SOSYAL VE DUYGUSAL GELİŞİM
Kişilik Ve Kişilikle İlgili Kavramlar Kişilik: bireyi başkalarından ayıran özelliklerinin tümüdür. İlgi, yetenek, benlik algısı, duygular, güdüler, mizaç(huy), bilişsel özellikler, fiziksel özellikler, değerler, inançlar, tutumlar, düşünceler, karakter, kişiler arası ilişkiler kişiliği oluşturan bazı özelliklerdir. Kişiliğin iki temel öğesi vardır; Karakter Mizaç (Huy)
Mizaç Boyutları Aktiflik Düzenlilik Yeni durumlarda geri çekilme veya üzerine gitme Uyum sağlama Uyarıcılara duyarlılık Duygulanım seviyesi Tepki derecesi Etkilenebilirlik İlgi süresi
Kişilik Ve Kişilikle İlgili Kavramlar Benlik: Bireyin kendiyle ilgili algılamasıdır. Kendisiyle ilgili yargısı, tanımlamasıdır. Özgüven: Bireyin yapabileceklerine ilişkin olumlu duygularıdır. Benlik saygısı: bireyin kendisiyle ilgi özellikleri tanıması ve değer vermesidir. Kendini sevmesi, kapasitesini bilmesi ve bu doğrultuda hedef belirleyebilmesi benlik saygısıyla ilgilidir.
Erikson Ve Psikososyal Gelişim Kuramı Kişiliğin oluşumunda, toplumsal etmenler, kişilerarası ilişkiler ve sosyal etki gibi sosyal çevre özellikleri biyolojik etkenler kadar önemlidir. Erikson'a göre gelişim dönemseldir (epigenetik) ve her dönemin uyum kriz ve çatışma konuları bulunmaktadır. Bu dönemlerde başarıyla çözülen her kriz, bireyin toplumun sağlıklı bir üyesi olmasını sağlar. Belli kritik dönemlerdeki krizler çözümlenmezse, birey gelişimsel olarak bir sonraki evreye eksik geçiş yapar. Fakat daha sonraki dönemlerdeki olumlu yaşantılarla bu eksiklikler giderilir ve bireyin topluma uyumu kolaylaşır. Erikson, psikodinamik kuramdan farklı olarak, kişilik gelişiminin sadece biyolojik etmenlerle ve 0-6 yaş dönemi yaşantılarıyla sınırlı olmadığını; sosyal ilişkiler bağlı olarak yaşam boyu devam ettiğini ileri sürmüştür. Erikson kişilik gelişimini 8 adımda incelemiştir.
Erikson’ın Psikososyal Gelişim Kuramı Basamak Yaş Psikososyal Kriz Gelişen Değer Tehlike Bebeklik 0- 2 Güven x Güvensizlik Umut Duyusal Uyumsuzluk- İçe çekilme İlk çocukluk 2-3 Otonomi x Utanma İstek Dürtüsellik - Takıntılar Oyun çağı 3-5 İnsiyatif x Suçluluk Amaç Kuralsızlık - Ketlenme Okul Çağı 6-12 Çalışkanlık x Aşağılık Kompleksi Yeterlik Dar alanda ustalaşma - Eylemsizlik Ergenlik 12-18 Kimlik x Kimlik Karmaşası Sadakat Fanatisizm -Rol İnkarı Genç Erişkinlik 19-35 Yakınlık x İzolasyon Sevgi Sadakatsizlik - Dışlama Erişkinlik 35-65 Yaratıcılık x Cansızlık Bakım Verme Aşırı gerilme - Cansızlık Yaşlılık 65 sonrası Bütünleşme x Ayrışma Bilgelik Haddini bilme - Kibir
Erikson Ve Psikososyal Gelişim Kuramı 1. Temel Güvene Karşı Güvensizlik(0-2 yaş) Çocuk yaşamının ilk yıllarında annesine bağımlıdır. Anne bebeğini yeterince besler, onu korur, sevgi ve ilgi gösterirse bebekte güven duyguları (umut duyguları) gelişir. Acıktığı, altını ıslattığı ve ağladığında bebeğin rahatsızlığı hemen giderilirse etrafına (annesine) güveneceğini anlar. Tersi durumda güvensizlik duygusu gelişir. Anne-baba bu dönemde çocuğun bağımlılık ihtiyacına uygun sevgi ve ilgi göstermelidir. Çocuk ihtiyaç duyduğunda yanında birilerinin olduğunu ve ona yardımcı olduklarını hissettiğinde güven duyguları gelişir. Annenin ilgisizliği, bakımının tam yapılmaması bireyde güvensizliğe sebep olur. Bu dönemde olumlu yaşantılar umut duygusunu Allah'a olan inancı güçlendirirken olumsuz yaşantılar yani temel güven duygusundan yoksun olan çocuklar ilerideki yaşamlarında sosyal ilişki kurmaktan kaçınma,çekingen, kaygılı, gergin, kararsız, karamsar ve kendine güvensiz olma gibi kişisel özellikler taşıyabilirler.
Bağlanma - Özerkleşme (Kopma - Etnolojik Kuram) (Bowlby) Bovvlby ve Ainsworth'e göre; özellikle 0-1 yaş döneminde bebeklerde yakın çevrelerindeki bireylere (anne-baba) bağlanma eğilimi görülür. Bebeğin ilk sosyal teması annesiyle olur. Çocuğun ilk doğduğunda temel ihtiyacı güvenliktir. Bebek güvenlik ihtiyacını karşılamak için anneye dokunmak ve onun varlığını, sıcaklığını hissetmek ister. Ayrılık Kaygısı: Çocuklar, bağlılık geliştirdikleri bireylerden ayrıldıklarında huzursuzluk belirtileri gösterirler. En fazla karşılaşılan ayrılık, anne ve babanın çocuğu bir odada yalnız bırakıp kapıyı kapalı tutmalarıdır. Bu durumda çocuk aşırı ağlayarak, odada amaçsızca koşuşturarak, anne ve babasına ulaşmaya çalışmaktadır. Çocuğun bağlılık geliştirdiği kişiden, bağlanacağı başka bir kimse olmaksızın ayrılması, ciddi travmalara neden olabilmektedir
Bağlanma - Özerkleşme (Kopma - Etnolojik Kuram) (Bowlby) 1. Güvenli Bağlanma: Bebek annesinin sürekli olarak yanında olmasını ister ve uzun süre ayrı kalamaz. İhtiyaç duyduğunda ayrılan annesinin yanına geleceğinin farkındadır. Anne ortamından ayrıldığında endişelenme, huzursuzlanma ve ağlama görülür, anne geldiğinde ise sevinme tepkisi 2. Güvensiz-Kaçınan Bağlanma Anne ortamında iken onunla ilgilenilmez, anne ayrıldığında ise umursamaz tepkiler görülür. Ayrılık sorun değildir. Anne sık sık yalnız bıraktığı için yalnızlık yadırganmaz. Anne döndüğünde ise sevinmez. 3. Güvensiz Çelişkili(kuşkulu) Bağlanma Güvensizlikten dolayı aşırı bağlanma (anneden kesinlikle ayrılmama) ya da aşırı bağımsızlaşma (kopma) görülür. Anneye sımsıkı bağlıdır. Ayrılamaz. Ayrılma olduğunda ise aşırı endişelenme ve protesto davranışları (ağlama, huysuzlaşma) görülür. Anne döndüğünde ise bazen sımsıkı bağlanma, sevinme, bazen de küsme ve kızma tepkileri görülür.
Bağlanma - Özerkleşme (Kopma - Etnolojik Kuram) (Bowlby) Özerklik (Kopma) Bu özellik yaklaşık 12. aydan itibaren ortaya çıkmaktadır. Bebek bir yandan çevreyi keşfetme, tanıma, uyum arayışı ve öğrenme güdüsünü karşılamak isterken bir yandan da güven (bağlılık) ihtiyacı duyar. Bir tehlike hissettiğinde ise, tekrar annesinin kucağına döner. Çocuk araştırma güdüsü içerisine girer. Örneğin; kendi başına yürümek, su içmek, saçlarını taramak, elektrik prizini tanımak ister. Anneden beklentisi ise, kendisine karışmadan ve dokunmadan uzaktan kontrol etmesidir. Bir tehlike ya da yetersizlik hissettiğinde ise, annesinden yardım alacağını bilmek ister. Eğer çocuğun bu girişimcileri desteklenmezse, çocuk bu kez kendinden kuşku ve utanç duyacaktır. Özerkleşme girişimleri desteklenen çocuk, dış dünyayı tanıyacak ve uyum sağlayacaktır.
Erikson Ve Psikososyal Gelişim Kuramı 2. Özerkliğe Karşı Korku ve Utanç (2-4 yaş) Çocuk yolda kendi kendine yürümek ister kucaklanmaktan veya elinin tutulmasından hoşlanmaz. Merdivenlerden çıkarken ya da sandalyeye, koltuğa otururken bunu yardım almadan kendisi yapmak ister. Kendi işini yapmaya çalışan çocuğa bu dönemde kendi eylemini kontrol etme olanağı verilirse özerklik duyguları gelişir. Çocuklara bir işi başarmanın heyecanını yaşatılmalıdır. Bu duyguyu yaşamayan çocuklar ileriki yaşlarda kapasitesinden kuşku duyma, utanma, çekingen olma, kendi başına karar verememe, saldırganlık ve başkaldırma davranışları gösterir. Özerkliği engelleyen durumlar (örneğin; döker, kirletir diye kendi kendine yemek yemesine, beceremez diye kıyafetini giymesine, düşer bir tarafını kırar diye merdiveni kendi başına çıkmasına izin verilmemesi) çocuğun kendi kapasitesinden kuşku ve utanç duymasına sebep olur.
Erikson Ve Psikososyal Gelişim Kuramı 3. Girişimciliğe Karşı Suçluluk (3-7 yaş) Bu dönemde çocuğun çevresine karşı duyarlılığı ve ilgisi artar. Çevresinde olan biteni anlamak için çok fazla soru sorar. Bu sorulardan dolayı azarlamak, küçümsemek veya soruları cevapsız bırakmak çocuğun araştırma ve girişimcilik duygularının önüne geçmek ve bu duyguları köreltmek demektir. Çocuk bağımsız olarak hareket etmek istemektedir. Bu amaca yönelik girişimde bulunur ve sorumluluk almayı ister. Ancak yaptıklarının yanlış olabileceğini düşünerek suçluluk duyar. Bu dönemde çocukların motor becerilerinde de artış olduğu için bu becerilerin kullanıldığı oyunlara katılma isteği artar. Bu alandaki başarısızlıklar veya girişimlerin ebeveynler tarafından önlenmesi suçluluk duygusunu besler.
Erikson Ve Psikososyal Gelişim Kuramı 4. Başarıya Karşı Aşağılık/ Çalışkanlığa Karşı Yetersizlik Duygusu (7-11 yaş) Bu dönemde çocuk ilköğretime başlamıştır ve oyun oynamanın dışında da amaçlar edinmeye başlar. Başarılı olmak, öğrenebildiği ve başarabildiği konularda başkaları tarafından takdir edilmek, bir şeyler üretmek, yaptığı işlerde başarılı olmak isteyecektir. Bu nedenle ailesinin ve öğretmenin yaptıklarını görmesini ve takdir etmesini bekler. Çocuk başarılı oldukça kendisine güven (ve akademik özgüven) duyacak, böylece çalışma ve başarılı olma motivasyonu artacaktır. Başarısız olan, kendisinin yeterince başarılı olmadığını düşünen veya engellemelerle karşılaşan çocukta aşağılık (yetersizlik-tembellik) duygusu oluşur. Bu durumda kişide sosyal ilişkilerde ve çevreye uyum becerilerinde problemli bir kişilik yapısı oluşur.
Temel Duygular ve Gelişimi
Duygu Nedir? Belirli nesne, olay yada kişilerin bireyin iç dünyasında uyandırdığı izlenimler olarak tanımlanır. Bireyin yaşamında, bir canlanma hareketlenme anlamına gelmektedir. Belli bir uyaran karşısında genellikle güdü ve değerlerle ilişkili olarak belirip çoğu kez süreklilik ve tutarlılık gösteren, heyecandan daha zayıf bir uyarım biçimidir.
Duygunun 4 boyutu Tepki uyandıran bir uyarıcı Duygular: fark ettiğimiz olumlu veya olumsuz bilinçli yaşantı Fizyolojik tepkiler Davranışsal tepkiler
Temel duygular Öfke Korku Mutluluk Şaşırma Tiksinme
Duyguların Kazanımı Duygu Ortaya Çıkışı İlgi Doğumla birlikte Üzüntü İğrenme Neşe (Gülümseme) 4-6 hafta Öfke 3-4 ay Şaşkınlık Üzgünlük Korku 5-7 ay Utanma 6-8 ay Mutluluk 2 yaş Suçluluk
Çocukluk Korkuları Yeni doğan döneminde düşme ve ses dışında korku yoktur. Bir yaş sonrası çocuk ani ve farklı olan şeylerden korkar. Ana okulu çocuğu hayal ettiği şeylerden veya gördüğü rüyaların etkisiyle korku yaşayabilir. İzlenen veya dinlenen olaylar korku sebebi olabilir.
Çocukta korkunun nedenleri Çocuklarda güven duygusunun kazandırılmamış olması Çocuğun sevgi ve şefkatten yoksun olarak büyümesi Çocuk yetiştirmede baskıcı ve otoriter tutumun tercih edilmesi Tehditlerle çocuğu yönlendirmek, “yemeğini yemezsen seni doktora götürüp serum taktıracağım” gibi Çocukları soyut ya da somut şeylerle korkutmak Aile içinde şiddet olaylarının yaşanması, şiddet ve korku içeren filmlerin izlenmesine izin verilmesi
Korkunun Önlenmesi Korkuya neden olan etmenleri ortadan kaldırılmalıdır. Yetişkinler çocuklarına örnek teşkil edeceğinden korkularını onlara belli etmemelidir. Çocukların korkularıyla alay edilmemeli, korktuğu şeyle karşı karşıya getirmeye çalışılmamalıdır. Çocukların korku filmleri izlemesine izin verilmemelidir. Çocuğa aşırı baskı uygulanmamalıdır. Çocuğa fiziksel cezalar uygulanmamalıdır. Korku, eğitim aracı olarak kullanılmamalıdır.
Çocukta Öfke Öfke, herhangi bir isteğin engele uğramasından dolayı ortaya çıkan olumsuz duygudur. Üç yaşına kadar çocuklar en çok, - oynadığı oyuncağın elinden alınması ya da oyunundan alıkonulması, - temizlik, yemek yeme, tuvalet eğitimi, - odada yalnız bırakmak, - uyku, giyinme, soyunma gibi durumlarda öfke tepkisi gösterir.
Çocukta Öfke Üç yaşından sonraki dönemde öfke nedenleri daha çok sosyal olaylardır. Bu dönemde çocuklar - arkadaşlarına, - konulan kurallara, - annesine, kardeşlerine öfkelenir. Bu dönemde anne-babanın, nedenini açıklamadan her şeye kızması çocuğu daha da fazla öfkelendirir.
Çocukta Öfke Erken çocukluk döneminden okul çağına geçişte öfke uyandıran durumlar artar. - Yaptığı herhangi bir faaliyete son verdirilmesi, - Sürekli tenkit edilmesi, - Akranlarıyla kıyaslanması, - Sık uyarı ve tembihlerde bulunulması çocuğu öfkelendirir. Bu tepkilerini çevrelerine yansıtırken küçük çocuklara göre çok daha fazla kontrollüdürler.