Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanÇağatay İpekçi Değiştirilmiş 8 yıl önce
2
KUL HAKKI: İnsanların birbirleriyle münasebetlerinden doğan birbirleri üzerindeki haklara kul hakkı denir.(DİA) وَلاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَكُم بَيْنَكُم بِالْبَاطِلِ وَتُدْلُواْ بِهَا إِلَى الْحُكَّامِ لِتَأْكُلُواْ فَرِيقاً مِّنْ أَمْوَالِ النَّاسِ بِالإِثْمِ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ “Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için, onları hâkimlere (rüşvet olarak) vermeyin.”(Bakara 2/188) وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ اَشْيَٓاءَهُمْ وَلَاتَعْثَوْا فِي الْاَرْضِ مُفْسِد۪ينَۚ “İnsanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.” (Şu'ara 26/183)
3
ZULÜM: Bir şeyi ona ait olmayan yere koymak belirlenmiş sınırları çignemek ve kendi hak alanının dışına çıkıp başkasına zarar vermek.(DİA) وَلَا تَحْسَبَنَّ اللّٰهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَۜ اِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ ف۪يهِ الْاَبْصَار ُۙ Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor(İbrahim 18/42)
4
Her insanın üzerinde bir çok hak ve sorumluluk bulunmaktadır. Allah’ın hakları (hukūkullah) Kulların hakları” (hukūk-ı ibâd) Hem Allah hakkı hem kul hakkı Hukūkullaha riayet “Allah’ın emrine saygı” (et-ta‘zîm li- emrillâh), hukūk-ı ibâda riayet ise “Allah’ın yarattıklarına şefkat” (eş-şefekatü alâ halkıllâh) deyimleriyle ifade edilir.(DİA)
5
Allah’ın üzerimizdeki hakları, O’nun varlığına ve birliğine inanmak, hiçbir şeyi ortak koşmadan O’na ibâdet edip emirlerini tutmak ve yasaklarından sakınmaktır. وَاعْبُدُواْ اللّهَ وَلاَ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئًا Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın.(Nisa 4/36) وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُون Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.(Zariyat 51/56) لَا تُشْرِكْ بِاللّٰهِۜ اِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظ۪يم Allah’a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür.”(Lokman 31/13)
6
يَا مُعَاذُ هَل تَدري مَا حَقُّ اللَّه عَلى عِبَادِهِ ، ومَا حَقُّ الْعِبادِ عَلى اللَّه ؟ قلت : اللَهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ. قال : « فَإِنَّ حَقَّ اللَّهِ عَلَى العِبَادِ أَن يَعْبُدُوه ، وَلا يُشْرِكُوا بِهِ شَيْئاً ، وَحقَّ العِبادِ عَلى اللَّهِ أَنْ لا يُعَدِّبَ مَنْ لا يُشِركُ بِهِ شَيْئاً “Ey Muâz! Allah’ın kullar üzerinde, kulların da Allah üzerinde ne hakkı vardır, bilir misin?” buyurdu. Ben: - Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dedim. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah’ın, kulları üzerindeki hakkı, onların sadece Allah’a kulluk etmeleri ve hiçbir şeyi O’na ortak tutmamalarıdır. Kulların da Allah üzerindeki hakkı, kendisine hiçbir şeyi ortak tutmayan(lar)a azâb etmemesidir” buyurdu. (Buhari,Tevhid 1; Müslim,İman 48)
7
Hakkul ibad, yaratılmışların hakkıdır. a) İnsan hakları: İnsanlar arasındaki bütün ilişkiler, “fertlerin karşılıklı hakları” içerisinde yer almaktadır. Ana-baba, evlat, eş, komşu, akraba, arkadaş, yetim, işçi-işveren hakları bu tür kul haklarındandır. قَالَ رَسُولُ اللّهِ مَنْ كَانَتْ عِنْدَهُ مَظْلَمَةٌ ﻷخِيهِ مِنْ عِرْضِهِ أوْ شَىْءٍ مِنْهُ فَلْيَتَحَلِّلْهُ مِنْهُ الْيَوْمَ مِنْ قَبْلِ أنْ َ يَكُونَ دِينارٌ وَ دِرْهَمٌ، إنْ كَانَ لَهُ عَمَلٌ صَالِحٌ أُخِذَ مِنْهُ بِقَدْرِ مَظْلَمَتِهِ، وإنْ لَمْ تَكُنْ لَهُ حَسَنَاتٌ أُخِذَ مِنْ سَيِّئَاتِ صَاحِبِهِ فَحُمِلَ عَلَيْه “Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: “Resulullah (sav.) buyurdular ki: “Kimin üzerinde kardeşine karşı ırz veya başka bir şey sebebiyle hak varsa, (Bir kimsenin diğer bir kimsenin haysiyetine, yahut malına tecavüzden dolayı üzerinde bir hak bulunursa,) dinar ve dirhemin bulunmadığı (altın ve gümüşün geçmediği) hesap günü gelmeden helalleşsin. Aksi takdirde o gün,- salih bir ameli varsa, o zulmü nisbetinde (yaptığı haksızlık ölçüsünde)- kendinden alınır. Eğer hasenatı (iyiliği) yoksa, hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden kimseye yüklenir”.” [Buhârî, Mezalim 10, Rikak 48; Tirmizî, Kıyamet 2, (2421).] buyurmaktadır.
8
b)Canlı varlıkların da gözetmemiz gereken hakları vardır. Bu haklar da onları incitmemek, aç ve susuz bırakmamak, yuvalarını yıkmamak ve yavrularını öldürmemektir. Doğal çevreyi, evimiz gibi korumak, doğal dengeyi bozacak işler yapmamaktır. İbni ömer'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) buyurdular ki: "Bir kadın, eve hapsettiği bir kedi yüzünden cehenneme gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermemiş, yeryüzünün haşeratından yemeye de salmamıştı." (Buhari, Bed'ü'l-Halk17,Şirb 9,Enbiya 50; Müslim, Birr 151, (2242)
9
* Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir adam yolda, yürürken susadı ve susuzluğu arttı. Derken bir kuyuya rastladı. İçine inip susuzluğunu giderdi. Çıkınca susuzluktan soluyup toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine: "Bu köpek de benim gibi susamış" deyip tekrar kuyuya inip, mestini su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allah onun bu davranışından memnun kaldı ve günahlarını affetti." Resulullah'ın yanındakilerden bazıları: "Ey Allah'ın Resulü! Yani bize hayvanlar(a yaptığımız iyilikler) için de ücret mi var?" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Evet! Her "yaş ciğer" (sahibi) için bir ücret vardır" buyurdu. (Buhari, Şirb 9, Vudu 33, Mezalim 23, Edeb 27; Müslim, Selam 153, (2244); Muvatta, Sıfatu'n Nebi 23)
10
Ayrıca kamu hakları denilen haklar da vardır ki, hem “Hukukullah” hem de hakku’l-ibad, yani kul hakları kapsamında değerlendirilmektedir. Hazret-i Ömer (r.a.)den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: “Hayber savaşının vukû bulduğu gün Resulullah (s.a.v.)in ashâbından birkaç kişi gelerek ‘Filân şehit, filân şehittir!..’ dediler. Nihayet bir kişinin yanına vararak ‘Bu da şehittir!’ dediler. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.): “Hayır! Ben onu aşırdığı bir hırka yahut yağmurluktan dolayı cehennemde gördüm.” buyurdu. (Müslim, Îmân 182. Ayrıca bk. Dârimî, Siyer 48.)
11
Cemiyet halinde yaşamak, karşılıklı hak ve sorumlulukları da beraberinde getirmektedir. Ev, işyeri, arazi, köy, şehir, ülke bakımından yakın olanların birbirine karşı gözetmeleri gereken birçok hak söz konusudur Bazen farkında olup bazen de farkında olmadan bu haklar ihlal edilip kul hakkına dikkat edilmiyor.
12
Otobüs kuyruğuna kaynak yapmak Uzun uzadıya kuyruklarda, dakikalarca beklenilen otobüsler çok sinir bozucudur. Ancak bu hiçbir zaman Müslümanlığımızdan taviz verebileceğimiz anlamına gelmemeli. Bir sıra öne kayman, ittirip geçmen, sonradan gelmene rağmen ilk binmen kul hakkıdır. Basit gibi görünür ama değildir! Bankalar, hastaneler vs sıralarıda buna örnek verilebilir.
13
Sokaklarda özgürlük adına hakka girmek. Sokaklarda insanlar daha bir özgürce davranıyorlar, halbuki bu kadar çok insanın olduğu yer de bu mümkün mü? Fotoğraf çekenler mesela, izni olmadan bir kimsenin fotoğrafını çekemezsin. Onun hakkını ihlal edersin. Ne biliyorsun gönüllü olduğunu? Üstüne bir de başkalarına gösterme eğilimi mevcut. Aman ha, dikkat!
14
İ nternet üzerinden izinsiz payla ş ımlarda bulunmak Ba ş kasının wi-fi a ğ ına izinsiz ba ğ lanmak
15
Trafikte kul hakk ı na dikkat edilmeli
16
Başlıca Kul Hakları 5 türlüdür 1. Mali ( parasal ) : Hırsızlık, gasp, yalan söyleyerek mal satmak, sahte para vermek, başkasının malına zarar vermek, rüşvet almak gibi. يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَأْكُلُٓوا اَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ اِلَّٓا اَنْ تَكُونَ تِجَارَةً عَنْ تَرَاضٍ مِنْكُمْ وَلَا تَقْتُلُٓوا اَنْفُسَكُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِكُمْ رَح۪يماً Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helâk etmeyin. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir.(Nisa 4/29) يُخَادِعُونَ اللّٰهَ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُواۚ وَمَا يَخْدَعُونَ اِلَّٓا اَنْفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَۜ Allah’ı ve mü’minleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir.(Bakara 2/9)
17
Bir gün Allah’ın Resûlü (s.a.v.) pazarda bir buğday sergisine uğradı. Elini buğday yığınının içine daldırınca parmakları ıslandı. Bunun üzerine satıcıya; “Bu ıslaklık ne?” diye sordu. Adam; ‘Ey Allah’ın Resûlü! Yağmur ıslattı’, dedi. Kutlu Nebî; “İnsanların görüp aldanmaması için o ıslak kısmı ekinin üstüne çıkarsaydın ya!” karşılığını verdi. Ardından مَنْ غَشَّنَا فَلَيْسَ مِنَّا Bizi aldatan, bizden değildir.” buyurdu. [Müslim, Îmân 164]
18
2. Nefsi [hayati yönden] : Adam öldürmek, bir uzvunu kesmek, sakat bırakmak gibi şeylerdir. مَنْ قَتَلَ نَفْساً بِغَيْرِ نَفْسٍ اَوْ فَسَادٍ فِي الْاَرْضِ فَكَاَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَم۪يـعاًۜ وَمَنْ اَحْيَاهَا فَكَاَنَّمَٓا اَحْيَا النَّاسَ جَم۪يعاًۜ Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır. (Maide 5/32)
19
3. Irzi [Haysiyetle ilgili]: Dedikodu, iftira, alay, sövmek gibi haysiyetle, şerefle ilgili şeylerdir. يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا اجْتَنِبُوا كَثيرًا مِنَ الظَّنِّ اِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ اِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضًا اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَاْكُلَ لَحْمَ اَخيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ وَاتَّقُوا اللّهَ اِنَّ اللّهَ تَوَّابٌ رَحيمٌ Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir. (Hucürat 49/12) إيَّاكُمْ والحسدَ ، فإنَّ الحسدَ يأكُلُ الحسناتِ كَما تَأْكُلُ النًارُ الحطب “ Haset etmekten sakının. Zira, ateşin odunu (veya otları) yiyip bitirdiği gibi haset de iyilikleri yer bitirir.” (Ebû Dâvûd, Edeb 44. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 22)
20
4. Mahremi [Namusla ilgili]: Başkasının çoluk çocuğuna hıyanet etmek, Yan gözle bakmak, Arkalarından gıybet ve dedikodularını yapmak, gibi şeylerdir. Bu madde zamanımızın en büyük sıkıntılarından biri olan flörtü karşımıza çıkıyor ve genel olarak ebeveynin düştüğü hata erkeğe yakışır düşüncesi ve müdahale etmemek hatta gurur duymak halbuki flört (yasak olan bir ilişki) ihanettir ve kul hakkıdır.
21
اِنَّ الَّذ۪ينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ الْغَافِلَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ لُعِنُوا فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظ۪يمٌ İffetli ve (haklarında uydurulan kötülüklerden) habersiz mü’min kadınlara zina isnat edenler, gerçekten dünya ve ahirette lânetlenmişlerdir. İşlemiş oldukları günahtan dolayı dillerinin, ellerinin ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri günde onlara çok büyük bir azap vardır. (Nur 24/23) وَالَّذ۪ينَ يُؤْذُونَ الْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ بِغَيْرِ مَا اكْتَسَبُوا فَقَدِ احْتَمَلُوا بُهْتَاناً وَاِثْماً مُب۪ينا Mümin erkeklere ve mümin kadınlara, yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler, şüphesiz bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.(Ahzab 33/58).
22
5. Dini olan kul hakları: Mesul olduğu kimselere doğru din bilgisini vermemek yanlış inanışa ve yanlış ibadete sebeb olma gibi وَأْمُرْ اَهْلَكَ بِالصَّلٰوةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَاۜ Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et.(Taha 20/132) يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا قُٓوا اَنْفُسَكُمْ وَاَهْل۪يكُمْ نَاراً وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلٰٓئِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللّٰهَ مَٓا اَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah’ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır. (Tahrim 66/6)
23
عن ابن عمر رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال: قالَ رسولُ اللّه: كُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، فَالامَامُ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، وَالرَّجُلُ رَاعٍ في أهْلِهِ، وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، وَالمَرْأةُ في بَيْتِ زَوْجِهَا رَاعِيَةٌ، وَهِىَ مَسْئُولَةٌ عَنْ رَعِيَّتِهَا، وَالخَادِمُ في مَالِ سَيِّدِهِ رَاعٍ، وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ İbnu Ömer (r. anhümâ) anlatıyor: “Rasulullah (a.s) buyurdular ki: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden mesulsünüz. İmam çobandır ve sürüsünden mesûldür. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden mes’uldür. Kadın, kocasının evinde çobandır, o da sürüsünden mes’ûldür. Hizmetçi, efendisinin malından sorumludur ve sürüsünden mes’ûldür.” (Buhari, Cuma11 Müslim, İmara 20)
24
Kul hakkının her çeşidi bir zulümdür ve hesabı muhakkak verilecektir. “Zulümden sakının çünkü zulüm, kıyamet gününde zalime karanlık olacaktır.” (Müslim, Birr 56) İbni Cevzî şöyle diyor: “Zulümde iki günah vardır. Birisi, haksız yere başkasının malını almak, diğeri de adaletle emreden Allah Teâlâ’ya muhalefet etmektir ki, bu, insanların işledikleri günahların en büyüğüdür. Hiç şüphesiz ki zulüm, Allah’tan başka yardımcısı olmayan zayıf kimseye karşı işlenen çirkin bir iştir. Zayıf olan kimse Allah’ın korumasında iken ona zulmetmek, Allah’ın korumasına önem vermemek demektir ki, en çirkin bir günahtır.” اتَّقُوا الظُّلْمَ فَإِنَّ الظُّلْمَ ظُلُمَاتٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
25
Hz. Al i şöyle der: "Bir kimse birine zulmettiği veya bir kötülük yaptığı zaman, hakikatte kendisine zulmetmiş olur. Çünkü Cenâb-ı Hak, Kur'ân'da مَنْ عَمِلَ صَالِحاً فَلِنَفْسِه۪ وَمَنْ اَسَٓاءَ فَعَلَيْهَا Kim iyilik yaparsa, kendisinin lehine; kim de kötülük yaparsa, kendisinin aleyhinedir." (Fussılet, 41/46) buyurmuştur. فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْراً يَرَه Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir. (Zilzal 99/7) وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَراًّ يَرَهُ Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.(Zilzal 99/8)
26
لَتُؤَدُّنَّ الْحُقُوقُ اِلَى اَهْلِهَا حَتَّى يُقَادَ لِلشَّاةِ الْجَلْجَاءِ مِنَ الشَّاةِ الْقَرْنَاءِ “Kıyamet gününde mutlaka haklar sahiplerine verilecektir. Hatta boynuzlu koyundan boynuzsuz koyunun öcü bile alınacaktır.” (Müslim, Birr, 15) Ebû Ümâme İyâs İbni Sa’lebe el-Hârisî (r.a)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Yemin ederek bir Müslümanın hakkını alan kimseye, Allah cehennemi vâcip kılar, cenneti de haram eder.” Bir adam dedi ki: “Ya Resûlallah! Şayet o küçük ve değersiz bir şey ise?” Bunun üzerine Peygamberimiz: “Misvak ağacından bir dal bile olsa böyledir” buyurdu. (Müslim, Îmân 218)
27
Ashab-ı kiram’dan Ebû Hureyre (r.a.)anlatıyor: Peygamberimiz: – Müflis (iflas etmiş) kimdir, bilir misiniz? diye sordu. Orada bulunanlar: – Bize göre müflis, parası ve malı kalmayan kimsedir, dediler. Peygamberimiz: – Benim ümmetimden iflas etmiş olan o kimsedir ki, kıyamet gününde namaz ve zekât ile (yani bu ibadetleri yapmış olarak) gelir. Fakat şuna sövmüş, şuna iftira etmiş, şunun malını yemiş, bunun kanını dökmüş ve şunu dövmüş, bundan dolayı onun iyiliklerinden sözü geçenlerin her birine verilir. Üzerindeki kul hakları ödenmeden iyilikleri tükenirse hak sahiplerinin günahları o kimseye yükletilir, sonra o kimse cehenneme atılır. (işte gerçekten iflas etmiş bu kimsedir.) (Müslim, Birr, 15)
28
Hazreti Peygamber, “İşte sırtım, diyor, hakkı olan gelsin vursun.” Bize, Ahiret’e kul hakkı ile gitmeme duyarlılığını örnekliyor; Peygamberimiz (s.a.v.) hayatının son günlerinde hastalığı esnasında mescitte minbere çıkarak “Ey insanlar! Belki yakında aranızdan ayrılacağım. Allah’ın huzuruna kul hakkı ile gitmekten daha ağır bir şey yoktur. Kimin bende bir alacağı varsa işte malım gelsin alsın. Kime yanlışlıkla veya kasten vurmuşsam işte sırtım gelsin vursun. Bu konuda asla çekinmeyin. Şunu bilin ki, içinizde bana en sevimli olan bende olan hakkını alan veya bana hakkını helal eden kişidir” (İbn Kesir, Sîre, c. 4, s. 457.)buyurmuşlardır.
29
Gelin Karde ş ler !!!! Kul hakına dikkat edip zulümden sakınalım varsa hakkına girdi ğ imiz kul helalle ş elim
30
RABB İ M HEP İ M İ Z İ KUL HAKKINA R İ AYET ED İ P ZULÜMDEN SAKINANLARDAN EYLES İ N (AM İ N) HAZIRLAYAN: BEYTULLAH DEM İ R (ADAPAZARI MÜFTÜLÜ Ğ Ü DONATIM CAM İİ İ MAM HAT İ B İ ) MODERATÖR: YUSUF İ NCEGEL İŞ (SERD İ VAN MÜFTÜLÜ Ğ Ü VA İ Z İ )
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.