Ergen Kimdir !!! Ergenlik dönemi dünyada çok uzun zamandan beri bilinmekle birlikte toplumumuzda bu döneme; erin, buluğ çağı ya da ergenlik öncesi,yeniyetmelik veya on üç yaş sendromu da denmektedir. Bu dönem genellikle 11-14 yaş arasında görülmekle birlikte kalıtsal özellikler beslenme ve iklim koşullar erinliği daha alt yaşlara çekebilmektedir. Bu dönemin en temel özelliği ise şöyledir;
Erinlik Döneminin Özellikleri : Çocukluk ve ergenlik dönemi özellikleri ile çakışmaktadır. İnsan yaşamında iki ya da dört yıl gibi bir süreyi içerdiğinden; kısa bir dönem olarak adlandırılır. Erinlik dönemi gerek fiziksel gerekse ruhsal bakımdan hızlı değişmelerin görüldüğü bir dönemidir. Erinlik döneminde olan bir birey yaşadığı olayları ve durumları olumsuz olarak görmekte, algılamakta ve değerlendirmektedir. Erinlik yaşına kızlar erkeklerden bir ya da iki yıl önce girmektedir. Bu nedenle erinlik yaşı değişiktir.
Erinlik çakışan bir dönemdir. ‹#› 4
Erinlik yaşı değişiktir.
Erinlik kısa bir dönemdir.. 6 ‹#›
Erinlik bir çabuk değişme dönemidir.
Erinlik bir olumsuzluk safhasıdır
ERİNLİK YERSİZ KAYGILAR VE ÜZÜNTÜLER DÖNEMİDİR
Erinlerin Davranış ve Tutumları : Erinlik döneminin “duygusal” boyuta ilişkin davranış ve tutumları; Erinlik döneminin “sosyal ve toplumsal” boyuta ilişkin davranış ve tutumları; Erinlik döneminin “cinsel olgunlaşma” boyuta ilişkin davranış ve tutumları .
Erinlerin Davranış ve Tutumları Erinlik döneminin “duygusal” açıdan değerlendirilmesi: Yoğun can sıkıntısının yaşanması İç huzursuzluk Öfke ve korku kontrolünde güçlük Duygu durumunda artma ya da azalmalar Aşırı çekingenlik İlgilerin geliştirilmesi vb.
Erinlik döneminin “duygusal” açıdan değerlendirilmesi Huzursuzluk: Büyüyen bedende fiziksel huzursuzlar görülür ve çocuk uzunca bir süre bir yerde duramaz ve bu fizik gerginlik onu durmadan bir yerlerde dolaşmaya iter.
Erinlik döneminin “duygusal” açıdan değerlendirilmesi Duygululuğun artması: Karamsarlık, asık suratlılık, ufacık bir nedenle ağlamalar bu dönemin (duygululuğun) sonucu olmaktadır. Erinlik, üzüntüler ve hayali korkular dönemidir.
Duygululuğun artması: 14 ‹#› 15 ‹#›
Erinlik döneminin “duygusal” açıdan değerlendirilmesi Kendine güvensizlik: Güvensizlik nedeni ile yanlış davranış. Örneğin kendinden bekleneni yapamayacağına inanır. Kendi hakkındaki bu olumsuz tavır ve tutumu nedeni ile yanlış olduğunu bildiği davranışlara bile girebilir. Ve aile, öğretmenler ve kanunla başı derde girmiş olur. Kendine güvensizliği: 1- Kısmen fiziksek direncin azalmasında, 2-Kısmen de çocuğun üzerindeki toplumsal baskıdan ve eleştirilerden gelir. Çünkü çocuktan yapabileceğinden fazla şey istenmiştir.
Kendine Güvensizlik: 17 ‹#›
Erinlik döneminin “duygusal” açıdan değerlendirilmesi Aşırı çekingenlik: Beğenilmeme korkusu nedeniyle, aşırı korku içindedirler.
Aşırı çekingenlik: 20 ‹#›
Yalnızlık isteği: Küsme, arkadaşlarından ve gruptan kopma, yalnız kalma isteği ve faaliyetlere karışmama isteği gibi. 21 ‹#›
Can Sıkıntısı: Zevkle oynadığı oyunlar artık ona, aptalca ve çocuksu gelir.
Çalışırken ya da oynarken yorulmak bilmez olan çocuk bu dönemde çalışmadan da, oyundan da çabucak yorulur. Çok az iş evde okulda yapmasına rağmen yorgun görünür. YORULMALAR 23 ‹#›
Erinlerin Davranış ve Tutumları Erinlik döneminin “sosyal ve toplumsal” açıdan değerlendirilmesi: Otoriteye karşı direniş Arkadaş edinmede güçlük çekme ve akran ilişkileri Aile içi gerginlikler Ebeveynce onay verilmeyen davranışlara ilişkin denemeler (Sigara v.b gibi) Evden kaçmalar Serbest zaman etkinlikleri
Arkadaş edinmede güçlük çekme / akran ilişkileri 26 ‹#›
Kendi değerler sistemi içinde “doğru” ve “yanlış” kavramlarını geliştirir
Değerler sistemi içinde “doğru” ve “yanlış” kavramlarını geliştirme 30 ‹#›
Ebeveynce onay verilmeyen davranışlara ilişkin ilk denemeler (Sigara v Ebeveynce onay verilmeyen davranışlara ilişkin ilk denemeler (Sigara v.b gibi) 31 ‹#›
Akranlar grubunun standartlarını benimseme ve kendi cinsinden olan yaşıtları ile özdeşleşmeye çalışır. 32 ‹#›
Akranlarca önem verilen oyunlarda beceri kazanmaya çalışır. 33 ‹#›
BAŞAĞIN İYİ YETİŞMESİNE ENGEL, ZARARLI OTLAR DEĞİL, ÇİFÇİNİN İHMALİDİR. KONFÜÇYÜS
(Ne Söylediğinden çok nasıl söylediği daha önemlidir) ANA VE BABANIN ÇOCUKLARIYLA OLAN DİALOGLARINA İLİŞKİN TEPKİ BİÇİMLERİ (Ne Söylediğinden çok nasıl söylediği daha önemlidir) Suçlama: Sen her zaman konuşuyorsun zaten Emir verme yönetme: Hemen yerine otur. Git kendine oynayacak bir şeyler bul. Tercih etme: Aynı hareketi bir kez daha yaparsan okul bitince cezaya kalırsın. Eleştirme, Yargılama: Daha iyisini yapmalısın. Uyarma: Son kez hatırlatıyorum. Eğer susmazsan şimdi bağırırım. Güven verme: Senin bunu daha iyi yapacağına inanıyorum. Utandırma: Şımarık çocuk,velet. Sözlü anlatım olarak uyarı: Birisini rahatsız etmek iyi bir davranış değildir. Yargılama: Kitaplar yazmak,karalamak için değildir, okumak içindir.
Öğüt verme: Okuyan bir insanı rahatsız etme. Çözüm önerme: Niçin dışarıda oynamıyorsun. Teşhis: İlgi çekmek istiyorsun. Öğretme, yönlendirme: Birisini rahatsız etmek, iyi bir davranış değildir. Yukarıdaki sözler, şu tepkilere yol açabilir; Çocuğun kendisini suçlu hissetmesine yol açabilir. Anne-Babanın adil olmadığı düşüncesini geliştirir. Çocuk sevilmediğini düşünebilir. Sert tepkiyle yanıt vermesine yol açar. Karşı çıkmasına neden olur. Kendisini yetersiz hissedip öz saygısını yitirmesine yol açar.
Çocuk dediğin uslu oturur. Çocuk dediğin her lafa karışmaz Çocuk dediğin uslu oturur. Çocuk dediğin her lafa karışmaz. Çocuk dediğin, yeni icatlar çıkarmaz. Çocuk dediğin, büyükleri üzmez. Çocuk dediğin, sofrada adam gibi oturur. Çocuk dediğin, saygı suygu bilir. Çocuk dediğin, insanın kafasını şişirmez. Çocuk dediğin, büyüklerin sözünü dinler. Çocuk dediğin, yapma deyince yapmaz. Çocuk dediğin, ders çalışır. Çocuk dediğin, çok soru sormaz. Çocuk dediğin, paylayınca önüne bakar. Çocuk dediğin, verilen öğütlerin dışına çıkmaz. Çocuk dediğin, söylenen işten kaçmaz. Çocuk dediğin, ıslak yerlere de basmaz. Çocuk dediğin, insanın tepesine binmez. Çocuk dediğin, dersini bilir. Büyüklere gelince.....Onlar büyüktür. Her şeyi yapabilirler. "VE ÇOCUKLAR YAŞLANIP ÖLÜNCEYE DEK, HER ŞEYİ BÜYÜKLERİN YAPABİLECEKLERİNE İNANARAK YAŞARLAR." Çetin Altan / 24 Şubat 1989 Hürriyet Türk Usulü Pedagoji :
BABALAR HAKKINDA ÇOCUKLARIN DÜŞÜNCELERİ 6 yaşında: Babam her şeyi biliyor. 10 Yaşında: Babam çok şeyi biliyor. 15 Yaşında: Ben de babam kadar biliyorum. 20 Yaşında: Şu muhakkak ki, babam öyle fazla şey bilmiyor. 30 Yaşında: bir kerede babamın fikrini sorsam fena olmaz. 40 Yaşında: Ne de olsa babam, bazı şeyleri biliyor. 50 Yaşında: Babam her şeyi biliyor. 60 Yaşında: Ah , babam hayatta olsaydı da kendisine danışsaydım!
ANNELERE İLİŞKİN OLARAK İSE DE Ana başa taç imiş, Her derde deva imiş, Bir evlat pir olsa da, Yine anneye/anaya muhtaç imiş Cennet, annelerin ayağının altındadır. Anne kalbi,çocuğun okuludur. Büyük başarılar değerli annelerin yetiştirdikleri seçkin çocuklar sayesinde olmuştur (M.Kemal ATATÜRK)
ÇOCUĞUMUZA SÜREKLİ MEŞGULDÜM O KADAR SENE, SENİNLE DOYASIYA OYNAYAMADIM. SEN BENİ ÇAĞIRDIN GEL OYNA DİYE, BEN BİR TÜRLÜ ZAMAN AYIRAMADIM. GİYDİRDİM,DOYDURDUM,SENİ KOLLADIM, SADECE BUNLARI YETERLİ SANDIM, BANA OYUNCAĞINI GETİRDİĞİNDE, BEN SENİ ÇOĞUKEZ,BAŞIMDAN SAVDIM.
ATAĞA YATIRIR SENİ OKŞARDIM, SEN UYUR UYUMAZ HEMEN ÇIKARDIM. ŞİMDİ O GÜNLERİ ÇOK ÖZLÜYORUM, KEŞKE BİR DAKİKA FAZLA KALSAYDIM. HAYAT NE KADAR KISA, YILLAR NE KADAR ÇABUK, NE ZAMAN BÜYÜDÜ BU KÜÇÜK ÇOCUK, ONA DOKUNMAK İÇİN UZANDIĞIMDA ELLERİM BOŞ KALIR,YÜREĞİM BURUK.
ARTIK NE RESİMLER,NE DE OYUNLAR, NE “İYİ GECELER”, NE SARILMALAR, HEPSİ ÇOK GERİDE ULAŞMAK ZOR, YAŞANMADI SANKİ O GÜZEL YILLAR. ARTIK HİÇ İŞİM YOK YAPAYALNIZIM. GÜNLERİM ÇOK UZUN ÜSTELİK BOMBOŞ KEŞKE İSTEKLERİNİ BİR BİR YAPSAYDIM KÜÇÜK ARZULARIN ŞİMDİ ÇOK ŞİRİN, ÇOK HOŞ. ALİCE CHASE
PULSUZ DİLEKÇE Sevgili Anneciğim,Babacığım; Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim,size şunları söylemek isterdim: Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim.Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum.Beni tanımaya ve anlamaya çalışın. Deneme ile öğrenirim.Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz.Oyunda,arkadaşlıkta ve uğraşlarımda özgürlük tanıyın.Beni her yerde,her zaman koruyup kollamayın.Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim.Bırakın kendi işimi kendim göreyim.Büyüdüğümü başka nasıl anlarım?
Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum.Bunu önemsemeyin.Ama siz beni şımartmayın.Hep çocuk kalmak isterim sonra.Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum.Ancak siz verdikçe almadan da edemiyorum.Bana yerli yersiz sözde vermeyin. Sözünüzü tutmayınca sizlere güvenim azalıyor.
Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin.Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem.Ancak,hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum.Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor,hem de bundan yararlanmadan edemiyorum. Öğütlerinizden çok,davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın.Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz.Bunları çabuk unuturum.Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder.
Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam Çok konuşup çok bağırmayın.Yüksek sesle söylenenleri pek duymam.Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır.”Ben senin yaşında iken…..” diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım. Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın.Bana yanılma payı bırakın.Beni,korkutup sindirerek,suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın.Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın. Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin.Ceza vermeden önce beni dinleyin.Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim.
Beni dinleyin.Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar,soru sorduğum anlardır.Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun.Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın.Ama başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin. Bana güvendiğinizi belli edin.Beni destekleyin; hiç değilse çabamı övün.Beni başkalarıyla karşılaştırmayın;umutsuzluğa kapılırım.
Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin.Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın;bana süre tanıyın.Yüzde yüz dürüst davrandığımı görünce ürkmeyin.Beni köşeye sıkıştırmayı;yalana sığınmak zorunda kalırım.Sizi çok bunaltsam bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin.Kızgınlığınızı haklı görebilirim,ama beni aşağılamayın.Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın.Unutmayın ki bende sizi yabancıların önünde güç durumlara düşürebilirim.
Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin.Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz;tersine,beni size daha çok yaklaştırır. Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi ve daha değerli görüyorum.Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın.Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.
Biliyorum,ara sıra sizi üzüyor,belki de düş kırıklığına uğratıyorum Biliyorum,ara sıra sizi üzüyor,belki de düş kırıklığına uğratıyorum.Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum. Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebilirim;yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın. Benden “Örnek Çocuk” olmamı istemezseniz,ben de sizden kusursuz ana-baba olmanızı beklemem.Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.
Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi.Ama seçme hakkım olsaydı,sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim. Sevgiler Çocuğunuz Prof.Dr. Atalay YÖRÜKOĞLU.Çocuk Ruh Sağlığı.Özgür Yayınları.İstanbul:2000. Ss.408 – 410.
SON SÖZ İLK BAŞTA ANNE-BABALARIMIZIN ÇOCUKLARI, SONRA ÇOCUKLARIMIZIN ANNE-BABASI, DAHA SONRA ANNE-BABAMIZIN ANNE-BABASI, EN SONUNDA DA ÇOCUKLARIMIZIN ÇOCUKLARI OLURUZ. MİLTON GREENBLATT
ÖZETLE ANA –BABALIK ZOR ZANAATTIR.