Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Çevre Toksikolojisi Dersi Mustafa YURTEN Çevre Yüksek Mühendisi

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Çevre Toksikolojisi Dersi Mustafa YURTEN Çevre Yüksek Mühendisi"— Sunum transkripti:

1 Çevre Toksikolojisi Dersi Mustafa YURTEN Çevre Yüksek Mühendisi
KALICI ORGANİK BİLEŞİKLER POP’s (Permanent Organic Pollutions) KOK (Kalıcı Organik Kirleticiler) Çevre Toksikolojisi Dersi Mustafa YURTEN Çevre Yüksek Mühendisi

2 ORGANİK BİLEŞİKLER Organik bileşikler, molekülleri karbon içeren kalabalık kimyasal bileşikler sınıfındandır. Organik bileşikler, genellikle canlıların yapısında bulunan ve hepsi mutlaka karbon atomu taşıyan moleküller. Organik moleküllere örnek olarak proteinleri, karbonhidratları, lipidleri ve nükleik asitleri verebiliriz. Ancak, burada bir yanılgıya düşmeyelim, karbon içeren her bileşik organik olmak zorunda değil. (Örneğin, yapısında karbon içeren karbonat, bir inorganik molekül. )

3 KALICI ORGANİK KİRLETİCİLER
Kalıcı Organik Kirletici Maddeler (KOKlar, POPs), fotolitik, kimyasal ve biyolojik bozunmaya karşı direnç göstermeleri nedeniyle doğaya salındığında çok uzun zaman süreleri boyunca ayrışmadan kalan belirli birtakım fiziksel ve kimyasal özelliklere sahip, doğal veya insan kaynaklı organik bileşiklerdir. Bu bileşiklere, PCBler (Poliklorlubifeniller) gibi endüstriyel kimyasallar, DDT gibi zararlı pestisitler ile dioksinler ve furanlar gibi yan ürünler dahildir. Bu kimyasalllar zehirlidirler, çevrede kolayca yok olmazlar, besin zincirinde birikirler, hava, su, toprakla kaynaklarından çok uzak mesafelere kolayca yayılabilir ve taşınabilirler. Kalıcı Organik Kirleticiler hava akımları yoluyla dünya çapında uzun mesafeler boyunca yayılabilmeleri ve besin zincirine girerek hayvan ve insan dokularında birikebilmeleri nedeniyle küresel düzeyde bir çevre ve sağlık sorunu oluşturmaktadırlar. Yağda yüksek çözünürlüğe, suda düşük çözünürlüğe, yarı-uçucu bir yapıya sahiptirler. Koklar genellikle toksisite, kalıcılık, bio-birikim, uzun mesafe taşınım ana başlıkları altında incelenir.

4 KOK’lar Küresel önlem açısından öncelikle ele alınan ve “Kirli Düzine” olarak adlandırılan 12 adet Kalıcı Organik Kirleticiler şunlardır: Pestisitler: Aldrin, Klordan , DDT, Dieldrin, Endrin, Heptaklor, Hekzaklorobenzen, Mireks, Toksafen. Sanayi Kimyasalları: PoliklorluBifeniller (PCBler), Hekzaklorobenzen (HCB), Mireks. İstenmeden Üretilen KOKlar: Dioksinler, Furanlar, Hekzaklorobenzen. Bunlara ilave olarak 9 adet yeni KOK daha tespit edilmiştir ve sözleşme kapsamına dahil edilmiştir. Bunlar: Pestisitler: klordekon, alfa hekzaklorosiklohegzan, beta hekzaklorosiklohegzan, Lindan, pentaklorobenzen; Endüstriyel kimyasallar: hekzabromobifenil, hekzabromodifenil eter ve heptabromodifenil eter, pentaklorobenzenperfluoroktan sülfonik asit, tuzları ve perfluoroktan sulfonil fluorür, tetrabromodifenil eter ve pentabrom eter. Yan ürünler: alfa hekzaklorosiklohekzan, beta hekzaklorosiklohekzanve pentaklorobenzen. Son olarak 2011 yılında endosülfanın da eklenmesiyle sözleşmeye yeni eklenen KOK sayısı 10 a çıkmıştır.

5 Canlı ve KOK’lar Kalıcı Organik Kirleticiler çevreden ve besinler yoluyla insan vücuduna alınır, yağ dokusunda birikir ve insan yaşamı boyunca organizmada kalarak başta hormonal bozukluklar, bağışıklık sistemi bozuklukları, üreme bozuklukları ve kanser olmak üzere çok sayıda sağlık sorununa yol açarlar. Kalıcı Organik Kirleticiler anne sütünden bebeğe ve plasenta yoluyla fetusa da geçerek vücutta birikmeye ve etkisini göstermeye çok erken yaşlarda başlarlar.

6 Ülkemizde KOK Mevzuatı
30 Temmuz ve sayılı Resmî Gazete yayınlanarak uygulamaya konan ‘MİLLETLERARASI ANDLAŞMA’ ile KOK süreci Stokholm Sözleşmesi ile Türkiye’de başlamıştır. Bu süreçle birlikte çalışma grupları oluşturulmuş ve son olarak 2015 yılı Mayıs-Haziran aylarında Başbakanlığa Kalıcı Organik Kirleticilere İlişkin Yönetmelik Taslağı sunulmuştur (Halen onay aşamasındadır).

7 Yönetmelik Amacı 2028 yılı sonu itibariyle AB Kalıcı Organik Kirleticiler Tüzüğü’ne uyumlu olarak, yasaklama, bertaraf ve ve salınımların azaltılması ile, kalıcı organik kirleticiler (KOK) ve bunların atıklarının olumsuz etkilerinden insan sağlığı ve çevreyi korumaktır.

8 Türkiye’de KOK’ların fiili durumu
- Türkiye'deki stoklar ve kirlenmiş alanlardaki bilinen KOK stoğu Derince, Kocaeli'de bulunan 2700 ton HCH (hekzaklosiklohekzan) dışında bilinen başka KOK stoku yoktur. Stoklar arasında GEF tarafından finanse edilen bir proje çerçevesinde bertaraf edilecektir. - Kasıtsız Üretilen KOK’lar. Türkiye’de gerek PCDD/F kirliliğine neden olabilecek tarihsel etkinlikler hakkında, gerekse farklı çevresel ortamlardaki (hava, toprak, su ve sedimentler vb.) kirlilik düzeyleri hakkında mevcut bilgi düzeyi çok azdır. Büyük olasılıkla kirlenmiş sahalar şunlardır: - klor-alkali üretiminin mevcut ve eski konumlarında, - kloranil, PCP ve boya üretiminin mevcut ve eski konumlarında, - metalurji sanayinin mevcut ve eski konumlarında, - kimya tesislerinde kayıtlı yangınların patlak verdiği yerlerde, - kaolin ve seramik kili maden tesislerinde ve çevresinde,

9 Bazı KOK’lar Heksaklorobenzen (HCB): HCB pestisit (fungusit) ve endüstriyel kimyasal olarak kullanılmakta, aynı zamanda da klorlu bazı maddelerin üretiminde yan ürün olarak oluşmaktadır. HCB, su ortamında uzun süre bozulmadan kalmakta, bu yolla gıda zincirine karışmaktadır. Uluslararası kanser ajansı tarafından hayvanlarda karaciğer, böbrek ve tiroit kanserlerine neden olduğu kesin olarak bilinen HCB, insanlarda muhtemel karsinojen olarak sınıflandırılmaktadır. İnsanlarda ayrıca teratojenik etkilerinin olduğu, tiroid, karaciğer bozukluklarına (porfiria kutanea tarda) ve kemik bozukluklarına yol açtığı bilinmektedir (10). Poliklorlu Bifeniller (PCB): Kullanım alanları oldukça geniş olan, yapısal olarak benzeyen ancak farklı konfigürasyonlarda imal edilmiş 200’den fazla kimyasala verilen ortak isimdir. Polimer, elektrik ve boya sanayi gibi sektörler yanı sıra yalıtım ve soğutucu sıvılar alanlarında sıklıkla kullanılmaktadırlar. Uzun yıllardır üretimi yasak olmasına karşın bu gruptaki kimyasallara biyolojik sistemlerde halen rastlanabilmektedir. EPA (Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı) tarafından içme sularında 0,5 ppb (µg/L) üzerinde bulunmaması gerektiği bildirilmiştir. Akut etkileri kronik dönemde görülen etkilerine kıyasla ihmal edilebilecek seviyededir. Kronik maruziyet teratojenik etkiye sebep olmakta, yeni doğanlarda zeka geriliği ve cilt lezyonları görülmektedir. Ayrıca PCB’ye maruz kalan annelerde anne sütüne geçerek bebeği etkilemektedir. Bunlara ek olarak endokrin sistem üzerinde hormonları bloke edici etkileri bulunmaktadır (11).

10 Dioksinler ve Furanlar: Oldukça kalabalık ve toksik bir kimyasal ailesinin genel adıdır. Herbisit olarak kullanılmak üzere üretilmiş olsalar da günümüzde, kağıt endüstrisinde yoğun olarak kullanılmaktadırlar. Bazı pestisitlerin ya da atıkların yakılması işlemi sırasında yan ürün olarak da oluşan bileşiklerdir. Vücuda girişlerinin %90’ı sindirim yolu ile gerçekleşirken, solunum ve içme suyu yoluyla da girişleri mümkündür. Furanlar yan ürün olarak oluşmanın yanında ticari PCB ürünlerinde de bulunmaktadır. Atıkların yakma tekniği ile bertarafı günümüzde yaygın olarak kullanıldığı için, dioksin ve furanların toplum sağlığını tehdit etmesi kaçınılmazdır. Deri lezyonları, hormonal sistem ve immun sistemin baskılanması gibi etkilerinin yanında dioksinlerin ve furanların, fetotoksik oldukları ve tümör oluşumunu tetikledikleri bilinmektedir. Aldrin, Endrin ve Klordan: Organoklorürlü pestisitler sınıfına dahildirler. Diğer organoklorürlü pestisitler gibi yağda çözünürlükleri oldukça yüksektir. Bunun aksine suda oldukça az çözündükleri, bu durumun da çevrede kalıcılıklarını arttırdığı kabul edilmektedir. Çekirge, karınca, fare gibi böcek ve diğer zararlıları öldürmek amacıyla uzun süre kullanıldıktan sonra, 1979 yılında her üçünün de kullanımı yasaklanmıştır. İnsan sağlığına olan zararları sıklıkla endokrin sistem üzerinden gerçekleşmektedir.

11 DDT: Kimyasal adı “di kloro difenol trikloro etan”dır
DDT: Kimyasal adı “di kloro difenol trikloro etan”dır. En çok bilinen kalıcı organik kirleticilerden birisidir. Kendisi gibi yıkım ürünleri olan DDE ve DDD de toksiktir. İkinci Dünya Savaşı sırasında asker ve sivilleri sıtma ve tifüsten korumada yoğun olarak kullanılmıştır. Benzer şekilde ülkemizdeki kullanımı da yıllarca yüksek miktarlarda devam etmiştir. Yetmişli yılların başından bu yana kullanımı dünya genelinde yasaklanmış olmasına rağmen pek çok çevresel öğede tespit edilebilmektedir. Bunda kimyasalın kalıcılığının yanında Dünyanın bazı bölgelerinde halen kullanımının sürmesi de etkendir. İnsanlar üzerinde genotoksiktir. Meme kanseri başta olmak üzere tümör oluşumunu tetiklemekte, diyabet ve endokrin sisteme zararlı etkileri bulunmaktadır . Dieldrin, Mireks, Heptaklor, Toksafen: Diğer pestisitler gibi bu grup da, tarım ve hayvancılık başta olmak üzere çeşitli alanlarda zararlılarla mücadelede kullanılmıştır. Dieldrinin kullanımı 1971, toksafeninki ise 1989 yıllarında yasaklanmıştır. Mireksin kullanımına ülkemizde izin verilmemiştir. Heptaklorun hepatotoksik etkileri ön plandadır, ABD’de kullanımı, sadece bazı zararlı karınca türleri ile sınırlandırılmıştır. Polibromlu Bifeniller (PBB): Yukarıda yer alan 12 KOK’a Mayıs 2009 tarihinde, Cenevre’de gerçekleştirilen dördüncü Stockholm Sözleşmesi Taraflar Toplantısı’nda eklenen 9 KOK arasında bulunan heksabromobifenil, tetrabromodifenil eter ve pentabromodifenil eter bu gruba dahildir. Avrupa Birliğinde yalnızca, elektrikli cihaz üretimi ve alevlenme önleyici kullanımlarıyla sınırlandırılmıştır. Polibromlu bifenillerin immunotoksik ve nörotoksik etkilerinin yanında, tiroit bezi başta olmak üzere endokrin sisteme de toksik etkilerinin olduğu bilinmektedir. Endosülfan: Endosülfan organoklorin grubu içinde sınıflanan bir pestisittir. Özellikle tarım zararlılarına karşı geniş etki spektrumunun varlığı, tarımda yıllarca yoğun kullanım alanı bulmasına yol açmıştır. Diğer bir kullanım alanı da ahşap koruyucu olarak kullanımıdır. Günümüzde insan sağlığına en zararlı pestisitlerin başında geldiği kabul edilmektedir. Akut dönemde nörotoksik etkiler gösteren endosülfan, kronik maruziyette endokrin sistem bozukluklarına neden olabilmektedir. İlk yasaklanan 12 KOK ve daha sonra yasaklanan 9 KOK sonrasında 2009 yılında yapılan Stockholm Konvansiyonu Taraftarlar Toplantısında üretimi ve kullanımı yasaklanmıştır

12 Teşekkürler…


"Çevre Toksikolojisi Dersi Mustafa YURTEN Çevre Yüksek Mühendisi" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları