Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanChagatai Karaduman Değiştirilmiş 8 yıl önce
1
1
2
Devlet kavramı siyaset bilimci yada hukukçu için farklı anlam ifade edebilir. Ancak bir iktisatçı için kamu kesiminin örgütlendiği kurum olan devlet, ekonomide belirli işlevleri olan bir üretim ve finansman birimidir. Bu işlevlerin neler olduğu ekonomistleri sahip olduğu bakış açısına göre değişmektedir. Devlete minimal görev yükleyen liberal anlayıştan, devletin bütün ekonomiyi yönetmesi gerektiğini savunan kollektivist anlayışın arasında çeşitli devlet modelleri bulunmaktadır. 2
3
Buna göre Devlet neden vardır ve neden olmalıdır sorularının üzerinde 17 ve 18 yy. incelemerin sonucunda ortaya çıkmıştır. Devletin varolma gereğini sosyal sözleşmeye dayandıran filozofların başında T. Hobbes, J. Locke ve J.J. Rousseau gelir. 3
4
17. yy yaşayan İngiliz filozof T. Hobbes ünlü eseri Leviathan’da devletin neden gerekli olduğunu incelemiş ve toplumların doğal hallerinin bir anarşi olduğu sonucuna varmıştır. Buna göre hayat acı, kısa ve acımasızdır. İnsanlar güvenliğinin sağlanması için bu egemen güce kendi iradeleri ve bir sözleşme ile bırakmalıdırlar. 4
5
J. Lock’da aynı yy. yaşamış İngiliz filozoftur. Hobbes farklı bir anlayışa sahip olup, insanların doğuştan özgür ve eşit olduğuna inanır. Hiçbir egemen güç bunu ortadan kaldıramaz. Bu hakların başında mülkiyet hakkı olup, sadece bireyler kendi haklarını korumak üzere devleti oluşturmuşlardır. Devlet bu hakları koruduğu sürece vergiler meşrudur. 5
6
J.J.Rousseau 18. yy Fransız filozof. Kollektivisttir. Bireysel özgürlükler önemli olmakla birlikte, insanlar genel toplumsal iradeye tabidirler. İnsan bu şekilde özgürdür. Egemen güç toplumun iyiliği için çalışır ve hiçbir zaman hata yapmaz. Bireylerin bir ulusa ait olması fikri ilk defa Rousseau tarafından ortaya atılmıştır. 6
7
Bugünkü refah ekonomisi ve normatif kamu ekonomisinin temelini faydacı felsefe oluşturur. Aynı zamanda bir ahlak felsefesi olup, kamu politikalarının değerlendirilmesi ahlaki temellerde yapar, ancak hangi ahlaki olan sorusu tartışmaya açıktır. Faydacılık; ahlak bakımından doğru eylem ya da politikanın, toplum üyelerine en büyük mutluluğu getiren eylem veya politikadır şeklinde tanımlanmaktadır. 7
8
Faydacı felsefenin kurucusu Jeremy Bentham olup, bu felsefenin temelinde hazcılık (hedonizm) vardır. Bu görüşe göre insan davranışlarını dürtüleyen iki temel etken vardır: acı ve haz. İnsan davranışının amacı faydayı (haz) artırmak ve acıyı azaltmaktır. Diğer ilkesi ise sosyal faydanın azamileştirilmesidir. Bir politikayla bazı bireyler zarar görse de faydalananların yararı daha yüksekse, bu durum tüm toplum için iyi kabul edilir. 8
9
Ancak bu felsefeye önemli eleştirler olmuştur. Fayda nicel olarak nasıl ölçülecektir. Çoğunluğun haz duyguları, azınlığın acıları pahasına meşrulaştırılmaktadır. (Ahlaki eleştiri) John Stuart Mill bu felsefeyi geliştirmiştir. Biraz daha ahlaki içerik yükleyerek, faydacı felsefeyi sadece fiziki haz yerine kültürel ve entelektüel hazı da eklemiştir. Bununda eğitimle sağlanacağını savunmuştur. 9
10
Malların değerini fayda kavramı ile kullanılmışlardı. Jevons, Menger, Walras Matematiksel temel de fayda incelemişlerdir. Bu felsefenin temelinde; Metodolojik bireycilik: iktisadi kararları bireyler alır. Subjektivizm: Fayda tüketicinin subjektif değerlendirmesine dayanır. Tümdengelimcilik: Evrensel düzeyde açıklayıcı olan hipotezler test edilebilir. Bireylerin rasyonel ve özçıkarcı davranışları vardır. 10
11
Marjinalistler kamu ekonomisi analizinde; *Kamu kesiminin büyüklüğü ne kadar olmalıdır? *Vergilerin optimal kaynak dağılımını bozmaması için ne yapılmalıdır? Sorularına cevap aramıştır. 11
12
A.Marshall tarafından geliştirilen kısmı denge analizi, İtalyan iktisatçılar Viti de Marco ve Pantaleoni tarafından kamu ekonomisine uygulanabileceğini düşünmüşlerdir. Samuelson ve Lindahl özel ekonomideki arz talep modelinden yararlanarak kamu mallarının optimal üretim düzeyi üzerine çalışmışlardır. A.Pigou, toplum faydasını max yapacak kamu politikası araçlarını incelemiş ve negatif dışsallıkların çözümü için Pigou vergisi ve artan oranlı vergilemeyi önermiştir. 12
13
Yine marjinalistler marjinal maliyetin maliyetin faydaya eşitlendiği noktada maksimum toplumsal faydaya ulaşılcağını; Devletin, toplum refahını max kılmaya çalışacağı, iyiliksever (benevolent) bir devlettir. Piyasanın aksadığı alanlarda bu aksaklıkları gidermek ve kaynak dağılımını düzeltmek ile yükümlüdür. Devlete kaynak ve gelir dağılımı ile istikrarı sağlama görevi yüklemişlerdir. 13
14
Burada iyi devlet anlayışı reddedilir ve devletin başarısız olduğu kabul edilir. Kamu ekonomisini siyasi değiş-tokuş olarak görürler. Devlet toplum refahı için çalışmaz, kendi hedef ve fonksiyonları vardır. Oy maximizasyonu için çalışan politikacılar ve etki alanını genişletmek isteyen bürokratlardır. Bunlar kamu ekonomisinin arz yönünü oluşturur. Talep yanında ise seçmenler ve çıkar grupları vardır. 14
15
Siyasiler piyasada karşı karşıya gelerek çoğu zaman aldıkları kararlar ile yanlış kaynak tahsisine yol açarlar. Bunun sonucu da kamu kesiminin ekonomideki payının artmasıdır. Bu durum da kaynakların etkin kullanılmamasına ve gelecek nesillerin kaynaklarının azalmasına yol açar. Temel savunucuları G.Tullock ve J.Buchanan’dır. 15
16
Bu felsefeye göre devlet, piyasa aksaklıkları olarak ortaya çıkan asimetrik bilgi (asimetric information) ve ahlaki tehlike (moral hazard) durumlarının nasıl çözülmesi konusunda araştırmalar yapmalıdır. Devlet, patent haklarının korunması ve Araştırma-Geliştirme hizmetlerinin finansmanında devreye girmelidir. 16
17
Schumpeter; teknolojik ilerlemenin ekonominin itici gücü olduğunu ve kurumsal yapı bu ilerlemeleri sağlayacak şekilde tasarlanması gerektiğini ancak, tam rekabetçi piyasalar bunu sağlayacağını düşünmektedir. Rekabet aşırı karları azaltacağı için teknolojik yatırımlara zarar verir. Gelenekler, adetler, din, yasalar, bilim, üniversiteler vs piyasalar (ekonomi) üzerinde etkileri vardır. 17
18
Karl Marx, klasik politik iktisada önemli eleştirler getirmiştir. Marx’a göre; Kapitalizm, özel mülkiyet altında meta üretim ve ticaretini kısıtsız piyasalarda gerçekleştirir. Her metanın değeri içerdiği emek miktarı ile belirlenir. Kapitalist sınıfın kar için rekabet etmesi sonucu uzun dönemde kar oranları düşme eğilimindedir. 18
19
Marxist sisteme göre kapitalist sistemin temel özelliği, emekçi sınıfın sömürülmesine ve ücretlerin düşmesine yol açar. Devlet de kapitalist sınıfın çıkarlarını koruyan ve çalışan sınıfın sömürülmesine yol açan yapıyı korumaktadır. Bu düşünceye göre yine kamu harcamalarının artması, tekelci sermayenin büyümesi nedeniyledir. Çünkü tekelci sermaye uzun dönemde üretim ve yatırım harcamalarını toplumsallaştırmaktadır. 19
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.