YAPIM EKLERİ
II. YAPIM EKLERİ Yapım ekleri morfolojisi (derivatif morfoloji), Türkçenin en ilginç ve en güzel kısmıdır. Yapım ekleri, bir kelimeden başka bir kelime elde etmeye yarayan eklerdir. Bunlara türetme ekleri de denir. Analizde, yapım eklerinin kısaltması “ye”dir. Türkçede yapım eklerinin sayısı çok kabarıktır. Çoğu zaman Türkçede bir kelime, Hint-Avrupa dillerinde birden çok kelimeyle, bazen de bir cümleyle ancak karşılanabilir: Osmanlılaştıramadıklarımızdan mısınız? (Örneğin, Makedonca: Дали сте вие од оние што не можеме да ги направиме да бидат Османлии?)
II. YAPIM EKLERİ Tabii, bu gibi örnekler pratikte çok nadiren görülür. Bu gibi örneklerde Türkçenin yapım ve morfolojik gücünü görülebilir. Yapım ekleri, eklendikleri kelimenin anlamını daraltır, genişletir veya değiştirir, bazen de tamamen yeni anlamda, yeni kelime kurarlar. Yapım ekleri iki gruba ayrılır: 1. isim yapan ekler; 2. fiil yapan ekler.
II. YAPIM EKLERİ 1. İsim yapan ekler, bir isim veya isim soylu kelime ve fiillerden yeni bir isim veya isim soylu kelime türetirler. Eklendikleri kelimenin türüne göre, isim yapan ekler şöyle olabilir: a) isimden isim yapan ekler; b) fiilden isim yapan ekler.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER Bu ekler, var olan bir isim ve isim soylu kök veya gövdelere gelerek, yeni bir isim veya isim soylu kelime türetirler. Kısaltması: İİye Türkçede bu ekler sayıca en büyük grubu oluştururlar. Onlar da şunlardır:
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-Аç/ Benzerlik, taklit veya ilişki bildirir: bakır+aç (>bakraç), kır+aç, top+aç, vb. Örnekler: - Bir çekirgenin ayaklarını koparmak çok daha eğlenceliydi, çünkü bir topaç gibi parmaklarınızın arasında titreşiyordu ve karnının üstüne ayakla basılınca ondan sarı bir krem çıkıyordu. - O kıraç sessizliğiyle güneşe komşu evlerin serin ayvanlarında oturup bütün ufkun yalnızca bir bozkır olduğu o taşkentte insanlar birbirlerinin masallarını dinliyor, birbirlerinin masallarına inanıyorlardı. - Gelinler tenekelerini bakraçlarını alıp su doldurmaya gelmemiş çeşmelere.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-Аk/ Benzerlik ifade eder: baş+ak, ben+ek, sol+ak, top+ak, vb. Örnekler: - Boynu bükük başaklar, yerin dibinden gelen bir ıstırabı hikaye ediyor. - Benek benek pas tutmuştu camlar. - Yanımda oturduğunda, solak olduğunu gördüm. - İki topak peynir, bir topak yağ getirmiş.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-Аn/ Eskiden çokluk yapan bu ek, bugün teklik anlamında kullanılır. Anlamı pekiştirilen kelimeler yapar: oğl+an (<oğul+an), kız+an, vb. Örnekler: - Ufaklık sarı oğlan dokunsanız ağlayacaktı öfkesinden. - Çoluk çocuk, karı, kızan, hepsi geliyor.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-Ar/ Üleştirme sayıları yapar: bir+er, iki+(ş)er, üç+er, dörd+er (<dört+er), beş+er, altı+(ş)ar vb. Örnekler: - İki elinde, iki galon şarap doldurulmuş birer testi vardı. - Bundan başka, kocaman avluyu çevreleyen yanyana odalar da birer buçuk, ikişer lira aylıkla fabrika işçilerine kiralanmıştı. - Avlu halkı kulak kabartmış, kapı önlerinde bakışıp gülüşmeler, üçer beşer kişi halinde toplanıp fiskoslar başlamıştı. - Kışın sekizer liradan ver kilosunu.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-Arİ/ Yer zarfları yapar: il+eri, dış+arı, iç+eri, vb. Örnekler: - Sevginin son hududuna vardığımızı zannettiğimiz vakit, onu daha ileri götürmek mümkün olduğunu keşfediyoruz. - Kapının önünde bir aşağı bir yukarı gezindi. - Korsan utanarak, elleriyle özür dileyen hareketler yaparak köpeklerini dışarı çıkardı. - Az sanra koca burunlu umum müdür, ellerini ovalıyarak içeri girdi. - Londra'ya giden heyet, olumlu hiçbir sonuç elde edemeden geri döndü.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-Ay/ İlişki kurar: gün+ey, kuz+ey. Örnekler: - Mahallenin güney kıyısındaki büyük yarın yakınında, güzel bir kulübede oturuyordu. - Kalın bir sis perdesi inmiş İstanbul'un üzerine, kuzey güzlerini anımsatan.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-Az/ İlişki kurar: ay+az, gen+ez (kolay). Örnek: - Ayaz buz, küçük kısa yorganlı, kirli bir han. /-ç/ Anlam pekiştirmesi yapar: ata+ç, ana+ç, baba+ç. Örnekler: - Yeniden en anaç haliyle onu teselli etmeyi üstleniyor. - Ama bir kez şu babaç sakala bakın!
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-CA/ Çok sık kullanılan bir ektir. Halk isimlerinden dil isimleri kurar: Alman+ca, Fransız+ca, Arap+ça, Fars+ça, vb. Örnekler: - Türkçesiyle değil, İtalyanca, Fransızca ve Almancayla da meramını anlatabilirdi. - Bilhassa Mısır ve İngiltere ile iş yapan şirketin Arapça ve İngilizce bilen bir memura ihtiyacı vardı.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-cAğİz/ Küçültme, sevgi, şefkat ve acıma ifade eder: kadın+cağız, efendi+ceğiz, göz+ceğiz, vb. Örnekler: - Adamcağız, ilk zamanlarda, hiç şüphesiz bir parça sıkıntı çekmişti. - Çocukcağız ateşler içinde yanıyordu. - Fakat kadıncağız, artık ipin ucunu iyiden iyiye kaçırmıştı. - Kızcağız bu armağan karşısında öyle şaşırıp ürktü ki, soluğu işliğin dışında aldı.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-CAk/ Küçültme, sevgi, şefkat ve acıma ifade eder: yavru+cak, büyü+cek (<büyük+cek), vb. Sadece bir örnekte araç yapmıştır: oyun+cak. Örnekler: - Zavallı yavrucak, gömüldüğü toprağı görmek insana ne de güç geliyor... - Bu adam, her halde tevkifhanenin büyücek memurlarından biri olacaktı. - Gelen kutularda hiçbir zaman oyuncak türünden bir şey olmadığı halde, çocuklar yine de bütün yıl sabırsızlıkla Aralık ayını beklerlerdi.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-Cİ/ Meslek adları veya geldiği isimle bir biçimde ilişkisi olan adlar kurar: av+cı, ekmek+çi, teneke+ci, vb. Örnekler: - Damat Bey gelince doğru oraya alınıyor, kahve, çay, sokaktan dondurmacı geçtiği zaman dondurma ikram ediliyordu. - Bir prens mi, zengin bir yolcu mu? - Ne var ki, Casanova, yalnızca aşk oyununda doruk noktasına ulaşmış ve ancak bu alanda bir usta, bir büyücü olduğunu kanıtlayabilmiştir. - Demek istiyorum ki tüccarlar, çiftçiler, ekmekçiler, bedeneğitimciler, hekimler, hepsi insanların çobanları dediğimiz devlet adamlarıyla boy ölçüşmeye kalkışacaklar...
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-cİğAz/ Küçültme ve sevginin yanısıra, şefkat ve acıma da bildiren isimler kurar. Çok işlek bir değildir: hanım+cığaz, bey+ciğez, yavru+cuğaz. Örnekler: - Hanımcığazım, ne dersen öyledir. - Yavrucuğazımı çok, ama çok severim.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-Cİn/ Geçmişte kullanılan, ancak bugün çok az sayıda örneği olan bir ek: balık+çın, kaşık+çın, güver+cin, bayır+cın, bıldır+cın. Örnekler: - Bu ziyafeti gören, bir gün önce bizden ayrılan üç beyaz balıkçın tekrar yuvaya döndüler, hala bizimle beraber seyahat ediyorlar. - Kaşıkçın, ördekgillerden, gagası kaşık biçiminde, tüyleri ak, kara, kahverengi, ayakları kırmızı bir kuştur. - Ak güvercin kanadı gibi bembeyaz yeni evin tamamlanışı, danslı bir partiyle kutlandı. - Çankaya köşküne keklik, bıldırcın, av kuşu götürür.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-Cİk/ Küçültme ve sevgi bildiren isimler kurar: baba+cık, kula+cık (<kulak+cık), yumuşa+cık (<yumuşak+cık), anne+cik, yavru+cuk, vb. Örnekler: - Cici güzel babacık, diye boynuna sarılarak bir koltuğa oturtuyorlar, bisküviler, sandviçler getirip zorla ağzına sokmaya çalışıyorlardı. - Mesela, ellerine, evet, kadınlarınki gibi incecik, yumuşacık, sivri ve cilalı tırnaklı ellerine güzel denilebilirdi... - Köylücük, korkuyla, kasketini ellerinde evirip çeviriyor... - Şiirleri üzerinde özenle durulduğunda görülüyor ki, Yunus Emre, şiirlerinde gerçekten bir sözcük ustasıdır. - „Çubuk kestim incecik Daha yaşım gencecik Hevesfendim yar sevdim Yatmadım bir gececik“
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-Cİl/ Eklendiği isimle yakınlık bildiren isimler kurar: ev+cil, ben+cil, balık+çıl, vb. Benzerlik isimleri de kurabilir: ölüm+cül, kır+çıl, ak+çıl, vb. Örnekler: - Böylece evcil hayvanlar bir yana, sahip olabildiğimiz bütün malları bu yedi türde gösterdik. - Ünlü bir yazar, gazeteci de olsak, bencil, çıkarcı örnekleri sergileriz yaşamımızda. - Çıplak kafalı ve boyunlu bir balıkçıl kuş olan ibisin kanatlarında mavi-siyah tüyler vardır. - İçinden bir ses, dünyanın öbür ucuna da gitse bu ölümcül hastalığın peşini bırakmayacağını söylediği için, ablası onunla gitmedi. - Tıpkı iplikhanedeki gibi, kalın, kırçıl kaşlarını çatan ağa, hışımla bakıyordu. - Kilometrelerce fundalık, otsuz, kokusuz; düz, çatlak toprak ve sonra birdenbire bu akçıl kötü resmin sağında çıkan kuşkonmaz, öylesine tuhaf ki arkasında gölgesi bile yoktu.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-Daş/ Birliktelik, ortaklık, aitlik, bağlılık bildiren isimler kurar: arka+daş, yol+daş, soy+daş, yurt+taş, meslek+taş, vb. Standart Türkçede bu ekin sadece bir ince varyantı var: kardeş (<kardaş<karın-daş). Örnekler: - Hasibe yanına bir arkadaş alıp Bakkal Eyüp'e koştu. - "Bu yoldaş sözcüğünü kullanmayın lütfen!" diye bağırdı. "Yoldaş sözcüğü komünist sözcüğüdür. Onlar birbirine yoldaş der...“ - Oralarda yaşayan soydaşlar, bizden yardım beklemektedir. - Böyle bilgili bir kimse, ister kral olsun, isterse yalnızca bir yurttaş, bu bilgisi bakımından kral sınıfından sayılmaz mı? - Biz üç meslektaş, ertesi gün yanlarına gittik.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-dİrİk/ Alet isimleri kurar: boyun+duruk, burun+duruk (burunluk), çiğin+dirik (omuzluk), eğin+dirik (sırt örtüsü, çul). Örnekler: - Tavanın kiriş kütüğüne kocaman bir boyunduruk asılmıştı. - Çiğindirik, iki ucuna su kabı, yoğurt tablası vb. taşınacak şeyler asılarak omza alınan ağaç, omuzluktur. - Burunduruk, hayvanları nallarken ısırmaması için dudaklarını kıstırmaya yarayan kıskaçtır.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-Gİl/ İlişki bildiren isimler kurar. İşlek olmayan bir ektir: kır+kıl, iç+kil, dört+kül (dört köşeli). Ancak daha sık kullanımı, aile ve ev mensubiyetliği bildiren isimler kurarak olur. Bu durumda tek varyantlı ek olarak rastlanır: Ali+gil, Oğuz+gil, Paşa+gil, vb. Bu durumlarda, ekten sonra çoğu zaman çokluk eki kullanılır. Örnekler: - Kaynatamgil indi, biz malın başındayız daha... - Nasıl Kamile abamgiller, gelinler iyiler mi? - Bu akşam Niyazigillere gideceğiz. - Kapıyı açınca, babamgilleri karşımda gördüm.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-gü/ Bu ek, aslında /-Gİ/ fiilden isim yapan ektir, ancak sadece bir örnekte isimden isim yapan ek olarak karşımıza çıkar. Bu örnek de yenidir: öz+gü. Örneğin: - Konuşmasının kendine özgü nitelikleri belirsizleşti, yavaş yavaş anlamlarını toptan yitirmiş sözcükleri biçimler oldu.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-k/ Benzerlik isimleri türetir: bala+k, bebe+k, kab+(u)k, kovu+k (<kovı+k), top+(u)k, vb. Örnekler: - Beynim sarsılmış topuk vurmaktan. - Çimento küvetin kireçten kabuk bağladığı kullanılmayan banyoyu yeniden açtı. - Küçük bir bebek olduğunu, büyükler için sevimli küçük bir bebek olduğunu düşünüyordu.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-ka/, /-ge/ Kökle alakalı olarak, belirtme anlamı katılmış isimler kurar. İşlek bir ek değildir ve sadece şu örneklerde rastlanır: baş+ka, öz+ge. Örnekler: - Bundan başka kitabı olmadığı gibi hayatının da bu kitaptan başka serüveni yoktur. - Ben için bakmasın özge diyara...
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-kan/ Bugün sadece bir örnekte rastlanır: baş+kan. Örnek: - Partinin başkan vekillerinden hovardalık arkadaşları var. /-kek/ Bugün sadece bir örnekte rastlanır: er+kek. Örnek: - Erkek adamın işte böyle erkek kızı olur!
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-ki/ Bu ek isim çekim ekleri arasında verilmişti, ancak elde edilen kelimeler cümlede sıfat ve zamir olarak kullanıldıkları için, burada da verilmiştir: şimdi+ki, demin+ki, yarın+ki, aşağıda+ki, benim+ki, onun+ki, vb. Son zamanlarda bu tek varyantlı ekin ikinci bir varyantı çıkmaya başladı, ancak bu varyant sadece iki örnekte rastlanır: dün+kü, bugün+kü. Örnekler: - Kaşığını, önündeki tabağa değdirip çekiyor. - Sonunda, aralarındaki tartışmaya dalmış, arkalarına bir göz bile atmadan oturuyorlardı. - Bundan sonra olup bitenleri, şimdiki işlerde yardımımı isteyen sizlere söylemeliyim. - Çevrelerindeki hayat biçimlenmeye, dünkü, bugünkü ve yarınki monoton şeklini almaya başlamıştır.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-l/ Benzerlik bildiren isimler kurar: doğa+l, kız+(ı)l, öz+(e)l, yeş+(i)l (<yaş+(ı)l), vb. Örnekler: - Güzel konuşması, kibar olması gerekliydi, halbuki o doğal olmayı seviyordu. - Erguvani denilecek kadar kızıl bir aydınlık içinde, birtakım delice hülyalara dalmışım. - Bu özel yıl için özel logo çizildi, özel jüri oluşturuldu, özel etkinlikler planlandı... - Japon bilim adamları, yeşil çaydaki bir maddenin kanser hücrelerine yapışarak tümörlerin büyümesini durdurduğunu belirledi.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-la/ Yer adları kurar: kış+la, yay+la. Örnekler: - İzmir Ekonomi Üniversitesi, Almanya'nın Goslar kentinde askeri kışla olarak kullanılan bir alanda üniversite kurulması için düğmeye bastı. - Amerikalılara, elçilere taşıdığım yayla ballarından yedireyim sana!
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-leyin/ Tek varyantlı bir ektir sadece birkaç örnekte zaman zarfı yapar: akşam+leyin, gece+leyin, sabah+leyin. Bu ekin tarihi gelişimi şöyledir: /-lA/ isimden fiil yapan eke, ilk önce /-İ/ zarf-fiil eki, ardından da eski ve bugün kullanılmayan /-n/ vasıta durum eki getirilmiştir. Zamanla bu ekler kendi görevlerini kaybetmişlerdir ve bugün birleşik bir ek olarak kullanılır. Örnekler: - Yarından sonra sabahleyin saat on dedi mi Ankara'ya kavuşmalıyız! - Geceleyin Los Angeles sokaklarını yarış pistine döndüren zamane asi gençleri arasında geçen bir serüven "Hızlı ve Öfkeli". - Sabah evden öğrenci olarak çıktım, akşamleyin eve gazeteci olarak döndüm.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-lİ/ Niteleme sıfatları yapar. Yer adlarından sonra eklenirse, o yerin sakini anlamında isimler kurar: baş+lı, düşünce+li, İstanbul+lu, Ohri+li, Osman+lı, Üsküp+lü, vb. Örneğin: - Ursula onu hep uğurladığı andaki haliyle, ağırbaşlı ve serinkanlı olarak hatırlayacaktı. - İskoçya'da yüksek tahsil hayatında durgun ve düşünceli kişiliği gelişen William, hayatın içinde olmanın güzel olduğunu, alışverişi tamamen kendisinin yaptığını söylüyor. - Başta Yunanistan olmak üzere Avrupa'nın birçok ülkesine göç eden İstanbullu Rumlar, Hilton Oteli'nde tekrar bir araya geliyor. - Baba Yugoslavya'da Gostivarlı Boşnak, eşi Priştineli Arnavut. Bir başkası; erkek Üsküplü Türk, eşi ise Arnavut kökenli güzel bir kız! - Süper Amatör Lig’e düştükten sonra transfer yasağı kalkan Göztepe, Makedonyalı orta saha oyuncusu Faton Cecilja (24) ve geçen sezon ülkesinde 25 gol atan Kosovalı santrfor Fatih Karahoda’yla (21) anlaştı.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-lİ/... /-lİ/ İki nesne, iki isim arasında bağlama görevi olan bu ekin, “ve” bağlacı gibi anlamı vardır: iri+li ufak+lı, ana+lı baba+lı, gece+li gündüz+lü, sağ+lı sol+lu, vb. Örnekler: - Birinden diğerine ara geçitlerle bağlanan irili ufaklı hücrelerden oluşmuştu. - Allah analı babalı büyütsün! - İki yetişmiş evladın geceli gündüzlü ağladığını görmek dayanılır şey miydi? - Büyük kapıdaki iki savaş grubu, sağlı sollu saflarda dizilmiş, dimdik duruyordu. - Bu meyhaneler sokağa taşan masalarında kadınlı erkekli ve hatta çoluklu çocuklu Bodrumseverlerin yiyip içtikleri, illa da alkol alma zorunluğu duymadan sohbet edip farkı yaşadıkları yerlerdi.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-lİk/ En çok kullanılan isimden isim yapma eklerinden bir tanesi. Yer adları, alet adları, topluluk adları, soyut adlar ve sıfatlar kurar: çimen+lik, göz+lük, söz+lük, taş+lık, vb. Örnekler: - Ama alışılagelmiş konukseverlik kavramında büyük değişiklikler vardı. - Beklenilenin tersine, Fernanda ona ne sitem etti, ne de en ufak bir kırgınlık belirtisi gösterdi... - Bu sırada Deveci Halil'in deve dizisi, caminin arkasındaki karanlık sokağa girmekteydi. - Aşağılık duygusu, karşı konulmaz bir şekilde, tam bir gurur duygusuna dönüşmüştür... - İşte şimdi, aynı manzarayı Orta Anadolu'nun bu taşlık tepesinden görüyorum. - Gözlük alttan ve üstten görüş olanağı sağlayarak dış dünyayla bağlantıyı koparmıyor. - Bundan sonra da bu güzellik sürmeli ve biz buna katkı yapmaya hazırız.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-mАn/ Genellikle mübalağa ve kökle ilişki isimleri kurar: koca+man, kara+man, ak+man, köle+men, küçü+men (<küçük+men), şiş+man (<şiş+men), vb. Örnekler: - Sabah güneşlenme yeri olan iskelelerin üzerine atılmış renkli, kocaman yastıklarda eğlencenin yerini rehavet almaya başlamıştı. - Çocukların hareketten uzaklaşıp daha durağan bir yaşama geçiş yapmaları, çevresel faktörlerin etkisiyle yanlış beslenme alışkanlıkları hızla ilerleyen bir şişman nesil tehlikesi doğuruyor.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-msİ/ Kökle benzerlik ve ilişki isimleri yapar: ağac+(ı)msı, ekşi+msi, yeşil+(i)msi, mavi+msi, vb. Örnekler: - Yeşilimsi bir aydınlığın düştüğü avluda beton zeminin bir kenarında bakır bir musluk parlıyordu. - İşte buralarda, karşılarına kimisi kızarmış pembemsi beyaz çilekler çıkıyordu. - Bir keresinde gemileri kazaya uğramış, Japon denizinde iki hafta sal üzerinde kalmışlar, güneş çarpmasından ölen ve güneşte pişen etleri biraz kekremsi, biraz tatlımsı olan arkadaşlarını yiyerek sağ kalmışlardı. - Sanki bir ağız gibi koltuk altı aralandı ve Lulu, saça benzeyen kıvırcık tüyler altında, biraz kırışık, morumsu bir et gördü. - 24 saat içinde sarıdan, mavimsi bir beyaza dönüşerek solup gider o çiçek... - Ocağın üzerinden sarkan kızılımsı kıllı cılız kol, soğuk ve sarımtıraktı.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-mtırak/ Görevi, bir önceki ek (/-msİ/) gibidir, ancak bu ek çoğunlukla renk isimlerinde kullanılır, daha doğrusu yaklaşık renk isimleri kurar. Tek varyantlı bir ektir. Benzerlik, “gibi” anlamında ilişki bildiren isimler kurar: acı+mtırak, sarı+mtırak, yeşil+(i)mtırak, vb. Örnekler: - Sanki oraya ne kulaklarından, ne de kırmızımtırak ve donuk küçük Çinli gözlerinden bir şey girebilirdi... - Kuru ve sarımtırak topağı oğlanın burnuna dayayarak; Neye benzettin bunu? diye sordu. - En büyük acımtırak şefkati de dudaklarını şişirten kadınlara duyuyorum niyeyse.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-n/ Kökle alakalı olan isimler kurar. Bu yeni kurulan isimler durum veya zaman bildirirler: değin (<dek+(i)n), ilişki+n, kış+(ı)n, örneğin (<örnek+(i)n), uz+(u)n, yaz+(ı)n, vb. Örnekler: - Ayaklarına kadar inen uzun yeşil bir gömleği vardı... - Mahalle çocukları yazın burada futbol oynar. - Gene de onu yolculuğa kışın çıkmaması konusunda ikna edin.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-ncİ/ Asıl sayılardan, sıra sayıları yapar: bir+(i)nci, altı+ncı, yüz+(ü)ncü, vb. Örnekler: - Durum, yine birinci savaştan önceki aylarda olduğu gibi gerginleşti. - Altıncı pazar, genç adam elinde sarı bir gülle göründü. - Onuncu sabundan sonra Güllü dışardan seslendi. - Çalışmalar sırasında ister istemez birkaç mezar bozuluyor ve bu vesileyle, dördüncü sırada, 11 numarada bir mezar bulunuyor.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-rAk/ Eskiden “daha” anlamında kıyaslama ekiydi, ancak bugün neredeyse hiç kullanılmaz: ufa+rak (<ufak+rak), küçü+rek (<küçük+rek), aşağı+rak. Örnekler: - Gelgelelim, bizim ufarak sarı oğlan, daha bir yüreklenmişti şimdi. - Ayşe ninenin tarifi üzerine Kerime'yle Raviye küçürek bir sofra çıkarıp gül dibine yerleştirdiler.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-sal/ Yeni kurulan isim bir ilişki ifade eder: beden+sel, ruh+sal, yapı+sal, vb. Dahası, sadece bir yer adı yapar: kum+sal. Örnekler: - Şu yürüyüş vardı ya şu yürüyüş, çocukların gözünde öylesine önemli ve kutsal bir işti ki, dünyanın en aylak adamı gelse bozamazdı bu kutsallığı. - Bu toplumsal girişim ruhu, mıknatısların, gökbilim hesaplarının, cisimleri değiştirme düşlerinin ve dünyanın harikalarını keşfetme dürtüsünün karşısında çok geçmeden sönüverdi. - Bir yandan çocukluğu, akıl yetersizliğiyle bir tuttuğu, öte yandan da aklı hep kendi saçmasapan düşsel kurgularında olduğu için çocuklarla ilgilenmezdi. - Derin derin soluyarak dolaşıyor, eşyaların arasında gezindiği halde, içgüdüsel bir yön sezgisi varmış gibi hiçbir yere değmeden yürüyordu. - Denizle gök arasındaki engin boşlukta, denize uzanan kumsal burunun eğimli kıyılarına birbiri arkasına tırmanan dalgaların neşeli şıpırtısı yayılıyordu.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-sİl/ Sadece bir benzerlik kelimesi yapar: yok+sul. Örneğin: - Zavallı yoksul öğrenciye o kadar çirkin görünen Paris de, şimdi yavaş yavaş onun hoşuna gitmeye başlıyor; gerçekten de hayatı güzelleşiyor.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-sİ/ Sadece birkaç örnekte rastlanır. Benzerlik isimleri yapar: çocuk+su, gümüş+sü, vb. Örnekler: - Adam kadını çirkin buldu; yargıcın bu saçları kabarık, esmer, zayıf ve çocuksu kadını karısına yeğlemesine şaşırarak biraz durakladı. - Güneş pencereye vurup da içeri giremeden odayı gümüşsü bir aydınlığa boğdu mu, hepsi birden gözlerini açar...
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-sİz/ Bu ek, /-lİ/ ekinin olumsuzudur. Elde edilen yeni isimler, aslında sıfatlardır: ana-sız, baba+sız, dil+siz, görgü+süz, taş+sız, vb. Örnekler: - Onu bir arabaya koyup göndermek istediler, ama sessiz gecede hiçbir tekerlek sesi duyulmuyordu. - Alışkanlıklardan kopmak için felaketleri bahane etmeyi yersiz bulurdu. - Kuşkusuz bir neden, gizli bir amaçları olmalıydı. - Mezarın başında dikilirken siyah kostümünüzün ütüsüz, ayakkabılarınızın boyasız olmasına katlanabilir misiniz?
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-t/ Eşitlik, dengelik isimleri yapar: eş+(i)t, yaş+(ı)t, vb. Örnekler: - Aslında çok önceden, yaşıt olduğu meslektaşı Ahmet Necdet Sezer'le birlikte emekli olmayı bekliyordu. - İki ortağın eşit payla yer aldığı şirkete müdür olarak Aykut Gürel seçildi.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-tİ/ Sadece ses yansımalarında kullanılır: cıvıl+tı, gümbür+tü, parıl+tı, şangır+tı, şırıl+tı, vb. Örnekler: - Hiçbir yere bir parça ışık sızmıyor, bir parıltı yansımıyor... - Bahçe musluğu şırıltı ile akmaya başladı. - Her sokakta başka bir cıvıltı var ama sanki bütün sesler pazarları Porta Portese'deki bitpazarında kesişiyor... - Derken, bir gümbürtü daha duydular: Gök gürlemişti. - Kadın kalkıp mutfağa geçmiş ve bir şangırtı kopmuş.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-z/ Asıl sayılardan benzerlik anlamında topluluk isimleri yapar. Çoklukta olmadığı için “bir” sayısıyla ve “z” ile biten sayılarla kullanılmaz: iki+z, üç+(ü)z, dörd+(ü)z, beş+(i)z, altı+z, yedi+z. Tahminen, „ikiz“ kelimesinden kaynaklanmaktadır. Örnekler: - Yine eskisi gibi ikiz kardeşine benzemeye başladı. - Reidfort, 2006'nın sonlarına doğru ise ikinci kez doğum yaparak üçüz erkek bebeklerin sahibi oldu. - İkiz Festivali'nde, ABD ile birlikte Avustralya, İngiltere ve Japonya gibi çok sayıda ülkeden 3 bin 500 ikiz, üçüz ve dördüz bir araya geldi. - Аşılama yöntemiyle yedizlere hamile kaldığında, doktorların tüm uyarılarına rağmen "hepsini birlikte doğurmaya" karar verdi. Bunun yanısıra, aynı ek benzerlik, ilişki görevinde de bulunabilir: boyn+(u)z (<boyun+(u)z), top+(u)z. Aslında bu iki ekin kökeni tamamen farklıdır ve birbirleriyle hiç alakaları yoktur. Diğer sözlerle, bu iki ekin sadece aynı ses yapısı vardır. Örnekler: - Tom topuz gibiydi, ama yağlıydı da. - Kulağı aşan boynuz da ortaya böyle bir görüntü çıkarttı.
1.a. İSİMDEN İSİM YAPAN EKLER /-şİn/ (yuvarlak varyantlar hariç) Renklerde yakınlık, benzerlik yapar: ak+şın, gök+şin, kara+şın, mavi+şin, sarı+şın, vb. Örnekler: - Kuyunun dört bir tarafından, düz, uzun, küçük toprak kanallar, serin ve berrak suyu sarışın marul tarlalarına doğru götürür. - Mavişin olduğunu yeni gördüm.
BUGÜNLÜK BU KADAR.