Muharrem EROĞLU Psikolojik Danışman
Davranış ç ı terapilerden bahsedildiğinde ilk akla gelen isimler meşhur Rus Fizyologu Ivan Pavlov ve ABD ’ li psikolog Edward Thorndike ’ dir. Her iki araştırıcı da öğrenme fizyolojisi ve psikolojisi üzerine çalışmışlar; Pavlov’ un klasik şartlandırması ile Thorndike’nin operant şartlandırması bizlere çok şey öğretmiştir. Temel amaçları öğrenme yolu ile bir takım olumsuz davranışları düzeltmeye çalışmışlardır.
Ö ğrenme ile ilgili bir ç ok konuyu a ç ıklığa kavuşturmalarına rağmen, sadece etki tepki prensibi ç er ç evesinde insan davranışlarını anlamak m ü mk ü n değildir. İnsan daha karmaşık, kompleks ve holistik bir ruh d ü nyasına sahiptir. Davranış ç ılara g ö re kişi bir takım olumsuz davranışlar elde etmişse, bunların tamamını ö ğrenme yoluyla elde etmiştir.
Ö ğrenmelerimiz bireysel tecr ü belerimiz ile başlar, aile i ç inde devam eder ve sonu ç ta toplumdaki bir ç ok grup tarafından belirlenir. Davranış ç ı terapileri biz de hipno terapide ç ok sık kullanmaktayız. Ö zellikle fobik davranışlarda ve cinsel problemlerde kullanmaktayız. Davranışın hem d ü ş ü nce aşamasındaki abartıları veya problemleri hem de davranışı oluşturan diğer öğelerin (Sonu ç, pekiştirmeler) oluşumuna m ü dahale edilebilmektedir.
Davranış ç ı Tedaviler 1. Davranış ç ı tedaviler, bireyin kendisinin farkında olduğu ve başkaları tarafından g ö zlenebilir davranışlarıyla ilgilenir. Bilin ç dışı d ü rt ü ler, kişilik ö zellikleri gibi hipotetik s ü re ç lerin davranış ç ı tedavilerdeki yeri ö nemsizdir. 2. Davranış ç ı tedavilerde bilimsel bir yaklaşım izlenir. Tedavinin ama ç ları ve y ö ntemi ö nceden belirlenmiştir. Tedavinin etkinliği ve sonu ç ları objektif olarak değerlendirilebilir. 3. Davranış ç ı tedaviler şimdiki zamana odaklanır. Tedavi alan kişinin g ü ncel sorunları ve bunları etkileyen fakt ö rler ü zerinde durulur. Bu y ö n ü yle diğer tedavilerden olduk ç a farklıdır. 4. Tedavi sırasında,davranışı s ü rd ü ren fakt ö rlerle ilgili s ü rekli bir ö l ç meye değerlendirme yer alır. B ö ylelikle tedavi s ü reci i ç inde ve sonucunda ortaya ç ıkan davranışsal değişimler değerlendirilebilir.
5. Davranış ç ı tedavilerin eğitici bir y ö n ü vardır. Tedavi alan kişi, tedavi boyunca davranış değişikliklerinin ne şekilde ortaya ç ıktığının farkındadır. Bir ö ğrenme s ü reci yaşar ve yeni beceriler kazanır. Dolayısıyla, ileride karşılaşacağı sorunlarla baş etmede bu becerilerini tekrar kullanabilir. 6. Davranış ç ı tedaviler, ç oğunlukla tedavi alan kişinin g ü nl ü k yaşamında ve özellikle sorunun yer aldığı ortamda uygulanır. Bu ö zelliği nedeniyle, tedavi alan kişi ö ğrendiklerini g ü nl ü k yaşam ortamlarında ç oğu zaman kendi başına uygulamak zorundadır. Dolayısıyla tedavi sorumluluğunun b ü y ü k bir b ö l ü m ü n ü tedaviyi alan kişi ü stlenir.
7. Davranış ç ı tedaviler eyleme y ö neliktir. Sorunların konuşulup tartışılmasından ç ok yeni davranışların eyleme d ö k ü lmesi ö nemlidir. 8. Davranış ç ı tedavilerde kullanılan y ö ntemler, tedavinin ama ç larına ve tedavi alan kişinin ihtiya ç larına g ö re se ç ilip d ü zenlenebilir ve gerektiğinde değiştirilebilir. 9. Çoğu zaman tedavinin başında terapist ve tedaviyi alacak olan kişi arasında bir anlaşma yapılır. Bu anlaşma sırasında, tedavinin amaçları, bu amaçlara ulaşmak için uygulanacak yöntemler ve tedavi alacak kişinin
Davranışçılara g ö re davranış değişmesine neden olan üç temel öğrenme s ü reci vardır. “ klasik koşullanma ” ” edimsel koşullanma ” “ g ö zlem yoluyla öğrenme”
Klasik koşullanma kuramına g ö re birey doğal olarak bir uyarıcı karsısında gösterdiği tepkiyi, tepkiye neden olan uyarıcıdan hemen ö nce gelen bir uyarıcıya da g ö stermeyi öğrenebilir. Ancak bu tip öğrenmeler genellikle rastlantısal olarak meydana gelmektedir. Bu nedenle eğitim programında uygulamak olduk ç a g üç t ü r.
Edimsel koşullanma kuramına g ö re ise, hayvan ve insan davranışlarını, davranışın sonucu belirler. Davranış olumlu sonu ç verirse (pekiştirilirse), davranışın tekrar ortaya çıkma olasılığı artar. Sonu ç olumsuzsa davranış tekrarlanmaz Bir davranışı hoşa giden bir uyarıcı takip ederse bu duruma olumlu pekiştirme, hoşa gitmeyen bir uyarıcı takip ederse olumsuz pekiştirme denir. Örneğin sınıfta genellikle ayakta dolasan bir ilk okul birinci sınıf örgencisine, oturup ders dinlediği zamanlar aferin denilir, yıldız verilirse örgencinin zamanla oturarak ders dinleme s ü resi arttırılabilir. Diğer bir deyişle pekiştirilen davranış öğrenilir. Bu nedenle öğretmenler örgencilerin olumlu davranışlarını pekiştirmelidir. Öğrencinin davranışının onaylanması, aferin denilmesi, iyi not alması birer pekistire ç tir.
G ö zlem Yoluyla Öğrenme Davranışçı yaklaşıma g ö re birey bazı durumlarda ç evresindeki kişilerin davranışlarını ve sonuçlarını g ö zler. Gözlediği davranışlardan sonucu olumlu olanları model olarak alırken, sonucu olumsuz olanları g ö stermez. Buna model alarak öğrenme (g ö zlem yoluyla öğrenme ) denir. Örneğin sınıfta doğru cevap veren arkadaşının y ü ksek not aldığını g ö ren örgenci sınıf i ç inde daha ç ok s ö z almaya ç abalayabilir bu da derse katilimi y ü kseltir. Fakat s ö z alıp azarlandığını g ö ren örgenci ise s ö z almama eğilimi g ö sterebilir. İnsanlar bu şekilde okulda, ailede arkadaşlarından ve kitle iletişim araçlarından pek ç ok davranış öğrenebilirler.
Klasik Koşullanma İle İlgili Bazı Kavram Ve S ü re ç ler 1.Genelleme: Sobada bir kez eli yanan ç ocuk, isi yayici ev aletlerinin t ü m ü nden korkabilir. 2.Ge ç iş (Transfer): Bisiklet kullanmayı bilen bir kimsenin motosiklet kullanmayı daha kolay öğrenmesi gibi (olumlu geçiş). İki parmak daktilo yazmayı öğrenmiş bir kişi, on parmak daktilo yazmayı öğrenmede ç ok b ü y ü k g üç l ü kler ç ekebilir (olumsuz geçiş). 3.Ayırt etme: Elektriğe çarpılmış bir kişinin çarpılma nedenini araştırması ve tellerin izolesiz olduğunu g ö rmesi sonucunda izoleli tel dışındaki tellere çıplak elle dokunmaması gibi. 4.Deneysel çö z ü lme (S ö nme): Deneysel çö z ü lme olayı, öğrenmede tekrarın baslı basına öğrenme şartı olmadığını, davranışların değişmesinde temel ihtiyaçların doyurulmasının ve ö d ü llendirilmesinin ö nemli bir rol oynadığını belirtmektedir.
Davranışçı Yaklaşımın Öğretim İlkeleri 1. Öğrenci öğrenme s ü recinde aktif olmalıdır. Öğrenci öğrenme s ü recinde ancak yaparak öğrenebilir. 2. Öğrenmede pekiştirme ö nemli bir yer tutar. Öğrencilerin olumlu davranışları öğretmen tarafından pekiştirilmelidir. 3. Öğrenmede tekrar, ö zellikle becerilerin kazanılmasında ve öğrenilenlerin kalıcılığının sağlanmasında ö nemli rol oynar. 4. Öğrenmede g ü d ü lenmenin ç ok ö nemli bir yeri vardır. Öğrencinin bir davranışı yapabilmesi i ç in o davranışı yapmaya istekli olması gerekir.