SÖZ SANATLARI (EDEBî SANATLAR)
Teşbih(Benzetme) :Nitelikçe zayıf olanın güçlü olana benzetilmesi durumudur.
Teşbih, türlerine göre dörde ayrılır: Tam Teşbih : Benzetmenin tüm öğeleri bulunur. benzeyen +benzetme yönü+ benzetme edatı+benzetilen Örnek : * Ali arslan gibi cesurdur. *Aktı gönlüm su gibi sen serv-i dil-cüdan yana. *Sular öyle temiz ki annemin yüzü gibi
2. Kısaltılmış Teşbih(Eksiltili benzetme): Benzetme yönü bulunmaz. benzeyen + benzetme edatı+ benzetme yönü Örnek : Kutu gibi bir dairede oturuyorlar. Aslan gibi adam. İnci gibi diş. zeytin gibi göz.
3) Güzel Benzetme : Sadece benzeyen ve benzetilenle yapılan benzetme türüdür. benzeyen + benzetilen Örnek : *Selviler içinde bir alev Emirsultan *Nazlı vücudu bir kucak ot, bir yığın kemik. *Gider oldum kömür gözlüm elveda *Som gümüşten sular üstünde giderken ileri
Pekiştirilmiş Benzetme : B. Edatı bulunmayan benzetme türüdür. Örnek :* Bir çöl çoraklığında hayalinin susuzluğu. *Yollar köyleri saran eskimiş çerçevelerdir.
İstiâre (Eğretileme): Sadece benzeyen ya da benzetilenden biri söylenerek yapılan benzetmedir. Açık İstiare : Yalnız kendisine benzetilen kullanılarak yapılan benzetmedir. Örnek : *Kurban olam beşikte yatan kuzuya. * Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? * Gökyüzü kurşunla örtülü. *Bir hilal uğruna Yarab ne güneşler batıyor!
2) Kapalı İstiare : Yalnız benzeyen kullanılarak yapılan benzetmedir. Örnek: *Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor. *Ali kükreyerek düşman üstüne atıldı. *Can kafeste durmaz uçar.
Teşhis(Kişileştirme) :insan dışı varlıklara insani vasıflar kazandırmaktır. Örnek : *Bulutlar gözyaşı döktü. Ağaçlar kuş gibi gülerdi Bütün kusurumu toprak gizliyor Merhem çalıp yaralarım düzlüyor
İntak(Konuşturma):İnsan dışı varlıkları konuşturmaktır. Güğüm bir gün testiye Yola çıkalım dedi Testi korkarım dedi Evde kalmak istedi’’ Akıl ersin ermesin sevdama Senden yanayım dedi yeşeren dal senden yana. Örnek :
Kinaye(Değinmece) * Gül dikensiz olmaz. * Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. * O adamın kapısı her zaman açıktır. Ey benim sarı tamburam Sen ne için inilersin İçim oyuk derdim büyük Ben onun’çün inilerim
Tariz(İğneleme) Bir kimseyi iğnelemek amacıyla bir sözü karşıt anlamını düşündürecek biçimde kullanmaktır. * Bu ne kudret ki elifbayı okur ezberden. * Bu büyük romancımızın hemen her yapıtında tarihsel gerçeklere aykırı birçok şey bulabilirsiniz
Tezat(Karşıtlık) : Karşıt kavramlar arasında ilgi kurmaktır. * Nice kafirdir yüzün görüp müselman olmayan. *Bir kız vardı yok gibi öyle güzel! *Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz.
Tevriye(İki anlamlılık): Birden çok gerçek anlamı olan bir sözü her iki gerçek anlamında da kullanmaktır. Bu kadar letafet çünkü sende var Beyaz gerdanında bir de ben gerek Bir buse mi bir gül mü verirsin dedi gönlüm Bir nim tebessümle o afet gülü verdi
Avazeyi bu aleme Davud gibi sal Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş. Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül
Mübâlağâ(abartma): Bir durumu olduğundan çok büyük ya da çok küçük göstermektir. Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın ‘’Gömelim gel seni tarihe’’ desem sığmazsın. Ölüm indirmede gökler ölü püskürmede yer O ne müthiş tipidir savrulur enkaz-ı beşer
Merkez-i hake atsalar da bizi Kürre-i arzı patlatır çıkarız. Bir şulesi var ki şem-i canın Fanusuna sığmaz âsmanın
Hüsn-i Talil(Güzel nedene bağlama) Bir olayın gerçek etkilerini bırakıp onu hoşa gidecek bir nedenle açıklamaktır. Yeni bir ülkede yem vermek için atlarına Nice bin atlı kapıldı fetih rüzgarına Güzel şeyler düşünelim diye Yemyeşil oluvermiş ağaçlar
Ey sevgili sen bu ilden gideli Yaprak döktü ağaçlar,coştu gökyüzü Sen yoksun hiçbir şey yok Güneşin rengi Ağustos yıldızlarının sıcaklığı Karanfil kokusu
Salındı bahçeye girdi Çiçekler selama durdu Mor menekşe boyun burdu Gül kızardı hicabından
Tenasüp(Uygunluk) Anlamca birbiriyle ilgili olan sözcükleri bir arada kullanmaktır. Her sabah başka bahar olsa da ben uslandım Uğramam bahçelerin semtine gülden yandım
Yine bahar geldi,bülbül sesinden Sada verip seslendi mi yaylalar Çevre yanın lale sümbül bürümüş Gelin olup süslendi mi yaylalar Ben bu derd ile ölüp toprak olursam ey saba Su yerine od çıka huşk giyahımdan benim. huşk giyah: kuru ot
Telmih(Anımsatma) Herkesçe bilinen bir olaya işaret etmek,onu anımsatmaktır. Gökyüzünde İsa ile Tur dağında Musa ile Elindeki asa ile Çağırayım mevlam seni
Vefasız Aslıya yol gösteren bu Keremin sazına cevap veren bu Kuruyan gözlere yaş gösteren bu Sızmadı toprağa çoban çeşmesi
Tecahül-i Arif(Bilmezlikten Gelme) Şairin , çok iyi bildiği bir şeyi bilmiyormuş gibi görünmesidir. Ey şuh Nedima ile bir seyrin işittik Tenhaca varıp Göksuya işret var içinde
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var Benim mi Allahım bu çizgili yüz Gökyüzünün başka rengi de varmış Geç fark ettim taşın sert olduğunu Her geçen günüm bir dert olduğunu İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mahım Kurbanın olam var mı bunda benim günahım
İstifham(Soru sorma) : Cevap bekleme amacı gütmeden ,duyguyu ve anlamı güçlendirmek için sözü soru biçiminde yöneltmeye istifham (soru sorma) denir. Hani o bırakıp giderken beni Bu öksüz tavrını takmayacaktın? Alnına koyarken veda bûsemi Yüzüme bu türlü bakmayacaktın?
Bana kara diyen dilber Gözlerin kara değil mi? Kamu bîmarına canan deva-yı derd eder ihsan Niçin kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı?
Beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı Felekler yandı âhımdan muradım şemi yanmaz mı Benim de mi düşüncelerim olacaktı Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım Sessiz, sedasız mı olacaktım böyle?
Leff ü Neşr(Açma ve Yayma): Genellikle bir beyit içinde birinci dizede birkaç şeyi andıktan sonra , ikinci dizede bunlarla ilgili benzerlik ve karşıtlıkları belirtmektir. Gönlümde ateştin , gözümde yaştın Ne diye tutuştun ne diye taştın
Deli eder insanı bu deniz bu gökyüzü Göz kırpar yıldızlar,türkü söyler balıklar Baran değil, şafak değil,ebr-i seher değil Göz yaşıdır, ciğer kanıdır, dud-ı ahtır.
Terdit(Şaşırtma) Sözü okuyucunun hiç beklemediği bir biçimde bitirmektir. En ağır işçi benim Gün yirmi dört saat Seni düşünüyorum
İndim yarin bahçesine Parsellenmiş! Dişin mi ağrıyor Çek kurtul Başın mı ağrıyor Bir çeyreğe iki aspirin Verem misin Üzülme onun da çaresi var Ölür gidersin.
Görünce uzanmış yar kucağına Boynuna dolamış zülfü bağına Kurşunu kahpeye atacağına Kendine çevirdin…Aman be Ali!
Tekrir(Yineleme) Bir sözcüğü ya da söz grubunu art arda tekrarlamaktır. Dedim:On beş nedir, dedi:yaşımdır Dedim:Kalem nedir,dedi kaşımdır Dedim: İnci nedir, dedi: dişimdir. Dedim daha var mı söyledi yok yok
Nida(Seslenme) Söze coşku katmak için seslenme ifade eden sözler kullanmaktır. İnanın bana ey insanlar Çıkmam bir daha sokaklara Dur yolcu!Bilmeden gelip bastığın Bu toprak bir devrin battığı yerdir.
Ey kumrulu bahçem,sümbüllü bağım. Ey,bülbüllü derem , mineli dağım. Sizin ile geçti en güzel çağım.
Rücû(Geriye dönüş) Önceki söylenen sözden cayar gibi görünüp daha etkili sözler kullanmaktır. Alnın bir sitare-i nev, yok bir afitap
Bir şarkıdır söylediği Mavi bir sevda şarkısı Hayır mavi değil Ela bir şarkıdır söylediği
Ela gözlü benli dilber Seni kandan sakınırım Kandan değil hey efendim Seni candan sakınırım.
Akis(Çaprazlama) Bir cümle ya da dize içindeki sözleri ters çevirerek söylemektir. Her inişin bir yokuşu,her yokuşun bir inişi vardır. Yemek için yaşamamalı,yaşamak için yemelidir. Kıblem olalı kaşın,kaşın olalı kıblem.
Kat’ı(Kesiş) Susmanın söylemekten etkili olacağı yerde sözü bitirmektir. Bu dağın çilesi dolmaz Bu dağın çiçeği solmaz Bu dağ bir… Sus şair Hepsini söylemek olmaz.
Garibim Ne bir güzel var avutacak gönlümü Bu şehirde Ne de bir tanıdık çehre Bir tren sesi duymaya göreyim İki gözüm İki çeşme…
İrsal-i Mesel(Savlama) Sözü etkili kılmak için söyleneni atasözüyle desteklemektir. ‘’Allah’a sığın şahs-ı halimin gazabından Zira ‘’Yumuşak huylu atın çiftesi pektir.’’
Yırtıcı kuşun ömrü olur az Bir tek ipte oynamaz iki cambaz Balık baştan kokar bunu bilmemek Seyrani gafilin ahmaklığından