Atatürk’ün geometriye verdiği önem

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
3/A SINIFI.
Advertisements

ÇOKGENLER.
ÇOKGENLER.
1 . ÜNİTE : GEOMETRİK ŞEKİLLER
DÖRTGENLER.
Simetri ekseni (doğrusu)
AÇIKLAMA HAZIRLAYAN.
ÇOKGENLER.
ÇEMBER VE DAİRE.
PRİZMATİK YÜZEYLER Düzlemsel bir çokgene dayanan ve bu çokgenin düzlemini tek noktada kesen sabit bir doğruya paralel olarak kayan bir doğrunun oluşturduğu.
ATATÜRK VE MATEMATİK Günümüzün bilim ve teknolojisinin bel kemiği olan matematik, kendine özgü doğulara, yanlışlara ve dile sahiptir.
Kazanımlar : Geometrik Cisimler
KONU: DÜZGÜN ÇOKGENLER ALT ÖĞRENME ALANI: GEOMETRİ SINIF DÜZEYİ:
ÇOKGENLER.
ÜÇGENLER.
ATATÜRK’ÜN MATEMATİK ALANINDA YAPTIĞI ÇALIŞMALAR
Çokgenler ve açıları.
Atatürk’ün Geometri Kitabı
GEOMETRİK CİSİMLERDE DÖNME HAREKETİ
GEOMETRİ.
GEOMETRİK ŞEKİLLER.
ÇEMBERDE AÇILAR SİTELER ÖĞRENCİ YURDU KÜTAHYA EĞİTİM KOMİSYONU.
Yamuğun Özellikleri.
ÇOKGENLER.
Atatürk’ün geometriye verdiği önem
ÇOKGENLERİ SINIFLANDIRALIM
KATI CİSİMLERİN ALAN VE HACİMLERİ
GEOMETRİ.
MATEMATİK ALANINDA YAPTIĞI ÇALIŞMALAR
Atatürk’ün geometrİye verdİğİ önem
Matematik Geometrik Şekiller.
GEOMETRİK ŞEKİLLER.
ÇEMBER ve DAİRE.
Düzlemsel Şekillerin Alanları Dairenin Çevresi ve Alanı
DÜZGÜN ÇOKGENLER ve ÖZELLİKLERİ
GEOMETRİ.
ATATÜRK VE MATEMATİK.
Çokgenler.
GEOMETRİ.
Pİramİtler.
DİKDÖRTGEN-KARE KONU ANLATIMI VE SORU ÇÖZÜMLERİ
ÇEMBER VE DAİRE.
PİRAMİT, KONİ VE KÜRE Bu slayt 8.sınıf düzeyindeki öğrencilere, matematik dersi ünite 4 konusu anlatımı için düzenlenmiştir.
ÇOKGENLER.
HAZIRLAYAN:Mesut ACAR NO:
PRİZMALAR.
RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ
GEOMETRİ ÖZEL DÖRTGENLER.
ÇOKGENLER VE DÖRTGENLER
ÇEMBER, DAİRE VE SİLİNDİR
ÜÇGEN VE DÖRTGENLER.
KAZANIM:8. sınıf 3. üniteye uygun olarak hazırlanmıştır.
Geometrik cisimler Semboller: cm2, m2 Emine çil
DÖRTGENLER.
GEOMETRİK CİSİMLER.
ÇOKGENLER.
DİK PRİZMALARIN ALAN ve HACİMLERİ
Atatürk’ün Geometri Kitabı
KARE DİKDÖRTGEN VE ÜÇGEN
KARŞIMDA KARE DİKDÖRTGEN VE ÜÇGEN
PRİZMALAR VE PİRAMİTLER
ÜÇGENLER VE DÖRTGENLER 1 . ÜÇGENLER 2 . DÖRTGENLER.
ÜÇGENDE AÇILAR.
DÖRTGENLER-ÇOKGENLER
ALAN HESAPLAMALARI Doğru Parçası Milyonlarca Noktanın Birleşmesi ile oluşmuştur. … Şeklin Çevresini Ölçmek için uzunlukları.
ÇOKGENLER YAMUK KARE PARALELKENAR.
ATATÜRK’ÜN MATEMATİK ALANINDA YAPTIĞI ÇALIŞMALAR.
Günümüzün bilim ve teknolojisinin bel kemiği olan matematik, kendine özgü doğulara, yanlışlara ve dile sahiptir. ATATÜRK VE MATEMATİK.
İLKER ALPÇETİN FL 11-A 68.  Alt ve üst tabanları daire olan dik silindire dik dairesel silindir denir.  Silindirin altında ve üstünde oluşan kesitlere.
KATI(GEOMETR İ K) C İ S İ MLER MATEMATİK PROJE SLAYTI M.AŞKIN ERDOĞAN
Sunum transkripti:

Atatürk’ün geometriye verdiği önem Oktay Güngör

Atatürk’ün geometriye verdiği önem Atatürk Selanik Askeri Rüşdiyesinde iken Matematik dersindeki başarısı ile öğretmeni Yüzbaşı Mustafa Efendi'nin gözüne girmiş ve bunun sonucu olarak isminin sonuna” Kemal “ismi eklenmiştir. Atatürk askeri öğrenimi süresince matematikle sistemli bir şekilde ilgilenmiştir.

Atatürk’ün geometriye verdiği önem O'nun 1904 yılında Harp Akademisi'ni bitirdikten sonra ve ölümünden 1,5 yıl öncesine kadar bu ilginin ne ölçüde devam ettiğini bilmiyoruz. Ancak birazdan bahsedeceğim iki olay O'nun matematik dehasını gözler önüne serecektir. Bunların birincisi “geometri” kitabı yazmış olması, ikincisi ise Sivas'da bizzat geometri dersi anlatmasıdır. Bu kitap, ilk kez 1937 yılında, Geometri öğretenlere ve bu konuda bilgi isteyenlere kılavuz olarak Kültür Bakanlığınca yayınlanmıştır. Atatürk bu eserde günümüzde kullandığımız terimleri türetmiştir.

Atatürk’ün geometri alaninda yaptiği çalişmalar Türk Dil Kurumu başuzmanı olan ve kendisine Mustafa Kemal tarafından Dilaçar soyadı verilen Agop Dilaçar a göre; Geometri kitabını Atatürk, ölümünden bir buçuk yıl kadar önce, 1936 - 1937 yılı kış aylarında Dolmabahçe sarayında kendi elleriyle yazmıştır. Askerlik ocağından gelen Atatürk aynı anda büyük bir eğitimci de olup yurdun kültür sorunlarıyla da fazlasıyla ilgilenmiştir.

Türk Dil Kurumu başuzmanı olan ve kendisine Mustafa Kemal tarafından Dilaçar soyadı verilen Agop Dilaçar a göre; Geometri kitabını Atatürk, ölümünden bir buçuk yıl kadar önce, 1936 - 1937 yılı kış aylarında Dolmabahçe sarayında kendi elleriyle yazmıştır. Askerlik ocağından gelen Atatürk aynı anda büyük bir eğitimci de olup yurdun kültür sorunlarıyla da fazlasıyla ilgilenmiştir. Tarih boyunca yabancı ülkelerde büyük sanını kazanan asker devlet başkanları, uluslarına eğitim alanında da önderlik etmişler, kendi kalemleriyle eğitici yapıtlar meydana getirmişlerdir. İngilizlerin büyük Alfredi(Alfred the Great, 849-899) ve Almanların büyük Friedrichi(Freidrich der Grosse, 1712-1786) bu gerçeğin iki büyük kanıtıdır.

Geometri kitabının kapağında önemle belirtildiği üzere, Atatürk ün bu yapıtı, geometri öğretenlerle, bu konuda kitap yazacaklara kılavuz olarak Kültür Bakanlığınca neşredilmiştir. Kapakta yazar adı yoktur, fakat yazının ruhu ve tutumu, onun Atatürk ün elinden çıkmış olduğunu apaçık gösterir. Geometri, eski terimle Hendese, eğitim sistemimizde önemli bir yer tuttuğu halde, terimleri çok ağdalı ve çapraşıktı. Arapça ve Farsça okul programından kaldırılmış, fakat Arapça üzerine kurulmuş olan terimler kalmıştı.

Örneğin, müselles-i mütesaviyül adlayı hangi öğrenci anlayabilirdi ki Örneğin, müselles-i mütesaviyül adlayı hangi öğrenci anlayabilirdi ki. Atatürk, öğrencinin anlayış yolundaki tıkanıklığı açmak için bu terimi eşkenar üçgene çevirdi. İşte bu 44 sayfalık küçük kitapta boyut, uzay, yüzey, düzey, çap, yarıçap, kesek, kesit, yay, çember, teğet, açı, açıortay, içters açı, dışters açı, taban, eğik, kırık, çekül, yatay, düşey, dikey, yöndeş, konum, üçgen, dörtgen, beşgen, köşegen, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar, yanal, yamuk, artı, eksi, çarpı, bölü, eşit, toplam, oran, orantı, türev, alan, varsayı, gerekçe gibi terimler hep bu amaçla Atatürk tarafından türetilip daha sonra da Türkçeye yerleşmişlerdir.sd

Atatürk eleştirileri daima memnunlukla karşılamış ve ortaya koyduğu yeni sözcük ve terimlere bir deneme hakkı tanıdığını belirtmiştir. Amacı daima daha uyguna doğru ilerlemek olmuş, önerilen değişiklikleri akla uygun görünce hemen benimsemiştir. Atatürk ün ortaya koyduğu terimlerden birkaçı bugün kullanılıştan çıkmış, yerlerini daha uygunlarına bırakmışlardır. Tümey açı yerine tümler açı, bütey açı yerine bütünler açı bunlara örnektir. Mustafa Kemal ilke insanı olduğu için bunları hoş görmüş, hatta sevinmiştir de. Yeter ki ortaya koyduğu ilkeler sarsılmasın ve yine zaviyetan-ı mütekabiletan-ı dahiletan ( = içters açılar) gibi terimlere dönülmesin. Şimdi bu kitaptan bazı alıntılar yapalım:

GEOMETRİ: Çizgilerin, yüzeylerin ve hacimlerin belli bir ölçü ile genliklerini ölçmeyi öğreten bir ilimdir. ÇEMBER: 1- Çember, düzey üzerinde öyle kapalı bir eğridir ki üzerindeki her nokta, onun içinde bulunan ve merkez denilen bir noktadan aynı uzaklıktadır. 2- Çemberin kapadığı düzeye daire denir. Çember yerine birçok defalar daire dendiği de olur. 3- Yay çemberin herhangi bir parçasıdır.

4- Çember, 360 eşit parçaya ayrılır. Bunlardan her birine derece denir 4- Çember, 360 eşit parçaya ayrılır. Bunlardan her birine derece denir. Her derece dahi 60 eşit parçaya ayrılır. Bunlardan her birine dakka denir. Dakka da 60 eşit parçaya ayrılır. Bunların her birine saniye denir. Dereceyi göstermek için, dereceyi bildiren rakamın sağ üstüne küçük bir sıfır konur. Dakka, rakamının sağ üstüne, sağdan sola eğik küçük bir çizgi ile ve saniye de, böyle yan yana konmuş iki çizgi ile gösterilir. Misal: 54 derece, 45 dakika, 18 saniye şöyle yazılır: 54o 45 18 Çember ve dayire ile ilgili çizgiler şunlardır:

Çap, dayirenin merkezinden geçerek çemberin iki noktasına ulaşan bir doğru çizgidir. Yarıçap, merkezi, çemberin bir noktasına bağlıyan bir doğru çizgidir. Yay, çemberin herhangi bir parçasıdır. Kiriş, yayın uçlarını birleştiren doğru çizgidir. Ok, yayın ortasını, kirişin ortasına bağlıyan bir doğru çizgidir. Kesek, daireyi herhangi iki parçaya ayıran bir doğru çizgidir. Değme, bir çizginin çemberin herhangi bir noktasına değmesine denir. O noktaya değme noktası, değen çizgiye de teğet denir.

POLİGONLAR: Bol, yani birçok kenarlarla çitlenmiş olan bir düzey parçasına Poligon denir. Üçgen, üç kenarlı bir poligondur. Dörtgen, dört kenarlı bir poligondur. Beşgen, beş kenarlı bir poligondur. Altıgen, altı kenarlı bir poligondur v.b. Bir poligonun çevresi, onu çevreleyen kırık çizgidir. Dayirenin çevresi çemberdir.

Bir poligonun köşegeni, o poligonun yan yana olmayan köşelerini birleştiren doğru çizgilerdir. Yüzey: İki boyutlu olarak, yayıldığı, genişlediği düşünülen bir uzamdır. Bu boyutlar uzunluk ve genişliktir. Bir yüzey değerini ölçmek için, o yüzey, birim olmak üzere seçilmiş bir yüzeyle oranlanır. Yüzey birimi, genel olarak, metrekaredir. Metrekare, her kenarı bir metre olan karedir. Dikey dörtgen: Dikey dörtgenin alanı tabanı ile yüksekliğinin çarpımına eşittir. Misal: Tabanı 6 metre ve yüksekliği 3 metre olan bir dikey dörtgen düşünelim. Onun tabanı olan 6 metreyi, yüksekliği olan 3 metre ile çarparsak elde edeceğimiz 18 metrekare, bu dikey dörtgenin alanı olur.

Paralelkenar: Paralelkenarın alanı, tabanı ile yüksekliğinin çarpımına eşittir. Misal: Tabanı 24 metre ve yüksekliği 16 metre olan bir paralelkenar düşünelim. 24 ile 16nın çarpımı olan 384 metrekare, bu paralelkenarın alanıdır. Kare: Karenin alanı, bir kenarının kendisi ile olan çarpımına eşittir. Misal: Kenarı 4 metre olan bir kare düşünelim. 4ü 4le çarparız. Elde edeceğimiz 16 metrekare, bu karenin alanı olur. Eşkenar dörtgen: Eşkenar dörtgenin alanı, onun iki köşegeninin çarpımının yarısına eşittir. Misal: Köşegenleri 6 metre ve 10 metre uzunluğunda olan bir eşkenar dörtgende 10un 6 ile çarpımı olan 60ın yarısı alınırsa elde edilen 30 metrekare bu eşkenar dörtgenin alanı olur. Üçgen: Bir üçgenin alanı tabanı ile yarı yüksekliğinin çarpımına eşittir. hut ta bir üçgenin alanı yüksekliği ile yarı tabanının çarpımına eşittir. Misal: Tabanı 14 metre ve yüksekliği 6 metre olan bir üçgen düşünelim.

Tabanını yüksekliğinin yarısı ile çarparız ve şunu elde ederiz: 14 Tabanını yüksekliğinin yarısı ile çarparız ve şunu elde ederiz: 14*3 = 42 metrekare Yüksekliğini, tabanının yarısı ile çarparız ve şunu elde ederiz: 6*7 = 42 metrekare Yamuk: Bir yamuğun alanı, iki taban toplamının yarısı ile yüksekliğinin çarpımına eşittir. Misal: Yüksekliği 7 metre ve tabanları 10 ve 16 metre olan bir yamuk düşünelim: İki taban toplamının yarısı şuna eşittir. (16+10)/2 = 13. Yamuğun alanı da 13*7 = 91 metrekaredir. Herhangi bir poligon: Herhangi bir poligonun alanı, birçok yollarla elde edilir. yol: Poligon üçgenlere parçalanır, her üçgenin alanı ayrı araştırılır ve bu alanların toplamı bulunur. yol: Poligon dik üçgenlere ve dik yamuklara parçalanır. Bunun için, poligonun iki uzak köşesini birleştiririz ve diğer köşelerden bu doğru çizgi üzerine dikeyler çizeriz. Ortaya çıkacak dik üçgenler vedik yamukların alanlarını buluruz ve bunların toplamını hesaplarız. Düzgün Poligon: Bir düzgün poligonun alanı, iç teğet çemberinin yarıçapının yarısı ile çevresinin çarpımına eşittir. Misal: Kenarları 7 metre ve iç teğet çemberinin yarıçapı 6 metre olan düzgün bir altıgeni göz önüne alalım. Çevresi 7*6 = 42 metredir. Çevresi ile iç teğet çemberinin yarıçapının yarısının çarpımı 42*(6/2) = 42*3 = 126dır. Bu düzgün altıgenin alanı 126 metrekaredir.

Atatürk’ün Geometri kitabI Bilimsel terimlerin Türkçeleştirilmesinde karşımıza çıkan ilk adım yine, Atatürk’ün 1936-37 kış aylarında kendisinin yazdığı ve geometri öğretiminde yol gösterici olarak tasarlanan 44 sayfalık bir geometri kitabı. Kitap, 1937’de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yazar adı konmadan yayınlanmış, 1971 yılında da ikinci bir baskısı Türk Dil Kurumu tarafından çıkarılmış. Kitapta yer alan, günümüzde de kullanılmakta olan pek çok terim, Atatürk tarafından türetilmiş. Atatürk’ün türettiği sözcükler ile daha önce kullanılan Osmanlıca sözcükler karşılaştırıldığında yapılan işin önemi ortaya çıkıyor. Tablodan da görülebileceği gibi bugün kullandığımız matematik terimlerinin hemen hemen tamamı Atatürk tarafından türetilmiş, başka bir ifadeyle bu sözcüklerin büyük çoğunluğu tutmuş. Atatürk’ün önerdiklerinden sadece “varsayı, pürüzma, dikey üçgen, dikey açı, tümey açı, imsiy, ökül, yüre” terimleri yerine, bugün sırasıyla “varsayım, prizma, dik üçgen, dik açı, tümler açı, benzerlik, tüm/bütün, küre” terimleri kullanılıyor.