(ses düğmesini açabilirsiniz)

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ.
Advertisements

5 EKİM Bu gün var edildim, buradayım, varım. Müthiş bir
(ses düğmesini açabilirsiniz)
- Para versen gitmem!...
OLGUNLAŞMAK Can DÜNDAR.
UZAKTAN UZAĞA… Öyle gülüp harap etme içimi, İçimden bir şeyler düştü, düşecek.. Bilmem, nasıl aşık ettin ki beni, Ulaşamadığım, sen kaldın bir tek..
“bizden” spor haberleri * ses düğmesini açabilirsiniz *
45 SANİYE Kaç şey hatırlar insan kırk beş saniyede?
Benim biricik Canım Babacığım
Bugün öğlen tatilin var mı? Seni ödünç alabilir miyim?
(ses düğmesini açabilirsiniz) Kağıtlara bakarak ciddi ciddi konuşmam mümkün değil söyleşilerde, hatta konuşmanın nereye gideceğini de bilmem. Ama bildiğim.
BOZKIR’A NİNNİ ses düğmesini açabilirsiniz Ali Demirsoy hocamızın göndermiş olduğu bu fotoğraftan müthiş etkilenmiştim.
Ilk göz ağrım.
Sen benimsin; bana aitsin... ses düğmesini açabilirsiniz.
tek çeker günlüğü ses düğmesini açabilirsiniz Niye bilmiyorum; ben bu “Motosiklet Günlüğü” filminden ve müziklerinden çok etkilendim, bu serseri yolculuğa.
(ses düğmesini açabilirsiniz) Birisi size derse ki:
Kendimizi evlenince, bir bebek sahibi olunca, sonra bir tane daha olunca yaşamın daha güzel olacağına inandırmışızdır. Sonra çocuklarımızın yeterince yetişkin.
Düzenleme: mynet.com. Düzenleme: mynet.com Şimdi sen işyerinde falansındır. Yanağına elin dayalı sıkılmaktasındır. Ya da gazeteyi.
Meksika'da Inka tapınaklarına ç ıkmak isteyen Avrupalı bir grup arkeolog, birka ç yerli rehberle yola koyuluyor. Dağın tepesindeki tapınaklara giden uzun.
(ses düğmesini açabilirsiniz) ilk damla en büyüğüdür.
(ses düğmesini açabilirsiniz) ihtiyar mısırcı ve sürpriziniz.
Zor elde ettiklerinizin kıymetini bilirsiniz; bu küçük öykümüz de, bir zor elde edişle, bir kıymet bilişle ilgili... (ses düğmesini açabilirsiniz)
“Sonsuza Dek” sesli.
ses düğmesini açabilirsiniz RAMAZAN GÜZELDİR.
Sevgili günlük, Bugün çok yoruldum. Neden mi bugün hem eğlendik hem öğrendik… Merak mı ediyorsun? Peki anlatayım…
ses düğmesini açabilirsiniz ilerlemek için ‘mouse’u tıklayınız.
DERS PLANI Dersin Adı: Hayat Bilgisi Sınıf: 3 Tema: Okul Heyecanım
motorlu misafir bir Pazar masalı ses düğmesini açabilirsiniz.
sesli “yabancı” lisan? kaç yabancı dil bilirse bilsin insan…
1937. Tarsus. Topçu Alayı tatbikat için dağılmıştı. Çadırlar henüz kurulmuştu ki, şiddetli bir yağmur başladı. Her taraf çamur kesildi.
ANNEYE NİNNİ (bütün anneler bebektir) Bugün sonucu içimizi rahatlatan bir anjiyo yapıldı anneme. Henüz icat olmamış bir alet ile bakılsaydı, aslında.
OLGUNLAŞMAK Can DÜNDAR.
ANLATMAYA BAĞLI EDEBİ METİNLERDE BAKIŞ AÇISI
KALANIN ARDINDAN (sesli) Hep birlikteydik, masmaviydi hava; ne çok seviyordu herkes birbirini. Gitara yeni başlamıştım; çalacaktım ama utanıyordum.
İŞTE MASALIMIZ BAŞLIYOR.
Cemal Şimşek HÜZÜN YAĞMURLARI Venüs'ten GELİYORDU.
ses düğmesini açabilirsiniz
ÇİRKİN ÖRDEK YAVRUSU …
Sen hangisini seçerdin?
Üzerinde kuğu resmi olan, masmavi bir uçan balonum vardı.
KISKIVRAK (ses düğmesini açabilirsiniz) Kıskıvrak yakalanmışsın; gıyabi tutukluluğun vicahiye dönüşmüş doğumunla. Hep seçememiş, seçilmişsin ömrün boyunca.
ses düğmesini açabilirsiniz ilerlemek için sadece “mouse”u tıklayınız.
bir mesai sonrası ses düğmesini açabilirsiniz Son hastam da, sevgili asistanım da gidiyor, kalıyormuşum bir başına, eski bir apartmanın zemin katında.
Sesli izleyin Geçişler için tıklayın Olmasa da olur dedi ğ imiz insanlarla doludur hayatımız; tanı ş tı ğ ımız, selamla ş tı ğ ımız; klasik cümlelerle.
yumurtanın hep sarısı, hep beyazı bildiklerimiz; ya olmazsa olmaz mavisi?? sesli.
TEST SORULARI YAZIM KURALLARI.
mazeret ses düğmesini açabilirsiniz bir fotoğraf makinasının, cepte beş kuruş parasının, aydınlık bir geleceğinin olmayışı da, Değil bir "makro" objektifinin;
(ses düğmesini açabilirsiniz) PROFESYONEL Léon, hayatımın filmlerindendir.
ses düğmesini açabilirsiniz
ses düğmesini açabilirsiniz ilerlemek için sadece ‘mouse’u tıklayınız.
(ses düğmesini açabilirsiniz) son babalar son patronlar son kuşlar.
Bugün küçük mucizelerin günü olsun..
Bu sunumumu “Yoldan çıkmak istemeyenlere” ithaf ediyorum... Feridun ÖZHAN
ses düğmesini açabilirsiniz Bir sararmış fotoğraftayız.
İBRETLİK BİR HİKAYE.
ses düğmesini açabilirsiniz 18 aralık 2009 Cuma - 20:00 o kamyonun kasasında olabilmek.
Tıkır Top
YA KİMSEYE GÜVENEMESEYDİK
ses düğmesini açabilirsiniz - ilerlemek için mouse’u tıklayınız.
MASAÜSTÜ ARKA PLANI (ses düğmesini açabilirsiniz)
KAVGAYI ağacın yaprağına yaz; Sonbahar gelsin yaprak KURUSUN diye.
Konu : Sıvıların Ölçülmesi
‘’-Kİ’’ EKİ VE ‘’Kİ’’ SÖZCÜĞÜNÜN (BAĞLACININ) YAZIMI
İletişim zor bir süreç midir?
AKÇAKOCA’DA MÜKEMMEL BİR HAFTASONU GEÇİRMEYE HAZIRMISINIZ? Peki ama tehlikenin farkinda mısınız? Biges Vas ? This is kaput Gelin Gelin Alduracam hepinizi.
Bir zamanlar, birbirine bitişik iki çiftlikte yasayan iki erkek kardeş vardı. Günlerden bir gün bu iki kardeş arasında bir anlaşmazlık baş gösterdi. İki.
Hızlı Okuma.
Sevdan Beni Terketmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, karanlıktı gece, Can garip, can suskun, Can paramparça... Ve ellerim,kelepçede,
Sevdan Beni Terketmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, karanlıktı gece, Can garip, can suskun, can paramparça... Ve elerim kelepçede,
Sunum transkripti:

(ses düğmesini açabilirsiniz) Bir Tatil Daha Vaaar (bir gün bile olsa) (ses düğmesini açabilirsiniz)

- Gel kavun yi… Ağustos’un 38 derece öğle sıcağında pedal basıyorum Beypazarı yollarında ve emmiler kahveden sesleniyorlar bozkırın ortasında. Bir lokmada yiyoruz koca kavunu, nerden geliiip, nereye gittiğimi konuşa konuşa.

Var mıdır yalvara yakara vize alınarak gidilmiş diyarlarda, yoldan kan ter içinde geçene bağırıp kavun yemeğe çağırma, ardında da: - Git şu çeşmeden su doldur, ama azıcık akıtıp soğuk suyun gelmesini bekle… diyerek yardımcı olma? Anımsıyorum; geçen sene Polatlı yolunda, ayak ayak üstüne atmış kavuncunun, yanından kan ter içinde bisikletle geçerken nasıl ayaklarını düzelttiğini, onun da kavun ikram edişini. Polatlı’daki manavın ise, üzümü nasıl yıkayıp da getirdiğini. “Yaşandı ve Bitti” yazılı motosikletin az ötesinde kendileri sorup kendileri veriyor “nerelisin?” sorusunun yanıtını: - Kavun yiyişinden belli deel mi İç Anadolulu olduğu… ** ** **

ÇİŞLİ HAVUZLARIN UZAĞINDA Canım Anadolu’mun bozkırındayım; terden çay olmuş akıyorum. Bir traktörün yanından geçiyorum, römorktaki çocuklar bağırıyorlar: - Helloooooo… - Selaaaam… diye ben de el sallayıp, durup deklanşöre basıyorum.

Bir Mobylette solluyor beni, ne kask, ne de dizlik, Allah’a emanet iki kişi, ikisi de sağa dönmüş gülümseyerek bağırıyorlar: - Hellooo; hellooooooo… Neredeyse bütün kamyoncular korna çalıyorlar yanımdan geçerlerken. Kim bilir onca tonu sırtlamış nereden geliiip, nereye giderlerken yolda çantasını sırtlamış kan ter içinde bir bisikletli gördükleri zaman neler hissediyorlar? Bize özgü masumiyet hala var. Üç kış önce motorumla çamura saplandığında üstü başı batarak halatla ve gönülle çamurdan çekip çıkaran kamyoncular değil mi bunlar? Hep mi iyi insanlar çıkıyor karşıma, yoksa insanlar hep iyi mi oluyorlar yanımda? Sanki sonsuz olimpiyatların hazırlığı bu, bisikletin çalışmasından çok üstündekinin çalışması önemli; basıyorum pedallara Susuz Yaz’ın Anadolu’sunda.

Yalnız Ağaç’ımın önüne geliyorum ve o rüzgarlı tepeye tırmanmak için bisikletim Kalender’i tarlanın biricik ayçiçeğine bağlıyorum.

Aslında buralarda, yani “gel kavun yi” diyarında hırsızlık olabileceğine inanmıyorum. Zaten insanlara hep kayıtsız şartsız güveniyorum ve güvenenin başına, güvenmeyenden daha az şey geldiğini, esirgenmemiş, ön yargısız sevginin eninde sonunda asla üzmeyeceğini, niyetler bozuk olunca, en sağlam kilitlerin para etmeyeceğini çok iyi biliyorum. Ağacımın yıllardır ilk defa bu sene meyve verdiğini görüyorum. Ona sarılıyor, suyumdan verip yine aşağılara, bekçi Ayçiçeği İdris’in yanına dönüyorum.

Ve nihayet oflaya pofluya, susamış bir Beypazarı Kurusu gibi Beypazarı’na varıyorum. İlk iş olarak Kalender’i elimden gelse benim de dalacağım bir soğuk duşa -

ardından dönüş yolu için Beytaş otobüsünün bagajına atıyorum. Yol boyu en arkada polis Osman’la sohbet ediyordum. Yakında emekliye ayrılacağını, Güdül yakınlarındaki Sorgun’un orman köyünde küçük bir ev yapacağını, bir eşek, bir de Kara İnek alacağını dinliyorum. Kara İnek’in yerli olduğunu, hiç üzmediğini, kendi kendine gidip otlanıp, geri geldiğini, günde en az üç litre süt verdiğini - ki bunun onlara zaten yeteceğini dinliyorum. Ben bu ülkeyi, bu ülkenin insanlarını, bu ülkede yaşamayı çok sevdiğimi, kolonya dökülen bir otobüsün arkasında yine hissediyorum. Ve ağacımın meyvesinden ikram ederken Osman’dan yıllardır Ahlat olarak bildiğim ağacın Çitirik – yani Menengiç Ağacı olduğunu, Ayvacık Mahallesi’ndekilere Şam Fıstığı aşılandığını, kahvesinin de nefis olduğunu öğreniyorum. Muavin Gökhan’ın parmağında kocaman tuğralı yüzük, ona da bisiklet yolculuklarını anlatıyorum. Torpilliyim, buz gibi kola ikram ediliyorum.

BİR TATİL DAHA VAAAR Geçenlerde bir yandan hastama – yani dişleri telli turnama bakıyor, bir yandan da babası Cemal Bey’le sohbet ediyorum. Karısı ve çocuğunun Ankara’da kalması gerektiği bir dönemde tek başına bir tatile gidecek ve benden bir öneri bekleyen Cemal Bey’in orta halli bir bisikleti olduğunu öğreniyorum ve: - Atın bir otobüsün bagajına, gidin Orta Karadeniz’in bir sahil kasabasına, başlayın pedallara basmaya. Beldeler şirin ve birbirine yakındır; nereye kadar yeterse gücünüz o gece o kasabada kalın. Ertesi sabah mis gibi ekmek kokusuyla uyanırsınız. Zorla verirsiniz içtiğiniz çayın parasını. Yolda süskun mandalar çıkarsa karşınıza, çın çın basarsınız bisikletinizin çıngırağına. Hele rampa aşağı bir allı turna gibi süzülüyorsanız: “çekiliiin” diye bağırırsınız avazınız çıktığınca. Arada benzinciye girer, 1 liralık yakıt, yani 2 pet şişe su alır, devam edersiniz yollara. Gücünüz tükenir, ya da bisikletiniz su koyuverirse atarsınız bir otobüsün bagajına, gidersiniz gönlü zenginlerin erik ya da buz gibi ayran ikram edeceği başka bir sahil kasabasına.

der Ahmet Arif dizelerinde. Ala şafaklarda Anadolu bekler sizi. Ala şafakta pusuyum Asi dağlar delisiyim Ve yürekler dolusuyum Anadoluyum Döner misin? der Ahmet Arif dizelerinde. Ala şafaklarda Anadolu bekler sizi. (geçen senelerden) (geçen haftalardan)

ne “yazı”nız ertelensin. Ne “yaz”ınız bitsin, ne “yazı”nız ertelensin. İşlesin ve ışıldasın kaslarınız, yüreğiniz, bisikletiniz; sevdiğinizle ya da yalnız, zorlu yollara düşeceksiniz. Sevdiğiniz gelmeyebilir; geleceğin de gelmeyebileceği gibi. Bu yüzden asla demeyin: “ileride belki…”; yaşamın her alanında ya “hiç”, ya da “hemen şimdi…” düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com (allı turna Cemal Bey’in dönüşte anlatacaklarını merakla beklerken; diş hekimi Fikret Kızılok’u rahmet ve özlemle anarken) müzik: leylim leylim / fikret kızılok (gün ola devran döne ’68-’71 / kalan müzik)