ÖĞRENCİ BAŞARISINDA ANNE BABA TUTUMLARI
EĞİTİM AİLEDE BAŞLAR
“BİR GÜL FİDANI NASIL SUYA, HAVAYA , IŞIĞA VE TOPRAĞA MUHTAÇ İSE; ÇOCUK TA SEVGİNİN ŞEVKATİN , KARŞILIKLI SAYGININ OLDUGU MUTLU BİR AİLE TOPRAĞINA MUHTAÇTIR.”
SEVGİDEN YOKSUN ÇOCUKLARIN BÜYÜMESİ, YÜRÜMESİ, KONUŞMASI gecikir. ZEKA DÜZEYİNDE GERİLEME olur.
“Olumlu çocuk yetiştirmenin ilk şartı, olumlu anne-babadır “Olumlu çocuk yetiştirmenin ilk şartı, olumlu anne-babadır. Hiç birimiz mükemmel değiliz o zaman onlardan mükemmel olmalarını bekleyemeyiz.”
İLETİŞİM NEDİR ? KİŞİ YA DA KİŞİLERİN KARŞILIKLI BİLGİ, DUYGU VE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞMA SÜRECİDİR. DİĞER BİR ANLATIMLA ANLAMLARI EŞİT KILMA SANATIDIR.
Aşağıdaki resimde ne görüyorsunuz?
SEÇENEKLER A- VAZO B- BİRBİRİNE BAKAN İKİ İNSAN YÜZÜ C- ANAHTAR DELİĞİ D– KUPA E- SÜRAHİ KARAR BOYUTU A- MANTIK . B- DUYGULAR . C- İNANÇLAR etkilemektedir.
İletişimi trafiğe benzeten CÜCELOĞLU; iletişim kazalarının sonucunda da ‘’yaralananlar’’ ve ‘’ölenler’’ vardır. Küsenler, ayrılanlar ve gücenenler YARALILARI, kendi içine kapanıp yalnızlığa gömülenler ise ÖLENLERİ oluşturur.
ANA-BABA TUTUMLARI
a.İlgisiz Anne Baba Tutumu Bu tutum, çocuğa karşı ilgisiz, çocuğun maddî ve manevî ihtiyaçlarına karşı duyarsız, sevgi ve şefkati yetersiz, kontrolü gevşek anne baba tutumudur. Bu tür ailede yetişen çocuklar, biraz şansa kalmıştır. Bazen bu çocuklar iyi bir arkadaş grup içine girebileceği gibi çoğu zaman yanlış ve kötü işler yapan grupların içine düşerek birer suç makinesi hâline gelebilirler.
b.Baskıcı Anne Baba Tutumu Aşırı otoriteye dayanan disiplin anlayışına sahip anne baba tutumu olarak bilinir. Çocuğu sürekli kontrol altında tutan, kurallara sıkı sıkıya uymasını bekleyen anne baba tutumudur. Bu tutumda anne baba çocuğun doğru davranışlarını bile sürekli eleştirir, yanlış yaptığı zaman cezalandırır.
c.Aşırı Serbest Anne Baba Tutumu Bu tutumdaki anne baba, çocuğun doğru veya yanlış hiçbir hareketine karışmaz, yanlışlarına bile kızmaz. Çocuk da neyin doğru ve yanlış olduğunu kesin olarak öğrenemez, deneme yanılma yolu ile öğrenmeye çalışır.
d.Aşırı Koruyucu Anne Baba Tutumu Çocuğa büyük bir sevgi ile bağlanmış, çok kollayıcı olan anne baba tutumudur. Aşırı koruyucu yaklaşıma sahip ailede yetişen çocuk, bağımlı, kendine güveni olmayan, duygusal sorunları olan bir kişi olurlar.
e.Dengesiz ve Tutarsız Anne Baba Tutumu Dengesiz ve tutarsız tutumda, anne baba bazen aşırı hoşgörülü ve serbest, bazen engelleyici, baskıcı ve cezalandıran bir tutum içindedir. Bu aile ortamında kurallara uyulmasında kararlılık ve süreklilik yoktur. Bu ortamda yetişen çocuk neyin iyi, neyin kötü olduğuna karar veremez, hangi davranışın nerede, ne zaman yapılıp yapılmaması gerektiğini bilemez.
f.Dengeli Anne Baba Tutumu Kaynaklarda demokratik, benimseyici olarak da anılan bu tutum, normal ve ideal anne baba tutumudur. Dengeli anne baba hoşgörülü, destekleyici, güven verici, değer veren, özgürlük tanıyan bir tutuma sahiptir. Bu ortamda yetişen çocuklar girişimci, güvenli, karar verebilen, sorumluluk sahibi, kendini yönetebilen, iç kontrole sahip, fikirlerini serbestçe ifade edebilen, çevreleriyle daha etkin ilişki kurabilen, girişken, vicdan özgürlüğüne sahip çocuklar olur.
Dengeli anne babalar, çocuklarını seven ve benimseyen, ilişkileri sevgi ve saygıya dayanan, sorunları konuşup danışarak çözümleyen anne babalardır. Sevgi ortamı çocukluğun dert ve sıkıntılarının çoğunu önler. Bu tutuma sahip anne baba çocuğun yaptıklarıyla ilgilenir, doğru davranışlarını takdir ve teşvik eder, yanlışlarını düzeltmesi için uyarır ve verdiği zararı telafi etmesine yardımcı olur. Bu ortamda yetişen çocuklar da bildiği doğruları yerine getirir, yanlışlardan kaçınır ve güvenilir olur.
ACABA ŞU ANDA BİZ HANGİ ANNE BABA TUTUMUNU UYGULUYORUZ ?
Çocuğunuzu tanıyor musunuz? *Çocuğunuz en çok hangi rengi seviyor? *En iyi arkadaşının adı ne? Onunla tanıştınız mı? *Öğretmenini seviyor mu? Öğretmeninin adı ne? *En çok kimi taklit ediyor? Büyüyünce kim gibi olmak istiyor?
*En çok ne yemekten hoşlanıyor? Sevdiği yemeğin adı ne? *TV’ de en çok hangi programı seviyor? Sevdiği, izlemekten hoşlandığı bir sanatçı var mı? *Neleri yapmaktan hoşlanıyor? *Gelecekte olmayı düşündüğü meslek var mı?
Bu sorulara sizin verdiğiniz cevaplar çocuğunuzu ne kadar tanıdığınızı belirlerken daha neler yapabileceğinizi ve çocuğunuzun yaşantısına yeni şeylerin katılmış olduğunu göreceksiniz.
Çocuğunuzu tanımaya yönelik bu konuşmaların günlük hayatınız içinde yer alması için her gün vakit ayırın.
İLETİŞİM ENGELLERİ
EMİR VERMEK, YÖNLENDİRMEK “Yapman gerekir .............”, “Yapmak zorundasın ................” - Korku ya da aktif direnç yaratabilir; - Söylenenin tersini “denemeye” davet edebilir; - İsyankar davranışa ya da misillemeye yol açabilir.
UYARMAK GÖZDAĞI VERMEK “.........yapmazsan............olur”, “Ya yaparsın, yoksa.........” - Korku, boyun eğme yaratabilir; - Söz konusu sonuçların gerçekten meydana gelip gelmeyeceğini “denemeye” yol açar;
AHLAK DERSİ VERMEK “...........yapmalıydın”, “senin sorumluluğun”, “...........şöyle yapmak gerekir” - Zorunluluk ya da suçluluk duyguları yaratır; - Çocuğun durumunu daha şiddetle savunmasına yol açabilir; (Kim demiş?) - Çocuğun sorumluluk duygusuna güvenilmediği izlenimi verir.
ÖĞÜT VERMEK, ÇÖZÜM VE ÖNERİ GETİRMEK “Ben olsam....”, “Neden.......yapmıyorsun?”, Bence.....”, “Sana şunu öneriyim.....” - Çocuğun kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu ima eder; - Çocuğun sorunu bütünüyle düşünüp, değişik seçenekler getirip seçenekleri denemesine engel olur. - Bağımlılıkta da direnme yaratabilir
YARGILAMAK, ELEŞTİRMEK, SUÇLAMAK, AYNI DÜŞÜNCEDE OLMAMAK YARGILAMAK, ELEŞTİRMEK, SUÇLAMAK, AYNI DÜŞÜNCEDE OLMAMAK “Sen zaten tembelsin, olgun düşünmüyorsun” gibi cevaplar azarlanma korkusuyla iletişimi kesmesine yol açar. Yargıları gerçek olarak algılar.Ben kötüyüm, siz mükemmelsiniz
ÖVMEK, AYNI DÜŞÜNCEDE OLMAK "Çok güzel ÖVMEK, AYNI DÜŞÜNCEDE OLMAK "Çok güzel .....“ "Haklısın, o öğretmen berbat birine benziyor" "Bence harika bir iş yapıyorsun....." - Beklentilerinin çok yüksek olduğuna ima eder; - İstenilen davranışı yaptırabilmek için, söylenen içtenlikten yoksun bir manevra gibi algılanabilir; - Çocuğun öz-imgesi (kendini algılayışı) ile övgü uygun değilse çocukta kaygı yaratılabilir; - Alışkanlık yapar, yokluğu eleştiri olarak algılanır.
AD TAKMAK, ALAY ETMEK "Koca bebek.....“ "Hadi bakalım süpermen“ "Geri zekalı" "Hadi sen de sulu göz!" - Çocuğun kendini değersiz hissetmesine, sevilmediği kanısına varmasına yol açabilir; - Çocuğun öz-imgesi üzerinde çok olumsuz etkileri olabilir; - Genellikle karşılık vermeye iteler.
YORUMLAMAK, ANALİZ ETMEK, TANI KOYMAK "Senin derdin nedir biliyor musun?" "Herhalde çok yorgunsun" "Aslında sen öyle demek istemiyorsun" - Tehdit edici, tedirgin edici olabilir ve başarısızlık duygusu uyandırabilir; - Çocuk kendini korumasız, kırılmış hisseder, kendisine inanılmadığı kanısına varabilir; - Çocuk, yanlış anlaşılma endişesi ile iletişimi keser.
GÜVEN VERMEK, DESTEKLEMEK, AVUTMAK, DUYGULARINI PAYLAŞMAK "Aldırma GÜVEN VERMEK, DESTEKLEMEK, AVUTMAK, DUYGULARINI PAYLAŞMAK "Aldırma ...... Boş ver. düzelir ....." "Hadi biraz neşelen ..... "Zamanla kendini daha iyi hissedersin......" - Çocuğun kendini "anlaşılmamış" hissetmesine neden olur; -Kızgınlık duyguları uyandırır ("Size göre kolay tabi") - Çocuk genellikle mesajı "Kendini kötü hissetmen doğru değil" biçiminde algılar.
SORU SORMAK, SINAMAK, ÇAPRAZ SORGULAMAK "Neden. Kim. Sen ne yaptım SORU SORMAK, SINAMAK, ÇAPRAZ SORGULAMAK "Neden?.......Kim? ....... Sen ne yaptım? ....... Nasıl?......," - Sorulan cevaplama genellikle eleştiri veya zorunlu çözüm getirdiğinden, çocuklar genellikle hayır demeye, yarı doğru cevap vermeye, kaçmaya yönelir veya yalan söylerler; - Öğretmenin endişelerinden doğan sorulara cevap vermeye çalışan çocuk kendi sorununu, gözden kaçırabilir.
SÖZÜNDEN DÖNMEK, OYALAMAK, ŞAKACI DAVRANMAK, KONUYU SAPTIRMAK "Daha güzel şeylerden konuşalım ...", "Sen neden dünyayı yönetmiyorsun?" -Yaşamın güçlükleriyle savaşmak yerine, onlardan kaçınmak gerekli mesajını ima edebilir; - Çocuğa sorunlarının önemsiz, saçma ve geçersiz olduğu anlamını verebilir; - Çocuk bir güçlükle karşılaştığında açık davranmaktan çekinebilir; - Kendisi ile ilgilenilmediğini, kendisine saygı gösterilmediğini düşündürür.
TEPKİLERİN ÇOCUKTA YOL AÇACAĞI SONUÇLAR SUÇLU HİSSETME ADİL OLMADIĞINIZI DÜŞÜNME SEVİLMEDİĞİNİ DÜŞÜNME SERT TEPKİYLE YANIT VERME KARŞI ÇIKMA YETERSİZ HİSSETME, ÖZ SAYGISINI YİTİRME
Aktif Bir Dinleyici Olabilmek İçin
Duyduğunuz mesajı dinleyin, özetleyin ve çocuğunuza tekrarlayın. Çocuğunuz konuşurken göz kontağınızı sürdürün..
Başınızı sallayarak ara sıra kapı aralayıcı veya ‘ Evet. Anlıyorum Başınızı sallayarak ara sıra kapı aralayıcı veya ‘ Evet... Anlıyorum...’ gibi tarafsız tepkiler katarak ilginizi gösterin. Kendi fikir ve beklentilerinizle uyuşmasa da çocuğunuzun söylediklerini kabul edin ve saygı gösterin.
Karşılaştığı problemleri çözmesi için çocuğunuza imkanlar oluşturun Karşılaştığı problemleri çözmesi için çocuğunuza imkanlar oluşturun. Cesaretlendirin ve kendisine yol gösterin.
Etkileşime önem verin, uygun olduğunda karşınızdaki kişiye dokunun, omzuna elinizi koyun, sarılın. Dikkatli bir şekilde dinleyin ve dinlediğinizi davranışlarınızla belli edin. Gerçekçi ve belirli önerilerde bulunun.
Aktif dinleme yöntemi; Çocuğunuzun kendi duygularını daha iyi anlamasına ve olumsuz duygularından daha az korkmasına yardımcı olacak, çocuğunuzla aranızda köprüler kuracak ve sıcak bağlar oluşturacaktır.
Ana Babaya Not
İKİ ELİNİZ KANDA DA OLSA GÜNLÜK MUTLAKA Çocuğunuzla birlikte zaman geçirin.
Çocuklarınızla olumlu, yapıcı, destekleyici ilişkiler kurun * Çocuklarınızla olumlu, yapıcı, destekleyici ilişkiler kurun. Onları gerçekten dinleyip dinlemediğinizi kendi kendinize sorun. Soru sorduklarında ne yaptığınızı bir düşününüz. * Çocuklardaki başarısızlık yerine başarıyı, olumsuz davranışlar yerine olumlu davranışları görün. Kişiyi değil davranışı sorgulayınız.
* İstenmeyen davranışlarını abartmayın, genellemeyin, onları direk suçlamayın, kızmayın ve en önemlisi başkaları ile kıyaslamayınız. Kıyaslamayı kendi kendisi ile yapınız. * Aile ile ilgili karar alınacak konularda fikrini alın. Aile Meclisini toplayınız.
*Konuşmalarınızda korkutma ve tehditten uzak durunuz. *Ön yargılı yaklaşmayınız. Sevginizi çocuklarınız arasında eşit dağıtın. * Öğüt vermek yerine onlara örnek davranışlar gösterin.
* Gelişim devrelerini, bulundukları yaşın özelliklerini, çocuğunuzun durumunu çok iyi tanımanız gerekir. * Bireysel farklılıkların zihinsel alanda da olduğunu unutmayınız. * Değişime ayak uydurunuz. Asla ‘’Haşlanmış Kurbağa’’ olmayınız (Kurbağa her zaman kendisini 24 derecelik ortamda hisseder)
Eşinizle olan anlaşmazlıkları çocuklarınızın olmadığı ortamda çözün * Eşinizle olan anlaşmazlıkları çocuklarınızın olmadığı ortamda çözün. Kavga sahneleri çocuklarınızda; öğrenme zorlukları, eve gelmeme, hırsızlık, suç işleme, hayale dalma, sık sık ağlama, umutsuzluk, sinir krizleri görülmesine neden olur.
* Hatalı olduğunuzda özür dilemekten çekinmeyin. * Çocuklarımızı geleceğin yetişkinleri olarak görün. Büyüdüklerini kabul edin ve onlara güvendiğinizi her zaman hissettirin.
* Anne baba ve çocuklar arasındaki ilişki karşılıklı sevgi ve hoşgörüye dayalı ise çocukların kendi kendine saygı ve öz güven duymasına, kendini gerçekleştirmesine, onurunun korumasına ve kendi yeteneklerini ortaya çıkarmasına yardımcı olacaktır.
Çocuğunuzun mide açlığını doyurmadan önce, DİKKAT Çocuğunuzun mide açlığını doyurmadan önce, sevgi açlığını doyurunuz……
ÇOCUK NEYİ ÖĞRENİR? EĞER BİR ÇOCUK KINANARAK YAŞARSA SUÇLAMAYI ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK DÜŞMANCA DAVRANIŞLAR İÇİNDE YAŞARSA KAVGA ETMEYİ ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK ALAY EDİLEREK YAŞARSA SIKILGANLIĞI ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK UTANÇ İÇİNDE YAŞARSA SUÇLULUK DUYMAYI ÖĞRENİR.
EĞER BİR ÇOCUK DÜŞMANLIKLAR İÇİNDE BÜYÜRSE SALDIRGANLIĞI ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK HOŞGÖRÜYLE YAŞARSA SABIRLI OLMAYI ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK TEŞVİK EDİLEREK YAŞARSA ÖZGÜVENİ ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK DEĞER VERİLEREK YAŞARSA SAYGI DUYMAYI ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK EŞİTLİK ORTAMINDA YAŞARSA ADALETİ ÖĞRENİR.
EĞER BİR ÇOCUK GÜVEN DUYGUSU İÇİNDE YAŞARSA İNANMAYI ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK BEĞENİLEREK YAŞARSA KENDİSİNDEN HOŞLANMAYI ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK DOSTLUK İÇİNDE YAŞARSA DÜNYADA SEVGİ ARAMAYI ÖĞRENİR. EĞER BİR ÇOCUK SEVGİ İÇİNDE BÜYÜRSE GÜVENMEYİ ÖĞRENİR.
KOZADAN KELEBEĞE Bir genç, babasıyla kırlarda dolaşırken kozasından çıkmaya çabalayan bir kelebek görürler. Kelebek, kozanın lifleri arasından sıyrılmaya çabalamaktadır. Baba, hemen kelebeğin yardımına koşar ve dikkatli bir şekilde kozanın liflerini sıyırıverir. Lifleri açar ve kelebeğin pek zorlanmadan kozadan çıkmasını sağlar. Ancak kelebek kozadan kolaylıkla çıkmasına rağmen uçamaz. Biraz çırpınır ve yerinde kalır. Çünkü kelebek kendini liflerden kurtarma çabası sırasında aslında kaslarını geliştirmekte, kendini ayakta tutacak, güçlü kılacak , uçmaya hazırlayacak hareketleri öğrenmektedir. Baba, lifleri sıyırmakla kelebeğe iyilik yapmamıştır. Kelebeğin güçlenmesine engel olmuştur. Kelebek hiçbir zaman özgürlüğü tadamamış, gerçekten uçamamıştır.
BÜTÜN SORUNLAR PLÂNSIZLIKTAN ÇIKAR Doktor, Temel'e sormuş: - Neyin var? - Parmağımı, buraya bastırınca acıyor... - Başka?... - Parmağımı, şuraya bastırınca da acıyor... Doktor bakmış, Temel’in birbirinden ilgisiz bir çok yeri birden acıyor. Doktor, uzun tahliller ve yoğun muayeneler sonunda nihayet teşhisi koymuş: "Parmakta incinme..."
SINAVA HAZIRLANMA SÜRECİNDE ÇOCUKLARIMIZA NASIL,DESTEK OLABİLİRİZ
Kaygı, öğrenmenin ve öğrendiğini kullanmanın önündeki en önemli engeldir. Kaygısı artan, sınava olduğundan farklı anlamlar veren öğrenciler için her sınav bir "Kriz"dir. Kendisini ispatlaması gereken, değerli olduğunu herkesin görmesi gereken ve mutlaka kazanılması gereken bir savaş. Bu duygularla sınava hazırlanan genç, her bir sınavı, hatta her bir çalışma testini, kazanılması gereken bir savaş olarak görecek, yapamadığı her bir soruyu kaybedilmiş bir savaş olarak yorumlayacaktır.
ÇOCUĞUN KAYGISINI AZALTMAYA YÖNELİK ÖNERİLER Yoğun kaygı yaşayan kişiler geleceği düşünmekten bugünü kullanamazlar. Sizin sınav sonucu ile aşırı meşgul olmanız, çocuğunuzun da bu yönde meşguliyetini arttıracaktır. Çocuğunuza yardımcı olmak için çocuğunuzun bugünkü yaptıkları ile ilgilenebilirsiniz.
En az şu kadar net yapmalısın. ‘’Matematik ve Türkçeden ful yapmalısın En az şu kadar net yapmalısın. ‘’Matematik ve Türkçeden ful yapmalısın.’’ Başarılı olmalısın.’’ Kendini dersine vermelisin. ’’ Bu yıl mutlaka kazanmalısın’’ vb. türünden zorunluluk ifade eden cümleler öğrencinin kaygısının artmasına neden olmaktadır. Bu tür zorunluluk ifade eden sözleri mümkün olduğunca az kullanmaya çalışın.
Çocuklarınıza tekrar tekrar ders çalış demeyin Çocuklarınıza tekrar tekrar ders çalış demeyin. Sorumluluğunu bilen ve sınavlara hazırlanan öğrenciler için ailelerin uyarılarına ihtiyaç yoktur. Bazı öğrenciler bu nedenle kendisi için değil ailesi için ders çalışması gerektiği düşüncesine kapılıp daha yoğun kaygı hissedebilir. Ya da ailesine tepki göstererek ders çalışmayı aksatabilir.
Negatif motivasyondan uzak durun Negatif motivasyondan uzak durun. Bazı anne babalar çocuklarının motivasyonunu artırmak için; “bu gidişle sen asla kazanamazsın”, “yata yata sınav kazanılmaz” “bu kadar çalışmayla kazanamazsın“, “bu kafayla gidersen zor kazanırsın" gibi sözler söylerler
Gereğinden fazla fedakarlıktan kaçının ve bunları hatırlatmayın Gereğinden fazla fedakarlıktan kaçının ve bunları hatırlatmayın. Örneğin bir yıl boyunca eve misafir çağırmamak, evde televizyonu açmamak gibi. Örneğin, çocuğuna daha fazla yardımcı olmak için annenin işinden ayrılması, annenin çocuğunu sınav salonlarının kapısında beklemesi. Öğrenci bu durumu ailemin bu fedakarlıklarına yanıt vermek zorundayım biçiminde düşünerek daha fazla kaygılanabilir.
Çocuğunuzdan beklentilerinizde gerçekçi olmaya çalışın. Beklentileriniz ile çocuğunuzun yapabilecekleri birbiriyle uyumlu olursa çocuğunuz daha az kaygı yaşayabilir.
Bu zor dönemde çocuklarınıza anlayışlı ve destekleyici davranın Bu zor dönemde çocuklarınıza anlayışlı ve destekleyici davranın. Kaygının yoğunlaşması ile birlikte çocuklarınız kendilerini daha çaresiz ve çözümsüz hissedebilirler. Daha önceden kızmadıkları şeylere şimdilerde daha sert tepkiler gösterebilirler.
Çocuğa, sınavların onun kişiliğini değerlendiren bir ölçü olmadığı, kazanmak kadar kaybetmenin de hayatın bir parçası olduğu, hayatın sonu olmadığı anlatılmalıdır.
Öğrenci sınavda başarılı olamazsa yaşayacağı durumu bir ceza gibi göstermeyin. "Eğer kazanamazsan, falan okula gidersin." gibi sözler onun gideceği okulu, yapacağı işi sevmesine imkan bırakmaz. Çocuğun eğitim alabilmesi ve yararlanabilmesi ancak okulunu ve eğitimi sevmesiyle mümkündür.
Birbirinize bağlılığın amaç, sınavın araç olduğunu unutmayın Birbirinize bağlılığın amaç, sınavın araç olduğunu unutmayın. Çocuğunuzun ders çalışması ve sınavda başarılı olması uğruna onunla ilişkilerinizi tehlikeye atmayın. Çocuğunuzun başarısı için maddi-manevi fedakarlık yaptığınız doğrudur.Karşılık beklemek de en doğal hakkınızdır. Çocuğunuz, gayret sarf ettiği halde eğer sonuç istediğiniz gibi değilse, elinden gelenin o kadar olduğunu kabullenin.
Çocuğun değerini sınavdaki başarısıyla eş tutmak, sonuçlarla ilgili olarak korkutmak, tehdit etmek, “Sen hele bir kazanma, o zaman görüşürüz" ya da, ‘’aile dostlarımızın hepsine rezil oluruz" gibi ifadeler gencin motivasyonunu değil kaygısını arttırır. Çocuk, ailesinin ve başkalarının gözünde kendisinin değil, sınavdaki başarısının önemli olduğunu düşünür ve sınava gerçek dışı bir anlam yükler.
“Sen bizim evladımızsın. Seni seviyoruz ve hep seveceğiz “Sen bizim evladımızsın. Seni seviyoruz ve hep seveceğiz.” şeklinde açıklamalar yaparak öğrenci rahatlatılmalıdır. Öğrenci, ailesinin sevgisini kazanmak için özel bir gayret sarf etmek zorunda olmadığını anlayacaktır. Bu rahatlama, öğrencinin sınavda daha iyi performans göstermesini sağlayacaktır.
Sınavlar sadece birer fırsattır Sınavlar sadece birer fırsattır. Bu fırsatların bir şekilde telafisi vardır. Aile, öğrenciye sınavın bir ölüm-kalım meselesi olmadığını, yararlanılması gereken bir fırsat olduğunu, bu fırsat kaçırılırsa bile hayatta başka fırsatların onu beklediğini, bir kapı kapanırsa başka bir kapının açılacağını anlatmalıdır. Öğrencinin de yapacağı, iyi niyetle ve elinden geldiğince sağlanan imkanları sınavlara hazırlık adına değerlendirmesidir.
DEĞİŞİM İÇİN BİR BAŞLANGIÇ YAPMANIN ZAMANIDIR. NEDEN BU GÜN OLMASIN DEĞİŞİM İÇİN BİR BAŞLANGIÇ YAPMANIN ZAMANIDIR. NEDEN BU GÜN OLMASIN? KAYBEDEBİLECEĞİNİZ HİÇ BİR ŞEY YOK . AMA KAZANACAĞINIZ ÇOK ŞEY VAR. ÇOCUKLARIMIZ…
TEŞEKKÜRLER