küçük PERTEV düş hekimi yalçın ergir ( çıkacak düş hekimi - 3 kitabından ) ses düğmesini açabilirsiniz ilerlemek için ‘mouse’u tıklayınız
düş hekimi yalçın ergir ( çıkacak düş hekimi - 3 kitabından ) Sıradan bir çocuğun öyküsü bu, okunmasa da olur ama yazılmasa olmazdı...
düş hekimi yalçın ergir ( çıkacak düş hekimi - 3 kitabından ) Sıradan bir çocuğun öyküsü bu, okunmasa da olur ama yazılmasa olmazdı...
düş hekimi yalçın ergir ( çıkacak düş hekimi - 3 kitabından ) ’ların başları – İstanbul
düş hekimi yalçın ergir ( çıkacak düş hekimi - 3 kitabından ) Küçük Pertev, İstanbul’da, Ahırkapı’da yaşardı. Tek odalıydı evleri, üç de ağabeyi vardı. Babası Arnavutluk’tan göç etmiş Nafiz, az ötelerindeki “İnhisarlar (tütün) Deposu”nda bekçiydi.
düş hekimi yalçın ergir ( çıkacak düş hekimi - 3 kitabından ) Sirkeci’den, Harbiye’den gelen tramvayların arkasına asılır, arada biletçi kovalarsa atlayıp, bir sonraki tramvaya asılır, Sultanahmet’e, Divan Yolu’na varır, oradan da yürüyerek Piyer Loti Caddesi boyunca Kadırga’daki ilkokuluna kadar giderdi. Sabah herkes uyurken kalkar, siyah ilkokul önlüğünü giyer, kavanozdan aldığı dört zeytini, bir parça da yavan ekmeği yiyip uzun okul yoluna düşerdi.
düş hekimi yalçın ergir ( çıkacak düş hekimi - 3 kitabından ) Zaten ne çalınabilirdi ki evden; ortalığın gündüze döndüğü Sultanahmet’deki Adliye Sarayı’nda büyük bir yangının çıktığı gece, mahalleli evlerindeki kıymetli eşyalarını toplarken, onların kaçıracakları ufacık bir denkten başka malları yokken? Bazı akşamlar, - “Karnım aç”a verilen cevap - “Karnına kara bıçak saplansın!” olurken. Okuldan eve döndüğünde kapı kilitliyse, bir omuz darbesiyle kapıyı açar, çantasını fırlatıp atar, asma kilidi de emaneten tutturup sokak aralarında kaybolurdu.
düş hekimi yalçın ergir ( çıkacak düş hekimi - 3 kitabından ) Ahırkapı sahilinde, artık önünden yol geçen deniz fenerinden donla denize girmekten sapsarıydı küçük Pertev’in saçları. Kıyıdan karpuz yüklü mavnalar geçerken arkadaşlarıyla denize atlarlar, kendilerine atılan karpuzları bir yandan itip, bir yandan yüzerek sahile çıkartırlar, oracıkta da kırıp yerlerdi. Kimi zaman Sultanahmet’te yaptığı fırıldakları satar, kazandığı paranın 10 kuruşuyla Beyazıt’taki, Şehzadebaşı’ndaki Ferah Sineması’na, Naşit’in Tiyatrosu’na, Hilal Sineması’na giderdi. Bir Ramazan günü, Milli Sinema’da Frankenstein’la tanışmış, çok korkmuştu. Kimi zaman da bacak kadar boyuyla, Eminönü ve Yüksek Kaldırım üzerinden yürüyerek taa Beyoğlu’ndaki Alkazar Sineması’na, kovboy filmlerine giderdi.
düş hekimi yalçın ergir ( çıkacak düş hekimi - 3 kitabından ) Cankurtaran meydanında misket oynarken,“benden baş - sekiyor sapıyor - üstünden atlıyor” diye dua ederken, üzerine yüründüğünde, hep yanında durup kimseciklere yan baktırmayan dostu; belki de bir sinema dönüşü adını taktığı Max vardı. Bir gün kim bilir kimler tarafından nerelere götürülen, haftalar sonra kaçıp kapısına gelen ve oracıkta ölen sokak köpeği Max. Bir de ördeği vardı. Tozda, toprakta arkadaşıydı. Bir gün ördek de yok oldu; çok aradı ama bulamadı. Derken “komşu evdekiler kesip yedi onu” dedi bir arkadaşı. Demiryolları da yoluydu. Cankurtaran’dan çıkar, Gülhane Hastanesi bahçesindeki dut ağacına yürür, aşağıya nasıl ineceğini bilemediği yüksekliklerde dut yerdi.
düş hekimi yalçın ergir ( çıkacak düş hekimi - 3 kitabından ) Ardından - aslında pratikte hiçbir şeyin değişmediği – ekmek karneli yıllar, karartma geceleri, kitap alamadan kitaplı çocuklara ders çalıştırarak gelen lise mezuniyeti, annesinin, babasının hangi okula gittiğini hiç bilmediği, devlet parasız yatılı sınavını kazanarak okuduğu İ.T.Ü.’den inşaat yüksek mühendisi olarak ayrılışı, kazandığı ilk maaşıyla annesinin onlarca yıl ertelenmiş ameliyatını yaptırışı geldi. Elinde taşlar, komşunun evinin önündeydi. Bütün camlarını aşağıya indirdi. Toz oldu. Bir hafta sonraki sünnetinde komşu karı, sünnet hediyesi olarak, cam paralarını almayacağını söyledi Aradan böyle geçti yıllar.
düş hekimi yalçın ergir ( çıkacak düş hekimi - 3 kitabından ) bir başka milenyumda, açlık kan şekerini ölçmeye gelmiş oğluna, komşu karının kestiği ördeği, yüz otuz santimlik boyuyla indirdiği camları anlatırken. Artık donla mavnalara yüzmekten sapsarı değildi saçları;
düş hekimi yalçın ergir ( çıkacak düş hekimi - 3 kitabından ) Ama hamburger menülerinden, C plakalı okul servislerinden, hormonlu domateslerden, sekiz haneli alfanümerik şifrelerden bahsetmeden. Siz de bana n’olur şimdilerin, 2000’lerin, bir ilköğrenim dönemi çocuğunun öyküsünü anlatın.
düş hekimi yalçın ergir ( çıkacak düş hekimi - 3 kitabından ) Bana geriye kalanları anlatın;
düş hekimi yalçın ergir ( çıkacak düş hekimi - 3 kitabından ) Bana geriye kalanları anlatın; geriye kalan bir şey bulabilirseniz...
düş hekimi yalçın ergir ( çıkacak düş hekimi - 3 kitabından ) Bana geriye kalanları anlatın; geriye kalan bir şey bulabilirseniz Mayıs 2002 – Ankara
düş hekimi yalçın ergir ( çıkacak düş hekimi - 3 kitabından ) Bana geriye kalanları anlatın; geriye kalan bir şey bulabilirseniz Mayıs 2002 – Ankara Pertev Sahir Ergir
yazan ve (iki gözü iki çeşme) sunumu hazırlayan: düş hekimi yalçın ergir