When while as soon as after before until

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
The Present Perfect Tense
Advertisements

Question TAGS Değil mi soruları.
SIMPLE PRESENT Geniş zaman.
FUTURE PERFECT TENSE.
Simple Present “Geniş zaman”.
SIMPLE PRESENT TENSE (GENİŞ ZAMAN)
CONDITIONALS (IF CLAUSES) Type -1
IF CLAUSES (ŞART CÜMLELERİ)
FUTURE TIME WILL/SHALL or BE GOING TO
SIMPLE PRESENT TENSE.
When / While.
THE SİMPLE PRESENT TESNSE
Şimdiki Zamanın hikayesi “-yordu”
UNIT FIFTEEN Health and Sports
Modals (Kipler) By Yunus Özüberk.
= DON’T need TO “gerek yok”
SÜMEYYE KARABOYUN İÖP-1
Soru sorma Geniş zaman “DO – DOES”
Yabancı Dil- II Bölüm - 3.
SIMPLE PRESENT TENSE.
EXPRESSING PURPOSE, CAUSE AND RESULT AND GIVING REASON
EXPRESSING OPINIONS ( fikirleri belirtme)
THE SIMPLE FUTURE TENSE
NOUN CLAUSES (İSİM CÜMLECİKLERİ).
Yaptıklarımız / yapmadıklarımız Pg
SORU CÜMLESİ (?) (QUESTIONS)
CONDITIONAL SENTENCES
FUTURE SIMPLE tense (wıll)
İNGİLİZCE EXPRESSING PURPOSE
HOW OFTEN (NE KADAR SIKLIKLA)
The Present Perfect Tense
Upturn in English 1st Week
PAST SIMPLE TENSE GEÇMİŞ ZAMAN.
ENGLİSH LESSON MY DAİLY ROUTİNE.
Expressing Daily Routines
© 2016 Future simple (will) © 2016 ingilizcebankasi.com.
Near future (be going to)
UNIT 1 after school Okuldan sonra.
First Conditional Sentences. LOOK AT THE EXAMPLES If the weather is fine, we’ll play tenis If I have enough money, I’ll buy the car If it rains, we’ll.
:Hazırlayan: BARIŞ AKYÜZ
Simple Present Tense Simple Present Tense (Basit Geniş Zaman)
SHOULD EXPLANATION   *Should öğüt ya da tavsiye bildirmektedir. Bir kişiye öğütte bulunurken kullanılmaktadır. Yapılmasının iyi olmayacağını söyleyebilmek.
IF CLAUSE TYPE 2 Conditionals.
8th grade english lesson friendship topic presentation. -8
When / While.
PRESENT PERFECT TENSE Yakın Geçmiş Zaman. WHERE DO WE USE PRESENT PERFECT TENSE ????
The Present Perfect Tense
W O R D A M G E U FOR N I T 1.
Who wants to start? Kim başlamak ister? 401.
FUTURE TENSE (WİLL).
SIMPLE PRESENT TENSE.
When is the film? (YAKLAŞIK CÜMLE)
SHOULD EXPLANATION   *Should öğüt ya da tavsiye bildirmektedir. Bir kişiye öğütte bulunurken kullanılmaktadır. Yapılmasının iyi olmayacağını söyleyebilmek.
PUANLAMA ÖNERİSİ *Öğrenciler iki gruba ayrılır. Her iki gruba da baştan 1000’er puan verilir. *Birinci grup yarışırken “GAME 1“ açılır. Öğrenciler her.
Future: I will/shall & I am going to. Structure: Subject+will/shall+verb(base form)+object.
tomorrow soon next week / year in five minutes/ in two hours later today I'll go to the market tomorrow. Don’t worry. He will be here soon. There.
DAILY ROUTINES (günlük rutinler). DAİLY ROUTINES Wake up. Wash our hands and face. Have breakfast. School outfit wear. Go to school. Lessons start. Lessons.
PRESENT CONTINUOUS TENSE
SİMPLE PAST TENSE Grup Üyeleri
CONDITIONALS TYPE
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
PRESENT CONTINUOUS TENSE
İNGİLİZCE START Örnek Ders Anlatımı Farklı Konulardan
CONDITIONALS TYPE
HAVE TO - MUST.
UNIT 6 Future Perfect.
İNGİLİZCE THE FUTURE TENSE ( BE GOING TO ). Be going to gelecek zamanda olan bazı olayları ifade etmek için kullandığımız bir yapıdır. İNGİLİZCE THE FUTURE.
Simple Present “Geniş zaman”.
Should / Shouldn’t Prepared by Salih Hoca.
SHOULD EXPLANATION   *Should öğüt ya da tavsiye bildirmektedir. Bir kişiye öğütte bulunurken kullanılmaktadır. Yapılmasının iyi olmayacağını söyleyebilmek.
Sunum transkripti:

When while as soon as after before until T i m e C O N J U N C T I O N S “Zaman bağlaçları” T i m e C O N J U N C T I O N S “Zaman bağlaçları”

T i m e C O N J U N C T I O N S “Zaman bağlaçları” “Bunlar fiilin ne zaman yapıldığını gösterir.” When : zaman while : -ken as soon as : yapar yapmaz after : sonra before : önce until : kadar

WHEN we revise our lesson notes, Revise (v) : gözden geçirmek, tekrar etmek Our lesson notes : ders notlarımız We revise our lesson notes. “Ders notlarımızı gözden geçiririz.” WHEN we revise our lesson notes, “Ders notlarımızı gözden geçirdiğimiz zaman,” “Ders notlarımızı gözden geçirdiğimizde,” We will learn better. “Daha iyi öğreneceğiz.” “Daha iyi öğreniriz.” WHEN we revise our lesson notes, we will learn better. “Ders notlarımızı gözden geçirdiğimizde, daha iyi öğreniriz.”

We read books. “Kitap(lar) okuruz.” WHEN we read books, “Kitap okuduğumuz zaman,” “Kitap okuduğumuzda,” We will learn new things. “Yeni şeyler öğreneceğiz.” “Yeni şeyler öğreniriz.” WHEN we read books, we will learn new things. “Kitap okuduğumuzda, yeni şeyler öğreniriz.”

He is shopping. “Alışveriş yapıyor.” shop (v): alışveriş yapmak He is shopping. “Alışveriş yapıyor.” WHILE he is shopping, “Alışveriş yaparken,” He spends a lot of money. “Çok para harcar.” WHILE he is shopping, he spends a lot of money. “Alışveriş yaparken, çok para harcar.”

I am listening to my teacher. “Öğretmenimi dinliyorum.” WHILE I am listening to my teacher, “Öğretmenimi dinlerken,” I will underline the important sentences. “Önemli cümlelerin altını çizeceğim.” “Önemli cümlelerin altını çizerim.” WHILE I am listening to my teacher, I will underline the important sentences.

My friends come. “Arkadaşlarım gelir.” BEFORE my friends come, “Arkadaşlarım gelmeden önce,” I will finish my project. “Projemi bitireceğim.” Before my friends come, I will finish my project. “Arkadaşlarım gelmeden önce, projemi bitireceğim.”

We start a new unit. “Yeni bir üniteye başlarız.” BEFORE we start a new unit, “Yeni bir üniteye başlamadan önce,” We will have a test. “Test olacağız.” Before we start a new unit, we will have a test. “Yeni bir üniteye başlamadan önce, test olacağız.”

My mother comes home. “Annem eve gelir.” AS SOON AS my mother comes home, “Annem eve gelir gelmez,” I will kiss her. “Onu öpeceğim.” “Onu öperim.” As soon as my mother comes home, I will kiss her. “Annem eve gelir gelmez, onu öpeceğim.”

The rain stops. “Yağmur durur.” AS SOON AS the rain stops, “Yağmur durur durmaz,” We will go out. “Dışarıya çıkacağız.” “Dışarı çıkarız.” As soon as the rain stops, we will go out. “Yağmur durur durmaz, dışarıya çıkacağız.”

She comes here. “O buraya gelir.” UNTIL she comes, “O buraya gelinceye kadar,” I will not go anywhere. “Hiçbir yere gitmeyeceğim.” Hiçbir yere gitmem.” Until she comes, I will not go anywhere. “O buraya gelinceye kadar, hiçbir yere gitmeyeceğim.”

You learn this. “Bunu öğrenirsin.” UNTIL you learn this, “Bunu öğreninceye kadar,” They will pass Üsküdar. “Onlar Üsküdar’ı geçecekler.” “Onlar Üsküdar’ı geçerler.” Until you learn this, they will pass Üsküdar. “Sen bunu öğreninceye kadar, onlar Üsküdar’ı geçer.”

They get married. “Onlar evlenirler.” Get married (v): evlenmek They get married. “Onlar evlenirler.” AFTER they get married, “Onlar evlendikten sonra,” They will fly to the USA. “Amerika’ya uçacaklar.” After they get married, they will fly to the USA. “Onlar evlendikten sonra Amerika’ya uçacaklar.”

I have breakfast. “Kahvaltı yaparım.” AFTER I have breakfast, “Kahvaltı yaptıktan sonra,” I will go out. “Dışarı çıkacağım.” “Dışarı çıkarım.” After I have breakfast, I will go out. “Kahvaltı yaptıktan sonra, dışarı çıkacağım.”