İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Mesleki Gelişim Kuramı (Donald E. Super)
Advertisements

Psikolojik Danışma ve Rehberlik Servisi
ÜNİVERSİTEYE UYUM SÜRECİ
Bağlanmadan Bağımlılığa Giden Yolda Aşk
Hazırlayan: Öğr.Gör. Funda YORULMAZ
ANA BABA VE ERGENLİK.
SİSTEM YAKLAŞIMI Çağdaş yönetim ve organizasyonlar sistem yaklaşımından esinlenerek tasarlanır. Günümüzde, sistem kavramına yer vermeyen bir yönetim ve.
GELİŞİME ETKİ EDEN FAKTÖRLER
Yrd. Doç. Dr. Yasemin ÇAYIR
KİMLİK GELİŞİMİ VE KENDİNİ KABUL
ÇOCUK EĞİTİMİNİN ANAHTARI: ÖZGÜVEN
PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK HİZMET ÇEŞİTLERİ
KİŞİLERARASI İLİŞKİLER VE ÇEKİM
REHBERLİK.
1. DUYGUSAL GELİŞİM 1.1. Tanımı ve Önemi
IX.BÖLÜM YAŞAM TARZI.
ÇANKAYA REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
ERGENLİK DÖNEMİNDE ARKADAŞ ETKİSİ
KİŞİLER ARASI İLETİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Tutum Kişinin herhangi bir olaya ve kişiye karşı olan tutumu onun kişiliği doğrultusunda gerçekleşir. Genellikle ev dışındaki ortamlarda yaşıtları tarafından.
GELİŞİMSEL YAŞAM KRİZLERİNE MÜDAHALE SÜRECİ
OKUL BAŞARISIZLIĞI.
KAYGI VE TEST EDİLME KAYGISI
PSİKOLOJİ EĞİTİM.
ÇANKAYA REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Kişilerarası iletişim çatışmaları
PSİKOLOJİ İLE DİĞER BİLİM DALLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ
ERGENLİK DÖNEMİNDE RİSKLER ve SORUNLAR
Aşkın Motivasyonel Süreci
ERGENLİK ve PROBLEMLERİ
KİŞİLERARASI İLETİŞİM
BÖLÜM 5 CİNSİYET. BÖLÜM 5 CİNSİYET CİNSİYET Cinsiyet Üzerindeki Biyolojik, Sosyal ve Bilişsel Etkiler Cinsiyet Kalıp Yargıları, Benzerlikler ve Farklılıklar.
HANGİ ANA BAŞLIKLARI İŞLEYECEĞİZ :
KİŞİLİK,SOSYAL, DUYGUSAL VE AHLAKSAL DEĞİŞİM
Cinsel Uyum Sorunları Cinsel Kimlik; Bireyin kendi bedeni ve benliğini belli bir eşeylik içinde algılayışı, kabullenişidir. Cinsel Yönelim; Bireyde duygu,
DUYGUSAL GELİŞİM Duygu: Ansızın şiddet ve yoğunluk düzeyi değişebilen yansıma veya tepki olarak hissedilen içsel yaşantılardır.
KafaDark Özge Eymur Aşkın Mezgitli
Okul Öncesi Dönemde Rehberlik Hizmetinin Özellikleri
BÖLÜM 7 AHLAKİ GELİŞİM, DEĞERLER ve DİN. BÖLÜM 7 AHLAKİ GELİŞİM, DEĞERLER ve DİN.
Arkadaşlığa Ve Çekime Neler Yol Açar?Aşk Nedir? Yakın İlişkiler Kurulmasına Olanak Sağlayan Faktörler Nelerdir? İlişkiler Nasıl Biter? HANGİ ANA BAŞLIKLARI.
BÖLÜM 5 Birey, Toplum ve Başkaları: Sosyal Beceriler.
Prof. Dr. Rana ÖZEN KUTANİS
BÖLÜM 6 Kültür, Çeşitlilik ve Değerler. BÖLÜM 6 Kültür, Çeşitlilik ve Değerler.
ERGENLİK DÖNEMİ YAŞ BİLİŞSEL GELİŞİM * * Soyut işlemler dönemidir. * Tartışmaları sever, düşüncelerini ifade etmek isterler. * Mantık üzerinde.
BÖLÜM 2 NEREYE VARMAK ÜZEREYİZ: PROBLEM VE PROBLEMİN BÜYÜKLÜĞÜ.
STRES YÖNETİMİ Yrd. Doç. Dr. Özlem BALABAN.
ERGENLİK.
Aile Katılımı Nedir? Çocuğun gelişimi hakkında anne babaları bilgilendirme. Anne babalara duygusal destek sağlama. Çocuklarına öğretmenlik ve rehberlik.
Bilimsel İçerik Bilimsel içerik, bilimsel bilgiyi oluşturmaktadır. Erken çocukluk döneminde fen eğitimi de, çocukların yaşadığı çevre hakkında gerekli.
ANA BABA VE ERGENLİK.
Deney Bilimsel bir gerçeği kanıtlamak için yapılan deneyler, bilimsel olayların çocuklar tarafından somut bir şekilde yapılmasını sağlamakta ve çocukların.
GELİŞİMSEL YAŞAM KRİZLERİNE MÜDAHALE SÜRECİ
EVİN OKULA YAKINLAŞMASI PROJESİ
IX.BÖLÜM YAŞAM TARZI.
ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE YARATICILIK VE SANAT EĞİTİMİ
ERGENLİK DÖNEMİ ANNE-BABA SORUMLULUKLARI
II.BÖLÜM GELİŞİM İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR. Kazanımlar Bu üniteyi tamamladığınızda aşağıdaki hedeflere ulaşmanız beklenmektedir: Gelişimle ilişkili olan.
SAĞLIKLI BİR YAŞAM İÇİN ZİHİNSEL,DUYGUSAL VE SOSYAL SAĞLIĞIN ERGEN BİREYLER AÇISINDAN ÖNEMİ.
KİŞİLİK GELİŞİMİ PSİKOANALİTİK KURAM.
Sağlık Bilimleri Fakültesi
Sağlık Bilimleri Fakültesi
EMPATİ-YARDIM ETME PROSOSYAL DAVRANIŞ
AİLEDE İLETİŞİM.
Erken Çocukluk Döneminde Sağlık Bilimleri Fakültesi
EMPATİ-YARDIM ETME PROSOSYAL DAVRANIŞ
MOTİVASYON ve FARKINDALIK
TÜRKİYE'DE ERGEN PROFİLİ
EMPATİK İLETİŞİM.
ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİ (3-6)
Sunum transkripti:

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri

AŞKIN PSİKOLOJİSİ

Aşk, çeşitli sanat dallarının vazgeçilmez konusu olmayı sürdürmekle birlikte, bilimsel araştırmaların özellikle de psikolojinin de ilgi odaklarından biri haline gelmiştir

İnsanlar yalnız yaşayamayan, başkalarıyla birlikte var olan ve yakın ilişkiler arayan canlılardır Yakın ilişki ya da aşk, bazen kişisel bir ilişki, bazen kişisel ilişkilerin özel bir öğesi ya da bir özelliği, bazen de bir insanın diğerine duyduğu belli bir duyguyu belirtmek için kullanılmaktadır Burada önemli olan, yakın ilişki ya da aşk için her zaman bir “diğer” kişinin olması gerektiğidir

Aşk, biliş, duygu ve davranışları içeren karmaşık ve dinamik bir sistemdir Araştırmacıların aşkı ele alış biçimleri de, bakış açılarına göre değişmektedir Bu bakış açılarının bazıları bireysel ya da toplumsal özelliklere, kimileri evrimsel geçmişe, kimileri de nöropsikoloji alanındaki bulgulara dayanmaktadır

Aşk; Freud’a göre, cinselliğin yüceltilmesi Harlow’a göre bağlanma davranışı Fromm’a göre ilgi, sorumluluk, saygı ve anlayış Tennov’a göre ise, bilişsel etkinliği devre dışı bırakan, geçici bağımlılık ve sevilen kişiye yönelik bedenin verdiği duyarlı tepkidir

Maslow, aşkı ikiye ayırmıştır Kişinin güvensizliğiyle gelişen ve düşük düzeydeki duygusal ihtiyaçları ifade eden «yetersizlik aşkı» Yüksek düzeyde duygusal ihtiyaçları içeren ve özellikle kendini ve diğerini gerçekleştirme isteğini ifade eden «aşık olmak»

Bilim dünyasında en temel sorulardan biri; aşkın, içten gelen bir eğilim mi olduğu yoksa sosyal öğrenmelerle mi oluştuğu yönündedir ve bu görüşlerin ikisi de kabul görmektedir Yapılan bir çok araştırma sonucunda çeşitli duygu, davranış ve tutumları içeren sadece aşk faktörü olduğu sonucuna varılmıştır

Aşk ilişkilerindeki normallik ve patolojiyi inceleyen Kernberg, aşkı varoluşsal boyutta benlik sınırlarının terk edilmesi olarak tanımlamıştır Kernberg, aşkı dinamik bir bakış açısıyla ele almış ve aşkın karşıdaki kişiye yöneltilmiş sevgi ilişkisinden ve cinsel bir arzuya dönüştürülmüş olan uyarılma ve agresif enerjilerden ibaret olduğunu vurgulamaktadır

Kernberg’e göre aşk; Kendilik ve nesne tasarımlarının kaynaşmasıyla oluşan duyarlılık, Karşıdaki kişiyle özdeşim, Karşıdaki insanı ülküleştirme, Tutkulu bir özellik taşıyan cinsel-nesne ilişkisi Süperego yatırımlarından oluşan karmaşık bir duygusal yapıdır

Bağlanma kuramına göre gelişim devamlılık gösterir, dolayısıyla ana babalarla erken yaşlarda yaşanan ilişkiler gelecekte kurulacak olan ilişkileri şekillendirir Son yıllarda yapılan araştırmalar, bir yandan ana-baba- çocuk ilişkileri ile yetişkin ruh sağlığı arasındaki bağı açıklamaya, bir yandan da erken çocukluk yaşantılarının yetişkinin bağlanma stilleri ve kimlik gelişimi ile ilişkisini incelemeye yönelmişlerdir

Bowlby ve Ainsworth’un tanımladığı bağlanma çeşitleri üzerinde yapılan araştırmalarda, çocukluktan gelen bağlanma örüntülerinin yakın ilişkilerin kalitesini, dengesini ve memnuniyet düzeyini etkilediği belirtilmiştir

Bartholomew ve Shaver, çocukluktaki bağlanma figürleri ile ilişkilerin, ileride kişinin yakın ilişkisindeki beklentilerini, duygularını, savunmalarını etkilediğini belirtmişlerdir Shaver ve arkadaşları, bağlanma türleriyle romantik aşkı ilişkilendirerek, kişilerin bebeklikteki bağlanma stillerinin, aşık oldukları kişilerle ilişkilerini belirlediğini savunmuşlardır

Aşk Stilleri Kuramı Lee aşkı renklere benzetmiş, aşkın birden çok boyutu olabileceğini ve bu bağlamda çok boyutlu aşk biçimleri şeklinde sınıflandırmıştır Gökkuşağındaki bütün renkler kırmızı, sarı ve mavi olmak üzere üç ana renkten kaynağını almaktadır

Aşk Stilleri Kuramı Lee’nin aşk çeşitleri Eros (tutkulu aşk) Ludus (oyun gibi aşk) Storge (arkadaşça aşk) olarak üç ana aşk çeşidinden oluşur Diğer aşk çeşitleri, bu üç ana aşkın bileşimiyle oluşur Lee, aşkın bu üç ana çeşidine aşkın birincil renkleri adını vermiştir

Aşk Stilleri Kuramı Lee, tutkulu aşkı kırmızıya, oyun gibi aşkı sarıya ve arkadaşça aşkı ise maviye benzetir

Aşk Stilleri Kuramı Lee’ye göre aşkı renklerle açıklamanın iki yararı vardır İnsanlar nasıl farklı renkleri tercih edebiliyorlarsa, benzer biçimde farklı aşk türlerini tercih edebileceklerinin farkına varırlar Geçmişte yaşanılan aşk deneyimleri daha farklı değerlendirilebilirler

Tutkulu Aşk (Eros) Güçlü bir fiziksel çekimle başlayan aşk tipidir Bu tip aşk, sevecenlik, iletişimde açıklık, ilişkide güvende olma, tutku, ilişkiye güvenli bağlanma ile ilişkilidir

Arkadaşça Aşk (Storge) İhtirasa değil benzerliğe, birbirini gözetmeye ve ilgileri paylaşmaya dayanan, arkadaşlığın ön planda olduğu, zamanla gelişen aşk biçimidir

Oyun Gibi Aşk (Ludus) Aşkın oyun ya da keyifli bir yaşantı olarak algılandığı aşk biçimidir Bu tip aşk, bağlayıcılığı düşük, eğlencesi ön planda, cinselliğin ve tutkunun önemli olduğu, yoğun duygusallıktan yoksun, kısa süreli ve çok eşliliğe açık bir ilişki türüdür

Sahiplenici Aşk (Mania) ‘Tutkulu aşk’ ve ‘oyun gibi aşk’ türlerinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkmaktadır Bağımlı aşk olarak da adlandırılmaktadır Kıskançlık, güvensizlik ve sahipleniciliğin hakim olduğu bu aşk türünde yoğun duygular ön plandadır İlişkileri sorunlu olsa bile, genelde ilişkiyi bitiremezler İlişkiyi bitirenler genellikle karşı taraf olur Ayrılığın olumsuz etkilerini uzun süre üstlerinden atamazlar ve ilişkilerinde ve ilişkileri bittikten sonra acı çekmekten hoşlanırlar

Mantıklı Aşk (Pragma) ‘Arkadaşça aşk’ ve ‘oyun gibi aşk’ türlerinin bir bileşimidir Birlikte olunacak kişinin, eğitim, meslek, aile gibi bazı özelliklerinin önemli olduğu, ilişkinin uyumuna ve devam edeceğine, olumlu bir gelecek sağlayabileceğine inanılan aşk türüdür

Özgeci Aşk (Agape) ‘Tutkulu aşk’ ve ‘arkadaşça aşk’ türlerinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan aşk türüdür Kişi aşkı bir görev gibi görür Bu aşk türünde kişi karşıdakini kusurlarına rağmen sever, bağlayıcı ve destekleyicidir

Kişilerarası İlişki Modelleri Levinger ve Snoek’un İlişki Düzeyleri Modeli Bu modelde, dört ilişki düzeyinden söz edilir Sıfır ilişki düzeyinde, birbirinin varlığından habersiz iki kişiden söz edilmektedir Fark etme olarak adlandırılan düzeyde, kişilerde kişilerarası ilişki yoktur. Yalnızca kişilerden biri, diğerinin dış görünümünün farkına varmıştır Yüzeysel ilişki düzeyinde ise, kişiler arasında ilişki vardır Dördüncü düzeyde, karşılıklı ilişkiler yer almaktadır. Bu düzeydeki ilişkiler, kişilerin etkileşimlerinin yoğunluğu boyutunda değişmektedir Bu kurama göre ilişkiler bu dört düzey arasında ileriye ve geriye doğru değişiklik gösterebilir

Kişilerarası İlişki Modelleri Hinde’nin Kişilerarası İlişki Modeli Bu görüşe göre ilişkiler davranışlar dizisi olmayıp, etkileşimler dizisidir İlişkiler, onları meydana getiren kişilerin etkileşimlerinden doğarlar ve değişik boyutlarda tanımlanır

Kişilerarası İlişki Modelleri Bu boyutlar; Etkileşimlerin içeriği, çeşitliliği, niteliği, farklı etkileşimlerin göreceli sıklık ve örüntülerinden doğan nitelikleri, ilişkideki kişilerin davranışlarındaki karşılıklı birbirini tamamlayıcılık, benzerlik, kendilerini ve ilişkide bulundukları kişileri algılayış ve bu algıların ideal kişi ve ilişki kavramlarına benzerliği, kişilerin ilişkinin devam ve gelişmesine bağlılıkları olarak belirlenmiştir

Kişilerarası İlişki Modelleri Üçgen Aşk Kuramı Sternberg’e göre aşk, yakınlık, tutku ve bağlılık öğeleri olan bir kavramdır Yakınlık, tutku ve bağlanma öğelerinin farklı bileşimleri, üçgen aşk kuramı çerçevesinde tanımlanan sekiz aşk türünü ortaya çıkartır

Kişilerarası İlişki Modelleri 1. Beğenme/Hoşlanma (Yakınlık): Bir kişinin bir diğer kişiye kendini yakın hissetmesi, ona karşı bir sıcaklık beslemesi; ancak, o kişiye karşı belli bir tutku ya da uzun süreli bir bağlanma hissetmemesi olarak tanımlanır 2. Çılgınca aşk (Tutku): Bir görüşte aşk olarak tanımlanabilir. Kişinin gerçekte aşık olduğu kişiye değil de, kafasında hayal ettiği kişiye karşı aşkının bir saplantı haline dönüşmesidir. Çılgınca sevme davranışı, seven kişi tarafından çok kolay bir şekilde ortaya konulur. Doğru koşullar altında bu tip aşk hemen ortaya çıkar ve kişi, zihinsel ve fiziksel olarak aşk nesnesinden çok çabuk uyarılma özellikleri gösterir

Kişilerarası İlişki Modelleri 3. Boş aşk (Bağlanma): Bir kişinin bir başka kişiyi sevdiğine karar vermesi ve bu aşkı devam ettirmesi; ancak, ilişkinin yakınlık ve tutku barındırmaması sonucu boş aşk ortaya çıkar. Uzun yıllar süren, ancak doğal duygusal içeriklerin ve fiziksel çekimin zaman içinde yok olduğu ilişkiler bu tür aşka girer. Kültürden kültüre değişmekle birlikte, bu tür aşklar uzun ilişkilerin sonunda ya da başında olabilir. 4. Romantik aşk (Yakınlık+Tutku): Romantik aşk, beğenmenin yanı sıra, kişilerin birbirlerine karşı fiziksel ve zihinsel açıdan çekici gelmesi durumunda oluşur. Bu aşkın olması için, fiziksel ve duygusal olarak eşlerin birbirine karşı ilgi duyması gerekir. Bağlanma gerekli değildir. Bu tür aşkta gelecekte birlikte olmama durumu söz konusu olabilir.

Kişilerarası İlişki Modelleri 5. Arkadaşça aşk (Yakınlık+Bağlanma): Bu tür aşk, uzun süren bir arkadaşlık ilişkisine benzer. Tutku unsuru ilişkide söz konusu değildir. Bir çok romantik aşk ilişkisi arkadaşça aşk ilişkisine dönüşebilir ve tutku ortadan kalkınca yerini yakınlık alır. Tutku, uzun zaman sonra ilişkide derinden hissedilen bağlılığa dönüşebilir. İnsanların arkadaşlığa dönüşen ilişkiler yaşama düşüncesine alışmaları kişiden kişiye değişir.

Kişilerarası İlişki Modelleri 6. Aptalca aşk (Tutku+Bağlanma): Bu tür aşk Hollywood tarzı bir aşktır, filmlerde olduğu gibi insanlar tanışıp, ardından kısa bir süre içinde evlenirler. Zaman içinde gelişen yakınlık unsuru göz ardı edilip, yalnızca tutkuya dayanarak bir bağlanma yaratılır. Aptalca aşk, stresin oluşmasına uygun bir ortam yaratır. Bu tür aşkta, bireyler tutkuyu ilişkinin temeline yerleştirirler ancak, tutku azaldığında hayal kırıklığına uğrarlar 7. Mükemmel aşk (Yakınlık+Tutku+Bağlanma): Özellikle romantik ilişkilerde her insanın istediği aşk türüdür.

Kişilerarası İlişki Modelleri 8. Aşksızlık: Bu tür aşkta üç unsurun hiçbiri bulunmamaktadır. Bu tür ilişki, bilinen ve yaşanılan kişilerarası ilişkilere iyi birer örnektir. Bu tür ilişkiler nedensel etkileşimleri içerir ve hatta bu tür ilişkide arkadaşlık bile söz konusu değildir. Genellikle zorunlu ilişkilerdir

Kişilerarası İlişki Modelleri Evrimsel Kökenli Biyolojik Aşk Kuramı Evrimsel bakış açısıyla aşk insanların başarılı üremelerini sağlayan bir uyum mekanizmasıdır Bu uyum, iki insanı onların bakımına gereksinimi olan bir bebeğin ana babası olmaları için birbirine bağlamaktadır

Kişilerarası İlişki Modelleri Aşk eylemleri temel amacı türü devam ettirmek olan bugüne ilişkin amaçlara hizmet eder Bu yakın amaçlar; kaynak sergileme, sadakat ve koruma, bağlılık ve evlilik, cinsel yakınlık, üreme, kaynak paylaşımı ve ana babalık yatırımıdır

Kişilerarası İlişki Modelleri İstenilen bir eşi kendine çekmek için temel kaynakları göstermek önemlidir Kaynak sergileme türünden aşk eylemlerine örnek olarak, kadının erkeğe yemek hazırlaması ve erkeğin kadına bir çiçek alması gibi davranışlar gösterilebilir

Kişilerarası İlişki Modelleri Sadakat ve koruma amacına ulaşmayı sağlayan aşk eylemlerinin de evrimsel bir biyolojik temeli vardır Sadakat ve koruma amaçlarından ilki, eşlere bağlılığı garanti etmektir

Kişilerarası İlişki Modelleri Cinsel yakınlık duygusal yakınlığı da içerebilir ve en azından ilişkinin ileri dönemlerinde heteroseksüel aşkın önemli bir parçasıdır Cinsel yakınlık ve üreme bir kadının üretici değerinin göstergesi olarak görülebilirken, erkeğin de kaynaklarını (maddi destek, koruma) paylaşması üreticiliğinin yerine getirilmesi olarak görülmektedir

Kişilerarası İlişki Modelleri Erkeğin para, yiyecek, barınak gibi kaynakları paylaşması, kadının güvenliğini ve çocuklara yapılacak yatırımın nesnesini sağlama amacına hizmet eder Evrimsel yaklaşıma göre aşık olan iki birey tarafından dünyaya getirilen çocuklar bir eş bulup, kendileri de üreyebilecek olgunluğa gelemezlerse, aşkın ilk altı görevi evrimsel olarak başarıyla tamamlanmış sayılmamaktadır

Romantik Aşk Kuramları Romantik aşk kuramları incelendiğinde tutkulu aşk ve romantik yakınlık olmak üzere iki kuram dikkati çekmektedir

Romantik Aşk Kuramları Tutkulu Aşk Kuramları Stendhall’ın Tutkulu Aşk Kuramı Stendhall, tutkulu aşkı yedi süreçte ele alarak açıklamalarda bulunmuştur 1. Birinci süreç olan beğenme sürecinde aşıklar, sevgilileriyle etkileşime girer ve birey, sevdiğini fiziksel olarak çekici bulmaya başlar. 2. İkinci süreç beklenti sürecidir. Sevenler, sevdikleriyle geçirecekleri mutlu anlarını düşünürler. Bu bağlamda bireyler hayal kurarlar.

Romantik Aşk Kuramları 3. Ümit süreci üçüncü süreci oluşturmaktadır. Taraflar aşık olup olmayacaklarına ilişkin yeterli ümidin olup olmadığını göz önünde bulundururlar. Bu süreçten sonra aşk doğmaktadır 4. Tutkulu aşkın doğmasıyla birlikte görülen süreç de romantik çekicilik sürecidir 5. Billurlaşma sürecinde aşık, sevgilisiyle birlikte yeni güzellikleri keşfeder. Birey, sevdiğiyle yaşamın daha da güzel olduğunu anlar. Bu sürecin sonunda, güçlü bir istek olan tutku ortaya çıkar

Romantik Aşk Kuramları 6. Birey, sevdiği tarafından geri çevrilme korkusu yaşamaya başlayarak ayrılma sürecine girmektedir. Belirsizlik ve uzaklık, bu süreci başlatmaktadır. Birey sevgisinden şüphe duyarak, sevgisinin karşılıklı olup olmadığını düşünmeye başlar 7. İkinci billurlaşma sürecinde bireyler, bu aşkın sürüp sürmeyeceğini gerçekçi bir şekilde düşünmeye başlarlar. Sonuçta doğan aşk ya ölecektir ya da çabalarla yaşamaya devam edecektir

Romantik Aşk Kuramları b) Hatfield, Berscheid ve Walster’ın Tutkulu ve Arkadaşça Aşk Kuramı Hatfield ve Walster’e göre tutkulu aşk diğerleriyle bir bütün olmak için duyulan yoğun istektir Tutkulu aşkta bireyin sevgiliye ulaşması bireyde, mutluluk duygusuna, heyecana, fiziksel uyarılmaya ve bireyin cinsel olarak doyum yaşamasına neden olmaktadır Karşılık görmediğinde ise, boşluk, kaygı, endişe, kıskançlık duygusu, kuşku, acı, düş kırıklığına ve umutsuzluk duygularına yol açar

Romantik Aşk Kuramları Tutkulu aşk psikolojik olarak derin uyarılma durumudur Arkadaşça aşkın tutkulu aşktan belki de en önemli farkı, yakınlık kavramı konusundadır Tutkulu aşkta bireyler yakınlık özlemi içindeyken, arkadaşça aşkta kişiler yakınlığı çoktan elde etmişlerdir Tutkulu aşk haz ve gizemle beslenirken, arkadaşça aşk yalnızca keyifle beslenir Tutkulu aşk, bir süre, insanın bütün varlığını egemenliği altına alır ve günlük yaşamın diğer alanlarına çok az bir enerji kalır

Romantik Aşk Kuramları Romantik Yakınlık Kuramı Moss ve Schwebel’e göre yakınlık, bireylerin sosyal gelişimlerini, kendilerini ayarlama düzeylerini ve fiziksel sağlıklarını etkilemektedir Yakınlığın fiziksel hastalıkların ve zihinsel bozukluklar oluşmasında da engelleyici olduğu da ortaya konulmuştur Moss ve Schwebel romantik yakınlığı beş etkenle açıklayarak bu etkenlerin tamamı bir ilişkide bulunursa, o ilişkinin ideal ilişki olabileceğini belirtmişlerdir Ancak, her zaman bu etkenlerin hepsi aynı ilişkide yer almamaktadır

Romantik Aşk Kuramları Moss ve Schwebel’e göre ideal ilişkiyi sağlayan etkenler; Bağlılık Duygusal yakınlık Bilişsel yakınlık Fiziksel yakınlık Karşılıklılık

Nöropsikolojik Açıklamalar Araştırmacılar, beyin içindeki bazı biyokimyasalların, aşkla ilgili olduğunu bulmuşlardır Nöropsikolojik bakış açısına göre, aşık olma süreci genetik, hormonlar ve psikolojik deneyimlerle oluşmaktadır Bu etkenlerin bileşimi, uygun eşi bulduran içsel bir rehberdir İçsel yol göstericiler “aşk haritası” olarak adlandırılır

Nöropsikolojik Açıklamalar Hormonal açıdan bakıldığında romantik aşkın sinyalleri, yanakların kızarması, kalp atışının hızlanması ve ellerin terlemesi şeklinde kendini belli etmektedir Aşık olunduğunda asıl etki, beynin hipotalamus bölgesinden salınan çeşitli kimyasalların etkisiyle vücudun içinde meydana gelmektedir Aşık olmaya başlandığında hipotalamustan salgılanan kimyasallar beynin hipofiz bölgesine bir mesaj iletmekte, hipofiz ise kendi hormonlarını kan dolaşımına vermektedir Bu aşamadan sonra ise cinsellikle ilgili hormonlar hızlı bir şekilde kana karışmaktadır

Nöropsikolojik Açıklamalar Adrenalin, aşığın kalp atışının hızlanmasından ve terlemesinden sorumludur Dopamin, aşık birinin karşısındaki insanı aklından çıkaramamasından ve ona büyük bir tutkuyla bağlı olmasından sorumludur Aşkın bağımlılık evresinde oksitozin ve vazopressin etkili olmaktadır Oksitozin, doğum sırasında da salgılanır ve anne ile bebeği arasındaki bağın oluşmasında da etkilidir

Nöropsikolojik Açıklamalar Androstenol denilen erkek teninde bulunan kimyasal ve onun kokusu kadınlara çekici gelmektedir. Ancak, bu kimyasal, kadınlar yumurtlama döneminde değilse itici bir etki yaratmaktadır Uzun süreli ilişkilerde eşler arasında bağlanma gerçekleşir. Bu aşamada sevgilinin yanında olmak, beyinde endorfin salgılanmasını uyarır bu da, güvenlik ve sükunet duygusu verir

Aşkın en önemli özelliği, aşkın her zaman bitmesi ve ardından sevgi, öfke ya da nefret gibi başka duygulara dönüşmesidir

Kaynaklar: Atak H., Taştan N. (2012). Romantik İlişkiler ve Aşk. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry, 4(4), 520-546. Uzun-Özer, B. ve Tezer, E. (2008). Aşka İlişkin Tutum Biçimlerinin Olumlu ve Olumsuz Duyguları Yordayıcılığı. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, III, 30, 19-29.

TEŞEKKÜRLER