- Buraların yabancısıyım demiş.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
TÜRKAN YÜKSEL Tıkır Top.
Advertisements

KELİME TÜRLERİ ZARFLAR.
Iletişimde üç filtre
Çelebi Grubu.
Her şey sende gizli: Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Bir süre önce, başka bir kadınla çıkmaya başladım ve bu aslında
Orhan Veli Şiirler: Müzik: Ezginin Günlüğü
Lütfen sesi açıp Tıklayınız..
AYAKKABICI Ayakkabıcı, yeni getirdigi malları vitrine yerleştirirken, sokaktaki bir çocuk onu izlemekteydi.
Annesini Arayan Kardan Adam
Bir zamanlar bir ağaç varmış
ARKADAŞIM BADEM AĞACI ADINI AŞK KOYDUM SENİN.
Bu olay, Marmara Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü 1993 yılında bitiren Dilek isimli bir kızın başından geçmiş. (Böyle anlatılıyor, soyadı.
1/20 Cümle Bilgisi A B C D İşine her sabah erkenden giderdi. Çocuklar akşama kadar bizde kalırdı. Bahçeye gözü gibi bakardı. Evinin her köşesi tertemizdi.
BUĞDAYDAN EKMEĞE MADDENİN DEĞİŞİMİ
SLAYTI MUTLAKA SESLİ İZLEYİNİZ… İYİ SEYİRLER…
ÇOCUK MASALLARI HAZIRLAYAN: SİBEL KIRMACI
bir varmış bir yokmuş bir ormanda ağustos böceği ve karınca varmış.
Bu sabah kalktığında...sana dikkatle baktım...bana konuşmanı umdum....
Dövüş ustası olanlar öfkelenmezler. Kazanma ustası olanlar korkmazlar
Duyu organlarımız , dünyaya açılan penceremizdir.
Bir zamanlar genç bir kurbağa vardı
EWAN 22 YAŞINA O YIL BASMIŞTI, KENDİNDEN EMİN, ZEKİ VE ÇEKİCİ BİR GENÇ ADAM OLMANIN GURURUNU TAŞIYORDU. EWAN 22 YAŞINA O YIL BASMIŞTI, KENDİNDEN EMİN,
KABUL EDEMEM.
Sevgili günlük, Bugün çok yoruldum. Neden mi bugün hem eğlendik hem öğrendik… Merak mı ediyorsun? Peki anlatayım…
UYUMAK İSTEMEYEN ZÜRAFA
Bir zamanlar bir ağaç varmış
UYUMAK İSTEMEYEN ZÜRAFA
Bir yaz günü üçgen tek başına parkta oynuyordu.
UZUN zaman önce insanlar dünya’ya ayak basmadan önce, iyi huylar ve kötü huylar ne yapacaklarını bilemez halde dolanıyorlarmış. Bir gün toplanmışlar.
DiŞ DOKTORU Diş hekiminin odasına giren genç ve güzel kadın:
İP HİKAYESİ.
*Öğrenmek * Çalışmak ve *Başarmak
Zarflar fiilleri, sıfatları, fiilimsileri veya kendi türünden sözcükleri (zarfları) etkileyen sözcüklerdir. Zarfların diğer ismi de tir. Zarfları beş.
S İİ R ZEHRA ATASOY DÜZENLEYEN ZEHRA ATASOY. ELVEDA Bir akşam üzeriydi Güneş yüzünün yarısını gösteriyordu Tıpkı senin gibi.
Nasrettin Hoca
Aşağıdakilerden hangisinde mecaz anlamlı sözcük kullanılmamıştır?
Şiddetle itiraz ettim: "Ama ben seni seviyorum!!!"
SORULAR.
ARI MAYA UÇMAYI ÖĞRENİYOR
KÜÇÜK KAPLUMBAĞA.
GÖNÜL KÖPRÜSÜ.
KARAGÖZ İLE HACİVAT MEKTUP HÜSEYİN ÖZDEMİR 6/B 1230.
A) Barış Manço’lar kolay mı yetişir sanıyorsun?
1. Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi soyut değildir
TUTUNMAK Birinci Bölüm.
İKİ MÜHENDİS İki mühendislik ögrencisi kampus içerisinde yürürken biri diğerine sorar, - Bu muhteşem bisikleti de nereden buldun ? Diğeri cevap verir,
BALONUM OKUMA – ANLAMA.
HAYATIN ANLAMI.
Tıkır Top
Bu sabah kalktığında...sana dikkatle baktım...bana konuşmanı umdum....
MÜHENDİS DEYİP GEÇME.
KÜL KEDiSi-SINDRELLA Hazırlayan: Emine KOÇAK- 7/A
YAĞMUR DAMLASI.
Nasrettin Hoca henüz çocukmuş. Annesi bir gün onu yanına çağırmış:
ŞÜKRAN AŞKINCI 1-C SINIF ÖĞRETMENİ
Bir zamanlar bir ağaç varmış
ARI MAYA UÇMAYI ÖĞRENİYOR ÇIKIŞ
CANIN KUŞLARI Can, o gün annesine ne kadar çok sıkıldığını anlatıyordu: — Neden oyuncaklarınla oynamıyorsun? diye sordu annesi. — Ama onlar benimle oynamıyorlar.
Tombik ormanda.
GENEL TEKRAR - 6 CÜMLE ÖĞELERİ - VURGU – ARASÖZ FEM DERSHANELERİ
Keloğlan ve Kuyu Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, bir Keloğlan’la ninesi varmış. Bunlar çok yoksul insanlarmış. Keloğlan’ın.
Bir zamanlar, birbirine bitişik iki çiftlikte yasayan iki erkek kardeş vardı. Günlerden bir gün bu iki kardeş arasında bir anlaşmazlık baş gösterdi. İki.
Bir zamanlar bir ağaç varmış
Burası yuvarlaklar ülkesi. Öykümüz burada geçiyor.
- Buraların yabancısıyım demiş.
Bu olay, Marmara Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü 1993 yılında bitiren Dilek isimli bir kızın başından geçmiş. (Böyle anlatılıyor, soyadı.
GÖNÜL KÖPRÜSÜ.
Bir zamanlar genç bir kurbağa vardı
Sunum transkripti:

- Buraların yabancısıyım demiş. Adamın biri, ilk defa gittiği küçük bir kasabada şaşkın şaşkın gezindikten sonra yol kenarında duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa : - Buraların yabancısıyım demiş. Parkın hemen yanıbaşındaki fırını arıyorum, çok yakın olduğunu söylediler. Çocuk, arabanın penceresini iyice açtıktan sonra : - Ben de buraya ilk defa geliyorum demiş. Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde.

Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş ister istemez. - Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? diye gülümsemiş çocuk. Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten. - İyi ama, demiş adam, bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediği ne malûm ? - Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez, diye atılmış çocuk. Üstelik, manolyalar da katılıyor onlara. Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu duyacaksınız.

Adam, gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, teşekkür etmek için döndüğünde farketmiş çocuğun kör olduğunu. Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış, adamın kendisini farkettiğini. Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken: - Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim, demiş, görmeyi o kadar çok özledim ki. Sizinkiler sağlam öyle değil mi? Adam, çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına yönelirken: - Artık emin değilim, demiş. Emin olduğum tek şey, benden iyi gördüğündür.

Gösterdim... gördü anlamına gelmez Söyledim... duydu anlamına gelmez Duydu... doğru anladı anlamına gelmez Anladı... hak verdi anlamına gelmez Hak verdi... inandı anlamına gelmez İnandı... uyguladı anlamına gelmez Uyguladı... sürdürecek anlamına gelmez... designed by nevzat gürmen’ 2001