Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanMurat Ayik Değiştirilmiş 8 yıl önce
1
1954-1960
2
1955-1965 yılları arasında şairlerimizden bir kısmını(Edip Cansever, İlhan Berk, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Sezai Karakoç, Ece Ayhan ve Ülkü Tamer)etkilemiş bir şiir akımıdır. Garip akımına ve 1940 kuşağının toplumsal gerçekçi şairlerine tepki olarak ortaya çıkmıştır.Edip Canseverİlhan BerkCemal SüreyaTurgut UyarSezai Karakoç Ece AyhanÜlkü Tamer İsim sahibi Muzaffer İlhan Erdosttur(Pazar Postası Gazetesi Yazı İşleri Müdürü);Ece Ayhan’a göre ise ‘Sivil Şiir’dir. İkinci Yeni'nin doğuşunu sağlayan kitap ise Cemal Süreya'nın Üvercinka'sıdır.Cemal Süreya Üvercinka
3
Aklın mantıksal işleyişine sırt çevirdiler, gerçeküstücülüğü daha bilinçli benimsediler. Anlama değil imgeye kapılarını sonuna kadar açtılar. Konuşma diline uzak kaldılar, edebi sanatlara özgürlük tanıdılar. I. Yeni'nin tam tersi noktadan yola çıkarak halk kültüründen uzaklaştılar.
4
Garip şiiri yoksul çoğunluğun yaşama koşullarını ve zevk anlayışını dikkate alırken, İkinci Yeniciler, daha çok aydın kesimin ve elit tabakanın zevkine hitap ettiler. Şiiri, diğer sanatlarla yakın ilişkiye soktular. Şiiri aklın, ahlaki endişelerin, yasaların ve alışılmış her türlü sınırlayıcı, baskıcı düzeneklerin dışına çıkarmak istediler. Biçimin içerikten önce geldiğini savunan İkinci Yeniciler, siyaset dışı kalmaya özen gösterdiler. Kentli küçük insan tipinin çizilmesine ve bu tipin "Süleyman Efendi" tiplemesinde olduğu gibi idolleştirilmesine son verdiler.
5
Anlamı karartan ve gizleyen bir tavır takındılar. Sözcüklerin çağrışımlarla derinleşen ve çoğalan değerine önem verdiler. Folklorik malzemenin şairin kişiliğini ezeceğini savunduklarından "Folklor şiire düşman" sloganını geliştirdiler. Duyguya ve çağrışıma dayanarak şiirin içsel zenginliğini daima yeni yorumlara açık bıraktılar.
6
İkinci Yeni şiirlerinin ilk örnekleri 1951-1959 yılları arasında Pazar Postası gazetesinde yayınlandı. Garip akımının ardından Oktay Rifat (Horozcu) ve Melih Cevdet Anday da İkinci Yeni'nin parçası oldular. İkinci Yeni’de, sembol şairlerin dışında yer alan bazı isimler, Metin Eloğlu, Turgay Gönenç, Özdemir İnce, Tevfik Akdağ, Ahmet Oktay, Kemal Özer, Ergin Günce, Ercüment Uçarı ve Nihat Ziyalan’dır.
7
Cemal SÜREYA (1931 – 1990) Edip CANSEVER (1928–1986) Ece AYHAN (1931–2002) Sezai KARAKOÇ (1933-...) İlhan BERK (1918–2008) Ülkü TAMER(1937-...) Turgut UYAR (1927–1985)
9
1950’lerin başlarında gelişen ikinci yeni hareketine katılmakla birlikte, şiirde anlamsızlığı savunan görüşleri benimsemedi. Karşı çıktığı geleneğin diri değerlerinden yararlandı. Şiirde erotizmi canlandırırken,toplumsal değerlere uzak düşmedi. Şiirin ‘anayasaya aykırı’olduğunu doğanın ahlakı kovduğu yerde ve yasa dışı olduğunu savundu. Bu düşünce onu şiirde öyküden kaçınmaya,çarpıcı,yoğun imge adacıklarından olan söz sanatına yöneltti.
10
Şiir Üvercinka (1958) Göçebe (1965) Beni Öp Sonra Doğur Beni (1973) Sevda Sözleri (1984, Üvercinka, Göçebe,Beni Öp Sonra Doğur Beni, Uçurumda Açan- 1984- ile birlikte) Güz Bitigi (1988) Sıcak Nal (1988) Sevda Sözleri (1990, 1995, tüm şiirleri) Korkarak Vinç Deneme- Eleştiri Şapkam Dolu Çiçekle (1976) Günübirlik (1982) 99 Yüz (1992) Uzat Saçlarını Frigya (1992) Folklor Şiire Düşman (1992) Aydınlık Yazıları/ Paçal (1992) Günce 999 Gün/ Üstü Kalsın (1981)
11
Mektup Onüç Günün Mektupları (1990) Çocuk Kitabı Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi (1993) Söyleşi Güvercin Curnatası (1997) Derleme Mülkiyeli Şairler (1966) Yüz Aşk Şiiri (1967) Şiir Çevirileri Yürek ki Paramparça (1995) Öteki Çeviriler Gelinlik Kız (E. Ionescu- 1964)/ Küçük Prens (A. De Exupery- 1965)/ Bir Aşk Kırgınının Şarkısı (Apollionaire- 1965)/ Günümüz Sağcı Fikirleri (S. De Beauvoir- 1966)/ Sade’ı Yakmalı mı? (S. De Bauvoir-1966)/ İhtilalin Özü (Mao Zedung-1967)/ Amerika Birleşmemiş Devletleri (V. Pozner- 1967)/ Aşkın Suçları (M. De Sade-1967)/ Palto (Gogol-1968)/ Yeşil Papa (Asturias-1967)/ Vs.
13
Edip Cansever, şiirlerinde kapalı diye tabir edilen bir şiir anlayışı içerisindedir. Şiirlerinde bir kişi seçerek onun üzerinden soyutu ve somutu anlatan Cansever, şiirdeki birçok kalıbı yıkarak hareket emiştir. Masa da Masaymış Ha adlı şiiri bir nesne üzerinden birçok fikri kapalı bir şekilde kaleme almasının en büyük örneklerinden biridir. Şair, söz konusu şiirde bir masa ve bu masaya konulan nesneler üzerinden birçok dünya görüşünü, yaşayış biçimini, fikri muazzam bir ustalıkla kaleme almıştır. Bunun yanı sıra Edip Cansever, herhangi bir nesneyi şiirine dekor oluşturarak hareket etmeyi amaçlamıştır. Çünkü şaire göre insanlar ile nesneler arasında büyük bir bağ vardır. Şiirlerinde tiyatro diyalogları özellikle de Klasik Yunan üslubu tiyatro diyalogları şairin şiirlerinde sık rastlanan bir durumdur. Edip Cansever, şiiri bir uğraş olarak görmekten çok bir yaşam biçim olarak yaşamıştır.
14
Şiir Kitapları İkindi Üstü (1947)1947 Dirlik Düzenlik (1954)1954 Yerçekimli Karanfil (1957)1957 Umutsuzlar Parkı (1958)1958 Petrol (1959)1959 Nerde Antigone (1961)1961 Tragedyalar (1964)1964 Çağrılmayan Yakup (1966)1966 Kirli Ağustos (1970)1970 Sonrası Kalır (1974)1974 Ben Ruhi Bey Nasılım (1976)1976 Sevda ile Sevgi (1977)1977 Hikaye,Roman[değiştir | kaynağı değiştir]değiştirkaynağı değiştir Gül Dönüyor Avucumda (Ölümünden sonra, 1987)1987 Şiiri Şiirle Ölçmek: Şiir Üzerine Yazılar, Söyleşiler, Soruşturmalar. Hazırlayan: Devrim Dirlikyapan. Yapı Kredi Yayınları, 2009. Devrim Dirlikyapan
16
Ece Ayhan'a göre: 'Şiirin bildiğimiz günlük anlamında gerçekli bir ilgisi, alışverişi yok. İmgelemin çıkış yerlerinden biridir şiir.' (...) Düşünce, şiir ve anlatı arasında bir yerdedir. Güncelerinde ve denemelerinde, en başta şiir olmak üzere edebiyat, sanat, politika, tarih, ekonomi üzerindeki görüşlerine yer verir. “Sivil şiir”, “sıkı şiir”, “marjinallik”, “etik” gibi belirli kavramları öne çıkarır. Çoğu zaman büyük tartışmalar yaratan bu yazılarda şair, kendini bir kavga adamı olarak da ortaya koymuştur.
17
Şiir Kitapları Kınar Hanım'ın Denizleri (1959) Bakışsız Bir Kedi Kara (1965) Ortodoksluklar (1968) Devlet ve Tabiat (1973) Yort Savul (Toplu Şiirler, 1977) Zambaklı Padişah (1981) Çok Eski Adıyladır (1982) Çanakkaleli Melâhat’a İki El Mektup ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi (1991) Sivil Şiirler (1993) Son Şiirler (1993) Bütün Yort Savul’lar! (1994) Bütün Yort Savul’lar! (1999, Gen. 2. Baskı)
19
Şiirlerinde önceleri II. Dünya Savaşı sonunda Avrupa'da görülen şiir akımlarının izleri görülür. şiirsel duyarlığa verdiği önem dolayısıyla bu şairlerden ayrı bir yol izlemektedir. Bu dönem şiirlerinde anne, sevgi, çocuk, ölüm vb. kavram ve belirgin bazı hayaller çerçevesinde toplanır. İkinci Yeni şiir anlayışını geleneğe, İslam düşüncesine bağlayan şairdir. Türk şiirini metafizik bir esasa oturtan şairdir. Modern sanattaki soyutlamanın İslam anlayışına uygun olduğu düşüncesindedir ve şiirlerini bu yönde geliştirmiştir. Karakoç, geleneksel şiire de yaklaşır, ancak dili farklıdır. Ona göre şair, şiiri soyutlamada bırakırsa eksik bırakmış olur, tamamlaması için şairin tekrar somutlaştırması yani soyutlaştırdığı şeyi tekrar bir bağlama oturtması gerekir. Başlangıçta biçime daha fazla önem verirken iyice yakın göründüğü İkinci Yeni'den gittikçe uzaklaşmış, düşünceyi öne almış, düz anlatıma yönelmiştir. Ona göre şairde kendi olabilmesinin biricik yolu, değişmek, başkalaşmaktır
20
ŞİİR: Körfez (1959) Monna rosa Şahdamar (1962) Hızırla Kırk Saat (1967) Sesler (1968) Taha’nın Kitabı (1968) Kıyamet Aşısı (1968) Gül Muştusu (1969) Zamana Adanmış Sözler (1970) Şiirler (1975) Ayinler (1977) DENEME-İNCELEME: Yunus Emre (1965) Yazılar (1967) İslamın Dirilişi (1967) İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü (1967) Mehmet Akif (1968) Mağara ve Işık (1969) Edebiyat Yazıları 1 (1982) Edebiyat Yazıları 2 (1986) Yunus Emre Mehmet Akif Edebiyat Yazıları
21
PİYES Piyesler 1 Armağan HİKÂYELER Meydan Ortaya Çıktığında Portreler Günlük yazılar Farklar Sütun Sûr Gün Saati Gür Röportaj Tarihin Yol Ağzında Belgesel Gün Doğmadan
23
Şiirimizde “çok deney yapan, şiirde yeni ses ve yapılar arayan” bir şâirdir. 1960′a kadar yaşadığı çevreyi, halkın gündelik hayâtını ve duygularını anlatan, Orhan Veli’nin manzumelerini andıran şiirler yazdı Çivi Yazısı’ndaki şiirleriyle birlikte sanatında yeni bir dönem görülür Bu dönemde şiiri nesre yaklaştırır; çağrışıma dayalı, muhteva ve şekil yönünden kendine has, yer yer anlaşılmaz, kapalı hayâllerle dolu ferdiyetçi şiirler yazar. Bu şiirlerde genellikle aşk, cinsî bunalım, ruhî sarsıntılar dile getirilir Fransız şiiri ile Batı ve Yunan kültürü, şiirlerinin en önemli kaynaklarındandır. Şiir hakkında yazdığı yazı ve konferansları ile de tanınır
24
ŞİİR: Güneşi Yakanların Selamı (1935) İstanbul (1947) Günaydın Yeryüzü (1952) Türkiye Şarkısı (1953) Köroğlu (1955) Galile Denizi (1958) Çivi Yazısı (1960) Otağ (1961) Mısırkalyoniğne (1962) Âşıkane (1968) Taşbaskısı (1975) Sayılar (1998) DÜZYAZI: Şifalı Otlar Kitabı (1982) Bir Uzun Adam (1982) El Yazılarına Vuruyor Güneş (1983) İnferno (1994) Kanatlı At (1994) Logos (1996) Poetika (1997)
26
Simgeci özellikler taşıyan, lirik şiirleri ile yer aldı.Kendine özgü, mitoloji ve halk edebiyatından beslenen, bir imge anlayışı ile ironi yüklü şiirler yazdı. II. Yeni anlayışının ağır bastığı şiirlerinde imla, noktalama, anlam ve anlaşılır olma kaygılarından uzak kaldı. Kimi şiirlerinde öyküleştirmeye uzanan bir tutum sergiledi. Anlamca kapalı şiirler yazdı.
27
Şiirleri Ağıt Ben Sana Teşekkür Ederim Bruegel Düello Geceleyin Hançer Kışta Üşiyen Virgül Şiir kitapları Soğuk Otların Altında (1959) Gök Onları Yanıltmaz (1960) Ezra ile Gary (1962) Virgülün Başından Geçenler (1965) İçime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür (1966) Sıragöller (1974) Öykü Alleben Öyküleri (1991 Yunus Nadi Öykü Armağanı) Çocukluğumdaki Bayramlar(Alleben Öyküleri) Anı Yaşamak Hatırlamaktır Ülkü Tamer bunların dışında yetmişin üstünde kitap çevirdi; şiir antolojileri hazırladı.
29
Şiirlerine yalnızlık konusunu işlemiştir. İlk şiirlerinde halk edebiyatından etkilenmiştir. Şiirlerinde imge ve içerik yükü ağır değildir. Buna rağmen cümle kurgusu geleneksel dili aşan ve onunla taban tabana zıt bir işlev kazanmıştır. Geleneksel dili yıkmaya çalışan şair, anlatıdan da uzak durmaya çalışır. Uyar, Birinci Yeni’den beslenerek İkinci Yeni’ye ulaşmış, kapalı ve soyut anlamı ön planda tutmuş ve çağrışım dünyasını zengin bir hale getirmiştir.
30
Şiirleri Arz-ı Hal (1949) Türkiyem (1952-1963) Dünyanın En Güzel Arabistanı (1959) Tütünler Islak (1962) Her Pazartesi (1968) Divan (1970) Toplandılar (1974) Toplu Şiir (1981, ilk dört kitaptaki şiirleri) Kayayı Delen İncir (1982) Dün Yok mu (1984) Büyük Saat (Son yazdıklarıyla birlikte bütün şiirleri 1984) İncelemeleri Bir Şiirden (1984) Çevirileri (Tomris Uyar'la birlikte) Lukretius - Evrenin Yapısı
31
1951′de yayımlanmaya başlayan derginin yazı işleri müdürü, bu dergide yazdığı bir yazıyla İkinci Yeni’nin isim babası olan Muzaffer İlhan Erdost’tur. Pazar Postası haftalık, siyasi bir gazetedir; fakat gazetenin Sanat-Edebiyat eki edebi dergi niteliği taşır. Dergi, özellikle İkinci Yeni hareketine bağlı şairlerin bu dergide yazmasıyla ünlenmiştir. Dergi, aynı zamanda Garip şiirine karşı bir tutum içindedir ve özellikle şiir eleştirileriyle dikkat çeker. Dergide A.Turgut (Turgut Uyar), Behçet Necatigil, Can Yücel, Fethi Naci, Oktay Akbal, Salah Birsel, Sezai Karakoç gibi imzalar görülür.
41
Ölüyorum tanrım Bu da oldu işte. Her ölüm erken ölümdür Biliyorum tanrım. Ama, ayrıca, aldığın şu hayat Fena değildir... Üstü kalsın...
42
Yüzümü size çeviriyorum, siz misiniz? Elimi suya uzatıyorum, siz misiniz? Siz misiniz, belki de hiç konuşmuyorum. Belki de kim diye sorsalar beni Güneşe, çarşıya, kadehe uzatacağım ellerimi Belki de alıp başımı gideceğim Biliyorsunuz ya bir ağrısı vardır gitmenin Nereye, ama nereye olursa gitmenin Hüzünle karışık bir ağrısı.
43
Ne zaman elleri zambaklı padişah olursam Sana uzun heceli bir kent vereceğim Girilince kapıları yitecek ve boş! Azizim, güzel atlar da güzel şiirler gibidirler Öldükten sonra da tersine yarışırlar, vesselam!
44
Bir zevk duyulmaz oldu, buranın rüzgârlarından Hayat soldu bir günün enginlerinde yine. Selâm! Sonsuzların yorgun gönüllerine Selâm: Güneşi içeren çocukların diyarından!... Bir ateş yakalım ki geçmesin hatta bir an Ve sussun kurtlar, kuşlar bir gök gürültüsüyle; Bir ateş yakalım ki, tutuşsun gökler bile Ve Güneş içilsin o gün, kızıl çanaklardan!... Varsın eskisin sesim kaybetsin ahengini Geceler kıskanmasın aydınlığa süsünü. Donatsın sonsuzluklar gibi gurubun rengini Söylesin ve uzaklar baharın türküsünü... Neler, neler beklenmez nihayetsiz bir yerden Güneşi içelim mor şafaklar gecesinden. Selâm! Sonsuzluklara, hasretli gönüllerden, Selâm, güneşi, göğü yakanlar bahçesinde
45
Kimsede görmediğim bir şiir yüzü al ve akşamı aşıyor Eski bir tanrı gibi kendi dininde Uzun süren bir dönemi düşlüyor olmalı İçindeki bir içkinin sıcaklığında Suskunluğu bir başkaldırı olmalı Elleri ayakları sinemalara bulaşmış Romanlara bulaşmış Genel helalara bulaşmış Dağları iyi bilmediğinden Denizleri anımsamış olmalı Gözleri o yüzden çırpıntılı Kara başlıklı geçmiş, Sonsuz gelecek Şimdi burda vakit gece ya Bir yerlerde ey gözleri maden Gündüz olmalı Taşın içinde bir gündüz Demirin,, ağacın.
46
Ey yeşil sarıklı ulu hocalar bunu bana öğretmediniz Bu kesik dansa karşı bana bir şey öğretmediniz Kadının üstün olduğu ama mutlu olmadığı Günlere geldim bunu bana öğretmediniz Hükümdarın hükümdarlığı için halka yalvardığı Ama yine de eşsiz zulümler işlediği vakitlere erdim Bunu bana söylemediniz İnsanlar havada uçtu ama yerde öldüler Bunu bana öğretmediniz Kardeşim İbrahim bana mermer putları Nasıl devireceğimi öğretmişti Ben de gün geçmez ki birini patlatmayayım Ama siz kağıttakileri ve kelimelerdekini ve sözlerdekini nasıl sileceğimi öğretmediniz Bir kentten daha geçtim Buğdayları yakıyorlardı Yedikleri pirinçti Birbirlerine açılan borular gibi üfürüyorlardı Sonra birbirlerinden borular gibi çıkıyorlardı Pirinçler gibi çoğalıyorlardı Atlarını yalnız atlarını cana yakın buldum Öpüp çıkıp gittim yelelerini
47
Sevda değildi bu Sanki bir düştü Sürecek diyordum Sonsuza kadar Takvim yaprağına Ayrılık düştü Aramıza girdi Bu kara duvar Beni bekledinse Yağmurda karda Beni bekledinse Deli rüzgarda Beni bekledinse Yorgun yıllarda Susuz yüreğimde Çiçekler açar Yüzün ay ışığı vuran bir koydu Saçların gecede saman yoluydu İçin güneşlerle dolu doluydu Önce gözlerine gelirdi bahar Beni bekledinse Yağmurda karda Beni bekledinse Deli rüzgarda Beni bekledinse Yorgun yıllarda Susuz yüreğimde çiçekler açar Çorak yüreğimde çiçekler açar
48
Beni Bekledinse Onur Akın......
94
Hazırlayan; Mizgin Taş A-4 Halkla İlişkiler ve Organizasyon 406 11.12.13 SAYGILAR
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.