SIFATLAR
SIFATLAR İsimleri çeşitli yönlerden niteleyen veya belirten kelimelere sıfatlar (önadlar) denir. Türkçede sıfatlar her zaman isimlerden önce gelir: iki gün, beş bardak, sarı bebek, o kız, vb. Sıfatlar ve isimler yer değiştirdikleri halde, sıfatlar kendi görevlerini kaybeder ve yüklem olurlar: Mavi gök. || Gök mavi(dir). Bir kız. || Kız bir(dir). Dişi arslan. || Arslan dişi(dir.)
SIFATLAR Sıfatlar isim soylu kelimelerdir. Dolayısıyla, isimleri nitelemediklerinde, çoğu zaman kendi başlarına isimlerdir: güzel gün, mavi deniz, yumuşak el, vb. İsim olarak kullanılan sıfatlar, ad durum eklerini, iyelik eklerini ve çokluk ekini alabilirler, ancak isimlerden önce sıfat görevinde kullanıldıklarında, bu ekleri almazlar. güzeller, maviden, derinden, vb. güzel ev, mavi gök, derin deniz, vb.
SIFATLAR Sıfatlar ve isimler beraber sıfat tamlaması kurarlar ve aralarında virgül konulamaz. Virgül konulursa, o zaman cümlede bağımsız isimler olarak kullanılır: Yaşlı adama bakıyordu. Yaşlı, adama bakıyordu. Bir ismi birden fazla sıfat niteleyebilir: Uzun ince bir yoldayım. Karanlık, büyük, korkutucu ve nemli bir evdi.
SIFATLARIN SINIFLANDIRILMASI Kökenlerine göre sıfarlar: 1) Türk kökenli sıfarlar: ak, biraz, bu, demirden, iki, o, katı, kuru, şu, yaş, yumuşak, vb. 2) Yabancı kökenli sıfarlar: ahşap, antika, beyaz, çeşit, filân, ihtiyar, mavi, zor, vb. 3) Karma kökenli sıfarlar: dantel+li, elmaz+dan, maya+lı, vb.
SIFATLARIN SINIFLANDIRILMASI Yapılarına göre sıfatlar: 1) Basit sıfatlar – Eksiz kullanılan sıfatlar: bir, güzel, eski, o, vb. 2) Türemiş sıfatlar – Genelde isim yapma ekleriyle, nadiren de ABLade ile elde edilen sıfarlar: bit-in > büt-ün, gün+lük, tahta+dan, vb. 3) Birleşik sıfatlar – En az iki unsurdan oluşan sıfatlar: açık + göz > açıkgöz, bir + az > biraz, bir + kaç > birkaç, bu + ile > böyle, o + bir > öbür, soğuk + kanlı > soğukkanlı, vurdum + duymaz > vurdumduymaz, vb.
SIFATLARIN SINIFLANDIRILMASI Görevlerine göre sıfatlar, iki büyük grupta incelenir: 1. Niteleme sıfatları – İsimleri biçim, durum, hareket, renk veya başka bir kalıcı özellik açısından niteleyen sıfatlardır. Bu özellikler duyu organlarıyla algılanabilir: büyük (masa), mutlu (nine), tuhaf (kız), kırmızı (gül), vb. Örnekler: Büyük çocukların karışmasına canım sıkıldı. Mavi ve mor ipekli giysileri içindeydiler. Mutlu bir aile toplantısının neşesini yaşıyordu.
SIFATLARIN SINIFLANDIRILMASI Niteleme sıfarlarının bir kısmı isimden isim yapma ekleriyle (/-CA/, /-Cİk/, /-lİ/, /-lİk/, /-sİz/, vb.) elde edilmişlerdir: güzelce (araba), küçücük (ev), kararlı (adam), ormanlık (arazi), yağsız (et), vb. Örnekler: Bunca ağırlığın altından nasıl kalkacağını bilemiyor. Omuzlarında incecik ipek şallar vardı. Biraz güvensiz bir yer olarak göründü gözüne.
SIFATLARIN SINIFLANDIRILMASI Renk bildiren sıfatlara /-msİ/ ve /-mtırak/ ekleri getirilerek, benzer (yakın) renk bildiren başka sıfatlar elde edilir: kırmızımsı, mavimsi, sarımsı, sarımtırak, yeşilimsi, yeşilimtırak, vb. Örnekler: Ekranından yayılan yeşilimsi ışıkla mutfak aydınlanmıştı. Buruşmuş, mavimtırak damarları belirmiş… Beyazımtırak olan sahili ve denizi bir bakışta kucaklamak olasıydı.
SIFATLARIN SINIFLANDIRILMASI Öte yandan, /-msİ/ eki, nadiren ise /-mtırak/ eki de başka bir isme eklendiğinde, o zaman ismin anlamına yakın anlamda sıfatlar elde edilir: Darian rahibi jelatinimsi bir umutla karışık ve yumuşak, ipeksi bir kabullenişle sarmaladı. Yaklaştıklarında, onlara berrak, kristalimsi bir mutluluk gönderdi. Taşın içinden alevimsi bir ışık çıkmıştı. Büyüklemesine, fenamtırak, büyük teşekkürler sunarım...
SIFATLARIN SINIFLANDIRILMASI Sıfatlar, ismin yapıldığı malzemeyi gösterdiklerinde /-DAn/ ekiyle veya eksiz bir biçimde de elde edilebilir: altın (maske), elmas (yüzük), demirden (soba), vb. Örnekler: Ne gariptir ki, telefon kabloları birçok ülkede hâlâ odundan direkler aracılığıyla yapılır. Efsaneye göre, At Meydanı'nda bulunan Dikilitaş'ın dibinde bakırdan tılsımlı bir el varmış. Elmas yüzüklü, altın bileziklerle süslü bir el…
SIFATLARIN SINIFLANDIRILMASI Niteleme sıfatları, isme “nasıl?” veya “nice?” soruları sorularak bulunur. Siyah kalem. => Nasıl kalem? => Siyah (sıfat) Niteleme sıfatların küçük bir kısmı küçültme ekleriyle de elde edilebilir: azıcık (su), küçücük (kız), şu kadarcık (bir şey), vb. Örnekler: Kralın da görünüşüne çıkan bir adamın azıcık bir cesareti vardır. Küçücük başı göğsüne doğru eğilmişti.
Aşağıdaki cümlelerde sıfatları bulunuz: Bir gün ceketinin söküğünü dikmişti; küçücük başı göğsüne doğru eğilmiş, kıvırcık saçlarla elbisenin çizgisi arasından ensesinin yumuşaklığını çok yakın bir şey gibi seyretmişti. Bir saniye içinde o hiç sevmediği, antipatik yüzlü mahalle doktoru, gözlerinin önünden geçti. Bu gece bu küçük evdeki korkuyu, telaşı bilemezdi.
Aşağıdaki cümlede sıfatları bulunuz: Bir yığın küçük mikrop, basil diye anılan, hususi aletlerle gösterilen, ince, sırça tüplerde, kıl borularda hapsedilen, cins cins hayvana aşılanan, böylelikle üretilen, yasaması, çoğalması için hususi vasıtalar aranan, sıcaklıklar, soğukluklar bulunan, etrafındakilerden ayırmak, hakiki, küçük, gözle görünmez hüviyetlerinde yakalamak için bir yığın tecrübeye girişilen, en akla sığmaz şekillerde boyanılan, kırmızı kandan derece derece, kirli yeşile doğru giden mayilerde muhafaza edilen varlıklar, onların şartları vardı; ve bu mahluklarla beraberinde taşıdıkları bu şartlar, bu otuz dokuzla kırk arasındaki sıcaklık derecesini, hayatla ölümün arasında bizim coğrafyamızdan çok ayrı bir iklim, çok hususi bir yükseklik, boğucu, çürütücü bir bataklık, binlerce metre yüksekliklerde duyulan bir hava darlığı, bilinmeyen gazların terkibiyle kaynaşan bir volkan ağzı gibi bir şey yapmıştı.
Aşağıdaki cümlelerde sıfatları bulunuz: Cüce bir kadın olmanın getirdiği ağır yükü taşımayı öğrenirken, kendisine benzemeyen, bu büyük, sağlıklı, yakışıklı insanların duygularına hiç aldırmamayı, kendisinin bile fark etmediği gizli bir intikamı, o insanlara hiç önem vermeyerek almayı öğrenmişti. Her akşam bu odaya isteksizce, homurdanarak, öfkeyle giren kocasına isteklerini yaptırmanın yolunu da biliyordu, kocasının asabi gerginliğini basit bir soruyla çözerdi genellikle, gene aynı soruyu sordu.
BUGÜNLÜK BU KADAR.