1 Kelime Uygulama Sunumu - 68 Bu sunumdaki kelimeler… To forswear To forbid To forge To forgo To forget www.ingilizceniz.net.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Kelime Uygulama Sunumu - 20 Bu sunumdaki kelimeler… • To celebrate • Celebrity • Census • To charge (with) • To cite.
Advertisements

“Sen ne iş yapıyorsun?” Professions talebe U4  .
Kelime Uygulama Sunumu - 14 Bu sunumdaki kelimeler… • Barren • To behave • To believe • Belongings • Beloved.
To Be / Nationalities Ek fiil / Uyruklar
1 Kelime Uygulama Sunumu - 63 Bu sunumdaki kelimeler… To floor To flop To flout To flow To floodlight
Kelime Uygulama Sunumu - 48 Bu sunumdaki kelimeler… Docile To dominate To donate Dramatic Earthquake.
Kelime Uygulama Sunumu - 44 Bu sunumdaki kelimeler… To discuss Disease To dismiss To dispatch To display.
Kelime Uygulama Sunumu - 10 Bu sunumdaki kelimeler… To ascend To ask for To aspire To assemble To assess.
Kelime Uygulama Sunumu - 27 Bu sunumdaki kelimeler… To conflict To conform (to) To confront To confuse To conquer.
Kelime Uygulama Sunumu - 11 Bu sunumdaki kelimeler… To assign To assist To associate To assume To assure.
A young lady was waiting for her flight in the boarding room of a big airport. Büyük bir hava meydanının bekleme salonunda, genç bir bayan uçağına binmek.
Kelime Uygulama Sunumu - 21 Bu sunumdaki kelimeler… To clarify Clearance Closure To coincide (with) To collapse.
1 Kelime Uygulama Sunumu - 54 Bu sunumdaki kelimeler… To exist To fast To fascinate To fashion To fasten
Kelime Uygulama Sunumu - 13 Bu sunumdaki kelimeler… To avert To avoid Award Barely Bargain.
THE PRESENT PERFECT TENSE
THE PRESENT PERFECT TENSE
RELATIVE CLAUSES YASEMİN TURAN ( B ) ELT 1.
READING AND WRITING IN FOREIGN LANGUAGE
IF CLAUSES (ŞART CÜMLELERİ)
Kelime Uygulama Sunumu - 9 Bu sunumdaki kelimeler… To approach Appropriate To approve To arrange Artefact.
Must, have to “has to”, can
Kelime Uygulama Sunumu - 50 Bu sunumdaki kelimeler… To emphasize To employ To emulate To enable To enclose.
Kelime Uygulama Sunumu - 22 Bu sunumdaki kelimeler… Collapsible Colleague To collide (with) To commence To comment (on)
1 Kelime Uygulama Sunumu - 76 Bu sunumdaki kelimeler… Gesture To gift To gild To give To gibbet
UNIT FIFTEEN Health and Sports
Hareket halindeki insanlara ulaşın.Mobil Arama Ağı Reklamları Reach customers with Mobile Search Network.
SÜMEYYE KARABOYUN İÖP-1
On occasion: Zaman zaman, bazen Example: Police fighting cyber crime can find themselves battling not just the criminals but also, on occasion, the internet.
Dinleyenlerde derin izler bırakan İnsanın içini titreten Aynı zamanda Gençlere aktardığı yaşam felsefesi ile Düşündüren Orson Welles’in I know what.
Kelime Uygulama Sunumu - 16
NOUN CLAUSES (İSİM CÜMLECİKLERİ).
UNIT- 3 OUR NATURAL HERITAGE.
Keziban Şimşek
Kelime Uygulama Sunumu - 17 Bu sunumdaki kelimeler… To burn To calculate To call for Calm To captivate.
İNGİLİZCE-4.
PAST SIMPLE TENSE GEÇMİŞ ZAMAN.
Femore Jel Yorumlar femore jel yorumlar femore infiammato Das Autohaus is an established business but did not have any online presence until meeting with.
21/02/2016 A Place In My Heart Nana Mouskouri « Istanbul « (A Different Adaptation)
There was a man who was thinking of building an honourable structure that could last for milleniums and show the king’s power. So, he racked his brain.
Have to / has to ©2016 ingilizcebankasi.com.
PRESENT CONTINUOUS © 2016 ingilizcebankasi.com.
We just want to have the peace for our world Dünyamız için sadece barış istiyoruz.
Present Perfect Tense. Present Perfect şu fikri vurgular: Şu andan önce meydana gelmiş veya gelmemiş bir şeyi anlatırken kesin zamanın önemli olmadığı.
Good Effects of ADs Renault fluence and Sütaş Ads.
MUNZUR WATER Bu Proje AB Tarafından Finanse edilmektedir. This Project is funded by European Union. Responsibility for the information and views set out.
Must ©2016 ingilizcebankasi.com.
Türkçe İngilizce Mistik Şiirler Turkish English Mystical Poems Müzikli slâyt Slideshow with music İnsanlığın Amacı Goal of The Humanity Written By: Can.
Students social life and join the social clubs. BARIŞ KILIÇ - EGE DÖVENCİ IŞIK ÜNİVERSİTESİ
Simple Present Tense Simple Present Tense (Basit Geniş Zaman)
Translated By; Nilüfer Dursun
German shepherd dog. These dogs are said to be intelligent before they say.
David’s father has worked as a policeman ……………… he was 25. since for since.
Ac POWER ANALYSIS Part III..
Centre for Modern Languages and Human Sciences Dr. Fatkhiddin Mansurov
MY HOME Hello guys now tell you the house I'm living in.
T H E P A S S IV E V O I C E.
Future: I will/shall & I am going to. Structure: Subject+will/shall+verb(base form)+object.
tomorrow soon next week / year in five minutes/ in two hours later today I'll go to the market tomorrow. Don’t worry. He will be here soon. There.
CONDITIONALS TYPE
Döngüler ve Shift Register
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
“Differentiation for making a positive Difference!!!!”
DREAMHOUSE TY TLG DREAM HOUSE TY TLG DREAM……… YOU CAN TOUCH, IF YOU DREAM………
PRESENT CONTINUOUS. Present continuous (am/is/are + V-ing) I am (=’m) playing football today. He She It is (=’s) We You They are (=’re)
Chapter 4 - The effect of profit or loss on capital and double entry system for expenses and revenues Bölüm 4 – Kâr ve zararın sermaye üzerindeki etkisi.
Imagine that you are a teacher and you are taking your 20 students to England for the summer school.
THE MYSTERIOUS ISLAND JULES VERNE. INFORMATION ABOUT THE BOOK  Name of the book: The Mysterious Island  Author: Jules Verne  Type: Adventure  Number.
CONDITIONALS TYPE
ISLAM JUDAISM CHRISTIAN MEHD İ AND MES İ H. WHO IS MEHDİ ? Mehdi, means the are who got quided by himselb in the dickmary. There is nothing related to.
People with an entrepreneurial mindset are always brave.
Sunum transkripti:

1 Kelime Uygulama Sunumu - 68 Bu sunumdaki kelimeler… To forswear To forbid To forge To forgo To forget

2 To forswear… Anlamı: (Bir şeyi yapmayı) bırakmak, bırakacağına söz vermek Örnek: There won’t be a real compromise unless they forswear the use of cluster bombs. Onlar misket bombasının kullanımını bırakmaya söz vermedikçe gerçek bir uzlaşma olmayacak.

3 To forbid… Anlamı: Yasaklamak, men etmek Örnek: Google has strict policies that forbid the advertising of counterfeit goods. Google’ın sahte malların reklamını yasaklayan katı politikaları vardır.

4 To forge… Anlamı: Taklidini yapmak, kalpazanlık etmek Örnek: "We are inspecting all the cards. We are trying to find out if any forged cards have been used.” “Bütün kartları gözden geçiriyoruz. Taklit edilmiş kart kullanılıp kullanılmadığını bulmaya çalışıyoruz.”

5 To forgo… Anlamı: Bırakmak, vazgeçmek Örnek: On Wednesday he said he would forgo his bonus after the airport came under severe criticism. Çarşamba günü, havaalanı ciddi eleştirilere maruz kaldıktan sonra ikramiyesinden vazgeçeceğini söyledi.

6 To forget… Anlamı: Unutmak Örnek: "You must forget you're human. You're a beast," Mr Gao said his tormentors told him in September Mr Gao, işkencecilerinin kendisine Eylül 2009’da “İnsan olduğunu unutmalısın. Sen bir hayvansın” dediğini söyledi.

7