Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
SU GÜCÜ
2
SU GÜCÜ Akarsular büyük bir güç kaynağı olarak önemli olduğu gibi sürekli ve tükenmez oluşları da bu büyük güç kaynağının önemini daha da artırmaktadır. İnsanlar bu önemli kaynaktan çok eskiden beri yararlanmaktadır. Suyun akış gücünden ya da belli bir yükseklikten düşen suyun enerjisinden yararlanmanın geçmişi M.Ö.85 yılına kadar uzanmaktadır. İnsanoğlu başlangıçta ağaçtan yaptığı çarkları derelerden, nehirlerden ve eriyen kar ile buzullardan oluşan suyun gücüyle çevirerek buğdayı un yapmış, ağacı kesip biçmiş, kumaşı dokumuş, bitkisel yağı çıkarmış ve demir ile deriyi işlemiştir.
3
SU GÜCÜ Orta Çağ ve Yakın Çağ'da akarsu gücünden yararlanma eski döneme göre büyük oranda artmış ve buna dayalı olarak değirmenler, kereste ve demir atölyeleri ile daha birçok imalâthanelerin dağılımı akarsu vadilerinde toplanmıştır. Nitekim su gücüyle çalışan ilk kâğıt fabrikası İspanya'da Valencia yakınlarındaki bir akarsu vadisinde kurulmuştur. Ancak imalâthanelerin bu dağılışı, buharın makinada kullanılması ile gerçekleşen ve Endüstri Devrimi ile başlayan kömürün enerji dünyasındaki saltanatının başladığı 19. yüzyıl hatta 20. yüzyıl başlarına kadar devam etmiştir. Bu dönemde akarsu gücü önemini yitirmiş ve bu güçten yararlanılamaz duruma gelinmiştir. Çünkü bol ve düzenli su taşıyan akarsular ulaşım hizmetlerine ayrılmış, geri kalan birçok akarsuyun debisi düşük ve rejimi de düzensiz olduğundan bunlardan yararlanılamamıştır.
4
SU GÜCÜ Su gücünün en büyük dezavantajlarından biri, bulunduğu alanda kullanılması zorunluluğunun olmasıdır. Bundan daha da önemlisi insanın geçmiş dönemlerde, yüksekten düşen su gücünden ve sel karakterli akarsulardan yararlanabilecek bilgi ve tekniğe sahip olmayışıdır. Su gücünden yararlanma konusundaki esas gelişmeler türbin ile dinamonun keşfi ve çimentonun bulunuşu sayesinde önemli aşama kaydetmiştir. Bugün hidroelektrik santrallerinde kullanılan hidro-türbinler ile ilgili çalışmalar 19.yüzyılda başlamıştır. Fransa'da; Fourneyron, Fontain, düşen sudun faydalanma çalışmalarını ilk başlatanlar olmuştur. Bu konudaki çalışmalar 1830 yılında türbinin icadı ile meyvesini vermiştir. Devam eden araştırmalar sonucunda türbinlerin direnci artırılarak, önce 1850'de Aplerde 100 m., 1869'da 200 m. ve daha sonra da 500 m. yüksekten düşen su gücünden yararlanma olanakları sağlanmıştır.
5
SU GÜCÜ Bugün çok etkili ve hızlı dönebilen geliştirilmiş su çarkları vasıtası ile kanalize ve çok yükseklerden düşen akarsuların gücünden sürekli olarak yararlanma imkânı mevcuttur. Bir süre sonra türbini, dinamonun icadı takip etmiştir. Su gücünü anında elektriğe dönüştüren dinamo, 1873 yılında ilk defa Gramme tarafından icat edilerek bu alanda çok büyük bir gelişme kaydedilmiştir. Böylece türbin ve dinamo sayesinde, akan veya yüksekten düşen ya da bent ve barajlar yaparak biriktirilen suyun kinetik enerjisi elektrik enerjisine dönüştürülmüştür.
6
SU GÜCÜ
7
SU GÜCÜ Türbinler yüksekten düşen suyla döndürülerek enerji elde edilse bile bugün hidroelektrik enerjisinin tamamına yakın bir bölümü, barajlar yapılarak biriktirilen suyun akışı ile elde edilmektedir. Bunun için çimentonun bulunuşu büyük önem taşımaktadır. Çünkü çimento sayesinde, gerisinde çok büyük miktarda su depo edilebilen dirençli ve yüksek baraj setlerinin yapımı gerçekleşmiştir, böylece düşen suyun düşüş yüksekliği ve miktarında sağlanan artış, bugün daha fazla enerji elde etme olanağını sağlamıştır. Baraj yapımındaki dikkat çekici gelişme, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra olmuştur. Türkiye'nin de içinde yer aldığı Hindistan, Brezilya, Arjantin, Kanada, Çin, İspanya gibi bir grup ülke, çok sayıda baraj yaparak hidroelektrik komplekslerine önem vermiştir.
8
HİDROELEKTRİK GÜÇ
9
HİDROELEKTRİK GÜÇ Bugün dünyanın hemen her yerinde hidrolik enerji kaynağı vardır. Bu enerji kaynağı, yüzey şekilleri, toprak yapısı ve iklim özelliklerine bağlı olarak bazı bölgelerde bol, bazı bölgelerde az, bazı bölgelerde düzenli, bazı bölgelerde ise düzensiz olarak bulunmaktadır. En önemli özelliği yenilenebilen ve tükenmez bir kaynak olmasıdır. Su gücü, coğrafi özellikleri nedeniyle kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil enerji kaynaklarından çok farklıdır ve coğrafyacıları çok fazla ilgilendirmektedir. Bunun temelde iki nedeni vardır: Birincisi; termik santraller kömür, petrol ve doğal gaz gibi yakıtlara bağımlı oldukları için bu kaynakların bazı hâllerde ithal edilmesi ile taşınması ve depolanması söz konusudur. Ancak hidroelektrik santrallerinde böyle bir bağımlılık yoktur.
10
HİDROELEKTRİK GÜÇ İkincisi; hidroelektrik santrallerinin kompleksi, yapılan barajlar ve diğer eklentiler nedeniyle geniş bir etki alanına sahiptir. Belli bir alana su depo ederek elektrik üretmek amacına yönelik olarak kullanılan hidroelektrik santralleri, oluşan baraj gölleri nedeniyle de kuruldukları çevreye olumlu-olumsuz etkiler yapmaktadır. Örneğin; baraj göllerinde su ulaşım imkânlarının oluşması, taşkınların önlenmesi, suyun tarım alanlarında kullanılması, içme ve kullanma suyunun sağlanması, su ürünlerinin yetiştirilmesi, rekreasyon alanlarının oluşturulması su sporlarının yapılması gibi etkinlikler bu barajlardan yararlanılarak gerçekleştirilmektedir. İşte bu çok amaçlı kullanım özellikleri dikkate alındığında, hidroelektrik santralleri, termik santrallerin tersine coğrafi açıdan değerlendirilen değişik alternatifler ortaya koymaktadır.
11
HİDROELEKTRİK GÜÇ Her akarsuyun; yatak şartları, taşıdığı su (debisi)
rejimi aynı olmadığı için herbirinin hidroelektrik potansiyeli de farklıdır. Bu açıdan su gücünden elektrik üretimi, akarsuyun taşıdığı su miktarı, rejimi ve yüksekten düşüşü (şelâle yüksekliği) gibi doğal şartlara bağlıdır. Bir başka deyişle, akarsuların hidroelektrik potansiyelleri saniyede akıttıkları su miktarı yani debilerine bağlıdır. Bu ise büyük ölçüde iklim ve özellikle iklim elemanlarından yağışlar ve sıcaklıkla ilgilidir. Bundan dolayı yağışların az ve buharlaşmanın şiddetli olduğu alanlar, yani kurak bölgeler, genellikle hidroelektrik üretim sahaları dışında kalmaktadır.
12
HİDROELEKTRİK GÜÇ Akarsu yataklarındaki şelâleler ve yükseklikleri akarsuyun uzunluk profilindeki eğim ve eğim kırıklarına bağlıdır. Her eğim kırığı doğal şelâleleri oluşturur. Bunlar hidroelektrik santralleri için ideal alanlardır. Normalde su gücünün yüksek olduğu yerler, ya akarsuyun hızlı aktığı ya da yüksekten düştüğü yerlerdir. Bu nedenle az su taşıyan dereler bile suyun yüksekten düştüğü yerlerde elektrik üretebilecek güce sahiptir. Buna bağlı olarak pek çok hidroelektrik santrali nehirlerin ve derelerin doğal düşüş ve hızlı akış gösterdiği dağlık kesimlerde kurulmuştur, İsviçre Alpleri'nde, İskandinavya'da, Kayalık Dağlarında, Apalaşlar'da ve Japonya'da bunların örnekleri çoktur. Bu alanlar çoğunlukla eski buzulların yer aldığı terkedilmiş asılı vadiler ve hızlı akan akarsuların yoğunluk gösterdiği yerlerdir. Niagara ve Victoria şelâleleri gibi yüksek yamaçlarda ve plato kenarlarında oluşan büyük şelâleler, su gücünün en yüksek olduğu yerlerdir.
13
HİDROELEKTRİK GÜÇ Eğimi az ancak akıttığı su miktarı bol olan nehirlerde de büyük miktarda elektrik üretimi sağlanabilmektedir. Fakat üretimde sürekliliğin sağlanması, üretim çokluğu kadar, hatta daha da fazla önem taşımaktadır. Bundan dolayı hidroelektrik üretiminde yararlanılacak akarsuların rejimlerinin düzenli olması, akıttıkları su çokluğu ve yataklarının eğimi kadar önemlidir. Akarsuyun rejimi; yağış, sıcaklık, toprak yapısı, yüzey şekilleri, bitki örtüsü gibi şartların etkisi ile yakından ilgilidir. Bu nedenle yarı kurak bölgeler ve Akdeniz ikliminin egemen olduğu sahalardaki akarsuların rejimleri düzensiz olduğu için başlangıçta hidroelektrik üretim bölgelerine dahil edilmemekteydi. Akarsuların rejim düzensizliği ve debi değişimlerini önlemek amacıyla zaman içerisinde birçok çalışma yapılmıştır. Bunlardan ilk akla gelen barajların yapılmasıdır. Böylece akarsuların debi değişmeleri ve rejim düzensizlikleri giderilerek su gücünden en etkili, güvenli ve sürekli yararlanma imkânı sağlanmıştır
14
HİDROELEKTRİK GÜÇ Keban Barajı
15
HİDROELEKTRİK GÜÇ Bir hidroelektrik santralinin verimli çalışabilmesi, düzenli ve sürekli su sağlanmasına bağlıdır. Bu nedenle elektrik enerjisi üretiminde kullanılan akarsuyun taşıdığı su miktarının dalgalanmalar göstermemesi önemlidir. Gerek endüstride gerekse evlerde kullanılan elektrik üretiminin yıl boyunca belli bir düzeyde tutulabilmesi için, kendisinden elektrik elde edilen akarsuyun taşıdığı su bakımından düzenlilik göstermesi gerekmektedir. Musonlar, Savanlar ve Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü bölgelerde akarsuların debileri yıl içerisinde değişiklik göstermektedir. Aynı şekilde yüksek enlemlerdeki akarsuların kışın donması nedeniyle suyun âdeta kilitlenmesi sonucu, akarsuların taşıdıkları su miktarlarında önemli ölçüde düşüşler olmaktadır.
16
HİDROELEKTRİK GÜÇ Bu yüzden hidroelektrik enerjisi üretiminde kullanılması plânlanan bir akarsuyun rejimindeki dalgalanmalar santralin kurulma yerinin seçiminde mutlaka dikkate alınmalıdır. Nitekim; 1911 yılında ABD Kaliforniya’da yaşanan şiddetli kuraklık, elektrik üretimini önemli ölçüde düşürdüğü için 150'den fazla çırçır fabrikası faaliyetini durdurmak zorunda kalmıştır. Ancak bugün dünyanın çeşitli bölgelerinde yer alan ülkelerde, hatta aynı ülkelerin farklı bölgelerinde bile değişik iklim koşulları bulunduğundan ülkelerin elektrik gereksinimleri enterkonnekte sistemle sağlanmakta ve bu tür sıkıntılar yaşanmamaktadır. Buna karşılık Kuzeybatı Avrupa ülkelerinde ve Tropik Ekvator kuşağında olduğu gibi yıllık yağışın düzenlilik gösterdiği alanlar, hidroelektrik santralleri yapımı için ideal şartlar taşımaktadır.
17
Enterkonnekte sistem
18
HİDROELEKTRİK GÜÇ Diğer taraftan yağışın mevsimlere göre değişiklik gösterdiği alanlarda, elektrik santrali kurulacak akarsuyun üzerinde doğal göllerin bulunması büyük önem taşır. Bu göller doğal olarak depo ettikleri su ile akarsuyun debisini ve rejimini düzenledikleri için büyük barajların yapılması gereksinimini ortadan kaldırır. Örneğin; eski buzul alanlarında doğal olarak oluşan Corrie ve Ribbon gölleri bugün rezervuar olarak kullanılmakta ve bu göllerden beslenen akarsulardan hidroelektrik üretiminde yararlanılmaktadır. Buna benzer pek çok örneği İsviçre'de ve Britanya'da görmek mümkündür. Ancak bu tür göllerin hepsi de elektrik üretimi için uygun konumda olmadığından barajlar yaparak yapay göller oluşturmak bir anlamda daha doğrudur.
19
ELEKTRİK ENERJİSİ
20
ELEKTRİK ENERJİSİ Elektrik, bir enerji kaynağı olmaktan çok, bir enerji şeklidir; çünkü insan tarafından üretilmekte, doğadan doğrudan doğruya alınamamaktadır. Elektrik, her birinin kendi yer seçimi talepleri farklı kaynak kullanımı sonucunda elde edilmekteyse de, en son ortaya çıkan ürün hepsinde de birbirinin aynısıdır; yani elektriktir. Elektrik Üretimi Fosil yakıtlar kullanılarak termoelektrik (termik elektrik) tesisleri Nükleer enerji tesisleri Hidroelektrik tesisler yoluyla; Diğer Kaynaklar (Güneş, rüzgar, jeotermal)
21
TERMİK KAYNAKLAR Termik kaynaklar, gerekli koşullar sağlandığında ısı enerjisi meydana getirebilen katı, sıvı ve gaz şeklindeki yakıtlardır. Günümüzde kullanılan termik yakıtların başlıcaları; kömür, petrol, doğal gaz, biyogaz, asfaltit, bitümlü şistler ve büyük şehirlerin çöp atıklarıdır.
22
NÜKLEER ENERJİ
23
Japonya’daki Mihama Nükleer Güç Santrali
NÜKLEER ENERJİ Japonya’daki Mihama Nükleer Güç Santrali
24
NÜKLEER ENERJİ
25
HİDROELEKTRİK
26
HİDROELEKTRİK Türkiye HES Projelerinin adet, toplam, kurulu güç ve ortalama yıllık üretimleri ABD teknik hidroelektrik potansiyelinin %86’sını, Japonya %78’ini, Norveç %72’sini, Kanada %56’sını,Türkiye ise %28,7’sini geliştirmiştir.
27
DİĞER KAYNAKLAR
28
Dünyanın En Büyük Deniz Üstü Güneş Enerjisi Santrali :Kagoshima
DİĞER KAYNAKLAR Dünyanın En Büyük Deniz Üstü Güneş Enerjisi Santrali :Kagoshima
29
DİĞER KAYNAKLAR Örnek bir güneş enerjisi kullanım yeri (Fransa, Odello’daki güneş ocağı)
30
DİĞER KAYNAKLAR
31
DİĞER KAYNAKLAR
32
DİĞER KAYNAKLAR
33
DİĞER KAYNAKLAR
34
DİĞER KAYNAKLAR
35
ELEKTRİK ENERJİSİ AVANTAJLARI
Tükenmez Oluşu Termik santrallerde çeşitli yakıtlar kullanılarak elektrik üretimi gerçekleştirilmektedir. Bundan dolayı elektrik üretiminde kullanılan bir yakıtın tükenmesi durumunda alternatif yakıtlarla üretimin sürekliliği sağlanabilir. Bugün termik santrallerde elektrik üretiminde çok kullanılan kömür, petrol ve doğal gaz rezervleri tükense bile nükleer santrallerde nükleer enerji kaynaklarından yararlanarak elektrik üretmek mümkündür. Hidroelektrik santrallerle üretilen elektrik ise tükenmezlik açısından büyük öneme sahiptir. Yağışların yeterli olduğu ve yeterli akarsu gücü sağlandığı sürece, sonsuza kadar elektrik üretmek mümkündür.
36
ELEKTRİK ENERJİSİ AVANTAJLARI
Temiz Oluşu Kullanılan enerji kaynakları içerisinde kömür ve petrolün hacimli ve kirli oluşu, sıvı ve gaz yakıtların yandıkları zaman zehirli gazlar ve duman çıkarmaları, yine odun kömürü gibi katı yakıtların yandıkları zaman duman, is ve kül bırakmaları elektrik karşısında dezavantaj duruma düşmelerine neden olmaktadır. Elektrik ise kullanıldığında yukarıda sayılanların hiçbirine neden olmadığı gibi görülmeyen bir enerjidir. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki elektrik her ne kadar tüketimi sırasında yukarıda belirtilen olumsuzluklar meydana gelmiyorsa da termik santrallerde üretimi aşamasında önemli kirliliğe neden olmaktadır.
37
ELEKTRİK ENERJİSİ AVANTAJLARI
Kullanım Kolaylığı Elektrik enerjisi, kullanım alanına sadece bir düğme çevrilerek getirilebilmekte, tüketimi için hiçbir yan ekipmana gerek duyulmamaktadır. Elde edilen elektrik, meskenlerden ağır endüstri dallarına kadar her alanda kullanılabilmekte ve bu yelpaze içerisinde gerek duyulan elektrik gücü transformatörler yardımıyla ayarlanabilmektedir.
38
ELEKTRİK ENERJİSİ AVANTAJLARI
Taşıma Kolaylığı Kömür tüketim alanlarına demiryolu, karayolu veya denizyolu ile taşınmak zorundadır. Petrol, tankerler ve boru hatları ile kömüre oranla daha kolay taşınıyor olmasına rağmen yine de hacimli olması nedeniyle taşınmasında dikkat gerektiren bir enerji kaynağıdır. Buna karşılık elektrik enerjisi, uygun kablo ve tellerle kolayca transfer edilebilmektedir. Kömür ve petrolün çıkarıldığı veya satın alınıp getirildiği yerlerde elektriğe çevrilerek kullanıma sunulması, bu enerji kaynakların doğrudan tüketiminden daha kolay ve daha ekonomiktir.
39
ELEKTRİK ENERJİSİ AVANTAJLARI
Endüstriyel Önemi: Elektrik, pek çok nedenlerden dolayı kömürün ve petrolün kullanılamadığı meskenlerde ve endüstride ısıtma ve aydınlatma amaçlı olarak kullanılmaktadır. Özellikle telekomünikasyon alanında elektrik vazgeçilmez bir enerji kaynağıdır. Gerçekten de teknolojideki son gelişmeler sayesinde, elektriğin meskenlerden, endüstrinin her dalında kullanılan elektronik aygıtlara kullanılması nedeniyle insanın bağımlı olduğu bir enerji türü olması sağlamıştır. NOT: Elektriğin fosil yakıtlarda olduğu gibi depo edilemez olması dezavantajdır. Bu yüzden üretildiği anda tüketilmek zorundadır. Bu da, elektrik dağıtımı ve kullanımı aşamasında birtakım güçlükler doğurmaktadır.
40
TERMİK ELEKTRİK İLE HİDROELEKTRİĞİN KARŞILAŞTIRILMASI
Termik elektrik üretimi ile hidroelektrik üretimi arasında hem lokasyon hem de ekonomik açıdan bazı farklılıklar vardır. Çevreye Etkisi; Hidroelektrik temiz bir enerji kaynağıdır. Hava kirliliğine neden olmadığı gibi atık madde sorunu da yoktur. Diğer taraftan termik santraller çoğunlukla yerleşik alanların yakınına yapıldıkları için yörenin karakterini değiştirmezken hidroelektrik santraller doğal yapı içerisine inşa edildiğinden doğal görünüşü değiştirmektedir. Kaynakların Korunması: Termik santrallerde yenilenemeyen fosil yakıtlar kullanılarak elektrik elde edilmektedir. Hidroelektirik üretimi ise sürekliliği olan akarsulardan yararlanılarak sağlanmaktadır.
41
TERMİK ELEKTRİK İLE HİDROELEKTRİĞİN KARŞILAŞTIRILMASI
Yatırım ve İşletme Maliyeti Termik santraller gerek kuruluş yerlerine olan ulaşım kolaylığı gerekse standart bir düzene sahip olmaları nedeniyle maliyetleri düşüktür. Buna karşılık hidroelektrik santralleri çoğunlukla dağlık ve uzak alanlarda inşa edilirler. Geniş ve büyük baraj gövdelerinin inşaatı ve kompleksin diğer elemanlarının yapımı çok yüksek maliyet gerektirir. Termik santral kurulduktan sonra gerek kullanılan makinaların bakım masraflarının yüksek olması gerekse katı yakıt kullanımından dolayı çıkan yüksek ısı nedeniyle santralin soğutulması ve soğutma sisteminin sürekli bakım gerektirmesi, üretim aşamasında bu santrallerin giderlerini artırmaktadır. Buna karışlık hidroelektrik santrallerinin üretim aşamasındaki bakım giderleri termik santrallere göre oldukça azdır. Fakat baraj gölünde su seviyesinin belirli bir düzeyde tutulabilmesi için zamanla oluşan tortuların temizlenmesi, türbinlere zarar veren bitkilerin ve balıkların kontrol altında tutulması
42
TERMİK ELEKTRİK İLE HİDROELEKTRİĞİN KARŞILAŞTIRILMASI
Elektrik üretimi bakımından termik santral üretim kapasiteleri daha düşüktür. Hidroelektrik santrallerin ise yüksek üretim kapasitelerine karşılık sınırlı tüketimi karşılamaları durumunda ekonomiklik sınırını aşmalarına neden olmaktadır. Hidroelektrik santraller düşük maliyetli yüksek üretim geniş tüketim alanlarına sahip olduğunda avantaj sağlar. Ayrıca bu santrallerde üretim kapasitesi, kullanılan suyun miktarının kontrolü ile değiştirilebilmektedir. Bu nedenle üretimi yükseltmek ve azaltmak kolaydır. Buna karşılık termik santrallerde bu düzenlemeyi yapmak zor olduğu gibi tam kapasite ile çalışmadığı zaman ekonomik değildir. Ancak bu hidroelektrik santrallerde nehirlerin donması nedeniyle elektriğe en çok gerek duyulan kış mevsiminde tam kapasite üretim yapamama olasılığı varken termik santrallerin yakıt depolama şansı olduğu için yıl boyunca tam kapasite çalışarak üretimlerini sürdürme şansları vardır.
43
TERMİK ELEKTRİK İLE HİDROELEKTRİĞİN KARŞILAŞTIRILMASI
Ulusal Ekonomideki Değeri Hidroelektrik santralleri çok amaçlı yapılan baraj projelerinin bir bölümünü oluşturduğu için elektrik üretimi yanında pek çok yarar da sağlarlar. Bu nedenle yapılan yatırım, zaman içerisinde sağlanan yarar ile kıyaslandığında küçük bir harcama olarak düşünülebilir. Buna karşılık termik santraller sadece elektrik üretimi için kurulduklarından piyasa ve diğer ekonomik faktörlerle sıkı bir ilişki kurmak zorunluluğu vardır. Çok amaçlı barajlar dünyanın birçok yerinde özellikle tropiklerde, inşa edilmiştir. Ancak bilinen pek çok avantajlarına karşılık barajların bazı kesin dezavantajları da vardır. Örneğin; çok geniş alan kaplavan su kütlesinin, varlığı, sıtma benzeri hastalıklar için uygun ortam hazırlamaktadır. Bu hastalıklarla mücadele, alınacak önlemler ve göl alanında oluşan tortuların temizlenmesi hidroelektrik üretiminde maliyeti yükselten önemli faktörler olmaktadır. Bunun yanında baraj göllerinde yetişme ortamı bulan bitkilerin temizlenmesi de ek masraflar getirmektedir.
44
TERMİK ELEKTRİK İLE HİDROELEKTRİĞİN KARŞILAŞTIRILMASI
Dünya üzerinde gerek hidroelektrik santraller gerekse termik santraller, ülkelerin jeolojik, morfolojik ve ekonomik yapılarına göre dağılış göstermektedir. Çoğu ülkede her iki tip santral da kullanılmaktadır. Elektrik enerjisi tüketiminin çok olduğu ülkelerde enterkonnekte sistemler kurularak her iki sistemin avantajlı ve dezavantajlı yönleri dengelenmeye çalışılmaktadır. Hidroelektrik santraller, tüketimin maksimum olduğu dönemlerde tam kapasite ile çalıştırılarak gerekli olan elektriğin önemli bir bölümü bunlardan yararlanarak üretilmektedir.
45
ELEKTRİK ÜRETİMİ Bugün dünya elektrik üretimini genel olarak hidroelektrik santraller, termik santraller ve nükleer santrallerden sağlamaktadır. Bunların dışında diğer kaynaklardan da elektrik üretimi son yıllarda önem kazanmaya başlamıştır. İlk elektrik üretimi 1882 yılında gerçekleşmiş ancak asıl gelişme, petrol, doğal gaz ve nükleer enerjide olduğu gibi 20. yüzyılda olmuştur. 1929 yılında GWh elektrik üretilirken günümüzde bu miktar GigaWh e ulaşmıştır.
46
ELEKTRİK ÜRETİMİ
47
ELEKTRİK ÜRETİMİ
48
ELEKTRİK ÜRETİMİ
49
ELEKTRİK ÜRETİMİ
50
ELEKTRİK ÜRETİMİ
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.