GÖREVLİ KELİMELER: EDATLAR
II. GÖREVLİ KELİMELER Görevli kelimelerin kendi başına bağımsız anlamları yoktur. Bunun için cümlede kendi başına kullanılamazlar. Bu kelimeler cümlede diğer kelimelerin, genelde isim soylu kelimelerin anlam veya bir sentaktik görev kazanmalarında yardımcı olurlar. Görevli kelimeler şunlardır: A) Edatlar; B) Bağlaçlar.
A) EDATLAR Türkçede sadece isim soylu kelimelerin ve fiillerin kendi başına anlamları vardır. Görevli kelimeler olarak, edatların kendi anlamları yoktur, ancak cümlede diğer kelimelerle yeni anlam ilişkileri kurarlar. Diğer kelimelerin cümlede anlam veya görev kazanmalarında rol oynarlar. Cümleden edatlar çıkarılırsa, cümle anlamından çok kaybetmez.
A) EDATLAR Literatürde çoğu zaman edatlar adı altında, hem edatlar, hem bağlaçlar, hem de ünlemler ele alınır, ancak bu yaklaşım gerçeği yansıtmamaktadır. Türkçede edatlar sona gelendir (postpozitif). Daha doğrusu, isim soylu kelimelerden veya isim soylu kelime gruplarından sonra kullanılırlar. Bu şekilde elde edilen yapı (edat grubu), cümlede diğer kelimelerle ve kelime gruplarıyla geçici ilişkiler kurar.
A) EDATLAR Türkçede en çok kullanılan edatlar şunlardır: aha, ahacık, başka, beli, beri, bilfarz, da, dahi, değin, dek, denli, evet, gibi, ha, hayır, he, için, işte, kadar, kelli, mesela (meselâ), mi, örneğin, peki, söz gelimi, söz gelişi, söz misali, söz temsili, üzere (üzre), vb.
KÖKENLERİNE GÖRE EDATLAR Kökenlerine göre edatlar şöyle olabilir: 1. Türk kökenli edatlar: dA, gene, gibi, için, işte, kadar, mİ, yine, vb. 2. Yabancı kökenli edatlar: beli, bilfarz, derece, mesela, yani, vb. 3. Türkçede bir kelime şeklinde karma kökenli edatlar yoktur. Bunlar ancak kelime grubu olarak görülür: söz misali, söz temsili, vb.
YAPILARINA GÖRE EDATLAR Yapılarına göre edatlar üçe ayrılır: 1. Basit edatlar: aha, dek, evet, gibi, hayır, için, yok, vb. 2. Türemiş edatlar – İsim yapma ekleriyle türetilen edatlar: baş+ka, dek+(i)n > değin, den+li, ilişki+n, ol-du, ol-(u)r, örnek+(i)n > örneğin, vb. 3. Birleşik edatlar: pek iyi > peki, söz gelimi, söz gelişi, söz misali, söz temsili, vb.
KULLANIŞLARINA GÖRE EDATLAR Kullanışlarına göre edatlar, şöyle olabilirler: 1. Kendisinden önce isim soylu kelimenin NOM (yalın durumda) olmasını isteyen edatlar: aşırı, gibi, için, ile, kadar, üzre, vb. Örnekler: Günde olmazsa gün aşırı gidip ifadeye çekiyorum avradı. Derenin iki yanı tarak gibi söğüt ve kavak ağaçlarıyla uzar gider aşağıya. Onun acısına acı katmamak için herkes olanları saklıyordu. Çünkü ormanda böyleleri her zaman bulunmuyor, ben de bakla ile geçiştiririm kimi zaman. Zamanımıza eski zaman kadar değer verdiğim için bir dostun dediklerine büyük bilginlerin sözleri kadar değer veriyorum... Kader insan aklına, onun zararına olmak üzere verdiğimiz hakları kıskanıyor ve biz ne kadar artırırsak o da o kadar azaltıyor bu hakları...
KULLANIŞLARINA GÖRE EDATLAR 2. GEN (tamlayan durumu) isteyen edatlar, genelde kişi zamirlerinden sonra kullanılırlar: gibi, için, ile, kadar. Örnekler: Bu anakapı hep kapalıydı, ama benim gibi oraya alışkın biri duvar taşındaki bir oyuktan elini geçirip sürgüye yetişebilir, kapıyı açabilirdi. Herkesin, senin için ne gibi niyetler beslediğini bildirmem gerekir. Senin ile deli gönlüm / İnleyip gezer yürürüm...
KULLANIŞLARINA GÖRE EDATLAR 3. DAT (yönelme durumu) isteyen edatlar: ait, dair, değin, dek, doğru, kadar, karşın, rağmen, vb. Örnekler: Ateşin içinden henüz çıkmış olan Mehmet Ali bile artık bunları geçmiş zamana ait bir masal gibi dinliyordu. Başkalarını her zaman dinlediği halde kendi derdine dair bir tek kelime söylemiyordu. Böyle giderse sabaha değin kara gömüleceğiz... Oysa bugüne dek kimse bana dayak değil fiske bile atmadı. Tüm kasabalı okula doğru akıyordu. Geç saatlere kadar onlar ya da onların özel konukları beklenir dururdu. Çileli geçmiş yaşamına karşın toplumsal taşlamacılığını da bırakmayan, hem çağının, hem halk şiirimizin önde gelen sayılı ustalarından biridir Ruhsati. Tren yolu yaparken bütün engellere rağmen ilerlemeye mecburuz.
KULLANIŞLARINA GÖRE EDATLAR 4. ABL (çıkma durumu) isteyen edatlar: başka, beri, evvel, önce, itibaren, sonra, yana, vb. Örnekler: Topraktan başka gelir yok. Ticaret, yani kazanç tehlikeye düşünce fiyatların yükseldiği, ticaret yasalarından anlayanların öteden beri bildikleri bir şeydir. Artık, kendisi evin bu tembelleri arasına karışmış olmasına rağmen o sabah, yine güneşten evvel kalkmıştı. Bu eser bundan önce yayımlanmış olan iki kitabın hem karşıtı, hem de tamamlayıcısıdır. İşte bugünden itibaren Salih Ağa ile aramızda bir mücadele başlamış oldu. İsmail, dayaktan sonra bir kat daha ahlaksızlaştı. Yalnızca Teophile Vabre, öksürüp tıksırarak, tüm insanları kucaklayan hümanist bir cumhuriyetten yana olduğunu belirtti.
BUGÜNLÜK BU KADAR.