RİSK ALTINDAKİ ÇOCUKLAR

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
TÜRK TÜRKMEDYASININPROFİLİ MEDYASININPROFİLİ ÇOK ÖNEMLİ BİR ARAŞTIRMA...
Advertisements

Nefize Gökmen, Ömer Deniz, Ayşe Yıldız
TÜRKİYE’DE ÇOCUKLAR.
TOPLUM VE ÇOCUK.
AKDUR, Dünya Gençlik Yılı1 Uluslararası Gençlik Yılı Işığında Sağlık Programları ve GENÇLER İÇİN SAĞLIK PROGRAMI Prof. Dr. Recep AKDUR
ÇOCUK ve REKLAM Araştırma sonuçlarına göre Batı ülkelerinde her çocuk, yılda ortalama 900 saat televizyon başında kalıyor ve bu süre içinde de en az 10.
OSTEOPOROZ (KEMİK ERİMESİ)
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
T.C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ Arapgir Meslek YÜKSEKOKULU
Sinaps Alternatif İletişim Çözümleri
KADIN ve SOSYAL YAŞAM Prof.Dr. Gönül BUDAK Dokuz Eylül Üniversitesi
Göç Nedir? İnsanların, doğdukları yerden başka yerlere geçici ya da sürekli olmak üzere taşınmasına GÖÇ denir.
DEMOGRAFİ (Nüfusbilim)
-Demografik- Nüfus Analizi
G E L E C E Ğ İ N İ Z M İ R İ N İ Y A R A T I Y O R U Z
Şİddet Muhammet GÜLER.
Atlayarak Sayalım Birer sayalım
BEIER CÜMLE TAMAMLAMA TESTİ
Diferansiyel Denklemler
Yrd. Doç. Hatice DEMİRBAŞ G.Ü.Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü
ÇOCUK İSTİSMARINA BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM
BEIER CÜMLE TAMAMLAMA TESTİ
HAZIRLAYAN : BUSE DANIŞMAN 6-B
KORUYUCU AİLE NEDİR?.
1 Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneği 2 Koç Üniversitesi
KIR ÇİÇEKLERİM’ E RakamlarImIz Akhisar Koleji 1/A.
1/20 PROBLEMLER A B C D Bir fabrikada kadın ve çocuk toplam 122 işçi çalışmaktadır. Bu fabrikada kadın işçilerin sayısı, çocuk işçilerin sayısının 4 katından.
SAĞLIKSIZ KENTLEŞME (ÇARPIK KENTLEŞME)
HAZIRLAYAN:SAVAŞ TURAN AKKOYUNLU İLKÖĞRETİM OKULU 2/D SINIFI
TOKİ ŞEHİT MUSTAFA DOLUMAY ANAOKULU
ÜREME SAĞLIĞI ALANINDA
DEZAVANTAJLI ÇOCUKLARIN EĞİTİM HAKLARI
 Demet Cengiz, “Bilişim Teknolojilerinin Öğrenciler Tarafından Kullanılmasını Sağlayacak Unsurların Belirlenmesi,” TBD Bilişim Kurultayı, Ankara, Eylül.
SOSYOLOJİ DERSİ 2.ÜNİTE TOPLUMSAL YAPI.
Türkiye’de Kayıt Dışılık
19 Ekim 2006 GfK TürkiyeCustom ResearchGrowth from Knowledge 1 TUHID - İDA İletişim Hizmetleri Algılama Araştırması Eylül 2006.
SOFRALIK VE YAĞLIK ZEYTİNDE ÜRETİM MALİYETLERİ VE KARLILIK
KADIN ve SOSYAL YAŞAM Prof. Dr. Gönül BUDAK Dokuz Eylül Üniversitesi
EKONOMİK İSTİSMAR.
Tüketici Trend Araştırması Aralık 2009 Sosyal Telefon.
1 Van Kadın Derneği 2008 Yılı Verileri. sınıflandırma Yüzyüze ve/veya telefonla 805 başvuru 1262 neden 350 Türkiyeli Kadın 525 nedenle 455 Sığınmacı ve.
Tutuklu ve Hükümlü Ergenlerde Madde Kullanımı Özellikleri
OKULÖNCESİ EĞİTİM NEDİR?
ÇANKAYA REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Duyarlı olalım, çocuk haklarına saygı duyalım…. Çocuğa yönelik şiddet için yaygın olarak kullanılan terim çocuk istismarıdır ve çocuğun ailesi ya da ondan.
RİSK ALTINDAKİ ÇOCUĞUN SAPTANMASINDA ve TOPLUMA KAZANDIRILMASINDA EĞİTİM KURUMLARININ ROLÜ.
Hacettepe Üniversitesi
SAYILAR NUMBERS. SAYILAR 77 55 66 99 11 33 88.
Grup Üyeleri / Konular AileÇevreÇocukEğitim Semra N.4213 Elif Ç.4123 Zeliha C.4312 Özlem Ö.4231 Anıl E.4213 Nilgün T.4321 Aynur Ş.4213 Toplam
Diferansiyel Denklemler
ŞİDDET NEDİR ? Şiddet, güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümüdür.
SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİMİ
ÇANKAYA REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
7-19 YAŞ AİLE EĞİTİMİ PROGRAMI
İLKÖĞRETİM ÇAĞI ÇOCUKLARINDA OKUL İÇİ ŞİDDETİN İRDELENMESİ: BİR ANKET ÇALIŞMASI Sözen S 1, Baysal SU 2, Ekizoğlu O 1, Tüzün B 1, Tüzün Ü 3 1 İstanbul Üniversitesi.
Yaşlı Bakım Ekonomisinin Gelişmesinde Üniversitelerin Rolü
Eğitimin ve Toplum.
COĞRAFYA PROJE ÖDEVİ:.
ÇOCUK VE SUÇ.
SOKAKTA ÇALIŞAN VE SOKAKTA YAŞAYAN ÇOCUKLAR Sokakta çalışan ve sokakta yaşayan çocuklar; anne veya babası tarafından ihmal edilip,dilencilik,uçucu.
Yurdumuzda Nüfus.
TÜRKİYE’NİN NÜFUS YAPISI VE BEKLENTİSİ Ak Parti Sosyal İşler Başkanlığı Prof. Dr. Nükhet HOTAR
İSVEÇ KRALLIĞI (2017 YILI SUNUMU)
TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA ÇOCUK SAĞLIĞININ DURUMU
ÜLKEMİZDE NÜFUS / Nüfusumuzun Özellikleri
ÇOCUK SAĞLIĞI KAVRAMI VE ÖNEMİ ÇOCUK SAĞLIĞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER BEBEK VE ÇOCUK SAĞLIĞINA İLİŞKİN GÖSTERGELER Doç. Dr. Ender DURUALP.
SAĞLIKLI BİR YAŞAM İÇİN ZİHİNSEL,DUYGUSAL VE SOSYAL SAĞLIĞIN ERGEN BİREYLER AÇISINDAN ÖNEMİ.
Doç.Dr.Mehmet Merve ÖZAYDIN
DEMOGRAFI.
Sunum transkripti:

RİSK ALTINDAKİ ÇOCUKLAR

Türkiye nüfusu itibariyle Avrupa’ nın beşinci, Ortadoğu’ nun birinci ülkesidir. Türkiye bu açıdan dünya sıralamasında ilk 20 ülke arasında yer almaktadır. Ülke nüfusu tabanda geniş, yukarıda ise 50 yaşın üzerinde daralan bir yaş piramidine sahiptir. Piramidin geniş tabanı çocuk ve gençlerden meydana gelmektedir.

Çocuk nüfusunun genel nüfusa oranı %41. 78’ dir. Çocuk nüfusun %42 Çocuk nüfusunun genel nüfusa oranı %41.78’ dir. Çocuk nüfusun %42.37’ si erkek, %48.64’ ü kadındır. Bu istatistikler Türkiye’ nin batılı ülkelerle karşılaştırıldığında önemli ölçüde çocuk nüfusa sahip olduğunu gösterir.

Çocuk sayısındaki bu ciddi göstergeler Türkiye’ de çocuk nüfusun devlet ve toplum için önemli bir toplumsal olgu olduğuna tanıklık etmektedir.

Sağlıklı bir toplum; bedensel, ruhsal, sosyal yönden sağlıklı bireylerden oluşur. Bireylerin tüm yönleriyle sağlıklı olabilmesi ise, çocukların çok yönlü gelişimine ve eğitimine önem vermek ve kaynak ayırmakla mümkündür.

Yatırımların en etkilisi çocuklar için yapılan yatırımdır Yatırımların en etkilisi çocuklar için yapılan yatırımdır. Çünkü her yönden sağlıklı yetişmiş bir çocuk, gelecekte yaratıcı, üretici, çok yönlü düşünebilen, yaratıcı ve bilimsel problem çözme gücü yüksek, etkili iletişim kurabilen kendisi ve çevresiyle barış içinde yaşayabilen, gizil güçlerini en etkili bir biçimde kullanabilen, kendisini gerçekleştirmiş mutlu bir yetişkin, hak ve sorumluluklarını bilen nitelikli bir vatandaş olacaktır.

Sağlıklı yetişmiş çocuk değer yaratmaya adaydır Sağlıklı yetişmiş çocuk değer yaratmaya adaydır. Toplumun gelişebilmesi, sağlıklı bireylerden oluşması ile mümkündür. Sağlıksız ve nitelikli eğitimden yoksun çocuk ise, toplumun mutsuzluk kaynağıdır ve gelişmesini önleyecek en önemli faktördür.

Erken yaşlarda çocuğun içinde bulunduğu çevre ve çocuğa sağlanan eğitimin niteliği onun gelecekteki başarılarını ve dolayısıyla da yaşam kalitesini büyük ölçüde belirlemektedir. Yapılan araştırmalar ilk çocukluk yıllarındaki uyarıcı ortam ve yaşantı yetersizliklerinin daha sonraki yıllarda öğrenme ve gelişim düzeyini sınırlandırdığını; zengin uyarıcı çevrenin ise, okul öğrenmelerinin temelini oluşturan anadilini kullanma yeterliliğini, sayısal, uzaysal yeteneklerini, başarma güdüsünü, iyi çalışma alışkanlıklarını, sonuç olarak öğrenme düzeyini artırdığını göstermektedir. (Bloom,1976)

GÜÇ KOŞULLAR ALTINDAKİ ÇOCUKLAR

ÇALIŞAN ÇOCUKLAR

Ankara Emniyet Müdürlüğü’ nde çocuk bürosu kayıtları dikkate alınarak yapılan bir araştırmaya göre çocuk işçilerin %35’ i 13 yaşından küçüktür. Çocuk Hakları sözleşmesine aykırı olan bu tabloyu Devlet İstatistik Enstitüsü rakamları da doğrulamaktadır.

Buna Göre: 12-14 yaş arası 2 milyon 784 bin 239 çocuktan %21.96’sı çalışmaktadır. Bu grup toplam nüfusun %4.3’ünü oluşturmaktadır. 15-18 yaş arası 5 milyon 372 bin 624 çocuktan %39.72’ si çalışmaktadır.

Bu oranlara dahil edilmeyen 12 yaş altında bir çok çocuk sokak ve işyerlerinde yasalara ve Çocuk Hakları Sözleşmesi’ ne aykırı olarak çalıştırılmaktadır. Bu oranların toplam rakamsal ifadesi yaklaşık 3 milyondur.

DİE’ nin bir araştırmasına göre: Türkiye’ de 6-14 yaş grubundaki çocukların %30’ u çalışmaktadır. Bu oran kızlarda erkeklere nispetle daha yüksektir. Kızların çalışma oranı %30-40 düzeyindedir. Buna karşılık erkek çocukların oranı %20’lerde kalmaktadır. Ancak kırsal alanlarda bu oran %30’a ulaşabilmektedir.

Türkiye nüfusunun yaklaşık 19 milyonunu oluşturan 6-19 yaş grubu çocuk ve gençlerin %19’ u çalışmaktadır. Bu grubun en yoğun istihdam edildikleri ekonomik faaliyet kolu ise tarımdır (%62.3). Bu sektörü sırasıyla imalat (%15.6), konfeksiyon, metal, çimento, tekstil, ağaç işleri, ticaret (%9.2), hizmet (%7.8) sektörleri izlemektedir.

Ayrıca ülkemizde çocuklar informel sektör olarak adlandırılan ayakkabı boyacılığı, otoparkçılık, oto cam siliciliği, kağıt, pet şişe, kutu toplama işleri gibi kayıt dışı işlerde de yoğun olarak çalışmaktadırlar.

SONUÇ Tıpkı geleneksel kültürlerde olduğu gibi Türkiye’ de çocukların önemli bir bölümü çocukluklarını yaşamamaktadır. Çocukluk diye özel olarak yetişilmesi ve yaşanılması gereken bir dönem onlar için yoktur.

Onlardan aileleri süratle yetişip erginleşmelerini, bir an önce yetişkin –adam- olmalarını beklemektedir. Çünkü aile bütçeleri yetişkin çocukların katkılarına acil ihtiyaç duymaktadır.

ÇOCUKLARA FİZİKSEL CEZA VE ŞİDDET

Çeşitli araştırmalar “bütün yaş gruplarında fiziksel ceza alan çocukların fiziksel ceza almayan çocuklara göre çoğunlukta olduğunu” ortaya koymak- tadır. Buna göre bütün yaş grupların da çocukların yaklaşık %60’ ına fizik- sel ceza uygulandığı görülmektedir.

Fiziksel darp ve ceza çocuklara yapılan istenmeyen uygulamaların başında gelmektedir. Bu konu yalnızca anne babaların çocukları üzerindeki fiziksel taciz ile sınırlı değildir. Ailenin dışında okul, sokak, medya ve hatta bütün bir toplum şiddeti yaratan, körükleyen ve ateşleyen kurumlara ve ortamlara dönüşebilmektedir.

Toplumdaki bu geniş sorumluluk ağı kendine düşenleri gereği gibi yerine getirmediği zamanlarda aile kaçınıl- maz bir şiddet ortamına dönüşmekte- dir. Aile içi şiddetin doğrudan kurban- ları olan çocukların olası tepkileri ve kişilik özellikleri ise şiddeti uygulayan- lara derin bir nefret yoğunlaşmasıyla belirginleşmektedir.

Aile Araştırma Kurumu’ nun bulguları bu önermeyi doğrulamaktadır: Şiddet uygulanan hanelerin %74.5’ inde çocuklar şiddete şahit olmakta- dırlar. Şiddeti gözlemleyen çocukların gösterdikleri tepkilerin içinde en sık rastlananı %54’ lük bir oranla ‘KORKU’ olmuştur.

Örneklemin %8.4’ ü çocukların yaşının henüz bir şey anlayamayacak kadar küçük olduğunu belirtmiştir. Çocukların %16.4’ü tepkilerini ‘babayı sevmemek’ şeklinde göstermektedirler. Şiddete tanıklık eden çocukların %6.9’u ‘hiç ses çıkartmamaktadır.’

Çocukların % 4.9’u içlerine kapanmaktadır, Çocuklarda görülen davranış bozuklukları ise şöyledir: Çocukların % 4.9’u içlerine kapanmaktadır, % 4.9’u ise saldırgan davranışlara yönelmektedir.

Ülkemizde şiddet konusunda medyanın gerekli duyarlılık içinde olduğu tartışmaya açıktır. Haftada ortalama 600 yayında öldürme, yaralama, soygun ve şiddet sahneleri çocukların izleyebilecekleri saatlerde sakınılmadan gösterilmektedir.

Medya bu tür haberlerde tarafsız bir görünüm içinde olmakla birlikte bu tür haberlerin yayınlama sıklığı düşünü- lürse, adeta insanlara şiddeti kanıksa- tan bir rol ortaya çıkmaktadır. Bu tür yayınlarda medya hiçbir şekilde eğitici rol ve misyon üstlenmemektedir.

SOKAK ÇOCUKLARI

Ülkemizde İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerde aile içi baskıdan, şiddet ve tacizden kaçarak kurtuluşu sokakta arayan binlerce çocuk bulunduğu tahmin edilmektedir.

Metropol çevrelerinde bu gelişmelere bağlı olarak “kriminal çocuk alt kültürleri” oluşmaya başlamıştır. Bu durum daha çok sokak çocuklarının karşılaştıkları tehlike ve risklerin bir sonucudur. Buna bağlı olarak tiner ve bali koklama, hırsızlık, fuhuş, yankesicilik, kapkaç vb. suçlar sokak çocuklarının olası davranış sapmaları olmaktadır.

Çocukların İşlediği Suç Çeşitleri

SUÇ TÜRÜ TOPLAM SUÇ Gasp ve Soygun 171 Öldürme 135 Kasten Yangı Çıkarma 30 Zabıta Kuvvetlerine Saldırı 11 Meskene Saldırı 87 Kız Kaçırma 466 Adam Kaçırma 9 Çocuk Kaçırma 12 Cebren Irza Geçme 86 Irza Tasaddi 117

Polise Hakaret ve Mukavemet 114 Devlet Memurlarına Hakaret 45 Ruhsatsız Silah Taşımak 512 Darp 2148 Yaralama 3091 Dolandırıcılık 299 Kumar 29 Tehdit 128 Oto Hırsızlığı 801

Diğer Hırsızlıklar 7649 Uyuşturucu Kullanma 52 Terör Suçları 54 Silah Kaçakçılığı 11 Mali Kaçakçılık 44 Diğer Suçlar 4118

Sokak Çocuklarıyla İlgili Sınırlı Alan Araştırmaları Sonuçlarına Göre Çocuklar ağırlıklı olarak 12-15 yaş grubunda (%77’si) olmakla birlikte, 6-11 yaş grubundaki çocukların sayısı da azımsanamayacak düzeydedir (%19’u)

Çocukların çoğu alt toplumsal ekonomik düzeydeki ailelerin çocuklarıdır. Ailelerin eğitim düzeyleri düşüktür. Hane halkı büyüklüğü açısından çok nüfuslu kalabalık ailelerdir.

Eğitim düzeyleri açısından çocukların çoğu ilkokulu bitirdiğini belirtirken (%82.4’ü), okur-yazar olduklarını belirtenlerin oranı %15.38’dir. Sigara kullanımı çocuklar açısından yaygın olmakla birlikte alkol ve kumar alışkanlığı yerleşik bir davranış değildir.

Çocukların zaman zaman polis ve özellikle zabıta ile ilişkileri olabilmektedir. %55’inin bir şekilde polis ve zabıta ile ilişkisi olmuştur. Yanlış tutuklama, kimliksiz dolaşma polis ile; boya sandığının alınması zabıta ile ilişkilerinin başında gelmektedir. Sokak çocuklarının tamamına yakınını erkek çocuklar meydana getirmektedir.

Sürekli olarak fiziksel ve zihinsel açılardan sağlıksız ortamlarda bulunmakta bunun doğal sonucu olarak fiziksel, duygusal ve cinsel istismara uğramaktadırlar. Sokaklarda yaşayan çocuklar tüm zararlı alışkanlıkları edinme riski altındadırlar. Bu durumda sadece kendileri için değil toplumun tüm kesimleri için bir risk oluşturmaktadırlar.

Sokak çocuklarının söz konusu risklerden arındırılarak topluma kazandırılmaları konusu devlet kadar gönüllü kuruluşların da görev alanına girmektedir. Ne var ki her iki boyutta da yeterli girişim ve organizasyonlar son derece kısıtlıdır. Bu sınırlı kuruluşların başında “Sokak Çocukları Rehabilitasyon Merkezleri” gelmektedir. Ancak bu merkezler Ankara, İstanbul, Mersin, Diyarbakır, Adana, Antalya ve İzmir’ de bulunmaktadır.

VERİLEN HİZMETLER Günlük sıcak yemek verilmektedir, Çocukların periyodik sağlık kontrolleri yapılmakta, acil durumlarda ilk yardım ve tedavi hizmetleri verilmektedir, Okula giden çocuklara destek kursları düzenlenmektedir,

Okuyamayacak durumda olan çocuklar için meslek edindirme ve kalıcı, sağlıklı işe yerleştirme çalışmaları yapılmaktadır, Merkeze gelemeyen çocuklara da mobil ekiplerce, bulundukları ve çalıştıkları ortamlara ulaşılarak, yalnız olmadıkları, belediye tarafından sahiplenildikleri vurgulanmakta; sağlık, beslenme vb. hizmetler sunulmaktadır. Sokak çocukları ve çalışan çocuklarla ilgili kampanyalar ve toplantılar düzenlenmektedir.

DOĞAL FELAKETLER VE GÖÇ

Çocuk olgusunu tehdit eden, çocukların esenliğini, yaşama hakkını olumsuz yönde etkileyen etkenler arasında doğal felaketler ile zorunlu göçler önemli yer tutmaktadır.

Ülkemizde doğal felaket denildiğinde 17 Ağustos 1999 depremi başta gelir. Bu depremde annesiz babasız ve ailesiz kalan çocukları bu kayıplarının yanı sıra en az bunlar kadar önemli ruhsal sorunlarda tehdit etmektedir. Çeşitli nedenlerle Körfez depreminin kesin sayılarının ayrıntılı dökümanı yapılamadı. Ama resmi açıklamalara göre yaklaşık 20 bin toplam ölünün en az beş bininin çocuk olduğu tahmin edilmektedir.

Göç anlamına uygun olarak parçalanmış aile olgusunun da başlıca nedenleri arasındadır. Doğal felaketlerin yanı sıra sosyal ve siyasal şartların zorlayıcılığı da göçün önemli nedenlerinden sayılmaktadır. Ülkemiz 1980’li yıllardan itibaren Bulgaristan’ dan ve Kuzey Irak’ tan yoğun göç aldı. Ülke içi ekonomik göçler dışında bu tür göçler çok belirgin olarak eğitim, yaşama, sağlık gibi çocukların yüksek yararını doğrudan etkileyen bir olgudur.

YEREL ÇOCUK SORUNLARI

Ülkemizde her bir bölgenin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısına özgü çocuk sorunlarına rastlanmaktadır. Ülkeye genellenemeyen ama bölgelere özgü önemli toplumsal sorun olarak bu tür olayların kayda değer boyutları bulunmaktadır.

Samsun’ un Bafra ilçesi her bahar mevsiminde çocuk pazarı haline dönüşüyor. Yılların bir geleneği olan bu uygulamada çevre ilçe ve illere bağlı yoksul köylüler (Sinop’un Durağan ilçesi Sarıyar ve Biyerdiç köylüleri) altı ve sekiz aylığına çocuklarını zengin tarımsal kültüre sahip olan köylülere kiraya vermektedirler. (Bayram OK, “Utanç Pazarına Baskın”Sabah)

Yaşları on ve on altı arasında değişen erkek çocuklar bu pazarda sıkı bir pazarlık sonunda mevsim sonuna kadar çalışmak üzere yeni ailelerine teslim edilmektedirler. Çocukların bu süre içinde ne yaptıklarını ise bir çocuk şöyle açıklamaktadır:”Ailemizin durumu iyi değil. Babalarımız bizi pazara götürerek orada anlaştıkları kişilere kiralıyor. Bizi kiralayan kişinin hayvanlarına bakıyoruz, tarla işlerini yapıyoruz.

Yerel çocuk görünümlerinin bir bölümü de Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinden yansımaktadır. Göç olgusunun olumsuzlukları, Erken evlilik yaşı, Töre baskısı, Çocuk işçiliği, Eğitim sorunları,……………..