Etik ve Sosyal Sorumluluk
Dersin İşlenişi Tanımlar (2. Hafta) Değer Ahlak Erdem Hak Ödev Adalet Etik kavramı (1. Hafta) Tanımlar (2. Hafta) Değer Ahlak Erdem Hak Ödev Adalet Tarihsel Süreç ve Kuramlar (3. Hafta) Etik karar verme (4. Hafta)
Dersin İşlenişi Etik karar verme (5. Hafta) Uygulamalı etik , meslek etikleri (6. Hafta) Uygulamalı etik ve meslek etikleri (7. Hafta) Uygulamalı etik, meslek etikleri (8. Hafta) Meslek etiği, örnekler (9. Hafta) Meslek etiği, örnekler (10. Hafta) Etik kurallar yazılabilir mi (11. Hafta) Sosyal sorumluluk (12. Hafta) Sosyal sorumluluk (13. Hafta) İnsan, değerler ve sosyal sorumluluk bağlamında haklar (14. Hafta)
ETİK KAVRAMI Kelime kökü (ethos) alışkanlık, töre, gelenek anlamına geldiğinden törebilim de denilmektedir. (Tevrüz 2007, s.1) Kavram aynı zamanda erdemli olmanın temel tavrı olarak karakter anlamına da gelmektedir. (Pieper, 1999, s.30) Etik; felsefenin beş ana dalından biridir. Bunlar: Metafizik Ontoloji (Varlıkbilim) Epistemoloji (Bilgi kuramı) Estetik Etiktir. Etik, insanın ahlaksal davranışları ile ilgili sorunları ele alan felsefe dalıdır. Etik, yanlışı doğrudan ayırabilmek amacıyla ahlâk kavramının doğasını anlamaya çalışır. “Etik, insanların töresel ya da ahlaksal ilişkilerini, davranış biçimlerini ve görüşlerini araştıran bir felsefe dalıdır” (Aydın, 2002:3, Aktaran: Topaloğlu, 2010, s.25.)
ETİK KAVRAMI Bir başka tanımda etik, “insanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan araştıran bir felsefe disiplinidir” şeklinde tanımlanmıştır. (Gül ve Gökçe, 2008:378). Aristoteles, etiği kuramsal felsefeden (mantık, fizik, matematik) ayırarak kendi başına bir felsefe alanı olarak ele alan ilk filozoftur.
ETİK KAVRAMI Her sosyal bilimde etik davranışın izleri görülür. Örneğin; Antropolojide bir kültürün bir diğeriyle ilişkilendirilmesinde yer alan karmaşıklıklar yüzünden, Ekonomide kıt kaynakların paylaştırılmasını içerdiği için, Politika biliminde (siyaset bilimi) gücün tahsisindeki rolü nedeniyle, Sosyolojide grupların dinamiklerinin köklerindeki yeri itibariyle, Hukukta etik yapıların ilke ve kanunsallaştırılması nedeniyle, Kriminolojide etik davranışı öven etik olmayan davranışı kötüleyen hali nedeniyle Psikolojide ise etik olmayan davranışı tanımlayış, anlayış ve tedavi edici rolüyle mevcuttur. Biyolojide biyoetik Ekolojide ise çevresel etik adıyla önemli bir yer teşkil eder. (Etik Maddesi, http://tr.wikipedia.org/wiki/Etik, 27.09.2011)
ETİK KAVRAMI Dile yerleşen kullanıma göre «ahlak» sözcüğüyle ahlaki normları, değer yargılarını, kurumları tanımlarken; «etik» sözcüğünü bir sorun alanı olarak felsefenin ahlak alanı incelemeleri anlaşılır.
ETİK ve AHLAK AYRIMI Etik ve ahlak sözcükleri sık sık birbirlerinin yerine kullanılmaktadır. Ancak “etik” ve “ahlak” kavramları birbirinden farklıdır. Ahlak, insanların nasıl davranması gerektiği hakkındaki düsturlardır (Tevrüz 2007, s.2.) Ahlak fiilen ve tarihsel olarak bireysel, grupsal ve toplumsal düzeyde yaşanan bir fenomendir. Etik ise; bu fenomeni ele alan ahlak görüşlerini, öğretilerini irdeleyip sınıflandıran, aralarındaki benzerlik ve farklılıkları ortaya koyan, bunları karşılaştırıp eleştiren felsefe disiplinin adıdır (Özlem, 2004:22-23, Aktaran: Topaloğlu, 2010, s.26.)
ETİK ve AHLAK AYRIMI Etik esasında insanların iyiliğini, refahını ve rahatını geliştirmek üzere ortaya konan faaliyetlerle ve uygulamalarla ilgilenen bir alandır. Etik; insanlar için neyin iyi, neyin kötü olduğunu; insanın iyiliği ve selâmeti için doğru ve yanlış davranışların neler olduğunu; yaşamaya değer bir hayat için nelerin yapılıp nelerin yapılmaması gerektiğini söylemez. Etik çalışmalarında "Bu yapılan doğru mudur? sorusu değil, "Doğru davranış nedir?" sorusu ele alınır. Etik, ahlaki standartların hayata uygulanışının ve mantıklı olup olmadıklarının sorgulanmasıdır. (Tevrüz 2007, s.2.)
ETİK ve AHLAK AYRIMI Bir bakıma etik; bir muhakeme ve akıl yürütme sürecidir. Kısaca, ahlak yaşanan olgudur; etik ise bu olguyu sorgulayan felsefe dalıdır ve felsefenin en eski temel disiplinlerinden biridir. (Tepe, 1998, Aktaran: Tevrüz 2007, s.2.) Etiğin araştırma konusu ahlaktır. Etiğin görevi ahlak geliştirmek değil, ahlakı incelemektir. (Topaloğlu, 2010, s.26.)
ETİK ve AHLAK AYRIMI Etikle uğraşanlar şu ve benzeri sorulara yanıt ararlar: Ahlakın dayanakları nelerdir?: Neden insanlar bir davranışı doğru ve diğerini yanlış, birini yapılabilir diğerini yapılmaması gerekir diye düşünmektedir? Ahlaksal önsezilerimizin kaynağı nedir? Ahlaksal önsezilerimizi sistematik olarak haklı çıkartabilir miyiz? Hangi eylemler gerçekte doğru, yanlış ve izin verilebilir; onların doğru veya yanlış olduğunu nasıl biliyoruz? Ahlak kodları/kuralları nesnel mi yoksa görece mi? Ahlakın dili nasıl çalışır? Örneğin, doğru ve yanlış gibi kelimeler ne anlama gelir? (Erdoğan 2006, s.6.)
AHLAK ve AHLAKİLİK Ahlak kavramı, kısmen doğal olarak oluşan, kısmen uzlaşımla belirlenmiş, kısmen de gelenekle aktarılmış karşılıklı kabullenme süreçlerinin sonucunda ortaya çıkan tüm düzen ve anlam yapılarını (kural sistemlerini) kapsar. Ahlak kavramı, bir düzen kavramıdır, ilke kavramı değildir. Ahlaklar değişebilir ve gruptan gruba farklılık gösterebilir. Bir eylemi ve davranışı böyle bir eylem ve davranışın anlamını belirleyecek bir ahlaka dayanmadan insani bir eylem niteliği kazanamaz. Ahlâk kavramı, içeriği doğrultusunda değişebilir. Ahlakilik kavramı, ahlâk kavramından farklı olarak düzen değil bir ilke kavramıdır. (Pieper, 1999, s.46-47.)
AHLAK ve AHLAKİLİK Ahlakilik kavramı, iyi olma isteğidir. İyi olma isteğini temel tavır olarak seçmiş kişi, ahlâki yetkinliğe sahip demektir. Ahlaki emirler, çoğu zaman -her zaman olmasa bile- emir kiplerinde dile getirilir. Örneğin; : "Bana yalan söylemeyeceğine söz ver!" "Bana sadık kalacağına yemin et!" "Görevini yap ve işini düzenli bir şekilde yürüt!" "Yaşlılara daha saygılı davranman gerekir!« "Başım sıkıştığında yardım et!« Bildirme kipindeki ifadeler de üstü örtülü bir eylem talebini dile getirmektedir: "Yalancının mumu yatsıya kadar yanar." "İnsanların yardımına koşmak bir erdemdir." "Zahmete katlanmayan ödül beklemesin." Bu tür cümlelerde dile getirilen belirli bir eyleme ilişkin talep, talebin yöneltildiği kişi uygun davrandığında; yani dürüst, sadık, titiz, yardımsever olduğunda yerine getirilmiş olur.
AHLAK NASIL OLUŞUR? Çocuk çevresindeki dünyayı algılayıp istekleri doğrultusunda yönlendirmeye başladığında istediği her şeye ulaşamayacağını bir takım engellerle karşılaşacağını öğrenir. Çocuk zamanla yapılması gerekeni, müsaade edileni, izin verileni, yasaklananı ve bunlar arasındaki farkı öğrenir. Bir başka deyişle çocuk kurallara uymayı, kurallara göre davranmayı öğrenmekle kalmaz kurallara göre yargılamayı da öğrenir. (Pieper. 1999, s.23) Ahlak bir kurallar sistemidir ve ahlakiliğin özünde bireyin bu kurallara karşı duyduğu saygı vardır. Çocuk saygı duyulması gereken ahlaki kuralları büyük oranda yetişkinlerden bir başka deyişle hazır olarak alır.. (Piaget, s.7 Aktaran: Pieper. s.23)
AHLAK NASIL OLUŞUR? Çocuğun ödevleri ve bunlara ilişkin değerleri, bilinçten bağımsız olarak var oldukları ve adeta zorlayıcı oldukları şeklinde yorumlamaya olan eğilimi ahlaki gerçekçilik olarak tanımlanmaktadır. Ödev ahlakı çocuğun kendi iradesi ve istekleri dışında belirlenmiştir. İyi olmak demek, yetişkinlerin isteklerine itaat etmek demektir; kötü olmak ise kendi kafasına göre hareket etmek anlamı taşır. (Piaget, s.121-122, Aktaran: Pieper. 1999, s.24) Çocuğun ilk yıllarındaki heteronom (başkalarının yasalarına boyun eğen) ahlak evresi çocuğun kendi kendini belirlemeye başladığı otonom (özerk) vereye geçiş ya da ara dönem izler. Bu geçiş döneminde çocuk bir kurala otorite istediği için değil kendisi istediği için uyar. Çocuk bu dönemde kuralları dışardan verilmiş bir şey olarak değil kendi davranışları için içten gelen bir esas olarak görür.
AHLAK NASIL OLUŞUR? Bu geçiş evresini kuralların bilinçli olarak benimsenmesine dayalı asıl ahlak izler. Piaget'ye göre, çocuk gerçekten uğradığı ya da uğradığına inandığı haksızlık karşısında adalet ister. Piaget'ye göre insan, bir toplulukta kuralsız olunamayacağını; buyruklar, yasaklar, normlar vb. kuralların bulunduğunu erken yaşlarda öğrenir. Ama asıl ahlakı kavrayış, böylesi kuralların dışarıdan dayatılmış kurallar olarak yorumlanmaması gerektiğinin görülmesi, bu kuralların sosyal topluluğun tüm üyelerinin gerçekleşebilecek en fazla özgürlükten yararlanabilmesinin garanti eden unsurlar olduğunun anlaşılmasıyla ortaya çıkar. Bunu sağlayacak tek bir kural vardır, o da ahlaki kuraldır (Pieper. 1999, s.24-25.).
AHLAKİ KODLARIN KAYNAKLARI Ahlak kurallarının ilk ortaya çıkışının, bireyler arası ilişkilerin düzenlenmesi zorunluluğu ya da başka insanlara karşı tutum ve davranışların bir sorumluluk ilkesi temelinde düzenlenmesi gereksiniminden kaynaklanmış olabileceği düşünülmektedir. (Mahmutoğlu, s.228.) Ahlak, belirli bir yer ve zamanda, belirli bir grupta, cemaatte veya toplumda kabul edilebilir davranış kodlarını ifade eder. Birbiriyle ilişkili birkaç kod türü vardır (Erdoğan 2006, s.6.); Yasal Kodlar: Yasal kodlar belli bir grupta minimum kabul edilebilir davranışı temsil ederler. Ahlak/Erdem Kodları: Bu kodlar daha geniş davranışsal kontrol takımlarıdır. Görgü Kodları: Toplumun çok daha geniş davranışsal beklentilerini temsil eden kodlardır (örneğin kibarlık, centilmenlik gibi). Tüm bu kodlar toplumda insanların davranışlarını kontrol etmek için vardır.
ETİK İLE İLGİLİ ÇALIŞMA ALANLARI Etik konusunda yapılan çalışmaları dört kategoride toplamak mümkündür: Betimsel yaklaşımlar: Çeşitli topluluk veya kurumlardaki ahlâki davranışları ve inançları inceler. Birinin diğerine üstünlüğü var mı yok mu konusuna girmez. Kavramsal etik (veya metaetik) yaklaşımı: Temel etik kavramlarını ele alarak, ahlâki sistemlerin temellerini ve ahlâkın sosyal sistemler içindeki fonksiyonu açıklığa kavuşturmaya ve değerlendirmeye çalışır. Kuralcı (normatif) etik yaklaşımı: Ahlâki yaşamı yönlendiren temel ahlâki normların belirlenmesi ve korunması ile ilgilidir. İnsanlara yaşamlarında iyilik getirecek prensipleri ve standartları belirtir. Ahlâk sistemindeki temel ahlâki değerleri veya prensipleri açığa çıkarmaya, geliştirmeye ve doğruluğunu göstermeye çalışır. Uygulamalı etik yaklaşımı: Kuralcı etiğin bir türüdür. Ahlaki sorunlarla karşılaşma durumunda olan kimselerin sorumluluklarını belirleyip netleştirmek için kuralcı etiğe başvurulur.
ETİK YAKLAŞIMLAR Göreli Ahlak Yaklaşımı: Ahlaki prensipler bize davranışımızın doğru mu yoksa yanlış mı olduğunu söyleyen prensiplerdir. Eğer davranışımız prensibe uygunsa doğrudur, değilse yanlıştır. ‘Doğru'yu işaret eden prensiplerin farklı kültürlere, toplumlara, zamanlara, ve hatta kişilere göre değişebileceği ileri sürülür. Bu görüş göreli ahlâk adıyla anılır. Ahlak prensiplerinin kültüre, topluma, zamana göre değiştiğini savunanlar için etik standartları değişkendir. Mutlak doğru olan ve tüm toplumlarda ve kurumlarda uygulanabilecek olan etik standartlar yoktur. Tersine belli bir toplum belli bir eylem hakkında, kendi ahlaki prensiplerine uyuyorsa 'doğru’, uymuyorsa 'yanlış' yorumunu yapar. Bir davranışın etik standartlara uygun olup olmadığı, o davranışın niçin yapıldığı ile ilgili olarak o toplumun yorumuna bağlıdır. (Tevrüz s.13)
ETİK YAKLAŞIMLAR Göreli Ahlak Yaklaşımı : Göreliliğin en önemli sorunlarından biri şudur Belli bir kültür (veya toplum, grup, birey) için doğru olan bir şey, başka bir kültür (veya toplum grup, birey) için yanlış olabilir. Bu durumda ahlâki prensibin yeri neresi olacak, bu prensibin kaynağını nereye yerleştireceğiz? Bu yer kültür mü, toplum mu yoksa kısaca grup diye adlandırdığımız bir şeyde mi olacak? Grubun sınırı nasıl çizilecek? Her toplum içinde çeşitli alt gruplar var ve bunların ahlâk standartları birbirinden farklı olabilir. Mesela Beyoğlu'nu iskân edinmiş tinerci bir grubun yaptıkları kendilerine göre doğru olabilir veya bir grup, kadınları dövmenin kocaların hakkı olduğuna inandığı için karılarının "sırtından sopayı eksik etmezler". Onların davranışlarının etik standartlara uygun olduğunu, dolayısıyla doğru olduğunu mu kabul edeceğiz?
ETİK YAKLAŞIMLAR 2. Evrensel Ahlak Yaklaşımları: Ahlâkta görelilik yaklaşımını kabul etmeyen 'mutlakçılara' göre tek bir etik standart vardır; doğru olan şey, insanların 'doğru' olduğunu düşündükleri şeyden farklıdır. Doğru davranışın tüm insan toplulukları için aynı olduğunu, yani tek ve mutlak bir 'doğru' olduğunu savunur.
ETİK YAKLAŞIMLAR Evrensel Ahlak Yaklaşımları: İyi ve Doğru İle İlgili Görüşler Ahlaki karar ve davranışları iyi-doğru açısından ele alan görüşler şunlardır. Faydacılık (Pragmatizm) Bu yaklaşımda önemli olan sonuçtur. Verilen kararın veya yapılan davranışın sonucunun iyi olup olmamasına göre bunların ahlaki olup olmadığına hükmedilir. Eğer bir davranışın sonucu iyi ise ahlakidir. Faydacılıkta, belli bir davranışa karar vermeden önce diğer davranış seçeneklerinin de gözden geçirilmesi gerekir. Herkes için en fazla iyi sonucu veya en az kötü sonucu getirecek olan davranış veya uygulama seçildiği takdirde, doğru davranış veya uygulama seçilmiş demektir. Demek oluyor ki, karara varmadan önce ilk yapılacak şey davranış veya uygulama seçeneklerini belirlemektir. Daha sonra seçilen eylemden etkilenebilecek her bir kişinin ve topluca hepsinin elde edeceği fayda ve zarar hesaplanmalıdır. Nihayetinde faydası en fazla olan (veya zararı en az olan) seçenek seçilmelidir (Buchholz ve Rosenthal, 1998).
ETİK YAKLAŞIMLAR Evrensel Ahlak Yaklaşımları: İyi ve Doğru İle İlgili Görüşler b) Mutlak Emir Bu yaklaşımda ise önemli olan sonuç değil niyettir. Niyet doğru olmalıdır. Eğer niyet doğru ise sonuç zaten iyi olur. Kararların sonucunun 'iyi'den ziyade karardaki niyetin 'doğru' olmasını savunan Immanuel Kant‘ın (1986) deontolojik yaklaşımla ele aldığı “mutlak emir" teorisinde, faydacılığın esasını oluşturan "sonuç" tamamen reddedilmez; ancak, belli bir davranışın ahlakiliği hakkında hüküm verirken sadece sonuçlara dayanmamak gerektiği savunulur (Buchholz ve Rosenthal, 1998 Aktaran: Tevrüz, s.20.) Kant’a göre bir davranışın doğru olması bazı genel prensiplere uygun olması gerekir. (Velasquez, 1998; Buchholz ve Rosenthal, 1998)
ETİK YAKLAŞIMLAR Evrensel Ahlak Yaklaşımları: İyi ve Doğru İle İlgili Görüşler b) Mutlak Emir Evrenselleştirilebilmesi ve tersine çevrilebilir olması: Genel geçer olabilmesi (veya evrenselleştirilebilmesi), o davranışın her durumda geçerli olması ve o davranışı herkesin yapmasının arzu edilir olması anlamına gelmektedir. "Herkes aynı şeyi yapsa ne olurdu?" sorusuyla genel-geçerlik teşhis edilebilir. "İyi olurdu" cevabı "benim yapmam doğruysa, herkesin de yapması doğrudur"un kabul edilmesidir. Başka varlıklara saygı duyulması: Kişi, amacına ulaşmak için başkalarını bir araç olarak kullanmamalıdır, insanlara itibar etmeli ve onların sahip oldukları haklar, toplumun refahı veya iyiliği için feda edilmemelidir. Eğer davranışıyla kişi, başkalarını kendi amacı için kullanmadığı gibi aynı zamanda onların seçimlerine saygı duyuyor ve bu kapasitelerinin gelişmesine yardımcı oluyorsa ahlaklıdır.
ETİK YAKLAŞIMLAR Evrensel Ahlak Yaklaşımları: İyi ve Doğru İle İlgili Görüşler b) Mutlak Emir Kendi yeteneklerini başkalarının yararına geliştirmek. Akıl sahibi olan insan kendisine verilmiş olan melekeleri geliştirmeyi arzular. Bu melekelerin ona verilmesinin sebebi birkaç yönlü olup hem kendisine hem başkalarına hizmet etsin diye verilmiştir. Dolayısıyla bazı beceri ve yeteneklere sahip olan insanların, zorluklarla karşılaşsa bile bunları geliştirme görevi vardır.
KAYNAKÇA TEVRÜZ, Suna, İş Hayatında Etik, Beta Yayınları ERDOĞAN, İrfan Medya ve Etik: Eleştirel Bir Giriş, İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi Sayı 23 Yaz-Güz 2006, s. 1-26. ANNEMARIE, Pieper, Etiğe Giriş Ayrıntı Yayınları MAHMUTOĞLU, Abdulkadir, Etik ve Ahlak; Benzerlikler, Farklılıklar ve İlişkiler, Türk İdare Dergisi, TOPALOĞLU, Işıl Gökçe, Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Estittüsü İsletme Yönentimi Anabilim Dalı İsgorelerde Adalet Ve Etik Algıları Acısından Orgutsel Guven Ve Orgutsel Bağlılık İlişkisi Yayınlanmamış Yuksek Lisans Tezi