Sevdiğim 6 Hayvan Anakonda Panda Mamut Komodo Ejderi Penguen Tembel Hayvan
Panda yavruları yetişkin pandalara göre çok küçüktür Panda yavruları yetişkin pandalara göre çok küçüktür. Doğduklarında ortalama 100 gram ağırlığında olurlar. Başka hiçbir memeli hayvanın yavrusu yetişkininden bu kadar küçük olarak dünyaya gelmez – kangurular hariç. Yeni doğan pandalar her iki saatte bir emzirilme ihtiyacı duyarlar. Beslenme aralarında da anne genelde yavrularını bırakmaz, ön ayaklarının üstünde onları taşımaya devam eder. Haraket halindeyken de yavrularını nazikçe ağzında taşır. Yavrular üç aylık olduğunda yürümeye başlarlar. Panda yavrusu 1.5 yaşına geldiğinde 50 kg. ağırlığına ulaşır ve bambu yiyebilecek kadar güçlü ve sert dişlere sahip olur. Artık onun için annesinin yanından ayrılma vakti gelmiştir. Yetişkin pandaların çoğu yalnız yaşamayı tercih eder. Doğrusu pek de biraraya gelecek zaman bulamazlar, çünkü bu yavaş haraket eden hayvanlar günün 14 saatini bambu yiyerek geçirirler. Vahşi hayatta 1000, hayvanat bahçelerinde ise 100 kadar panda kaldığı sanılmaktadır. Artık nesli tükenmekte olan pandaların çoğu bambu ormanlarının yoğun olduğu Çin'in güneybatısındaki sisli, yağmurlu dağ eteklerinde yaşamayı tercih ederler. Pandalar bambu filizleri ve yapraklarından başka neredeyse hiçbir şey yemezler. Bazenbalık ve diğer küçük hayvanlarla beslenebilirler, ama bambu, pandaların menüsünün %99'unu oluşturur. Pandalar çok yerler, hızlı yerler ve günlerinin 12 saatini yemeğe ayırırlar. Bunun sebebi şudur: yediklerinin yalnızca beşte birini sindirebilirler. Ayrıca bambu da pek besleyici sayılmaz. Bambunun sadece filizleri ve yaprakları değerli kısımlarıdır, bu yüzden yetişkin pandalar da sadece bu bölümlerle ilgilenir. Sağlıklıkalabilmeleri için bu 12 saat içinde kendi ağırlıklarının %15'i kadar yemeleri gerekir, bu yüzden de hızlı yerler. Pandaların azıdişleri çok geniş ve düzdür. Bu dişlerin şekli sayesinde bambu filizlerini, köklerini ve yapraklarını parçalayabilirler. Ön ayak bileklerininkemikleri çok güçlüdür. Yiyeceklerini düzgün bir şekilde parçalayabilmek için önce bitkiyiön ayaklarıyla sıkıca tutarlar. Bazen pandaların bulunduğu alandaki tüm bambular doğal nedenlerle öldüğü zaman pandalar da açlıktan ölüyor, çünkü bambuların büyüyüp geliştiği diğer alanları bulamıyorlar. Çin hükümetinin yetkilileri ve bilim adamları pandaların hayatına devam edebilmesi için çalışmaya ve fikir üretmeye devam ediyor. Pandalar biraz utangaç yaratıklardır, insanların bulunduğu bölgelere pek girmek istemezler. Bu da onların yaşam alanını oldukça kısıtlar. Ne yazık ki insanlar dağlarda daha yüksek yerlere yerleşmeye devam ettikçe pandaların yaşam alanı da küçülmeye devam ediyor. 4 Şubat'ta nesli tükenmekte olan pandalar için Dünya Pandalar Günü etkinliği düzenlenmektedir.
Anakonda, yeşil anakonda, Iguaçu anakondası, nehir anakondası vb Anakonda, yeşil anakonda, Iguaçu anakondası, nehir anakondası vb. türlerden oluşup,Venezuela, Brezilya gibi yerlerde yaşayan yılandır. Boyu 8-10 metre olabilir. Dünyanın en büyük ve 1. en uzun yılanıdır. Kalınlığı 1 metreyi aşar. Genellikle timsah, geyik,memeliler veya başka anakondalar ile beslenir.İnsan yediği hakkında bir bilgi yoktur.Avı allıgatör veya bir timsah ise avını enlemesine sarar ve sıkar, avı boğularak ölür ve yem olur. Sadece karada değil suda da tehlikeli bir hayvandır. Genellikle çiftleşme mevsiminde suda yaşar.
Mamut, filgiller familyasının nesli tükenmiş bir cinsi Mamut, filgiller familyasının nesli tükenmiş bir cinsi. Son buzul çağında KuzeyAmerika, Avrupa, Asya ve Afrika'da birçok farklı türleri ile yayılım göstermiştir. 4,5 m boy ve 8 ton ağırlığa kadar varan bu cinsin son üyeleri MÖ 1700 yılında yaşamıştır. Bilimsel adı Mammuthus, Mammut cinsi ile karıştırılmaması gerekir. Mammut sadece Amerika kıtasında yaşamış olan ve mamutlarla uzaktan akraba olan mastodontlar (Mammutidae) familyasının bir cinsidir. Bu hortumluların daima 4 adet uzun dişleri olmuş ve Mamut dişinin kesilmiş görüntüsüonlarında mamutlarda olduğu gibi buzul çağında uzun tüylü türleri ortaya çıkmıştır. Mamut dişinin kesilmiş görüntüsü Mamut dişinin kesilmiş görüntüsü
Komodo ejderi (Varanus komodoensis) , dünyanın en büyük kertenkele çeşididir. Komodo ejderi 3 m. boyunda uzunluğunda ve 140 kilo civarındadırlar. Adına ejder denilmesine karşın aslında bir varan çeşididirler. Endonezya'ya bağlı Komodo, Rintja ve Flores adalarında bulunurlar. Otlak alanları tercih ederler. Komodo ejderleri iyi yüzer ve tırmanırlar ve gün boyunca aktiftirler.Yılanlarda olduğu gibi, uzun, çatallı dillerini kullanarak yiyecekleri bulurlar. Başlıca besinleri hayvan leşleridir. Aynı zamanda geyikleri ve yaban domuzu da avlarlar. Komodo ejderleri manda kadar iri hayvanları bile öldürebilirler. Salyasında çoğu tehlikeli 50'den fazla çeşit bakteri bulunur. Yemeklerinden geriye hiç bir şey bırakmazlar. Dişileri her yıl on beş civarında yumurta yaparlar. Onları yere gömüp, kuluçkaya yatarlar. Komodo ejderleri 1912 yılında Komodo adasındaki araştırmalara kadar doğal çevreleri dışında bilinmiyordu. Uzunluklarının 7 metrenin üzerine çıktığı iddia ediliyordu, fakat bilinen en büyük örnek, 3,50 metre boyunda ve 166 kg. ağırlığındadır. Komodo Ejderi'nin ısırığında yılana benzer bir zehir bulunur. Bu zehir kurbanlarını şoka sokar, kanın pıhtılaşmasını engeller, kan akışının hızlanmasına, böylelikle kan basıncının düşmesine ve bilincinin kapanmasına neden olur. Ayrıca Komodo Ejderi avını ısırdıktan sonra hemen yemeyebilir, avı zaten girdiği şok sonucu öleceğinden daha sonra geri dönüp beslenebilir. Komodo ejderi, memelilerle beslenmesi ve sık sık insanlara da saldırmasıyla tanınıyor. Aynı zamanda dişi komodo ejderlerinin içinde erkek üreme hücresi oluştaracak bir kısım bulunur ve bu kısım zor durumlarda kullanılarak dişinin kendi kendine üremesini sağlar. Yeni doğan komodo ejderleri kendi başlarının çaresine bakmak zorundadırlar ve pekçoğu savunmasızdır bu yüzden çoğu yavru ilk yıllarında pekçok yırtıcıya, yamyam yetişkinler dahil, yem olurlar. Yavrular yetişkinliğe kadar olan sürelerini daha güvenli ve potansiyel av olan böceklerle dolu ağaçlarda geçirirler. Yavruların yetişkinliğe ulaşması 1-2 yıl sürer ve yetişkinliğe ulaştıktan sonra genellikle 50 yıl yaşarlar. Yamyamlık, hemen herşeyi yiyebilme ve yüzme yeteneği komodo ejderlerine adada hayatta kalma şansı sağlar; fakat aslında bu tür şu anda adada soyu tükenmiş bir pigme fil türünü avlamak üzere evrimleşmişlerdir. Komodo ejderlerinin soyu insan baskısı yüzünden tehlike altındadır. Kolayca yayılabilmelerine rağmen insanların onların adalarına yerleşmesi, komodo ejderlerini ve onların avlarını avlamaları türü soy tükenmesiyle karşı karşıya getirmiştir. Ortalama bir sürüngene göre oldukça zekilerdir. Yalnızca birkaç hayvanat bahçesinde ve doğal parklarda görülürler. Türü ehlilleştirmek imkansız ve tehlikelidir. Komodo ejderleri eski soyu tükenmiş devasa bir varan türü olan megalania ile yakın akrabadırlar
Tembel hayvanlar, Orta ve Güney Amerika'da yaşayan Megalonychidae,Bradypodidae familyalarına ait 6 türü kapsayan orta büyüklükteki memelilerdir. Bilim adamlarının çoğu tembel hayvanları Folivora altakımında sınıflandırırken, bazıları onları Phyllophaga grubunda toplar. Bu iki grubun da adı, ilki Latince'de, ikincisi ise Eski Yunanca'da "yaprak- yiyen" anlamındadır. Bu metin genellikle ağaçlarda yaşayan tembel hayvanlara ilgilidir. Geçmiş jeolojik zamanlarda, Megatherium[1] gibi büyük yer tembel hayvanları Güney Amerika'da veKuzey Amerika'nın bazı kısımlarında yaşamışlardır, fakat insanların gelişinden sonra onlar da diğer bazı hayvanlar gibi birden yok olmuşlardır. Bazı kanıtlar, diğer KuzeyAsya, Avusturalya, Yeni Zelanda ve Madagaskar faunalarında olduğu gibi, Amerikanmegafaunasının yok olmasında insanların eylemlerinin etkili olduğunu ileri sürmektedir. Bununla beraber, Buz Çağı'nın sonunda meydana gelen eş zamanlı iklim değişimi de bazı durumlarda rol oynamıştır.
Penguen, Spheniscidae familyasını oluşturan, uçamayan, dimdik durabilen, perde ayaklı deniz kuşlarıdır. Güney Kutbu,Yeni Zelanda, Avustralya, Güney Amerika, Güney Afrika ve hatta Galapagos kıyılarında yaşarlar. Kuzey Kutbunda bulunmazlar. Büyüklük bakımından 30 - 105 cm. arasında değişik 17 kadar türü bilinmektedir. En irileri olanİmparator penguen 45 kg. ağırlığa ulaşır. Sıcak bölgelere doğru gidildikçe boyları küçülür. Denizlerdeki kabuklular, balık ve mürekkepbalıkları ile beslenirler. Tüyleri kuş tüylerine hiç benzemez. Sırtları siyah veya gri, karın kısımları beyaz ince ve pulsu tüylerle örtülüdür. Türler birbirinden, başlarındaki renkli tüyleriyle ayrılır. Kuyrukları kısa ve ayakları vücutlarının gerisinde olduğundan rahatlıkla dimdik ayakta durabilirler. Denizde, saatte 10 deniz mili hızla yüzebilirler. Hatta gerektiğinde bu hızlarını iki katına çıkarabilirler. Kanatları uzun telek tüylerinden yoksun olup, kırılmadığı için uçmaya yaramaz. Buna karşılık yüzerken çok kuvvetli yüzgeç vazifesi görür. Penguenler, buz üzerinde sıçrar ve çok iyi kayarlar. Göğüslerinin üzerinde yatarak yüzgeç kanatlarının yardımıyla kızak gibi kayarak, karada birkaç yüz kilometre içeriye kadar girebilirler. Yalnız üreme mevsimlerinde yumurtlamak için karaya çıkarlar. Vücutlarını örten sık tüyler ve deri altlarındaki kalın yağ tabakaları ile Antarktika 'nın sıfırın altındaki dondurucu soğuklarından korunurlar. Vücut ısılarını ayarlayan otomatik bir mekanizmaya sahiptirler. Gerektiğinde kan damarlarıyla deriye giden kanı azaltarak, yükselterek ve tüylerini dikleştirerek vücut sıcaklıklarını kontrol ederler. Güney Kutbu penguenleri 40 °C'lik vücut ısılarıyla -40 °C'lik Antarktika soğuğuna uyum sağlarlar. Vücutlarındaki tüy, yağ ve besinlerden elde ettikleri enerji ve kontrol mekanizmalarıyla 80 °C'lik ısı farkına dayanırlar. Antarktika 'nın kral penguenleri günde ortalama 140 defa suya dalarlar. Bunun ancak yüzde onunda av yakalayabilirler. Tüy dipleri deriye yakın kısımda ısıya karşı yalıtkan bir iç tabaka meydana getirerek vücudu soğuktan emniyetle korur. Bazı türler, kuluçka dönemlerinde dört aya yakın bir zaman açlığa dayanırlar. Bu devrede ağırlıkları yarı yarıya düşer. Antarktika dışında yaşayanların, su akıntıları ve yüzen buzlarla Güney Kutbu 'ndan geldikleri sanılmaktadır. Üreme devrelerinde bir kısmı yanyana yuvalar kurarak yüzbinlerce bireyden hasıl olan kuluçka kolonileri meydana getirir. Yuva yapanlar 2 - 3 yumurta yumurtlar. İmparator penguen (Aptenodytes forsteri) ve kral penguen (Aptenodytes patagonicus) ise yuva yapmaz, birer yumurta yumurtlar ve tek yumurtalarını ayakları üzerinde ve karınlarının altındaki gerçek kuluçka derisinin altında muhafaza ederek soğuktan korur. Yuva yapanların erkekleri, dişilerine çakıl taşları hediye ederek kur yapar. Dişi, karlar eridikçe bu taşlarla yuvasının seviyesini yükseltir. Erkek ve dişi sırayla kuluçkaya yatar. Kuluçka devresinde bir şey yemezler. Yavrular anne ve babaları tarafından birlikte bakılır ve ısıtılır. Penguenler insandan kaçmadıkları için, yağlarından istifade etmek isteyenler tarafından çok miktarda avlanarak tüketiliyor. Çıkarılan kanunlarla nesilleri korunmaya çalışılıyor. Dünyanın birçok hayvanat bahçesine de uyum sağladıkları görülmüştür. 2010 yılında tespit edilen 36 milyon yaşındaki penguen ile de penguenlerin geçmişinde yeni bir dönem açılmıştır.Bu penguen o bölgede çok iyi korunmus ve eskisi gibi mükemmeldir.İncelemeler sonucu penguenin melanozomları fırtına kuşu ve albatrosa benzediği tespit edilmiştir.Ve de çoğu kişinin aklına gelmeyen penguenlerin renklerinin kavrengi ve kırmızı olmasıdır.Araştırmacı Julia Clarke 'Bu fosili görene kadar kişisel fikrim, penguenlerin önceden de siyah ve beyaz renklerden oluştuğuydu' demiştir.Bu bilgiler kasım 2010 yılındaBilim ve Teknik Dergisi'nde yayınlanmıştır.