Kavram Kavram; objelerin, fikirlerin ve deneyimlerin gruplandığı kategorilerdir tanımlamasıdır. Sık­ça kullanılan diğer bir tanım ise, kavramların; olay,

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Eleştirel Düşünme Tahir BENEK S
Advertisements

BİLİMSEL BİLGİNİN ÖZELLİKLERİ VE FEN - TEKNOLOJİ OKURYAZARLIĞI
Doç.Dr. Bülent ÇAVAŞ Fen Bilgisi Eğitimi ABD.
ÖĞRETİM MODELLERİ S.59-74; 1-Carroll’in Okullarda Öğrenme Modeli 2-Bloom’un Tam Öğrenme Modeli 3-Gardner’in Öğretimde Çoklu Zeka Kuramı Kaynak;Öğretimi.
Yeni Programın Öğrenme Yaklaşımı
Öğrenme-Öğretme Süreci
MODELLERDEN ÖĞRENME Enver CANER
Problem Çözme Becerileri
Yapılandırmacı yaklaşımın dayandığı ilkeler
Öğrenme Öğretim sürecinde kullanılan stratejiler genel olarak üç grupta toplanabilir: Pasif öğretim (öğretmen merkezli) Etkileşimli öğretim Aktif öğrenme.
Çiğdem ÖZTÜRK Semra SEVİNÇ Esra SEVİNDİK
YANSITICI DÜŞÜNME.
KAVRAM HARİTALARI Doç. Dr. Ömer Faruk KESER.
ÖĞRETİM STRATEJİLERİ Murad TİRYAKİOĞLU.
İçerik Öğrenme Öğrenme Teorileri
Fuat AYDEMİR Psk. Dnş. KAZIM ÖZDEMİR İLKÖĞRETİM OKULU
ÖĞRETİMDE STRATEJİ Ali ÇELiK (Biyoloji).
Öğr. Gör. Dr. Şirin KARADENİZ
Bloom’un (bilişsel) Taksonomisi
14 - KAVRAM HARİTALARI KAVRAM HARİTALARI.
BİLGİSAYAR DESTEKLİ EĞİTİM UYGULAMALARI
Öğretim İlke ve Yöntemleri
KAVRAM ÖĞRETİMİNDE ÇALIŞMA YAPRAKLARININ KULLANILMASI
IMGK 207-Bilimsel araştırma yöntemleri
ARAŞTIRMA TÜRLERİ.
Kişilik Kuramları Giriş ve kavramlar.
GELİŞİM VE ÖĞRENME GELİŞİM PSİKOLOJİSİ Ders 4 BİLİŞSEL GELİŞİM
KISIM 4 Sınıfta Biliş. KISIM 4 Sınıfta Biliş BÖLÜM 11 Okumayı Öğrenme.
Bilimsel düşünme becerileri
KISIM 4 Sınıfta Biliş BÖLÜM 15 Fen Bilimlerinde Bilişsel Yaklaşımlar.
Yapılandırmacı kuramın özelliklerini tanıyabilme, Hayat bilgisi dersinde öğretme-öğrenme sürecinin özelliklerini kavrayabilme, Yapılandırmacı kuramın.
, Eğitici Drama Nedir? Önceden belirlenmiş açık ve net eğitim amaçları olan, tüm çocukların kendi öğretmenleri ile birlikte, daha çok büyük motor hareketlerle.
Prof. Dr. Ahmet Arıkan (Hilal Gülkılık’tan alınmıştır)
Özel Gereksinimli Öğrenciler ve Fen Öğretimi
BÖLÜM 2 NEREYE VARMAK ÜZEREYİZ: PROBLEM VE PROBLEMİN BÜYÜKLÜĞÜ.
Eğitim Psikolojisi Yrd Doç. Dr. Cenk Akbıyık
EĞİTİMDE YARATICI DRAMA
YANSITICI DÜŞÜNME Dewey yansıtıcı düşünmeyi herhangi bir düşünce ya da bilgiyi ve onun amaçladığı sonuçlara ulaşmayı destekleyen bir bilgi yapısını etkin,
ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ
Ders 2 Kavram Öğrenmeyi Etkileyen Etmenler
BİLME-BİLGİ EDİNME, BİLGİ EDİNMENİN YOLLARI VE ÖNEMİ
Erken Çocukluk Dönemi Fen ve Matematik Eğitimine Kuramsal Bakış
Erken çocukluk dönemi fen ve matematik eğitimi için ortam hazırlama
Yapılandırmacılık (Oluşturmacılık / Constructivism)
ÖĞRENME VE ÖĞRETMENİN KURAMSAL TEMELLERİ
BİLGİSAYAR DESTEKLİ ÖĞRETİM
Deney Bilimsel bir gerçeği kanıtlamak için yapılan deneyler, bilimsel olayların çocuklar tarafından somut bir şekilde yapılmasını sağlamakta ve çocukların.
Ders 5 Kavram öğretiminde öğretim yöntemleri
Kavramların Özellikleri Matematiksel Kavramların Gelişimi
Doç. Dr. Berna Aslan ÖĞRETİM İLKELERİ Doç. Dr. Berna Aslan
Bir Öneri… 5E Modeli 1. Girme 2. Keşfetme 3. Açıklama 4. Derinleştirme
Erken Çocukluk Döneminde Sağlık Bilimleri Fakültesi
Fen Öğretiminin Genel Amaçları Prof. Dr. Fitnat KAPTAN Arş. Gör. Dr
Sağlık Bilimleri Fakültesi
Okulöncesinde Fen Kavramlarının Öğretim Yöntemleri ve Teknikleri
OKUL DÖNEMİNDE GELİŞİM 6-11 YAŞ
ÖĞRENME VE ÖĞRETMENİN KURAMSAL TEMELLERİ
Kavramların Özellikleri Matematiksel Kavramların Gelişimi
EĞİTİME GİRİŞ Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
ÖĞRENME VE ÖĞRETMENİN KURAMSAL TEMELLERİ
Erken Çocukluk Döneminde Sağlık Bilimleri Fakültesi
GÖRÜŞME İLKE VE TEKNİKLERİ Sağlık Bilimleri Fakültesi
Sağlık Bilimleri Fakültesi
Başşliyoouu... Başlıyor....
KAVRAM HARİTALARI.
Çağdaş Gelişmeler Işığında Ana Dili Öğretimi
Eğitim ve Öğretim Teknolojisi İletişim Süreci
1 EĞİTİMDE YARATICI DRAMA EĞİTİMDE YARATICI DRAMA.
Sunum transkripti:

Kavram Kavram; objelerin, fikirlerin ve deneyimlerin gruplandığı kategorilerdir tanımlamasıdır. Sık­ça kullanılan diğer bir tanım ise, kavramların; olay, nesne ya da olgulara ilişkin zi­hinsel prototip olduklarıdır. Diğer bir deyişle, kavramlar somut eşya, olay veya varlıklar değil, onları belirli gruplar altında topladığımızda ulaştığımız soyut düşün­ce birimleridir. kavramlar zihinsel yaratılardır, dolayısıyla nasıl oluşturulmuş olursa olsun kavramların hepsi soyuttur.

Kavramların temel özellikleri 1. Kavramlar algılanabilen gerçek olay ve nesneler değil, bunların zihinsel temsilleridir. 2. Kavramlar geniş spektrumlu özelliklere sahiptir. Örneğin, yaprak; küçük, koyu yeşil renkli ve zararlı olabileceği gibi, büyük, açık yeşil renkli ve zararsız olabilir. Bazen kavramların sınırlarını belirlemek oldukça güç olabilmekte, bu durum ise kavramın tanımlanmasında sıkıntı yaratmaktadır. 3. Kavramların oluşumu ve kullanımı çeşitli uyarıcılar yoluyla olur. Örneğin, bir inek resmi gördüğümüzde, inek sesi duyduğumuzda ya da süt içtiğimizde inek kavramı aklımıza gelebilir.

Kavramların temel özellikleri 4. Kavramlar birbirleri ile yatay ve dikey ilişkiler oluştururlar. Yatay ilişkideki kavramlar aynı grubun üyeleridir. Bunlar, her ne kadar temel kavramın özelliklerini gösterseler de kendilerine özgü bazı özelliklerde sergilerler. Yatay ilişkilerde hiyerarşi olmazken, dikey ilişkilerde hiyerarşi söz konusudur. 5. Kültürel ya da manevi değerlere ilişkin kavramların çoğu, biz farkında olmaksızın, kendiliğinden oluşmaktadır. Önyargılarımız, hoşnutsuzluklarımız ve tutumlarımız bu şekilde oluşur. 6. Bazı kavramların kökeni belirsizdir. Bu kavramların neden ve nasıl oluştuğu belirsiz olduğundan diğer kavramlar ile ilişkileri de eksiktir.

3. Kavram Geliştirme Süreçleri Kavramların geliştirilmesinde öğrencilerin kullandığı zihin süreçleri şunlardır.

Kavram Yanılgılarının Kaynakları Muhakeme yeteneğinin eksikliği Öğrenci karakterleri ve yaşantıları (önceki tecrübeler, kültürel ve sosyal yaşantılar, fiziksel ve duygusal sağlık durumları vb.) Öğretmen karakterleri ve yöntemleri Öğrenme ortamı Kitaplar Konuşma dilinin kullanımı, Karşılaştırmalı açıklamalar, Bir kelimenin gerçek anlamından farklı anlamlarda kullanımı

3. Kavram Geliştirme Süreçleri Kategoriye dahil olmayacak varlıkları da kategorideymiş gibi düşünmek önemli bir hata kaynağıdır. Bu tür hataya gereğinden fazla genelleme denir. (örnek: erime noktası maddeler için ayırt edici bir özelliktir) Bu hatanın aksi de olabilir. Bu kategoriye dahil olması gereken bir varlığı dışarıya bırakmak da gereğinden az genelleme olur (örnek: civanın sıvı grubuna dahil edilmemesi).

3. Kavram Geliştirme Süreçleri  Genelleme süreci: Kavramların geliştirilmesinde kişinin kullandığı önemli zihin süreçlerinden biri genelleme sürecidir. İlgilenilen varlıkları ortak özelliklerine göre bir grupta toplama ve bu gruba ad vermedir. Kişi, kavramlarını çoğu halde, sınırlı sayıda gözlem ve deneyimlerden genellemelere giderek geliştirir. Aynı şekilde, önceden tasarlanmış deneylerden bir takım sonuçlar çıkararak bir genel ilkeye varmak da genellemedir.

3. Kavram Geliştirme Süreçleri Ayırım Süreci: Bu süreç genellemenin aksine, varlıkların ve olayların birbirine benzemeyen özelliklerini görebilmeye dayanır. Örnek olarak; ortak niteliklerinden dolayı genelleme yapılarak basit makineler kavramına ulaşılır. Aralarındaki farklılıklar görüldüğünde (çıkrık, kaldıraç) zihinde yeni kavramlar gelişir.

3. Kavram Geliştirme Süreçleri  Tanımlama: Bir kavramı sözcüklerle önermeye o kavramın tanımı denir. Kavramlar zihnimizde var olan düşüncelerdir, terimler veya benzer sözcükler kavramlarımızın adlarıdır. Aslında bilinmeyen bir kavramı tanımlama, onu bilinen diğer kavramlarla anlatma demektir. Bazı kavramların tanımlamayla geliştirilmesi kolaydır. Fakat enerji kavramını iş kavramından yola çıkarak tanımlarız. İş kavramının bilimsel anlamı öğrenciler tarafından yeterince anlaşılmış değildir. “Çanta taşıyan iş yapmaz”

4. Kavram Yanılgıları ve Fen Öğretimindeki Önemi Kavram yanılgılarını Baki (1999), öğrencilerin yanlış inançları ve deneyimleri sonucu ortaya çıkan davranışlar olarak tanımlar. Çakır ve Yürük (1999), kavram yanılgılarını, kişisel deneyimler sonucu oluşmuş bilimsel gerçeklere aykırı olan ve bilim tarafından gerçekliği kanıtlanmış kavramların öğretilmesini ve öğrenilmesini engelleyici bilgiler olarak tanımlamaktadır.

4. Kavram Yanılgıları ve Fen Öğretimindeki Önemi Başka bir tanımsa kavram yanılgısını, bir kişinin bir kavramı anladığı şeklin, ortaklaşa kabul edilen bilimsel anlamından önemli derecede farklılık göstermesi şeklinde ifade eder.

4. Kavram Yanılgıları ve Fen Öğretimindeki Önemi Öğrencilere, bir bakır çubuğun ısıtılınca neden genleştiği sorulduğunda çok ilginç cevaplar ortaya çıkmıştır. Öğrenciler bu olayda bakıra ait atomların genleştiğini savunmuş ve bakır atomlarının ısınınca genleşerek birbirine değdiğini ve bununda bakır çubuğun genleşmesine neden olduğunu belirtmişlerdir. Bu olaydaki bilimsel açıklama şudur; bakır çubuk ısıtılınca atomların enerjileri artar ve atomlar daha hızlı hareket ederler. Sonuçta atomlar arasındaki boş alan artar ama atomlar genişlemez (Wolfe, 1998).

4. Kavram Yanılgıları ve Fen Öğretimindeki Önemi Piaget’in görüşüne göre kavram yanılgıları bir yapı gibidir ve birbiri üzerine eklenir. Kavram yanılgıları bilgi eksikliğinden oluşan bir boşluk gibi başlar. Bu boşluk, öğretmen tarafından verilen niteliksiz öğretim, öğrencilerin var olan bilgileri ve karşı karşıya kalınan deneyimlerle rasgele dolar. Öğrenci tarafından rasgele boşluk doldurma ile elde edilen bilgiler hiç şüphesiz bir yere kadar başarılıdır ama bir noktadan sonra bu olay, karşımıza kavram yanılgısı olarak çıkar.

4. Kavram Yanılgıları ve Fen Öğretimindeki Önemi Kavramsal değişim literatürünün çoğu, Piaget’in kavramların çözümlenmesi ve özümlenmesi felsefesine dayanır. Özümleme kavramı çoğunlukla, öğrencilerin uygun yeni bilgileri var olan bilgilerle ve şemalarla birleştirebilmelerinde, kullanılır. Çözümleme kavramı ise; özümleme ile birlikte, yeni bilgilerin öğrencilerin bir parçası olmadan önce yapısal değişmeyi gerektirir.

4. Kavram Yanılgıları ve Fen Öğretimindeki Önemi Kavram yanılgılarının en önemli özelliği öğrenciler için bir bilgi niteliği taşımaları ve öğrencilerin bunları diğer bilgilerden farklı görmemesidir. “Öğrenciler, sahip oldukları yanlış kavramları değiştirmeye nasıl ikna edilecek ve bunun gerekliliği onlara nasıl kabul ettirilecek?” Kavram yanılgılarının üstesinden gelmek için öğrencilerin var olan sınırlı, yanlış bilgilerine zıt ve daha iyi açıklamalar içeren yeni bilgiler inşa edilmelidir.

4. Kavram Yanılgıları ve Fen Öğretimindeki Önemi Kavram yanılgıları, öğretme ve öğrenme sürecinin çözümlenmesi gereken anlamlı bir bileşenidir. Öğrencilerin fen bilimlerinin içeriğini anlamaya gereksinimleri vardır. Ancak bu sayede kendi doğal dünyalarına anlam kazandırabilir ve karşılaştıkları olgular karşısında gerekli açıklamalarda bulunabilirler. Öğrencilerin kavram yanılgılarını ortadan kaldırmalarına yardımcı olmak, bir parçası oldukları doğal dünyayı anlama süreçlerini hızlandırmakla doğrudan ilişkilidir.

4. Kavram Yanılgıları ve Fen Öğretimindeki Önemi Öğrenciler ilk kez fen derslerine katıldıklarında yanlış kavramlara neden olan bazı içgüdüsel inançlara sahiptirler. Bu içgüdüsel inançları Novak “ön kavramlar”; Driver ve Easley “alternatif kavramlar”; Helm “kavram yanılgıları”; Sutton “çocukların bilimsel içgüdüleri”; Gilbert, Watts ve Obsorne “çocukların bilimi”; Halloun ve Hestenes “genel duyu kavramları”; Pines ve West “kendiliğinden oluşan bilgiler” olarak adlandırmışlardır.

5. Öğrencilerin Kavram Yanılgılarının Genel Karakteristikleri 1. Öğrenciler fen sınıflarına çoğu doğal olgular hakkında çeşitli kavram yanılgıları ile gelirler. Bu kavramlar, bilimsel açıklamalardan farklılık gösterirler ve öğrenciler tarafından olayları değişik yollarla açıklamak için kullanılırlar. 2. Kavram yanılgıları cinsiyet, yaş, yetenek ve kültürel yaşantıdan bağımsız olarak ortaya çıkabilir. Bu yanılgılar öğrenciler için vazgeçilemezdir ve genellikle geleneksel öğretim yöntemleri ile değiştirilemez. Kavram yanılgıları, eski bilim adamlarının veya filozofların kavramları ile genellikle paralellik gösterirler.

5. Öğrencilerin Kavram Yanılgılarının Genel Karakteristikleri 3. Bilimsel ortaklığa uygun düşen kavramların öğretilmesini kolaylaştırmada başarılı olan ve özellikle kavramsal değişimi sağlamak amacıyla öğretim stratejileri geliştirilmiştir. Fakat bu stratejiler bazı olguların öğretiminde, öğretim süresince her zaman umulan bilişsel değişiklileri sağlamazlar. Kavram yanılgıları, öğrenciler testlerdeki soruları doğru cevaplasalar bile kendini muhafaza edebilirler. 4. Bilimsel kavramlar, öğrencilerin bu kavramları hemen anladıkları farz edilerek sunulur. Bununla birlikte öğrencilerin kavram yanılgıları ile öğretim sürecinde sunulan kavramlar, birbirlerini öğretim süresince karşılıklı etkileyerek, tahmin edilemeyen şekillerde tasarlanmamış öğrenme çıktıları ortaya çıkarırlar.

5. Öğrencilerin Kavram Yanılgılarının Genel Karakteristikleri 5. Öğrenciler aynı zamanda bazı olgular için çelişkili kavramlar geliştirirler. Öğrenciler bu kavramlarını, fen sınıflarında sorularına verdikleri cevaplarla ve sınıf dışındaki günlük hayatlarında meydana gelen olguları açıklayarak sergilerler. 6. Fen öğretimindeki gelişmelere rağmen, çoğu yetişkin ve fen öğretmenleri de öğrenciler gibi aynı kavram yanılgılarına sahiptir. 7. Kavram yanılgıları, kaynaklarını öğrencilerin bireysel deneyimlerine ait karmaşık yaşantılarından alırlar. Bu olay, öğrencilerin edindikleri gözlemler, sahip oldukları kültür, kullandıkları dil ve aldıkları formal fen eğitimi ile bağlantılıdır. Her öğrencinin yaşantısı farklıdır ve bu nedenle her öğrencinin kavram yanılgısı, diğer öğrencilerinkinden farklıdır

Kavram Yanılgılarını Ortadan Kaldırma – Bilişsel Zıtlık ve Kavramsal Değişme (Teşhis Öğretimi ) Yeni bir kavramı öğrenebilmek için öğrenciler mevcut düşünme sistemlerini kendi aktif katılımları ile yeniden şekillendirme ve yeniden yapılandırma süreci içerisine sokulmalıdır. Kavramsal değişmenin başlangıç noktası öğrencilerin kullandıkları kişisel dilin ön plana çıkarılmasıdır. Bu dil bilimsel dilden çok farklı olabilir ancak yeni kavramları özümsemede özellikle çoçuklara çok daha yakın ve faydalı gelmektedir

Kavram Yanılgılarını Ortadan Kaldırma Öğrenciler genellikle yeni kavramları kazanmada mevcut kavram repertuvarlarından yaralanmakta ve bunu kendilerine baz almaktadırlar. Kavramsal değişimin bu ilk savhasına “özümseme” diyebiliriz. Ancak bazen öğrenciler bu yeni kavramları özümsemede problemler yaşamakta ve onları düşünme sistemlerine uyumlu hale getirememektedirler. Özellikle öğrenciler mevcut kavram sistemlerinin yeni birtakım durumlaru açıklamada ya da yeni problemlere çözüm getirmede yetersiz kaldığını görmektedirler. Bu gibi durumlarda öğrenciler sahip oldukları temel kavramları yenileri ile değiştirmek ya da tekrar organize etmek zorunda kalabilmektedirler. İşte bu radikal kavramsal değişmeye “uyumsama” diyoruz (Posner, Strike, Hewson and Gertzog, 1982)

Bilişsel Zıtlık ve Kavramsal Değişme (Teşhis Öğretimi ) Aşağıda belirtilenler uyumsamada yaşanan en temel durumlardır: 1) mevcut kavramlardan rahatsızlık duyulmalıdır. 2) yeni kavram akla yakın, mantıklı, olmalıdır. 3) yeni kavram birçok durumu çözme ve anlamlandırma sözü veren bir yapıda olmalıdır.

Kavramsal Öğretimin Özellikleri Bilişsel zıtlık yaratan öğretim ortamları yaratın (Stavy & Berkovitz, 1980). Öğretimi öğrencilerin sahip oldukları kavram yanılgılarını ortaya çıkarıcı yönde organize edin (Posner et al., 1982). Öğrencilerin sahip oldukları kavram yanılgılarını ortadan kaldırmada yardımcı olacak stratejiler geliştirin. Öğrencilere sözel, matematiksel ve somut durumlardan faydalanarak kavramları anlamlandırmalarında yardımcı olun (Clement, 1977). Öğretmenlere kavramsal değişimi izlemede yardımcı olabilecek ölçme tekniklerini kullanmalarını önerin (Postner & Gertzog, 1982).

Bilişsel zıtlık birçok yolla sağlanabilir: a) kişinin beklentilerine ya da tahminlerine uymayan bir sonuç yaratılabilir, b) problem çözme isteği yaratılabilir, c) kişinin kavram repertuvarında boşluklar ve eksiklikler olduğu hissi yaratılabilir, d) kişi mevcut bilgileriyle çözmeyeceği ve dengesizlik, tutarsızlık yaşayacağı bir duruma sokulabilir. Gerçekte olaya özellikle kurmacılık gözlüğüyle bakıldığı zaman bilişsel değişmenin ya da öğrenmenin kişinin beklentilerine doğrudan cevap verme yerine onda birtakım rahasızlıklar ve sıkıntılar yaratma ve bu sıkıntıların da uyumsamayı ortaya çıkarmasına olanak tanımaktan geçtiği söylenebilir.