Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanÇağatay Yılmaz Değiştirilmiş 7 yıl önce
1
İKTİSAT BİLİMİ Konusu Tanımı Yöntemi Aktörleri Varsayımları Kısıtları
Tarihsel gelişimi Felsefe ile ilişkisi Sosyal bilimler ile ilişkisi Matematik ile ilişkisi Alt dalları DEĞER kavramı İktisat – İdeoloji İlişkisi İktisat – Siyaset İlişkisi
2
İKTİSAT BİLİMİNİN BİLİMLER İÇİNDEKİ YERİ
Matematik → Aksiyomatik Bilgi Fizik Kimya Biyoloji ve diğer fen bilimleri İKTİSAT Sosyal Bilimler (nomotetik bilgi) Tarih (ideografik bilgi) Sanat Tarihi Edebiyat, Müzikoloji Felsefe → Aksiyomatik Bilgi Determinist eğilim İn-determinist eğilim
3
İKTİSATTA İKİ TEMEL YAKLAŞIM
A. Klasik Okul, Marx ve Politik İktisat Yaklaşımı “Politik iktisadın konusu nedir? Toprağın ürünü, yani toprak, makine ve emeğin birlikte uygulanması sonucunda toprağın yüzeyinden elde edilen her şey, toplumun üç sınıfı arasında paylaşılır: Bunlar; toprak sahibi, sermaye stokunun sahibi ve toprağı emeği ile işleyen işçidir. Ancak farklı toplum aşamalarında toprağın tüm ürününün bu sınıflara rant, kâr ve ücret adları altında hangi oranlarda intikal edeceği esas olarak farklıdır. Bu bölüşümü düzenleyen yasaları belirlemek politik iktisadın temel sorunudur.” D. Ricardo (1817) Emek-değer teorisi Bölüşüm Büyüme Birikim Açıklayıcı bilimsel bilgi Tümevarım Sosyal ve tarihsel temeller A. Smith, D. Ricardo, J. S. Mill, K. Marx, F. Engels …
4
Politik İktisat 1.Dolaysız üretici sınıf, üretim araçları üzerinde egemen mi? 2. Artık ürüne piyasa ilişkileri içinde mi el konuyor? Toplum Biçimi Sınıflar Soru 1 Soru 2 Köleci Toplum Köle X Köle sahibi Hayır Feodal ve Asya-tipi toplum Serf X Senyör Evet Küçük meta üretimi Küçük üretici X Tüccar Kapitalizm İşçi X Kapitalist
5
İKTİSATTA İKİ TEMEL YAKLAŞIM
B. Marjinalistler, Keynes ve Neoklasik Sentez Kıt kaynaklar ve sınırsız ihtiyaçlar ikilemi Marjinalite Optimizasyon Denge Homo-economicus: Soyut rasyonel insan Verimlilik ve etkinlik Piyasa ilişkileri Fayda-değer teorisi Normatif bilimsel bilgi Tümdengelim Matematiksel modelleme S. Jevons, K. Menger, L. Walras, W. Pareto, A. Marshall, J. M. Keynes …
6
Neoklasik Yaklaşıma Eleştiriler
T. Veblen ( ): Evrimci ve kurumcu iktisadın öncüsüdür. Toplumsallığı yok edilmiş bir iktisat anlayışını reddeder. Alışkanlıkların ve içgüdülerin, iktisadî davranışlarda etkisini ifade eder. Dinamik teknolojik gelişmelerin, kamusal yararlılık sağlayacak şekilde ekonomiyi ilerleteceğini söyler. Çalışmayı analizinin merkezine yerleştirir. Çalışmayan aylak üst sınıfların ve gösteriş tüketiminin toplumsal yabancılaşmaya yol açtığını iddia eder. Kurumsal yapıları ve bunların dinamik, evrimsel gelişimini önemser. J. Schumpeter ( ): Yeniliklerin önemini vurgular. Ekonomik süreci yeniliklerin dinamik etkisi ile yaratıcı bir yıkım süreci olarak açıklar. Yenilikler, önceki yapıları yıkmış, yeni yapıların da yaratıcısı olmuşlardır. Altyapı ve üstyapının karşılıklı etkileşimine vurgu yapar. Walrasçı denge modelleri kadar, Marxçı dengesizlik yaklaşımlarına da yakındır. İktisat sosyolojisinin kurucularındandır. Tarihçi Okul: 19. yüzyılın sonlarından itibaren geliştirilmiştir. Zaman ve mekândan bağımsız bir iktisada karşı çıkmışlardır. Sosyalliği ve bu sosyalliğin tarihsel gelişimini temel alırlar. Yapısalcılar: Ekonomik değişimi, yapı kavramıyla ele alırlar. Frankfurt Okulu’nun da temelini oluşturur. Tüm sosyal bilimleri etkilemiştir. İktisadî yapıların toplumsal bütünü oluşturan diğer yapılarla etkileşimi analizlerini belirler.
7
Neoklasik Yaklaşıma Eleştiriler
Kurumcu İktisat: ABD’de 20. yüzyıl başlarında ortaya çıkmış ve 1970’lerde geliştirilmiştir. Ekonomik düzenin sağlanmasında kural ve kurumların etkin rol oynadığını savunmaktadır. Tarihsellik ve sosyallik vurgusu ön plandadır. Evrimci İktisat: Süreçleri anlamaya yönelen bir ekoldür. Statik analizleri reddeder; dinamik analizler yapar. Ekonomik aktörleri, homojen değil, heterojen kabul eder. Darwinci bir yaklaşımın uzantısı olarak toplumu değişen ve dönüşen bir organizma şeklinde ele alır. Bağımlılık Okulu: Batı kapitalizmi ile dünyanın geri kalanı arasında eşitsiz bir gelişme olduğunu ve aralarındaki ilişkinin bağımlılık temelinde şekillendiğini savunurlar. Merkez ile çevre arasında sömürü ilişkisi mevcuttur. Dünyadaki tekelleşme eğilimine vurgu yaparlar. Çevre ülkelerin gelişmesinin koşulu, merkez ile olan ilişkilerinin kopması veya temelden değişmesi ile olabilir.
8
İktisatta Yöntem Tartışmaları
T. Veblen ve Pragmatizm: Pragmatizm, ABD’de Dewey, W. James, Peirce gibi düşünürler tarafından geliştirilmiştir. Bilgilerin toplumsal yarar sağlaması gerektiğini savunurlar. Evrimci ve amripik bir yaklaşımı benimserler. Veblen de, prakmatik felsefenin etkisi ile kendi yaklaşımını geliştirmiştir. Darwin öncesini bilimsel kabul etmez. Bu yönüyle evrimci bir iktisat düşüncesi geliştirmiştir. Statik değil, dinamik bir analiz ortaya koyar. Bilimin kümülatif (birikimli) bir nedensellik taşıdığını söyler. J. Schumpeter, Vizyon: Dünyayı, toplumsal olayları açıklayacak bir bilimsel çaba, öncelikle bir bilişsel harekete, ihtiyaç vardır. Buna da vizyon denir. Vizyon, araştırmaların bir çeşit hammaddesi oluşturur ve ideolojik yönünü belirler. K. Popper ( ), Yanlışlamacılık: Tümevarımı reddeder. Bu nedenle pozitivizmi benimsemesine karşın deneysel doğrulanabilirliği kabul etmez ve teorilerin ancak yanlışlanabilir olarak öne sürülmesini savunur. Yanlışlanabilir olan teoriler, geçerli teorilerdir. Aynı zamanda öndeyiye de karşıdır. Bilimsellik ancak yönelimler olarak geleceğe uzanabilir. T. Kuhn ( ), Paradigma: Bilimi, süreklilikler ve sıçramalar olarak ele alır. Bilimsel yaklaşımların temelini oluşturan paradigma krize sürüklenirse, yani günceli ve toplumsal birikimi açıklayamaz hale düşerse, yeni eleştirel bir yaklaşım bilimsel bir devrime yol açacaktır. Bu durumda yeni bir bakış açısı, düşünce kalıpları ve kavramlar gündeme gelecektir. Bu yeni paradigmadır. (Örn. Newtongil paradigma, kuantum paradigması, neoklasik piyasa paradigması)
9
İktisatta Yöntem Tartışmaları
I. Lakatos ( ), Sert çekirdek ve koruyucu kuşak: Pozitivizmi eleştirmiş ve nihai bir doğrulama veya yanlışlama olamayacağını savunmuştur. Bilimsel anlayışı üç unsurdan oluşmaktadır: Sert çekirdek, koruyucu kuşak ve olumlu-olumsuz katkılar. Sert çekirdek, daha çok aksiyomlardan, ön kabullerden oluşur ve bilimcinin paradigmasını belirler. Koruyucu kuşak, sınamaya açık hipotezlerdir. Paradigmayı ve hipotezleri ilerleten katkılar olumlu, tersine olanlar olumsuz katkılardır. Neoklasik sentezin sert çekirdeği piyasa analizidir. Marjinalistler ve Keynes bu sert çekirdeğin çevresine farklı koruyucu kuşaklar koymuşlardır. P. Feyerabend ( ): Yönteme Karşı: Rasyonalizmin yasa ve düzen belirleyici olmasına karşı çıkmıştır. Bilimde göreceliği ve çok sesliliği savunur. Bu anlamda belirleyici, ortodoks ve diğer yaklaşımları dışlayan bilimsel görüşe reddetmiş ve bunu “belirli yönteme hayır” diyerek ifade etmiştir. L. Laudan ( ): Doğrulama Ağı Modeli: Yöntem ve teorilerin kendi arasında ve gerçekliği açıklayacak bilişsel hedeflerle uyumlu olması gerektiğini savunur. Bunu da bir ağ modeli ile ortaya koyar. doğrulama gerçekleme sınırlama Metodolojik İlkeler Teoriler Bilişsel Hedefler karşılıklı uyumlu
15
BİLİM ve İDEOLOJİ İdeolojiler, belirli bir gerçeklikten hareket eder. Ama bu gerçeklik, kısmî ve parçalanmıştır. İdeolojiler, hâkim sınıf ve gruplar tarafından nesnel gerçekliği başka bir biçimde göstermektir. İdeolojiler, bütün soru(n)lara cevap vermeye çalışırlar. Yaşama ve davranış biçimleri, ahlâkî tutum ve değer yargıları empoze eder. Egemen ideolojilere karşı, muhalif ideolojiler de geliştirilir. Eleştirelliği temel alırlar. Bilim ve üniversitelerden, ideolojilerin yeniden üretilmesine yardımcı olma işlevi üstlenmesi beklenir.
16
BİLİM ve İDEOLOJİ Üniversitelerin ideolojik işlevi, toplumsal-teknik işbölümüne ve güncel sosyo-ekonomik ihtiyaçlara uygun bir eğitim vermesinde yatar. Üniversiteler, aynı zamanda emeğin yeniden üretimine de önemli bir katkı sağlar. Meslekî eğitim, emeğin nitelik ve verimlilik edinmesine temel teşkil eder. Bilimin asıl ideolojik işlevi, üretim ilişkilerinin yeniden üretimidir. Bunun için de egemen ideolojinin yeniden üretilmesi gerekir. Mesela günümüzde kapitalizmi meşrulaştırmak ve piyasa değerlerini yerleştirmek, bilimden egemenlerin beklediği önemli bir sorumluluktur.
17
Bilim – İktidar Gerilimi
Foucault’ya göre, bilim ile iktidar arasında dört temel gerilim, çelişki bulunur: Sorumluluk sınırı: Bilimin sorumluluğu nerede başlar, iktidar kendini bilimin üzerinde sorumlu hissetmeli midir? İtaat etme: Bilim, iktidara itaat etmeli midir? Maddî ihtiyaçların önceliği: Bilimsel araştırmalar, ekonomik ihtiyaçlara ve pragmatik hedeflere öncelik vermeli midir? Değişimin yönü: Bilim değişime öncülük eder. Fakat bu değişim, iktidarları rahatsız ettiğinde ne olacaktır?
18
Bilim – İktidar Gerilimi
Jean Paul Sartre’a göre bilim insanları (veya aydınlar), iktidarlar karşısında zayıftırlar. Çünkü; Kendilerine ancak yaşamlarını sürdürebilecek kadar ücret ödenir, Kendilerini savunma olanakları (özellikle örgütlü olarak) sınırlandırılmıştır. Soyutlama ve eleştirellik özellikleri, toplumsal bağ kurmakta bilimcilerin önünde engel oluşturabilir.
19
BİLİM ve ETİK Ahlâkî değerler felsefesi anlamına gelen etik; birey-birey, birey-toplum, birey-devlet, toplum-devlet, insan-doğa vb. arasındaki her türlü ilişkide tutum ve davranışlarımızın/ eylemlerimizin nasıl olması gerektiği konusundaki istek ve dileklerimizin felsefî analizidir. Etik üçe ayrılır: Normatik Etik: Ahlâk standartlarının, ilkelerinin, kavramlarının, değerlerinin ve teorilerinin inceleme alanıdır. Uygulamalı Etik: Uygulamada ortaya çıkan etik çıkmazların, seçimlerin ve standartların inceleme alanıdır. (tıp etiği, iş etiği vb.) Meta-etik: Ahlâk nesnel midir? Etik yükümlülüklerimizi neden yerine getirmek zorundayız? gibi sorulara yanıt arar.
20
BİLİM ve ETİK Temel Etik İlkeleri şöyle sıralayabiliriz: İyilik
Lütufkârlık Özerklik Adalet Yararlık Sadakat Dürüstlük Gizlilik
21
BİLİM ve ETİK Bilimde etik tavrın standartları ise şunlardır:
Dürüstlük Dikkat Açıklık Özgürlük Onur payı Eğitim hakkı Toplumsal sorumluluk Yasallık Fırsat eşitliği Karşılıklı saygı Verimlilik Deneklere saygı
22
Bilimsel Yöntemin Etik Esasları
Hipotezleri formüle ederken ve veri toplama tekniklerini ifade ederken açıklık ve kesinliği ara. Hipotezler; basit, sınanabilir, makul ve tutarlı olmalıdır. Kontrollü ve tekrarlanabilir deney ve gözlemler kullanılmalıdır. Bilgi toplarken güvenilirlik esastır. Bilgiler özenle kaydedilmeli ve saklanmalıdır. Eleştirel, dikkatli ve şüpheci ol. Kendini aldatma. Araştırdığın nesneleri (veya canlıları) kandırma, onlara saygılı ol.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.