ADLİ VE İDARİ SORUŞTURMA SÜRECİNDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN
Advertisements

EKİZELDEN Hukuk Bürosu
 Amaç ve kapsam  MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, kamu kurum ve kuruluşları hariç olmak üzere ondan az çalışanı bulunanlardan, tehlikeli ve çok.
Prof. Dr. Muhammet ÖZEKES
KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI
HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNA YAPILAN SİGORTALI VE İŞYERİ BİLDİRİMLERİNİN BAZI KURUMLARA YAPILMASI GEREKEN.
SAYILI KAMU İHALE KANUNU İLE KAMU İHALE SÖZLEŞMELERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN Şikayet Sistemine Etkileri Nisan 2009 ANTALYA.
4734 Sayılı Kanun Madde 10’da Yer Alan “İhale Dışı Bırakılma Durumları”  İle İlgili Sunulacak Belgeler ve Temin Yerleri.
T.C.K.'da meslek mensubuna uygulanabilecek cezai yaptırımların irdelenmesi Bekir BAYKARA Avukat.
Mükelleflerin İzahat Talepleri
İhalelere Katılmaktan Yasaklama Kararı Verilirken Uyulacak Hususlar Alattin ÜŞENMEZ Mali Hizmetler Uzmanı Alattin ÜŞENMEZ.
AA1. Ölüm ve bedensel zarar
YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ÖĞRENCİ DİSİPLİN YÖNETMELİĞİ
TAM YARGI DAVALARI.
Kurulun İnceleme ve Araştırması
Harcama Yetkilileri.
İCRA TEŞKİLATI Doç. Dr. Mustafa ÇEKER Çukurova Üniversitesi
FİZİKSEL VE CİNSEL İSTİSMARIN YASAL BİLDİRİMİ
3. Oturum Çocuk Cinsel İstismarı İle İlgili Yasal Mevzuat
Mustafa ÖZÜNLÜ Kamu Yönetimi Bilim Uzmanı Mart 2015 Ürgüp/NEVŞEHİR
“KAMU PERSONELİ” Kimdir?
İCRA TAKİBİ TARAFLARI VE TAKİP YOLU DEĞİŞİKLİĞİ
DİSİPLİN 657/ m..
Müracaat ve Şikayetler
METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ DİLEKÇE ve BİLGİ EDİNME HAKKI
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu
Kamu Hizmetine Giriş. Bu hafta neler var...  Kamu Hizmetine Girişte Anayasal İlkeler  Hizmete Girişte Aranan Genel ve Özel Şartlar  Hizmete Alma Politikası.
Nurullah DAVUTOĞULLARI METEOROLOJİ GN.MD. AFYON Kasım 2015
Bilişim Suçlarına Yönelik Mevzuat. İNTERNET ORTAMINDA YAPILAN YAYINLARIN DÜZENLENMESİ VE BU YAYINLAR YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARLA MÜCADELE EDİLMESİ HAKKINDA.
İş Sözleşmesinden Doğan Borçlar
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU
MEMURLARIN YARGILANMASI
4483 SAYILI MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN İLE İLGİLİ SORUN ALANLARI.
2. Ders Sendika Kavramı, Kuruluş, Organlar Yönetici Güvencesi
Bakanlığımız yönetiminde ve kullanımında bulunan taşınmazlar ;
Eşitlik İlkesini Uygula
Ahmet ARDIÇ Tetkik Hâkimi ADANA. - TCK TCK ÖZEL AF - YASAMA DOKUNULMAZLIĞI - DAVA NAKLİ 2.
Soruşturma Türleri ve Getirilen Tekliflerin Uygulanması
İ LK AVUKATA YAZIYLA B İ LG İ VERME YÜKÜMLÜLÜ Ğ Ü.
TOPLU İŞ HUKUKU SENDİKA İŞYERİ TEMSİLCİĞİ
MEMURUN GENEL HAKLARI Uygulamayı isteme hakkı:
İDARİ DAVALAR Tam Yargı Davaları.
1 ALT İŞVEREN İŞÇİLERİNİN KAMUDA İSTİHDAMI MART 2016.
Av. Bilge Aydın Temiz BİLGE AYDIN TEMİZ
“KAMU PERSONELİ” Kimdir?
Temel HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA
VETERİNER HEKİMLİĞİ MEVZUATI
FİNANSAL MUHASEBE I Prof. Dr. Kerim BANAR
YASALAR VE ÖZEL EĞİTİM.
YENİ SAYIŞTAY KANUNUNDA ÖNGÖRÜLEN HESAP YARGILAMASI VE KANUN YOLLARI
İdari Davaların Açılması
Anayasa normlar hiyerarşisinin en üstünde yer alan ve yasama, yürütme ve yargı organlarını bağlayan temel hukuk kurallarını içerir. ANAYASA.
HUKUKUN KAYNAKLARI Hukukun kaynakları, asıl kaynaklar ve yardımcı kaynaklar olarak ikiye ayrılır. Asıl kaynaklar: Yazılı ve yazısız kaynaklar Yardımcı.
Dernek, kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelen kişi topluluğudur. Derneğin unsurları şunlardır: Kişi.
Hesap Verebilirlik ile İlgili Düzenlemeler
Sendikaların Faaliyetleri
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ turizm mevzuatı
FİKRİ VE SINAİ HAKLAR MAHKEMELERİ
İŞ MAHKEMELERİ.
4483 MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
KANUNİLİK İLKESİ HUKUKİ DAYANAĞI KAPSAMI İŞLEVİ
ADLİ PARA CEZASI İNFAZ ŞEMASI
DAVA İŞLEMLERİ 12 – 16 ARALIK 2016.
VIII. Kabul Edilebilirlik İncelemesi
SEÇİMLERDE ADAY OLAN KAMU GÖREVLİLERİYLE İLGİLİ REHBER
III. Bireysel Başvurunun Kapsamı ve Nitelikleri
YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA CEZA SORUŞTURMASI USULÜ
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İç Denetim Birimi
Sunum transkripti:

ADLİ VE İDARİ SORUŞTURMA SÜRECİNDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR

GENEL SORUN ALANLARI Mali tazmin sorumluluğunun yerine getirilmesinin disiplin hukuku kapsamında getirilecek tekliflere etkisi

İdari nitelikli tekliflerde gözetilecek standartlar Hizmetin işleyişi Kamu yararı ve hizmet gerekleri Hizmetin daha iyi ve verimli yapılmasını sağlamak amacı

Kamu görevinin etkinlik ve güvenilirliğinin sarsılması İlgilinin görev ve sorumluluklarını zamanında ve eksiksiz olarak yerine getiremediğinin ortaya konulması  Anayasanın 41. maddesi ve ilgili yönetmelik hükümleri uyarınca aile bütünlüğünün korunmasının gözetilmesi

Kamu Görevlisinin yıpranması (?)

5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 8/c maddesi 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun "Memurların Kurumlarınca Görevlerinin ve Yerlerinin Değiştirilmesi" başlıklı 76. maddesi

Davacının köyün ve ilçenin huzuru için ne gibi sakıncalar yaratacağı hususunun somut olarak ortaya konulamadığı, faaliyette bulunduğu şeklindeki duyumların hukuki değerinin olmadığı ve bu şekliyle içeriği itibariyle hukuki bir delil olarak kullanılması mümkün olmayan doğruluğu kanıtlanmamış istihbarı bilgilere dayanılarak tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. (2. Daire 2004/1822 E., 2005/1657 K.)

Sosyal medya, kişisel Web sayfaları internet medyası, e-mail vb Sosyal medya, kişisel Web sayfaları internet medyası, e-mail vb.elektronik ortam kullanımı, e-okul uygulamalarının disiplin soruşturmasında delil olarak kullanımı sorunu (IP tespiti, log kayıtları, işlem geçmişi)

3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanunun 6 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanunun 6.maddesi dayanak tutularak Makam Onayındaki iddiaların incelenmekten kaçınılması durumu

Madde 6 – Türkiye Büyük Millet Meclisine veya yetkili makamlara verilen veya gönderilen dilekçelerden; a) Belli bir konuyu ihtiva etmeyenler, b) Yargı mercilerinin görevine giren konularla ilgili olanlar, c) 4 üncü maddede gösterilen şartlardan herhangi birini taşımayanlar, İncelenemezler.

Makam Onayına konu hususlar hiyerarşik yetki gereği inceleme konusu dışına çıkarılamaz.

Devlet Memurları Kanununun Cezai kovuşturma ile disiplin soruşturmasının bir arada yürütülmesi başlıklı 131.maddesinin uygulama alanı Yargı Kararlarının Disiplin Soruşturmaları üzerindeki etkisi

Cezai kovuşturma ile disiplin kovuşturmasının bir arada yürütülmesi Madde 131 – Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktiremez. Memurun ceza kanununa göre mahkum olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz

Ceza mahkemesinin vereceği karar bakımından idareyi bağlayan durumlar; Ceza yargılaması sonucunda suçun unsurlarının oluşmadığı Suçun o kişi tarafından işlenmediği Ceza kovuşturmasına konu edinilen maddi olayın gerçekleşmediği gerekçesiyle kamu görevlisinin beraatine karar verilmesi

Disiplin suçu sayılan bir eylemin ceza mahkemesince memur tarafından işlendiğine karar verilirse bu karar disiplin mercilerini bağlar ve idare, mahkemenin kararına rağmen eylemin memur tarafından işlenmediğini iddia edemez.

Kamu görevlisi sadece delil yetersizliği nedeniyle beraat etmişse bu karar idare için bağlayıcı değildir. Buna göre; 1. Mahkemenin verdiği beraat kararı, fiilin memur tarafından işlendiğini belirtmesine karşın suçun unsurları bakımından fiilin yasada öngörülen suçu oluşturmadığı temeline dayanıyorsa disiplin soruşturması yapılabilir.

2. Memurun beraat etmesi ceza hukuku ölçülerine göre yeterli delil bulunmamasına dayanmasına karşın yönetimin elindeki deliller disiplin cezası verilmesi için yeterli kabul ediliyorsa yine memur hakkında disiplin süreci başlatılabilir.

İfadelere başvurulmasının gerekliliği

Disiplin soruşturması kapsamında müşteki ve tüm tanık beyanlarının ayrıca alınması gerekir. Adlî soruşturma kapsamında alınan beyanların dosyaya eklenmesi yeterli değildir. Aksi hâlde verilecek disiplin cezaları idarî yargı tarafından iptal sebebi sayılmaktadır.

Disiplin soruşturmasını başlatma ve icra etme sürecini etkilemeyen başlıca durumlar

Adli makamlar tarafından ceza kovuşturmasına yer olmadığına ilişkin karar verilmesi, Cezanın ertelenmiş olması, Kamu davasını düşüren hallerin ortaya çıkması, Yetkili makamlarca kovuşturma izni verilmemesi

nedeniyle ceza yargılaması yapılamaması, Disiplin suçlarını içeren bir düzenleme getirmeyen sadece mahkumiyet kararını ortadan kaldıran af kanunları, Hükmün açıklanmasının geri bırakılması

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin 4 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125.maddesinin 4.fıkrasındaki ‘Yukarıda sayılan ve disiplin cezası verilmesini gerektiren fiil ve hallere nitelik ve ağırlıkları itibariyle benzer eylemlerde bulunanlara da aynı neviden disiplin cezaları verilir.’ Hükmünde geçen benzer fiil düzenlemesinin temel bir fiil ile bağının kurulması

Disipline aykırı fiil ve halin birden fazla Hükmü ihlal etmesi durumu

Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinde ifade edilen; A-d) Usulsüz müracaat veya şikâyette bulunmak (uyarma) B-a)…kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde… kusurlu davranmak (kınama) B-l) Kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak (kınama)

Lehe olan durum tespit edilmeli Ceza teklifi yalnızca bu tespit üzerinden sonuca bağlanmalıdır.

İlgililere atfedilen disiplin suçunun aynı idari işlem sürecinden doğan fiil, zaman ve hareket bütünlüğü içinde bulunması durumunda ceza tayini

Genel bir fiil tanımı yapılmalı Her bir hareket ayrı mütalaa edilerek fiil bütünlüğü bozulmamalıdır.

Şikayetçi, tanık ve itham edilen ifadeleriyle yetinilip belge düzeyinde inceleme yapılmaması (Araç tahsisi ve kullanımı örneği)

Belge ve ifade bütünlüğü sağlanmalıdır.

Raporların bilgi-belge ve ifadelerin değerlendirilmesi bölümünde subjektif anlatımlara yer verilmesi

Olaylara gözünü kapadığı… gerçeği yok saydığı…’ …manidar bulunmuştur…şüphe uyandırmıştır…güçlü duyumlar elde edilmiştir…vb.

İfadelerin İspat Gücünü Tayinde Göz önünde Bulundurulacak Etkenler

İddiaların yalnızca tanık ifadelerine dayalı ispatının öne çıktığı hallerde; İfadelerin birbirinin desteklememesi ve çelişmesi halinde; hangi yönde kaç ifadenin bulunduğundan ziyade, hangi ifadelerin olayın gerçekleşme şekline ve hayatın olağan akışına uygun düştüğünün irdelenmesi gerekir.

2 kişi arasında geçen ve başka tanık ve delil bulunmayan olaylarda ispat sorunu

ikrar veya teknik takip sonucu elde edilen iletişim tespit tutanağı gibi delillerin elde edilememesi halinde, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi ön plana çıkarılır.

Yargıtay 5. Ceza Dairesinin (E:2003/5889) sayılı kararı doğrulturunda cinsel nitelikli suçlarda somut durumun niteliği gereği bu durumun istisnasının olabileceği değerlendirilmelidir. (Özellikle öğrencilerin ve yaşı küçük kimselerin taraf olduğu durumlar)

Cinsel Nitelikli Suçlarda Yargısal Ölçütler Hiçbir kadının toplumda zor duruma düşmek pahasına, kendi namusunu ortaya koymak suretiyle cinsel tacize uğradığı konusunda iftirada bulunmayacağı Aralarında geçmişe dayanan husumet bulunmaması, mağdurun ifadelerinin baştan sona ve inandırıcı tutarlı olması

Kendi içinde çelişmemesi, mantıksal tutarlılık taşıması, Sanığın mağdurun kendisine iftira atmasını haklı gösterecek ciddi bir argüman ortaya koyamaması

Öğrencilerin ve yaşı küçük kimselerin iddia konusunun (taciz, sarkıntılık vb) detaylarını tam hatırlayamaması sonucu ortaya çıkan ifade farklılıklarının peşinen çelişki olarak görülmemesi gerektiği, kendilerini iyi ifade edememiş olabilecekleri ancak açık ve keskin ifade farklılıklarının çelişki olarak değerlendirilebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

İfadelerin yorumsuz sıralanması yerine konu bazlı gruplandırma yapılması

Rapor ekindeki belgelerin raporda değerlendirilmesi yapılırken eklere toplu olarak referans verilmemesi Dizi pusulası ile evrak sayısı arasında uyum bulunması

Farklı illeri kapsayan onay talebinin aynı onay talep yazısı kapsamında birleştirilmesi uygun mütalaa edilmemektedir.

Aynı fiile iştirak eden, görev yetki ve sorumlulukları aynı düzeyde olan ilgililere farklı teklif getirilmemelidir.

Müfettişlik bilgi ve ihtisası gereğince görüş oluşturulması gereken bir konuda Talim Terbiye Kurulu veya Hukuk Müşavirliği gibi idari birimlerden görüş istenmemelidir.

Sübut bulan iddialar, Mucipli ders denetimi sonunda düzenlenen Öğretmen Denetim Raporundaki değerlendirmelerle uyumlu olmalıdır. (Denetim raporunda puanla yapılan değerlendirmede öğretmenin sübuta eren fiili göz önünde bulundurulmalıdır.

Onay talep yazılarında fiil tanımlanırken; Raporda yer verilmesi gereken detay bilgilerden kaçınılarak genel tanımlayıcı ifadeler kullanılmalıdır. 4483 sayılı Kanun kapsamındaki fiiller, onay talebine aktarılmamalı-izin vermeye yetkili merciilere bildirim yapılmalıdır.

Memuriyet sıfatı sona erenlerin disiplin hukuku açısından konumu

Memuriyet içerisindeki hal ve davranışları nedeniyle bir kamu görevlisine memuriyet sıfatı sona erse bile disiplin cezası verilmesi mümkün iken, memuriyet görevi sona erdikten sonraki dönemde işlediği fiillerden dolayı disiplin cezası verilebilmesi hukuken mümkün bulunmamaktadır. (DANIŞTAY 12. DAİRE E. 2009/7516 K. 2013/6366 T. 18.9.2013)

4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun kapsamında Görevli/yetkili ve sorumlular tespit edilerek buna istinaden rapor tanzim edilmesi hususunun 6.madde kapsamında incelenmesi

Ön inceleme yapanların yetkisi ve rapor Madde 6 – Ön inceleme ile görevlendirilen kişi veya kişiler, …. hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesini de almak suretiyle yetkileri dahilinde bulunan gerekli bilgi ve belgeleri toplayıp, görüşlerini içeren bir rapor düzenleyerek durumu izin vermeye yetkili mercie

sunarlar…Yetkili merci bu rapor üzerine soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine karar verir. Bu kararlarda gerekçe gösterilmesi zorunludur.

İtham edilenlerin ifadelerinin alınması zorunludur.

4483 sayılı Kanun kapsamında Makam Onayına konu iddiaların/Kişilerin değişmesinin Makam Onayı talebine etkisi

Soruşturma izninin kapsamı Madde 8 – Soruşturma izni, şikayet, ihbar veya iddia konusu olaylar ile bunlara bağlı olarak ileride soruşturma sırasında ortaya çıkabilecek konuları kapsar. Soruşturma sırasında izin verilen olay ve konudan tamamen ayrı veya farklı bir suç olarak nitelendirilebilecek bir fiil ortaya çıktığında, yeniden izin alınması zorunludur. Suçun hukuki niteliğinin değişmesi, yeniden izin alınmasını gerektirmez.

Ön inceleme onayının kapsamı Ön inceleme sırasında, onaya konu fiilin hukuki niteliğinin değişmesi Onayda belirtilmeyen memur ve diğer kamu görevlilerin fiili işlediklerinin veya fiile katıldıklarının anlaşılması halinde bunların aynı mercii yetkisinde olmaları kaydıyla yeniden onay alınması gerekmez.

Ancak, bu kişilerin, ön incelemeyle görevlendirilenin üstü olması durumunda bunlar hakkında işlem yapılmaksızın keyfiyet görevlendirme merciine yazılı olarak derhal bildirilir ve alınacak talimata göre hareket edilir.

Disiplin soruşturması sırasında tespit edilen 4483 sayılı Kanun kapsamındaki fiiller nedeniyle takip edilecek usul; Onay talebine konu kılınmamalıdır. İlgili merciie bildirimde bulunulmalıdır.

Ceza Kanunu ve diğer kanunlarda düzenlenen bazı suçlar ve disiplin hukukundaki Görünümleri Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar 1. Cinsel saldırı 2. Çocukların cinsel istismarı 3. Reşit olmayanla cinsel ilişki 4. Cinsel taciz

Cinsel saldırı Cinsel saldırı suçu, ya vücuda organ veya sair bir cisim sokmadan vücut dokunulmazlığının ihlali yoluyla (“basit cinsel saldırı”) (m. 102/1), ya da vücuda organ veya sair cisim sokarak vücut dokunulmazlığının ihlaliyle (“nitelikli cinsel saldırı”) (m. 102/2) işlenebilir.

Kovuşturma: Suçun temel şekline ilişkin soruşturma ve kovuşturmanın yapılması, mağdurun şikâyetine bağlı tutulmuştur. Cinsel saldırı suçu, zincirleme suç (m. 43/3) hükümlerinin uygulanmasından istisna tutulmuştur.

Cinsel saldırının nitelikli hali 102. maddenin 2 Cinsel saldırının nitelikli hali 102. maddenin 2. fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre, vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilen cinsel saldırılar bu suçun nitelikli halini oluşturmaktadır.

Kovuşturma: Nitelikli cinsel saldırı suçu re’sen kovuşturulan bir suçtur. Buna karşın, eşler arasında işlenen cinsel saldırı suçunun takibi şikayete bağlanmıştır

Çocukların cinsel istismarı Cinsel istismar;  a) Onbeş yaşını tamamlamamış çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış b) Onbeş yaşını tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış

Onbeş yaşını tamamlamış algılama yeteneği gelişmiş ve fakat on sekiz yaşını tamamlamamış çocuklara karşı cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış

Onbeş yaşını tamamlamış ve algılama yeteneği gelişmiş çocuklara karşı rıza üzerine gerçekleştirilen cinsel davranışlar madde kapsamında cezalandırılan suçu oluşturmamaktadır.

Kovuşturma: Cinsel istismar suçunun gerek basit şekli gerekse nitelikli şekli re’sen kovuşturulmaktadır.

Cinsel istismar suçunda zincirleme suç (m Cinsel istismar suçunda zincirleme suç (m. 43/3) hükümleri uygulanmayacaktır. Buna göre, bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerek aynı çocuğa karşı değişik zamanlarda gerçekleştirilen, gerekse tek fiille birden fazla kişiye karşı aynı zamanda işlenen cinsel istismar fiilleri bakımından gerçek içtima hükümleri uygulanarak, her bir ihlal bağımsız suç olarak cezalandırılacaktır

Reşit olmayanla cinsel ilişki Madde 104- (1) Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunmak.

Kovuşturma: Şikayete tabi. Suçun mağdur ile arasında evlenme yasağı bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, re’sen. (şikâyet aranmaksızın)

Suçun, evlat edineceği çocuğun evlat edinme öncesi bakımını üstlenen veya koruyucu aile ilişkisi çerçevesinde koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaz.

Cinsel taciz Bir kimseye karşı vücut dokunulmazlığını ihlal etmeden cinsel amaçlı davranışların gerçekleştirilmesi bu suçun maddi unsurunu oluşturmaktadır. Örneğin; Bir kişiye karşı cinsel amaçlı olarak söz atmak, ıslık çalmak, cinsel ilişki teklifinde bulunmak, tenasül uzvunu göstermek veya soyunmak şeklindeki hareketler

Kovuşturma usulü: Cinsel taciz suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikâyetine bağlıdır.

MOBBİNG Mobbing kavramının kökeni, Latince kararsız kalabalık anlamındaki mobile vulgus kavramına dayanır. Mobbing kavramı yerine İngilizcede bullying kavramı da kullanılabilmektedir. Bullying, zorlamak, kabadayılık, zorbalık anlamlarına sahiptir.

Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da ise mobbing kelimesi iş yerlerindeki eylemler için, bullying ise okul ortamındaki eylemler için kullanılmaktadır. Türkiye için de bu durum geçerlidir. Okul kapsamındaki eylemler zorbalık olarak, iş yerlerindeki fiiller ise mobbing olarak adlandırılmaktadır.

Türk Dil Kurumu, mobbing kelimesine karşılık olarak bezdiri kelimesini kullanmaktadır.

Geniş anlamda mobbing, işyerindeki duygusal taciz, saldırı, psikolojik taciz gibi anlamlar taşımaktadır.

19 Mart 2011 tarihli, 2011/2 sayılı, “İşyerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi” başlıklı Başbakanlık genelgesinde ise; Kasıtlı ve sistematik olarak belirli bir süre çalışanın aşağılanması, küçümsenmesi, dışlanması, Kişiliğinin ve saygınlığının zedelenmesi, kötü muameleye tabi tutulması, yıldırılması ve benzeri şekillerde ortaya çıkan psikolojik taciz.

Yargı Kararlarında Psikolojik taciz kavramı, işyerinde bireylere üstleri, eşit düzeyde çalışanlar ya da astları tarafından sistematik biçimde uygulanan her tür kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama gibi davranışları içermektedir. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2007/9154; K. 2008/13307; T. 30.5.2008)

Ülkemizde yaygın olarak kullanılan ifadesiyle “işyerinde psikolojik taciz” (mobbing); sistemli bir şekilde, süreklilik arzeden bir sıklıkta çalışanı sindirme maksadı ile kişinin özgüvenine uygulanan psikolojik ve hatta fiziksel saldırgan davranışı ifade etmektedir.

Başka bir ifade ile işyerinde bir veya birkaç kişinin, istenmeyen kişi olarak ilan ettikleri kişiyi, dışlayarak sözlü ya da fiziksel tacizde bulunarak mutlak itaate zorlamak, yıldırmak ve bezdirmektir.

Mobbingi, bir veya bir grup işçinin aynı işyerindeki bir başka işçiye zarar vermek amacıyla sistemli ve süreklilik arz edecek biçimde küçümseyici, aşağılayıcı, dışlayıcı ve korkutucu hareketler bütünü olarak da tanımlamak mümkündür.

Öğretide genel olarak mobbing kapsamına giren durumlar; kendini göstermeyi engellemek; sözünü kesmek, yüksek sesle azarlamak, sürekli eleştiri, çalışanın iş ortamında yokmuş gibi davranılması, çalışanların ve işverenlerin işçiyle konuşmaması,

İletişimin kesilmesi, asılsız söylenti, hoş olmayan imalar, nitelikli iş verilmemesi, anlamsız işler verilip sürekli yer değiştirilmesi, ağır işler verilmesi, fiziksel şiddet tehdidi, cinsel taciz, mağduru çalışma yaşamında yalnızlaştırma, alaya alma gibi davranışlar olarak belirlenmiştir (9. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2010/38293; K. 2013/5390; T.12.02.2013)

Hukuki Dayanaklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu V. İşçinin kişiliğinin korunması 1. Genel olarak MADDE 417- İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla,

özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak;

işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür. İşverenin yukarıdaki hükümler dâhil, kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya

kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir.

4857 sayılı İş Kanununun “Eşit davranma ilkesi” başlıklı 5 inci maddesi, “Çalışma koşullarında değişiklik ve iş sözleşmesinin feshi” başlıklı 22 nci maddesi, “İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlıklı 24 üncü maddesi, • “İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlıklı 25 inci maddesi.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 1) Devlet Memurları Kanununun “Davranış ve işbirliği” başlıklı 8 inci maddesi, 2) “Amir durumunda olan devlet memurlarının görev ve sorumlulukları” başlıklı 10 uncu maddesi

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri açısından hukuksal görünüm 96. maddesindeki Eziyet (m.96) Cinsel Taciz (m.105), Tehdit (m.106) , Şantaj (m.107) , İş ve çalışma hürriyetinin ihlali (m.117) , Ayırımcılık (m.122) , Hakaret (m.125) , 123.maddesindeki Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma (m.123)

Haberleşmenin engellenmesi (m.124), Haberleşmenin gizliliğini ihlal (m.132), Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması (m.133), Özel hayatın gizliliğini ihlal (m.134), Kişisel verilerin kaydedilmesi (m.135).

2011/2 sayılı İşyerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi konulu Başbakanlık Genelgesi

Yargı Kararları Mobbing konusunda verilen ilk yargı kararı Ankara 8. İş Mahkemesi’nin 2006/19 E. ve 2006/625 K. sayılı ilamı olarak kabul edilmektedir. Karar kapsamında mahkeme, işverenin işçiden bir yıl içerisinde beş kez yazılı savunma istemesini ve işçiyi aşağılayıcı, küçük düşürücü

davranışlarda (yüksek sesle emir vermek, hakaret etmek gibi davranışlarda) bulunmasını mobbing uygulaması kapsamında değerlendirmiştir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2007/9154; K. 2008/13307; T. 30.5.2008

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2008/375; K. 2009/15531; T. 2.6.20094

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2010/35500; K. 2012/44486; T. 27.12.2012

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 2013 tarihli E. 2013/1659; K. 2013/2801; T Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, E. 2012/24019; K. 2013/17421; T.12.07.2013 . Danıştay 8. Daire, E. 2008/ 10606; K. 2012/ 1736

Sakarya 1. İdare Mahkemesi, E. 2010/474; K. 2011/187

Davacının yaptığı iş, mezuniyeti ve kariyeri dikkate alındığında; olumsuz koşullar taşıyan, kapısı dahi olmayan bu yerde çalışmaya zorlanması açıkça mobbing uygulaması olup, işini kaybetme korkusuyla belli bir süre çalışmanın süreklilik arz eden bu uygulamayı kabul anlamına gelmeyeceği açıktır. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2010/1911; K. 2012/11638 ; T. 5.4.2012)

İşyerinde çalışan bir şoförle aralarında bir ilişki olduğu yolunda doğruluğu ispatlanamayan bir kısım asılsız isnatlara maruz bırakıldığı, tüm bu uygulamaların davacı açısından yıldırma (mobbing) olarak kabulünün gerektiği, (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2010/35500; K. 2012/44486; T. 27.12.2012)

İncelemede kalan disiplin raporlarının şikayete konu olması ve yeniden incelenmesi "... Kamu hizmetinin belli bir düzen içerisinde yürütülmesi için gerekli önlemlerden olan disiplin cezası, niteliği gereği öteki idari işlemlerden farklıdır. Disiplin cezası vermeye yetkili organlar, bu organların oluşumu, çalışma usulü, karar oluşturulması, bu kararlara itiraz ve bütün bu sürecin her aşaması için öngörülen süre koşulları ile

disiplin cezası işlemi sıkı şekil şartına bağlı olarak uygulanabilmektedir. Bu özellik, disiplin cezasının yeni bir idari işlemle ortadan kaldırılmasına engeldir. Ceza ancak bir yargı kararı yahut yasama tasarrufu ile iptal edilebilir veya

ancak disiplin cezasının ağırlığına göre, belli süreler geçtikten sonra sicil dosyasından silinmesi atamaya yetkili amirden istenebilir…” (Danıştay 8.Dairesi'nin 12/10/1988 tarihli ve 1998/4988 esas, 1998/3015 sayılı kararı)

İnceleme raporu sonunda kesinleşmiş bir disiplin cezası söz konusu olmadığından zamanaşımı süresi içinde yeni bilgi, belge ve bulgu ileri sürülmesi koşuluyla yeniden inceleme-soruşturma yapılabilir.

Zamanaşımı süreleri ile Makam Onayı alınması arasındaki ilişki Madde 127 – (Değişik: 12/5/1982 - 2670/33 md.) Bu Kanunun 125 inci maddesinde sayılan fiil ve halleri işleyenler hakkında, bu fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren;

a) Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında bir ay içinde disiplin soruşturmasına, b) Memurluktan çıkarma cezasında altı ay içinde disiplin kovuşturmasına,

Başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar. Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar.

İdarenin fiil veya hali öğrenme tarihi itibariyle disiplin içerikli bir işlem başlatması bir aylık zamanaşımı süresine uygun davrandığı anlamına gelir. Makam Onayı alınması bir şart olarak öne sürülemez.

Disiplin cezasının idare mahkemesince iptali üzerine, yeniden disiplin cezası verilmesi Konusu

Disiplin cezasının idare mahkemesince iptali üzerine, yeniden disiplin cezası verilmesi gerektiği durumda, 2 yıllık ceza verme zamanaşımı süresi kuralı işletilemez. İdare, mahkemenin karar gerekçesine uygun davranarak usuli eksikliği gidermek suretiyle ceza tayininde bulunabilir.

Ancak işlem ihdası, yargı kararının idareye tebliğ tarihinden itibaren 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunundaki süre kayıtlarına uygun gerçekleştirilmelidir.

"... İdarelerin 657 sayılı Kanunda saptanmış olan zamanaşımı süreleri dışında disiplin cezası vermesi mümkün bulunmamaktadır. Ancak ilgili idarenin süresi içinde disiplin cezası vermesiyle zamanaşımı süresinin kesileceği açık

olup böyle bir durumda disiplin cezasının idarî yargı yerince aynı konuda yeniden işlem tesisini gerektirecek biçimde iptali üzerine zamanaşımı süresinin yeniden işletilmesi de olanaksız bulunmaktadır..." (Danıştay 8. Dairesi'nin 07/10/1996 tarihli ve 1996/3070 esas, 1996/2443 sayılı kararı)

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/E-g maddesinde yer alan Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak fiilinin 48/A-5 maddesi ile ilişkisi

Madde 48 – (Değişik: 12/5/1982 - 2670/14 md.) 5. (Değişik: 23/1/2008-5728/317 md.) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin

güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…)(1) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/E-g maddesinde yer alan ‘Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketler’ ifadesinin aynı Kanun’un 48/A-5 maddesinde geçen suçlarla sınırlı olarak anlaşılmaması gerekir.

Örnek suçlar cinsel istismar, cinsel saldırı, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, parada sahtecilik, fuhuş, soruşturmanın gizliliğini ihlal, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve kurulan örgüte üye olmak suçları vb. suçlar da 125/E-g maddesi kapsamında sayılmalıdır.

"... İnfaz ve Koruma Memuru olan davacının 'Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak' suçundan sübuta eren eyleminin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/E-g maddesi kapsamında utanç verici hareketler olarak değerlendirilip Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılması yolunda tesis edilen dava konusu işlemde,

usûl ve yasaya aykırılık bulunmadığı yönündeki usûl ve yasaya aykırılık bulunmadığı yönündeki .... idare mahkemesinin kararının onanmasına..." (Danıştay 12. Dairesi'nin 23/05/2008 tarihli ve 2006/1541 esas, 2008/3078 sayılı kararı)

Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiil ve haller kapsamında; 125-D/a) maddesindeki göreve sarhoş gelmek, görev yerinde alkollü içki içmek fiilinin delillendirilmesi

Adalet Bakanlığı görüşü: 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/D-a maddesi uyarınca göreve sarhoş gelmek suçundan disiplin cezası verilebilmesi için memurun en az 0,20 promil alkollü olduğunun tespit edilmesi, tespitin yapılamaması hâlinde tanık beyanları ile alkollü olduğunun belirlenmesi gerekir.

657 sayılı kanunun 125 D/h maddesinde düzenlenen ‘Ticaret yapmak veya Devlet memurlarına yasaklanan diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunmak’ fiilinin soruşturulması ve ceza teklifi bulunulmasına ilişkin esaslar

Bir ticari şirket yapılanmasında ortaklık kaydı olsa bile yönetim kurulunda görev alınmamışsa ticari faaliyet kapsamında değerlendirme yapılarak kademe ilerlemesi durdurulması cezası verilemez.

Anonim şirketin esas sözleşmesinde veya limited şirketin şirket sözleşmesinde şirketi idare ve temsil edecek kişiler arasında sayılmamak, Bu şirketlerin yönetimi ile denetiminde görev almamak, kaydıyla 657 sayılı Kanuna tabi Devlet memurunun anonim veya limited şirket ortağı olmasında yasal açıdan bir sakınca olmadığı değerlendirilmektedir. (DPB Görüşü)

Limited şirket ortağı olmanın ticaretle uğraşmak sayılamayacağı, bu nedenle 657 sayılı Kanunun 12/D-h maddesine göre disiplin cezası verilemeyeceği (D12D Esas : 2002/3538Karar 2003/1197Tarih : 28.04.2003)

657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak görev yapan personelin televizyon kanallarında yayınlanan dizilerde rol alıp alamayacağı hususu

657 sayılı Kanunun ‘Davranış ve işbirliği’ başlıklı 8 657 sayılı Kanunun ‘Davranış ve işbirliği’ başlıklı 8.maddesinde geçen : ‘Devlet memurları, resmi sıfatlarının gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını hizmet içindeki ve dışındaki davranışlarıyla göstermek zorundadırlar.’ hükmüne uygun davranılması,

Söz konusu faaliyetin mesai saatleri dışında icra edilmesi, Bu faaliyetten ticari kazanç sağlanmaması, Herhangi bir akid ile işverene bağlanılmaması,

Sosyal güvenlik kuruluşlarından biriyle ilişkilendirilmemesi, Bu faaliyetin; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28 inci maddesinde düzenlenen;

“Memurlar Türk Ticaret Kanununda göre (Tacir) ve (Esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar. (Görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç.)

Memurların üyesi oldukları yapı, kalkınma ve tüketim kooperatifleri ile kanunla kurulmuş yardım sandıklarının yönetim ve denetim kurulları üyelikleri görevleri ve özel kanunlarda belirtilen görevler bu yasaklamanın dışındadır” hükmü dışında olması hallerinde belirtilen faaliyet icra edilebilir.

Memurun/Personelin Ankara Devlet Tiyatrosu Müdürlüğüne bağlı olarak sahnelenen tiyatro oyununda Misafir Sanatçı olarak görev alması

Söz konusu faaliyetin 5846 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi, mesai saatleri dışında icra edilmesi, bu faaliyetten ticari kazanç sağlanmaması,

herhangi bir akit ile işverene bağlanılmaması sosyal güvenlik kuruluşlarından biriyle ilişkilendirilmemesi halinde mümkün olabileceği düşünülmektedir (DPB, 26/09/2013-18060).

Müzik öğretmeni olarak görev yapan memurun Türk Sanat Müziği albümü yapma, bu eserlerle ilgili kliplerde oynama, televizyon ve radyo programlarına konuk olma, aynı yada başka il ve ilçelerde yapılacak olan etkinliklere katılabilmesi hususunun incelenmesi

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun Ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağı” başlıklı 28 inci maddesine aykırı hareket etmemesi Madde 28 – (Değişik: 30/5/1974 - KHK - 12; Değiştirilerek kabul: 15/5/1975 - 1897/1 md.)

Memurlar Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (Esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar. (Görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç).

Memurlar, mesleki faaliyette veya serbest meslek icrasında bulunmak üzere ofis, büro, muayenehane ve benzeri yerler açamaz; gerçek kişilere, özel hukuk tüzel kişilerine veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ait herhangi bir iş yerinde veya vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışamaz.

söz konusu faaliyetin mesai saatleri dışında icra edilmesi, bu faaliyetten 5846 sayılı Kanun kapsamında elde edilen mali haklar haricinde herhangi bir ticari kazanç sağlanmaması, herhangi bir akit ile işverene bağlanılmaması,

sosyal güvenlik kuruluşlarından biriyle ilişkilendirilmemesi bu faaliyetin hukuki statüsü ve ilgili mevzuatı bakımından yukarıda yer verilen madde hükmünde belirtilen yasaklar haricinde bir faaliyet olarak değerlendirilmesi halinde mümkün olabileceği düşünülmektedir (DPB; 21/01/2014-23850).

Devlet memurunun TRT Ankara Radyosu Radyo1 kuşağında yayınlanmak üzere milletvekillerinin konuk edileceği ve onlarla siyaset dışı yaşamlarının konuşulacağı bir program yapıp yapamayacağı

Devlet Memurları Kanununun "Ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağı" başlıklı 28 inci maddesine, Tarafsızlık ve devlete bağlılık" başlıklı 7 nci maddesine, "Davranış ve işbirliği" başlıklı 8 inci maddesinin birinci fıkrasına, "Basına bilgi veya demeç verme" başlıklı 15 inci maddesinde yer alan hükümlerine riayet edilerek

söz konusu faaliyetin 5846 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi, mesai saatleri dışında icra edilmesi, bu faaliyetten ticari kazanç sağlanmaması, herhangi bir akit ile işverene bağlanılmaması sosyal güvenlik kuruluşlarından biriyle ilişkilendirilmemesi halinde mümkün olabileceği düşünülmektedir (DPB; 23/01/2014-197).

Memurun mesleği dışında göreviyle ilgili olmayan konularda köşe yazarlığı yapması ve eser telif etmesi konularının disiplin hukuku yönünden incelenmesi

Devlet memuru olarak görev yapan personel; bir gazetede hizmet akdine bağlı olarak köşe yazarlığı yapamaz. 657 sayılı Kanunun ödev ve sorumluluklar ile yasaklara ilişkin hükümlerine riayet etmek kaydıyla 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında eser çıkarabilir. mezkur Kanun kapsamında eser çıkarması disiplin suçu sayılamaz.

Devlet memuru, kitabın yazarı olarak ismi ile birlikte kariyer unvanını ve görev yaptığı kurumun adının kullanabilir.

Yazılarında herhangi bir siyasi parti; kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef alıp alamaz. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Basına bilgi veya demeç verme” başlıklı 15 inci maddesine aykırılık teşkil edecek nitelikte bilgi açıklayamaz. (31/05/2012-8276;29.3.2010-5574; 16/10/2006-20104 sayılı DPB Görüşleri)

Milli Eğitim Bakanlığında halen öğretmenlik görevi ile birlikte avukatlık mesleğini de yürütenlerin, adı geçen Bakanlık aleyhine açılan davalarda karşı tarafın vekili olarak avukatlık mesleğini icra edip edemeyecekleri

Avukatlıkla birleşebilen işleri yapanların görev yaptıkları kurum ve kuruluşlar aleyhine dava ve iş takip etmelerini yasaklayan düzenleme dikkate alındığında, 1136 sayılı Kanunun Geçici 20 nci maddesi kapsamında öğretmenlik görevi ile avukatlık mesleğini birlikte yürütenlerin de çalıştıkları kurum aleyhine dava ve iş takip edemeyecekleri mütalaa edilmektedir (25/02/2014-1313).

Soruşturma İşlemlerinde Tebligat

Hakkında soruşturma yapılan memurun adresi tespit edilemezse Tebligat Kanunu’nun 21.maddesi uyarınca, MERNİS adresine tebligatta bulunulur. MERNİS adresi sistemde kayıtlı değilse, aynı kanunun 35. maddesine göre ilânen tebligat yapılması yeterlidir.

Devlet memurluğundan çıkarma 125-E/d) - Özürsüz olarak (...) bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek fiiline ilişkin soruşturma usulü

20 gün devamsızlığın tam gün olarak hesaplanması gerekir. Görevden uzak kalınan saatlerin gün hesabına bölünerek 20 gün tespiti yapılması uygun değildir.

20 günlük göreve gelmeme süresi; takvim yılına göre değil son göreve gelmeme tarihinden itibaren geriye dönük olarak son 1 yıl içerisindeki göreve gelmeme süreleri dikkate alınarak hesaplanır.

Sendikal Faaliyet kapsamında yürütülen disiplin soruşturmaları

Sendikal faaliyetlerin İncelenmesinde başvurulacak hukuki dayanaklar Anayasal dayanaklar (10,36,40, 51,54 90. maddeler)

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu Sendika kurma: Madde 22 – (Mülga: 23/12/1972 - KHK - 2/5 md.; Yeniden düzenleme: 12/6/1997 4275/1 md.) Devlet memurları, Anayasada ve özel kanununda belirtilen hükümler uyarınca sendikalar ve üst kuruluşlar kurabilir ve bunlara üye olabilirler

Toplu eylem ve hareketlerde bulunma yasağı: Madde 26 – (Değişik: 12/5/1982 - 2670/10 md.) Devlet memurlarının kamu hizmetlerini aksatacak şekilde memurluktan kasıtlı olarak birlikte çekilmeleri veya görevlerine gelmemeleri veya görevlerine gelipte Devlet hizmetlerinin ve işlerinin yavaşlatılması veya aksatılması sonucunu doğuracak eylem ve hareketlerde bulunmaları yasaktır.

Avrupa İnsan hakları Sözleşmesinin Dernek Kurma ve Toplantı Özgürlüğü başlıklı 11. maddesi İnsan Hakları Evrensel Bildirisi Avrupa Sosyal Şartı Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Sözleşmeleri AİHM Kararları

1999/44 sayılı Başbakanlık Genelgesi

Anayasa Mahkemesi Kararları 18/09/2014 tarihli ve 2013/8463 sayılı karar 06/01/2015 tarihli ve 2013/8516 sayılı karar

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 22/05/2013 tarihli ve 2009/63 esas ve 2013/1998 sayılı kararı

Yargı kararları, sendikanın kuruluş amacına uygun maksatla yapılan toplantı, gösteri v.b. faaliyetlere katılmanın sendika üyesi kamu personeli açısından sendikal faaliyet olarak nitelenmesi ve disiplin cezası uygulanmaması yönündedir.

D.8. D. E. 1997/4334 K. 1998/4242 T. 10.12.1998 D.11.D. E. 2002/871 K. 2005/861 T. 28.02.2005, D.12D. E. 2002/3743 K. 2002/4272 T. 16.12.2002

Yargı Kararları D.12.D. E. 2004/4209 K. 2004/4148 T. 20.12.2004,

Haksız tahrik ve karşılıklı hakaret durumlarının disipline aykırı fiillere etkisi

Haksız tahrik ve karşılıklı hakaret, fiilin ortaya çıkış şekline etki ettiğinden ceza hukuku hükümleri ve genel hukuk ilkeleri gereği bu durum ceza tayininde göz önünde bulundurulmalıdır.

Suç ve cezada lehe olan normun uygulanması kuralının disiplin cezaları yönünden de geçerliğinin incelenmesi

Ceza Hukuku kökenli bir ilke olan lehe olan hükmün uygulanması ilkesi; işlendiği zamanın hukuki normları uyarınca suç sayılan bir fiil sonradan yürürlüğe giren bir düzenleme ile suç olmaktan çıkarılmış bulunuyorsa veya sonradan yürürlüğe giren düzenleme suçun işlendiği zaman mevcut olan düzenlemeye göre suçlunun lehinde ise, sonraki normun daha önce işlenmiş olan fillere uygulanmasını öngörmektedir.

fiilin işlendiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan mevzuat ile daha sonra yürürlüğe giren mevzuat hükümleri farklı ise disiplin cezası ile cezalandırılacak olan kişilerin lehine olan mevzuat hükmü dikkate alınmalıdır. (Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu Esas No : 2008/3476 Karar No : 2012/2256 Danıştay Dergisi Yıl: 2013 Sayı 133 Danıştay 12. Daire Esas No : 2008/5948 Karar No : 2011/2591 Danıştay Dergisi Yıl: 2012 Sayı 128)

Disiplin cezalarında “adil denge ilkesinin uygulanması İdarelerin memur hakkında tesis ettiği disiplin cezası ile ilgilinin eylemi arasında adil bir denge kurulurken; olayın oluş biçimi, ilgilinin suç kastının bulunup bulunmadığı ve

irade dışı etkenlerin eylemin meydana gelmesine etkisi gibi hususlar göz önünde bulundurulmalıdır. (Danıştay 12. Daire Esas No : 2009/6013 Karar No : 2012/1684 Danıştay Dergisi Yıl: 2012 Sayı 130)

Ceza yargılamasında kullanılamayan veya kullanılmayan bir kısım delillerin disiplin soruşturması ve yargılamasında kullanılabilmesi

Disiplin soruşturması ve yargılaması, ceza soruşturma ve kovuşturmasından bağımsız ve ayrıdır.

Bu nedenle, ceza soruşturması ve kovuşturması sırasında kullanılamayan veya kullanılmayan bir kısım delillerin disiplin soruşturması ve yargılaması sırasında kullanılmasında hukuka aykırı bir durum olmadığı gibi, disiplin hukukunda kimi durumlarda kanaatin yeterli olması nedeniyle, bunu yasaklayan bir düzenlemeye de yer verilmemiştir. (Danıştay 12. Daire Esas No : 2010/64 Karar No : 2011/474 Danıştay Dergisi Sayı: 126)

Muhakkik görevlendirmelerinde dikkat edilecek hususlar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda disiplin soruşturmasını yapacak kişilerin kimler olacağı konusunda açık hüküm bulunmamaktadır.

Ancak; soruşturmacının soruşturulan kişinin üstü, bu mümkün değilse dengi statüsünde olan muhakkikçe yürütülmesi gerektiği yargısal içtihatlarla kabul edilmiştir.

Öte yandan, disiplin soruşturmalarında iddia konusu suçların sübuta erip ermediği hususunda soruşturulanların görev yaptığı kurumun yapısı, mevzuatı, yürütülen hizmetin niteliği dikkate alınarak sonuca ulaşılacağından soruşturmacının kurumun sözü edilen özelliklerini bilmesi, bir başka deyişle o kurumda görev yapmasının kamu hizmetinin en iyi şekilde yürütülmesi ilkesine de uygun düşeceği tabiidir. (Danıştay 12. Daire Esas No : 2010/5479 Karar No : 2013/6665 Danıştay Dergisi Yıl: 2013 Sayı 134)

Savunma Hakkının Kapsamı Disiplin cezaları ile ilgili olarak savunma hakkı kullandırılmadan disiplin cezası verilmesi hukuken mümkün değildir. savunma hakkının hukuka uygun şekilde kullanılabilmesi için de, ilgili kamu görevlisinin hakkındaki iddiaları, bu iddiaların dayandığı delilleri,

Üzerine atılı fillerin hukuki nitelendirmesini ve önerilen disiplin cezasını bilmesi gerekir. (Anayasa Mahkemesinin 14.7.1998 günlü, 1997/41, 1998/47 sayılı Kararı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu Esas No : 2007/1846 Karar No : 2011/66 Danıştay Dergisi Yıl: 2012 Sayı 128)

Hürriyeti bağlayıcı bir cezanın infazı nedeniyle cezaevinde bulunan bir devlet memuru, infaz süresince aylık ve diğer özlük haklarından yararlandırılabilir mi?

Hürriyeti bağlayıcı bir cezanın infazı nedeniyle cezaevinde bulunan kişinin, infaz süresince kamu hizmetlerinden de yasaklı bulunduğu göz önüne alındığında bu durumdaki kişilerin infaz süresince Devlet memuru olmalarına veya Devlet memurluğu statüsünü sürdürebilmelerine hukuken olanak bulunmamaktadır.

Bu durumda, Devlet memurunun hizmet ilişkisi, cezasının infazı süresince askıda bulunur. Memur, hükümlülük süresinin sona ermesinden sonra göreve iade edilmek suretiyle memuriyet statüsünü yeniden kazanır. Bu durum, memur hukuku içinde yer alan memur güvenliği ilkesinin bir gereğidir.

Hürriyeti bağlayıcı bir cezanın infazı süresi içinde memur statüsünü taşımayan bir kişi, yasalarla memurlara tanınan haklardan yararlanabilmesi imkan dahilinde değildir. Söz konusu kişi, belirtilen süre zarfında aylık ve diğer özlük haklarından da faydalanamaz. (Danıştay 2. Daire Esas No : 2008/2973 Kara No : 2012/622 Danıştay Dergisi Yıl: 2013 Sayı 133)

Soruşturmacıların, düzenledikleri rapordan sorumlulukları

soruşturmacıların, soruşturma usulüne ilişkin olarak belirlenmiş kurallara uyarak tamamladıkları soruşturmada ulaştıkları sonuç bir teklif niteliğinde olup ilgililerin hukuki durumuna etki eden işlemler ise disiplin cezası vermeye yetkili amirler tarafından oluşturulmaktadır.

Yargısal içtihatlarla disiplin cezalarının hazırlayıcı işlemi niteliği taşıyan soruşturma raporlarının kesin ve yürütülebilir nitelikte işlemler olmaması nedeniyle idari davaya konu edilemeyeceği belirlenmiştir.

Bu bakımdan, soruşturmacılar, soruşturmayı yürütürken; yanlı, kasıtlı veya görev gereklerine aykırı davranmadıkları sürece, soruşturma sırasında elde ettikleri delillere göre oluşan görüşleri nedeniyle sorumlu tutulması, hukuken kabul edilebilir bir sonuç değildir. (Danıştay 8. Daire Esas No : 2010/4870 Karar No : 2012/5019 Danıştay Dergisi Yıl: 2012 Sayı 131)

Bir öğrenciye karşı şiddet uyguladığı soruşturma ve yargı kararıyla saptanan bir yönetici hakkında idari teklif getirilebilir mi?

bir öğrenciye karşı şiddet uyguladığı yapılan idari soruşturma ve yargı kararı ile sabit olan yönetici, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun da belirtilen niteliklere sahip birey yetiştirilmesi amacıyla bağdaşmayan tutum ve davranışları nedeniyle

idarecilik görevinden alınarak, başka bir okula öğretmen olarak atanmasına ilişkin idari işlemde hukuka aykırı bir durumun olmadığı sonucuna varılmıştır. (Danıştay 2. Daire Esas No : 2008/1091 Karar No : 2009/4153, Danıştay Dergisi Sayı: 123)

İlginize teşekkürler