CÜMLE BİLGİSİ CÜMLENİN TANIMI Öğelerin Dizilişlerine Göre Cümle Çeşitleri Yüklemlerine Göre Cümle Çeşitleri Anlamlarına Göre Cümle Çeşitleri Yapılarına Göre Cümle Çeşitleri CÜMLENİN ÖĞELERİ Özne Yüklem Nesne Tümleç İSİM TAMLAMALARI CÜMLE BİLGİSİ
CÜMLENİN TANIMI Bir düşünceyi, bir hareketi, bir duyguyu ve bir olayı tam olarak bir hüküm hâlinde anlatan kelime grubuna cümle denir. Cümlenin temel görevi hüküm ifade etmektir. Bir cümlenin oluşması için bir çekimli yüklem yeterlidir. Yüklemdeki ekler kişi de bildirdiklerinden, cümlenin oluşması için gerekli olan ikinci öğe özne de ortaya çıkmış olur: Yazıyorum. Geliyor. Okuyacak. Büyüktür. Güzeldir.
Cümleler; 1. Öğelerin Dizilişlerine Göre 2. Yüklemlerine Göre 3. Anlamlarına Göre 4. Yapılarına Göre olmak üzere dört başlık altında incelenir.
1. Öğelerin Dizilişlerine Göre Cümle Çeşitleri: Bu cümleler kurallı cümle, devrik cümle olmak üzere ikiye ayrılır. a. Kurallı Cümle: Bu çeşit cümlelerin yüklemleri sonda bulunur. "Bir Türk dünyaya bedeldir." (Atatürk) "Ayağını yorganına göre uzat ". (Atasözü)
b. Devrik Cümle: Pek çok atasözü ve deyimimizde görülen devrik cümleye eskiden beri rastlanır. Daha çok konuşma dilinin cümle türü olan ve halk ağzında çok kullanılan devrik cümle dilimize Batı dillerinden gelmiştir. Yazı dilinin konuşma diline yaklaştırılması amacıyla Dil İnkilâbı’ndan bu yana daha çok yer verilmeye başlanmıştır. Anlatımda monotonluğu gidermek, metne değişik bir özellik kazandırmak için kullanılan devrik cümlenin fazla kullanılması anlatımda akıcılığı bozar: Başaracaksın, biraz daha gayret. Niçin umutsuz, yüzyılımızın bu ünlü ozanı?
Ayrıca şiirde vezin ve kafiye gereği devrik cümleye çok yer verilir. "Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.” Yahya Kemal “Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak." Ahmet Haşim
2. Yüklemlerine Göre Cümle Çeşitleri: Bunlar da fiil cümlesi, isim cümlesi olarak ikiye ayrılırlar. a. Fiil Cümlesi: Yüklemi çekimli fiil olan cümlelerdir: Dersini çalışan sınıfını geçer. b. İsim Cümlesi: Yüklemi isim soylu bir kelime olup, ek fiilin zamanlarından (-dır, -dir, -dur, -dür; -mış, -miş, -muş, -müş; -de, -di, -du, -dü) biri ile çekimlenmiş olan cümlelerdir: Orada hava çok güzeldir. Babası gibi çalışkanmış.
3. Anlamlarına Göre Cümle Çeşitleri: a. Olumlu Cümle: Bir işin olduğunu, yapıldığını, yapılacağını, olacağını bildiren cümlelerdir. “Atatürk’ün, hemen herkesin gördüğü, mektep kitaplarına kadar geçmiş bir fotoğrafı vardır. Anafartalar ve Dumlupınar’ın kahramanı, son muharebenin sabahında tek başına, ağzında sigarası, bir tepeye doğru ağır ağır ve düşünceli çıkar. İşte Ankara Kalesi muhayyilemde daima ömrünün en güneşli saatinde böyle yavaş yavaş çıkan büyük adamla birleşmiştir." A. Hamdi Tanpınar
b. Olumsuz Cümle: Bir işin olmadığını, olamayacağını, yapılmadığını veya yapılamayacağını bildiren cümlelerdir: İnsanın kendi kendine ettiği kötülüğü başkaları edemez. Eğer bir insan çalışmazsa, dürüst olarak davranmazsa, başarıya ulaşamayacak, çevresi tarafından da sevilmeyecektir. Sokakta ne araba ne insan var.
c. Soru Cümlesi: Bir işin olup olmadığını öğrenmek veya bir merakı gidermek amacıyla kurulan sorulu cümlelerdir. “Her gün bu kadar güzel mi bu deniz? Böyle mi görünür gökyüzü her zaman? Her zaman güzel mi bu kadar, Bu eşya, bu pencere?” Orhan Veli
ç. Şart Cümlesi: Bildirilen hükmün bir şarta bağlı bulunmasıdır: Eğer bizden öncekiler çalışmasaydı, bugün sahip olduğumuz değerler olmayacaktı. Öyleyse biz de çalışmalı ve bizden sonrakilere bir şeyler bırakmalıyız.
d. Ünlem Cümlesi: İnsanlardaki ani olarak beliren korkuyu, sevgiyi, şaşkınlığı ve heyecanı dile getiren cümlelerdir: "Yürü, hür maviliğin bittiği son hadde kadar!.. İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Yahya Kemal "Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl." Mehmet Âkif Ersoy
4. Yapılarına Göre Cümleler: a. Basit Cümle: Tek bir düşünceyi, duyguyu, tek bir olayı anlatan cümlelerdir: Bugün uçakla İstanbul’a gideceğim. Arkadaşım geldi. Basit cümlelerde bir tek çekimli yüklem bulunur. Bütün öğeleri ile tek yargı bildiren cümlelerdir. Bu cümleler başka bir cümleyi tamamlayamadıkları gibi başka cümle tarafından da tamamlanamazlar: Ayşe bügün derse gelmedi.
b. Bağımsız Birleşik Cümle: Her biri kendi başına bir anlam taşıyan cümlelerin tek bir cümle oluşturmalarına "Bağımsız Birleşik cümle" denir. Bağımsız Birleşik cümle; Sıralı Cümle, Bağlı Cümle, Karma Cümle olmak üzere üçe ayrılır.
1. Sıralı Cümleler: Birbirine virgül, noktalı virgülle bağlanan, aralarında anlam ilişkisi bulunan cümlelerdir. Sıralı cümlelerde özneler, yüklemler, tümleçler ortak olabilir: Güzel vakit geçiriyorlardı; yan yana oturmuşlar, el ele tutuşmuşlar, hep birlikte şarkı söylüyorlardı. Evde şeker yok, çay yok, ekmek yok, yağ yok.
2. Bağlı Cümleler: Tek başlarına bir anlam bildiren iki cümlenin birbirlerine bağlaçlarla bağlanarak tek cümle haline gelmesidir: Sana telefon açtım ama bulamadım. Pazar günü pikniğe gidecektik fakat yağmur yağdı. 3. Karma Cümleler: Bir sıralı, bir bağlı cümleden oluşan cümledir: Bize geldi, içeri girdi ve elindeki paketi yere bıraktı. O yüzer, golf oynar ve çok iyi ata binerdi.
c. Birleşik Cümle: Unsurlardan biri veya birkaçı kendi içinde cümle özelliği gösteren birleşik cümlede birden fazla yargı vardır. Bunlardan birisi esas (temel) cümlenin yargısıdır. Diğerleri ise bu esas cümleyi türlü yönlerden tamamlar, açıklığa kavuştururlar. Bu tür cümlelerde esas yargıyı bildiren cümleye “Temel cümle”; bunu tamamlayan cümleye de “Yan cümle” denir. Birleşik cümle üçe ayrılır:
1. Girişik Cümle: Yan cümlesi temel cümleye özne, nesne, tümleç olan cümlelerdir. Yan cümleler ortaç, ulaç, mastar eklerinden birini veya birkaçını alarak kurulmuştur: Sırça köşkte oturan, komşusuna taş atmaz. Düzenli çalışmak beni başarıya götürdü.
2. Şartlı Cümle: Yan cümle -sa, -se şart eki alır 2. Şartlı Cümle: Yan cümle -sa, -se şart eki alır. Esas cümlenin anlamını bir şarta bağlı olarak tamamlar (bk. Şart Cümlesi): Bize gelirsen beraber çalışırız. Param olursa, o kitabı alacağım. “Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan” Yahya Kemal Beyatlı
3. “ki” Bağlaçlı Birleşik Cümle: Esas cümleye “ki” bağlacı ile bağlanan cümleye denir. Yüklemi çekimli olan bu cümle türü Türkçeye Farsça yolu ile geçmiştir. Daha çok Hint-Avrupa dillerinde görülen cümle türüdür. Bakıyorum ki bir yanlışlık olmasın. Biliyorum ki geleceksin. “Sular sarardı... Yüzün perde perde solmakta Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta.” Ahmet Haşim
CÜMLENİN ÖGELERİ Türkçe kurallı bir cümlede normal olarak özne, nesne, dolaylı tümleç, ilgeçli tümleç, zarf tümleci ve yüklem sırası görülür.
Özne: Cümlede bildirilen eylemi gerçekleştiren veya yüklemin bildirdiği durumu üstlenen kelimelerdir. Yahya Kemal İstanbul’u anlatıyor. Amcamın kızı, üniversiteye giremedi. Askerler, marş söyleyerek geçtiler.
İsim veya zamir durumundaki bütün kelimeler, söz öbekleri özne olabilir: Her çeşit üzüntüyü, insanlar yaratıyor. Sen bir Çukurova, ulu ağaçsın... Özne, bazen cümlede belirli bir kelime olarak bulunmaz, yüklemdeki kişi ekinden anlaşılır: "Buna pek çok sevindim.” Bu cümlede görüldüğü gibi özne yüklem üzerindeki -im kişi ekidir.
Yüklemi edilgen-geçişli fiil veya fiilimsi olan cümlelerde özne, belirli bir kelime olarak yer almaz, yükleminden de anlaşılmaz. Bu tür cümlelerde özne gibi görünen, gerçekte nesnedir: "Çamaşırlar yıkandı." Bu cümlede “çamaşırlar” belirtisiz nesne olmasına rağmen burada özne görevindedir. Edilgen çatılı yüklemleri olan bu tür cümlelerde nesne öznenin yerine geçer. Bu öznelere “sözde özne” denir: “Birkaç gün sonra evdeki bütün eşyalar satılır.”
-ıl-ekiyle edilgen hâle getirilen bir fiil geçişsiz ise bunun yüklem olduğu cümlede özne olmaz: Yemekten sonra balkona çıkıldı. Bu sıcakta uyunmaz. Özneden sonra virgül konur. Öznenin teklik ve çokluk bakımından yüklemle uyumlu olmasına dikkat edilmelidir. Bazen bu uyum olmayabilir.
Yüklem: Bir cümlede öznenin yapmış olduğu veya yapacağı işi, olayı ve durumu bildiren kelimeye yüklem denir. Cümlenin diğer öğeleri yükleme bağlıdır. Türkçe cümle yapısında yüklemin önemi büyüktür. Çekimli bir fiil yalnız başına bir cümle oluşturabilir ve kendisi yüklem durumundadır: Gelecek misin? Bilmiyorum.
Yüklem çekimli bir fiil olduğu gibi, kendisine ek-fiilin bağlandığı isim soyundan bir kelime de olabilir. Ek-fiilin sonuna getirilmesiyle yüklem olabilen bu kelimeler, isimler, sıfatlar, zamirler, mastarlar, edatlar ve zarflardır: Hava bugün açıktır. Alacağım kitap budur. Bunun konusu çok güzeldir. “Ben bir Türk’üm; dinim, cinsim uludur; Sinem, özüm ateş ile doludur.” Mehmet Emin Yurdakul
Yüklem, bir unvan grubu olabilir: Cumhuriyetimizin kurucusu, Gazi Mustafa Kemal’dir. Yüklem, isim tamlaması olabilir: Bu konuyu çözümleyecek kişi, bölüm başkanıdır. Yüklem, durum eklerinden birini almış isim tamlaması olabilir: Ali, henüz tren istasyonundadır. Yüklem, iyelik eki almış isim olabilir: Söylediklerin aklımdadır.
Yüklem, ek-fiilin hikâyesi ve rivayeti olabilir: Sınava giren yüz kişi var idik. Onun da bize gelmeye niyeti varmış. Yüklemler, isim soyundan kelimelerle veya onlardan meydana gelen kelime gruplarıyla ek-fiil arasına "değil" kelimesi getirilerek olumsuz anlam bildirirler: Bu yaptığın insanlığa yakışır bir hareket değildir.
Nesne: Yüklemi geçişli fiil olan bir cümlede bu yüklemin etkilendiği varlığı ifade eden kelime veya kelime grubuna “nesne” denir. “Güneşin ilk ışıkları ile birlikte İznik Gölü’nü tanıdık.”
Nesne cümledeki görevinin niteliğine bağlı olarak ikiye ayrılır: 1. Belirtili Nesne: Öznenin yaptığı işten etkilenen öğe, belirli bir varlık veya niteliği işaret ediyorsa belirtili nesnedir. Belirtili nesne cümle içinde belirtme hâl eki (-ı, -i, -u, -ü) alan kelimelerdir. “Çocuklar bahçedeki bu ağaçları sulamalıydı.” “Annem, üşümeyeyim diye pencereyi kapattı.”
2. Belirtisiz Nesne: Öznenin yaptığı işten etkilenen öğe, yalın hâlde belirli bir varlığa veya niteliğe işaret ediyorsa belirtisiz nesnedir. “Dünya artık savaş istemiyor.” “Babam bana bir bilgisayar aldı.”
Tümleç: Yüklemin anlamını çeşitli yönlerden sınırlandıran kelimelerdir. Tümleçler dolaylı tümleç ve zarf tümleci, olmak üzere ikiye ayrılır. 1. Dolaylı Tümleç: Cümlede yüklemi yönelme (-a, -e), bulunma (-da, -de) ve çıkma (-dan, -den) anlamlarıyla belirten öğedir. Bu tümleçleri bulmak için yükleme kime, kimde, kimden, neye, nede, neden, nereye, nerede, nereden soruları sorulur: Bugün arabaya binmedim. Şiirlerinde insanlardan umudunu kesmiyor. Uzun zamandır aradığım kitabı, Yeşilyol’da buldum.
2. Zarf Tümleci: Yüklemdeki kavramı; durum, derece, ölçü bakımından tamamlayan kelimeler veya kelime gruplarıdır. Yükleme nasıl, niçin, ne şekilde, neden, neyle, kiminle, hangi şartlarla, ne zaman gibi sorular sorularak bulunur: Bu dersi geçen yıl görmemiştik. Ayşe bu konuyu iyi biliyor. Hep böyle yavaş konuşur. Dün okula niçin gelmedin? Bu örnek cümlelerdeki geçen yıl, iyi, hep böyle yavaş, dün sözleri zarf tümleci görevindedirler.
İSİM TAMLAMALARI Belirtili, belirtisiz, takısız ve zincirleme diye ayrılan tamlamalar, ad ve ad soylu kelimelerle; ortaç, mastar eklerini alarak ad sınıfına gelmiş olan fiillerden yapılır.
1. Belirtili İsim Tamlaması: Bu tamlamayı meydana getiren kelimelerin ikisi de ek alır: “Kalem-in ucu, İstanbul’un baharı.” vb. Belirtili isim tamlamasında sınırlı, kesin ve belirli bir kavram bağlantısı vardır. Bu tür tamlamada tamlayan –in, -nin ekini, tamlanan ise 3. kişi iyelik eki -i ekini alır: Çimenin yeşiline baktıkça içine yaşama arzusu doğuyordu.
2. Belirtisiz İsim Tamlaması: İki ad yan yana gelerek yeni bir kavram oluşturur. Bu tür tamlamalarda, yalnız tamlanan ek alır. Tamlayan ek almaz: “İnsan sevgisi, hayvan sevgisi, kısaca yaşama sevgisi içinde geçmişti günleri.” “Seninle ilk defa yıllar öncesi bir kır kahvesinde karşılaşmıştık.” Bazı yer adları da bu tamlamayla yapılmıştır: Sultan dağı -Sultandağı, Arı burnu –Arıburnu vb.
Belirtisiz tamlamaların çoğu tür gösterir: Türk bayrağı, okul çantası, kadın eldiveni, süs eşyası, deniz feneri gibi. Bu tamlamalara getirilen isinm hâl eklerinden önce araya zamir "n’si" girer. Kurala göre iyelik ekleri + zamir n’si + hâl ekleri sırası vardır: Arıburn-u'n-a, Sultandağ-ı’ n-dan vb.
3. Takısız Tamlamalar: Anlam bakımından birbirini bütünleyen isimlerin oluşturduğu, tamlanan ve tamlayanın ek almadığı tamlamalardır. Takısız tamlamalar çeşitli görev ve anlamların anlatımına yarar. Tamlayan, tamlanan olan ismin neden yapıldığını gösterir: yün çorap, pamuk yorgan, çelik kapı vb.
Takısız tamlamada, tamlayan, tamlananın neye benzediğini mecazlı olarak gösterir: kira dudak, yufka yürek, dev adam vb. Bu örneklerde de görüldüğü gibi bu tamlamalar daha çok tür bildirirler. Bu tamlamalar bazı kaynaklarda sıfat tamlaması olarak geçer. Bu tür tamlamaların isim tamlamaları olduğu görüşü daha yaygındır. Bazen tamlamaları oluşturan kelimeler, kendi anlamlarından çıkarak birleşik bir kelime oluştururlar: çanak kale -Çanakkale, çan kaya -Çankaya, baş pınar -Başpınar, sarı kamış -Sarıkamış.
4. Zincirleme Tamlama: Tamlamalar bazen bir zincir oluştururlar 4. Zincirleme Tamlama: Tamlamalar bazen bir zincir oluştururlar. Unsurlarından biri (tamlayanı veya tamlananı) yahut her ikisi de ayrı bir isim tamlaması olan kelime gruplarına zincirleme isim tamlaması veya birleşik isim tamlaması denir. Bir zincirleme isim tamlamasında belirtili, belirtisiz tamlamalar da bulunabilir: “Öğrencilerin çoğunun, Türk dili vize sınavından iyi not aldığı görülüyor.”