Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

TOPLUMSAL TABAKALAŞMA VE EŞİTSİZLİK. Toplumsal Tabakalaşma  Toplumsal tabakalaşma ‘toplumlarda benzer avantaj ve dezavantaj sahip gurupları’ ifade eder.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "TOPLUMSAL TABAKALAŞMA VE EŞİTSİZLİK. Toplumsal Tabakalaşma  Toplumsal tabakalaşma ‘toplumlarda benzer avantaj ve dezavantaj sahip gurupları’ ifade eder."— Sunum transkripti:

1 TOPLUMSAL TABAKALAŞMA VE EŞİTSİZLİK

2 Toplumsal Tabakalaşma  Toplumsal tabakalaşma ‘toplumlarda benzer avantaj ve dezavantaj sahip gurupları’ ifade eder. Her toplum farklı tabakalardan oluşmaktadır. Sosyoloji, tabakaları yaratan, yaygınlaştıran toplumsal etkenlerin neler olduğuna, toplumsal tabakaların üyeleri arasında ne tür etkileşimler yarattığına odaklanır. Bu yönüyle cinsiyet din, eğitim, yaş, gelir, etnik köken gibi faktörlere yönelik toplumsal yaklaşımlar farklı tabakalaşmaların ortaya çıkmasında etkilidir. Tarihsel süreçte temel olarak dört farklı toplumsal tabakadan bahsedilir: Kölelik, kastlar, zümreler, sınıf. Günümüzde ise zengin bir çeşitlilik içeren statü farklılıkları, toplumsal tabakalaşmayı anlamada önemli bir çevre sunmaktadır.

3 Kölelik  Kölelik, toplumdaki bir kesimin mal/nesne gibi görüldüğü ve başka insanların sahipliğinde/hizmetlerinde hayatlarını devam ettirdikleri bir sistemdir. Örneğin sanayileşme sürecinde dev fabrikaların kurulması, ucuz işgücüne ihtiyaç duyulması özellikle Afrika Kıtası’ndan milyonlarca insanı zorla Avrupa ve Amerika’ya taşınıp köle olarak çalıştırılmasını da berabere getirmiştir.

4 Kölelik ``NEDEN KÖLELİK VARDIR?``  SAVAŞLAR  SAVAŞLAR: Özellikle imparatorluklar döneminde yapılan savaşlar sonrasında, belirli sayıda insan savaş ganimeti olarak imparatorluk ve savaşa katılan arasında köle olarak paylaşılmaktadır.  SUÇUN KEFARETİ OLARAK KÖLELİK:  SUÇUN KEFARETİ OLARAK KÖLELİK: Kişinin işlediği ağır bir suç karşılığında, alacağı cezaya kefaret olarak köle olarak hizmet etmesi de köleliğin nedenlerinden birisidir.  SANAYİLEŞME SÜRECİ:  SANAYİLEŞME SÜRECİ: Sanayileşme sürecinde işgücü ihtiyacını karşılamak amacıyla, başka hiçbir gerekçe olmadan Afrika’ dan milyonlarca insan köle olarak Avrupa’ya ve Amerika’ ya getirilip, bedava işgücü olarak kullanıldılar.

5 Kölelik  HUKUKİ BOŞLUKLAR VE KEYFİ YÖNETİMLER:  HUKUKİ BOŞLUKLAR VE KEYFİ YÖNETİMLER: Birçok imparatorlukta imparatorluk tabası dışındaki insanların, farklı ülkelerden getirilip köle pazarında satılması yaygın olarak görülen bir durumdur. Köleliğin meşru olarak görülüp olumlanması, yönetici sınıfların köleleri işgücü olarak kullanmaları, köleliğe yönelik sıkı düzenlemelerin oluşturulmasını engellemiş, köleliği yaygınlaştırmıştır.  DOĞUŞTAN EDİNİLMİŞ STATÜ:  DOĞUŞTAN EDİNİLMİŞ STATÜ: Birçok imparatorlukta kölelik aileden çocuğa geçen bir tabakalaşma sistemidir.

6 KAST

7  Kastlar, insanların birbirinden çok keskin sınırlarla ayrıldığı, her insanın bir kasta ait olarak doğduğu, hayatı boyunca o kastın dışına çıkamadığı tabakalaşma sistemidir. Son derece katı bir sistemdir. İnsanlar bir kasta doğarlar ve doğdukları kasttan başka bir kasta geçemezler. Bu bağlamda kast sisteminde toplumsal hareketlilik yoktur. Kastlar, babadan çocuklara geçer. Kastların şekillenmesinde din, etnisite, ten rengi belirleyicidir. Kastlar içinde bulunan kişilere bir yaşam kılavuzu sunar. Kişilerin kimlerle nasıl diyalog kuracakları, kimlerle evlenebilecekleri, hangi meslekte çalışabileceklerine dair sınırları belirler. Kastların arka planda dinsel inanış önemli rol oynar. İnsanların içinde bulundukları kastların gerektirdiği tutum ve değerleri kabul etmesinde dinden kaynaklanan tevekkül anlayışının önemli etkisi vardır. Kast sistemi denildiğinde akla gelen ilk ülke Hindistan'dır. Güney Afrika'da yakın dönemlere kadar, ABD'de de 1960'lı yıllara kadar ten rengine göre siyahlar ve beyazlar arasında kesin sınırlarla belirlenmiş kast sistemi bulunmaktaydı. Bu ülkelerde kast sistemi ortadan kalkana kadar siyahlarla beyazların aynı okullara gitmeleri, aynı mekânlarda yemek yemeleri yasaktı. Siyahlar toplumsal tabakanın alt bölgelerinde yer almakta, hizmet ve alt vasıf gerektiren işlerde, düşük ücretlerle çalışmakta, yoksulluk içerisinde hayatlarını devam ettirmekteydiler.

8 Kast  Hint sisteminde ise belirli beş kast vardır:  1-Brahmanlar:Din adamlarıdır. Toplumda dini ilişkileri yürüten kesimdir.  2-Kshatriyalar: Yöneticiler bu kastı oluşturmaktadır.Yonetim kademesinde bulunan askerlerde bu kast içerisindedir.  3-Vaisyalar:Tüccar ve çiftçilerden oluşmaktadır.  4-Sudralar: Köylüler, hizmetçiler, işçiler ve esnaflardan oluşmaktadır.  5-Dalitler:Kastlarin dışında kalan kesimdir. Toplumun en alt tabakasını oluşturur. Dokunulmazlar olarak adlandırılır. Ust kastlarda fiziksel temasta bulunamazlar. Ust kasttakilerle temasta, temasta bulunduğu kişileri kirletecekleri düşünülür.

9 Kast  Kastlarda isyan olmaması için bir inanış mevcuttur. Buna "Reenkarnasyon" inanışı denir.Reenkarnasyon inanışı insanın tekrar dünyaya geleceğini ve yeni yaşamlarda ruhun önceki yaşamlarda yaptıklarından dolayı ödüllendirileceği yada cezalandırılacağı anlayışı öne çıkmaktadır.Alt Kasta dogan kişiler, eğer kastlarina uygun davranırlarsa bir sonraki yaşamlarında daha ust bir kasta dünyaya gelebilecekti.Benzer şekilde ust kastta bulunan kişilerde kastın gerektirdiği gibi davranmadiklarinda bir sonraki yaşamlarında alt kastlarda dogacaklardi. Geleneklerin kuvvetli olduğu gruplarda, özellikle kırsal alanlarda kastlar günümüzde de varlığını devam ettirmektedir.

10 Zümreler Yönetenle r Din adamları Yönetilenler

11 Zümreler  Ortaçağ Avrupa'sında yaygın görülen bir tabakalaşma sistemidir. Zümreler açısından belirleyici olan unsur mülk ve toprak sahipliğidir. Zümreler yasalara göre tanınmış hak ve sorumluluklara sahiptir.  Ortaçağ Avrupa'sında öne çıkan zümreler şunlardır:  1- Yönetenler ( imparatorlar, soylular, aristokrasi vb.)  2- Din adamları  3- Yönetilenler(Tüccarlar, zanaatkârlar, köylüler ve serf/köleler)Gücü elinde bulunduran kişi imparatordur. imparatorlar sahibi olduğu geniş toprakların bir bölümünün sahipliğini ve yönetimini kendisinin belirlediği feodal zümrelere bırakır. Bu zümreler derebeylik vb. olarak da tanımlanır ve belirli bölgelerde imparator adına yönetimi ustlenir. Yönettiği topraklarda büyük guce sahip olup, imparator adına vergi toplamaktan, kanunu uygulamaya kadar geniş yetkileri bulunmaktadır. Zümreler arasında toprak sahipliğinin büyüklüğüne göre statü farkları bulunmaktadır. Bir zümreden farklı bir zümreye geçiş istisnaî hallerde, örneğin; kişilerin önemli askeri katkılarda bulunması sonrasında kral tarafından toprak ve unvan verilmesi vb. şekilde gerçekleşir.

12 Sınıf

13 Sınıf  Sanayi toplumuyla birlikte öne çıkan ve yaygınlık kazanan bir tabakalaşma sistemidir. Özellikle işçi sınıfının oluşması kavramın yaygınlaşması açısından belirleyicidir. Sanayi devrimiyle birlikte dev fabrikaların kurulması, bu fabrikalarda çalışıcak insan ihtiyacını da ortaya çıkarmıştır. Sanayileşmenin ilk dönemlerinde insanlar çalışmak için kırsal kesimden kentlere göç etmiştir. Yoğun göçten dolayı işverenler düşük ücretle ağır şartlarda fabrikalarda çalıştırmaya başlamıştır. Bir süre sonra işçiler arasında çıkar birliği ve sınıf bilinci ortaya çıkmıştır. Sınıf kavramı meslek ve gelir temelinde ifade edilmektedir. Sınıf tartışmalarına Karl Marx damgasını vurmuştur. Marx kapitalist sistem üzerinde yapılan eşitsizlikler üzerinde durmuş ve çözümüne yönelik çalışmalar yapmıştır.

14 Sınıf  Toplumda iki sınıf bulunmaktadır :  1.BURJUVAZİ:  Toplumda üretim araçlarının mülkiyetine sahip olan sermaye, toprak, hammadde, bina ve teknoloji sahipliğiyle herhangi bir emek harcamadan işçileri düşük ücretlerle çalıştırıp her geçen gün daha da zenginleşen kesimdir.  2.PROLETERYA  Üretim araçlarının mülkiyetine sahip olmayan tek sahip oldukları şey olan emekleriyle çalışıp düşük ücretlerle hayatlarına devam ettirmeye çalışan kesimdir.  ``Toplumsal sınıfların kaldırılması ücretler arasında eşitlik yaratılmasıyla toplumsal adalet sağlanacaktır. Marxa göre sosyalist toplumda teoride sınıfsız adil bir toplum öngörülse de uygulamada farklı gerçekleşmiştir.``

15 STATÜ  Statü kişinin toplumdaki posizyonu yada kişinin posizyonuna toplumun gösterdiği saygı olarak tanımlanabilir.Weber sosyal eşitsizliği ve sosyal çatışmayı tümüyle anlamak için insanların ekonomik posizyonuna baktığımız kadar, insanlar arasındaki statü farklılıklarına da bakmamız gerektiğini düşünmektedir. Örneğin toplumsal cinsiyet, din, yaş ve etnisite gibi statü özelikleri insanlar arasında onların zenginliğine ve gelirine bağlı olmaksızın çatışma yaratabilmektedir. Örneğin erkeklerle kadınlar, Katoliklerle Protestanlar, gençlerle yaşlılar, siyahlarla beyaz insanlar gibi statü grupları arasında çatışmalar vardır.

16 STATÜ STATÜ  Toplumda statü farklılıklarını oluşturan unsurlardan bazıları şunlardır:  CİNSİYET : Biyolojik cinsiyete atfedilen toplumsal anlamlara göre erkek yada kadın olmaya toplumda gösterilen saygı farklılaşır.  YAŞ : Çocuk genç yetişkin yada yaşlılık durumları farklı toplumlarda farklı anlamlar ifade eder.  TEN RENGİ : ABD de Güney Afrika da siyahi yada beyaz olmak toplumsal statüde belirleyicidir.  ETNİSİTE : Günümüzde etkisini çok daha artırmıştır. Küreselleşme sürecinde azınlık göçmen etnik gruplara dahil olanların çok büyük bir bölümü daha düşük statü grupları arasındadır.  EĞİTİM : Toplumda eğitim durumuna göre statü farklılıkları öne çıkar. İlkokulluyla Üniversiteliye farklı bakılır.  MESLEK  GELİR SEVİYESİ  AİLE  DİN  Toplumda statü farklılıklarını oluşturan unsurlardan bazıları şunlardır:  CİNSİYET : Biyolojik cinsiyete atfedilen toplumsal anlamlara göre erkek yada kadın olmaya toplumda gösterilen saygı farklılaşır.  YAŞ : Çocuk genç yetişkin yada yaşlılık durumları farklı toplumlarda farklı anlamlar ifade eder.  TEN RENGİ : ABD de Güney Afrika da siyahi yada beyaz olmak toplumsal statüde belirleyicidir.  ETNİSİTE : Günümüzde etkisini çok daha artırmıştır. Küreselleşme sürecinde azınlık göçmen etnik gruplara dahil olanların çok büyük bir bölümü daha düşük statü grupları arasındadır.  EĞİTİM : Toplumda eğitim durumuna göre statü farklılıkları öne çıkar. İlkokulluyla Üniversiteliye farklı bakılır.  MESLEK  GELİR SEVİYESİ  AİLE  DİN

17 Toplumsal Hareketlilik

18  Toplumsal hareketlilik kavramı toplumda birey ya da grupların fiziksel ya da toplumsal çevrede herhangi bir hareketini ifade eder.  Fiziksel hareketlilik: Genellikle göç biçimindedir. Toplumsal hareketlilik: Bireylerin toplumdaki sosyal ve ekonomik statülerinin değişmesini içerir. Yatay ve dikey biçimde gerçekleşir.  A. Yatay Toplumsal Hareketlilik: Bireyin toplumdaki var olan sosyo- ekonomik statüsünden benzer bir sosyo-ekonomik statüye geçişidir.  Örneğin bir başkasının oto tamir atölyesinde çalışan bir elektrikçinin, bir firmada benzer ekonomik koşullarda elektrikçi olarak işe başlaması.

19 Toplumsal Hareketlilik  B. Dikey Toplumsal Hareketlilik: Bireyin içinde bulunduğu toplumsal sınıftan aşağı ya da yukarı bir sınıfa geçişi söz konusudur.  B1. Yukarı Dikey Toplumsal Hareketlilik: Farklı kuşaklar arasında olabileceği gibi aynı kuşakta da gerçekleşebilir.  Farklı kuşaklar arasında gerçekleşen yukarı dikey toplumsal hareketlilikte, babası işçi olan bir çocuğun yetişkin olmasıyla beraber aldığı eğitimin etkisiyle öğretmen olması daha üst bir toplumsal sınıfa geçmesi bir örnek oluşturabilir.  Aynı kuşakta gerçekleşen yukarı dikey toplumsal hareketlilikte bir iş yerinde memur olarak çalışan bir bireyin aldığı eğitim ve / veya deneyim (başarıları) sonucunda yönetici olması daha yüksek bir ekonomik güce ve sosyal statüye sahip olarak daha üst bir sosyo- ekonomik sınıfa geçmesi bir örnek oluşturabilir.

20 Toplumsal Hareketlilik  B2. Aşağı Dikey Toplumsal Hareketlilik: Birey içinde bulunduğu sosyal sınıftan daha alt bir sosyal sınıfa düşer.  Örneğin; büyük bir işyeri sahibi olan bireyin iflas etmesiyle bir işyerinde işçi olarak başlaması, babası ve annesi yüksek sosyo ekonomik bir sınıfta yer alan bireyin çeşitli nedenlerle bir işyerinde ücretli işçi olarak çalışması bu duruma ilişkin örnekler olabilir.

21  Göçler:  Göçler: Göç eden kesimler göç ettikleri yerde sosyal yapının tabanına yerleşkelerdir. Özellikle göçmenler bu kategoriye girer. 1960'lı yıllarda Almanya'ya göç eden Türkler, günümüzde Türkiye'ye göç eden Suriyeliler bu duruma örnek olarak verilebilir.  Farklı Doğurma Oranları.  Farklı Doğurma Oranları : Toplumsal yapını üst statülerindeki kesimler nüfus olarak azınlıktadır. Bu kesimler arasında doğum oranları düşük, alt statü gruplarında gruplarındaki kesimlerde doğum oranları yüksekse zamanla, alt kategorideki kesimler sosyal statüde üst basamaklara çıkarlar.  Bireysel Rekabeti Teşvik Eden Kültürel Ortam :  Bireysel Rekabeti Teşvik Eden Kültürel Ortam : Bir toplum rekabeti önemli bir değer haline getirip teşvik ediyorsa, kendini geliştiren kişilere statü atlama imkanı sağlıyorsa bu toplumlarda yukarı toplumsal hareketlilik yaygın olacaktır. Bu duruma örnek olarak '' Amerikan rüyası '' verilebilir.  Eşitliğin Önemli Bir Değer Olması :  Eşitliğin Önemli Bir Değer Olması : Bir toplumda ırk, din, etnik köken temelinde azınlıklara katı ayrımcılık uygulanıyorsa yaş ve cinsiyete dayalı önemli eşitsizlikler söz konusuysa azınlıkların, kadınların ve gençlerin yukarı toplumsal hareketliliği son derece yavaş ve düşük oranda gerçekleşir.

22 TÜRKİYE'DE TABAKALAŞMA VE EŞİTSİZLİK ÜZERİNE  Türkiye'de toplumsal tabakalaşma değerlendirilirken özellikle günümüz açısından ekonomik gelir farklılıklarına yönelik ayrım ve statü farklılıklarını dikkate almak toplumsal tabakalaşma ayrımları açısından önemlidir.  Osmanlı İmparotorluğu'nda tabakalaşmayı belirleyen temel ayrım, yönetenler ve yönetilenler ayrımıdır.


"TOPLUMSAL TABAKALAŞMA VE EŞİTSİZLİK. Toplumsal Tabakalaşma  Toplumsal tabakalaşma ‘toplumlarda benzer avantaj ve dezavantaj sahip gurupları’ ifade eder." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları