Aşırı, çok fazla & Yeterli, kâfi, yeterince Too & Enough Aşırı, çok fazla & Yeterli, kâfi, yeterince
TOO = excess “fazla, aşırı,çok,” TOO = more than necessary “gerekenden fazla, lazım olandan fazla” TOO Sıfat ve zarflarla kullanıldığı zaman AŞIRILIK ifade eder. Anlamı “çok” demektir. TOO cümleye OLUMSUZ anlam katar.
big : büyük TOO big : çok büyük, AŞIRI BÜYÜK
very hot = çok sıcak (dokunabilirsin) TOO = VERY “çok” very hot = çok sıcak (dokunabilirsin) TOO hot = çok sıcak, AŞIRI sıcak (dokunamazsın) Old = yaşlı TOO old = çok yaşlı, AŞIRI yaşlı Too old to run = koşmak için AŞIRI YAŞLI = koşamayacak kadar yaşlı TOO cümleye OLUMSUZ anlam katar.
Fat = Şişman TOO fat = çok şişman, AŞIRI şişman Too fat to jump = zıplamak için AŞIRI şişman = zıplayamayacak kadar şişman
TOO late = çok geç, AŞIRI GEÇ Too late to go out = Dışarı çıkmak için çok geç = Dışarı çıkılamayacak kadar geç TOO expensive = çok pahalı, AŞIRI PAHALI Too expensive to buy = almak için çok pahalı = Alınamayacak kadar pahalı TOO cümleye OLUMSUZ anlam katar.
Spicy = baharatlı, acılı TOO spicy = çok baharatlı, AŞIRI baharatlı Too spicy to eat = yemek için aşırı baharatlı, = yenemeyecek kadar baharatlı
too hot to drink = içmek için AŞIRI SICAK = içilemeyecek kadar sıcak TOO hot = AŞIRI sıcak too hot to drink = içmek için AŞIRI SICAK = içilemeyecek kadar sıcak TOO cold = çok soğuk, AŞIRI soğuk too cold to go out = dışarı çıkmak için AŞIRI SOĞUK = dışarı çıkılamayacak kadar soğuk TOO cümleye OLUMSUZ anlam katar.
Cold = soğuk TOO cold = çok soğuk, AŞIRI soğuk Too cold to walk = Yürümek için aşırı soğuk, = yürünemeyecek kadar soğuk
Fast = hızlı TOO fast = çok hızlı, AŞIRI HIZLI Too fast to catch = Yakalamak için AŞIRI HIZLI = yakalanamayacak kadar hızlı Young = genç TOO young = çok genç, AŞIRI GENÇ Too young to go to disco= Diskoya gitmek için çok genç = Diskoya gidemeyecek kadar genç = “Yaşı tutmuyor.”
TOO far = çok uzak, AŞIRI uzak Too far to walk = yürümek için çok uzak Far = uzak TOO far = çok uzak, AŞIRI uzak Too far to walk = yürümek için çok uzak = Yürüyerek gidilemeyecek kadar uzak Many = çok TOO many = çok çok , aşırı çok ÇOK FAZLA Too many questions = çok fazla soru Too many questions to answer= cevaplamak için çok fazla soru = Cevaplandırılamayacak kadar çok soru
Heavy = ağır TOO heavy = çok ağır, AŞIRI ağır Too heavy TO LIFT = kaldırmak için çok ağır, = kaldırılamayacak kadar ağır
Enough yeterlilik ifade eder. ENOUGH = sufficient Enough yeterlilik ifade eder.
Enough =yeter miktar, kafi, yeterli = yeteri kadar
Old = yaşlı Old enough = yeterli yaşta (yaşı tutuyor) Ali is OLD ENOUGH to have a driving licence. “Ali ehliyet almak için yeterli yaştadır.” “Ali ehliyet almak için yeterince yaşlıdır.” “Ali ehliyet alabilecek yaştadır.” “Ali’nin ehliyet almak için yaşı yeterlidir.” “Ali’nin ehliyet almak için yaşı tutuyor.”
Silent = sessiz Silent enough = yeterince sessiz Silent enough to study = ders çalışmak için yeterince sessiz Hot = sıcak Hot enough = yeterince sıcak, yeterli sıcaklıkta Hot enough to swim = yüzmek için yeterince sıcak
Big = büyük Big enough = yeterli büyüklükte, yeterince büyük Big ENOUGH to play football= futbol oynamak için yeterince büyük =Futbol oynayabilecek kadar büyük Cheap = ucuz Cheap enough = yeterli ucuzlukta, yeterince ucuz Cheap enough to buy = almak için yeterli ucuzlukta, = almak için yeterince ucuz = Alınabilecek kadar ucuz
Rich = zengin Rich ENOUGH = yeterince zengin, yeterli zenginlikte Rich enough to buy a house= ev almak için yeterince zengin, =ev alabilecek kadar zengin
Slow = yavaş Slow enough = yeterince yavaş Easy = kolay Easy enough = yeterince kolay, yeterli kolaylıkta Clever = zeki Clever enough = yeterince zeki, yeterli zekâya sahip Hot = sıcak Hot enough = yeterli sıcaklıkta, yeterince sıcak
He is only fifteen years old. Daha on beş yaşında He is only fifteen years old. Daha on beş yaşında. He isn’t old ENOUGH to marry. Evlenecek yaşta değil. This car is big ENOUGH for a large family. Bu araba büyük bir aileye yetecek kadar büyük. My cow can run fast ENOUGH to catch your car. Benim ineğim senin arabanı yakalayacak kadar hızlı koşabilir. If you don’t study hard ENOUGH, you can’t pass your class. Eğer yeteri kadar çok çalışmazsan sınıfını geçemezsin.
Low = alçak Low ENOUGH = yeterince alçak The ceiling isn’t low ENOUGH for me to touch. Tavan benim dokunabileceğim kadar alçak değil. Loudly = yüksek sesle Loudly ENOUGH = yeterince yüksek sesle Why don’t you speak loudly ENOUGH for everybody to hear? Niçin herkesin duyabileceği kadar yüksek sesle konuşmuyorsun?
ENOUGH isimlerden önce kullanılır ENOUGH isimlerden önce kullanılır. İsimler hem sayılabilen hem de sayılamayan isimler olabilir. I don’t have ENOUGH MONEY to buy a car. (sayılamayan-tekil) Bir araba alacak kadar param yok. Are there ENOUGH BEDS for all of us at home? (sayılabilen-çoğul) Evde hepimize yetecek kadar yatak var mı? Enough milk: yeterli süt, kafi miktarda süt, (sayılamayan-tekil) Enough chairS: yeterli sandalye, yetecek kadar sandalye
Enough information= yeterli bilgi (sayılamayan-tekil) Enough playerS= yeterli oyuncu (sayılabilen-çoğul) Everybody can sit because there are ENOUGH chairS here. “Herkes oturabilir çünkü burada yeterli sayıda (yeterli) sandalye var.” I have ENOUGH money to pay the bill. “Faturayı ödeyebilecek kadar param var.”