BUĞDAYDAN EKMEĞE MADDENİN DEĞİŞİMİ
Ben bir buğday tanesiyim Ben bir buğday tanesiyim. Sahibim beni bir çuvalın içinde aylardır bekletiyor. Of!... Çok sıkıldım. Üstelik burada ışıkta yok. Ne zaman dışarı çıkarım bilmiyorum. Herhalde sahibimin bir bildiği vardır.
Uzunca bir bekleyişten sonra bir elin, çuvalı uzunca kavradığını ve sırtına alarak kavradığını hissettim. Of!... nihayet gün yüzü görecektim. Mutluluktan uçuyorum.
Bir at arabasının tıkırtısıyla yola çıktığını anladım Bir at arabasının tıkırtısıyla yola çıktığını anladım. Bir süre sonra araba durdu. Bulunduğum çuvalın arabadan alınıp, yumuşak bir toprağın üstüne konulduğumu hissettim. Ne oluyordu? Nereye gelmiştik? Çuvalın ağzının açılmasıyla bulunduğum yere ışık doldu.
Aman. Ne kadarda özlemişim gün ışığını Aman! Ne kadarda özlemişim gün ışığını. Şöyle bir etrafıma baktım bir tarlanın kenarındayım. Sahibim tarlayı sürmüştü. Toprak mis gibi kokuyordu. Biraz sonra sahibim kucağında bir torbadaydım.
Havaya savrulduğumu fark ettim Havaya savrulduğumu fark ettim. Havada bir kavis çizdikten sonra toprağa düştüm. Meraktan çatlıyordum. Bir süre sonra üzerim toprakla örtüldü ve ben bu deha tek başıma yine karanlıklar içindeydim.
Son hatırladığım derin bir uykuya daldığımdı Son hatırladığım derin bir uykuya daldığımdı. Toprağın üstünde ve ışıklı bir dünyadaydım. Bende çok büyük değişiklikler vardı. Büyümüştüm. Yapraklarım vardı artık.
Tepemde bir başak olmuştu Tepemde bir başak olmuştu. İçinde bir çok buğdayın bulunduğu bir başak… Bir süre sonra sıcaklar nedeniyle kurudum. Bir gün üzerimden büyük gürültülerle koca bir makine geçti. Beni parçaladı; Başağımdaki buğdaylar bir çuvalın içine dolduruldu.
Daha sonra kendimi bir değirmende buldum. Beni un haline getirdiler Daha sonra kendimi bir değirmende buldum. Beni un haline getirdiler. Son yolculuğum bir fırına olmuştu. Şimdi bir sofrada Ali’nin midesine inmek üzeriyim.