MÜHENDİSLİK ETİĞİ DERS V 26.04.2011 MÜHENDİSLİK ETİĞİ DERS V Yrd. Doç. Dr. Çağlar Çelik Bayar BEÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü
13. Etik Gerekçelendirme ve Temellendirmeler 26.04.2011 13. Etik Gerekçelendirme ve Temellendirmeler Yaptığımız eylemleri ve vardığımız yargıları ahlaki eylemler ve yargılar olarak sıfatlandırabilmek için iyi gerekçeler öne sürme işine etik gerekçelendirme ya da temellendirme denir. Gerekçelendirme işi çoğunlukla özneldir (kişiye özeldir). Gerekçelendirmenin birkaç değişik yöntemi vardır. Bu yöntemler ayrı ayrı düşünüldüğünde ve icra edildiğinde çoğu zaman bu eylemlerin ve yargıların ahlaki olduğunu kanıtlamada tek başına yeterli değildir.
1. Somut bir gerçek ve somut bir olguyla ilişkilendirme 26.04.2011 1. Somut bir gerçek ve somut bir olguyla ilişkilendirme 2. Duygularla ilişkilendirme 3. Olası sonuçlarla ilişkilendirme 4. Ahlak yasalarıyla ilişkilendirme 5. Ahlaki yetkinlikle ilişkilendirme 6. Vicdanla ilişkilendirme
13.1. Somut Bir Gerçek ya da Somut Bir Olguyla İlişkilendirme 26.04.2011 13.1. Somut Bir Gerçek ya da Somut Bir Olguyla İlişkilendirme Tanıdığı veya tanımadığı bir insana neden yardım ettiği sorusuna kişi şu şekilde yanıtlar verebilir: Kadının gözleri görmüyordu O kadar çaresizdi ki Benim çok yakın arkadaşımdır Bana yardım etmem için yalvardı Bu, en sık rastlanan ve en tipik olan ahlaki temellendirme biçimidir. Söz konusu davranışın, tutum ve eylemin kurallara uygunluğunu, nesnel bir olguyu kullanarak açıklama yöntemidir.
Bu yöntemin eleştirilen bazı yönleri vardır. Şöyle ki: 26.04.2011 Bu yöntemin eleştirilen bazı yönleri vardır. Şöyle ki: Salt yardım etme kurallarını benimsetecek bir sosyal uzlaşma durumunda eylemde bulunma zorunluluğu doğar ve eylem artık ahlakiliği açısından sorgulanamaz olur, olsa olsa etkisi ya da başarısı sorgulanabilir. Ahlaki yargıların hayatın içinden olgulara dayanarak temellendirilmesi, diğer bir deyişle ahlaki bir yargının ya da davranışın olgulara dayanarak meşru kılınmaya çalışılması ilkece itirazlara neden olabilir. Olgulardan normların türetilemeyeceği, çünkü olgunun zaten olan bir durum, bir vaka anlamına geldiği, buradan olması gerekenin çıkarılamayacağı ileri sürülebilir.
13.2. Duygularla İlişkilendirme 26.04.2011 13.2. Duygularla İlişkilendirme Bir eylem ya da davranışın ve bunlar hakkındaki bir yargının kurallara uygunluğu gösterilmek istenirken çoğunlukla bir duyguya işaret edilir. Niçin sorusuna şu şekilde yanıtlar verilebilir: Başka türlü yapamazdım, yardım etmek zorundaydım Hırsızlık yapmasını tüyler ürpertici bulduğum için Birine zarar vereceğinden korktuğum ve kendimi kötü hissettiğim için Çok hoşuma gittiği için Ona teşekkürü borç bildiğim için Onu iğrenç bulduğum için
26.04.2011 Bu tarz cevaplar belli bir eylemin gerekçesi olarak gösterildiğinde eylem bir dereceye kadar açıklanır ve anlaşılır kılınır, fakat onun ahlaki açıdan haklılığı ortaya konmuş olmaz. İstediği kadar yoğun olsun hiçbir duygu (sevgi, nefret, beğenme, iğrenme vb.) ahlaki bir norm gibi bağlayıcı bir ölçüt olmaz.
13.3. Olası Sonuçlarla İlişkilendirme 26.04.2011 13.3. Olası Sonuçlarla İlişkilendirme Davranışının nedeni sorulduğunda kişi yaptığı eylemin yol açabileceği olası sonuçlara dikkat çekerek şu yanıtları verebilir: Yoksa çocuklar üzülecek ve acı çekeceklerdi Tüm geleceğim mahvolacaktı Ailem hayal kırıklığına uğrayacaktı Böylelikle birçok acı önlenebilir Çoğu insan mutluluk duyacaktı
26.04.2011 Bir eylemi olası sonuçları ile ilişkilendirerek, o eylemin haklı gösterilip gösterilemeyeceğini ya da ne kadar haklı gösterilebileceğini anlamak için sonuçlar yalnızca beklenen fayda açısından değerlendirmekle kalmamalı, hedeflenen faydanın ve ona ulaşmak için kullanılacak araçların ahlaki olup olmadıklarına da bakılmalıdır. Ayrıca, bir eylem ya da davranışın ahlakilik düzeyinin yeterli ölçütü bu eylemden beklenen ya da onun gerçekte sağladığı fayda değildir. Aynı şekilde, bir eylemin yol açabileceği ya da gerçekten yol açtığı zarar, onun ahlaki olmadığını da kendiliğinden göstermez.
13.4. Ahlak Yasalarıyla İlişkilendirme 26.04.2011 13.4. Ahlak Yasalarıyla İlişkilendirme Söz konusu eylemi, çoğunlukla yazılı olmayan ve öylece benimsenmiş norm ya da kural kataloğu gibi anlaşılan ahlak yasalarıyla ilişkilendirmektir. Bu gerekçelendirme tipinde şu cevaplar verilebilir: İnsanın sözünü tutması gerektiği için Dürüstlük bir erdem olduğu için
26.04.2011 Bu tarz gerekçelendirmeler, söz konusu yasaların tartışmasız benimsendiği grup üyeleri tarafından yeterli görülür. Fakat eylemin ahlaki açıdan haklılığını sürdürebilmesi için bu yasaların geçerliliğinin sürekli kontrol edilmesi şarttır. Herhangi bir ahlak yasası normu, üyelerinin o normu otorite kıldığı bir toplumda, her zaman ve ebediyete kadar geçerli kalmaz. İhtiyaçlar ve dolayısıyla doğal bakış değiştiğinde, sık sık karşılaştığımız gibi normlar eskiyebilir, hatta çağdışı kalabilir ve bu durum öncelikle ciddi değişim dönemlerinde çelişkilere yol açar.
13.5. Ahlaki Yetkinlikle İlişkilendirme 26.04.2011 13.5. Ahlaki Yetkinlikle İlişkilendirme Bir eylemi ahlaki olarak temellendirebilmek için bazen kabul görmüş kişi ya da kurumların otoritesine de başvurulduğu olur. Şu tarz yanıtlar verilebilir: Babam (öğretmen, patron, vs.) böyle söylediği için Yüksek mahkeme bu hükmü verdiği için Ahlaki konularda hiç kimse eylemlerini temellendirme yükümlülüğünü başkasına devrederek kişisel sorumluluğundan kurtulamaz. Aynı şekilde bir kimse kendi ahlaki yetkinliğini şaşmaz bir ahlaki kurum olarak göremez ve kendi taleplerini temellendirmeden başkalarına ne yapmaları gerektiğini dikte edemez.
13.6. Vicdanla İlişkilendirme 26.04.2011 13.6. Vicdanla İlişkilendirme Kant’a göre vicdan, kendi kendimize koyduğumuz ahlak ilkeleri ile eylemlerimiz arasındaki tutarlılığı akılcı ölçütlere göre denetleyen, bir tutarsızlık halinde bu tutarsızlığı bize bir çeşit acı olarak yaşatan bir üst duygudur. En son ahlaki merci olarak vicdana dayanmak, eylem ve davranışlarımızı meşru kılmanın en yaygın ve benimsenmiş yoludur. Bu kategoriye giren anlayışta, bir davranışı açıklayabilmek için şu gerekçeler kullanılabilir: Vicdanımla çelişiyordu Vicdanımın sesini dinledim
26.04.2011 Vicdan da şaşmaz değildir, dolayısıyla vicdanın buyurduğunu ve yasakladığını eleştirel bir değerlendirmeden geçirmemiz gerekir. Burada sorgulanması gereken husus şudur: Vicdanımız olarak, aldığımız eğitim süreci boyunca buyruk ve yasaklamalarını kendimize mal edip farkında olmadan içselleştirdiğimiz otoritelerin sesi mi konuşuyor, yoksa vicdan dediğimiz şeyin içinde, kendini özgürce belirleyen bireyin ahlaki yetkinliği mi dile geliyor?
eylemimizin temelinde ahlaki bir amaç olduğuna, 26.04.2011 Günlük yaşamdaki ahlaki tartışmalarda haklı olduğumuza inanıyorsak, karşımızdakini de: tutum, tavır, davranış ya da eylemimizin sorumluluğunu kişisel olarak üstlendiğimize, bunları eleştirel itirazlara karşı iyi gerekçelerle savunmaya hazır olduğumuza, eylemimizin temelinde ahlaki bir amaç olduğuna, gerekçelerimizin sahiciliğine ve dürüstlüğüne ikna etmeliyiz.
V. DERSİN SONU DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER… 16