HOŞGELDİNİZ! Artık sizden ayrı kendisine ait bir dünyası var.Size olan sevgisi aynı kalsa da hayat çizgisinde kocaman bir değişim yaşamak üzere…
KONUMUZ: OKUL ÇAĞI ÇOCUKLARI Gelişim dönemleri Okul fobisi
İLKOKUL ÇAĞI 5-11 yaş arasındaki çocukları kapsar. Okul çağı çocuğun aile yuvasından çıkıp dış dünyaya açıldığı toplumsal çevreye iyice karıştığı çağdır. Okul çağı çocuğunun gelişim özelliklerini bazı başlıklar altında toplayabiliriz:
ZİHİNSEL GELİŞİM Okul çağındaki çocuklar okula başladıktan sonra aldığı eğitim ve öğretim etkinlikleri sayesinde aşağıdaki gelişimleri kaydeder: Mantıksal düşünme Zaman, mekan, boyut, hacim, uzaklık kavramlarının yerleşmesi Nesneleri ve olayları görmeden onlar hakkında fikir yürütme
İlkokul çağındaki çocuklar kararlarını oluştururken, gözlemlerden ve mantıksal sonuç çıkarmalardan daha çok yararlanır, doğrudan yaşadıkları deneyimlere daha az bağımlı kalırlar. Başka bir çocuğun davranışının ne tür sonuçlar getirdiğini gözlemleyip benzer biçimde davrandıklarında aynı sonuçların kendileri için de geçerli olabileceğini anlayabilirler. ‘’Ayşe hiç bakmadan piknik masasından yere atladı ve alnı kesildi. Ben de piknik masasından hiç bakmadan atlarsam; aynı şey benim başıma da gelebilir. Atlamadan önce bakmalıyım’’ gibi düşünebilirler. İlkokulun son yıllarına doğru çocuklar, özel bir davranışın ardında çeşitli olası neden veya açıklamaların bulunabileceğini anlarlar. Kendi görüşlerinin olabilecek tek görüş olduğu düşüncesinden, insanların farklı algıları, farklı duygusal tepkileri ve değişik güdülenimleri olabileceği anlayışına geçerler.
SOSYAL GELİŞİM Benlik; bireyin zihinsel ve fiziksel özelliklerinin toplamı ve sahip olduğu bütün bu özelliklere ilişkin kendini değerlendirmesidir. Bu özellikler ilkokul çağındaki çocuklarda kendini kanıtlama duygusu, okulda başarılı olmak, iyi ilişkiler kurmak, kendine ve geleceğe ait hedefler belirlemek şeklinde gelişmeye başlar. Benlik saygısı, bireyin ne olduğu ile ne olmak istediği arasındaki farka ilişkin duygularını gösterir. Kendi benlik kavramını beğenmesi, onaylaması, kendinden hoşnut olmasıdır.
Bu dönemlerde yaşadığı başarısızlıklar, bazı konularda yetersiz olması çocuğun bunalıma girmesine sebep olabilir. Ayrıca fakirlik, kayıtsız ebeveyn, alkolizm, yoğun kardeş rekabeti ve sosyal baskılar da bu durumu arttıran sebepler arasındadır. Bu durumda çocukta düşük benlik oluşur. Düşük benlik saygılı çocuk; Görevden kaçar, Oyuna veya ödeve başladıktan kısa süre sonra bırakır, Başarısızlığını anladığında yalan söyler, başkalarını suçlar veya mazeretler bulur (Zaten ben bu oyundan hiç hoşlanmıyorum gibi) Okuldaki notları düşer, Evde ya aşırı derecede yardımcıdır yada hiç yardım etmez.
OKUMA-YAZMA BECERİLERİNİN KAZANILMASI İlkokulda okuma-yazma-aritmetikle ilgili 3 temel becerinin kazanılması, bu evredeki çocuğun başarması gereken en önemli görevdir. Bu konuda anne-babaların yapmaları gereken faaliyetler vardır Kalemi doğru tutmasını, defteri soldan sağa kullanmasını, teşvik ederek öğretmelisiniz bu konuda çocuğunuzun öğretmeniyle işbirliği yapmalısınız. Her harf ve rakamı oluşturan çizgilerin özel bir yönü ve sırası vardır. Harfleri ve rakamları doğru yazılış yönleri ile öğretmek gerekir. Çocuklar yazmaya büyük harfler ile değil, küçük harfler ile başlamalıdır.
El, kol, ve parmak kaslarını geliştirmek için; Hamur ve çamur ile oynaması, Yere dökülen bir avuç mercimek, düğme, boncuk gibi ufak şeyleri tek tek toplaması, Düğme ilikleyip açması, Resim yapması, Çizgi çalışmaları, Bir tepsiye tuz koyularak bu tuz üzerinde sizin önderliğinizde parmağı ile çizgi, harf, sayı ve benzeri şekiller yapıp silebilirler.
El, kol, ve parmak kaslarını geliştirmek için; Bir leğene su ve içine biraz şampuan konulur, Avuçlarına alabileceği büyüklükte iki tane sünger verilir. Avuçlarını açıp kapayarak süngerleri sıkması böylece köpük üretmesi istenilir. Bunlar el kaslarını geliştirmede yararlı olur. Bir leğen suyun üzerine bir küçük kağıt konulur. Yelpaze görevi görecek başka bir kitap yada kart ile rüzgar oluşturarak kayık gibi kağıdı hareket ettirmesi istenir. Bu da el bilek kaslarını geliştirir.
TEMEL ÖĞRETİM BECERİLERİ Çocukların okulda öğrendiklerini tekrarlamanın ve pekiştirmenin en iyi yolu ödevlerdir. Fakat okula yeni uyum sağlayan çocuklar ödevlerle uğraşmaktan hoşlanmazlar. Ayrıca o yaştaki çocukların büyük bir bölümü oyun oynamayı ödev yapmaya tercih ederler. Bu durum gerek çocuk, gerekse ailesi için problem yaratmaktadır. Bu durumun azaltmak, engellemek ve yapılan ödevlerden gerekli verimi alabilmek için;
Ödevin yapıldığı saatte çocuğun dikkatini dağıtacak bir etken olmamasına özen gösterin. Birden çok çocuğunuz varsa, çocukların ödevlerini farklı odalarda yapmalarını sağlayın. Çocuğunuz ödevini yaparken ona yardıma hazır olduğunuzu bilmelidir.
İçten ve gerçek bir çaba göstermişse, bir-iki yanlışı da olsa, başarılı olduğu bölümü vurgulayın. Hatasını bırakın öğretmeni sınıfta söylesin. Çocuk adına, onun ödevini arkadaşından öğrenerek onun yerine yapmayın. Yanlış yaptığı için çocuğa ödevini yeniden yaptırmayın. Ödevini yaptıktan sonra onu ödüllendirin. En güzel ödül onaylamak ve övmektir. Ödevini gerekli çabayı ve dikkati gösterip bitirdikten sonra dışarı çıkıp oynamasına yada ev içinde sevdiği bir etkinliğe olanak tanıyın.
Çocuk kendi görevleriyle baş başa kalmalıdır Çocuk kendi görevleriyle baş başa kalmalıdır. Onun görevini üstlenip, sorununu çözmeye kalkışmayın. Ödevini yapmadığı zaman çocuk kendi sorununu öğretmeni karşısında kendi başına çözebilme yollarını bulmalıdır. Çocuğa zamanını yönetmesini öğretin. Programını öyle yapsın ki ödevlerin yanı sıra bir spor yada müzik etkinliğine zamanı kalsın. Eğer bir davranışı sıklıkla yapmasını istiyorsanız, vereceğiniz işi sevdiği bir aktiviteden önce yaptırın. her gece Tv izlemeden önce şu kadar sayfa kitap okumalısın gibi.
Başarısını değerlendirirken başkalarını değil kendisini değerlendirin Başarısını değerlendirirken başkalarını değil kendisini değerlendirin. Dünden bugüne gelişme göstermişse, bu başarılı olduğunu gösterir. Ayrıca başarısızlık diye bir şey yoktur, öğrenilecek dersler vardır. Çocuğunuza yapacağınız en büyük yardım; ilgi ve yetenekleri doğrultusunda onu yönlendirmek, ihtiyacı olan desteği (özel öğretmen, kurs gibi) ona sağlamak, sorununu çözmede ona yardımcı olmaktır. Çocuğunuzu olduğu gibi kabul edin. Kapasitesine ve bireysel özelliklerine en uygun öğrenme yöntemini seçmesi konusunda onu destekleyin.
OKULDA ÇOCUK OKULDA ÇOCUK Okula Başlama ve Okul Sendromu Okula Başlama ve İlk Gün Sendromu Okul Sendromu Okula Başlama ve Okul Sendromu
OKULA BAŞLARKEN UYUM SÜRECİ Her yeni durum gibi, çocuğun okula başlaması, uyum sorunu ortaya çıkartacaktır. Çocuklar okula ilk geldiklerinde anne babalarından ayrılmak istemez, sarılıp, ürkek gözlerini çevrede gezdirerek, içeri girmekte direnirler. Bu süreç, her çocuğa göre değişir. Bağımsız, kişiliği gelişmiş, güven duygusu pekişmiş, anne babasının belli saatte gelip kendisini alacağına inanan öğrencinin uyumu daha kolay olur. Başlangıçta çocuğun gösterdiği tepki, okula karşı değil, anne babadan ayrılmak istemediğindendir. Okula başlamak, "tek başınalığı" yaşamak ilk anda her çocuğu zorlar.
Çocuğun okula uyum sorununun çözümünü çabuklaştırmak konusunda yardımcı olabilirsiniz: Okul hakkında çocuğa açıklama yapmak ve okulu tanıtmak uyumu kolaylaştırır. Okulun her gün gidilmesi gereken belli bir oyun, arkadaş ve eğitim ortamı olduğunu anlatmalıyız. Ancak bu açıklama abartılmış, yanlış bilgiler içermemelidir. Aksi halde çocuk, kendisine anlatılanları okulda bulamayacak ve okula olan güvenini kaybedecektir. Çocuğun okulu tanıması, nasıl yemek yiyeceği, tuvaleti gelince kime başvuracağı gibi konularda temel kaygılarının giderilmesi ortalama 15 günü alır.
1. Çocuk gayet ilgili ve rahat başlar. 2. İlk üç gün ya da bir hafta ilgili ve istekli gelir. Okul, onun için park gibidir. Ama sonra biraz da annesi ile birlikte olmak ister. Sürekli okula gitmenin anlamını yeni kavrar ve tepki gösterir. 3. Çocuk en baştan itibaren anneden ayrılmak istemez. Sınıfa, yanına çağırır, annesinin yedirmesini ister,uyumak ister, ağlama gözlenir.
Son iki durumda ailenin göstereceği kararlılık, sabır, okul öncesi eğitim ve kuruma gösterdiği inanç çocuğun uyumunu kolaylaştırır. Büyükanne büyükbabalar torunlarına karşı daha zayıf davranabilir, çocuklar da bu zayıflıklardan çok iyi yararlanabilirler. Bu yüzden, aynı kararlılık çocuğu okula alıştırma sürecinde, yanında bulunan büyüklerde de olmalıdır.
Okula başlayan bir çocuğun belirli bir zihinsel olgunluğa ulaşarak sınıf içi etkinliklerde başarı göstermesi yeterli değildir. Çocuğun oyun ve diğer sınıf dışı etkinliklerde de aynı başarıyı gösterebilmesi, bedence ve psikososyal açıdan olgunlaşmasını gerektirir.
Çocuğunuzun okulla ilgili problemlerini en aza indirmek ve varolan problemlerini çözmek için tavsiyeler:
Çocuğunuzla okula giderken; ona sakin, gerginlikten uzak ve mutlu görünmeye çalışın. Çocuğunuz onu bıraktığınız anda tedirgin görünmeye başlarsa, kendini iyi hissedeceğini, her şeyin yolunda gideceğini ona anımsatın. Okuldaki çocukların dostça davranacağını, öğretmenin onu sabırsızlıkla beklediğini söyleyin ve okul biter bitmez onu almaya geleceğinizi yada servisini karşılayacağınızı özellikle belirtin.
Çocuğunuza o istese de istemese de ayrılacağınızı, gözyaşlarının hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini mutlaka anlatın. Sınıfın kapı eşiğinde bekleyerek gereksiz yere oyalanmayın. Öğretmenin çocuğunuzu gördüğünden emin olun, onunla vedalaşın ve okuldan ayrılın. Vedalaşmayı uzun tutmayın.
Eve gelince okulda olanlarla ilgili mutlaka görüşün Eve gelince okulda olanlarla ilgili mutlaka görüşün. Anlatmak istediği her şey için ona zaman ayırın. Anlatması için ona baskı yapmayın. Eşyalarını ve okul çantasını önceden hazırlayın. Bu sabahları gerginlik yaşanmasını önler. Erken yatıp, erken kalkmasını sağlayın.
Okul Fobisi Okul fobisi daha ziyade çocuğun okula giderken annesinden ayrılmaya karşı verdiği bir çeşit ayrılma korkusuna bağlı olarak gelişen tepkidir. Eğer çocuk evdeki yaşamıyla ilgili bir güvensizlik duyuyorsa, gün boyunca o evde yokken herhangi bir olay olabilir diye okula gitme konusunda bilinçdışı bir korku geliştirebilir. Bu durumun nedenleri: Çocuğa dışarıdaki hayatla ilgili ürkütücü şeyler anlatılmış olabilir. Ebeveynden biri evden uzakta (şehir dışında) çalışmaktadır, Aile bireylerinde biri ciddi biçimde hastadır, Annesi ve babası onun önünde çok fazla kavga etmektedir, Ailenin yeni bir bebeği olmuştur. Kısa bir süre önce yakın bir akraba ölmüştür, Anne-baba yeni boşanmıştır.
ANNE-BABAYA TAVSİYELER
Okula gitmediğinden dolayı çocuğu suçlamaktan kaçının, Bu sıkıntılı durumun geçici olduğunu, başka bazı çocuklarda da görüldüğünü ve kolaylıkla iyi edildiğini anlatın, Okula gitmesi konusunda ailenin tüm fertleri olarak kararlı ve ısrarlı olun, Davranışlarındaki herhangi bir değişikliği ayırt etmeye çalışın, Sınıf öğretmeniyle görüşün. Endişelerinizi anlatın, tavsiye ve görüşlerine dikkat edin,
Çocuğun düzenli olarak okula gitmesini sağlayın Çocuğun düzenli olarak okula gitmesini sağlayın. Devamsızlık yapmasını engelleyin, Okula gitmesini engelleyen problemler evden kaynaklanıyorsa en kısa sürede çözmeye çalışın, Bağımlı olduğu ebeveyn yerine okula diğer ebeveynin götürmesini ya da okul servisiyle gitmesini sağlayın.
DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER!!!! REHBERLİK SERVİSİ ESRA KARABULUT PSİKOLOJİK DANIŞMAN VE REHBER ÖĞRETMEN