Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanBilge Çağlar Değiştirilmiş 8 yıl önce
1
İŞLETME YÖNETİMİ II Öğr. Gör. Dr. O. İnanç GÜNEY Ç.Ü. Adana MYO
2
B- Organizasyon ve Örgüt Kavramları Yönetim, örgütü veya organizasyonu, amaca ulaştırma etkinliğidir. Söz konusu amaca ulaşabilmek için kaynakları koordine etmek gerekir. Her tür yönetsel etkinlik, adına örgüt veya organizasyon denilen yapıda yerine getirilir. Örgütler genellikle aşağıdaki nedenlerden dolayı kurulurlar; 1- Sosyal nedenler: Sosyal bir varlık olan insan, sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için örgütlere katılacağı gibi, kendisi de bir örgüt kurabilir. 2- Maddi nedenler: İnsanlar yalnız başlarına yapamayacakları işleri başka insanlarla bir araya gelerek yapma ihtiyacı duyarlar. Bunun sonucunda örgütler kurulur. 3- Yeteneklerin geliştirilmesi 4- Uzmanlaşma ihtiyacı 5- Değişim ihtiyacı 6- Bilgi birikimi 7- Sinerji: insanlar tek başlarına yaptıkları işin toplamından daha fazlasını yapmak ihtiyacı duydukları zaman örgütsel yapılar ortaya koyarlar.
3
1- Organizasyon Kavramı Organizasyonlar, insanların çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak için kurulurlar. İnsanların tek başlarına başaramayacakları işler, organizasyonlar sayesinde başarılabilir. Bir işletmenin yerine getirmek istediği fonksiyonları, yerine getiren her parçası onun organıdır. Organizasyon bölümlerden/organlardan oluşmuş bir sistemdir. Bir organizasyon belli standartlara sahip olmalıdır. Standartlar, o günün şartlarında dikkate alınması gereken organizasyon teknik ve yöntemlerinin yanında, ekonomik, hukuki, sosyal ve kültürel kuralları içerir. Değişim ve değişime ayak uydurabilmek, en önemli standartlardan biridir. Yaşamanın bu temel gerçeğine uymayan ve yenilikleri takip etmeyen bir organizasyonun varlığını devam ettirebilmesi mümkün değildir. Organizasyonlar maddi ve manevi unsurların anlamlı biçimde bir araya getirildiği ve koordine edildiği yapılardır
4
2- Çağdaş Dönüşümler ve Yönetim - Yeni nesil ekonomi veya dijital ekonomi olarak adlandırılan bilgi toplumunda ekonomik, sosyal ve kültürel yaşamda önemli değişmeler yaşanmaktadır. Bu değişmeleri aşağıdaki gibi açıklayabiliriz: 1- Ekonomik yapıdaki dönüşüm : Bilgi toplumundaki en büyük özellik, mal üretiminden hizmet üretimine doğru bir kaymanın görülmesidir. 2- Yükselen yeni sınıflar : Yeni toplumda insanların çalıştıkları yer değil, aynı zamanda yaptıkları işlerin türü de değişmektedir. Sanayi toplumunda yarı vasıflı işçiler, çalışan sınıfın içinde en kalabalık grubu oluşturmaktadır. Bilgi toplumunda ise teknik ve profesyonel sınıf toplumun kalbi konumuna yerleşmiştir. 3- Bilginin artan rolü : Sanayi toplumu, malların üretimi için makine ve insanların koordinasyonuna dayanmaktadır. Bilgi toplumu ise bilginin üretimi ve kullanımı etrafında örgütlenmektedir. 4- Bilişim teknolojilerinin artan önemi: Sanayi toplumunun ortaya çıkmasında en önemli etkenin buhar makinesi, yanmalı motor gibi enerji teknolojilerinin bulunmasıdır. Bilişim teknolojilerinin ortaya çıkıp hızla gelişmesi de benzer bir etkiyi bilgi toplumundan oluşmuştur. İletişim ve bilgisayar teknolojileri için daha yetenekli iş gücüne ihtiyaç vardır.
5
Bilgi toplumuyla diğer toplum yapılarını ayıran bazı özellikler; 1-Bilgi toplumunun üretim modellerinin temelinde bilgi ve iletişim teknolojileri bulunmaktadır. 2-Bilgi toplumunda bilgi üretimin temel kaynağıdır ve hızlı bilgi akışı, değişim ve gelişmenin temelini oluşturur. 3-Bilgi toplumu sanayi toplumunun tersine çok merkezlidir. Bilgi toplumu katılımcı demokrasiyi ve insan haklarını temel alır. 4-Bilgi toplumunun, dolayısıyla bilgi çağı örgütlerinin çalışanları, bilgi işçileridir. 3. Örgüt Kavramı ve Çağdaş Örgütler: Geleneksel örgüt yaklaşımında örgüt, ortak amaçları gerçekleştirmek için işlerin ve örgütsel unsurların anlamlı bir bileşimi şeklinde tanımlanmaktadır. Sistem yaklaşımına göre ise örgüt, geniş bir çevresel sistem içinde amaçlar ve değerler, teknoloji, yapı, yönetim gibi alt sistemleri içeren toplumsal bir sistemdir. Örgütler belirli bir amacı gerçekleştirmek için, bilinçli olarak oluşturulmuş ve bir düzen çerçevesinde işleyen toplumsal birimlerdir. Örgüt tanımlarında diğer önemli bir öğe, örgütlerin bir tesadüf sonucunda değil, bilinçli şekilde ortaya çıktığıdır.
6
Örgütler sadece kişilerin bir araya gelmesi ile değil, bir araya gelen insanların faaliyetlerinin anlamlı bir eşgüdümü sonucunda ortaya çıkar. Örgütler şu fonksiyonları görmek için kurulurlar; - Örgütler, insan ihtiyaçlarını daha etkin biçimde karşılarlar. - Örgütler etkinliği arttırır. Sinerjiyi ortaya çıkartır. - Kişiler için daha fazla güvenlik sağlarlar, onların ait olma ihtiyaçlarını karşılarlar. Örgütsel unsurlar arasındaki yüksek dayanışma ve koordinasyon, çalışanlar arasındaki uyum ve iyi ilişkilerin kurulması ve sürdürülmesi, iletişme bağlıdır. İletişim sayesinde kurulacak örgütsel uyum, etkinlik ve etkileşim, hem örgütsel etkinliği arttırır, hem de üretim veya hizmet unsurları arasında güçlü bir bağ oluşturur.
7
4. Bilgi Çağı Örgütleri ve Yönetimi Bilgi çağı örgütleri, bilgiyi denetlenebilir ve yönetilebilir bir değer olarak kullanabilen örgütlerdir. Klasik örgütler, emeği, sermayeyi, doğal kaynakları örgütleyerek mal ve hizmet üretirken, bilgi çağı örgütleri, kurumsal bilgiyi ve bilişim teknolojilerini örgütleyerek üretimde bulunurlar. Bilgi çağı örgütleri geleneksel örgütlerden üretim kalıpları, üretim ilişkileri, mal ve hizmet türü ve bunların sunum şekli bakımından farklılık göstermektedir. Söz konusu farklılıklar; - Beden gücüyle çalışanların yerini beyin gücüyle çalışanların alması. - İletişim teknolojilerinin desteklediği mal ve hizmet üretimi. - Yenilikçi üretim yöntem ve teknikleri. - İnsanın örgütün en değerli kaynağı olarak görülmesi. - Mal ve hizmet üretimine bilgi üretiminin eklenmesi. - Bilginin bir sermaye olarak kullanılması. Bilgi çağı örgütlerinde geleneksel örgütlerin aksine yeni iş ve iş yapma yöntemleri ortaya çıkmaktadır. Bilgi yönetimi bilgiye ulaşmayı ve örgütün amaçları doğrultusunda bilginin kullanılması için yapılması gereken hareket planlarını kapsar.
8
2. BÖLÜM: YÖNETİM DÜŞÜNCESİNİN DOĞUŞU ve GELİŞİMİ A- Yönetim Düşüncesinin Tarihsel Gelişimi Toplumları ilkel toplumlar, tarım toplumu, sanayi toplumu ve bilgi toplumu olarak sınıflandırabiliriz. Toplum halinde yaşamak, insan için seçim değil bir zorunluluktur. İnsan sosyal bir varlık olarak yaşamını sürdürebilmek için sürekli başkalarının desteğine ihtiyaç duyar. İnsanın olduğu her yerde yönetim faaliyetleri var demektir.
9
1. Tarım Toplumuna Kadar Yönetim Organizasyon ve yönetim düşüncesinin başlangıcının MÖ. 5000’li yıllarda olduğunu görmekteyiz. Sümerler o dönemde hem ticari ilişkilerde, hem de devlet yönetiminde geçerli olan ilkeler ve kayıtlara sahip bulunmaktaydılar. MÖ. 4000-2000 yılları arasında, Mısır piramitleri, organize çabanın sonucunda ortaya çıkan eserlerdir. Piramitlerde sürekli görev yapan yöneticiler ve çalışanlar mevcuttu. Mısırlılar o dönemlerde bugünkü modern yönetimin önemli bir aracı olan ileriye dönük tahmin ve planlama konularında da çalışmışlardır. Roma imparatorluğu döneminde de organizasyon ve yönetim alanında gelişmeler olmuştur. Bu dönemde küçük çaplı bazı imalathaneler kurulmuştur. Yine milattan önce 1400’lü yıllarda İbraniler, hiyerarşiye göre yönetim ilkesini benimsemişlerdir. MÖ. 1100’lü yıllarda Çinliler Mısırlılarda olduğu gibi yönetim fonksiyonlarına ilişkin uygulamalar geliştirmişlerdir. MÖ. 600’lü yıllarda Babil Kralı Nabukadnezar üretim kontrolü ve motivasyon konusunda uygulamalar yapmıştır.
10
2- Tarım Toplumu ve Yönetim Düşüncesi Tarım toplumlarında insanlar ilkel ve uygar olarak ikiye ayrılmaktaydılar. İlkel olarak adlandırılanlar, tarım devrimiyle karşılaşmamış, küçük kabileler halinde yaşayan ve avlanarak, toplayarak hayatlarını sürdüren kimselerdi. Uygar dünya ise, bunun tam tersine, toprağı işleyerek ve yerleşik bir hayat yaşayan çoğunluğu temsil ediyordu. Tarım nerede başlarsa uygarlık orada ortaya çıkıyordu. Söz konusu uygarlıklarda yaşamın merkezi köydü. Ekonominin, kültürün, aile yapısının temelinde toprağa dayalı, işbölümü ve özel mülkiyet kavramının ortaya çıkmadığı bir yapı vardı. Yaşamın merkezinde yer alan köylerin yanında yavaş yavaş kentler ortaya çıkmaya başladı. 3. Sanayi Toplumu ve Yönetimi Sanayi toplumunu ortaya çıkartan üretim ilişkileridir. Sanayi devrimi James Watt’ın 1765’te buhar makinesini bularak, makinenin üretim aracı olarak kullanılmasıyla başlamıştır. Sanayi Devrimiyle birlikte yeni teknolojilerin üretimle ilgili ekonomik alanda artan ölçüde kullanılması üretim verimliliğini sağlamıştır. 1789 Fransız devriminin yeni teknolojik gelişmelere yaptığı sosyal etkiler nedeniyle, oluşan yeni toplumsal yapı kısaca sanayi toplumu olarak adlandırılmıştır.
11
Sanayi toplumuna geçişle birlikte, evlerde el sanatlarına dayalı üretim anlayışı yerini fabrikalarda kitle üretimine bıraktı. Bu, insanın ilk kez eviyle işyeri arasındaki mesafenin ortaya çıkması anlamına geliyordu. Özellikle sanayide çalışan kesime dayalı yeni sınıf biçimi ve bilinci ortaya çıktı. Sınıf bilinci sendikal hareketlerin ve yeni ideolojik akımların gelişmesine uygun zemin hazırladı. Makineleşme ile birlikte gelen hızlı büyüme, işletme verimliliğini ve etkinliğini artırmak için çeşitli düşüncelerin doğmasına neden olmuştur. Bu düşünceleri ortaya atanların başında, yönetim alanındaki sistemli düşünceleriyle Frederick Taylor gelmektedir.. Taylor 1911 yılında o güne kadar yapmış olduğu tecrübeye dayalı teorik çalışmalarını İşletmelerin Bilimsel Yönetimi kitabında toplayarak yönetimi sistemleştirmiştir. Sanayi devrimi aynı zamanda yönetim düşüncelerinde de bir devrim oluşturmuştur ve dolaylı yoldan kamu yönetimini etkilemiştir. Sanayi devri aynı zamanda işletme yönetiminde de bir devrimdir.
12
Sanayi devrimi hem işletmecilik alanında hem de yönetim alanında köklü değişmelere neden olmuştur. Üretim faaliyetlerinde seri üretime geçilmiştir. 4. Sanayi Sonrası Toplum Bugün sanayi toplumunu ortaya çıkartan teknolojik gelişmelerden daha hızlı ve köklü bir değişim yaşanmaktadır. Sosyal ve kültürel yapılarda ortaya çıkan farklılar ve yenilikle, sanayi devriminden daha geniş boyutlar içermektedir. Her geçen gün yeni örgütler, yeni işler ve iş yapma yöntemleri ortaya çıkmaktadır. Özellikle bilgi ve iletişim teknolojileri alanında yaşanan gelişmeler, yeni örgüt modellerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. İçinde bulunduğumuz bu toplum yapısı post-modern toplum olarak adlandırılmaktadır. Uygarlık tarihindeki bu ikinci köklü değişim, sanayi toplumundan farklılaşarak, temel bir üretim girdisi haline gelen bilginin giderek üretimin diğer faktörlerinin yerini almasıyla, geçişin, şimdilik sanayi toplumundan faklı bir topluma, bilgi toplumuna doğru olacağını gösteriyor.
13
Günümüzde yeni örgüt modelleri arayışı başlamıştır. Çalışmalar daha çok bürokratik yapıları kaldırmaya yöneliktir. Bugün örgütler, hızlı değişim sürecinde daha esnek yapı, açık ve devamlı öğrenen organizasyonlar olarak gelişiyorlar. Post-modernizim yönetim ve organizasyon düşüncesi açısından şunu ifade eder; farklılıklar yaratıcılığın dinamiğidir. İnsanlar kuralları ve ilkeleri empoze etmek yerine, onları serbest bırakmalı ve kendilerini gerçekleştirmeye fırsat verilmelidir. Bürokratik ve formel yapılar yerine onların inisiyatiflerini kullanmalarına, etkinlik ve motivasyonu arttıracağı beklentisiyle imkan verilmelidir anlayışı yaygınlaşmaktadır. Post-modernizim temeli olan bilgi toplumunun özellikleri; 1- Bilgi toplumunun gelişiminde temel rol bilgisayar tarafından oynanır 2- Önce gelen sektör bilgi sektörüdür. 3- Sivil toplumların önemi ve gücü artmıştır. 4- Sanayi toplumunun aksine çok merkezlidir. 5- Bil. Toplumunun siyasal sistemi katılımcı demokrasidir. 6- Dayanıklı tüketim malı üreten sanayi toplumunun aksine yüksek seviyede kitlesel bilgi üreten bir toplumdur. 7- Tatmin bulmayı amaçlara ulaşmak sağlar.
14
B- Bilimsel Yönetim Yaklaşımları 1- Klasik Yönetim Düşüncesi Klasik örgüt yaklaşımlarının biçimlenmesinden önce atölye düzeyinde yönetim uygulamaları vardır. Atölye düzeyinde yönetim, karmaşık olmayan bir iş ortamında, iletişimin kolay ve daha çok yüz yüze işlediği, kontrolün kolay olduğu bir süreç anlamına gelmekteydi. Yöneticilik genellikle iş sahipliğiyle aynı anlamı taşıyordu ve henüz profesyonel bir yöneticilik faaliyeti yoktu. Klasik örgütler üç ayrı grupta incelenmektedir. Bunlar; Frederick Taylor’un öncülüğünü yaptığı Bilimsel Yönetim Yaklaşımı, Henry Fayol’un öncülüğünde gelişen Yönetim Süreci Yaklaşımı ve Max Weber’in geliştirdiği Bürokrasi Yaklaşımıdır. Klasik teori üç ana fikir etrafında gelişmiştir. Birincisi işlerin görülmesinde insan unsurunun makineler yardımıyla etkin biçimde kullanılması, ikinci olarak formel organizasyon yapısının bir düzen çerçevesinde oluşturulması, üçüncüsü de, verimlilik ve etkinlik sağlanabilmesi için kaynakların rasyonel biçimde kullanılması.
15
Klasik Yönetim Düşüncesi “etkinlik”, “düzen” ve “rasyonellik” kavramları çerçevesinde ve örgütün mekanik unsurları üzerinde durarak, aynı zamanda bir sosyal sistem olan organizasyonların, önceden belirlenmiş ilke ve kurallara göre, tıpkı bir makine gibi işletilmesi üzerine kurulmuştur. Klasik yaklaşım örgüt dışı faktörler ve bunların organizasyon üzerindeki etkileri konusuna eğilmediği için kapalı sistem anlayışına sahiptir. Klasik teorisyenlerin geliştirdiği, klasik yönetim anlayışında; yönetim alanı dar, makama ve mevkiye dayanan yetkiler yüksek, biçimsel kurallar çok, örgütsel kademeler fazla, merkezcilik derecesi yüksek, üretim personel oranı yüksek, bilgiye dayanan yetki oranı düşüktür. Klasik Yönetimin Temel İlkeleri 1. Amaç birliği ilkesi: faaliyetler asıl amaca yönelmelidir. 2. İş bölümü ve uzmanlaşma ilkesi: bir insan her işi yapamaz. 3. Kontrol alanı ilkesi: aktif kontrol sağlanabilecek insan sayısı sınırlıdır. 4. Hiyerarşik yapı ilkesi: görev,yetki ve sorumluluklar yukardan aşağıya açık bir şekilde belirlenmelidir. 5. Emir komuta birliği ilkesi:ast sadece üstten emir alır 6. Sorumluluk ilkesi: ast üste karşı sorumludur 7. Yetki ve sorumluluk denkliği ilkesi: 8. Yetki devri ilkesi: gerektiğinde üstler astlara yetki devredebilir.
16
9.İstisna ilkesi: Yöneticiler rutin işlerini devretmelidirler. 10.Açıklık ilkesi:Görev yetki ve sorumluluklar açık ve anlaşılır olmalıdır. 11. Denge ilkesi:Org. Bölümleri arasında her açıdan denge olmalıdır. 12. Basit ve anlaşılırlık ilkesi:Örgütsel yapı basit ve anlaşılır olmalıdır. 13. Değişebilirlik ve reorganizasyon ilkesi:Örgütler değişen şartlarda yenilenme ihtiyaçlarına cevap verebilecek esneklikte olmalıdır. 1.1. Bilimsel Yönetim İlkeleri ve Taylor Frederick W. Taylor, çalıştığı işletmelerde rasyonellikten uzak düzensiz ortamlardan tedirgin olarak, bu soruna etkin çözümler aramış ve Bilimsel Yönetim İlkelerini geliştirmiştir. Taylor’un çalıştığı işletmelerdeki temel gözlemleri şöyleydi; verimsizlik, tembellik ve kaytarmacılık, çalışma kural ve prosedürlerinde standartların yoksun oluşu, işe almada ehliyet, yetenek ve kapasite kıstaslarının kullanılmaması ve işler için standart sürelerin belirlenmemesi. Taylor’un çalışmalarındaki amaç, israf ve kayıplara yol açan etkenleri rasyonel yöntemlerle kontrol altına alarak verimliliği arttırmaktır.
17
Bilimsel Yönetim yaklaşımının temel esasları 4 genel ilkede toplanmıştır; 1. Geleneksel iş görme usullerinin yerine, bilimsel yaklaşıma dayanan iş görme yöntem ve tekniklerinin geliştirilmesi. 2. Çalışanların bilimsel yöntemlerle seçilmesi. 3. Rasyonel ve bilimsel yöntemlerle geliştirilen iş görme davranışlarının işçiler tarafından benimsenip, uygulanabilmesi için, işçilerle işbirliğinin sağlanması. 4. Yönetimle ilgili iş ve sorumlulukların işçinin üzerinden yönetime devredilmesi ve sorumluluğun dağıtılması. Bilimsel yönetim yaklaşımı şu şekilde tanımlanabilir; tecrübe yerine bilim, anlaşmazlık yerine ahenk, bireycilik yerine işbirliği, kısıtlı üretim yerine maksimum üretim, bireylerin ulaşabilecekleri en yüksek verimlilik ve refah düzeyine ulaştırmak.
18
Bilimsel Yöntemin 2 genel amacı bulunmaktadır; 1. Verimsiz çalışma ve israfları ortadan kaldırmak. 2. İşçi ve yönetim arasında çatışma ve ihtilafları azaltmak, işçi-yönetim arasında iş birliği sağlamak. 1.2. Yönetim Süreci Yaklaşımı ve Fayol Henry Fayol yönetimi bir süreç olarak düşünmüş ve evrensel olan bu gerçeği açıkça ortaya koymuştur. Yönetim bir anda başlayıp biten bir olay değil; her an yenilenen ve tekrarlanan bir süreçtir. Fayol’a göre yönetimin ilkeleri üç başlık altında toplanabilir, - a) Yapısal İlkeler - b) Süreç İlkeleri - c) Sonuçsal İlkeler Yapısal ilkeler, daha çok işletmenin kuruluş düzeni, iş dağılımı, sorumlulukların belirlenmesi ve hiyerarşik yapıyı ifade eder.
19
Yapısal İlkeler; 1. Hiyerarşi ilkesi. 2. Merkezi yapılanma: Başarı için tek merkezden yönetim 3. İş bölümü ilkesi. 4. Yönetim birliği: benzer işlerin aynı yönetici tarafından yerine getirilmesi 5. Yetki ve sorumluluk ilkesi: 6. Maaş ve ücret ilkesi:insanlara çalışmalarının karşılığının verilmesi 7. Disiplin ilkesi. 8. Hakkaniyet ilkesi:çalışanların tümüne adil ve eşit davranılması 9. Kumanda birliği ilkesi:emir verme ve almada çatışma olmaması 10. Genel menfaatlerin özel menfaatlere tercih edilmesi. 11. Girişim ilkesi: çalışanların inisiyatif kullanabilmesi 12. Çalışanların iş devamlılığı ilkesi.personel devrinin fazlalığı yönetsel etkinliği azaltacak ve örgütü amaçlarından uzaklaştıracaktır 13. İş birliği ilkesi. 14. Düzen ilkesi: örgütsel unsurların yerli yerine oturtulması
20
1.3. Bürokratik Yönetim Yaklaşımı İlkesi: Max Weber’e göre, eski örgütler sanayileşen ve modernleşen batı dünyası için yetersiz olmaya başlamışlardı. Bunların yerini gerek kamu kesiminde, gerekse özel kesimde bürokrasi denen büyük çaplı örgütler almaktadır. Organizasyon ve yönetim teorisi alanında Fayol ve Weber’in görüşleri, Kamu Yönetimi disiplininin gelişmesine katkı sağlarken, Taylor’un görüşleri özel/işletme yönetiminin gelişmesine katkı sağlamıştır. Weber eserlerinde ağırlıklı olarak yetki kavramı üzerinde durmuş ve yetkiyi üçe ayırmıştır. Bunlar doğuştan kazanılan statüyle “ geleneksel yetki ”, kişinin üstün özelliklerinden kaynaklanan “ karizmatik yetki ” ve gücünü yasa kanun veya idari kararlardan alan “ yasal yetkidir ”.
21
Weber’in bürokrasi modelinin özellikleri; 1. Görev dağılımları biçimsel ve belirli kural ve kaidelerle mümkündür. Yetkiler açık bir şekilde tanımlanır. 2. Yetki kullanım belirli kural ve kaidelerle mümkündür. 3. Yerine getirilen görevlerin karşılıkları belli kurallara göre ödenir. 4. Görev ve yetkiler belirli bir hiyerarşik yapı içerisinde olmalıdır. 5. Astlar üstlerin emir ve talimatlarına uymalıdırlar. 6. Görevler sıradan kişilerle doldurulamaz. 7. Her görev önceden belirlenmiş kural ve kaidelere göre yürütülür. 8. Örgütsel verilerin dışa karşı hassasiyeti vardır. 9. Tüm ilişkiler gayrı şahsi olmalı ve haberleşme yazılı olarak yürütülmelidir. Bürokrasi anlayışı özellikle şekilcilik anlayışına sahip olduğu gerekçesiyle eleştirilmiştir.
22
Klasik Yönetim Düşüncesinin Eleştirisi: 1. Klasik yaklaşımda insan faktörü her zaman ikinci sırada yer alır. Bu açıdan klasik teori örgütün fiziksel yapıları üzerinde durmuş, ancak onun insan öğesini ihmal etmiştir. 2. Organizasyonu kapalı sistem anlayışıyla ele alır. Bu açıdan örgüt içi iletişimin nasıl sağlanacağı, örgütle çevre arasındaki iletişimin düzeyi Klasik kuramcıların ihmal ettiği konuların başında gelir. 3. Klasik teori örgütleri mekanik sistem olarak görmüştür. Klasikler örgütü bir makine, insanı da bu makinenin parçası olarak görmüş, çalışanların ikna edilmelerinde, motivasyonlarında insani özellikler üzerinde durulmamıştır. 4. Klasik teorinin akılcı, ekonomik insan modeli de etkin iletişimin önünde önemli bir engel olarak durmaktadır. İnsanlar birbirleriyle her zaman rasyonel gerekçelerle iletişimde bulunmaz, duygusal nedenlerle de iletişimde bulunurlar. 5. İnformel yapılar ve iletişim ihmal edilmiş, salt formel yapılar üzerinde durulmuştur.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.