Arş. Gör. Ceyhun OZAN Eğitim Programları ve Öğretim AHLAK GELİŞİMİ Arş. Gör. Ceyhun OZAN Eğitim Programları ve Öğretim
Ahlak 1. Doğruyu yanlıştan ayırt etmek, 2. Bu ayrıma göre davranmak, 3. Erdemli davranışlarla onur duygusunu yaşamak ve insanın, ölçütleri çiğneyen eylemleri için suçluluk ve
PİAGET VE AHLAK GELİŞİMİ Ahlak gelişimi, bilişsel gelişime paralel olarak ilerlemektedir. Üst düzey ahlaka ulaşmış herkes, üst düzey bilişsel gelişime kesinlikle sahiptir. Üst düzey bilişsel gelişime ulaşmış herkes, üst düzey ahlaka sahiptir denilemez. Piaget ahlak gelişimini; 1. Ahlak öncesi evre (0 - 5 yaş) 2. Dışa bağımlı ahlak (ahlaki gerçekçilik-heteronom ahlak - 6 -10 yaş) 3. Ahlaki özerklik (otonom ahlak -11 yaş ve sonrası) olmak üzere üç dönemde incelemiştir.
1. Ahlak Öncesi Evre (0 - 5 yaş) Piaget`ye göre çocuklar yaklaşık 5 yaşına kadar, dışarıdan gördüğü olayları aynen taklit ederler, yani çevrelerinde gördüklerinin ne anlama geldiği konusunda bir fikirleri yoktur. Yetişkin otoritesine körü körüne bağlılık vardır, önemli olan cezadan kaçmaktır. Bu nedenle yaşamın ilk beş yılında gerçekçi anlamda bir ahlak gelişiminden söz edilemez. Bu yaş aralığı Piaget`in bilişsel gelişim kuramında duyusal motor ve işlem öncesi dönemlere denk gelmektedir. Yani çocuğun olaylara başkalarının bakış açısıyla bakma şansı (empati) yoktur. Çocukta varolan yoğun benmerkezci yapı bunu engellemektedir.
2. Dışa Bağımlı Ahlak (Ahlaki Gerçekçilik - Heteronom Ahlak) Evresi (6-10 yaş) 6 ile 10 yaş arasında çocuklar çevrelerinde gördükleri olayların ne anlama geldiğini kısmen anlamaya başlarlar. Piaget`e göre bunda oyun ve akranlarla etkileşim önemli paya sahiptir. Bu aşamanın temel özelliği, kurallara mutlak uyum olmasıdır. Onlara göre kurallar çok büyük bir otorite tarafından konmuştur. Asla sorgulama yapılmaz, bir kural varsa doğru davranış bu kurala uymak, yanlış davranış bu kuralı çiğnemektir. Yanlış davranış sergilemek, otomatik olarak cezayı gerektirir.
Ahlaki gerçekçilik evresindeki bir grup çocuğun bilye oyununu gözlemleyen Piaget, daha küçük çocukların da oyuna katılması için oyundaki başlangıç çizgisinin değiştirilmesi, biraz daha yakına alınması için çocuklara öneri sunar. Çocuklar bu öneriyi hemen reddeder. Ahlaki gerçekçilik evresindeki bir grup çocuğa eşit sayıda bilye dağıtan Piaget, oyundaki atış çizgisini bilyelerin bulunduğu noktadan çok uzağa çizer ve çocukların davranışlarını gözlemler. Atış sırası gelen çocuklar çoğunlukla atış çizgisini farkında olmadan geçmektedir. Bu çocuklara atış çizgisinin biraz daha yakına alınması önerisi sunulduğunda ise hepsi bir ağızdan bu öneriyi yine reddeder.
Fatma, babasının masa üzerinde unuttuğu dolma kalemiyle oynarken küçük bir damla mürekkep masa örtüsüne akıtır. Nesrin ise babasının masa üzerinde bıraktığı dolma kaleminin mürekkebinin bittiğini görür ve babasına yardımcı olmak için mürekkebi doldurmak ister. Bu esnada eli mürekkep şişesine çarpar ve masa örtüsü boydan boya mürekkep olur. Her iki olaya da şahit olan 9 yaşındaki Ali, Nesrin'in daha suçlu olduğunu çünkü daha fazla yeri kirlettiğini söyler. Ahmet ve Mehmet evin içinde top oynarken, Ahmet masa üzerinde duran 5 bardağı Mehmet ise çok değerli bir vazoyu kırar. Eve gelen anne gördüğü manzara karşısında çok sinirlenir ve her ikisine de birer tokat atar. Mehmet haksızlığa uğradığını düşünmekten Eğer o bir tokat yediyse, abisi Ahmet beş tokat yemelidir.
3. Ahlaki Özerklik (Otonom Ahlak) Evresi (11 yaş ve üzeri) Piaget`ye göre çocuklar yaklaşık 11 yaşından itibaren kuralların insanlar tarafından konmuş basit şeyler olduğunu anlar. Böylece kuralların çoğunluğun isteğine ve faydasına göre değiştirilebileceği düşüncesine kavuşurlar. Artık "bir kuralı çiğnemek otomatik olarak cezaya neden olur" düşüncesi yoktur. Bir kural çiğnenmişse ortaya çıkardığı sonuçtan önce nedene - niyete bakılır ve ahlaki değerlendirme buna göre yapılır.
Fatma, babasının masa üzerinde unuttuğu dolma kalemiyle oynarken küçük bir damla mürekkebi masa örtüsüne akıtır. Nesrin ise babasının masa üzerinde bıraktığı dolma kaleminin mürekkebinin bittiğini görür ve babasına yardımcı olmak için mürekkebi doldurmak ister. Bu esnada eli mürekkep şişesine çarpar ve masa örtüsü boydan boya mürekkep olur. Her iki olaya da şahit olan 13 yaşındaki Kenan. Fatma'nın daha suçlu olduğunu çünkü babasının dolma kalemiyle oynamaması gerektiğini söyler Nesrin suçlu değildir (ya da daha az suçludur) çünkü babasına yardımcı olmaya çalışmaktadır.
KOHLBERG VE AHLAK GELİŞİMİ Kohlberg, Piaget`nin ahlaki gelişim kuramına dayalı olarak kendi kuramını geliştirmiştir. Bu nedenle Piaget`nin kuramındaki temel doğrular, Kohlberg için de kısmen geçerlidir. Kohlberg, çalışmalarında ahlaki ikilem içeren hikâyeler kullanmıştır. Bu hikâyeler, bireyi hikâyedeki kişinin davranışlarıyla ilgili “doğru”- “yanlış” cevaplarına itmektedir. Ancak Kohlberg`e göre bireyin içinde bulunduğu ahlaki gelişim dönemi verilen “doğru”-“yanlış” cevaplarıyla değil, bu cevaplara yapılan açıklamalarla ortaya çıkmaktadır.
1. Gelenek Öncesi Düzey a. Ceza ve İtaat Eğilimi b. Araçsal İlişkiler Eğilimi 2. Geleneksel Düzey Kişiler Arası Uyum Eğilimi Kanun ve Düzen Eğilimi 3. Gelenek Sonrası Düzey Sosyal Sözleşme Eğilimi Evrensel Ahlak İlkeleri Eğilimi
1. Gelenek Öncesi Düzey Bu düzeyde kişi iyi-kötü, doğru-yanlış gibi kültürel kural ve değerlere açıktır. Ancak bunları, ceza ödül gibi fiziksel sonuçlarına göre ya da bu kuralları ortaya koyan kimselerin fizik gücüne göre değerlendirir. Genel anlamda yoğun bir benmerkezcilik ve bencillik gözlenir. Bu dönem ile Piaget`nin "ahlaki gerçeklik" döneminin özelliklerini gösterir, yani kurallar başkaları tarafından konur, kurallara uyum esastır.
a. Ceza ve İtaat Eğilimi (Cezadan Kaçma - Boyun Eğme) Bu evrede otoriteye kesin surette uyum vardır ve çocuklar cezalandırılmaktan kaçarlar. Bir davranışın sonucu, o davranışın iyi ya da kötü olduğunu belirler. Yani ödüllendirilen her davranış iyidir, doğrudur. Ahmet arkadaşıyla oyun oynarken kavgaya tutuşur ve ona yumruk atar. Akşam babası, "Aferin okluma, dayak yememiş, dayak atmış." der. (Elbette bu durumda çocuk davranışının doğru olduğunu düşünecektir.)
Bireyin davranışı yapma ya da yapmama nedeni ortamda otoritenin olup olmamasına göre değişir. Yani yakalanmadığı, ceza almadığı sürece davranışı yapmaya ya da yapmamaya devam eder ya da davranışı yapmasının tek nedeni ceza almamaktır. Odasında televizyon izleyen Ahmet, annesinin ayak sesini duyunca hemen çalışma masasının basma oturup ders çalışmaya başlar. Ayşe, matematik dersinde arkadaşı Selim`e yardımcı olur. Akşam annesine Selim`e nasıl yardımcı olduğunu anlatır. Annesi Selim'e neden yardımcı olduğunu sorunca, “Ne yapayım anne, öğretmenim böyle istedi. Eğer yardım etmeseydim kim bilir bana ne kadar çok kızardı.” der. Kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçen yayaya sorulur: Burada bir trafik polisi olsaydı, yine aynı şeyi yapar mıydınız? “Hayır” cevabı alınır. Bahçeyi koruyan bekçi olmadığı sürece çocuklar bahçeye girip erik çalar, bekçi gelince hiçbiri bahçeye girmez.
Genel anlamda olayın dış görünüşü ya da meydana gelen zararın büyüklüğü sonucu birebir etkiler. Yani olayların gerisindeki nedenlerin herhangi bir önemi yoktur. Bir davranış cezalandırılıyorsa kötü, cezalandırılmıyorsa iyidir ya da yakalanamadığı sürece davranış doğrudur. Ayşe ve Selim'in annesi Yeşim, çocuklarından sofrayı hazırlamak için kendisine yardım etmelerini istemiştir. Bunun üzerine Ayşe annesinin yanına gitmiş ve mutfaktan aldığı tabakları sofraya taşımaya başlamıştır. Selim ise annesinin sözünü dinlemeyerek eline aldığı topla oynamaya devam etmiştir. Selim elindeki topu masaya çarpmış ve bir bardak kırmıştır; tam bu esnada Ayşe de elindeki tabakların üçünü yere düşürmüştür. Sesler üzerine odaya gelen Yeşim Hanım, çocuklarına ne olduğunu sormuş ve Selim hemen Ayşe'nin 3 tabak, kendisinin 1 bardak kırdığını, bu yüzden Ayşe'nin daha suçlu olduğunu söylemiştir. 3 tabak kıran 3 tokat yemeli, 1 bardak kıran 1 tokat yemelidir.
b. Araçsal İlişkiler Eğilimi (Saf Çıkarcılık - Değiş Tokuş- Bireyselcilik) Bu evrede birey ilk kez kendisi dışındaki diğer insanların da bazı ihtiyaçları olduğunu anlar. Ancak ihtiyaçların giderilmesi noktasında kendisi hâlâ birinci plandadır. Doğru davranış, kişinin gereksinmelerini tatmin eden davranıştır. Sevgi, adalet, bağlılık gibi kavramlar yerine pragmatik alışveriş söz konusudur. Bireyin kendi istek ve gereksinimleri, başkalarınınkinden daha önceliklidir. Sen benim sırtımı kaşı, ben de seninkini kaşıyayım. Gör beni göreyim seni. Bugün için ona borç vereyim ki, lazım olunca ben de ondan isterim. Düğünde onlar bizim oğlana altın takmıştı, bizim de onlara altın takmamız lazım. "Kan verin, bir gün sizin de ihtiyacınız olabilir."
Bu evredeki bireyler, çıkarlarına göre davranırlar. Ahmet annesinden azar işitince babasına, babasından azar işitince annesine sığınmaktadır. Unutulmaz "Neşeli Günler" filmindeki Şener Şen`in canlandırdığı "Şakir" karakterini hatırlayınız. Şakir, Kazım'la (Münir Özkul) kavga edince Saadet`in (Adile Naşit) yanına taşınmakta. Saadet`le kavga edince Şakir`in yanına taşınmaktadır.
Avrupa Yakası dizisinde Burhan Altıntop (Engin Günaydın) karakterinin davranışları gözlemlendiğinde, yaşamının saf çıkarcılık üzerine kurulu olduğu görülecektir. Bu süreç, çocuğun diğer insanların ilgilerinin - ihtiyaçlarının farkına vardığı ilk aşamadır. Ancak gereksinmelerin tatmin edilmesinde bireyin kendisi hâlâ birinci aşamadadır. Ahmet pastayı keserken daima en büyük dilimi kendisine ayırmaktadır. Ancak hangi dilimin kendisine geleceğini bilemediği zamanlarda, pastayı mümkün olduğunca eşit kesmeye çalışır.
2. Geleneksel Düzey Bu dönemle birlikte birey ailesi, arkadaşları, içinde yaşadığı ulus için ilk kez kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atar. Yavaş yavaş özgeciliğin ortaya çıktığı görülür. "Empati" yeteneğinin kazanılmasıyla birlikte birey kendisini başkalarının yerine koyabilmektedir. Kohlberg`e göre rol alma ya da empati kurma becerisi gelenek öncesi düzeyden geleneksel düzeye geçişte en önemli bilişsel ayırt edicidir. Çocuklarının ahlaki gelişimlerine destek vermek isteyen ebeveynlerin, onların rol alması için fırsatlar oluşturması gerekir.
c. Kişilerarası Uyum Eğilimi (İyi Çocuk Eğilimi) Bireyin kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atabildiği ilk evredir. Birey, yoğun şekilde içinde bulunduğu akran gruplarıyla işbirliğine girer. Süreç dahilinde 'iyi davranış' demek 'başkalarını mutlu etmek' demektir. Birey, olayları çevresindeki kişilerin gözleriyle görmeye başlamıştır (Empati). Bireyin davranışlarının temelinde kendisi değil, yakın çevresi yatmaktadır. Birey için içinde bulunduğu akran grubunun kuralları geçerlidir. Temel güdü, bu grup tarafından kabul edilebilmektir. Bu nedenle yaşadığı grubu mutlu etmeye dönük davranışlar geliştirir, dışlanmaktan, ayıplanmaktan korkar.
"Eş-dost, ahbap-çavuş" ilişkisi olarak adlandırılan yapı bu döneme hâkimdir. Kohlberg`e göre kadınların birçoğu bu evrede kalmaktadır. Otobüste oturacak yer bulan Semih, birkaç durak sonra tüm yerlerin dolduğunu ve yaşlı bir teyzenin ayakta kaldığını fark eder. "Şimdi yer vermezsem, otobüsteki herkes beni ayıplar" düşüncesiyle oturduğu yerden kalkıp yaşlı teyzeye yer verir. Toplumsal bir konuda imza kampanyasına katılan Ayşe`ye neden bu kampanyaya katıldığı sorulduğunda "Öğretmenini çok sevdiğini, o katıldığı için kendisinin de katıldığını" söyler. Semih, derslerine düzenli devam etmekte, okulu hiç aksatmamaktadır. Bir gün arkadaş grubu okulu asmaya karar verir ve Semih'i de çağırır. Semih başta arkadaşlarıyla gelmek istemez, ancak arkadaşlarının "Hiç mi hatırımız yok, bizi de mi kıracaksın?" sözleri üzerine, onları kırmamak adına arkadaşlarıyla birlikte okulu asar.
d. Kanun ve Düzen Eğilimi Bireyin toplumsal görevlerini içinde yaşadığı ulusun kurallarına uygun olarak yerine getirmesi bu dönemin doğru davranışıdır. Artık akran ya da aile "kuralları değil, toplumsal kural ve kanunlar geçerlidir. Kanunlar tartışılmadan, sorgulanmadan uygulanır; kurallara ve kanunlara uymayanlar onaylanmaz, uygun şekilde yaptırım uygulanır. Artık önemli olan başkalarını mutlu etmek değil, mevcut kanunlara koşulsuz uyum göstermektir.
Arkadaşlarıyla birlikte göle balık tutmaya giden Ferit, bir süre sonra arkadaşlarının serinlemek için göle girdiği görür. Arkadaşları Ferit`i de göle girmesi için çağırır, Ferit "Göle girmek yasaktır." yazılı tabelayı göstererek göle girmeyi reddeder. Arkadaşları defalarca ısrar ettiği halde, Ferit bu yasak nedeniyle göle girmemiştir. Komşusunun kaçak elektrik kullandığını öğrenen Ahmet Bey, komşusunu hemen ilgili makamlara şikâyet eder. Ahmet, elinde fırsat olduğu halde, kopya çekmek yasak olduğu için kopya çekmemektedir. Mehmet Bey, etrafta hiç trafik polisi olmadığı halde karşıdan karşıya geçmek için yeşil ışığın yanmasını beklemektedir.
Kanun düzen evresindeki bireyler, iş yaşamlarında, işinin gerektirdiği kuralları harfiyen uygular. Bir bankada güvenlik görevlisi olarak çalışan Mehmet Bey, bankanın soyguncular tarafından ele geçirilmeye çalışıldığını görünce mesleği gereği hemen silahına sarılır, çıkan çatışmada bir soyguncuyu öldürür, ancak kendi canını da feda eder.
3. Gelenek Sonrası (Üstü) Düzey (Özerk ya da İlkeli Düzey) Bu düzeye ulaşabilen bireyler, mevcut otoriteden bağımsız olarak, toplumsal düzeni, yasaları sorgulayabilmektedirler. Böylece birey ahlak ilkelerini seçebilir, kendisine özgü ahlaki değerler sistemi geliştirir. Gelenek sonrası düzey, kuralları reddetmek anlamına gelmez. Tam tersine kurallar, sosyal refahı korumak için savunulur. Ancak tek bir farkla; savunulacak kurallar önce sorgulanır, değerlendirilir. Birey bu sorgulama sonunda mevcut kuralların insan haklarına, eşitliğe, özgürlüğe vb. değerlere uygun olduğu sonucuna varırsa kuralı kabullenir ve savunur, değilse reddeder.
e. Sosyal Sözleşme Eğilimi Toplumun kanunlarının demokratik olarak değiştirilebilmesi esasına dayanır. Toplum kanunları ve değerleri görelidir, yanı topluma özgüdür. Kanunların varolma nedeni sosyal düzeni koruma ve temel yaşama-özgürlük haklarını güvence altına almaktır. 'Doğru davranış', 'insan hakları ve toplum yararı gözetilerek yapılan, kabul edilmiş ilkelere uygun davranış'tır. Yasalar, kanunlar, düzen, sistem, olduğu gibi, körü körüne kabul edilmez, sorgulanır gerektiğinde değiştirilebilir. Kanunlar, uygulandığı bireylere adil olduğu ve ihtiyacı karşıladığı sürece saygıyı hak eder.
Meslek lisesi mezunu ya da son sınıf öğrencilerinin, Öğrenci Seçme Sınavı'na (ÖSS) girerken 2005 yılına kadar alanları dahilinde bir bölüm seçmeleri durumunda, ortaöğretim başarı puan. katsayısı bu öğrencilerin lehine işliyordu. Ancak 2006 yılında bu katsayılarla ilgili olarak bir değişiklik yapıldı. Yapılan bu değişikliğe göre meslek liseli adaylar, kendi alanları dahilinde bir bölüm tercih etseler bile, bu bölümlere girme şansları neredeyse yoktu. Nitekim bir meslek liseli öğrenci velisinin konuyla ilgili olarak mahkemeye başvurması üzerine, öğrenci velisi haklı görüldü ve puanlama sistemiyle ilgili çıkartılan kanun değiştirilerek tekrardan eskiye çevrildi.
f. Evrensel Ahlak İlkeleri Eğilimi Bireyin ahlak ilkelerini kendinin seçip oluşturduğu, ahlak gelişiminin son aşamasıdır. Bu aşamada sözü edilen temel ilkeler; adalet, insan hakları, gibi soyut düşüncelerdir. Evrensel ahlak ilkelerinin özünü 'Her ne koşulda olursa olsun, insan hayatı her şeyden önemlidir.' düşüncesi oluşturmaktadır. Dünya tarihi savaşlarla doludur. Hatta son beş yüz yıllık sürede savaşsız geçmiş bir yıl yok gibidir. Ancak hiçbir şey savaş nedeni olmamalıdır. Çünkü yaşamda hiçbir şey, bir insanın hayatından daha önemli değildir.
Evrensel ahlak evresine ulaşmış bireyler, ihtiyaç duyulduğunda bir başkasını kurtarabilmek için kendi canlarını riske atabilirler. (Mesleği gereği ya da bir zorunluluk nedeniyle değil, sadece insanlık adına.) Mehmet Bey, denizde boğulmak üzere olan ve "imdat" diye bağıran bir kişi görür. Kendisi çok iyi yüzme bilmediği halde, hiç düşünmeden suya atlayıp o kişiyi kurtarmaya çalışır. Kohlberg, gelenek ötesi düzeydeki sosyal sözleşme ve evrensel ahlak eğiliminin birbirine çok yakın olduğunu, bu yüzden birleştirilebileceğini belirtmiştir.
KPSS 2003 6, 10 ve 16 yaşındaki üç kardeş, haberlerdeki izledikleri 'silahlı çatışma' olayını farklı yönleri, e açıklamışlardır. En büyük kardeş olayı toplumsal açıdan ele alırken, ortanca kardeş bu insanların bu kadar kötü davranışlar sergilediğinden, küçük kardeş ise kaç kişinin öldüğünden bahsetmektedir. Çocukların bir olayı değerlendirirken, böylesi farklı açılardan ele almalarının temelinde, aşağıdakilerden hangisi yatmaktadır? A) Kişilik özelliklerinin farklılığı B) Genetik özelliklerini farklılığı C) Yetiştikleri ortamın farklılığı D) Duygusal özelliklerinin farklılığı E) Ahlak gelişim düzeylerinin farklılığı
KPSS 2005 Karşılaştığı bir kaza sırasında, kurtarılacak kişinin sosyal statüsüne bakmaksızın hayati önem derecesini göz önünde bulunduran kişi, hangi ahlak gelişimi dönemindedir? A) Evrensel ahlak B) Saf çıkarcı (Araçsal ilişkiler) C) Kişilerarası uyum D) Ceza ve itaat E) Sosyal sözleşme
KPSS 2006 Ahmet Bey kendisinden borç para isteyen arkadaşının bu isteğini yerine getirmiştir. Eşinin "Neden borç verdin, bizim başkalarına borç verecek kadar paramız yok." demesi üzerine eşine "Bir gün benim de ihtiyacım olursa o da bana verir." demiştir. Arkadaşına borç verme gerekçesi dikkate alındığında Ahmet Bey, Kohlberg`in kuramına göre ahlak gelişiminin hangi dönemindedir? A) Amaca yönelik araçsal ilişkiler eğilimi B) İtaat ve ceza eğilimi C) Toplum düzenini koruma eğilimi D) İyi çocuk eğilimi E) Evrensel ahlak ilkeleri eğilimi
KPSS 2007 Özgür, annelerine sürpriz doğum günü pastası yapmak isterken, on yaşındaki ağabeyinin mutfağı çok fazla kirlettiğine, on dört yaşındaki ablasının ise annesinin misafirler İçin yaptığı pastadan gizlice yerken buzdolabının önüne küçük bir parça düşürdüğüne tanık olur. Özgür, gelişimsel açıdan Piaget`nin öngördüğü 'ahlaki gerçekçilik' döneminde bulunduğuna göre, kardeşlerinin ne ölçüde kabahatli olduğu konusunda nasıl bir yargıya varması beklenir? A) Mutfağı kirlettikleri için her ikisini de eşit ölçüde kabahatli bulması B) Mutfağı daha fazla kirlettiği için ağabeyini daha çok kabahatli bulması C) Ağabeyinin iyi niyetini dikkate alarak, onu daha az kabahatli görmesi D) Hangi kardeşiyle daha iyi geçiniyorsa onun daha az kabahatli olduğunu söylemesi E) Ablasını bir yetişkin olarak gördüğü için onun mutfağı kirletmesini normal karşılayıp ağabeyini daha çok kabahatli bulması
KPSS 2007 Bir işyerinde ilkyardım kursuna çağrılan personelin bu kursa karşı verdikleri aşağıdaki tepkilerden hangisi, Kohlberg`in ahlaki gelişim kuramına göre gelenek ötesi düzeydeki bir gelişimi yansıtmaktadır? A) Kursa gideceğim; çünkü bu sayede bir hayat kurtarırsam kahraman olacağım. B) Aslında kursa gitmek istemiyorum; ama gitmezsem uyarı alacağım İçin gideceğim. C) Bu kursa gitmek istememiştim; ama beni çağırdıkları için gidiyorum. D) İlkyardım öğrenmek umurumda değil; arkadaşlarımın hepsi gittiği için ben de gideceğim. E) Bu kursa gideceğim; çünkü öğreneceklerim sayesinde bir İnsanın yaşama şansını artırabilirim.
KPSS 2008 İnsan gelişimine ilişkin aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? A) Ahlak gelişimi, bilişsel gelişim tamamlandıktan sonra başlar. B) Yetişkinlikte psikolojik sorunlar azalır, biyolojik sorunlar artar. C) Dil gelişimi ile bilişsel gelişim arasında nöbetleşe bir ilişki vardır. D) Psikomotor gelişim bedensel gelişimden bağımsız oluşur. E) Üst düzey ahlaki davranışlar soyut düşünmeyi gerektirir, ancak tersi doğru değildir.
KPSS 2008 Bir hasta bakıcı, hastalara bir yandan "Sıranızı bekleyin içeride hasta var!" deyip bekleyenleri doktorla görüştürmemekte, diğer yandan da, fark ettirmeden tanıdıklarını öncelikle muayene ettirmeye çalışmaktadır. Bu hasta bakıcının tanıdıklarına ayrıcalık göstermesi, Kohlberg`in ahlaki gelişim evrelerinden hangisinde olduğunu gösterir? A) İtaat ve ceza eğilimi B) Saf çıkarcı eğilim C) İyi çocuk eğilimi D) Toplumsal anlaşma E) Evrensel ahlak ilkeleri
KPSS 2009 Burak arkadaşlarının oyunlarını bozan, aşırı hareketli bir öğrencidir. Bu konuda diğer öğretmenlerden de sık sık şikâyet duyan okul rehber öğretmeni Ayşe Hanım, Burak'la bir sözleşme yapmaya karar verir. Aralarında yaptıkları sözleşmeye göre, Burak arkadaşlarıyla kavga etmeyecek ve onları şikâyet etmeyecektir. Sözleşme yapıldıktan bir hafta sonra okuldan eve döndüğünde, ailesi Burak`ın bir dişinin kırıldığını fark eder. Ailesi ısrar etmesine karşın Burak, dişini kendisine saldıran bir öğrencinin kırdığını söylemez. Burak`ın rehber öğretmenle yaptığı sözleşmeye uyduğu için dişini kıran öğrencinin adın gizlemesi, Kohlberg`in ahlaki gelişim evrelerinden hangisinde olduğunu gösterir? A) İtaat ve ceza eğilimi B) Saf çıkarcı eğilim C) İyi çocuk eğilimi D) Kanun ve düzen eğilimi E) Sosyal sözleşme eğilimi