ÇOCUK GELİŞİMİNE FARKLI BAKIŞ AÇILARI Hazırlayan Tuba YAZICIOĞLU
TARİHSEL BAKIŞ AÇILARI Orta çağda ve onu izleyen yüzyıllarda çocukluk ayrı bir yaşam dönemi olarak kabul edilmiyordu. Çocuklar bağımlı yaşadıkları belirli bir süre sonunda küçük yetişkinler olarak görülüyor ve yetişkinler gibi davranmaları bekleniyordu. Hatta ortaçağda yasalar çocuk suçluluğuyla yetişkin suçluluğu arasında bir ayrım yapmıyordu (Borstelmann, 1983).
Söz konusu dönemlerde çocuklar topluma yük olarak kabul ediliyorlardı Söz konusu dönemlerde çocuklar topluma yük olarak kabul ediliyorlardı. Çocukların öldürülmesi 1800’lere kadar en çok işlenen suçların başında geliyordu.
Çocuğun gelişimi ve törel doğası ile ilgili üç temel tarihsel bakış açısı bulunmaktadır: a) Hristiyan bakış açısına göre çocuklar kötü huylu olarak doğarlar. Kendilerini kötülüklerden koruyamadıkları için Tanrıya teslim olmaları, kötü huylu olarak doğdukları için de cezalandırılmaları gerekir. Eğiticilerin ve anne babaların görevi çocukların içindeki kötü ruhu yok etmeye çalışmaktır. Buda ancak sıkı bir disiplin ve ceza uygulamasıyla gerçekleştirilebilir.
b) İkinci görüş J. LOCKE’ un ortaya atığı felsefeyi temel alan, ahlaksal olarak nötr olduğunu belirten görüştür. Ona göre çocukların zihni boş bir levha gibidir. Büyüyünce nasıl biri olacakları yaşantılarına bağlıdır. Anne- babalar çocuklarının kişiliğini ödül, ceza, tekrarlar ve taklitler yoluyla şekillendirebilirler. Onay ve destekleme yolu ile çocukların ödüllendirilebileceğini söyleyen Locke, fiziksel cezalandırmaların öz kontrolü geliştirmediğini söylemektedir. Locke davranışçı yaklaşımın da öncüsüdür.
c) Üçüncü görüş, J. J. ROUSSEAU tarafından atılan ‘soylu vahşi’ kavramıyla ilgilidir. Ona göre çocuklar iyi ve kötüyü ayırt edebilen soylu vahşilerdir. Çünkü doğuştan gelen bir ahlak anlayışları vardır. ROUSSEAU, bebeklik, çocukluk, geç çocukluk ve yetişkin olmak üzere dört gelişim dönemi belirlemiştir. Olgunlaşma kavramından ilk bahseden kişidir.
EVRİMSEL BAKIŞ AÇISI DARWİN’ in türlerin kökeni adlı eserinde insan türünün milyonlarca yıl boyunca doğal seçilim yoluyla evrimden geçtiğini söyler. Bu ilkeye göre, bazı türler çevrelerine uyum sağlayabilmelerine yardımcı olan çeşitli özellikleri nedeniyle yaşamda kalarak varlıklarını sürdürürler.
Çağdaş kuramcılar, insan davranışının uyum saplamaya yönelik olduğunu belirtmektedirler. Antropologlar, topluma özgü kültürel uygulamaların da toplumun devamı için zorunlu olan kişilikler üretmekte olduğunu belirtmektedirler (Rice, 1997).
Darwin’in gelişim psikolojisine katkısını dört başlıkta toplamak mümkündür. Darwin’ e göre insanlar, kökenleri ortak olduğu için diğer canlılar ile akrabadırlar. İnsan ve diğer canlılar arasında zihinsel işlevler açısından temelde süreklilik vardır. Bireysel farklılıkları vurgulamıştır. İnsan davranışını çevreye uyum olarak ele almıştır. Bilgi toplamada bilimsel gözlemin önemini vurgulamıştır.
Bebeklik (4. yaşa kadar vahşi dönem): Çocukluk ( 5-7 yaşlar): G. Stanley Hall, ‘Tekrarlama Teorisinde’ çocuğun gelişimini insan türünün evrimine benzeterek dört gelişim dönemi belirlemiştir. Bebeklik (4. yaşa kadar vahşi dönem): Çocukluk ( 5-7 yaşlar): Gençlik( 8-12): Puberte ( 13-24 yaşlar):
NORMATİF YAKLAŞIMLAR Hall ilk normatif araştırmaları yapan kişidir. Onun normatif yaklaşımı daha ileri normatif araştırmalar için yol gösterici olma özelliği taşımaktadır.
Hall’ ın öğrencisi Gesell ‘Biyolojik odaklı kuramı’ geliştirmiştir Hall’ ın öğrencisi Gesell ‘Biyolojik odaklı kuramı’ geliştirmiştir. Ona göre; olgunlaşma genler tarafından yönlendirildiği, bunun da davranışsal ve gelişimsel temelleri belirlediği görüşüne dayanır. Ona göre kültür ve çevrenin etkisi olgunlaşmanın önüne geçemez.
Lewis Terman da eğitimde normatif yaklaşımın önemli kuramcılarındandır Lewis Terman da eğitimde normatif yaklaşımın önemli kuramcılarındandır. Çocuklar için oluşturulan Binet Zeka Testinin kurucusudur.