PSİKANALİZM.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Psikolojinin Konuları
Advertisements

KÜYEREL BAĞLAMDA KADIN
ÜNİVERSİTEYE UYUM SÜRECİ
Hazırlayan: Öğr.Gör. Funda YORULMAZ
A-BİLİŞSEL GELİŞİM İlk İki Yılda Görülen Bilişsel Gelişim : Bebek doğumunun ilk gününden itibaren çevresini keşfetme çabasına başlar. Keşif çabasında.
ÖĞRETİM İLKE VE YÖNTEMLERİ EGIT215
KİMLİK GELİŞİMİ VE KENDİNİ KABUL
TOKİ ŞEHİT MUSTAFA DOLUMAY ANAOKULU
İŞBİRLİĞİNE DAYALI ÖĞRETİM YAKLAŞIMI. İşbirliğine dayalı öğrenme; öğrencilerin sınıf ortamında küçük karma guruplar oluşturarak (cinsiyet, başarı durumu,
5. BÖLÜM KİŞİLİK GELİŞİMİ
Kişilik Bozukluklarında Tedavi ve Sağaltım
Psikoanalitik Aile Terapisinin Hedefleri
PSİKOLOJİ VE PSİKİYATRİDE TEMEL KAVRAMLAR
Nesne İlişkileri Kuramı
OKULÖNCESİ EĞİTİM NEDİR?
PSİKOTERAPİLER Genel Bilgiler
PSİKOLOJİK DANIŞMA KURAMLARI
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKULTESİ
PSİKOSEKSÜEL GELİŞİMİ
4.Ünite Ruh Sağlığının Temelleri PSİKOLOJİK DESTEK TÜRLERİ
PSİKİYATRİYE GİRİŞ PSİKANALİTİK KURAM.
Bilimsel Araştırmanın Alternatifleri
Yapısal Kişilik Kuramı
KİŞİLİK İSMAİL YILMAZ.
ÇOCUKLARDA TİKLER İLKNUR NURKAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN VE REHBER ÖĞRETMEN
Öğr. Gör. Songül DURAN Hemşirelik ve Bakım Hizmetleri Bölüm Başkanı
KİŞİLİK VE KİŞİLİK KURAMLARI.
PSİKOLOJİK DANIŞMA KURAMLARI
BÖLÜM 5 CİNSİYET. BÖLÜM 5 CİNSİYET CİNSİYET Cinsiyet Üzerindeki Biyolojik, Sosyal ve Bilişsel Etkiler Cinsiyet Kalıp Yargıları, Benzerlikler ve Farklılıklar.
Kişilik Kuramları Giriş ve kavramlar.
Hümanist (İnsancıl) Yaklaşım çağdaş bir psikoloji akımıdır
KİŞİSEL GELİŞİM & İKY.
KİŞİLİK,SOSYAL, DUYGUSAL VE AHLAKSAL DEĞİŞİM
HANGİ ANA BAŞLIKLARI İŞLEYECEĞİZ : Saldırganlık Nedir? Bazı Saldırganlık Kuramları Nelerdir? Saldırganlık Üzerindeki Bazı Etkiler Nelerdir? Saldırganlık.
PSİKOLOJİDE EKOLLER.
Yapısal Kişilik Kuramı
BÖLÜM 7 AHLAKİ GELİŞİM, DEĞERLER ve DİN. BÖLÜM 7 AHLAKİ GELİŞİM, DEĞERLER ve DİN.
BÖLÜM 13 DEPRESYON VE İNTİHAR DAVRANIŞI. BÖLÜM 13 DEPRESYON VE İNTİHAR DAVRANIŞI.
GÜDÜLER.
KİŞİLİĞİN TANIMI Kişilerden söz ederken "hoş" "canlı" "mutlu" "mutsuz" "iyilik yapan" "güçlü" gibi tanımlamalar kullanırız. Burada anlatılmak istenen,
GİRİŞ.
İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 11. SINIF
BÖLÜM 6 Kültür, Çeşitlilik ve Değerler. BÖLÜM 6 Kültür, Çeşitlilik ve Değerler.
Psikanaliz D.Hakan Delibaş.
KİŞİLİK VE KİŞİLİK DÖNEMLERİ
BİLİŞSEL GELİŞİM: İYİ SEYİRLER .
PSiKOLOJiK TEORiLER.
DAVRANIŞIN PSİKODİNAMİK TEMELLERİ VE EGO SAVUNMA MEKANİZMALARI
KİŞİLİK GELİŞİMİ.
ÜSTÜNLÜK ARAMA KURAMI - Adler Doğum Sırası En büyük çocuk; tacını yitirmiş kraldır. Yaşamının ilk yıllarında çevresinin ilgi merkezindeyken ve her.
Psikiyatride öykü alma ve muayene
OYUN KURAMLARI Doç. Dr. Ender DURUALP.
Erken çocukluk döneminde fen ve matematiğin önemi
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü
Bilimsel Araştırmanın Alternatifleri
İNSAN VE PSİKOLOJİ. Psikoloji Psikoloji “insan ve hayvan davranışlarını inceleyen bilim dalı”dır (Morris, 2002). Psikoloji üç alanda bireylere fayda sağlamaktadır.
Fen Öğretiminin Genel Amaçları Prof. Dr. Fitnat KAPTAN Arş. Gör. Dr
PSİKOTERAPİLER Prof Dr Süheyla Ünal.
KİŞİLİK GELİŞİMİ. KİŞİLİK Kişilik, bireyi diğer bireylerden ayırt eden, tutarlı olarak sergilenen, bireye özgü özellikler bütünüdür. Kişilik= Huy + Karakter.
GELİŞİM VE ÖĞRENME PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ.
KİŞİLİK GELİŞİMİ PSİKOANALİTİK KURAM.
Güdülenme ve Bireysel Farklılıklar
OKUL DÖNEMİNDE GELİŞİM 6-11 YAŞ
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
KİŞİLİK VE BENLİK.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
PSİKOLOJiYE GiRiŞ.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
MOTİVASYON ve FARKINDALIK
Çağdaş Gelişmeler Işığında Ana Dili Öğretimi
Sunum transkripti:

PSİKANALİZM

Psikanaliz, Sigmund Freud'un çalışmaları üzerine kurulmuş bir psikolojik kuramlar ve yöntemler ailesidir. Bir psikoterapi tekniği olarak psikanaliz, hastaların zihinsel süreçlerinin bilinçdışı unsurları arasındaki bağlantıları ortaya çıkarmaya çalışır. Analistin amacı hastanın transferan sorgulanmamış ya da bilinçdışı engellerinden, yani artık işe yaramayan ve özgürlüğü kısıtlayan eski ilişki kalıplarından, serbest kalmasına yardım etmektir. Psikanaliz kuramı ortaya atıldıktan sonra ciddi eleştirilere maruz kalmıştır. Günümüzde psikanalizin bilimsel geçerliliği konusunda önemli şüpheler bulunmaktadır.

Tarihçe Psikanaliz, 1890'larda Viyana'da nevrotik ya da histerik belirtiler gösteren hastalara etkili bir tedavi bulmaya çalışan bir nörolog olan Sigmund Freud'dan miras kalmıştır. Bu hastalarla konuşmalarının sonucunda, Freud hastaların rahatsızlıklarının kültür tarafından kabul edilmeyen, sonuç olarak bastırılmış ve bilinçdışı cinsel doğanın arzu ve fantazilerinden kaynaklandığına inanmıştır. Kuramı geliştikçe, Freud da hastalarını tedavi ederken karşılaştığı olayları biçilendirmek ve açıklamak için sayısız sistem geliştirtirmiş ve kenara koymuştur.

Teknik Psikanalizin ana metodu, serbest çağrışımın transferans ve direnç analizidir. Analizana (hastaya), rahat bir halde, aklına gelenleri söylemesi söylenir. Burada, düşler, umutlar, dilekler ve fantaziler geçmiş aile yaşantısının birer anısı olarak ilgi konusudur. Genellikle, analist sadece dinler ve sadece profesyonel kanaati gerektiğinde, yani hasta için içgörü uyandırma fırsatı yakaladığında yorumlar. Dinlemede, analist empatik tarafsızlığı, yani güvenli bir ortam yaratmak için geliştirilen yargılamayan bir duruşu, korur. Analist, analizanın söyleminde ve davranışlarında beliren kalıp ve çekingenlikleri değerlendirirken, analizandan tüm dürüstlüğü ile bilincine ne gelirse konuşmasını ister. Birçok klinisyen psikanalizi ciddi psikolojik bozukluğu olan olgular, örneğin psikoz, intihara meyilli depresyon ya da ağır tedavi edilmemiş alkolizm, için önermez. Bu tip hastalar "analiz-edilemez" olarak nitelendirilir. Tipik uygulamalar klinik depresyon ve kişilik bozukluklarını içerir. Günümüz bazı psikanaliz şekilleri, kendine güveni artırma yoluyla hastalara özsaygı kazandırmakta, ölüm korkusu ve bu korkunun davranışlar üzerindeki etkilerini yenmekte, ve birbiriyle bağdaşmaz gibi gözüken ilişkileri sürdürmekte yardımcı olmaya çalışır. Bireysel danışan seansları bir gelenek olarak kalsa da, psikanaliz bir grup terapi şekli olarak Harry Stack Sullivan tarafından uyarlandı.

Etkililik Şu an birçok psikanalist, analizin daha çok nevroz olguları ve kişilik ya da karakter sorunları yaşayan olgularda yararlı bir yöntem olduğunu iddia eder. Psikanalizin daha çok samimiyet ve ilişkilerin kökleşmiş sorunları ve oturmuş problemli yaşam kalıpları ile uğraşırken faydalı olduğuna inanılır. Terapötik bir tedavi olarak psikanaliz genellikle haftada üç ila beş görüşme ile sürer ve doğal ya da normal olgun bir gelişme için belli bir tedavi süresini gerekli kılar (üç ila beş yıl arası). Geçmiş randomize kontrollü denemelerin analizi belirli psikiyatrik bozukluklarda psikanalitik tedavinin, tedavinin olmadığı durumlardan daha etkili olduğunu gösterir. Psikanalizin ve psikanalitik psikoterapinin etkililiği üzerine yapılan deneysel çalışmalar da psikanalitik araştırmacılar arasında belirginleşmiştir.

Bazı toplulukların psikodinamik tedavileri ile yapılan araştırmalar farklı sonuçlar vermiştir. Analist Bertram Karon ve arkadaşları tarafından Michigan Eyaleti Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma yeterli düzeyde eğitildikleri zaman psikodinamik terapistlerin şizofrenik hastalarda etkili olabileceklerini önermiştir. Daha yakın döneme ait araştırmalar ise bu önermeler hakkında şüphelidir. Şizofreni Hastaları Sonuçları Araştırma Grubu (PORT) raporu etkililiğinin kanıtlanması için daha çok denemeye ihtiyaç duyulduğunu belirterek, psikodinamik terapinin şizofreni olgularında kullanılmasına karşı çıkmışlardır (öneri 22). Ancak, PORT'un önerisi deneysel çalışmalardan çok klinisyenlerin düşünceleri üzerine gelişmiştir ve deneysel veriler bu öneri ile çakışmamaktadır (özete bağlantı). Cochrane Kütüphanesindeki güncel bir medikal literatür çalışması (güncellenmiş özet) şizofreniyi tedavide psikodinamik psikoterapinin etkiliğini gösteren bir verinin olmadığı sonucuna varmıştır. Başka veriler de, örneğin cinsel suçluların tedavisinde psikanalizin etkili olmadığını (ve muhtemelen zararlı) göstermiştir.

Klasik Psikanalitik Kuram Freud'un orijinal görüşleri klasik psikanalitik kuramı oluşturur. Kuramda zihnin yapısı, psişik öğeleri, kişiliğin gelişimi ve değişimi dinamik bir bakış açısından anlatılır. Psikanaliz genel olarak aşağıdaki hipotezlerden oluşur: İnsan gelişimi en iyi cinsel arzunun değişen nesneleri yoluyla anlaşılabilir. Psişik sistem alışılmış olarak cinsel ve saldırgan istekleri baskılar ve bu istekler düşüncelerin bilinçdışı sistemlerinde saklanır. İstekler üstündeki bilinçdışı çatışmalar kendilerini rüyalarda, dil süçmelerinde ve diğer belirtilerde ifade eder. Bilinçdışı çatışmalar nevrozun kaynağıdır. Nevroz, psikanaliz yoluyla bilinçdışı isteklerin ve bastırılmış olanın bilince geri getirilmesi ile tedavi edilebilir.

Bilinçdışı Ve Psişik Yapılar Bilinçdışı ile dürtülerin farkındalık dışında olduğu zihinsel işlevler bölümü kastedilir. Psikanalitik bilinçdışı, popüler bir kavram olan bilinçaltına benzer ama aynı değildir. Psikanaliz için, bilinçdışı bilinçte olmayan her şey değildir. Örneğin, motor becerileri, istemdışı fizyolojik hareketler değil ancak bilinçli aktif düşüncedeki bastırılanlardır. Ayrıca, önyargı gibi otomatik süreçlerin örnekleri ve şimdiki ilişkilerin üzerindeki geçmişin etkileri bilinçdışıdır. Freud'a göre, psikolojik bastırma yoluyla aklın ötesine taşınan kültür tarafından kabul edilmeyen düşünceler, arzular ve istekler, travmatik yaşantılar ve acı veren duyguların deposu bilindışıydı. Ancak, içerik her zaman olumsuz olmak zorunda değildi. Psikanalitik bakış açısına göre, bilindışı sadece kendi etkileri ile farkedilebilen bir güçtü - kendini belirtilerle ifade ederdi. Freud'un daha sonra geliştirdiği "yapısal teorisi"ne göre ego, superego ve id zihnin bölümleridir. "İd" "ilkel arzuları" (cinsellik, saldırganlık, açlık vs.) saklayan, "süperego" içselleştirilmiş norm, ahlak ve tabuları kapsayan, ve "ego" bu iki bölümün arabulucusu ve kendilik duygusuna yol veren bölümdür.

İd İd, doğuştan vardır ve psişik enerjinin kaynağıdır. İlkel arzular; açlık, su, dışkılama, cinsellik ve ısınma, için temel güdüler İd'de saklıdır. Freud, bu psişik enerjinin bebeğin doğuştan getirdiği biyolojik bir enerji olduğunu söyler. Libido adını verdiği bu biyolojik enerji, bebeğin büyüyüp geliştiği süreçte psişik bir enerji haline gelir. Kurama göre, bu süreç bebeğin bilinç düzeyinde değildir, bilinçdışı olarak gerçekleşir. İd, haz ilkesi (pleasure principle) ile hareket eder ve amaç bir an önce doyuma ulaşmaktır. Amaca ulaşamamak ve bu yolda engellenmek gerginliğe neden olur ve bunu yenmek için gösterilecek çabayı körükler. Freud'a göre, doyuma ulaşmak ve gerginliği azaltmak için bir yolu birincil süreç (primary process) düşüncedir. Buna göre, istenilen ve arzu edilen şey düşlenerek doyuma ulaşılır

Ego Ego, İd'den sonra gelişen bir diğer yapıdır. Bebeğin altıncı ayından itibaren İd'den kaynaklanarak gelişmeye başlayan Ego, bilinci ve gerçekliği temsil eder. Enerjisini İd'den alır ve aldığı bu enerjiye göre şekillenir. İd'in doyuma ulaşmak için kullandığı birincil süreç tarzı düşüncenin yerini ikincil süreç (secondary process) tarzı düşünceye bıraktığı yerdir. Düşleyerek yaşamanın mümkün olmadığını söyleyen Ego, devreye düşünme, karar verme ve planlama yetilerini sokar. İd'in sabırsızca doyum elde etme ve düşlemlerini daha gerçekçi yapıya dönüştüren Ego, gerçeklik ilkesine (reality principle) göre çalışır.

Süper Ego İd ve Ego'dan sonra Süperego yapısı oluşur. Çocuk konuşmayı ve kültürü öğrenmeye başladıkça Süperego'su gelişir. Büyüme aşamalarının her birinde kültürü (babanın dilini), normları, sembolleri, kuralları, yasakları öğrenir ve içselleştirir. Vicdani yapısı gelişen çocuk, çevresi tarafından kimi zaman onaylanır, kimi zaman onaylanmaz. Bakıcıları tarafından kabul edilmeyen şeyleri farkeder ve onaylanmamaktan kaçınır. Örneğin, bakıcıları tarafından onaylanmak için yatağını ıslatmamayı öğrenir ve bundan haz duyar.

Kişiliğin Dinamiği Klasik psikianalize göre, bu üç ruhsal yapı çok karmaşık ilişkilerle ve sistematikle insan gelişimini belirler ve kişiliğini oluşturur. Bu üç yapı sürekli olarak, birbirinden kaynaklanan ve birbiriyle etkileşen dinamik bir yapıdır (kişiliğin dinamiği). Bu dinamik yapı, Freud'un görüşlerini takip edenlerin ve geliştirenlerin kendilerini psikodinamik kuramcılar olarak tanımlamalarını da yol açmıştır. Breuer ile birlikte Freud, histeri vakaları üzerinde yoğunlukla çalışmış ve kuramını geliştirmiştir. Hastalarından edindiği bilgiler doğrultusunda, Freud farkında olunmayan bilinçdışı gelişen ve etkileşen güçlerin olduğu varsayımını kabul etmiştir. Bu durumda, İd ve Süperego'nun çalışmaları bilinç düzeyindedir ve kişi bu etkileşimin farkında değildir. Ego, birincil düzeyde biliçlidir ve biliçdışı gerçekleşen savunma mekanizmaları ile kişiyi yoğun kaygı ve çatışmadan korur.

HAZIRLAYANLAR AYÇA KOTARAN HİLAL COŞKUN ZEHRA ÜNAL DİLEK BAYRAK AYNUR KOÇ