KIRMIZI LÂLE Öykücü Can Özoğuz Beatles, “Till There Was You”

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
KELİME TÜRLERİ ZARFLAR.
Advertisements

KÜÇÜK İTFAİYECİ lütfen sesi açıp Tıklayınız..
…Bu sunuda anlatılan olaylar gerçekten yaşanmıştır…
Sincabi öykücü can özoguz Fon müziği: Ezginin Günlüğü.
90/10 kuralı Hayatın %10'u,sizin başınıza gelenlerden oluşur.
PAUL SIMON İstanbul konseri – Konser fotoğrafları ve sunum : Öykücü.
Orhan Veli Şiirler: Müzik: Ezginin Günlüğü
Annesini Arayan Kardan Adam
BOŞANMA SEBEBİ.
BİR KADINI BEKLEMEK ATAOL BEHRAMOĞLU
P a z a r S a b a h l a r ı.
Müzik: Apache, Tatanka Fotoğraf ve sunum: Ö y k ü c ü Apache’lar Gelmişlerdi…
Sevgi Koleji Türkçe Dersi Ödevi 7/B Sınıfı Kübra MENEKŞE.
Paris ve sen Yağmur yağıyor Bu sonbahar Eskiden olduğu gibi
Yavrum ve ben.
SLAYTI MUTLAKA SESLİ İZLEYİNİZ… İYİ SEYİRLER…
Fotoğraf ve sunum: Öykücü CAN ÖZOĞUZ
Minik Kuş, Tombik Yanak ve diğerleri
I . BÖLÜM Slaytı SESLİ ve kendi akışında izleyiniz
TIKANDI BABA Seval KEMERTAŞ tarafından düzenlenmiştir.
Panayır Ö y k ü c ü Kış geliyor, havalar iyice soğudu. Maviş kızım çimlere uzanıp sırtındaki benekleri ısıtamıyor artık. Yağmurlar başlayınca Sarı kızım.
1/20 Zamir A B C D Aşağıdaki cümlelerin hangisinde şahıs ( kişi ) zamiri vardır? Akşam dayımlar geldiğinde uyuyordum. Durmadan yağan kar çocukları heyecanlandırdı.
1 HUKUK ve SİYASET OKULU – 8 Şubat 2008 X BAYAN: Biz uluslar arası ilişkilerde… ( Montaj Arası ) Birol BAŞARAN: Ben bütün toplumlarda hukuka ihtiyaç olduğunu,
UYUMAK İSTEMEYEN ZÜRAFA
başka şehir yerin altında bir t ü nelde, bir ikindi vakti vagondayım; sorumlulukların y ü k ü ne eklenmiş g ü n ü n yorgunluğuyla oturuyorum ö ylece …
Zarflar Zarf: Eylemleri, eylemsileri, zarfları, kimi zaman da ekeylemle yargı anlamı kazanmış sözcükleri türlü yönlerden (durum, zaman, yön…) tamamlayan.
Orhan Veli Fotoğraf ve metinler: Ö y k ü c ü Şiirler: Müzik: Ezginin Günlüğü.
UYUMAK İSTEMEYEN ZÜRAFA
AY DEDE.
SUSARAK Güneş altında söylenmedik söz yokmuş.. Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi.. Ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz.. Bende söylenmişleri.
Bir yaz günü üçgen tek başına parkta oynuyordu.
DiŞ DOKTORU Diş hekiminin odasına giren genç ve güzel kadın:
ANLATMAYA BAĞLI EDEBİ METİNLERDE BAKIŞ AÇISI
SILA Öykücü Can Özoğuz.
…Bu sunuda anlatılan olaylar gerçekten yaşanmıştır…
GERÇEK VE HAYAL ÜRÜNÜ İFADELER
ZAMİRLER (ADILLAR). ZAMİRLER (ADILLAR) Bu konuda seni uyarmıştım. Şunları bahçeye bırakır mısın? Aşağıdaki cümlelerdeki zamirleri bularak türlerini.
C A N I M Y A N I Y O R. Dağhan H O S T A ŞİİR Slayt Edebiyatcim.com
AŞKLaRıM.
KALANIN ARDINDAN (sesli) Hep birlikteydik, masmaviydi hava; ne çok seviyordu herkes birbirini. Gitara yeni başlamıştım; çalacaktım ama utanıyordum.
Anne ayı, “Sarı Yumak, bu gece erken uyumalısın, yarın okula başlıyorsun” dedi. Sonra okul çantasını onun ayak ucuna koydu.
Hülya Büyüköner Cansıla
Yalnız sana borçluyum bugün dünyada varsam:
Bilesin Dedim Hiç sevmedim seni şehir, hiç ama hiç. Ne ışıklarını, ne gökyüzünü, ne yağmurunu, gökkuşağını bile.
ARI MAYA UÇMAYI ÖĞRENİYOR
mavi Parlak, mavi bir sabah; sakin, sessiz...
yumurtanın hep sarısı, hep beyazı bildiklerimiz; ya olmazsa olmaz mavisi?? sesli.
TUTUNMAK Birinci Bölüm.
Gözlerine Selam Söyle gözlerine selam söyle benden Selamlarımı söyle benden O güzel gözlerine Dalıp dalıp gidersem.
Bir 16. yüzyıl çeşmesi, fon müziği: Conzone Perte, Sergio Endrigo Ö y k ü c ü n ü n Floransa foto safarisinden… Mayıs 2009.
HAZIRLAYAN NECLA OĞUR.
BİRAZ DA BİZ ÖLELİM Merve ÖZDEMİR - DEM.
SEVGİ ZENGİNLİK BAŞARI
Minik serçe Poppi’nin en iyi arkadaşı,karşı tepedeki kardan adamdı.
KÜL KEDiSi-SINDRELLA Hazırlayan: Emine KOÇAK- 7/A
DERS :ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL GELİŞTİRME KONU :KARIN OLUŞUMU
CÜMLEDE ZARFLAR.
SeNDeN SoNRa.
MERHAMET ŞEVKAT FEDAKARLIK
Bilir misin yalnızlık ne demek? Bilir misin
BOŞANMA SEBEBİ.
CANIN KUŞLARI Can, o gün annesine ne kadar çok sıkıldığını anlatıyordu: — Neden oyuncaklarınla oynamıyorsun? diye sordu annesi. — Ama onlar benimle oynamıyorlar.
BETİMLEME (TASVİR.
Ormandaki Bisiklet (Okuma Metni 6) MEB Türkçe Ders Kitabı 1
KURABİYE HIRSIZI.
‘’-Kİ’’ EKİ VE ‘’Kİ’’ SÖZCÜĞÜNÜN (BAĞLACININ) YAZIMI
ZARFLAR (BELİRTEÇLER). Zarf: Eylemleri, eylemsileri, zarfları, kimi zaman da ekeylemle yargı anlamı kazanmış sözcükleri türlü yönlerden (durum, zaman,
bitmeyen sevgi Genç adam ellerinde bir buket çiçek, sahile koşarak geldi... Gözleri şöyle bir sahilde gezindi, aradığını göremeyince ilk gördüğü banka.
Oğlum ve ben.
Zarflar Zarf: Eylemleri, eylemsileri, zarfları, kimi zaman da ekeylemle yargı anlamı kazanmış sözcükleri türlü yönlerden (durum, zaman, yön…) tamamlayan.
Sunum transkripti:

KIRMIZI LÂLE Öykücü Can Özoğuz Beatles, “Till There Was You”

Bıçak gibi soğuktu hava. Çoktan kararmıştı. Kızıl saçlı kız, kırmızı Lada’sını, Tuna Nehri kenarında, otele yakın kuytu bir ağacın altına çekti. Ertesi gün İstanbul’a dönecek olan genç adama orada veda edecekti. Güleç yüzü, şimdi biraz mahzun, hatta sanki mahcup bakıyordu. “Bu bizim sırrımız olsun,” diye fısıldadı yanında somurtup oturan genç adama. Sonra başka bir şey söylemeden arabanın teybine bir kaset koydu ve “Dinle!” dedi, sevecen, yumuşacık bir sesle. Yavaş yavaş buğulanmaya başlayan küçük arabanın camları gibi, o güne kadar hiç duymadığı bir Beatles şarkısı, genç adamın bütün benliğini sarmalamaya başladı birden. Müzik, önce karşı tepedeki dışı aydınlatılmış tarihi binalardan nehre yansıyan parıltılara, oradan zincirli köprünün kaidelerindeki aslanların gölgesine, sonra bütün panoramaya doğru sızıyordu sanki arabadan.

Tepede çanlar vardı. Ama çaldıklarını hiç duymadım, Hayır, onları hiç duymadım Sen gelene kadar. Gökyüzünde kuşlar vardı. Ama kanat çırptıklarını hiç görmedim, Hayır, hiç görmedim Sen gelene kadar. Sonra müzik ve harika güller Bana mis kokulu çayırların seher vaktini Ve çiğ tanesinin öyküsünü anlattılar. Her yerde aşk vardı. Ama seslenişini hiç duymadım, Hayır, hiç duymadım Sen gelene kadar.

“Bu bizim şarkımız olsun,” der gibi, gözleri aşkla parıldadı ceylan bakışlı kızın. Şarkıyı sessizce dinleyen somurtuk suratlı genç adamın yüzü gülümsüyordu artık. “Olsun!” işareti yaptı, göz kapaklarını indirip. Sonra kaseti geri sarıp defalarca dinlediler. Önlerinden durgun akan Tuna’yı seyre daldılar; eller sıcacık. Vedalaşmayı böylesi uzatmak, ıstıraplı oluyordu. Yine de epeyce kaldılar orada. Birbirlerinden ayrılırken, Beatles kasetini sevdiği adama verdi güleç yüzlü kız. Yaşadıkları iki ayrı şehir, böyle zamanlarda, olduğundan çok daha uzakmış gibi geliyordu ikisine de. Budapeşte’de zaman çok çabuk geçmişti. Genç adam arabadan inip kaldığı otele doğru yürürken keskin bir soğuk çarptı yüzüne. Macaristan’a ilk geldiğinde, Tuna kıyısında yürürken, hava yine çok soğuktu böyle. O zaman, bu iklim ona, Kızıl Ordu Korosunun marşlarını anımsatmış, sonraki gelişlerinde ise ülkenin özgün sesi olan Macar Çigan müziğini hatırlatır olmuştu. Ama o anda Beatles’ın “Till There Was You” su ile atıyordu nabzı.

Ertesi sabah erkenden kalktı. Öğlen kalkacak uçağı için havaalanına gitmeden önce, ona çok sevdiği kırmızı lâlelerden alıp göndermeyi planladı. Váci Caddesi’ndeki kapısı çıngıraklı çiçekçinin sabah dokuzda açılacağını umuyordu. Kahvaltısını çabucak bitirdi. Koşar adım çiçekçiye gitti. Minik bir saksı içinde tek bir kırmızı lâle aldı. Çiçekçiden çıkıp on adım gitmişti ki onunla karşılaştı yolun ortasında. O da onu tekrar görmeye otele gelmiş, bulamayınca yollara düşmüştü, belki görebilirim gitmeden önce diye. Çünkü bir daha ne zaman görüşebileceklerini ikisi de bilmiyorlardı. Kırmızı lâleyi, sevdiği kıza uzattı genç adam ve otele doğru birlikte yürüdüler pek bir şey konuşmadan…

Yirmi yıl sonra, adam, onu daha tanımadan, yıllar yıllar önce, Sessizliğin koynunda, Ormanlar ortasında, Kocaman çamların arasında, Nohut oda bakla sofa, Bir evimiz olsa… diye, hayalinde kurduğu evlerinin bahçesindeki, kendi elleriyle diktikleri ağaçlara mutfak penceresinden bakarken, denizlikteki küçük saksılarda kırmızı lâleleri görüp gülümsedi. “Captain” ve “Sailor” yazdırmışlardı yüzüklerinin içine ve yaptıkları en güzel şeye “Tuna” adını vermişlerdi.

Sailor! Hayat seninle güzel, Son 20 yıl için teşekkürler. C a p t a i n Ö y k ü c ü, Şubat 2008, İstanbul.

1. Kitabın öykülerine dönüş Öykücü Can Özoğuz Ana sayfaya dönüş: