KOGNİTİF PATOLOJİ PROF.DR. MÜFİT UĞUR

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
NOKTA, DOĞRU, DOĞRU PARÇASI, IŞIN, DÜZLEMDEKİ DOĞRULAR
Advertisements

Bedensel Büyüme & Gelişme
ALZHEİMER HASTALIĞI HAZIRLAYAN Prof Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu
Sporda Beceri Öğrenimi 5.Konu
Limbik Sistemin Fonksiyonel Önemi Corpus Amygdaloideum uygun davranışsal yanıtların programlanmasında rol oynar limbik sistem.
OTİZM (AUTISM).
BEIER CÜMLE TAMAMLAMA TESTİ
HİPOKSİ VE HİPERVENTİLASYON
SİNİR SİSTEMİ Herkes için Her şey.
BÜYÜME: Vucüdun uzunluk ve ağırlık yönünden artışı anlamına gelen bir terimdir. GELİŞME: Büyüyen organizmanın dokularının yapısındaki olgunlaşmayı.
Prof.Dr. Ümmühan İşoğlu-Alkaç
Hazırlayan:Yunus Başaran
BİLİŞSEL PSİKOLOJİ BEYİN/Nöro-Psiko-Anatomi
ÇOCUKLARDA GELİŞİM VE ANA-BABA YAKLAŞIMLARI
TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI KURUMU BAŞKANLIĞI 0-6 Yaş Çocuğun Psikososyal Gelişimini Destekleme Programı (ÇPGD)
Medulla oblongata Pons Mezensefalon
MEDİKAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ
HABTEKUS' HABTEKUS'08 3.
Çevresel Sinir Sistemi
TİK BOZUKLUKLARI.
Kanserli hasta ve iletişim becerileri
Yönetimde stres kaynakları
DERS:Fen ve Teknoloji KONU:Denetleyici ve Düzenleyici Sistem
DENETLEYİCİ ve DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER
7.SINIF 1. ÜNİTE: DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER
DSM-IV tanı ölçütlerine göre Major Depresyon
Calgary Depresyon Ölçeği
Diferansiyel Denklemler
So for instance you’re probably all familiar with Pavlov’s classical conditioning experiments in which dogs learned to associate a bell with meat and therefore.
Travma nedir? Travma sonrası tepkiler nelerdir?
1 2 3 GÜVENLİK İÇİN ÖNCELİKLE RİSKİ YOK EDİLMELİDİR. RİSKİ YOK EDEMIYORSANIZ KORUNUN KKD; SİZİ KAZALARDAN KORUMAZ, SADECE KAZANIN ŞİDDETİNİ AZALTIR.
SİNİR SİSTEMİ.
İnsanlar neden sigara içer?
Plan Demans, tanımlar Her unutkanlık demans mıdır ?
Elektroensefalogram (EEG) ve Olaya İlişkin Potansiyeller (OİP):
ALKOL VE MADDE BAĞIMLILIĞI
Artık benim için yaşamak bir ıstırap. Eskiden çok değer verdiğim şeyler dahi anlamını kaybetti. En ufak şeylerden zevk alırdım. Şimdi dünyaları verseler.
Bazal Ganglionlar ve Bozuklukları
BALIK ETİNİN İNSAN SAĞLIĞI AÇISINDAN ÖNEMİ
MADDE BAĞIMLILIĞI VE ZARARLARI
TÜRKİYE’ DE YAŞLI İNTİHARLARI. Yapılan son sayımda elde edilen verilere göre Türkiye’ de 70 milyon 586 bin 256 kişi yaşamakta ve bunların % 7.1’ i 65.
Fonksiyonel Anatomi Sağlık Slaytları
ÇOCUKLARDA TİKLER İLKNUR NURKAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN VE REHBER ÖĞRETMEN
ADAPAZARI REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
BEYİNLE İLGİLİ 6 İLGİNÇ ŞEY
Dr. Nilüfer GENÇ ÖZDAMAR
Ψ BÖLÜM 2: BEYİN ve ÖĞRENME -1.
BEYNİN BÖLÜMLERİNİN İŞLEVLERİ
BÖLÜM 11 ORTA ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE FİZİKSEL GELİŞİM.
Ψ Bölüm 2- Devam.
Otizm, Otizmli Çocuklarda Davranış Problemleri
DAVRANIŞ VE DAVRANIŞIN BİYOLOJİK TEMELLERİ
Reaksiyon Zamanı.
Frontal Lob Anatomisi ve İşlevleri
Motor ve Duyu Bölgeleri
YAŞLILIKTA DEPRESYON ANTALYA HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ
HAREKET ve FONKSİYON GELİŞİMİ
Yrd. Doç. DR. Tülay KUZLU AYYILDIZ ERGENLİK DÖNEMİ SAĞLIK SORUNLARI
GÜRÜLTÜNÜN ÇEVREYLE İLİŞKİSİ
Sİgara ve alkol’ün zararlarI
DUYGU, BELLEK, DÜŞÜNCE Prof Dr Süheyla Ünal.
EPİLEPSİ VE TEDAVİ İLKELERİ
BEYNİN BÖLÜMLERİNİN İŞLEVLERİ
BAĞIMLILIK YAPICI MADDELER VE ETKİLERİ
Korteks ve subkortikal yapıların organizasyonu!
Fiziksel hastalıklara ruhsal tepkiler
Ψ BÖLÜM 2: BEYİN ve ÖĞRENME -1.
GÖRME E. Kandel.
Ψ Bölüm 2- Devam.
Genetik Ve Davranışın Biyolojik Temelleri, Kalıtım Ve Çevre Dr
Sunum transkripti:

KOGNİTİF PATOLOJİ PROF.DR. MÜFİT UĞUR

KOGNİTİF FONKSİYONLARLA İLGİLİ MERKEZLER MOTOR KORTEKS PREFRONTAL KORTEKS Asosiasyon Korteksi TALAMUS Striatum Amigdala Ventral Tegmentum Hipokampus KOGNİTİF FONKSİYONLARLA İLGİLİ MERKEZLER

Kognitif fonksiyonların tanımı- Psikiyatrik hastalıklarda kognitif bozuklukların bulunduğu Kraepelin tarafından bildirilmiş ve ilk episod psikoz durumlarında ortaya çıkan tabloya “demans Preacox” adı verilmiştir. Hastalığın ortaya çıkmasından evvel görülmeye başlayan bir takım kognitif bozukluk durumlarının hastalığın ilerlemesine karşı israr edici bir biçimde kaldığı o zamandan beri gösterilmektedir. Kognitif bozuklukların kesin başlangıç zamanı ve hastalığın başlangıcından sonra ilerleyiş şekli uzun zaman anlaşılamamıştır. Daha sonraki çalışmalarda kognitif bozulmanın ilk psikoz episodu için klinik anlamlığılı üzerinde durulmuş ve yapılan çalışmalar kognitif bozukluğun ilk psikoz hecmesinin başlangıcı ile ilgili görülmüştür (O’Caroll 2000).

İlk ortaya çıkan kognitif bozukluklar- Sosyal kuralları tanımayarak onlara uygun olmayan davranışlar göstermek. Gereksiz stereo tipik davranışların artması, Sosyal ilişkilerde ve kişiler arası ilişkilerde anlamlı gerilemelerin olmaya başlaması. İmpulsivite halinde artma. Söz konusu bu durumun karşılaşılan zorluklar ile (Psikososyal kriz durumları ) daha da artması ( Saykin et al 1994). Executif fonksiyonlarda ( icra fonksiyonlarında ) bozulmaların olması ( bir işe başlayamama,sürdürememe ve planlamanın bozulması). ( Joyce et al 2002)

Kognitif bozuklukların tipleri ve tabiatı- Psikotik durumlarda ortaya çıkan kognitif bozuklukların önemli olanları şöyle sıralanır; Hafıza bozuklukları ( Anlık hafıza,Uzak hafıza gibi ), Dikkat bozuklukları ( Kognisyonların yavaşlaması), Executif fonksiyonların bozulması ( olayları sıralama,organize etme , kognitif fleksibilitenin bozulması), Konuşmanın bozulması, Motor fonksiyonlarda görülen bozulmaların olması, Visiyospatial fonksiyonların ( mesafe ile ilgili görüşün) bozulması,

Alanların yerleri- Günümüzde kognitif bozukluklar ile ilgili olduğu bilinen üç önemli alan üzerinde durulmaktadır; a-Prefrontal assosiasyon korteksi b-Limbik assosiasyon korteksi c-paryeto-temporo-oksipital assosiasyon korteksi Bu alanların elektrikse uyarılmaları ile motor hareketlerin gözlenmemiş olmasından dolayı eskiler bu sahalara sessiz korteks - silent korteks adını da vermişlerdir.

Assosiasyon korteksinin önemli fonk.- Assosiasyon korteksinin iki önemli fonksiyonu üzerinde durulmaktadır. Değişik kortikal bölgeleri primer sensoryel entegre etmek suretiyle, düşünce ve idrak olaylarında en yüksek merkez görevini üstlenir. Sensoryel korteks ile motor korteks arasında bağlantılar oluşturmak suretiyle motor hareketlerde düşünce de devreye girer. Prefrontal korteks major kompleks motor hareketlerin koordinasyonunu yapar Paryeto-temporo-oksipital korteks ise sensoryel durumlar ile konuşma arasında entegrasyonu sağlar Limbik korteks ise hafıza , emosyon,motivasyonlar ile ilgili entegrasyonları yapar.

Assosiyasyon alanlarının bağlantıları- Frontal lobun önü PREMOTOR ALAN ve PREFRONTAL ASOİASYON KORTEKSİ olarak ikiye bölünür. Prefrontal korteks duysal uyaranlara karşı verilen cevaplardaki emosyonel durumlar, executif fonksiyonlar ile ilgili düzenlemeleri yapar. Premotor alanın değişik bölümlerinden afferent yollar ile uyarılar alır.Buradan tekrar motor kortekse duyular ile kontrol edilmiş biçimde motor sinyaller gönderilir.Böylece motor hareketlerimiz dahi beyindeki merkezlerde kontrol edilmek suretiyle düşünce, duygu ve emosyonel tonlarımız ile kontrol edilir. Sensoryel uyaranlar ise hareketlerimizin soyut özelliklerine etki ederek onları belli bir toplumsal talep içinde organize eder, sıralar.

Limbik asosiasyon korteksi- Limbik asosiasyon korteksinin uyarılması en çok emosyonel durumlara etki etmektedir. Anterior temporal korteksin uyarılmasıyla daha çok Korku hali gözlenirken, uyarılmanın artması sonucunda değişik özellikler ile kendini gösteren kişilik değişiklikleri ortaya çıkabilmektedir. Bu kişilik bozuklukları ise daha çok emosyonel özellikler ile giden kişilik bozukluklarından oluşmaktadır. ( Acıma ,acındırma, dikkat çekme gibi ). Marcus Raichle ise yaptığı çalışmalarda emotif durumlarda temporal lobun ön bölgesinin aktive olduğunu göstermiş ve bu durumlara en çok emotif durumlar ile panik hallerinin sebep olduğunu bildirmiştir.

Paryetal lob asosiasyon alanları- Anterior paryetal lob PRİMER SOMATİK SENSORYEL KORTEKS’i oluşturmaktadır. Posterior paryetal lob ise YÜKSEK SENSORYEL ASOSİASYON ALAN ‘larını ihtiva etmektedir. Canlılarda bu alanların tahrip edilmesi beden algılaması ile ilgili öğrenmeyi bozmaktadır. Vernon Mountcastle maymunlarda yaptığı çalışmalarda paryetal bölgede bulunan belli hücrelerin görsel uyaranlara cevap üretmede gerekli olduğunu bildirmektedir. Bu görsel algıyı yapan hücrelerin ışık algılaması DİKKAT ile güçlenmektedir. Bu yüzden paryetal korteksin UZAYSAL DİKKAT durumu ile alakalı olduğu hakkında görüş birliği bulunmaktadır. Objelerin uzayda tutulması ,manüple edilmesi bu sahanın bir fonksiyonudur.

Paryetal lob lezyonları- Paryetal lob lezyonu olanlarda uzaysal ilişkili beden imaj kusurları ve beden imajının idrak bozukluğu bulunur. Dominant hemisferin Paryetal lobunun tahribi ise ( Çoğunlukla Sol ) konuşma bozukluğu olan AFAZİ halleriyle ,çevredeki objeleri tanıma bozukluğu olan AGNOZİ durumlarına yol açar. Somatosensoryel duyumların sağlam olmasına rağmen hastanın eliyle temas ettiği objeyi tanıyamamasına ASTEREOGNOZİ adı verilir. Sol paryetal lobun alt bölümlerinde ortaya çıkan lezyonlar ise sağ -sol taraf diskriminasyon kusuruna yapan GERSTMAN SENDROM’ una yol açar. ı -Sağ-sol diskriminasyon kusuru olur, ii-Parmak agnozisi olur, ( Dokunulan parmak tanınmaz) iii-Disgrafi (yazı yazmaya engel bir durum olmadığı halde yazamama), iv-Diskalkuli ( Mat kalkulasyon yapamama).

Paryetal lob lezyonları- Paryeto oksipital bölgelerin bilateral lezyonları sonrasında ortaya çıkan tabloya BALİNT SENDROMU adı verilir. i-Uzayda belli bir noktaya istemli olarak göz küresi hareketleri yapılamaz. ii-Optik ataksi gelişir ( sadece bakmak suretiyle bir objenin tutulması bozulmuştur), iii-Görsel uyaranlara konsantre olma zorluğu vardır. Nondominant paryetal lob lezyonların da konuşma bozulmaz. Sağ paryetal lezyonlu olanlarda uzaydan ve kendi bedenin sol tarafından gelen duysal uyaranlara karşı bir kayıtsızlık hali vardır. Hasta bedenin bir yarısını hiç algılamaz( Complete neglect).Bu tarafıyla hastanın giyinme,soyunma ve yıkanmasında ileri derecede bozukluk olur. 5. Bu taraftaki beden sahaları görme sahasına getirildiğinde onun kendilerine ait olmadığını da ifade ederler. 6. Bazı vakalarda çizme apraksisi de gelişebilir.

Sosyabilite ve sosyal ilişkiler- Farklılaşarak gelişen sinir hücrelerinin oluşturduğu beyin kendine özel bir davranış biçimi belirler. Bu süreç içerisinde edinilen bilgiler ve kritik cinsel kimlik tanımaları sosyal gelişim ve idraklerin gelişmesi bakımından önemlidir. Bu dönem içerisinde gelişen bebek ,normal bir çevre içinde geliştiği kadar sosyal ve davranışsal olarak sağlıklı olabilir. Normal davranışların ve sosyabilitenin kazanılmasında en önemli olay İdantifikasyon veya İmprinting olayıdır. Bu şekilde kazanılan özellikler çok kuvvetle kalıcı olur ve değiştirilemez ( kuşların doğuştan anneye bakıp uçmayı öğrenmeleri gibi ). İmprinting ( markalama- kotlama )postnatal gelişimin çok erken döneminde ve çok kısa süre içinde edinilmektedir. Bu dönemde ilgilenilip bakılmayan çocuklar ileri dönemlerde sosyal uyum bozuklukları gösterirler. Sosyal uyum bozuk olur.

Sosyabilite çalışmaları- Anne ortamında gelişen çocuklar ile kreşlerde gelişen çocuklarda genetik faktörlerden çok çevre faktörünün etkisiyle bir takım problemlerin daha çok ( Spitz ), Anne mahrumiyetinde gelişen çocuklarda ortaya çıkan durumlar onların motor ve intellektüel performansını daha da bozmaktadır. Spitz bu tabloya diğer belirtiler ile birlikte anaklitik depresyon adını vermiştir. Gelişimleri daha geri oluyor, Daha az kelime öğrenebiliyorlar, Daha çok enfeksiyona maruz kalıyorlar . ( RENE SPİTZ).

Emosyon- Emosyon birincil değerlendirme sistemidir. Eylemleri pekiştirirler. Aynı zamanda bir uyarı -değerlendirme sistemi görevi yapar. Bu şekilde dikkat üzerinde güçlendirici etkisi de bulunmaktadır. Emosyonel uyaranın hedonik tonu ile anlam daha rahat anlaşılır. Emosyonel değerleri ile uyaranlar kategorize edilirler ( eğlence ile ilgili,sürpriz, öfke ,korku ,keder ya da utanç gibi ). Bedensel değişimle ilgili algıların beyindeki temsiline somatik marker adı verilir (mide barsak şikayetlerinin ortaya çıkardığı emosyonel durum gibi). Orbitofrontal korteks kontrolunda olmaktadır.

Sinir ağı gelişimi-kognisyonlar- M.S.S hücrelerinin ; gelişmesi , büyümesi , etkinliğin genişlemesi, bağlantılarında değişikliklerin meydana gelmesiyle öğrenme ve adaptasyon meydana gelir. Bunların oluşunda Nöroplastisite önemlidir.

Kognitif fonksiyonların merkezi- Kognitif fonksiyonların merkezi durumunda olan Prefrontal korteks geniş bir ağ şebekesiyle beynin diğer bölgeleri ile bağlantı halinde bulunmaktadır. Bu bağlantıların önemli olanları; Amigdala, hipokampus ve derin temporal yapılar Ventral frontal lob Hipotalamus Ventral striatum nucleus accumbens, Ventral tegmental alan ; bu alanlar arasındaki bağlantılar Dopamine ile yönetilir.

Limbik sistem Limbik sistem kortikal ve subkortikal yapılardan oluşur. Bunlar; Cingulate korteks, Hipokampus, Talamus, Hipotalamus tan oluşur. (Mac Lean ,Papez) Daha sonra şu oluşumlar da limbik loba dahil edilmiştir; Amigdala, Nucleus Acumbens Orbitofrontal korteks (De Leux-1996) Limbik yapıların emosyonel tonu ortaya çıkartıcı özelliği bulunur. Emosyonları, Motivasyonlar, Cinsellik davranışları, Sosyal davranışlar, Çatışma ve kaçınma reaksiyonları , Açlık,susuzluk,doyma , Korku ,üzüntü mutluluk ve öfke kontrolünün gelişmesi, iletimi ve ifadesini düzenler.

Limbik yapılar a-ORBİTOFRONTAL KORTEKS Prefrontal korteksin altında ,gözlerin ve orbitanın hemen üzerinde bulunur. İnsanlarda oldukça iyi gelişmiştir, ancak diğer memelilerde de azda olsa var, Mükafatlandırmalarda, Cezalandırmalarda, Emosyonlarda , Motivasyonlarda önemli rolü olduğu bilinir ( Rolls). Primer güçlendirmeler burada yapılır (ses- korku şartlı refleksi), Bu yüzden ; bu merkez assosiyatif öğrenmenin merkezidir. Domasio primer güçlendiriciler ile sekonder güçlendiriciler arasında kurulan assosiasyonların EMOSYONLAR bakımından önemini gösterdi. Bu yüzden bu sahaya ve Prefrontal kortekse emosyonların zirvesi olarak bakılır (Rolls-Domasio).

Orbitofrontal korteks nöronları Bu nöronlar karşılaşılan uyaranın Hedonik –Affektif ödüllendirme durumlarına karşı hassastır ve böyle durumlarda orbitofrontal korteks nöronlarından çıkan uyarıların miktarı artar. Maruz kalınan stimulusun değişmesi halinde de orbitofrontal nöronların deşarjı değişir. Alınan gıdaların damak zevki verme özelliğinin azalması durumlarında da yapılan çalışmalarda orbitofrontal nöronların ürettikleri akımlarda azalma olur ( Cabanac,1979). İnsanlarda mutluluk veren temas hissi ve hoşa giden koku alınmasında (Francis 1999), hoş ya da nahoş tat alma durumlarında (Zald,Lee, Fluegel 1998), hoşlandığımız bir müzik parçasını dinlediğimizde ( Blood, Zatorre 1999), veya bir maddi ödül ile mükafatlandırılma esnasında orbitofrontal korteks nöronlarında deşarjlarda değişiklikler olur.FMRI ve PET çalışmaları orbitofrontal korteks fonksiyonlarında değişiklik gösterir. Oysa travmatik anıların gösterilmesi Prefrontal korteks deşarjlarını bozar. PET tetkikiyle kan akımı azalır. Kokain ve diğer mutluluk verici maddeler de orbitofrontal korteksi etkiler.

b-Prefrontal korteks Farelere mükafatı andıran kokuların koklatılmasında, kokain ve eroin verilmesi halinde prefrontal korteks nöronlarının deşarjı artmaktadır. (Chang,Janak 1998). Bu durumlarda ( kullanılan madde ile maddeye bağımlı hale getirilmiş farelerin) prefrontal korteksteki noronlarının dendritlerinde nöroanatomik değişiklikler gözlenir. Farelerin damak tadını iyi algıladıkları gıdaların verilmesinin arkasından bunların prefrontal kortekslerinde dopamine arttığı tesbit edilmiştir(Bassero1997). Farelere uygulanan elektrik şok uygulamaları ile, stres uygulanan durumlar sonucunda prefrontal korteks nöronlarında dopamine artışı olmaktadır( Davies). Bu yüzden insanlarda olduğu gibi diğer canlılarda da (fare ,kedi , tavşan) affektif uyaranlar her zaman prefrontal korteks ve orbitofrontal korteks nöronlarında güçlü nöronal aktivasyonlara sebep olmaktadır

Orbitofrontal ve Prefrontal nöronların kaybı Prefrontal hücrelerin kaybı sonucunda emosyonel deneyimler ve cevaplarda azalma olmaktadır. İnsanlarda Öfori, sorumsuzluk durumu, affekt kusurları çok zaman frontal lob hasarını takiben ortaya çıkmaktadır. Orbitofrontal hasar olduğunda bu durum daha şiddetli seyreder. (Rolls,Hornak 1994). Affekt körlüğü veya genel apati hali özellikle prefrontal korteksin dorsal bölge veya dorsomedial bölge hasarlarında sık olmaktadır. Öfori, impulsivite, genel emosyonel inhibisyon haliyse prefrontal korteksin ventral bölge hasarlarında daha çok olmaktadır. Özellikle ventromedial ve orbitofrontal hasarlarda en fazla görülmektedir. Koku ve tat ile ilgili uyaranlar doğrudan orbital bölgeye giderken, gene aynı koku ve tat ile ilgili nöron deşarjları ventromedial bölgeden nucleus accumbense doğru olmaktadır. Buraların anatomik bağlantılarının bozulması emosyonlara etki ediyor ( Ongur,Price 2000).

Prefrontal lezyonları Prefrontal bölge hasarı olan hastalar; Damak tadını alır ve tat ile gıdaları ayırırlar, Bazı basit haz verici durumlardan istifade ederler, Ağrı duyumuna reaksiyon gösterirler, Bazı nahoş durumlardan kaçabilirler. Öfkelenip,korku reaksiyonları gösterirler. Bazı durumlarda cinsel uyarılmaya girerler. Bu bölgenin hasarı bazı emosyonların kaybı yanı sıra , genelde emosyon algısını zor ve düzensiz hale getirir ( Domasio , 1994). Hayvanlarda yapılan prefrontal bölge hasarları sonucunda; Emosyonel durumlara daha kuvvetli affektif tepkiler görülür, İnsanlara, yılanlara karşı olan agresyon durumu azalır, Yemek üzere ; verilen gıdaları geri çevirme tandansı ortadan kalkar. Emosyonların tam kaybından çok ; emosyonel düzensizlik öne çıkar.

Prefrontal korteksin insanlarda hasarı İnsanlarda prefrontal korteks hasarından sonra a-Stratejiler doğru tayin edilmez, b- stratejinin takibinde hatalarda artma olur. c-Dorsolateral prefrontal lezyonlarında, hatalardaki perseverasyonlar artar. d-Cilt otonom ileti cevabında ( sikin conductance) uyaranlara karşı körelme olur. e-Deri ileti cevabı; uyguladığı stratejinin yanlış olduğu durumda olmaz. f-Emosyonel durumlarına uygun somatik belirleyici “somatic marker” üretemez. g-Böylece şuur altı durumlarının yönlendirmesinden istifade edemezler.

C-Cingulate korteks Hemisferlerde longitudinal bulunan bir orta hat oluşumudur.Bu oluşumun daha çok anterior bölümü insanlarda emosyonlar ile ilgilidir. Cingulate korteks fonksiyonları bozulmasında insanlarda klinik olarak depresyon,anksiyete ve stres durumlarının arttığı bildirilir. Yapılan PET çalışmalarında depresyonlu ve anksiyeteli bireylerde, cingulat korteks disfonksiyonu gözlenir. Ağrının ve huzursuzluğun algılanması ; sağ anterior cingulate korteks te fMRI değişikliklerine yol açar. Ağrının opiate kullanımı ile azaltılması sonucunda ; cingulat korteksteki PET tetkikinde sinyallerde artış gözlenir. Anestezi altında yapılan PET tetkikinde , cingulate kortekste ağrıya cevapların azaldığı gözlenir.

Cingulat korteks fonksiyonu Cingulat korteks lezyonlarında depresyon ve obsesife kompulsif bozukluk sık görülür ( Hay et al 1993). Cinselliği kontrol sıkıntısı yaşayan bazı insanlarda; cingulat korteksin cerrahi olarak tahrip edilmesi tavsiye edilir (Brown 1995). İnsanlara mükafatlandırma maksatlı kokain, fentanyl, veya marijuana ‘nın intravenöz yolla verilmesi sonucunda fMRI da cingulat kortekste kan akımı artar. Panik atakları tetikleyen ve nahoş bir his veren Procain HCL enjeksiyonları da cingulat korteksi aktive eder. Madde bağımlılarına ; kokain kullanıcılarının resimlerinin gösterilmesi dahi , onlarda cingulat korteks aktivitesinde artmaya sebep olur. Cinsel ilişki esnasında da cingulat korteks te kan akımında artma olur. Geçici üzüntü durumlarında ,tuz ile kötü tat alma durumunun yaşanmasında; Cingulat aktivitesi değişir. Susuzluk halinde aktivitesi en çok değişen bölgedir. Değişik yüz ifadeleri,resim gösterme sağ cingulat korteksi etkiler. Sol hemisfer pozitif emosyonlar ile, sağ hemisfer negatif emosyondan etkilenir.

d-Amigdala İnsanlarda anksiyete bozuklukları kronik amigdala hiperaktivitesi ile ilgilidir. Nahoş koku ve tat ile karşılaşılması halinde PET tetkiklerinde sinyal değişikliği izlenir. İleri derece susuzluk durumlarında amigdala sinyalleri değişir.Hiddetli ve korku dolu bir yüz ifade eden resmin görülmesi halinde amigdala da kan akımında değişme olur. İnsan yüzleri ile nahoş kokular arasında yapılan şartlamalar amigdala da fMRI sinyallerini baskılarken, sosyal fobilerde sinyaller artmaktadır.

Emosyonların işlenişi Prefrontal korteks Hipotalamus Endokrin Hipokampus Nuc.solitarius Viseral Amigdala Retiküler Formasyon somatosensoryel Septum

Amigdala lezyonları Bilateral amigdala lezyonlarının olduğu durumlarda yüz ifadelerinin emosyonel tonlarının ( özelikle korkulu) hatırlanması bozulur ( Adolphs) . İnsan sesi ile üretilen korkulu durumların seslerinin hatırlanması da; bilateral amigdala lezyonlarından sonra bozulur ( Scott et al 1997). Bazı araştırmacılara göre ; vokal korku ifadelerinin bilateral amigdala lezyonu olanlarda normal bir şekilde hatırlanması , hatanın bazal gangliyonlardan kaynaklanabileceğini düşündürür ( Anderson 1998).

E-Nucleus Accumbens Nucleus Accumbens subkortikal sahada bulunur. Dopamine ve opioid nörotransmitter sistemleri ile çalışır. Amigdala nasıl korku için önemliyse; accumbens de pozitif emosyonel durumlar için, yanı mükafatlar ve haz için o derece önemli bir bölgedir. Accumbens de bulunan dopaminerjik yolakların aktive edilmesi , genelde mükafatlandırmalar bakımından çok önemlidir. Accumbens’teki dopaminerjik ve opioid yolakların ilaçlar ile baskılanması; accumbens’in emosyonlardaki rolünü araştırmada kullanılır. Eskiden beri kullanılan alkolün ve morfinin; bu saha üzerinde önemli etkisi bulunur. Bir mutluluk nörotransmitteri olan dopamin salgısının ölçülmesi ile; bu sahanın uyarılışı test edilir. Gıdaların ortaya çıkardığı tat duyumu esnasında ,eroin ve amfetamin kullanımında; accumbenste aktivite artışı olur. Erkeklerde ve kadınlarda cinsel ilişki esnasında nucleus accumbens te aktivite artışına rastlanır. Dopamine bloke edici ilaçlar;bu sahada dopamini azaltarak anhadoni yapar.

F-Lateral hipotalamus Hipotalamus motivasyonların düzenlenmesi için vazgeçilmez bir beyin merkezidir. Özellikle cinsellik ve açlık ile ilgili emosyonel durumların değerlendirme merkezidir. Kedilerde veya farelerde lateral hipotalamus lezyonlarında; yemek yeme, içme, cinsel davranışlar ve bir dizi motivasyon gerektiren davranışlarda bozulmalar olur. Ventromedial hipotalamus bölgesinin lezyonlarında ise; yemek yemede ve sosyal agresyonda artma gözlenir. Lateral hipotalamus nöronları gıdaların haz verici –HEDONİK özellikleri ile orantılı olarak uyarılma artışı gösterirler. Bu yüzden hayvanlar aç oldukları zaman gıdanın mükafat özelliği ve hedonik özelliği fazla olur. Lateral hipotalamus fazla uyarılır ve yemek yeme artar,oysa tok olduklarında gıdanın hedonik özelliği olmadığından; uyarılma o kadar fazla olmaz ve iştah azalır( Rolls 1999). Açlık esnasında gıdaların damak tadını artırma özelliklerine ALLİESTHESİA adı verilir. Amigdala ve Orbitofrontal korteks Alliesthesia durumuna göre cevaplar üretirler.

g-Ventral Pallidum Afektif reaksiyonlar bakımından önemlidir. Lateral hipotalamusa komşuluk eder. Amigdalanın bir uzantısı olduğunu söyleyenler de vardır. Gıdaların görülmesi ve gıdaların tatları ventral pallidum da bulunan nöronların aktivasyonunu arttırır. Ventral pallidumun bulunması özellikle tatlı gıdaların tadının alınması bakımından gereklidir.Çünkü pozitif affektif reaksiyon üretmektedir. Ventral pallidum un eksitotoksinler ile tahrip edilmesi halinde hedonik reaksiyonlar ortadan kalkar ve normal gıdalara karşı dahi aversiyon reaksiyonları meydana gelir.Hipotalamus lezyonu aversiyon yapmaz. Tahribattan sonra gıdalar; negatif affektif reaksiyon yapar ve aversiyon olur. Bu yüzden normal pozitif affekt için vantral pallidal nöronlar gereklidir. Ventral pallidumun elektrik ile stimulasyonu Parkinson hastalarında denenir.Bunlarda uyarılma sonunda mani atakları olabilir.

h-Septum Septum lezyonlarının öfkeyi arttırdığı bilinir. Septum insanlarda pozitif affekt ile ilgili olup ,bu bölgenin uyarılmasıyla şizofrenlerde bir takım affektif durumlar ortaya çıkar. Elektirik ile stimule edilmesinde ; cinsel davranışlarda artma olurken, orgasmik durumlarda gözlenir. Mizaçta , ilgilerde ve bireyin daha çok cinsel anlamda çekici davranışlarında artma olur. Septal uyarılma sonunda ortaya çıkan uyarılmaların hemen hemen çoğu; septum bölgesinin beynin diğer sahalarını uyarmasının bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu yüzden çevre beyin sahaları ile çok kuvvetli nöronal yolaklar ile ilişki halinde bulunan ve emosyonların kontrolünde çok etkili olan bir beyin bölgesidir. Limbik sitemi sakinleştirici görevi vardır.Sosyalizasyonu sağlar ve emosyonlar kontrol altına alır.

i-Beyin sapı Alt beyin olarak bilinir ve refleks faaliyetleri yönetir. Ön beyin tarafından algıladığımız bütün haz ve acı durumları; beyin sapından geçerek ön beyine ulaşır.Bu yüzden affektif durumlarda önemlidir. Ağrı ;beyin sapı tarafından ,özellikle periaquaductal gri cevher ve onun projeksiyonları tarafından modüle edilir. Periaqueductal gri cevher descendan uyarılar ile gelen ağrı sinyallerini durdurabilir,böylece ağrı kontrol altına alınır. Haz ise beyin sapında aynı ağrı gibi; ama Hedonik özelliğine bağlı olarak değerlendirilir. Gıdaların hedonik özelliklerini benzodiazepinler güçlendirdiklerinden bu ilaçlar GABA reseptörleri ile inhibisyonlara mani olurlar ve iştahı arttırırlar. İnsanlarda benzodiazepine kullanımı kronik hale geldiğinde hemen %25 kilo artışı gözlenir. Beyin sapındaki en önemli tat merkezi ise pons’ta bulunan parabrachial nucleus tur.

f-Hipokampus Öğrenme ve hafıza ile ilgili beyin merkezidir Amigdala ile bağlantıları sayesinde dikkati sürdürmekte faydalıdır. Bu ilişkileri ile emosyonel hayaller kurmayı geliştiren merkezdir. Sol amigdala ile hipokampus; birlikte verbal informasyonların geliştirilip saklandığı bölümdür. Sağ bölüm ise daha çok öğrenme, hafıza,ile ilgilidir Taktil, Motivasyonel, Koku, Fasial, Nonverbal ve zaman ile ilgili hafıza, Çevresel ve emosyonel enformasyonların kaydı. Hafıza ile ilgili assosiasyonlar, farklılaştırmalar yapılmasında gerekli bir merkezdir.

Nekorteks gelişimi Neokortikal gelişimde; gelişimi en son tamamlanan bölge Frontal loblardır. Bu sebepten bireyin sosyalleşmesi ileri ergenlik dönemlerinde tamamlanır. Frontal bölgelerin daha alt merkezler üzerinde inhibisyon ve kolaylaştırma görevi vardır. Alt seviyeden çıkan Limbik kaynaklı uyaranlar (cinsellik, yemek yeme, agresyon ) sosyal normlara göre inhibisyona uğrarlar. Septal çekirdek ve amigdala ile birlikte emosyonları ortaya çıkartır. Hemisfer fonksiyonlarının da ayrışmasından sonra ,sağ hemisferin diğer beyin sahaları ile daha çok bağlantılarının bulunmasından dolayı ,soldan daha çok emotif yük altına girer. Pozitif emosyonlar ( mükafat,taltif) daha çok sol hemisfer fonksiyonu, Negatif emosyonlar (ceza,mahrum bırakma,stres uygulama,)sağ hem. aittir.