Orhan Veli Fotoğraf ve metinler: Ö y k ü c ü Şiirler: Müzik: Ezginin Günlüğü
İstanbul’da, Boğaziçi’nde, Bir fakir Orhan Veli’yim; Veli’nin oğluyum, Tarifsiz kederler içinde.
Urumelihisarı’na oturmuşum; Oturmuş da bir türkü tutturmuşum: “İstanbul’un mermer taşları; Başıma da konuyor, konuyor aman, martı kuşları…” * * *
Bilmem ki nasıl anlatsam; Nasıl, nasıl, size derdimi! Bir dert ki yürekler acısı, Bir dert ki düşman başına. Gönül yarası desem… Değil! Ekmek parası desem… Değil! Bir dert ki… Dayanılır şey değil. * * *
Bir garip Orhan Veli, derdini belki sonbahar güneşinde banyo yapan bir serçeye,
Urumelihisarı’nda kanat çırpan bir martıya,
pat pat motoruyla oradan geçmekte olan bir balıkçıya,
ya da gevrek sesli bir simitçiye anlatmış olabilir.
Edebiyat tarihçisi arasın bulsun istemiş ve başka bir şiirinde cevabını vermiş de olabilir, tarifsiz kederinin sebebini…
Bilmezler yalnız yaşamayanlar, Nasıl korku verir sessizlik insana; İnsan nasıl konuşur kendisiyle; Nasıl koşar aynalara, Bir cana hasret, Bilmezler. YALNIZLIK
İmdi hep oturduğu parkta, onu tarifsiz kederler içine düşüren “yalnızlığını” paylaştığı, omzuna konup kalkan martı kuşunu da almışlar. Bu gün Urumelihisarı’ndan geçen simitçi, balıkçı ve bir de minik serçe bir bakmışlar ki can yoldaşını çalmışlar, Orhan Veli’yi pek mahzun bırakmışlar. İstanbul,
Denemelere dönüş Öykücü Can Özoğuz Ana sayfaya dönüş: