Başarılı Olmanın Genel Kuralları Nelerdir? Ali Fuat Başgil’ den
* Başgil hoca, cumhurbaşkanı adayı, üniversite rektörü ve dünyaca ünlü bilim adamıdır. Merhum Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’in 37 maddelik tavsiyelerinden öğrencileri ilgilendiren maddelerden bazıları şöyledir.
* 1.Çalışmak için uygun gün ve saat belirleme. Bil ki her gün ve her saat çalışmanın en uygun zamandır. (Çalışma İçin ilham gelmesini beklemeyin.)
* 2.Bir günde ve bir zamanda yapman lazım gelen bir işi( dersi, görevi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine yeter.
* 3.Başladığın bir işi ders, kitap, görev) bitirmeden başka bir işe başlama. Yarıda kalan iş başlanmamış demektir.
* 4.Bir günü işini (ders, görev, kitap) bitirdikten sonra ertesi gün ne iş yapacağına karar ver. Plan yap.
* 5.Bir işe başlamadan önce, br dersi öğrenmeye, bir kitabı okumaya oturmadan önce düşün ve çalışman için gerekli olan şeyler yanında ve elinin altında bulundur ki ikide bir kağıt, kalem aramaya kalkıp da dikkatin dağılmasın.
* 6.Çalıştığın bir iş (ders, kitap) üzerinde herhangi bir güçlüğü yenmeden bir adım bile gerileme. Bil ki, yılgınlık maskeli bir tembelliktir. Yine bil ki, çalışma sevgisi güçlükleri yenmekten doğar
* 7.Bir dersi, bir kitabı en basit konulara ayır. Sıra ile her konuyu iyice anlayıp öğrenmeden diğer konuya geçme. Adımlarını sağlam basarak yürü.
* 8.Bir zamanda yalnız tek bir iş yap, yalnız bir ders, bir kitap bir fasıl üzerinde çalış ki dikkatin ve kuvvetin yayılıp zayıflamasın. Aynı anda birden fazla iş yapayım diyen kimse tam ve temiz iş yapamaz.
* 9.Devamlı ve planlı olarak aynı saatlerde çalış. Çalışmayı uzun süre kesme. Hasta ve aşırı yorgun değilsen tatil günlerinde bile yavaş ve az da olsa çalış ki, çalışma alışkanlığın körelmesin.
* 10.Gece yatağa uzandığın zaman, o gün ne yaptığını ve yarı ne yapacağını kendine sormadan uyuma.
Biz Hangisiyiz? Bir babayla kızı dertleşiyormuş. Kızı babasına, hayatında çok sıkıntı ya-şadığından ve bunlarla nasıl baş edeceğini bilemediğinden bahsetmiş. Problemler ardı arkasına devam ediyormuş hayatında.
* Babası kızını dinlemiş ve; “Gel sana bir şey göstereceğim!” diye mutfağa götürmüş. Baba, ocağın üstüne üç tane eşit büyüklükte kap yerleştirmiş. Üçüne de eşit su koymuş ve üçünün de altını aynı miktarda yakmış.
* Birinci kaba bir havuç, diğerine bir adet yumurta öbürüne de bir avuç çekilmemiş kahve çekirdeği koymuş. Haşlanmış havucu ve yumurtayı birer tabağa, kahveli suyu da bardağa koyup kızına sormuş: “Ne görüyorsun?”
* Kız; “Havuç, yumurta ve kahve görüyorum!” demiş. Kızını elinden tutup masaya yaklaş-tırmış ve daha yakından bakıp eliyle hissetmesini istemiş. Haşlanmış yu-muşak bir havuç, içi katılaşmış bir yumurta ve bir bardak kahve. Ardından kız; “Baba bunları bana niye gösteriyorsun?” diye sormuş.
* “Bak” demiş baba. “Hepsi aynı sıcaklıkta ve aynı sürede pişti. Fakat hepsi bu etkiye farklı tepki verdi. Havuç ilk başta sertti, güçlüydü ama kaynatılınca yumuşadı, güçsüzleşti. Yumurta çok kırılgandı ama kay-natılınca sertleşti. Bir avuç kahve sertti ama ısıtılınca gevşedi ve suya dağıldı. Yayıldıkça suya koku ve tat verdi.
* Şimdi söyle bakalım; Sen hangisisin?”
* Peki biz hangisiyiz? Havuç gibi önce sert olup problemler ya-şanınca yumuşayan ve güçsüz-leşen miyiz? Yoksa yumurta gibi kırılgan ama sonradan problemler yaşanınca katılaşan mıyız? Yoksa kahve çekirdeği gibi problemler yaşanınca bile çevremize güzel koku ve tatlar veren miyiz?
* Elbette güzel koku ve tatlar veren olmalıyız. Bunu hepimiz başarabiliriz.