Ergenin Psikososyal Gelişimi Ergenlik; fiziksel ve duygusal süreçlerin yol açtığı, cinsel ve psikososyal olgunlaşma ile başlayan ve bireyin bağımsızlığını, sosyal üretkenliğini kazandığı, çok da belirli olmayan bir zamanda sona eren bir dönemdir. Hızlı fiziksel, psikolojik ve sosyal değişmelerle tanımlanır.
Ergenleşme ; kişinin erişkin kimliğini kazandığında, bağımsızlık kazandığında, çalışmaya başlayıp iş sorumluluğu aldığında vb. sonlanır. Bu dönemin 12 yaş dolaylarında başlayıp yaşlarında sona erdiği hakkında görüş birliği oluşmuştur. Bu dönem ülkemizde yaşa kadar uzayabilmektedir. Süre;
Dönemin özellikleri Ergenleşme, normal ve anormalin belirlenmesinde güçlük çekilen, duygusal dalgalanmaların ve iniş çıkışların olduğu bir dönemdir. Aile desteğini iyi alan ergenler bu dönemi fazla karışıklık yaşamadan tamamlamaktadır. Bunun dışında ciddi psikiatrik hastalıkları düşündürecek kadar ağır ruhsal belirtilere yol açan bocalamalara da rastlanabilmektedir.
Ergenlik dönemi 3 evrede incelenir Erken ergenlik döneminde; (12-14 yaşlar) Hızlı gelişen biyolojik ve bedensel değişiklerle baş etmek zordur. Birden uzayan kollar ve bacaklar sakarlıklara yol açar. Yeni bedene alışma çabaları nedeniyle en büyük uğraş bedenleri iledir. Çoğu ergen bedenlerine karşı hoşnutsuzluk duyar. Bu hoşnutsuzluk aşırı diyetler uygulamaya götürebilir.
Bedensel görünümü değişen, dürtüleri artan, cinsel kimliğini(kız yada erkek oluşunu) daha fazla hisseden genç, sosyal olarak da yeni bazı konumlar edinmesi gerekeceğini anlar. Bu durum gerginlik yaratır. Karşı cinse yönelmekten çok, aynı cinsiyetten 1 yada 2 kişiyle yakın arkadaşlık kurma eğilimleri daha fazladır.
Sırları paylaşma ve yardımlaşmaya dayalı bu arkadaşlıklar hem duygusal olgunlaşmayı hızlandırır, hem de duygusal rahatsızlıkları önleyici rol oynar. Gencin arkadaş ilişkileri kuramıyor yada arkadaşlarıyla çok çatışıyor olması psikolojik gelişimde bazı aksaklıkların olduğunu düşündürmelidir.
Bilişsel (zihinsel) gelişim bu dönemde başlar. Soyut kavramları düşünebilme yetisi gelişir, zaman kavramının farkına varılır. Şimdiki zamanın ötesinde düşünme başlar gelecekle ilgili kaygılar duyulur. Zamanın geçmekte olduğunu anlayıp kendi ölümlülüğünü fark eder. Ciddi felsefi ya da dini soyut kavramları düşünmeye itebilir.
Duygusal dalgalanmalar sık görülür. Bir gün çok keyifli görünen ergen ertesi gün çökkün olabilir. Bu davranışları etraftaki erişkinleri bocalatır. Değişikliklerin sınırını bilememek kaygısıyla yaşayan ergen, ilişkilerinde sürekli karşısındaki kişilerin sınırlarını deneyen ve zorlayan bir davranış içindedir.
Aile, öğretmen gibi otorite konumundaki kişilerin ergene tutarlı biçimde sınır koyucu tavırları, endişeyi(anksiyeteyi) azaltıcı işlev görür ve yol gösterici olur. Otorite çatışmaları söz konusu olduğunda gencin ruhsal yapısında iniş-çıkışlar gelişir. Aşırı tepkisellik, çökkünlük ve tutum değişikliklerine yol açabilir. Anne ve babalar için bu dönem anlayış dönemidir.
Orta ergenlik dönemi; (15-18 yaşlar) Pubertal değişiklikler ve bilişsel gelişme tamamlanmıştır. Uyum becerileri daha kolay kullanılabilir. Genellemeler yapabilir, soyut düşünebilir ve deneyimleriyle birleştirebileceği bir içgörü geliştirebilir. Çevreden gelen uyaranlara tepkisel davranmak yerine üzerinde düşünülmüş tutumlar gösterebilir.
Cinsel kimlik gelişimi ile anne-babadan farklı bir birey olma ve bunu onlara kabul ettirme çabası başlar. Bu dönem aileden ayrılma, yalnızlık ve tek başına kalma korkuları doğuracağından, ergen bununla baş etme döneminde çok yoğun bağlanmalar, aşklar ve ayrılıklar yaşar. Aşırı uyumlulukla başkaldırıcılık arasında gider- gelir.
Arkadaş grupları önem kazanır. Arkadaş gruplarının değerleri, aile değerlerinin üzerine çıkabilir. İkili ilişkilerde karşı cinse ilgi duyma başlar. Telefon, bu yaş ergen için çok kullanılan bir iletişim aracıdır. Spor ve çeşitli sosyal etkinlikler, artmış dürtülerle baş etmede ergenlere çok yardımcı olur.
Ne kadar süreceği kişiden kişiye değişmekle birlikte bazı bireyler için bu durum yaşam boyu süren bir çekişme halini alabilir. Kimlik duygusunun geliştirildiği sentez dönemidir. ”Ben kimim, ne olacağım?” sorularına güven duyarak, aynılık ve süreklilik gösteren bir yanıt verebilmesidir. Geç ergenlik dönemi; Yaşlar)
ERGEN CİNSELLİĞİ VE CİNSELLİK EĞİTİMİ Ergenlik çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemidir. Bu dönemde insan vücudu üreme yeteneği kazanır.
Seste kalınlaşma, cinsel organlarda büyüme ve renk değişikliği, yüzde, vücutta ve cinsel bölgelerde kıllanma gibi birçok değişiklikler meydana gelir. Genç erkekte
Göğüsler gelişir, cinsel organ etrafında ve koltuk altlarında kıllanma başlar. İlk adet kanaması da genellikle bu dönemde yaşanabilir. Bu değişiklikler 8-9 yaşlarında başlayabileceği gibi yaşlarına kadar da uzayabilir. Bu durum ergene çelişen duygular yaşatabilir. Genç bir kızlarda;
Yaşıtlarından erken gelişim ergene şuç işlemiş, yanlış yapmış duygusu verebileceği gibi, geç gelişim eksiklik ve güvensizlik duyguları yaratabilir. Bu durumdan kurtulmak için ilgilerini çalışmaya, spora ve çeşitli uğraşlara yönlendirirler. Utanç, korku, gizlenme duyguları geliştirebilirler.
Bazı ergenlerde cinsiyet yada cinsellikle ilintili her konu ayıp, çirkin yada günah gibi görünebilir. Oysa insanların iki ayrı cinsiyette olması ve dolayısıyla cinsellik çok doğal bir gelişimdir ve yaşamı anlamlandıran, haz veren ayrılmaz bir bütünün parçasıdır. Ergen bunları yok saymamayı ve abartmamayı öğrenmelidir.
KIZLARDA ERGENLEŞME Göğüsler büyür, bu büyüme tek taraflı ve ağrılı olabilir. Cinsel bölgede ve koltuk altında kıllanma başlar. Göğüslerin büyümesiyle boy büyümesi de hızlanır. Hızlı büyüme bir yıl sürer. Vaginada oluşan beyaz bir akıntı ilk ergenlik belirtilerindendir. Bel incelir, kalçalar genişler, saç ve deride yağlanma başlar. Deride sivilce ve siyah noktalar oluşabilir.
Kız Çocuklarda Hormonal Değişiklikler Beyindeki hipofiz bezi üreme hormonlarını (kızlarda yumurtalıkları, erkeklerde testisleri) uyarıcı hormonlar salgılar. Kızlarda cinsiyet hormonları “östrojen ve progesteron” Yumurtlama ve adet görme, her iki hormonun birlikte etkisiyle ortaya çıkar.
ADET GÖRME Adet görme uterustan belli aralarla kanama olmasıdır. Doğurganlığın ilk belirtisi kabul edilir. Adet günleri yaklaştıkça karın ve sırt ağrıları olabilir. Genellikle göğüslerin büyümeye başlamasından 1,5-2 yıl sonra başlar. İlk 1-2 yıl yumurtasız adet dönemidir ve adetler genellikle düzensizdir.
Yumurtlama, bir sonraki adet kanaması tarihinden gün önce olur. Adet kanamasının süresi genellikle 4-5 gün olmakla beraber 2-7 gün arasında değişebilir. Bu döngünün süresi kişiden kişiye değişebilir. Bazı kızlar 21 günde bir, bazıları ise 35 günde bir adet görebilir. Adet düzensizliği ilk 1 yıl, hatta 2 yıl sürebilir.
Adet gecikmeleri (döllenme dışında) seyahat, ev değiştirme, hastalık, aşırı spor yapma, bir konuda kaygılanma gibi nedenlerle görülebilir. Adet öncesi göğüsler şiş ve duyarlı olabilir. Kramp tarzı alt karın ağrıları ve sırt ağrıları olabilir. Bu durum ilaç almayı gerektirebilir.
Adetliyken pet kullanılmalıdır. Petlerin 3-4 saatte bir değiştirilmesi gerekir. Kanama az bile olsa aynı petin 8 saatten uzun süre kullanılmaması gerekir.
Petler sarılarak çöpe atılmalı, asla tuvalete veya açık olarak atılmamalıdır. Her gün duş yapmakta sakınca yoktur. Kanama gününü bilmek ve pet taşımakta fayda vardır.
Taharetlenme sırasında dışkıdaki mikroplar parmaklarla vaginaya ve idrar yollarına bulaşıp iltihaplanmaya yol açabilir. O nedenle tuvalet temizliği önden arkaya doğru yapılmalıdır.
ERKEKLERDE ERGENLİK Erkeklerde ergenliğin ilk belirtisi testislerin büyümesidir. Genellikle 11,5-12 yaşlarında başlar. Yaklaşık 1 yıl sonra cinsel bölgede kıllanma, peniste büyüme farkedilir. Yine 13-13,5 yaşlarında ses kalınlaşır, gırtlakdaki kıkırdak dokuda bir çıkıntı oluşur.
Bu yaştaki ergen, bazı sabahlar yatağını meni ile ıslanmış bulur. Bu durum son derece normaldir. Bu salgı sperm içerir ve cinsel üretkenliğin başlangıcıdır. Yine aynı yaşlarda dudakların üzerinde, sonrasında yüzde ve vücutta kıllanma başlar.
Ayaklar büyür, bacaklar ve kollar uzar yaşları arası boy uzaması iyice hızlanır. Deri ve saçlar yağlanır, yüzde sivilceler ve siyah noktalar oluşabilir.
Kaslar geliştiği için kendini güçlü hisseder. Bu gelişme, genellikle yaşlarına kadar belirginleşerek devam eder. Ergenliğin gecikmesine erkeklerde oldukça sık rastlanır. 19 yaşına kadar ergenlik belirtilerinin başlaması gerekir.
Erkeklik hormonu testosterondur. Bu hormon sperm üretiminden ve vücudun kıllanmasından sorumludur. Döl yatağı tüplerindeki yumurta, cinsel ilişki sırasında vaginaya boşalan spermle döllenirse gebelik oluşur.
Yumurtlama zamanında tek ilişki ile gebelik olasılığı %17 kadardır. Spermler kadın vücudunda birkaç günden daha uzun süre yaşayabilirler.
ERGENİN BESLENMESİ Ergenlik çağında büyüme hızlıdır, enerji ve besin ihtiyacı artar. ZAYIFLIK; Bu çağda kızlarda vücut biçimi büyük önem taşır. Uygulanan zayıflama rejimleri, yetersiz ve dengesiz beslenmeyle sonuçlanabilir. Yemek yemeyi reddetme, yedikten sonra kusma, laksatif ve diüretik kullanma bu dönem sorunlarındandır.
ŞİŞMANLIK; Önlenmesi için ergenin aşağıdaki 4 temel besin grubundan tüketmesi gerekir. 2-3 su bardağı süt, yoğurt veya 2 kibrit kutusu büyüklüğünde peynir. Et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller (2 porsiyon,1adet,1-2 porsiyon) Taze meyve-sebze (5-6 porsiyon) Tahıllar, ekmek (2 porsiyon veya 6-12 dilim)
Meyve ve Sebzeler
Ergen bedensel aktivite ve daha iyisi spor yapmalı, öğün aralarında yenen şekerli ve yağlı besinleri azaltmalı. Bunların yerine sebze ve meyve tüketmelidir. Bu sayede kemik mineral yoğunluğu da artacaktır.
ANEMİ; Ülkemizde okul çocuklarının %20-35’i anemiktir. Bu aneminin nedenleri arasında barsak parazitleri başta olmak üzere enfeksiyon hastalıkları ve yetersiz C vitamini alımı da rol oynar.
DİĞER MİNERAL VE VİTAMİN EKSİKLİKLERİ İyot eksikliğine bağlı guatr; iyotun su ve besinlerle yeterince tüketilmemesinden kaynaklanır. Sık tekrarlayan enfeksiyon hastalıkları, kötü beslenmenin bir sonucudur. Yeterli ve dengeli beslenme hastalıklara karşı direnç sağlar. Başta A ve C olmak üzere tüm vitaminler ve Ca’lu ve posalı besinlerin az tüketilmesi, yağ ve tuz tüketiminin artmasıyla eş anlamlıdır.
ERGENLİKTE SAĞLIKLI BESLENME İLKELERİ Öğün atlanmaması Öğün aralarında kola-pasta yerine ayran, süt, yoğurt ve taze meyve suyu tüketilmesi Her gün taze meyve ve sebze tüketilmesi Her gün temel besin gruplarından yeterli ve dengeli olarak tüketilmesi Yapılan sporun türüne göre fazladan enerji verecek besinler alınması
ERGENLİK VE KİŞİSEL HİJYEN Genç; ergenlik dönemine sağlığını korumak için alması gereken önlemleri öğrenerek girmelidir. DERİ TEMİZLİĞİ Deri üzerindeki kir, salgı bezlerinin gözeneklerini tıkayarak derinin normal işlevini engeller. Sabun ve derece sıcaklıktaki suyla yapılan banyo kir ve salgıların temizlenmesini sağlar.
Olabilirse her gün, değilse haftada 1-3 kez banyo yapılmalıdır. Sık sık yıkanılmazsa, vücutta oluşan kir yağ bezleri kanallarını tıkayarak deride siyah noktaların oluşmasına yol açar ve atık maddelerin atılmasını engeller. Bunların bakterilerle enfeksiyonu sonucunda da akne ve impedigo gibi lezyonlar oluşur.
Bazı enfeksiyon etkenleri ve parazitler, kirli saçlara ve o bölgedeki deriye daha kolay yerleşir. Saçların her gün, olası değilse günaşırı, en az haftada 2 kez yıkanması gerekir. Saçlı deri yağlı ise daha sık yıkanmalıdır. Saçların boyanması yada saça kimyasal maddelerin uygulanması saçın ve saçlı derinin sağlığını bozar. SAÇ TEMİZLİĞİ
Saçlı derinin kan dolaşımının bozulmaması için çok sıcak ve çok soğuk havalar dışında başın açık açık olması yararlıdır.
EL TEMİZLİĞİ Kirli ve enfekte ellerle kontamine olan besin maddeleri enfeksiyonlara yol açar. Ellerin tuvaletten çıktıktan sonra, yemeklerden önce ve sonra sabunla yıkanması alışkanlık haline getirilmelidir.
Ellerin yıkama süresi, saatin tik-taklarına uyarak 10 kadar sayarken ellerin sabunla ovulmasıdır. Tırnaklar düzenli aralıklarla, kısa ve yuvarlak şekilde kesilmelidir. Ellerdeki çatlak ve sıyrıklar, tırnak kenarlarındaki yaralar birçok enfeksiyonun giriş kapısıdır.
Ayak sağlığı için hem temizlik kurallarının uygulanması, hem de uygun ayakkabı seçimi önem taşır. Ayakların her gün yıkanması ve yıkandıktan sonra da özellikle parmak aralarının kurulanması gerekir. Aksi halde nemli ortam mantar enfeksiyonlarının gelişimine zemin hazırlar. AYAK TEMİZLİĞİ
Ayak tırnakları düzenli aralıklarla kesilmelidir. Düz kesim tırnak batmasını önler. Seçilen ayakkabı parmakları sıkmamalı, topuğu sıkıca tutmalı ve ayak kemerini desteklemelidir. Ayakkabı uygun değilse ayakta nasır, ayak tabanında kalınlaşmalar, baş parmakta eğrilik ve tırnak hipertrofisi oluşabilir.
Beslenme alışkanlığı, diş temizliği, tonsillit ve sinüzit gibi enfeksiyonlar kişinin ağız ve diş sağlığını etkiler. Dişlerin yemekten sonra günde 2 kez sabah- akşam, florlu diş macunları ile 3 dk. süre ile fırçalanması gerekir. Şekerli ve karbonhidratlı besinlerin tüketilmesinden sonra ağzın su ile çalkalanması yada biraz su içilmesi diş çürümelerini azaltabilir. Dişlerde çürük olmasa bile 6 ayda bir muayene yapılmalıdır. AĞIZ VE DİŞ BAKIMI
Mensturasyon nedeniyle genç kızlar bu konuda daha da özenli olmalıdır. Kötü bir genital bakım, vagina ve vulva enfeksiyonlarına ve üriner enfeksiyonlara neden olabilir. Genital bölgenin her zaman kuru olması gerekir. Bu nedenle su ile yapılan temizlikten sonra tuvalet kağıtları kullanılmalıdır. GENİTAL TEMİZLİK
Kızlar genital ve anal temizliği önden arkaya doğru yapmalıdır. Kadınların genital temizliğinde pH değeri nötr temizleyicilerin kullanılması, sabun kullanılmaması önerilir.
Mensturasyon sırasında da genital bölgenin kuru kalması, ıslak petlerin sık sık değiştirilmesi gerekir. Sentetik iç çamaşırların ve dar pantolonların giyilmesi enfeksiyon riskini artırır.