayışının benimsendiği Türk devletlerinde hükümdarın en önemli görevlerinden biri, halkın mutluluğunu ve refahını sağlamak ve kendini halka sevdirmektir.

10 Toprak, yani ÜLKE eski Türklerde yurt olarak adlandırılmıştır. Yurt hükümdarın şahsi malı değil­di; hanedan üyelerinin ortak malıydı. Bağımsız olarak yaşanan topraklar yurt olarak görülür, bağım­sız olunamayan yerler kolayca terkedilirdi. Teşkilat, Her boy kendi beyinin başkanlığında sosyal, iktisadi ve idari bir TEŞKİLATA sahiptir. Boy beyi, boya ait bölgeleri idare ederek göçlerde boyun düzen ve disiplinini, diğer boylarla ilişkilerini düzenlemekte ve güvenliğini sağlamaktadır. Devleti oluşturan Türk boyları,genellikle kendi isteği ile birleşir. Amaç birlik ve beraberliği sağlayarak güven İçinde güçlü bir şekilde yaşamaktır. Boyları bir araya getirip birleştiren boy beyi tahta çıkarak kağan olur, daha sonra yeni devletin teşkilatlandırılmasına geçilirdi.

11 ORDU Türklerde ilk defa düzenli ordu Asya Hun hükümdarı Mete Han tarafından MÖ 209’da kurulmuştur. Bu tarih aynı zamanda Kara Kuvvetlerinin kuruluş tarihidir Türk ordusunun temeli disipline ve “onlu sistem”e dayanmıştır.

12 Türk ordusunun önemli özellikleri arasında şunlar yer alır:
Askerliğin özel bir meslek sayılmadığı Türklerde ailesini ve malını korumak isteyen herkes asker olarak yetişmek zorundadır. Her Türk, iyi bir asker ve her an savaşa hazır durumdadır. Bu yüzden Türk milleti için "ordu-millet" deyimi kullanılmıştır. Türk ordusu ücretli değildir. (Hazar Hakanlığı'ndaki yabancı askerler istisnai olmak üzere) Kadın-erkek, yaşlı genç herkes bozkırın doğal şartları gereği sürekli savaşa hazırdır. Türk ordusu daimidir. Türklerin eğlence, spor ve avlanmaları askerî prova niteliğindedir. Türk orduları temelde süvarilerden (atlı birlikler) oluşur. Atlı birliklerin yanında sayıca az olsa da yaya birlikleri vardır.

13 İLK TÜRK DEVLETLERİNDE VE GÜNÜMÜZDE ORDU
• Köktürk kağanlarının bahadırlardan seçilmiş özel bir muhafız birliği bulunmaktaydı. Bu muhafız birliğinin askerleri ise "böri “(kurt) adıyla anılmaktaydı. • İlk Türk devletleri ordularında önemli askerî faaliyetler için kullanılan bazı özel birlikler de bulunmaktaydı. Örneğin savaş zamanında düşman ordusunun durumunu öğrenmek için "yelme" denilen keşif kolu gönderilmekteydi. • Mani dinini kabul eden Uygurlar, yerleşik hayata geçip et tüketimini bırak¬tıkları için zamanla askerî özelliklerini kaybettiler. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE VE GÜNÜMÜZDE ORDU Birlik Adı Komutanı Asker Sayısı Tümen Tümenbaşı 10.000 Tabur Binbaşı 1.000 Bölük Yüzbaşı 100 Takım Onbaşı 10

14 Ordu merkez, sağ ve sol olmak üzere üç sistemli bir yapıya sahipti.
Ayrıca bu asıl ordu dışında sınır boylarında doğrudan doğruya kağana bağlı askerî birlikler de vardı. Başlarında "şad" denilen komutanları bulunan bu askerler, asıl ordu ile irtibat hâlindeydi" ve "merkezin haberi olmadan hiçbir hareket yapamazdı.

15 ORDU Türk orduları döneminin en etkili silahlarına sahip olmuştur. Başta ok ve yay olmak üzere çift kavisli yaylar, ıslıklı oklar, çengelli ok uçları, neft atan yangın mermili mancınıklar, kullanılan başlıca silahlardır. Hızlı hareket kabiliyetine sahip olan Türkler genellikle at üzerinde dört tarafa ustaca ok atmıştır. Savaşta yakın mücadelelerde ise süngü, kalkan ve kılıç kullanmıştır. Türklerin en önemli savaş usulleri sahte ricat (geri çekilme) ve pusuydu.

16 TÜRKLERİN ASKERİ ALANDA ETKİLERİ
Roma ordusunda onlu sistem uygulandı. IV. yüzyıl sonlarında bu orduda yay kullanılan en önemli silah oldu. Batı'da ceket ve pantolon giyilmeye başlandı. Avrupa'da üzengi kullanımı Avarlarla yaygınlaştı. V. yüzyıl başlarında "Turan" taktiğinin uygulanmaya başlandığı Bizans ordusunda Türk giyim tarzı ve saç biçimi de tercih edildi. IX. yüzyıl ortalarında Ruslar, Hazar, Peçenek ve Kuman; Balkan Slavları ise Tuna Bulgarları aracılığı ile hem eğitim hem teçhizat (silah, tuğ) yönlerinden Türkleri örnek alan askerî güçler oluşturdu. Cengiz Han ordusunda onlu sistem uygulandı. Süvari tekniğini Türklerden öğrenen Çinliler . Türk süvari kıyafeti olan ceket, pantolon ve çizmeyi kullandı. Çinliler ve Avrupalı kavimler et konservesi yapmayı da Türklerden öğrendi.

17 İlk Türklerde Devlet Yönetimi

18 MERKEZİ YÖNETİM Kağan Ayukı Kurultay

19 KAĞAN Türklerde hâkimiyetin asıl sahibi Gök Tanrı’ydı. Tanrı’nın bu hâkimiyetinin kağanlar vasıtasıyla kullanıldığına inanılırdı. Bu yüzden Türk devletlerinde devlet başkanı ve hâkimiyetin temsilcisi olan kağanın üstün güç ve yeteneklerle donatıldığı kabul edilirdi.

20 Kut İlk Türklerde yönetme (erklik) yetkisi olarak kabul edilirdi. Bu yetki hanedanın her erkek üyesinin hakkıydı. Bu anlayışa göre hanedan ailesinden kim güçlü ise o, başa geçer ve devleti yönetirdi. Kağan, yaptığı icraatlarla Tanrı’nın bu yetkiyi kendisine verdiğini kanıtlamak zorundaydı. Eğer yönetimde başarısız olursa bu yetkinin Tanrı tarafından geri alınacağı düşünülür ve kağan halkın desteğini kaybederdi. Ülüş; pay, hisse, nasip, kısmet anlamlarında kullanılırdı. Tanrı’nın ülkede bolluk ve bereketi artırarak ülkeye “iktisadi bir güç” kazandırması anlamına da gelmekteydi. Kağan da bu iktisadi gücü adil bir şekilde halka dağıtmakla görevliydi. Küç Tanrı tarafından kağana verilen gücü ifade etmekteydi. Bu güç sayesinde kağanın savaşlarda başarılı olduğu düşünülürdü.

21 Türklerde hükümdarlığa geçişte kesin bir veraset kuralının olmaması taht kavgalarına, bu da devletin kısa sürede parçalanmasına ve yıkılmasına yol açabiliyordu. İlk Türklerde yönetimde başarı devam ettiği sürece kağan tahtında otururdu. Ancak yönetiminde siyasi ve ekonomik sıkıntılar yaşanan kağandan Tanrı’nın, “kut”u geri aldığına inanılır ve töreye göre kağan tahttan indirilirdi.

22 Türk hükümdarlarının kullandığı ünvanlar;
tanhu, şanyü, kağan, hakan, han, yabgu, ilteber, idukut ve erkin unvanlarını kullanmaktaydı. Hunlar şanyü unvanını kullanırken Kök Türkler kağan unvanını, Uygurlar ise idikut unvanını kullanmıştır. Türk hükümdarlarının kullandığı ünvanlar; otağ (hakan çadırı) , örgin (taht), tuğ, davul, kotuz (sorguç),kama, yay, kılıç ve kemerdir. Özellikle hükümdarın oturduğu, devletin merkezi olan ordu (çadır kent) ve halka açık “toy (şölen)” hükümdarlık sembolü olarak görülürdü. Türk devletlerinde hükümdarlık sembolleri;

23 Kağanın görevleri; En önemli görevi ülkeyi ve halkı düşmandan korumak, bütün toplulukları bir devlet çatısı altında toplamaktı. Ayrıca töre kurallarını uygulamak, düzeni sağlamak, Halkı adil idare etmek ve baskı yapmamak, Ekonomik açıdan halkı refaha ulaştırmak İç ve dış siyaseti düzen­ler, savaş ve barışa karar verir, Savaşta ordu­lara komuta eder, Elçiler gönderir, elçiler kabul eder, devlet görevlilerini tayin eder veya görevlerinden alırdı. Bununla birlikte Türk kağanlarının Tanrı tarafından kendilerine verildiğine inandığı dünya hâkimiyetini sağlamak gibi evrensel bir görevleri de vardı.

24 Türk devletlerinin yönetiminde kağan dışında hatun, hanedana mensup tiginler vb. hanedan üyeleri de etkili olmuşlardır. Hatun : İlk Türk devletlerinde hatun denilen hükümdar eşle­ri de önemli görevler üstlenmişlerdir. Kurultaylara katılarak kararlarda oy kullanır. Kağanlar gibi sarayı ve askerleri bulunan hatunlar eşlerinin yanında savaşa katılırlardı. Gerektiğinde hükümdarın vekili olarak ülkeyi yönetir ve elçileri kabul ederdi. Bu durum hatunun hükümdarı temsil etme yetkisine sahip olduğunu gösterir. Tigin : Türk kağanının oğulları "tigin" unvanı ile anılırdı. Tiginlerin her birine devlet teşkilatının en yüksek kademesinde görevler verilirdi. İdari ve askerî alanda tecrübe kazanması amaçlanan tiginlerin idaresine devletin önemli bölgeleri bırakılır; emrine de bir birlik (tümen) verilirdi.

25 BATI (Kanadı) DOĞU (Kanadı) YABGU (Yönetici) KAĞAN (Yönetici) DEVLET
İKİLİ SİSTEM Türk devletlerinde kut inancına göre hükümdarlara verilen siyasi iktidar yeryüzünde ikiye ayrılarak doğu ve batı yönünde yayılmaktaydı. Ülkede siyasi ve idari teşkilatlanma bu düzene göre şekillenmekteydi. Bu idari teşkilatlanmada ülkenin “doğu” tarafı her zaman üstün durumdaydı. Ülkenin “batı” tarafı ise doğuya bağlıydı. DEVLET BATI (Kanadı) YABGU (Yönetici) DOĞU (Kanadı) KAĞAN (Yönetici)

26 DEVLET Devletin idari merkezi “doğu” taraftaydı. Hükümdarın oturduğu başkente "Ordu" denirdi. Kağanın ikamet ettiği otağ burada bulunurdu. Bu otağın kapısı kutsal kabul edildiği için doğuya açılırdı. Batıya ise hükümdarın kardeşlerinden biri “yabgu” unvanı ile görevlendirilirdi. Örneğin 552 yılında Kök Türk Devleti’ni kuran Bumin Kağan, devletin doğu tarafında kağan olarak oturdu, batı bölgesini de “yabgu” unvanı ile kardeşi İstemi’ye bıraktı. Yabgu, kağanın yüksek hâkimiyetini tanımakta, iç ve dış işlerini onun adına yürütmekteydi. Kendi iç işlerinde ise tamamen serbestti.

27 (Görevliler) MALİ Tudun Ağıcı İDARİ Yabgu Aygucı Buyruk ADLİ Yargan ASKERİ Şad Apatarkan Tutuk

28 İlk Türk devletlerine ait saraylarda görev yapan başlıca memurlar
mühürdar, tamgacı (damgacı): hazinedar, ağacı: tabip, doktor, emçi (otacı): tercüman, tilmaç: tigin eğitmeni, ataman: yargıç, yargan: katip, bitikçi: ordu komutanı. subaşı:

29 İlk Türk Devletlerinde Bazı Üst Düzey Komutanlar ve Görevleri
Devletin batı kanadını idare eden yönetici Yabgu Hanedan üyesi, tecrübeli, büyük komutanlar Kül-çor Taşradaki askerî vali Tutuk Vergi toplamakla görevli memur Tudun Hanedan üyesi ordu komutanı Şad Garnizon komutanı Apa Tarkan

30 b. Hükûmet (Ayukı) Alınan kararların ülke içinde uygulanmasını sağlamak ve yürütmeyi takip etmek için devlet yetkililerinden oluşan kurula “ayukı (hükûmet)” denir. Çin kaynaklarına göre Hunlardan itibaren Türk devletlerinde yönetimi ve dış ilişkileri düzenlemekle görevli olan hükûmetten bahsedilmektedir. Ayukı,hakanın devlet yönetiminde en önemli yardımcısıdır. Ayukının başında aygucı (bugünkü anlamda başbakan) bulunur, diğer üyelerine ise “buyruk (bakan)” denir. Ayukıya aygucı başkanlık yapar. Aygucının kurultayı yönettiği de olur. Bu durumda son söz yine de kağanındır. Türklerin tarihte ün kazanmış aygucıları arasında Asya Hunlarında Kutuhou, Avrupa Hunlarında Onügez, Köktürklerde Tonyukuk, Uygurlarda Kutlu sayılabilir.

31 c. Kurultay Kurultay, Türkçe “kurul” ile Moğolca “tay” ekinin birleşmesinden oluşmuş bir kavram olup danışma meclisinin adıdır. Türkler kurultaya toy, kengeş, tirnek gibi isimler de vermişti. Kurultay üyelerine “toygun” denirdi. Devlet meclisi olan Büyük Kurultay’a kağan başkanlık yapardı. Kağanın olmadığı zamanlarda meclis “aygucı “ veya “öge (vezir)” başkanlığında toplanırdı. Kurultayda siyasi, askerî, ekonomik, sosyal, kültürel ve hukuki konular görüşülüp karara bağlanırdı. Kurultay; savaş, barış, göç, isyan gibi olağanüstü durumlarda da toplanırdı. Bu toplantılar belli bir disiplin içinde yapılırdı.

32 c. Kurultay Kurultay belirli zamanlarda toplanırdı. Ancak savaş, barış, göç, isyan, tabi olma gibi bazı olağanüstü durumlarda da kurultay toplanabilirdi. Önemli meselelerin görüşüldüğü ve katılım sayısının yüksek olduğu kurultaylar belirli bir disiplin içinde geçerdi. Burada "ORUN" ve "ÜLÜŞ" törelerine göre kimin nereye oturacağı bir kurala bağlanmıştı. Kurultaylarda kağanın sağ tarafında vezirler, beyler ve komutanlar yer alır; sol tarafında ise memleketin ileri gelenleri ve memurlar otururdu.

33 Kurultay üyeleri; başta hatun ve şad olmak üzere yabgu, tigin, ilteber, erkin, kül-çor, apa tarkan, tudun, tarkan gibi yüksek devlet görevlileriydi. Kurultayda, kağanın sağ tarafında vezirler, beyler, komutanlar; sol tarafında ise memleketin ileri gelenleri, memurlar otururdu. Kağanın görevini yapamadığı durumlarda azledilmesi kurultayın göreviydi. Türklerde her boyun kendine ait bir kurultayı (küçük kurultay) vardı. Burada halkın da katılımıyla boy beyi seçilirdi. Bu boy beyleri gerektiğinde devlet meselelerini görüşmek üzere Büyük Kurultay’a katılırdı.

34 Kurultayların toplanması
Asya Hun Devleti Asya Hun Devleti’nde yılın birinci, beşinci ve dokuzuncu aylarında kurultay toplanırdı. Yılın birinci ayında yapılan ilk kurultay dinî nitelikte, Beşinci ayda yapılan ikinci toplantı daha çok bayram ve festival türünde bir toplantıdır. İlkbaharda yapılan ikinci toplantı bağlılık kurultayı olarak nitelendirilir; bu kurultaya tabi Hun boyları ve yabancı zümrelerin temsilcileri mutlaka katılırdı. Bu toplantıda hükümdar secimi yapılır va da tasdik edilir, töreye yeni hükümler getirilir ve bütün ülke meseleleri görüşülüp karara bağlanırdı. Dokuzuncu ayda yapılan üçüncü toplantıya başta “hatun”, tiginler, yüksek dereceli memurlar, ordu komutanları, devlete bağlı boylar ve topluluklar katılırdı. Toplantıya katılmak devlete ve hükümdara bağlılık işaretiydi. Bu toplantılarda ordu teftişi, insan ve hayvan sayımı, memleket meselelerinin görüşülmesi, devlet politikalarının karara bağlanması, idareye geniş yetkiler verilmesi gibi konular görüşülmekte ve hükümdarın yasallığı onaylanmaktaydı.

35 Kurultayların toplanması
Köktürkler Uygurlar Köktürklerde kurultay; halkın da katılımıyla genellikle mayıs ayında yapılır, burada devlet işleri görüşülür, iktisadi ve kültürel meselelere çözüm bulunurdu. Taht değişikliği durumunda da yeni kağan bu kurultayda seçilirdi. Kurultay, hükümdarın uygulamalarını kabul etmeyebilirdi. Örneğin Köktürk Devleti'nde Bilge Kağan'ın ( ) şehirlerin surlarla çevrilmesi ve Budizm'in kabul edilmesi istekleri kurultay tarafından reddedilmiştir. Uygurlarda da buna benzer kurultay bulunmaktaydı . Kaynaklara göre Uygurlarda halk ile kağan arasındaki mesafe oldukça azalmıştı.

36 TÜRKLERDE DEVLET ANLAYIŞI
Devlet için "baba" sıfatı kullanılmıştır. Toprak ise "devlet baba"nın koruduğu "ana vatan" şeklinde ifade edilmiştir. İcraatlarından memnun olunmayan yöneticiler yönetimden uzaklaştırılmıştır. Halk, yöneticiler tarafından Tanrı'nın emaneti olarak kabul edilmiştir. Yrd. Doç. Dr. Bülent ATALAY, "Türk Devlet Geleneğine Göre Devlet Adamlarında Bulunması Gereken Asgari Hususiyetler", Türkler Ansiklopedisi, C 2, s. 865 (Düzenlenmiştir.).


"Hayvancılığa Yöneltti Göçebe yaşamı başlattı" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları