HAYATINIZ KİMİN ELİNDE Çalışmaya başlamak ve sürdürmek konusunda temel faktörlerden bir tanesi kişinin hayatıyla ilgili sorumluluk ve kararları almak konusundaki istekliliğidir. Eğer hayatınızla ilgili sorumluluğu dış dünya ve olaylara bırakırsanız, çalışmanızı ve başarınızı her zaman engelleyecek birçok sebebiniz olacaktır. Bir gün anneniz veya babanız size duymak istemediğiniz bir söz söylemiş olduğu için çalışmak istemeyeceksiniz, bir başka gün öğretmeninizle aranızda istenmeyen bir diyalog olduğu için çalışmaya isteksiz olacaksınız, bir başka gün canınız sıkkın olduğu için, bir diğer gün hava içinizi kararttığı için, bir başka gün arkadaşlar size bir yere gitmeyi önerdiği için vb.. Bu listeyi her gün için birden çok sebeple doldurmak mümkündür. Eğer hayatınızla ilgili sorumluluğun bütünüyle size ait olduğunu kabul ederseniz, o takdirde yukarıda sıralanan sebeplerin hiçbiri sizi günlük programınızı uygulamaktan alıkoyamaz. Günlük programınızı engelleyecek sebepleri, aileden birinin ciddi ve ağır hastalığı, bir trafik kazası gibi çok istisna sayılacak durumlarla sınırlarsanız, her gün amacınıza doğru bir adım daha atmanın rahatlığını yaşarsınız.
HAFIZA VE UNUTMA Bildiğimiz bir şeyi hatırlamayabileceğimiz gibi, hatırlayamadığımız herhangi bir bilgi de, onu bilmediğimiz anlamına gelmez. Hafıza beyindeki hücreler arasında bağlantıların kurulması esası üzerine çalışır. Her yeni bilgi hafızadaki hücreler arasında protein zincirlerinden oluşan bağlantılar kurulması demektir. Hafıza deposunda ne kadar az malzeme varsa, yeni bilgilerle bağlantılar yapılması ve bunların kayda geçmesi de o kadar az mümkündür. Kişi var olan bilgisini ne ölçüde koruyabilirse, gelen yeni bilgiyi kapma, yönlendirme ve kullanma miktarı da o ölçüde daha fazla olacaktır. Düzenli tekrarlar yapan biri çalışırken hafızasındaki geniş bilgi birikimi sayesinde yeni bilgileri çok daha özümler. Bu durum bir tepeden aşağı yuvarlanan kartopuna benzetilebilir. Kartopu aşağı yuvarlandıkça büyür, büyüdükçe aratan kütlesi sebebiyle yuvarlanma hızı artar.
arka arkaya gelecek derslerin birbirinden farklı olmasında yararı var ki öğrenme zorlaşmasın Öğrenme üzerinde en az bozucu etki yapan etkinlik uykudur. Kişi yatmadan önce 10 dakika süreyle o gün çalıştığı dersleri tekrarlayarak uykuya geçer ve sabahleyin de güne bir gece önce yapmış olduğu 10 dakikalık tekrarı yaparak başlarsa, çalıştıklarını “korumak” açısından çok önemli bir avantaj sağlamış olur. Hatırlama konusunda üç altın kural vardır: Çalışma seansının süresi dakikadır ve bu sürenin sonunda ne kadar hatırlandığının sınanması gerekir. dakikalık çalışma ve 10 dakikalık tekrar dönemini mutlaka 10 dakikalık bir dinlenme izlemelidir. Dinleme sırasında kendinize bir ödül verin. Öğrenmek için en iyi yöntem çalışmak, sınamak ve dinlenmektir.
Tekrarlarınızı notlarınızdan yapın. Eğer derslerde not tuttuysanız ve bunları yeniden yazdıysanız işiniz bir hayli kolaylaşmış demektir. Eğer not tutmadıysanız, ilk tekrar sırasında not çıkartarak çalışın ve sonraki tekrarlarınızı bu notlardan yapın. Kitabınızı çizerek, renkli kalemlerle boyayarak tekrar yapmak da dar zamanda uygulanabilecek, önceliklerle kıyaslanmasa da, verimli bir yoldur. Notlarda Bulunması Gerekenler Kitapta her yazanı not olarak çıkartmaktan veya öğretmenin her söylediğini not etmekten kaçının. Notlarınızdaki birinci ve ikinci önem derecesine sahip olan bilgileri ayırmak için bir kullanın. (Örneğin renkli kalemlerle farklı renklerde çizmek gibi). Notların işaretleme sistemi şunlar olmalıdır: Tanımlamalar, benzerlik ve ayrılıklar, isimler ve örnekler. Sosyal derslerin çok sayıda tekrar yaparak ve anlatarak; fen derslerinin ve matematiğin bol problem çözerek öğrenileceğini akıldan çıkartmayın. Fen derslerinin anlatıma ve prensiplere dayanan bölümünün de ancak çok sayıda tekrarla öğrenileceğini unutmayın. Bir problemin çözüm yolunu bilmek, o problemi çözebilecek olmak anlamına gelmez. Aynı prensibin tekrarlandığı çok sayıda problem çözmek başarı için vazgeçilmez şarttır.
BÜTÜN SINAVLAR İÇİN GEÇERLİ KURAL “GİRECEĞİNİZ SINAVI TANIYIN” Okul içinde ders öğretmeninin hazırladığı sınavlarda, öğretmenin kaç soru sorduğunu, ne tür bilgileri istediğini araştırın. Bazı öğretmenler sorulara kısa ve ayrıntılardan arınmış cevaplar, bazıları ayrıntılara kadar inilmiş cevaplar isterler. Soruların puan ağırlıklarını bilin ve yazmaya başlamadan önce cevaplayacağınız sırayı ve bunlara ayırdığınız süreyi belirleyin. Gireceğiniz sınavın bütünüyle benzerinin bir provasını yapın. Eğer dakikalık bir sınava gireceksiniz, kendi kendinize muhtemel sorulardan oluşan ve bu süreyi içine alan bir deneme sınavı yapın.
GEVŞEMENİN ÖĞRENİLMESİ Stres tepkisi sırasında beden kimyasında değişiklikler meydana gelir ve bazı kimyasal maddeler salgılanır. Gevşeme cevabının öğrenilmesi ve uygulanmasıyla stres sırasında ortaya çıkan kimyasal maddeler kaybolur, bedende aynı zamanda hem gerginliğin, hem de gevşemenin beden kimyası birlikte olamaz. Bu sebeple insan eğer stresi yaşıyorsa bedende ona ait beden kimyası, gevşemeyi yaşıyorsa ona ait beden kimyası egemendir. Bedensel olarak gevşemiş bir insan, ruhsal olarak sakin ve huzurludur. Bedensel olarak gergin bir insan ruhsal olarak endişeli ve sıkıntılıdır
Solunum Kontrolü ve Nefes Egzersizleri: Bedeni kontrol etme yolundaki çabaların ilk adımı solunumu kontrol etmektir. Çünkü solunum bir yönüyle, istediğimiz zaman nefes aldığımız, istediğimiz zaman nefesimizi tuttuğumuz için, irademizle yönlendirdiğimiz bir faaliyettir. Doğru ve derin nefes almayı öğrenmek, gevşemeyi öğrenmek yolunda atılan en önemli adımdır. İyi nefes ağır, derin ve sessiz olmalıdır. Bunun için de denge, ölçü ve uyum gerekir. İyi bir nefes almak iyi nefes vermekle başlar. İyi bir nefes, yavaş olarak burundan alınır, sessiz olur ve akciğerin bütününü doldurarak diyaframı aşağı iter. İyi nefes, alındığının iki katı sürede verilir. Bedendeki oksijen miktarının artması ve bu oksijenin en uç ve derin dokulara kadar ulaşması, stres sırasında ortaya çıkan maddelerin azalmasına ve kaybolmasına sebep olduğu için, kişiyi sakinleştirir ve duygusal açıdan daha dengeli kılar.
Fizik Egzersiz: Günde dakika düzenli egzersiz yapmanın sınavlara hazırlanan bir gence sağlayacağı yararların birincisi kaygıyı azaltması, ikincisi öğrenmede etkinliği artırmasıdır. Gerginlik damarlarda daralmaya sebep olduğu için hücrelere giden kan miktarında azalmaya yol açar. Sınav stresini yoğun olarak hisseden gencin durumu budur. Bu da hücrelerin yetersiz beslenmesi demektir Düzenli fizik egzersiz, adrenalinin kullanılarak tüketilmesini sağladığı için kaygıyı azaltır ve dolayısıyla öğrenmeye elverişli bir zemin doğmasına sebep olur. Özellikle sınavlara yakın dönemlerde gençler arasında uyku bozuklukları ciddi bir problem olmaktadır. Düzenli bir fizik egzersiz programı bu problemi önemli ölçüde çözebilir. Uyku açısından en uygun egzersiz zamanı, öğleden sonra veya akşamüstüdür.
KAYGIYI AZALTMAK İÇİN PRATİK ÖNERİLER Sınav için olumlu düşünün. Sınavı bir ölüm-kalım savaşı haline getirmeyin. Sınav sonucunda başarısız olabileceğiniz düşüncesi; sizlere birey olarak değersiz, hiçbir işe yaramayan akılsız bir kişi olacağınız yargısını getirmesin. Sınavdan önce zihninizde geçmişteki başarısızlıklarınızı değil başarılarınızı vurgulayın. Kendinize, kendi değerinizin altında değer biçmeyin. “Ben aptalım, hiçbir şey beceremem” diye düşünmeyin. Sınavda size yardımcı olmayacak düşünce biçimlerinden uzak durun. “Kazanamazsam mahvolurum”, “Başarılı olmadığım takdirde hapı yutarım” gibi düşüncelerin hem problemi çözmeye hiçbir katkıları yoktur, hem de kişinin elini ayağını bağlayarak güçsüz bırakırlar. Daha önceki başarısızlıklarınızda başarısız olma sebeplerini araştırın ve onların telafi edilmesine çalışın