Farklı Gelişen Çocuklarda BAĞLANMA İlişkisi Yrd. Doç. Dr

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Psikolojik Danışma ve Rehberlik Servisi
Advertisements

GENÇLERDE ÖZGÜVEN GELİŞİMİ.
Şİddet Muhammet GÜLER.
AİLE ve ERGENLİK Kişilik Oluşumunda Ailenin Etkisi
Yrd. Doç. Hatice DEMİRBAŞ G.Ü.Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü
Hazırlayan: Öğr.Gör. Funda YORULMAZ
OTİZM (AUTISM).
Zihinsel Yönden Yetersiz Çocukların Özellikleri
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİ
KAYNAŞTIRMA EĞİTİM Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ÖNEMİ
T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ANTALYA HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ
ÇOCUK EĞİTİMİNİN ANAHTARI: ÖZGÜVEN
DÖNEMLERE GÖRE GELİŞİM GÖREVLERİ
ERGENLİK DÖNEMİ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ ve AİLE İÇİ İLİŞKİLER
KANSER VE PSİKİYATRİ Prof Dr Behcet Coşar
ÇOCUK İHMALİ.
SAĞLIK BAKANLIĞI T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ANTALYA HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ.
HOŞGELDİNİZ.
ÇOCUKLARDA OKUL FOBİSİ
Aile eğitimi.
ANNE BABA TUTUMLARI.
ENGELLİ BİREYLERİN BAKIMI
Hazırlayan Psk.Dan.Nazan MUTLU Uzm.Psk.Dan. Sinem TARHAN
Travma nedir? Travma sonrası tepkiler nelerdir?
Uzm.Psk.Dan.Sinem TARHAN
ŞAHİNBEY REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
EVDEN KAYNAKLANAN DİSİPLİN SORUNLARI
ŞAHİNBEY REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Çocuğun Eğitiminde Disiplin ve Sınırlar
Çocuklarda Tırnak Yeme Alışkanlığı
ENGELLİLER AİLE VE ÇEVRE
ANNE BABA TUTUMLARI Karatay Rehberlik ve Araştırma Merkezi.
ANNE-BABA TUTUMLARI İLKNUR NURKAN
ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ
OKULÖNCESİNİN ÖNEMİ.
AİLE İÇİ ŞİDDET.
Çocuklarda Travma sonrası stres bozukluğu
KISKANÇLIK VE UTANGAÇLIK. KISKANÇLIK  İnsanların sahip oldukları ya da sahip olmak istedikleri şeyleri paylaşma durumunda kaldıklarında duydukları hisler.
ANNE BABALAR EV ÖDEVLERİNE NASIL YARDIMCI OLABİLİRLER?
ZEYNEP YILMAZ PSİKOLOJİK DANIŞMAN
“OKUL KORKUSU” SEMİNERİ
Çocuğu doyuran, büyüten, eğiten ve ilk terbiyeyi veren anne, verdiği eserin sorumlusudur. (anonim)
Ebeveynlik Kuram ve Araştırmalarıı
"Engellilik mi? Engellenmek mi?" Yrd. Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL.
BÖLÜM 11 ORTA ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE FİZİKSEL GELİŞİM.
OTİZM.
MAREŞAL ÇAKMAK İLK OKULU
Kişisel gelişim, çocuğun kendi kendine yemek yeme, giyinme, giysilerini çıkarma, tuvalete gitme, tuvalet temizliği yapma, yıkanma vb. öz bakım becerilerini.
ÖZÜRLÜLÜK(ENGELL İ )NED İ R? Bedensel, zihinsel ve ruhsal özelliklerinden belirli oranda fonksiyon kaybına neden olan organ yokluğu ve bozukluğu sonucu.
MADDE BAĞIMLILIĞI.
VE ÇOCUGUN GELİŞİMİNE ETKİLERİ
Mehmet Akif Ersoy İlkokulu Sunar. ÇOCUĞUN GELİŞİM DÖNEMLERİ 0 – 2 YAŞ BEBEKLİK DÖNEMİ 2 – 6 OYUN DÖNEMİ 6 – 12 OKUL DÖNEMİ 12 – 18 ERGENLİK.
DİĞER TUTUMLAR.
YUMAKLICERİT ORTAOKULU REHBERLİK SERVİSİ Hazırlayan: Ayşegül ATA
Öğrenciyi Tanıma Yrd. Doç. Dr. İhsan Sarı.
BİLİŞSEL GELİŞİM: İYİ SEYİRLER .
Kardeşler,engelli kardeşlerin bakımı konusunda aldıkları sorumluluktan dolayı baskı hissedebilirler. Engelli olmayan çocuklar,engelli kardeşinden ailenin.
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE GELİŞİM
Gelişimsel Yetersizliği Olan Çocukların Aileleri İle Çalışmak
Anadolu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi,
Engelli çocuğun kardeşlerinin tepkileri
ÇOCUKLARDA OKUL FOBİSİ
ENGELLİ ÇOCUĞA SAHİP AİLELERİN TEPKİLERİ
Zeka Gerilikleri.
ANNE BABA ve ERGEN İLETİŞİMİ
Sağlık Bilimleri Fakültesi
Sağlık Bilimleri Fakültesi
AİLEDE İLETİŞİM.
OKUL BAŞARISINDA AİLENİN ROLÜ Gülçin UYSAL Psikolojik Danışman.
Sunum transkripti:

Farklı Gelişen Çocuklarda BAĞLANMA İlişkisi Yrd. Doç. Dr Farklı Gelişen Çocuklarda BAĞLANMA İlişkisi Yrd. Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL Mayıs 2014, NOVA

Engelli Çocuk Ne İster? “Farklı görünüyorum, öğrenirken zorlanıyor, yavaş ilerliyorum. Konuşmamı anlamakta zorlanıyorlar, davranışlarım da tuhaf oluyor bazen. Farklıyım yaşıtlarımdan. Anne babam daha çok emek harcıyor bana, çünkü daha çok ihtiyacım var ilgiye ve bakıma. Arkadaşlarıma, devletime ihtiyacım var. İhtiyacım var eğitime, desteklenmeye ve kabul görmeye. Yer açın bana aranızda, bakmayın bana meraklı ve acıyan gözlerle. Benim de hakkım parkta yaşıtlarımla oynamak, benim de hakkım forma giyip okula gitmek, benim de hakkım yaşıtlarımla birlikte öğrenmek, benim de hakkım bu ülkede sizlerle eşit haklarla yaşamak”. Dünya Çocuk Hakları Günü, Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Basın Bildirisi, 2013

Bağlanma “Güvenli bir Üs” İlk olarak Bowly tarafından ortaya atılmış bir kavramdır ve yaşamın erken dönemlerinden itibaren çevreyle olan etkileşim sonucu gelişmektedir. Belirli bir kişiye olumlu tepkilerin verilmesi, zamanın büyük bir kısmının o kişiyle birlikte geçirilmek istenmesi, herhangi bir korku yaratan durum veya obje karşısında hemen o kişinin aranması, bağlanılan kişinin varlığının duyumsanmasına eş zamanlı olarak rahatlama duygusunun eşlik etmesi gibi duygu ve davranış örüntülerinin tümünü kapsamaktadır.

İlk olarak Bowly tarafından ortaya atılan Bağlanma kavramı; yaşamın erken dönemlerinden itibaren çevreyle olan etkileşim sonucu gelişmektedir. Bağlanma figürüne çocuğun güvenli bir şekilde bağlanabilmesi için stres anında ulaşılabilir ve onun ihtiyaçlarına cevap verebilir olması gerekmektedir.

Bir çocuk ancak güvenli bir üs varlığında çevresini keşfe çıkar.

Bağlanma, Sadece anne “bakımveren” ile sınırlı değildir. Bağlanmayı bir çok faktör etkiler.

Farklı özelliklere sahip bir çocuğun anne babası olma rolü; anne babaların kendi seçtikleri bir rol değildir ve bu role hiçbiri kendini hazırlamazlar.

Farklı bir çocuk dünyaya geldiğinde; normal çocuk hayali yıkılmış, imge bebek kaybedilmiştir. doğan çocuk farklı görünüyordur, daha fazla ilgi ve bakım istemektedir, rutin bakımı daha güçtür ve belki de en önemlisi gelecek belirsizdir.

Yaşanan ilk şokun ardından inkar edilir Öfkelenilir Suçlu aranır İki uçlu duygular yaşanır Kendilerine bir ceza olarak algılanır Utanılır ve Olumsuz duygular sebebiyle hissedilen suçluluk çok ağırdır

Çevredekilerin meraklı, acıyan ve sorgulayan bakışlarıyla baş edilemez ve Sosyal olaylardan ve çevreden uzak kalınır Akrabaların ve yakın çevredekilerin tepkileri ile baş edilmeye çalışılır Eşler birbirlerine karşı suçluluk ve yetersizlik hissedebilir

Planlanmamış ve istenmeyen bir bebek Çok ağır anomalilerin varlığı Çok ağır zihinsel özür Anne babanın ruhsal yapılanması yetersiz Birincil destekleri az Gerçekçi olmayan beklentiler fazla Eğitim düzeyi düşük Maddi imkanlar yetersiz olduğunda;

yaşanan depresyon ağır olur ve çocukla yeterince ilişki kurulamaz. Kabul süreci uzun sürer, yaşanan depresyon ağır olur ve çocukla yeterince ilişki kurulamaz. ve sonuçta; bebeğin duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarının karşılanamaması, bağlanma sorunları, anne babada ruhsal hastalık ve anne baba arası evlilik problemleri gelişmesi riski yüksektir.

Planlanmış ve istenen bir bebek Anomaliler az ve müdahale edilebilir Zihinsel özür az Anne babanın ruhsal yapılanması yeterli Birincil destekleri iyi Beklentiler gerçekçi Eğitim düzeyi iyi Maddi imkanlar yeterli olduğunda;

Ebeveyn, çocuğunun güvenliğini, eğitimini ve geleceğini sağlayabildiği ölçüde huzur bulacak ve çocuğunun ihtiyacı olan sevgi ve bakımı ona verebilecektir.

Engelli çocuğa sahip annelerde, engelli çocuğa sahip olmayan annelere göre depresyon, anksiyete ve stres düzeyinin daha yüksek olduğu bildirilmektedir. Engelli çocuğa sahip anneler, engelli çocuğa sahip olmayan annelere kıyasla çocuklarının kendilerine daha çok bağımlı olmaları, kendi kendilerini yönetememeleri, aile yaşantılarına daha çok sorumluluk getirmeleri ve aileye genel olarak daha fazla zorluk yaşatmaları nedeniyle daha fazla stres yaşadıklarını ifade etmişlerdir (Uğuz 2004).

Zihinsel engelli çocuk annelerinin duygusal tükenmişlik düzeylerinin daha yüksek olduğu gösterilmiştir (Duygun ve Sezgin 2003).

Yeterli ve yetersiz olmalarına, kaygı durumlarına göre farklı tepkiler sergileyen anne babaların çocuklarına yaklaşımı da farklı olabilmektedir: (Wert ve Oserof). Çocuğu otoriter bir biçimde kontrol etmek, onu reddetmek, aşırı onu biçimde korumak, çocuğa aşırı hoşgörülü davranmak, ona sevecen ve ilgili davranmak ve ona ilişkin duygularını bastırmaktır.

Engelli çocukların; Bedensel gelişimlerinde Farklılıklar vardır: görüntü farklı, motor kordinasyon sorunları, sakarlık, sık hastalık, sürekli hastane........

Zihinsel gelişimlerinde Farklılıklar vardır: daha yavaş, geç ve güç öğrenme, geç konuşma, duygu ve düşüncesini ifade edememe, dikkat ve ilgi dağınıklığı, genelleyememe, soyutlayamama, yeni duruma uyum güçlüğü, çabuk unutma, pes etme, gelecekle ilgilenmeme ....

Sosyal gelişimlerinde farklılıklar vardır: küçüklerle oynama, kolay dostluk kuramama ve sürdürememe, kolay küsme, sorumluluk alamama, kandırılma, oyun kurallarını algılayamama, dışlanma, garip giyinme, görgü kurallarına uyamama, paylaşmama, ilgisizlik, çaba göstermeme....

Kişilik Özeliklerindeki farklılıklar güvensiz, başkalarına bağımlı, sabırsız, cesreti ve hırsı az, olayların sonunu merak etmez, ilgisiz, enerjisi az, sabırsız, sorumluluk almaz, başkalarının duygu ve düşüncesine önem vermez, duygusal iniş çıkış sık, isteksiz......

Yapılan araştırmalar, engelli çocukların da normal gelişim gösteren çocuklara benzer bağlanma davranışları gösterdiklerini, anneyi yabancılara tercih ettiğini ve yakınlık arayışı içinde oldukları göstermiştir.

Sigman ve arkadaşları (1984); zihinsel açıdan eşleştirilmiş 14 otistik ve 14 normal gelişim gösteren çocuğu hem serbest oyun sırasında hem de anneden ayrılma ve birleşme sırasında gözlemişler ve çocukların davranışlarını (anneden ayrılmaya tepki, bakma, gülme, ses çıkarma, birleşme sırasında yakın durma) değerlendirmişlerdir. Otistik çocukların ayrılık sırasında gerginlik yaşamasalar da yeniden birleşme sırasında annelerine yönelik sosyal davranışlarının olduğunu, yabancıya göre anneyi tercih ettiklerini, anneye yakınlık arayışının ve fiziksel temasın olduğunu bildirmişlerdir. Bu davranışların otistik çocuklarda bağlanmanın varlığını gösterdiğini belirtmişlerdir

Zihinsel engelli çocuklar için bağlanma figürü normal çocuklardan daha önemlidir. Çünkü bu çocukların stresle baş etmesini kolaylaştıracak olan, bağlanma figürü ile kurduğu ilişkidir. Çalışmalarda, zihinsel engelli çocukların ebeveynlerine güvensiz bir şekilde bağlandıkları bildirilmektedir. Başka bir çalışmada, profesyonel bakıcıların zihinsel engelli çocuklar için bir bağlanma figürü olabileceği ve bakıcılara bağlanmanın ebeveyne olan bağlanmadan bağımsız bir şekilde geliştiği görülmüştür (De Schipper,2006).

Olgu 1: 8 yaş kız çocuk, HMR Alt sınıfta okuyor, özel eğitim alıyor. Annesi çalışıyor ve bebekliğinden bu yana yatılı bakıcılar yardımı ile büyüyor. Normal gelişimde ikiz bir erkek kardeşi var. Aile içinde kabul gören bir çocuk ve uyumlu bir ailesi var.

Ilk 5 yaş aynı bakıcı bakıyor Ilk 5 yaş aynı bakıcı bakıyor. Sonra 1 yıl başka bir bakıcı ve sonrasında 3. bakıcısı oluyor. Bu senenin başında çocuğun okulu değişiyor, bakıcısı ülkesine dönmek üzere çocuğa açıklama yapmadan ayrılıyor. Sonrasında çocukta; yemek yememe uykusuzluk sürekli mızıldanma tarzında ağlama eve gelenleri kovma tuvalet eğitimde ciddi gerileme Bakıcı vedalaşmak üzere geri geliyor ve aile onu hava alanına götürüyor, çocuk hava alanında emekliyerek annesine yapışıyor.

Olgu 2: 6 yaşoında Down Sendromlu erkek çocuk. Hep annesi bakıyor, 2 yıldır kreşe gidiyor. Geçen sene eve bir kardeş geliyor. Son 1 haftada birden ortaya çıkan bir huzursuzluk, uykusuzluk, okula gitmek istememe, okulda sürkli ağlama, özel derse gitmeme….

Yuva el değiştirmiş, öğretmen ayrılmış. Öğretmenle dışarıda görüşüldü, vedalaştılar, hızlı bir toparlama süreci……..

Hepimiz birbirimizden farklıyız. Farklı olana yer açmalıyız.....