Sunuyu indir
1
Yarı başkanlık sistemi
Ezgi pamukçu Halkla ilişkiler ve reklamcılık
2
Yarı başkanlık sistemi nedir?
Yarı başkanlık sistemi. Başkanlık sistemi ile parlamenter sistemin karışımıdır. Yürütme gücü halk tarafından seçilen devlet başkanı ile meclis güvenine dayanan hükümet başkanı arasında paylaşılır. Fiili olarak ise yürütmenin başı devlet başkanıdır.
3
DUVERGER’E GÖRE YARI BAŞKANLIK SİSTEMİ TANIMI(1980)
4
SARTORİ(1997)’NİN YARI BAŞKANLIK KISTASI
Sartori (1997), Duverger’in tanımıyla uyumlu başka bir tanım geliştirerek yarı- başkanlık için beş kıstas önermiştir: • Başkan sabit bir süre için, doğrudan veya dolaylı, halk tarafından seçilir. • Başkan, yürütme yetkilerini başbakanla paylaşır (iki başlı otorite yapısı). • Başkan, parlamentodan bağımsızdır, fakat yalnız ve doğrudan yönetme/ hükümet etme yetkisine sahip değildir. Dolayısıyla iradesi, hükümet kanalıyla hayata geçirilir. • Başbakan ve kabinesi, başkandan bağımsız ve fakat parlamentoya bağımlıdır. Hükümet, parlamentonun güven veya güvensizliğine tabidir. Her iki durumda da parlamento çoğunluğunun desteğine ihtiyaç duyar. • İki başlı otorite yapısı, her birimin özerklik potansiyeli devam etmek koşuluyla, yürütme içinde farklı dengelere ve güç ağırlıklarının kaymasına imkân verir
5
Yarı başkanlık sisteminin özellikleri
Yarı başkanlık sistemi bazı özellikleriyle Başkanlık sistemine benzerken, Parlamenter sistemle de benzerlikler taşır
6
İki başlı yürütme Yarı başkanlık sisteminde yürütme organı iki başlı olma özelliğine sahiptir. Bir tarafta Cumhurbaşkanı, diğer tarafta Bakanlar Kurulu bulunur. Bu özelliğiyle parlamenter sistem ile benzerlik taşır.
7
Seçim usulü Yarı başkanlık sisteminde yürütme organının başlarından birisi olan Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir. Bu özelliğiyle Başkanlık sistemi ile benzerlik taşır.
8
Yasamanın güveni Yarı başkanlık sisteminde yürütme organının bir kanadı olan hükümet (bakanlar kurulu) yasama organına karşı sorumludur. Dolayısıyla, kabineyi güvensizlik oyuyla Yasama organı görevden alabilir.
9
YARI BAŞKANLIK SİSTEMİNİN BAŞKANLIK SİSTEMİNDEN FARKI
Başkanlık sisteminden temel farkı yürütme organının iki başlı olmasıdır. yani tek bir başkan yoktur yürütme organı olarak, başkanın görevini(yürütme görevi) bakanlar kurulu ve cumhurbaşkanı üstlenmiştir. başkanlık sisteminden bir diğer farkı ise yürütme organının bir kanadı olan bakanlar kurulunun, yasama organının (meclis, parlamento vs.) güvenine dayanmasıdır. bu durumda yasama organı, mevcut bakanlar kurulunu güvensizlik oyu ile görevden alabilir. istikrarlı bir yönetim biçimi denilir, bu doğrudur; ancak genellikle efektif olamayan bir yönetim biçimi olduğu da karşı iddiadır.
10
Yarı başkanlık sisteminin parlamenter ve başkanlık sistemiyle karşılaştırması
Klasik parlamenter rejim Cumhurbaşkanına sembolik görevler yüklediği halde, yarı başkanlık sisteminde yetki sahası daha geniştir. Örneğin meclisi dağıtabilme, referandum isteyebilme, anayasa konseyi üyelerini atama ve anayasanın 16 maddesi gereği olağanüstü durum ilan ederek yasama, yürütme ve hatta yargı gücünü elinde toplayabilmektedir. Cumhurbaşkanı, dış politika ve savunma konularında da ağırlığa sahiptir. 7 yıl için seçilen Cumhurbaşkanı vatana ihanet dışında mutlak bir sorumsuzluk taşımaktadır. Yasaları onaylayan Parlamento, hükümeti denetleme ve düşürebilme yetkisine sahip olduğu halde, Cumhurbaşkanına karşı denetleme yönünden her hangi bir yetkisi yoktur.
11
Yarı başkanlık sisteminin parlamenter sistemden farkı
Yarı başkanlık sisteminde, tam başkanlıkta olduğu gibi ve parlamenter sistemden farklı olarak cumhurbaşkanı halk tarafından seçiliyor. Buna karşın, hükümetin onayı olmaksızın karar alamıyor. Uygulamada da, tam başkanlık sisteminde olduğu gibi yeterli siyasi etkiye sahip değil. Ancak parlamenter sisteme göre yetkileri daha üst düzeyde ve karar alma süreci daha kısa görülüyor. Türkiye'de de, Cumhurbaşkanı halk tarafından seçildiği için "fiili" olarak "yarı başkanlık" modeli uygulandığı kabul ediliyor.
12
Yarı başkanlık sisteminin en güçlü ve işler olduğu Fransa'da cumhurbaşkanı, parlamenter sisteme göre daha geniş yetkiyle donatılmıştır. Meclis'i dağıtabilme, referandum isteme, Anayasa konseyi üyelerini atama ve anayasanın yetkisiyle olağanüstü durum ilan ederek yasama, yürütme ve yargı gücünü elinde toplayabilme yetkileri bulunmaktadır. Parlamento hükümeti denetleme ve düşürebilme yetkisine sahipken cumhurbaşkanına karşı denetleme yetkisine sahip değildir. Cumhurbaşkanı bakanlar kuruluna da başkanlık edebilir.
13
Yarı başkanlık sistemini UYGULAYAN BAŞLICA ÜLKELER
Bu sistemin tipik ve ilk bilimsel uygulaması Fransa’da mevcuttur. Diğer ülkeler ise Rusya, Çin, Suriye, Portekiz, Finlandiya, Avusturya, İzlanda, İrlanda ve Namibya’dır . Her ülke sistemi kendine göre entegre etmiş fakat sistemin çatısının hemen hemen her ülkede aynı olduğu görülmektedir.
14
YARI BAŞKANLIK SİSTEMİNİN AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI
Temel özelliği iki başlı yürütme yapısı olan yarı-başkanlık sistemi, başkanlık sistemi ve parlamenter sisteme ait birtakım özellikleri bünyesinde taşıması nedeniyle her iki sisteme atfedilen kimi avantaj ve dezavantajları da içinde barındırmaktadır.
15
AVANTAJLARI Yarı-başkanlık modelini savunanlara göre bu sistemin temel avantajı, yarı- başkanlık modelinin temel özelliği olan iki başlı yürütme yapısının rekabet halindeki güçler arasında bir dereceye kadar işbirliğine ve yetki paylaşımına imkân vermesidir.13 Bir ülkede iki karşıt grup arasında şiddetli siyasi çatışma var ise, yarı-başkanlık sistemi gücün paylaşılmasına imkân verir. Bir güç başkanlığı, diğer güç ise başbakanlığı elinde tutabilir.
16
Yarı-başkanlık sistemine atfedilen ikinci avantaj, halk tarafından sabit bir süre için seçilen devlet başkanının, parlamento bölünmüş ve hükümetler istikrarsız olsalar bile, sistemin istikrarını ve meşruiyetini devam ettirebilme potansiyeline sahip olmasıdır. Bu çerçevede, yarı-başkanlık sistemi demokratikleşme sürecine saf parlamentarizme göre daha fazla katkı sunabilir.
17
DEZAVANTAJLARI Yarı-başkanlık modeline yönelik dört önemli eleştiri bulunmaktadır. Bunlardan ilki, başkanlık sistemine yönelik eleştirinin benzeri mahiyettedir. Buna göre, başkanın halk tarafından seçilmesi, siyasi sürecin kişiselleşmesine neden olabilir ve başkanı, kendisini olağan süreçlerin üzerinde görmeye ve hukuk kurallarını hiçe saymaya teşvik edebilir
18
İkinci eleştiri, yarı-başkanlık sisteminin ortaya çıkardığı iki başlı hükümet yapısıyla ilişkilidir. Devlet başkanı ve başbakan arasındaki çekişme, Linz’in ifadesiyle, kaçınılmaz olarak karar almayı geciktirebilecek birçok siyasi manevra ve entrikayla sonuçlanacak ve birbirine zıt politikalara neden olacaktır. Linz, iki başlı yürütme yapısını, yürütme ve asker arasındaki ilişki açısından da sorunlu görmektedir. Hiyerarşik makamların (genelkurmay başkanı, savunma bakanı, başbakan ve başkan) çokluğu nedeniyle asker açısından merkezi öneme sahip hiyerarşik düzen karmaşık hal alabilir
19
Üçüncü eleştiri, devlet başkanı ve başbakanın farklı siyasi partilerden olması durumunda ortaya çıkması muhtemel birlikte yaşama (kohabitasyon) durumu, yani parçalı yürütme yapısı ile ilgilidir. Kohabitasyon, yürütme içinde siyasi tıkanıklığa neden olabilir ve bu durum, demokrasisi tam olarak yerleşmemiş sistemlerde demokrasi dışı müdahalelere zemin hazırlayabilir. Yarı-başkanlığı savunanlar bu durumu, yarışan aktörler arasında yetki paylaşımına imkân verdiği için avantaj olarak görürken, eleştirenler bu durumu sistemin zayıf noktası olarak nitelemektedir
20
Son olarak, başkanın, başbakanın ve herhangi bir siyasi partinin veya parti koalisyonunun parlamentoda çoğunluğa sahip olmadığı durumlarda karşılaşılacak bölünmüş azınlık hükümeti ciddi tehlike içermektedir. Bu durum, bir taraftan parlamento içinde kaygan/istikrarsız koalisyonların/ittifakların ortaya çıkmasına ve hükümet değişikliklerine neden olurken diğer taraftan başkanın müdahalelerine ve mahfuz yetkilerini kullanmasına neden olabilir. Parlamento içi istikrarsızlıklar ve hükümet değişiklikleri, başkana, anayasada öngörülen yetkilerin dışına çıkma anlamında haklılık kazandırabilir ki, sonuçta zarar gören demokratikleşme süreci olur
21
SİYASİ ARKA PLAN Post-komünist ve kolonyal dönem sonrası ülkelerin çoğunun yarı-başkanlığı benimsedikleri 1990’lara kadar, yarı-başkanlık sistemine sahip ülkelerin sayısı oldukça azdır. Siyasi zorunluluklar, siyasi miras (ikili iktidar yapısı) ve özendirme etkisi gibi faktörler sonucu yarı-başkanlık sistemi, 1990’larda anayasa-yapıcılar tarafından en uygun sistem olarak değerlendirilmiştir. Avrupa’daki yerleşmiş demokrasiler ya yaşanan siyasi krizleri aşmak (Finlandiya, Weimar Cumhuriyeti, Avusturya, Fransa ve Portekiz) ya da ulusal bağımsızlığı teyit etmek (İzlanda ve İrlanda) amacıyla yarı-başkanlık sistemine geçmeyi tercih etmişlerdir. Bu ülkelerde yarı-başkanlık modeli tamamen geçici ve beklenmeyen durumlar karşısında geliştirilen bir tercihtir.
22
Her şeyden önce, yarı-başkanlık modeli, başkanlık sistemini savunanlarla parlamenter sistemi savunan siyasi aktörlerin üzerinde uzlaşabilecekleri bir anayasal seçenek olarak gözükmekteydi. Herhangi bir tarafın anayasa yapım sürecini kendi isteği doğrultusunda şekillendiremediği bir ortamda yarı- başkanlık modeli, taleplerin bir kısmının karşılanması ve fakat karşı tarafın tüm taleplerinin gerçekleşmemesi anlamında taraflar açısından onurlu bir netice olarak görülmekteydi. Bu durum, özellikle 1990’larda yarı-başkanlık modelini benimseyen Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ile Fransızca konuşan Afrika ülkeleri için geçerliydi
23
TÜRKİYE’DE YARI BAŞKANLIK TARTIŞMALARI
Türkiye’de parlamenter sistemin terk edilerek bunun yerine yarı-başkanlık veya başkanlık sistemine geçilmesi ile ilgili tartışmalar 1980’lerde başlamıştır. Dönemin Cumhurbaşkanları Turgut Özal ve Süleyman Demirel’in, genelde hükümet sisteminin değişmesi ve özelde cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini savunan açıklamalarıyla, başkanlık ve yarı-başkanlık sistemi zaman zaman siyasi gündemin konusu olmuştur. Hükümet sistemi değişikliği önerilerinin dayanak noktasını, mevcut hükümet sisteminin koalisyon hükümetleri döneminde istikrarsızlıklara yol açtığı ve tek parti dönemlerinde ise özellikle cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu arasında yaşanan sorunlar nedeniyle hükümetlerin iktidar olamadıkları biçimindeki yakınmalar oluşturmaktadır. Bu nedenle kimi siyasetçi ve akademisyenler, parlamenter sistemin ortaya çıkardığı problemlerin hükümet sisteminde yapılacak değişiklikle aşılacağını savunmaktadırlar
24
2007 Anayasa değişikliğiyle cumhurbaşkanının seçilme usulü değiştirilmiş, Cumhurbaşkanının parlamento yerine halk tarafından seçilmesi öngörülmüştür. Kimi yazarlara göre, böylece Türkiye, halen uygulanmış olmasa bile, yarı-başkanlık modeline geçmiştir. Zira anayasa hem halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanı hem de parlamentoya karşı sorumlu bir hükümet öngörmektedir. Elgie de pek çok çalışmasında Türkiye’yi yarı-başkanlık modeli olarak sınıflandırmaktadır yılında Türkiye’de katıldığı bir seminerde, seçilmiş bir devlet başkanı ile yasama sistemi içinden çıkan bir hükümetin ve başbakanın beraber var olduğu yarı- başkanlık sistemlerinin güçlü ve zayıf başkanlı örneklerinin olduğunu belirten Elgie, çift başlı bu sistemde yürütme sorunları ve meşruiyet çekişmeleri olabileceğini ve başkan ile başbakan arasındaki olası çatışmaların sorunlara yol açabileceğini belirtmiştir. Elgie’ye göre, gelişmiş demokrasilerde hükümet sistemleri, demokrasinin sürekliliği için büyük önem taşımamaktadır. Zayıf demokrasilerde ise, demokrasinin sürekliliği bakımından parlamenter sistemler, başkanlık sistemlerinden daha üstündür. Ülkelerin benimsemesi gereken hükümet sistemleri konusunda önerilerde bulunurken son derece temkinli olunması gerektiğini ifade eden Elgie, eğer Türkiye konusunda bir öneride bulunulması gerekiyorsa, zayıf bir devlet başkanlığı kurumunun öngörüldüğü bir parlamenter sistemin ya da zayıf bir başkanın olduğu bir yarı- başkanlık sisteminin daha tercih edilir olacağını vurgulamıştır.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.