Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

ANAYASA Anayasalar devletin temel kuruluşunu ve kişilerin temel hak ve özgürlüklerini belirleyen kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Hemen anlaşılabileceği.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "ANAYASA Anayasalar devletin temel kuruluşunu ve kişilerin temel hak ve özgürlüklerini belirleyen kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Hemen anlaşılabileceği."— Sunum transkripti:

1

2 ANAYASA Anayasalar devletin temel kuruluşunu ve kişilerin temel hak ve özgürlüklerini belirleyen kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Hemen anlaşılabileceği gibi, bu tanımda iki farklı boyut yer almaktadır. Devletin kuruluşunu belirleyen birinci boyuttaki kurallar ile devletteki üstün buyurma gücünü, bir başka deyişle devlet kudretini kullanacak olan yasama, yürütme ve yargı gibi temel organlar, bu organların oluşumu, yetkileri ve birbirleriyle olan ilişkileri düzenlenmekte, kısaca devletin kendine özgü kişiliği oluşturulmaktadır. Tanımın ikinci boyutunda ise, devletin üstün buyurma gücüne bir sınır çizilmekte ve bu üstün buyurma gücünün etkisi altındaki kişilerin özgürlük alanları belirlenmektedir. Farklı bir anlatımla, bu kurallarla, devlet, belirtilen alanlara müdahale etmeyeceği yönünde kişilere güvence vermektedir. Bu durumda, devletin temel kuruluşunu ve kişilerin temel hak ve özgürlüklerini belirleyen kurallarla, bir yandan devletin yetkilerinin belirlendiği, öte yandan bu yetkilerin sınırlandırıldığı söylenebilir.

3 Normlar Hiyerarşisi.- Bir hukuk düzeninde mevcut olan, anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik gibi normlar, dağınık hâlde ve rasgele değil, alt-alta, üst-üste bulunur. Bu normların arasında altlık-üstlük ilişkisi vardır. Buna “normlar hiyerarşisi” veya “hukuk düzeni piramidi” denir Bu teori Hans Kelsen’in görüşlerine dayanır. Bu hiyerarşide alt basamakta yer alan norm geçerliliğini üst basamakta yer alan normdan alır ve dolayısıyla ona uygun olmak zorundadır.

4 YUMUŞAK VE KATI ANAYASA AYRIMI
Anayasalar, değiştirilmelerinde izlenen yöntemin sıradan kanunların değiştirilmelerinde izlenen yöntemle aynı veya onlara göre zorlaştırılmış olmaları açısından, "yumuşak" ve "katı" anayasa olmak üzere ikiye ayrılır. Bu bağlamda, yazılı bir anayasanın değiştirilmesinde sıradan kanunların değiştirilmelerine göre hiçbir zorlaştırıcı koşul söz konusu değilse, bu tür anayasalara yumuşak anayasa adı verilmektedir. Buna karşılık, değiştirilmelerinde, sıradan kanunların değiştirilmesine göre daha zorlaştırılmış bir yöntemin izlenmesi gereken anayasalara ise katı anayasa denilmektedir. Yazılı anayasaların neredeyse tümü, değiştirilmeleri açısından sıradan kanunlara göre çeşitli zorluklar içerirler ve değiştirilmelerinde söz konusu olan bu zorluk, onları katı anayasa haline getirir.

5 Bir anayasayı katı anayasa haline getirmenin yöntemleri:
Değişiklik için gerekli teklif ve kabul yeter sayılarının yükseltilmesi, Değişiklik sürecinin uzatılması, Bazı durumlarda değişikliğe gidilememesi, Değişiklik için ayrı bir kurucu meclis oluşturulması, Değişikliğin onay için referanduma sunulması, Bazı maddelerin değiştirilmesinin yasaklanması

6 Çerçeve Anayasa-Düzenleyici Anayasa
Kısa ve öz hükümlerden oluşan anayasalara çerçeve anayasa denir (örneğin 1787 tarihli ABD Anayasası). Uzun ve ayrıntılı kurallardan oluşan anayasalara düzenleyici (kazuistik) anayasa denir. 1982 Anayasası, kazuistik yöntemle hazırlanmış bir anayasadır Anayasası 1982 Anayasasına oranla daha kısa, daha az kazuistik olsa da, aynı husus 1961 Anayasası için de geçerlidir.

7 Kurucu İktidar Aslî Kurucu İktidar: Yeni bir anayasa yapma iktidarıdır. Aslî kurucu iktidar değişik durumlarda ortaya çıkabilir: Devrim ve hükümet darbesi, savaş, sömürge olan bir ülkenin bağımsızlığa kavuşması, birden çok bağımsız devletin kendi istekleriyle birleşip yeni bir devlet kurmaları, bir devletin birden çok bağımsız devlete ayrılması. Aslî kurucu iktidar, hukuk-dışı ve sınırsız bir iktidardır. Tali kurucu iktidar, anayasayı yine o anayasanın koyduğu kurallar çerçevesinde değiştirme iktidarıdır. Tali kurucu iktidar, hukukî ve sınırlı bir iktidardır.

8 Devlet Devlet, belirli bir ülke üzerinde yaşayan, üstün bir iktidara tâbi olan, teşkilatlanmış insan topluluğunun meydana getirdiği devamlı ve hukukun kendisine kişilik tanıdığı bir varlıktır. Devletin üç unsuru vardır: Millet, Ülke ve Egemenlik.

9 MİLLET Objektif millet anlayışında bir insan topluluğunun millet haline gelebilmesi için insanlar arasında ırk, dil veya din birliğinin bulunması gerektiği kabul edilir. Sübjektif millet anlayışında ise, insanların mazi, hatıra, birlikte yaşama arzusu, ideal, istikbal, ülkü birliği gibi bağlarla birbirlerine bağlanmış olması yeterlidir.

10 ÜLKE Her devletin belirli coğrafi sınırlar içinde kalan bir ülkesi vardır. Ülke, devletin yetki alanının sınırlarını çizer. Bir devletin ülkesi, üzerinde kurulu olduğu kara parçasından ibaret değildir. Ülke, kara sahası, su sahası ve hava sahası olmak üzere üç kısımdan oluşur.

11 EGEMENLİK Egemenlik, geniş anlamda, üstün emretme ayrıcalığı olarak ifade edilebilir. Dar anlamda ise, devletin sınırları içinde yaşayan bütün vatandaşları bağlayıcı kararlar alabilme kudretidir. Bir başka deyişle, devletin genel ve uyulması zorunlu kamusal kurallar koyma yetkisidir. Devlet örgütlenmiş siyasi iktidardır. Devletler toplumun tümü için geçerli olacak kamusal kararları alıp uygulayacak ve temel hukuki işlevleri yerine getirecek kurumları kapsayacak şekilde örgütlenirler.

12 Devletin Hukuki İşlevleri
Devletin fonksiyonları hukuki açıdan yasama, yürütme ve yargı olmak üzere üçe ayrılır. Yasama devletin temel hukuki işlevidir. Yasama, genel, objektif, kişisel olmayan ve sürekli nitelikte kural koyma işlevidir. Hukuk düzeni büyük ölçüde yasama yoluyla oluşturulur. Yasama yetkisi kural olarak yasama organına ait olmakla birlikte, yürütme organına da kural koyma yetkisinin tanındığı görülmektedir. Devletin ikinci hukuki işlevi olan yürütme, yasaların uygulanmasını sağlar. Yürütme fonksiyonu, bir yandan özel, somut, bireysel işlemler yapmak, diğer yandan düzenleyici veya kural koyucu işlemler yapmaktan oluşur. Yargı işlevi ise, kişiler arasında veya kişilerle devlet arasında ortaya çıkan hukuki uyuşmazlıkların nihai olarak çözülmesidir.

13 Yapılarına Göre Devlet Şekilleri
Devletler yapılarına göre üniter devlet (basit devlet, tek yapılı devlet) ve bileşik devlet (karma yapılı devlet, mürekkep devlet) olmak üzere ikiye ayrılır. Üniter devlet, devletin, ülke, millet ve egemenlik unsurları ile yasama, yürütme ve yargı organları bakımından teklik özelliği gösteren devlet şeklidir. Federal Devlet, kendi içlerinde belli bir özerkliği koruyarak iki veya daha fazla devletin aynı merkezi iktidara tabi olmak suretiyle oluşturduğu bir devlet topluluğudur. Federalizmin özellikleri: i) Yazılı ve katı anayasa, ii) İki kademeli yönetim, iii) Anayasal hakem (Yetki uyuşmazlıklarını çözen Federal Yüksek Mahkeme), iv) İki meclisli parlamento ve ikinci mecliste eşit temsil ilkesi

14 Egemenliğin Kaynağı Bakımından Devlet Şekilleri
Monarşi: Monarşik devlet şeklinde egemenliğin kaynağı veya sahibi tek kişidir. Egemenlik esas itibariyle hükümdara aittir. Saltanat haklarının sınırlanmasına göre monarşiler, mutlak monarşiler ve meşruti monarşiler (sınırlı monarşi) olmak üzere ikiye ayrılır. Mutlak monarşi, hükümdarın saltanat haklarını hiçbir kimse veya organ ile paylaşmaksızın yalnız başına kullandığı monarşi türüdür. Meşruti monarşi ise, hükümdarın saltanat haklarının kanuni bir sınırlandırmaya tâbi tutulduğu monarşidir. Hükümdarın yetkilerini sınırlandıran bir anayasa vardır. Hükümdara ait yetkilerin bir kısmı seçimle oluşturulan parlamentoya geçmiştir.

15 CUMHURİYET Cumhuriyet: Cumhuriyet kavramı hukuki açıdan dar anlamda cumhuriyet ve geniş anlamda cumhuriyet olmak üzere iki anlamda kullanılmaktadır. Dar anlamda cumhuriyet, monarşi olmayan devlet anlamına gelir. Monarşi ve Cumhuriyeti, devlet başkanının göreve geliş usulüne göre tanımlayan Leon Duguit’ye göre, devlet başkanı, bu göreve veraset usulüyle geliyorsa, o devlet monarşidir; başka bir usulle geliyorsa o devlet cumhuriyettir. Geniş anlamda cumhuriyet, sadece monarşinin tersi değil, aynı zamanda demokrasinin eşanlamlısıdır. Bu anlamda cumhuriyet, egemenliğin halka ait olduğu ve yöneticilerin dönemsel olarak seçimle belirlendiği rejimi ifade eder.

16 Kuvvetler Ayrılığı Kuvvetler ayrılığı anayasacılığın temel gereklerinden biridir. Kuvvetler ayrılığı teorisi ile devlet gücünün tek bir elde toplanması önlenmek istenmiştir. Böylelikle iktidarın kötüye kullanılması engellenmekte ve siyasi özgürlükler güvence altına alınmaktadır. Kuvvetler ayrılığı, yasama, yürütme ve yargı iktidarının devlet içinde dağıtılması, bir başka deyişle bu yetkilerin farklı organlarca kullanılması demektir. Kuvvetler ayrılığı teorisinin kurucusu Montesquieu’dur. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin başlıca amaçları şunlardır: Siyasi iktidarı sınırlandırmak, keyfi yönetimi önlemek, temel hak ve hürriyetleri güvence altına almak, Devlet organları arasında denge ve kontrolü sağlamak.

17 Hükümet Sistemleri Başkanlık sistemi, sert kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanır. Yasama ve yürütme kuvvetleri birbirinden kesin olarak ayrılmıştır. Başkanlık sisteminde yürütme organı tek kişiliktir. Yürütme yetkisi halk tarafından seçilen başkana aittir. Yasama yetkisi ise, parlamentoya aittir. Yasama ve yürütme birbirinden bağımsız olup, aynı kişiler her iki organda görev alamazlar. Başkan yasama organını feshedemez, yasama organı da güvensizlik oyuyla başkanın görevine son veremez. Başkanın sabit bir görev süresi vardır, bu süre boyunca görevde kalır. Parlamento tarafından görevden uzaklaştırılması mümkün değildir. Başkanlık sisteminin uygulandığı ülkelerin başında ABD gelmektedir.

18 Parlamenter Sistem Parlamenter sistem, kuvvetlerin yumuşak ayrılığına, bir başka deyişle kuvvetlerin işbirliğine dayanan bir hükümet sistemidir. Parlamenter sistemde yasama ve yürütme organları hukuken birbirinden bağımsız olmakla beraber, aralarında bir takım işbirliği ve etkileşim mekanizmaları da vardır. Parlamenter sistemin özellikleri: Yürütmenin iki-başlı oluşu (Düalist yürütme) Başbakanın parlamenter olması Devlet başkanının siyasi sorumsuzluğu Bakanlar kurulunun parlamentoya karşı sorumluluğu

19 Yarı-başkanlık Sistemi
Yarı-başkanlık sistemi, başkanlık sistemiyle parlamenter sistemin bazı unsurlarını birleştiren bir “ara” ya da “melez” rejim olarak kabul edilmektedir. Yarı-başkanlık sistemi, cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi ve önemli anayasal yetkilere sahip olması bakımından başkanlık sistemine, yasama organına karşı sorumlu bir başbakan ve bakanlar kurulunun varlığından dolayı da parlamenter sisteme benzemektedir. Yarı-başkanlık sisteminin özellikleri şunlardır: (1) Devlet başkanının halk tarafından seçilmesi; (2) Cumhurbaşkanının tek başına kullanabileceği önemli anayasal yetkilerinin bulunması; (3) İki-başlı yürütme; (4) Yürütme organının bir kanadı olan bakanlar kurulunun yasama organına karşı sorumlu olması. Yasama organı, bakanlar kurulunu güvensizlik oyuyla görevden alabilir. Yarı-başkanlık sistemine örnek olarak, Fransa, Portekiz ve Finlandiya gösterilebilir.

20 Meclis hükümeti Meclis hükümet sistemi, kuvvetler birliği ve meclisin üstünlüğü ilkesine dayanır. Bu sistemde yasama ve yürütme kuvvetleri yasama organında birleşmiştir. Yani yasama organı hem kanun yapmakta hem de kendi yaptığı kanunları uygulamaktadır. Türkiye’de 1921 Anayasası döneminde meclis hükümeti sistemi uygulanmıştır.

21 1982 Anayasası 1982 Anayasası, Türk Silahlı Kuvvetlerinin 12 Eylül 1980’de “emir ve komuta zinciri içinde ve emirle” gerçekleştirdiği askerî darbenin ardından atamayla oluşturulan Danışma Meclisi ile Milli Güvenlik Konseyinden oluşan Kurucu Meclis tarafından hazırlanmıştır. Hazırlanan Anayasa tasarısı 7 Kasım 1982’de halkoylamasına sunuldu ve kullanılan oyların % 91.3’ünü alarak kabul edildi. 6 Kasım 1983’te milletvekili genel seçimleri yapılmış ve normal demokratik rejime geçilmiştir.

22 1982 Anayasasının Başlıca Özellikleri
1982 Anayasası, 1961 Anayasasına oranla daha kazuistik bir yöntemle hazırlanmıştır. 1982 Anayasası, 1961 Anayasasından daha katı niteliktedir. 1982 Anayasası, bir “geçiş dönemi” öngörmüştür. 1982 Anayasası, otorite-hürriyet dengesinde otoritenin ağırlığını arttırmıştır.

23 1982 Anayasasının Başlıca Özellikleri
1982 Anayasası, devlet yapısı içinde yürütme organını güçlendirmiştir. 1982 Anayasası, siyasal karar alma mekanizmalarındaki tıkanıklıkları giderici hükümler getirmiştir. 1982 Anayasası, 1961 Anayasasına oranla daha az katılmacı bir demokrasi modelini benimsemiştir.

24 DEVLETİN TEMEL NİTELİKLERİ
Cumhuriyetçilik ilkesi Laik devlet ilkesi Üniter devlet ilkesi Sosyal devlet ilkesi İnsan haklarına saygılı devlet ilkesi Hukuk devleti ilkesi Atatürk milliyetçiliğine bağlı devlet ilkesi Eşitlik ilkesi Demokratik devlet ilkesi Başlangıçta belirtilen ilkeler

25 Cumhuriyetçilik İlkesi
Cumhuriyet kavramı iki anlamda kullanılabilmektedir: Devlet şekli olarak Cumhuriyet ve hükümet (devlet yönetimi) şekli olarak Cumhuriyet. Devlet şekli olarak Cumhuriyet, egemenliğin bir kişiye veya zümreye değil, toplumun tümüne ait olduğu bir devleti ifade eder. Hükümet şekli olarak Cumhuriyet ise, başta devlet başkanı olmak üzere, devletin başlıca temel organlarının seçim ilkesine göre kurulmuş olduğu, özellikle bunların oluşumunda veraset ilkesinin rol oynamadığı bir hükümet sistemini anlatır.

26 Türkiye’de Cumhuriyeti ilan eden 29 Ekim 1923 tarihli “Teşkilatı Esasiye Kanununun Bazı Mevaddının Tavzihen Tâdiline Dair Kanun” “Türkiye Devletinin şekl-i hükümeti, cumhuriyettir” demek suretiyle, cumhuriyeti bir hükümet şekli olarak tanımlamıştı. 1924, 1961 ve 1982 Anayasalarının 1. maddelerinde, “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir” denirken, Cumhuriyet bir devlet şekli olarak kabul ediliyor.

27 Atatürk Milliyetçiliğine Bağlı Devlet
Milliyetçilik ilkesi, ilk defa 1924 Anayasasının 1937 yılında geçirdiği değişiklikle, Cumhuriyetin nitelikleri arasına girmiştir. 1961 Anayasası, 1924 Anayasasındaki “milliyetçilik” terimini “ırkçılık” anlamına çekilebileceğinden endişe duyarak benimsememiş, onun yerine “millî devlet” terimini kullanmıştır. 1982 Anayasası da, milliyetçilik ilkesinin yanlış anlama ve yorumlara yol açması tehlikesini önlemek için “Atatürk milliyetçiliği” deyimini kullanmıştır.

28 Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı, “akılcı, çağdaş, medeni, ileriye dönük, demokratik, toplayıcı, birleştirici, insani ve barışçıdır”. Atatürk milliyetçiliği, milliyetçiliği reddeden akımlara karşı olduğu gibi, ırkçılığa, şovenizme ve saldırganlığa da karşıdır. Anayasamızın benimsediği milliyetçilik anlayışı, ırk, dil ve din gibi objektif benzerliklere değil; kader, kıvanç ve tasa ortaklığına ve birlikte yaşama arzusuna dayanan sübjektif milliyetçilik anlayışıdır.

29 Üniter Devlet İlkesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti, üniter bir devlettir Anayasasının 3. maddesine göre, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür”. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olması onun “üniter devlet” olması demektir. Anayasamız federalizme kapalıdır. Üniter devlet, devletin ülke, millet ve egemenlik unsurları bakımından teklik özelliğini gösterdiği devlet şeklidir. Üniter devlette tek bir anayasa, yasama organı ve hükümet varken; federal devlette federe devletlerin de kendi anayasaları, yasama organları ve hükümetleri bulunmaktadır. Üniter devlet, tek bir ülke üzerinde, tek bir milletin, tek bir egemenliğe tâbi olduğu devlet şeklidir. Bu nedenle, üniter devlette, devleti oluşturan unsurlar tek ve bölünmez bir bütündür

30 Lâik Devlet İlkesi Lâikliğin, “din hürriyeti” ve “din ve devlet işlerinin ayrılığı” olarak iki cephesi vardır. Din hürriyeti, inanç ve ibadet hürriyetinden oluşur. Anayasanın 24. maddesine göre, “herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir”. İbadet hürriyeti ise, kişinin inandığı dinin gerektirdiği ibadetleri, âyin ve törenleri serbestçe yapabilmesidir. Anayasaya göre, “14’üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini âyin ve törenler serbesttir”. Anayasamız inanç hürriyetini mutlak şekilde tanırken, ibadet hürriyetini 14. maddeyle sınırlı olarak tanımıştır. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmış sayılabilmesi için, şu şartlar gereklidir: Resmi bir devlet dininin olmaması Devletin bütün dinlere karşı tarafsız olması Devletin, bütün dinlerin mensuplarına eşit davranması Din kurumlarıyla devlet kurumlarının ayrılmış olması Devlet yönetiminin din kurallarından etkilenmemesi

31 Demokratik Devlet İlkesi
Demokrasi, en basit tanımıyla, yöneticilerin tüm yönetilenler tarafından serbest ve dürüst seçimler yoluyla seçildikleri bir rejim olarak tanımlanabilir. Anayasamızın benimsediği demokrasi anlayışı, “hürriyetçi demokrasi”, “liberal demokrasi”, “Batı demokrasisi” gibi çeşitli adlarla adlandırılan demokrasi türüdür. Hürriyetçi demokratik rejimin vazgeçilmez, “olmazsa olmaz” şartları vardır. Bunların en önemlileri, siyasal sistemdeki temel siyasal karar organlarının düzenli aralıklarla tekrarlanan serbest seçimlerle oluşması, Serbestçe örgütlenen siyasal partiler arasında eşit şartlarla yürütülen iktidar yarışması (çok partili siyasal hayat) ve Temel hak ve hürriyetlerin tanınmış ve güvence altına alınmış olmasıdır.

32 Sosyal Devlet Sosyal devlet, devletin sosyal barışı ve sosyal adaleti sağlamak amacıyla sosyal ve ekonomik hayata aktif müdahalesini gerekli ve meşru gören bir anlayışı ifade eder. Sosyal devlet, herkese insan onuruna yaraşır asgari bir hayat seviyesi sağlamayı amaçlayan bir devlet anlayışı olarak da tanımlanabilir. Sosyal devlet, “sosyalist devlet” demek değildir. Sosyal devletin hürriyet anlayışı, klasik liberal devletin hürriyet anlayışından farklıdır. Klasik liberal devlette birey hakları “kişi hakları” ve “siyasal haklar”dan ibarettir. Sosyal devlet ise, kişilere klasik hakların yanında “sosyal haklar”ı da tanımıştır.

33 Sosyal Devlet Sosyal devletin tersi Jandarma devlettir. Jandarma devlet, devletin görevlerini savunma, güvenlik ve adalet hizmetlerinden ibaret gören devlet anlayışıdır. Sosyal devleti gerçekleştirmeye yönelik hukuki tedbirler iki grupta toplanabilir: Herkese insan haysiyetine yakışır asgari bir hayat düzeyi sağlamaya yönelik temel sosyal hakların tanınması ve gerçekleştirilmesi Gelir ve servet farklılıklarının azaltılmasına yönelik tedbirler: Bu amacı gerçekleştirmek için şu araçlardan yararlanılır: Vergi adaleti, kamulaştırma, devletleştirme, toprak reformu ve planlama.

34 Hukuk Devleti İlkesi Hukuk devleti, devletin bütün eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu ve vatandaşların da hukuki güvenlik içinde bulunduğu bir sistemdir. “Hukuk devleti”, devletin hukuk kurallarıyla bağlı sayılmadığı “polis devleti” deyiminin karşıtı anlamında kullanılmaktadır. Polis devleti, idaresi hukuka bağlı olmayan, vatandaşlarına hukuki güvenlik sağlamayan devlettir.

35 Hukuk Devletinin Gerekleri
1. Yürütme İşlemlerinin Yargısal Denetimi Hukuk devleti denilince, ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelir. Anayasamızın 125. maddesinde, “idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır” denilerek hukuk devletinin bu gereği kabul edilmiştir. Ancak 1982 Anayasası ve Sıkıyönetim Kanunu, birtakım işlemleri yargı denetimi dışında tutmuştur: Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler (m. 105/2, 125/2). Yüksek Askeri Şura kararları (m. 125/2). Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararları (m. 159/4). Uyarma ve kınama disiplin cezaları yargı denetimi dışında bırakılabilir (m. 129/3). Sıkıyönetim komutanının işlemleri (1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu, Ek m. 3).

36 2010 Anayasa Değişikliği-Yargı Denetimi
(Ek cümle: 12/9/ /11 md.) Ancak, Yüksek Askerî Şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır. (Değişik: 12/9/ /22 md.) Kurulun meslekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz. (Değişik: 12/9/ /13 md.) Disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz.

37 İdarenin mali sorumluluğu ilkesini
Hukuk devleti ilkesi, idarenin mali sorumluluğu ilkesini de gerektirir. İdarenin kişilere verdiği zararlardan dolayı tazminat sorumluluğu vardır. Anayasamız bu ilkeyi açıkça kabul etmiştir. Anayasanın 125. maddesine göre, “idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür”.

38 Hukuk Devletinin Gerekleri
2. Yasama İşlemlerinin Yargısal Denetimi Hukuk devletinde yasama organı hukukla bağlı olmalıdır. Yasama organının hukukla bağlı olmasından onun Anayasayla bağlı olması anlaşılır. Anayasanın 11. maddesine göre, “kanunlar Anayasaya aykırı olamaz”. Anayasamız kanunların Anayasaya uygunluğunun denetlenebilmesi için Anayasa Mahkemesini kurmuştur. Anayasa Mahkemesi, kanunların şekil ve esas bakımından Anayasaya uygunluğunu denetler.

39 Hukuk Devletinin Gerekleri
3. Yargı Bağımsızlığı Yargı bağımsızlığı, yargı organlarının, yasama ve yürütme organları karşısında bağımsız olması ve karar verirken kimseden emir almaması ve etkilenmemesini ifade eder. Anayasanın 138. maddesine göre, “Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez”.

40 Hukuk Devletinin Gerekleri
Yargı bağımsızlığını sağlamak amacıyla Anayasa, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu öngörmüş (m. 159) ve hakimlik teminatına ilişkin hükümler koymuştur. Hakimlik teminatını düzenleyen Anayasanın 139. maddesi şöyledir: “Hâkimler ve savcılar azlolunamaz, kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz. Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar, görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır”.

41 Hukuk Devletinin Gerekleri
4. Kanunî Hâkim Güvencesi Kanunî hâkim güvencesi, bir kişinin kanunen yargılanması gereken mahkeme dışında başka bir mahkemece yargılanamamasını, yani suçun işlenmesi anında o davaya bakmakla görevli mahkeme tarafından yargılanmasını ifade eder. Anayasanın 37. maddesinde kanunî hâkim güvencesi şu şekilde düzenlenmiştir: “Hiç kimse kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz”.

42 Hukuk Devletinin Gerekleri
5. Ceza Sorumluluğu İlkeleri Anayasanın 38. maddesi, hukuk devletinin suç ve cezalara ilişkin bazı önemli unsurlarını saymaktadır: Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez. Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur. Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz. Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz. Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez (2001 Anayasa değişikliği ile kabul edildi). Ceza sorumluluğu şahsîdir.

43 Ceza Sorumluluğu İlkeleri
Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz (2001 Anayasa değişikliği ile kabul edildi). Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez (Ölüm cezası verilemez hükmü 2004 Anayasa değişikliği ile eklendi). İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir. Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez (Buradaki istisnai hüküm, 2004 Anayasa değişikliği ile getirildi). 2001 Anayasa değişikliği ile Anayasanın 38. maddesine eklenen, “Savaş, çok yakın savaş tehdidi ve terör suçları halleri dışında ölüm cezası verilemez” şeklindeki ek fıkra hükmü, 2004 yılının Mayıs ayında yapılan Anayasa değişikliği ile kaldırılmıştır.

44 Başlangıçta Belirtilen Temel İlkeler
Anayasaların başlangıç bölümleri, anayasanın yapılış nedenlerini, öyküsünü anlatan, anayasanın dayandığı temel değer ve prensipleri ilan eden, genellikle edebi bir üslupla kaleme alınan bölümlerdir. Bu bağlamda, başlangıç bölümü, anayasanın diğer hükümlerinden farklı olarak, anayasanın yorumlanmasında yol gösterici bir rol oynar. Anayasa’nın 176. maddesine göre, Başlangıç bölümü Anayasa metnine dâhildir. Ayrıca Anayasa’nın 2. maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti Başlangıç’ta belirtilen temel ilkelere dayanan bir devlettir. Öyleyse, Başlangıç bölümünün bağlayıcılık ve uygulanabilirlik açısından diğer Anayasa hükümlerinden bir farkı yoktur. Nitekim Anayasa Mahkemesi, Başlangıç bölümüne dayanarak bazı yasaların iptaline karar vermiştir.

45 Başlangıçta yer alan temel ilkeler şöyle sıralanabilir
Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlılık, Atatürk milliyetçiliği, Atatürk medeniyetçiliği, milli egemenlik, Anayasanın ve hukukun üstünlüğü, hürriyetçi demokrasi, kuvvetler ayrılığı, laiklik, Türk varlığının devleti ve ülkesiyle bölünmezliği, çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi, her Türk vatandaşının onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkı, Türk vatandaşlarının milli varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu.

46 Eşitlik İlkesi Eşitlik ilkesi, 1982 Anayasasının 10. maddesinde şöyle düzenlenmiştir: “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. (Ek fıkra: 7/5/ /1 md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. (Ek cümle: 7/5/ /1 md.) Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. (Ek fıkra: 7/5/ /1 md.) Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar”.

47 Eşitlik iki anlamda ele alınmaktadır.
“Şekli ya da yatay eşitlik”, kanunların genel ve soyut nitelikte olması ve kapsamında bulunan herkese eşit olarak uygulanmasıdır. “Dikey eşitlik” ya da “maddi eşitlik” ise, farklı statü ve durumda olanlara farklı hükümlerin uygulanmasını ifade eder.

48 Devletin Temel Organları
Yasama yetkisi: Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez. Yürütme yetkisi ve görevi: Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir. Yargı yetkisi: Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.

49 Türkiye Büyük Millet Meclisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi genel oyla seçilen beşyüzelli milletvekilinden oluşur. Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçimleri dört yılda bir yapılır. Meclis, bu süre dolmadan seçimin yenilenmesine karar verebileceği gibi, Anayasada belirtilen şartlar altında Cumhurbaşkanınca verilecek karara göre de seçimler yenilenir. Süresi biten milletvekili yeniden seçilebilir. Yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni Meclisin seçilmesine kadar sürer.

50 Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri
kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; Bakanlar Kurulunu ve bakanları denetlemek; Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek; bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek; milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilânına karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmektir.

51 Yürütme Cumhurbaşkanı
Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından seçilir. Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından aday gösterilebilmesi yirmi milletvekilinin yazılı teklifi ile mümkündür. Ayrıca, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde onu geçen siyasî partiler ortak aday gösterebilir. Cumhurbaşkanı seçilenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.

52 Cumhurbaşkanı Devletin başıdır.
Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir. Cumhurbaşkanının yasama, yürütme ve yargı ile ilgili görev ve yetkileri Anayasanın 104. maddesinde sayılmıştır. Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır.

53 Bakanlar Kurulu Bakanlar Kurulu, Başbakan ve bakanlardan kurulur.
Başbakan, Cumhurbaşkanınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından atanır. Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya milletvekili seçilme yeterliğine sahip olanlar arasından Başbakanca seçilir ve Cumhurbaşkanınca atanır; gerektiğinde Başbakanın önerisi üzerine Cumhurbaşkanınca görevlerine son verilir.

54 Bakanlar Kurulunun görev ve yetkileri Anayasada tek tek sayılmış değildir. Bakanlar Kurulu ülkenin iç ve dış politikasını belirler ve yürütür. Anayasaya göre, Bakanlar Kurulunun temel görevi “genel siyaseti” yürütmektir. Bunun dışında, Bakanlar Kurulunun Anayasada geçen diğer görev ve yetkileri şunlardır: Kanun tasarısı hazırlamak. Kanun hükmünde kararname çıkarmak. Tüzük çıkarmak.

55 Bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını hazırlamak.
Olağanüstü hal ve sıkıyönetim ilan etmek. Milli güvenliği sağlamak ve Silahlı Kuvvetleri yurt savunmasına hazırlamak. Genelkurmay Başkanını seçmek. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak. Dış ticaretin ülke ekonomisinin yararına olmak üzere düzenlenmesi amacıyla ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine vergi ve benzeri yükümlülükler dışında ek malî yükümlülükler koymak ve bunları kaldırmak.

56 Yargı Mahkemelerin bağımsızlığı Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar;
Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.

57 Hâkimlik ve savcılık teminatı
Hâkimler ve savcılar azlolunamaz, kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz. Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar, görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır.


"ANAYASA Anayasalar devletin temel kuruluşunu ve kişilerin temel hak ve özgürlüklerini belirleyen kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Hemen anlaşılabileceği." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları